SAHİH-İ MÜSLİM

GİYİM VE SÜSLENME

 

26/25- CANLI SURETİ YAPMANIN HARAM KILINMASI İLE YERE YAYMAK VE BENZERİ BİR YOLLA HOR GÖRÜLMEYEN ÜZERİNDE SURET BULUNAN ŞEYLERİ EDİNMENİN HARAM KILINMASI, MELEKLERİN DE -A.S.- İÇİNDE SURET VE KÖPEK BULUNAN BİR EVE GİRMEDİKLERİ BABI

 

5478-81/1- Bana Suveyd b. Said tahdis etti, bize Abdulaziz b. Ebu Hazim, babasından tahdis etti, o Ebu Seleme b Abdurrahman'dan, o Aişe (radıyallahu anha)'dan şöyle dediğini rivayet etti: Cebrail (aleyhisselfun) Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e geleceğine dair bir saatte sözleşti. O saat geldiği halde Cebrail Ona gelmedi. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in elinde de bir asa vardı. Onu elinden bıraklı ve: "Allah da onun elçileri de sözlerine muhalefet etmezler" buyurdu. Sonra bir dönüp bakbğında sediri albnda bir köpek görüverdi. "Ey Aişe! Bu köpek buraya ne zaman girdi" buyurdu. Aişe: Vallahi farkında değilim dedi. Verdiği emir üzerine dışarı çıkarlıldı. Hemen Cebrail geldi. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bana söz verdin, ben de seni oturup bekledim ama gelmedin" buyurdu. Cebrail: Evinde bulunan köpek bana engel oldu. Çünkü biz içinde bir köpek ve (yahut) bir suret bulunan bir eve girmeyiz dedi.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

5479- .. ./2- Bize İshak b. İbrahim el-Hanzalı de tahdis etti, bize elMahzumi haber verdi, bize Vuheyl, Ebu Hazim’DEN bu isnad ile tahdis ettiğine göre Cebrail Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Ona geleceğine dair söz verdi deyip hadisi zikretti ama İbn Ebu Hazim'in yaptığı gibi uzunca rivayet etmedi.

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          Mezhep alimlerimiz ve onlardan başka diğer ilim adamlarının dedikleri üzere canlı sureti yapmak ileri derecede haram kılınmıştır ve bu kebairdendir. Çünkü onun hakkında hadis-i şeriflerde sözü geçen o ağır tehditler yapılmıştır. Bunu ister hor görülen (tahkir edilen) şeyler üzerinde yapmış olsun, ister başka şeyler üzerinde yapmış olsun onu yapmak her durumda haramdır. Çünkü bu işte yüce Allah'ın yaratmasına benzetme vardır. Yapılan bu suretin elbise, yaygı, dirhem, dinar, fels (altın ve gümüş dışındaki bakır ve nikel gibi paralarda) kap, duvar ya da başka şeyler üzerinde yapılması üzerinde bir fark yoktur. Ağaç sureti, deve semerleri ve buna benzer bir canlı sureti olmayanları yapmak ise haram değildir. Suret yapmanın hükmü budur.

 

Canlı sureti bulunan bir şeyedinmenin hükmüne gelince, eğer duvar üzerinde asılı ise yahut giyilen bir elbise, sarık ya da buna benzer horlanan ve tahkir edilenler arasında sayılmayan şeylerde ise bu haramdır. Eğer üzerinde gidip gelinen bir yaygı, yastık, döşek ve buna benzer horlanan, çiğnenen şeyler üzerinde ise haram değildir. Ama bu rahmet meleklerinin o eve girmesine engel olur mu? Bu hususta. inşallah birazdan söz edeceğimiz şekilde farklı açıklamalar vardır. Ama bütün bu hususlarda gölgesi bulunan ile bulunmayan arasında da fark yoktur. Bu mesele hakkında mezhebimizin görüşlerinin özeti budur. Ashab, tabiin ve onlardan sonra gelen ilim adamlarının büyük çoğunluğunun kanaati de bu manadadır. Bu Sevri, Malik, Ebu Hanife ve başkalarının da görüşüdür.

 

Selefden bazıları dedi ki: Yasak ancak gölgesi olan (üç boyutlu) suretler hakkındadır. Gölgesi olmayan suretlerin bir sakıncası yoktur. Ama bu batıl bir görüştür. Çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in üzerinde suret bulunan ve tepki gösterdiği perdenin yerilmiş olduğunda ve suretinin bir gölgesinin olmadığında hiçbir kimsenin şüphesi bulunmamakla birlikte bütün suretler hakkında mutlak olan geri kalan diğer hadisler de vardır.

 

Zühr'i dedi ki: Suret hakkındaki yasak umumidir. Aynı şekilde suretin bulunduğu bir şeyi kullanmak da böyledir. İçinde suretin bulunduğu bir eve girmek de bu şekildedir. Bu suret ister bir elbisede (kumaşta) bir nakış olsun, ister nakıştan başka türlü olsun. İster duvarda, ister bir elbisede yahut da horlanan (üzerinde gidip gelinen) bir yaygıda olsun, ister horlanmayan bir şey üzerinde olsun hadislerin zahirleri ile am el etme gereği bunlar arasında bir fark olmaz. Özellikle de Müslim'in sözünü ettiği yastık hadisi bunu ifade eder.

Bu güçlü bir kanaattir.

 

Başkaları da şöyle der: İster üzerinden gidip gelinsin, ister öyle olmasın. Elbisede (kumaşta) bir nakış olanları caizdir. İster duvara asılı olsun ister olmasın fark etmez. Bu kanaatte olanlar gölge bırakanı yahut da duvar ve benzeri yerlerde suret olarak yapılmış olanları mekruh görürler. Nakış yahut başka türlü olması arasında fark görmezler. Bu kanaat sahipleri bu bahtaki bazı hadislerde geçen: "bir elbisedeki nakış olması müstesna" ibaresini delil göstermişlerdir. El-Kasım b. Muhammed'in görüşü de budur. Bununla birlikte gölgesi olanın yasak olduğunu ve bunun değiştirilmesinin vacip olduğunu icma ile kabul etmişlerdir.

