SAHİH-İ MÜSLİM

ADAB

 

2/2- ÇİRKİN İSİMLER İLE NAFİ VE BUNA BENZER İSİMLERİ VERMENİN MEKRUH OLDUĞU BABI

 

5564-10/1- Bize Yahya b. Yahya ve Ebu Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti. Ebu Bekr dedi ki: Bize Mu'temir b. Süleyman, er-Rukeyn'den tahdis etti, o babasından, o Semura'dan rivayet etti. Yahya da dedi ki: Bize el-Mu'temir b. Süleyman haber verip dedi ki: Ben er-Rukeyn'i babasından tahdis ederken dinledim. O Semura b. Cündeb'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize kölelerimize şu dört ismi vermemizi yasakladı: Eflah, Rebah, Yesar ve Nafi'.

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 4958, 4959; Tırmizi, 2836; İbn Mace, 3729;

 

 

 

5565-11/2- Bize Kuteybe b. Said de tahdis etti, bize Cerir, er-Rukeyn b. er-Rab'i'den tahdis etti, o babasından, o Semura b. Cündeb'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Oğluna, rebah, yesar, eflah ve nafi adını verme" buyurdu. 

 

 

 

5566- 12/3- Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus tahdis etti, bize Zuheyr tahdis etti, bize Mansur, Hilal b. Yesaf'dan tahdis etti, o Rufey' b. Omeyle'den, o Semura b. Cündeb'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allah'ın en sevdiği sözler şu dördüdür: Subhanallah, Elhamdulillah, La ilahe illallah ve Allahu ekber. Bunlardan hangisini önce söylemeye başlarsan başla sana bir zararı olmaz ve sakın oğluna da Yesar, Rebah, Necih ve Eflah adlarını da verme. Çünkü: O burada mı diye sorarsın da orada olmayınca diğeri sana hayır diye cevap verir" buyurdu.

(Ravi dedi ki) işte bunlar sadece dörttür. Sakın benim rivayetime fazlasını katmayın.

 

 

 

5567- ... /4- Bize İshak b. İbrahim de tahdis etti, bana Cerir haber verdi. (H.) Bana Ümeyye b. Bistam da tahdis etti, bize Yezid b. Zure' tahdis etti, bana Ravh -ki o b. el-Kasım'dır- tahdis etti. (H.) bize Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar tahdis edip dedi ki: Bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be tahdis etti, hepsi Mansur'dan Zuheyr'in isnadı ile rivayet etti. Ama Cerir ve Ravh'ın hadisleri rivayeti Zuheyr'in olay ile birlikte hadisi rivayeti ile aynıdır. Şu'be'nin rivayetinde ise sadece çocuğa isim vermek sözkonusu edilmiş ve dört kelimeyi zikretmemiştir.

 

 

 

5568-13/5- Bize Muhammed b. Ahmed b. Ebu Halef de tahdis etti, bize Ravh tahdis etti, bize İbn Cureyc tahdis etti, bana Ebu'z-Zubeyr'in haber verdiğine göre o Cabir b. Abdullah'ı şöyle derken dinlemiştir: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ya'l-a, bereke, eflah, yesar, Nafi' ve buna benzer isimlerin konulmasını yasaklamak istedi. Sonra Onun bu hususu susarak geçiştirdiğini ve bir şey söylemediğini gördüm. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu yasaklamadan ruhu kabzedildi. Daha sonra Ömer de bunu yasaklamak istediyse de sonra vazgeçti.

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          "Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kölelerimize şu dört ismi vermemizi yasakladı ... " Bir rivayette (5565) "oğluna ... adlarını verme ... o da sana hayır der." "bunlar sadece dört kelimedir. Benim adıma fazlasını eklemeyin." Cabir'in rivayetinde (5568) "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ... isimlerinin verilmesini nehy etmek istedi... Sonra o da vazgeçti." lafız Sahih-i Müslim'in diyarımızdaki nüshaların bir çoğunda bu şekilde "ya'l-a" adının verilmesini yasaklamak istedi şeklinde iken bazılarında ise ya'l-a yerine "mukbil" diye geçmektedir. Humeydi'nin el-Beyne Sahihayn adlı eserinde ise "ya'l-a" dır.

 

Kadı lyaz ise nüshaların bir çoğunda "mukbil" bazısında ise "ya'l-a" olduğunu zikretmekte ve şunları söylemektedir. Göründüğü kadarı ile bu bir tashiftir. Bilinen ise "mukbil" dir. Ama Kadı lyaz'ın bu reddettiği aslında kabul edilmemesi gereken değildir, aksine bu meşhur olandır ve rivayette de mana itibari ile de sahih olandır. Ebu Davud Süneni'nde bu hadisi Ebu Süfyan'dan o Cabir’DEN şöyle dedi diye rivayet etmektedir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İnşallah eğer yaşayacak olursam ümmetime nafi, eflah ve bereke isimlerini vermelerini nehyedeceğim" buyurmuştur. Allah en iyi bilendir.

 

"Benim adıma fazlasını eklemeyin"e gelince, yani benim işittiğim bu dört kelimeden ibarettir. Aynı şekilde size rivayetim de böyledir. Siz benden rivayeti naklederken benim adıma fazlasını söylemeyin. Benden bu dördünden başkasını naklebneyin. Fakat burada bu dördüne kıyasın yapılmamasına ve bu isimlerle aynı manayı taşıyan isimlerin de bunlar gibi değerlendirilmesine engel yoktur.

 

Mezhep alimlerimiz dedi ki: Hadiste zikredilen bu isimleri de vermek mekruhtur, onlar gibi olan isimleri de vermek mekruhtur. Mekruhluk yalnızca onlara özgü değildir. Ayrıca bu tenzihen mekruhtur. Tahrimen mekruh değildir. Mekruh oluş illeti de Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "sen o burada mı diye sorarsın o hayır diye cevap verir" sözü ile açıkladığı gibidir. Verilecek cevabın çirkinliği dolayısı ile bunu mekruh görmüştür. Belki de bu bazı kimseleri bir tür uğursuzluk anlayışına da düşürebilir.

 

(5568) "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu isimleri yasaklamak istedi" sözü de şu demektir: O bunları haram anlamında nehyebnek istedi fakat yapmadı. Tenzihen mekruhluk ifade eden nehyi ise geri kalan hadislerde ifade ebniş bulunmaktadır.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

3/3- ÇİRKİN İSMİ GÜZELİ İLE DEĞİŞTİRMENİN BERRE ADINI ZEYNEB, CUVEYRİYE VE BUNLARA BENZER BİR İSİMLE DEĞİŞTİRMENİN MÜSTEHAP OLDUĞU BABI