 

Kadı Iyaz dedi ki: Küçük kız çocukları için bebeklerle oynamak ve bu hususta ruhsat bulunduğu hakkında varid olmuş rivayetler müstesnadır. Ama Malik, bir kimsenin kız çocuğuna böyle bir şey satın almasını mekruh görmüştür. Bazıları ise kız çocukların bebeklerle oynamaları mübahlığını bu hadislerle nesh edilmiş olduğunu ileri sürmüşlerdir. Allah en iyi bilendir.

 

 

 

 

5480-82/3- Bana Harmele b. Yahya tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi, bana Yunus, İbn Şihab'dan haber verdi, o İbn Semmat'dan rivayet ettiğine göre Abdullah b. Abbas dedi ki: Meymune (radıyallahu anha)'nın bana haber verdiğine göre RasUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gün üzüntüsü belli bir halde sabahladı. Bunun üzerine Meymune: Ey Allah'ın Rasulü! Bundan önce seni hiç bu halde görmemiştim dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cebrail bu gece benimle karşılaşma vaadini vermişti ama benimle karşılaşmadı. Fakat Allah'a yemin ederim o bana verdiği sözünü bozmuş değildir." (İbn Abbas) dedi ki: Sonra RasUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O günü o hal üzere geçirdi. Arkasından bir sedirimizin albnda bulunan bir köpek yavrusunu habrlayınca verdiği emir ile dışarı çıkarıldı. Sonra eline su alıp onun yerine o suyu serpti. Akşam olunca Cebrail (aleyhisselam) Onunla karşılaştı. Cebrail'e: "Du n benimle görüşeceğini vaad etmiştin" buyurdu. Cebrail: Evet ama bizler içinde bir köpek yahut bir suret bulunan bir eve girmeyiz dedi. O gün de RasUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sabahı edince köpekleri n öldürülmesini emir buyurdu. Hatta o küçük bahçe köpeklerinin öldürülmesini emretti. Büyük bahçelerin köpeklerini bırakb.

 

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 4157 -muhtasar-; Nesai, 4294 -muhtasar-

 

AÇIKLAMA:          (5480) "Bir gün üzüntüsü belli bir halde sabahı etti." Vacin ile ilgili olarak dil bilginleri: Bu üzüntü ve kederi açıkça görülen suskun kimse demektir. Üzüntülü kişi olduğU da söylenmiştir. FIili veceme yecimu diye gelir.

 

"Bir gün üzüntüsü belli bir halde uyandı. Meymune: ... ama Allah'a yemin olsun ki bana verdiği sözünde durmamazlık etmedi. .. "

 

'Hadisten anlaşıldığına göre bir kimse arkadaşım, üzerinde hakkı bulunan bir kimseyi üzüntülü kederli görecek olursa, sebebini sorup mümkün olduğu taktirde ona yardımcı olmasının yahut onunla birlikte kendisinin de üzüntüsünü belli etmesinin ya da ona bu halinin son bulacağı bir yolu ona habrlatmasının müstehap olduğu anlaşılmaktadır.

 

Yine bu hadiste Allah'ın ve Rasullerinin vaad ve sözlerine güvenmeye dikkat çekilmektedir. Fakat bazen bir şeyin gerçekleşmesi bir şarta bağlı olabilir yahut da onun belli bir vaktinin olduğu düşünülürken aslında bunun belirlenmiş bir vakti olmayabilir ve buna benzer sebepler sözkonusu olabilir.

 

Diğer bir hüküm de şudur: İnsan bir zaman kederlenir yahut vazifesi ve benzeri bir durumunda bir aksilik ortaya çıkacak olursa bunun sebebi üzerinde düşünmelidir. Nitekim Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de burada böyle yapmış ve nihayet köpeği olduğu yerden çıkarmıştı. Bu şanı yüce Allah'ın: "Takva sahiplerine şeytandan bir vesvese geldiğinde iyice düşünürler. Bakarsın ki onlar görüş bilmişler bile" (Araf, 201) buyruğuna yakındır.

 

"Sonra bize ait bir sedirin altındaki bir köpek yavrusunu hatıriadı. Verdiği emir üzerine dışarı çıkartıldı. Sonra eline su alıp onun yerine serpti." Köpek yavrusu anlamındaki "cir" cim harfi kesreli, ötreli (cur) ve fethalı (cer) şeklinde üç meşhur söyleyişi vardır. Bu da küçük köpek yavrusu (enik) ile diğer yırtıcı hayvanların yavrularına denilir. Çoğulu ise ucur ve cira diye gelir. Ciranın da çoğulu erciyedir.

 

Fustat (burada sedir) altı türlü söylenir. Her ikisi de tı harfi ile olmak üzere Fustat, birincisi te harfi ile olmak üzere fusteat söyleyişi şin harfi şeddeli ve fe harfi ötreli fussutat ve fe harfi kesreli olmak üzere fissitat şekilleridir. Bu da çadıra benzer bir şeydir. Kadı lyaz dedi ki: Burada ondan kasıt evdeki sed irlerden biridir. Buna delil de diğer hadisteki: Aişe'nin sediri altında" sözüdür. Fustatın asıl anlamı ise çadırın üzerine kurulduğu direk demektir.

 

"Eline bir miktar su alıp o suyu onun yerine serpti." Bir topluluk bunu köpeğin necis oluşu hakkında delilgöstermişler ve burada serpmekten kasıt yıkamaktır demişlerdir. Malikiler ise bunu orada küçük yahut büyük abdest kalıntısını bulunması korkusu ile orayı yıkadığı şeklinde yorumlamışlardır.

 

"bunun üzerine köpeklerin öldürülmesini emir buyurdu ... " Hadiste geçen "hait" dan kasıt bağ, bahçedir. Büyük ve küçük bahçeler arasında fark gözetmesinin sebebi ise büyük bahçenin çevresinin korunmasına ihtiyaç duyulması ve bekçinin küçük bahçeden farklı olarak bunu gereği gibi koruma imkanını bulamayaşından dolayıdır.

Köpeklerin öldürülmesi emri nesh edilmiştir. Buna dair açıklama daha önce alışveriş kitabında Müslim'in bu husustaki hadisleri etraflı bir şekilde kaydettiği yerde geçmiş bulunmaktadır.

 

 

 

 

5481-83/4- Bize Yahya b. Yahya, Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, Amr en-Nakid ve İshak b. İbrahim tahdis etti. Yahya ve İshak bize Süfyan b. Uyeyne, Zühri’DEN haber verdi derken diğer ikisi tahdis etti dedi. O Ubeydullah'dan, o İbn Abbas'dan, o Ebu Talha'dan, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den: "melekler içinde bir köpek de bir suret de bulunan bir eve girmezler" buyurduğunu rivayet etti.

 

Diğer tahric: Buhari, 3225, 3322, 4002, 5949; Tirmizi, 2804; Nesai, 4293, 5362, 5363; İbn Mace, 3649

 

 

 

5482-84/5- Bana Ebu't-Tahir ve Harmele b. Yahya tahdis edip dedi ki: Bize İbn Vehb haber verdi, bana Yunus, İbn Şihab’DAN haber verdi, o Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe'den rivayet ettiğine göre İbn Abbas'ı şöyle derken dinlemiştir: Ebu Talha'yı şöyle derken dinledim: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Melekler içinde bir köpek de bir suret de bulunan bir eve girmezler" buyururken dinledim.

 

 

 

5483- .. ./6- Bunu bize İshak b. İbrahim ve Abd b. Humeyd de tahdis edip dedi ki: Bize Abdurrezzak haber verdi, bize Ma'mer, Zühri’den bu isnad ile Yunus'un hadisinin aynısını ve isnadda ihbar lafzInı da zikretmek sureti ile haber verdi. 

 

 

AÇIKLAMA:          (5481) "Melekler içinde köpek de suret de bulunan bir eve girmezler" buyruğu ile ilgili olarak ilim adamları der ki: Meleklerin içinde suret bulunan bir eve girmeyişlerinin sebebi bunun ileri derecede bir masiyet oluşundan dolayıdır. Ayrıca bununla yüce Allah'ın yaratması da taklit edilmiş olur. Hatta bunların bir kısmı yüce Allah'tan başka kendisine ibadet olunanların suretinde de olabilir. İçinde köpek bulunan bir eve girmeyişlerinin sebebi ise köpeğin çokça necaset yemesinden dolayıdır. Ayrıca hadislerde de geldiği gibi, köpeklerin bir kısmına "şeytan" denilmiştir. Melekler ise şeytanların zıttıdır. Diğer taraftan köpeğin kokusu da kötüdür. Melekler de kötü kokudan hoşlanmazlar. Kötü kokunun kullanılması ise yasak kılınmıştır. Bundan dolayı böyle bir kokuyu edinen bir kimse meleklerin evine girip o evde namaz kılmalarından, ona mağfiret dilenip ona ve evinde bereket ile dua olunmasından, şeytanın eziyetini meleklerin defedip önlemelerinden mahrum edilmek sureti ile cezalandırılmış olur. İçinde bir köpek yahut bir suret bulunan bir eve girmeyen sözü geçen melekler ise, rahmet dilemek, bereket dilemek ve mağfiret dilemek için dolaşan meleklerdir.

 

Hafaza melekleri ise her eve girerler ve hiçbir durumda Ademoğullarından ayrılmazlar. Çünkü onlar Ademoğullarının amellerini tespit etmek ve yazmakla emrolunmuşlardır.

 

Hattabı dedi ki: Melekler ancak edinilmesi haram olan köpek ve suretin bulunduğu bir eve girmezler. Edinilmesi haram olmayan av, ekin, çoban köpeği gibi yine yaygı, yastık ve buna benzer ayak altındaki şeylerde suret gibi haram olmayanların bulunması halinde onun sebebi ile meleklerin girmemesi sözkonusu değildir. Kadı bu sözleri ile Hattabi'nin söylediklerine yakın bir işarette bulunmuştur. Ama daha güçlü görülen buyruğun bütün köpek ve suretler hakkında genel olduğu ve onların hadislerin mutlak oluşu dolayısı ile hepsinden ötürü girmedikleridir. Diğer taraftan Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in evinde sedir altında bulunan küçük köpeğin bulunmasında da onun açıkça görülen bir mazereti vardı. O, o köpeğin varlığını bilmiyordu. Bununla birlikte Cebrail (aleyhisselam) eve girmemiş ve eniğin bulunmasını gerekçe olarak ifade etmişti. Eğer suretin ve köpeğin varlığında mazeretin bulunması onlara engel teşkil etmeseydi Cebrail (aleyhisselam) da içeri girmemezlik etmezdi. Allah en iyi bilendir.

 

 

 

 

5484-8517 - Bize Kuteybe b. Said tahdis etti, bize Leys, Bukeyr’DEN tahdis etti, o Busr b. Said'den, o Zeyd b. Halid'den, o Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabından Ebu Talha'dan şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şüphesiz melekler içinde suret bulunan bir eve girmezler" buyurdu.

Busr dedi ki: Daha sonra Zeyd rahatsızlandı. Biz de onu ziyarete gittik.

Bir de ne görelim, kapısında üzerinde suret bulunan bir perde var. Bunun üzerine ben Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Meymune'nin terbiye edip büyüttüğü Ubeydullah el-Havlani'ye: Zeyd bize önceki gün suretler hakkında haber vermemiş miydi dedim. Ubeydullah: O: Bir elbisedeki (kumaştaki) nakış müstesna derken onu duymadın mı dedi.

 

Diğer tahric: Buhari, 3226, 5958; Ebu Davud, 4153 -uzunca-, 4154, 4155; Nesai, 5365

 

 

 

5485-86/8- Bize Ebu Tahir tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi, bana Amr b. el-Haris'in haber verdiğine göre Bukeyr b. el-Eşec kendisine şunu tahdis etti: Busr b. Said'in kendisine tahdis ettiğine göre Zeyd b. Halid el-Cuheni de kendisine tahdis etti. Busr ile birlikte Ubeydullah el-Havlanı de vardı. Buna göre Ebu Talha ona (Zeyd'e) ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Melekler içinde bir suret bulunan bir eve girmezler" buyurduğunu tahdis etti.

 

Busr dedi ki: Sonra Zeyd hastalandı, biz de ona ziyarete gittik, biz evinde bulunuyorken üzerinde bir takım suretler bulunan bir perde ile karşılaştık. Ben de UbeyduIlah el-Havlani'ye: Bize suretler hakkında hadis nakletmemiş miydi dedim. O dedi ki: O şöyle demişti: Bir elbisede (kumaşta) bulunan bir nakış müstesnadır, onu (bunu söylerken) duymadın mı dedi. Ben hayır dedim. (UbeyduIlah) evet o bunu zikretti dedi.

 

 

AÇIKLAMA:          "Bir elbisedeki (kumaştaki) nakış müstesna." Daha önce geçtiği gibi mutlak olarak nakışın mübah olduğunu söyleyen kimseler bunu delil gösterirler. Bizim ve cumhurun buna cevabı da şudur: Bu, ağaç ve buna benzer hayvan türünden canlı olmayan suretler hakkında kabul edilen bir nakıştır. Bunun da bizde de caiz olduğuna dair açıklamalar daha önce geçti.

 

 

 

 

5486-87/9- Bize İshak b. İbrahim tahdis etti, bize Cerir, Suheyl b. Ebu Salih'den haber verdi, o Neccar oğuIlarının azadlısı Said b. Yesar Ebul Hubab'dan, o Zeyd b. Halid b. el-Cuhent'den, o Ebu Talha el-Ensari'den (radıyallahu anh) şöyle dediğini rivayet etti: ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i:

 

"Melekler içinde bir köpek bulunan bir eve de timsallerin bulunduğu bir eve de girmezler" buyururken dinledim.

 

(Zeyd) dedi ki: Ben de Aişe (r.anha)'nın yanına giderek: Bu bana Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Melekler içinde köpek bulunan bir eve de timsallerin bulunduğu bir eve de girmezler buyurduğunu haber veriyor. Sen Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in böyle bir şeyi sözkonusu ettiğini duydun mu dedim. O şu cevabı verdi: Hayır ama ben size Onun yaptığını gördüğümü anlatayım. Onu bir gazası için çıkarken gördüm. Ben de saçaklı bir yaygı alıp onu kapının üstüne örttüm. Döndüğünde o örtüyü gördü. Hoşlanmadığını yüzünden anladım. Derhal onu çekti ve yırttı yahut parçaladı ve: "Şüphesiz Allah bize taşı ve çamuru giydirmemizi emir buyurmadı" dedi. (Aişe) dedi ki: Biz de onu bölüp iki yastık (yüzü) yaptık ve ben o yastıkları lif ile doldurdum. Bu yaptığımı da ayıplamadı.

 

 

AÇIKLAMA:          "Aişe (r.anha) dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gazası için çıktı ... Bundan dolayı beni ayıplamadı." Burada sözü geçen "namat" den kasıt havlu, ince bir yaygı demektir. Az önce namat (havlı / saçaklı yaygı) edinme babında açıklaması geçti.

 

"Onu yırttı" parçaladı, kesti ve içindeki sureti imha etti demektir. Bundan sonra kaydedilecek rivayetlerde de bu yaygıda kanatlı atların suretleri ve yine onda suret bulunduğunu zikredecektir. Buna göre bu hadis, münkerin el ile değiştirilmesine ve haram kılınmış suretlerin yırtılmasına, münkerin görülmesi halinde gazab edileceğine ve yastık edinmenin de caiz olduğuna delil gösterilir. Allah en iyi bilendir.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in örtüyü çekip alması esnasında söylediği: ''Allah bize taşları ve çamuru giydirmemizi emir buyurmadı" buyruğunu da duvarları örtmenin, evlerin üzerini kumaşlarla kapatmanın yasak olduğuna delil göstermişlerdir ki bu yasak, haramlık için değil tenzihen mekruhluk anlamındadır. Sahih olan budur.

 

Mezhep alimlerimizden Şeyh Ebul Feth Nasr el-Makdisi ise haramdır demiştir. Ama bu hadiste bunun haram olmasını gerektiren bir husus yoktur. Çünkü lafzın hakikati: "Yüce Allah bize bunu emretmedi" şeklindedir. Bu ise bunun vacip de mendub da olmamasını gerektirir ve haram olmasını gerektirmez. Allah en iyi bilendir.

 

 

 

 

5487-88/10- Bana Zuheyr b. Harb tahdis etti, bize İsmail b. İbrahim, Davud'dan tahdis etti, o Azle'den, o Hubeyb b. Abdurrahman'dan, o Sad b. Hişam'dan o Aişe (radıyallahu anhS)'dan şöyle dediğini rivayet etti: Bizım, içinde bir uçan kuş timsali bulunan bir perdemiz vardı. Bir kimse içeri girdi mi o karşısına gelirdi. Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bunu başka bir tarafa al. Çünkü ben her içeri girdiğimde onu görüyor ve dünyayı hatırlıyorum" buyurdu.

Aişe (r.anha) dedi ki: Yine bizim bir kadifemiz vardı. Bunun çizgilerinin ipek olduğunu söyler ve onu giyerdik.

 

Diğer tahric: Tirmizi, 2468; Nesai, 5368

 

 

 

5488-89/11- Bunu bana Muhammed b. El-Müsenna tahdis etti, bize İbn Ebu Adiyy ve Abdulala bu isnad ile tahdis etti, İbnu'l- Müsenna dedi ki: Bu hadise -Abdulala'yı kast ederek- Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize onu parçalamamızı emretmedi ibaresini ekledi.

 

 

AÇIKLAMA:          (5487) Aişe (r.anha) dedi ki: Bizim kuş timsali bulunan bir örtümüz "vardı. .. " Bu hadis, bu olayın içinde suret bulunan şeyleri edinmenin haram kılınmasından önce olduğu şeklinde yorumlanır. Bundan dolayı ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu son defadan önce içeri girip de onu gördüğü halde ona tepki göstermiyordu.

 

 

 

 

5489-90/12- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Ebu Kureyb tahdis edip dedi ki: Bize Ebu Usame, Hişam’DAN tahdis etti, o babasından, o Aişe (radıyallahu anha)'dan şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir seferden döndü. Ben de kapımın üzerinde içinde kanatlı at resimleri bulunan saçaklı bir perde örtmüştüm. Bana verdiği emir üzerine onu indirdim.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

5490- .. ./13- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Abde tahdis etti. (H.) Bunu bize Ebu Kureyb de tahdis etti, bize Veki bu isnad ile tahdis etti ama Abde'nin hadisi rivayetinde: "Bir seferden döndü" ibaresi yoktur.

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          (5489) "Kapımı içinde kanatlı at resimleri bulunan saçaklı bir perde ile örtmüştüm. Bana verdiği emir üzerine onu çekip aldım." Buradaki "dumuk" dal harfi ötreli ve fethalı (demuk) olarak söylenir. Bu iki söyleyişi Kadı Iyaz ve başkaları nakletmiş olmakla birlikte meşhur olan ötreli okunuşudur. Nun harfi ise ötrelidir V2 başka türlü okunmaz. Bu kelime mim harfi ile "durmuk" olarak da söylenir. Bu da saçaklı bir örtü demektir. Çoğulu da deranik" diye gelir.

 

 

 

 

5491-91/14- Bize Mansur b. Ebu Muzahim tahdis etti, bize İbrahim b. Sad, Zühri'den tahdis etti, o Kasım b. Muhammed'den, o Aişe (r.anha)'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benim haneme girdi. Bu sırada içinde bir suret (resim) bulunan bir örtüyü perde yapmıştım. Yüzünün rengi değişti. Sonra örtüyü alıp onu parçaladı, arkasından: "Şüphesiz kıyamet gününde insanlar arasında azabı en şiddetli olacaklardan bir kısmı da Allah'ın hilkatine benzetenlerdir" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 6109 -buna yakın-; Nesai, 5372

 

 

 

5492- .. ./15- Bana Harmele b. Yahya da tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi, bana Yunus, İbn Şihab’DAN haber verdi, o Kasım b. Muhammed’DEN rivayet ettiğine göre Aişe (radıyallahu anha) kendisine şunu tahdis etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanesine girdi deyip İbrahim b. Sad'ın hadisinin aynısını rivayet etti. Ancak o rivayette: Sonra o örtüye uzanıp eli ile onu parçaladı demiştir.

 

 

 

5493- .. ./16- Bunu bize Yahya b. Yahya, Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Zuheyr b. Harb da birlikte İbn Uyeyne'den tahdis etti. (H.) Bize İshak b. İbrahim ve Abd b. Humeyd de tahdis edip dedi ki: Bize Abdurrezzak haber verdi, bize Ma'mer, Zühri'den bu isnad ile haber verdi. İkisinin hadisi rivayetlerinde:

"Şüphesiz insanların azabı en çetin olanları" denilmekte ve her ikisi de " ... olanlardan" (mim) lafzını zikretmemişlerdir.

 

 

 

5494-92/17- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Zuheyr b. Harb da birlikte İbn Uyeyne'den -lafız Zuheyr'e ait olmak üzere- tahdis etti. Bize Süfyan b. Uyeyne, Abdurrahman b. el-Kasım’DAN tahdis etti, o babasından rivayet ettiğine göre Aişe (radıyallahu anha)'ı şöyle derken dinlemiştir: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) haneme girdi. O sırada bir rafımi da içinde timsaller bulunan bir perde ile örtmüş idim. Onu görünce parçaladı ve yüzünün rengi değişti. "Ey Aişe! kıyamet gününde Allah nezdinde insanların azabı en şiddetli olanları Allah'ın hilkatine benzetmeye kalkışanlardır" buyurdu.

 

Aişe (radıyallahu anha) dedi ki: SUflun üzerine biz de onu parçaladık, ondan bir ya da iki yastık yaptık. 

 

 

Diğer tahric: Buhari,:5954; Nesai, 5371

 

AÇIKLAMA:          (5491) "Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) haneme girdi ben de içinde suret bulunan bir parça örtmüştüm." Nüshaların pek çoğunda (örtmüştüm anlamındaki lafız) aralarında bir sin bulunmak üzere iki te ile "mütesettiretün" şeklindedir. Bazılarında ise önce sin sonra iki te bulunmak üzere "mustatiratün" şeklindedir. Örtü yapmak, edinmek anlamındadır. Kaf harfi kesreli "kiram" ise ince örtü anlamındadır.

 

Aişe (radıyallahu anha)'nın (5494) "bir rafımın üzerini bir örtü ile örtmüştüm" sözündeki sin harfi fethalı olmak üzere: "sehve" hakkında Asmai şunları söylemektedir: Bu, raf ve raf gibi üzerine bir şeyler konulan şeye denilir. Ebu Ubeyd dedi ki: Ben Yemenlilerden birden çok kişiyi: Bize göre "sehve" yerde çukur halinde yapılmış küçük bir odacık demektir. Bunun üst tarafı yerden bir parça yüksekte olup içine eşya konulan küçük bir dolaba benzer, derken dinledim.

 

Yine Ebu Ubeyd dedi ki: Bana göre bu "sehve" hakkında yapılan açıklamalar arasında doğruya en yakın olanıdır.

 

Halil dedi ki: Sehve dört ya da üç çubuk olup biri diğerinin üstüne enine konulur, sonra da bunların üzerine bazı eşyalar bırakılır.

 

İbnu'l-A'rabi ise: İki oda arasındaki aydınlık giren küçük pencereye denilir demiştir. Bunun dolaba benzeyen küçük bir yuva anlamına geldiği ya da evin önünde suffe (sundurma) gibi olduğu ya da evin yan tarafında içe doğru bir çekmeceye benzer bir şeyolduğu da söylenmiştir. Allah en iyi bilendir.

 

 

 

 

5495-93/18- Bize Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti, bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be, Abdurrahman b. el-Kasım’DAN şöyle dediğini tahdis etti: Ben el-Kasım'ı Aişe (radıyallahu anha)'dan şunu tahdis ederken dinledim: Aişe (radıyallahu anha)'nın üzerinde suretler bulunan ve bir rafa uzatılmış bir örtüsü vardı. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona doğru namaz kılardı. Sonra: "Bunu benden başka bir tarafa al" buyurdu. Aişe (radıyallahu anha): Ben de onu alıp yastıklara böldüm dedi.

 

Diğer tahric: Nesai, 760, 5369

 

 

 

5496- .. ./19- Bunu bize İshak b. İbrahim ve Utbe b. Mukrem de Said b. Amir'den tahdis etti. (H.) Bunu bize İshak b. İbrahim de tahdis etti, bize Ebu Amir el-Akadi haber verdi, birlikte Şu'be'den bu isnad ile hadisi rivayet ettiler.

 

 

 

5497 -94/20- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Veki' Süfyan’dan tahdis etti, o Abdurrahman b. el-Kasım'dan, o babasından o Aişe (radıyallahu anha)'dan şöyle dediğini rivayet etti: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) odama girdi. Ben de üzerinde çeşitli suretler bulunan saçaklı bir yaygıyı perde yapmıştım. Onu oradan çekti ben de ondan iki yastık yaptım.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

5498-95/21- Bize Harun b. Maruf da tahdis etti, bize İbn Vehb tahdis etti, bize Amr b. el-Haris'in tahdis ettiğine göre Bukeyr kendisine şunu tahdis etti: Abdurrahman b. el-Kasım'ın kendisine tahdis ettiğine göre babası da kendisine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Aişe (r.a.)'dan şunu tahdis etti: Üzerinde çeşitli suretler bulunan bir perde asmıştı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) içeri girince onu çekip aldı. (Aişe (r.anha) dedi ki: Ben de onu bölüp iki yastık yaptım. O vakit mecliste bulunan Zühreoğullarının azadlısı olan Rabia b. Ata denilen bir adam: Sen Ebu Muhammed'in Aişe (r.anha)'nın: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu yastıklar üzerinde dinleniyordu dediğini de duymamış mıydın dedi. İbnu'l- Kasım hayır deyince o: Ama ben onu duydum, dedi.

(Babası derken) kastettiği Kasım b. Muhammed'dir.

 

Diğer tahric: Nesai, 5370

 

 

 

5499-96/22- Bize Yahya b. Yahya tahdis edip dedi ki: Malik'e, Nafi'den rivayetini okudum. O Kasım b. Muhammed'den, o Aişe (r.anha)'dan rivayet ettiğine göre üzerinde suretler bulunan bir yastık satın aldı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu görünce kapıda durdu, içeri girmedi. Ben de Onun yüzünden hoşlanmadığını anladım -yahut yüzünden hoşlanmadığı anlaşıldı-. Bunun üzerine Aişe: Ey Allah'ın Rasulü! Allah'a ve Rasulü'ne tevbe ederim. Ben ne günah işledim dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de:

"Bu yastığın hali ne böyle" buyurdu. Aişe (radıyallahu anha): Onu senin için satın aldım. Üzerine oturursun ve yaslanırsın dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Şüphesiz bu suretlerin sahipleri azap olunurlar ve onlara: yarattıklarınızı diriltin denilir" sonra: "Şüphesiz içinde suretlerin bulunduğu bir eve melekler girmez" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 2105, 3224, 5181, 5975, 5961;

 

 

 

5500- .. ./23- Bunu bize Kuteybe ve İbn Rumh da Leys b. Sa'd'dan tahdis etti. (H.) Bize İshak b. İbrahim de tahdis. etti, bize es-Sekafi haber verdi, bize Eyyub tahdis etti. (H.) Bize Abdulvaris b. Abdussamed de tahdis etti, 'bize babam, dedemden tahdis etti, o Eyyub'dan rivayet etti. (H.) Bize Harun b. Said el-Eyli de tahdis etti, bize İbn Vehb tahdis etti, bana Usame b. Zeyd haber verdi. (H.) Bana Ebu Bekr b. İshak da tahdis etti, bize Ebu Seleme el-Huzai tahdis etti, bize el-Macişun'un kardeşinin oğlu Abdulaziz Ubeydullah b. Ömer'den haber verdi, hepsi Nafi'den, o el-Kasım'dan, o Aişe'den rivayet etti. Bazılarının hadisi rivayeti bazısından daha tam olmakla birlikte el-Macişun'un kardeşinin oğlu hadisinde şu fazlalık da yer almaktadır: (Aişe (r.anha) dedi ki: Ben de onu alıp ondan iki yastık yaptım. O da evde onlara yaslanıyordu.

 

 

 

5501-97/24- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Ali 'b. Mushir tahdis etti. (H.) Bize İbnu'l- Müsenna da tahdis etti, bize Yahya -ki o elKattan'dır- tahdis etti, birlikte Ubeydullah'dan rivayet ettiler. (H.) Bize İbn Numeyr de -lafız ona ait olmak üzere- tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Ubeydullah'ın Nafi'den tahdis ettiğine göre İbn Ömer kendisine şunu haber verdi: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Suret yapan kimseler kıyamet gününde azap olunur ve onlara yarattığınıza can verin denilir" buyurdu.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

5502- .. ./25- Bize Ebu Rabi ve Ebu Kamil tahdis edip dedi ki: Bize Hammad tahdis etti. (H.) Bana Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize İsmail -yani b. Uleyye- tahdis etti. (H.) Bize İbn Ebu Ömer de tahdisetti, bize es-Sekafi tahdis etti, hepsi Eyyub'dan, o Nafi'den, o İbn Ömer'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den Ubeydullah'ın Nafi'den, O İbn Ömer'den, onun Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diye hadisi rivayeti ile aynı şekilde rivayet etti,

 

Diğer tahric: Buhari, 7558; Nesai, 5376

 

 

 

5503-98/26- Bize Osman b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Cerir, Ameş’DEN tahdis etti. (H.) Bana Ebu Said el-Eşec de tahdis etti, bize Veki tahdis etti, bize A'meş, Ebu Duha’DAN tahdis etti, o Mesruk'dan, o Abdullah'tan şöyle dediğini rivayet etti: ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şüphesiz insanlar arasında kıyamet gününde azabı en çetin olacak olanlar suret yapan kimselerdir" buyurdu. el-Eşec: "Şüphesiz (anlamındaki inne)" lafzını zikretmedi.

 

Diğer tahric: Buhari, 5950; Nesai, 5379

 

 

 

5504- .. ./27 - Bunu bize Yahya b. Yahya, Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Ebu Kureyb de hepsi Ebu Muaviye'den tahdis etti. (H.) Bunu bize İbn Ebu Ömer de tahdis etti, bize Süfyan tahdis etti, ikisi A'meş'den bu isnad ile rivayet etti. Yahya ile Ebu Kureyb'in Ebu Muaviye'den rivayetinde de: "Şüphesiz kıyamet gününde ateş ehli arasında azabı en çetin olanlar suret yapanlardır" buyurmuştur.

Süfyan'ın hadisi ise Veki'in hadisi gibidir.

 

 

 

5505- .. ./28- Bize Nasr b. Ali el-Cahdamı de tahdis etti, bize Abdulaziz b. Abdussamed tahdis etti, bize Mansur, Müslim b. Subayh'den şöyle dediğini tahdis etti: İçinde Meryem'in timsalleri bulunan bir evde Mesruk ile birlikte idim. Mesruk: Bunlar Kisra'nın timsaIleri mi dedi. Ben: Hayır, bunlar Meryem'in timsalleridir dedim. Bunun üzerine Mesruk dedi ki: Bana gelince ben Abdullah b. Mesud'u şöyle derken dinledim: ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kıyamet gününde insanlar arasında azabı en şiddetli olacaklar suret yapanlardır" buyurdu.

 

 

 

5506-99/ ... - Müslim dedi ki: Nasr b. ali el-Cahdami'ye Abdulala b. Abdulala’DAN diye naklettiği şu rivayetini okudum: Bize Yahya b. Ebu İshak, Said b. Ebul Hasan’DAN şöyle dediğini tahdis etti: Bir adam İbn Abbas (radıyallahu anh)'a gelerek dedi ki: Ben şu suretleri yapan bir kimseyim. Bunlar hakkında bana fetva ver dedi. İbn Abbas ona: Bana yaklaş dedi. O da ona yaklaştı: Sonra bana yaklaş dedi. Yine adam ona yaklaştı. Sonra elini onun başının üzerine koydu ve: Ben sana Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den dinlediğimi haber vereceğim dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Her suret yapan ateştedir, ona yaptığı her bir surete karşılık bir nefis yaratır ve o da cehennemde ona azab eder" buyururken dinledim.

Ve (İbn Abbas) dedi ki: Eğer mutlaka yapacaksan o vakit ağaç suretlerini ve canı olmayanların suretlerini yap dedi. Nasr b. Ali de (okuduğum bu rivayeti) ikrar (ve kabul) etti.

 

Diğer tahric: Buhari, 2225

 

 

 

5507-100/29- Bize Ebu Bekir b. Ebi Şeybe de tahdis etti, bize Ali b. Müshir, Said b. Ebi Arube'den tahdis etti. O en-Nadr b. Enes b. Malik'den şöyle dediğini rivayet etti: İbn Abbas'ın yanında oturuyordum. O fetva vermeye başladı ama: RasululIah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu demiyordu. Nihayet bir adam ona soru sorup: Ben şu suretleri yapan bir adamım deyince İbn Abbas ona: Yaklaş dedi. Adam yaklaşınca İbn Abbas dedi ki: RasululIah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Dünyada bir suret yapan bir kimse kıyamet gününde ona ruh üflemekle mükellef kılınır ve o üfleyemeyecektir" buyururken dinledim.

 

Diğer tahric: Buhari, 2225 -muallak olarak ve uzunca-, 5963 -muhtasar olarak buna yakın-; Nesai, 5373 -buna yakın-

 

 

 

5508- .. ./30- Bize Ebu Gassan el-Mismai ve Muhammed b. el-Müsenna . tahdis edip dedi ki: bize Muaz b. Hişam tahdis etti, bize babam Katade’DEN tahdis etti, o en-Nadr b. Enes'den rivayet ettiğine göre bir adam İbn Abbas'a geldi deyip Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den aynısını zikretti.

 

 

 

5509-101/31- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, Muhammed b. Abdullah b. Numeyr ve Ebu Kureyb -lafızları birbirine yakın olmak üzere- tahdis edip dediler ki: Bize İbn Fudayl, Umare'den tahdis etti, o Ebu Zur'a'dan şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Hureyre ile birlikte Mervan'ın evine girdim. Evin içinde bazı suretler görünce dedi ki: Ben RasululIah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim: 'fuiz ve celil Allah buyurdu ki: Benim yarattıklarım gibi bir şey yaratmaya kalkışan kimseden daha zalim kim olabilir. Haydi bir zerre yaratsınlar yahut bir tane yaratsınlar yahut bir arpa yaratsınlar"

 

Diğer tahric: Buhari, 5953, 7559

 

 

 

5510- .. ./32- Bunu bana Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize Cerir, Umare'den tahdis etti, o Ebu Zur'a'dan şöyle dediğini rivayet etti: Ben ve Ebu Hureyre Medine'de Said için yahut Mervan için bina edilen bir eve girdim. Ebu Hureyre evde suret yapan bir musavvir (ressam) görünce dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu deyip aynısını rivayet etti ama: "Yahut bir arpa yaratsınlar" ibaresini zikretmedi.

 

 

 

5511-102/33- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Halid b. Mahled, Süleyman b. Bilal'den tahdis etti, o Suheyl'den, o babasından, o Ebu Hureyre’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Melekler içinde timsaller yahut suretler bulunan bir eve girmezler" buyurdu.

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          (5499) "Küçük bir yastık satın aldım." Buradaki (küçük yastık anlamındaki) dumruka kelimesi nun ve re harfi ötreli söylenir. Her ikisi de kesreli (nimrika) de söylenir. Nun ötreli re fethalı (numreka) diye de söylenir. Bunlar üç söyleyiştir. Sonunda yuvarlak te olmadan "numruk" da söylenir. Küçük yastık demektir. Bunun yastık olduğu da söylenmiştir.

 

Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Şüphesiz bu suret sahiplerine azap edilir ve onlara: Yarattığınıza can verin denilir." Bundan önceki rivayette (5491) "kıyamet gününde insanlar arasında azabı en çetin olacaklar yüce Allah'ın yaratmasına benzer suret yapanlardır" denilmektedir. Bir rivayette

 

(5501) "suret yapan kimselere kıyamet gününde azab edilir ... denilir" İbn Abbas'ın rivayetinde (5506) "her suret yapana cehennem ateşinde ... cehennemde ona azab eder" başka bir rivayette (5507) "dünyada bir suret yapan bir kimse ... ve ruh üfleyemeyecektir." Bir diğer rivayette (5509) "Yüce Allah buyurdu ki: ... yahut bir arpa yaratsınlar. "

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Onlara yarattıklarınıza can verin denilecek" bu usül alimlerinin emru taciz (muhatabı aciz bırakan bir emir) dedikleri şeydir. Yüce Allah'ın: "De ki onun gibi on süre getirin." (Hud, 13) buyruğu da bunun gibidir.

 

(5506) İbn Abbas'ın rivayetinde "yec'alu: yarahr" fiilinde ye harfi fethalıdır. Bu fiilin öznesi yüce Allah'tır. Bilinen bir husus olduğu için açıkça zikredilmemiştir. Kadı Iyaz İbn Abbas'ın bu rivayeti hakkında şunları söylemektedir: Ona azab edecek olanın Allah ona ruh verdikten sonra yapmış olduğu suretin kendisi olacağı anlamına gelme ihtimali de vardır. Bununla birlikte yapmış olduğu suret sayısınca onun yerine ona azab edecek bir kişi yaratacağı anlamına gelme ihtimali de vardır.

 

Bu hadisler, canlı varlıkların suretlerini yapmanın haram olduğu ve bunun haramının ağırlaştırılmış olduğunu açıkça ifade etmektedir. Ağaç ve buna benzer ruh bulunmayan varlıkların suretlerini yapmak ise haram değildir, bu yolla kazanç elde etmek de haram değildir. Meyve veren ağaç ile vermeyen ağaç arasında da fark yoktur. Mücahid dışında bütün ilim adamlarının kanaati budur. Çünkü o meyve veren ağacı bu hususta mekruhlar arasında saymışhr.

 

Kadı Iyaz dedi ki: Ama bunu Mücahid'den başka söyleyen de yoktur.

Mücahid ise yüce Allah'ın: (5509) "benim yarattıklarımın bir benzerini yaratmaya kalkışandan daha zdlim kim olabilir?" buyruğunu delil gösterirken cumhur da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Onlara yarattıklarınıza can verin denilir" buyruğunu delil göstermişlerdir. Yani buna daha önce canlıları taklit ettiğiniz gibi ruhu olan bir canlı yapınız denilir. Aynı şekilde "benim yarattığım gibi yaratmaya kalkışan kimseden daha zdlim kim olabilir" rivayeti de buna göre anlaşılmalıdır. Bu anlamayı İbn Abbas (radıyallahu anh)'ın kitapta kaydedilen: "Mutlaka yapacaksan ağaç resimleri ve canı olmayan varlıkların resimlerini yap" hadisi desteklemektedir.

 

"Azabı en çetin" ibaresinin yer aldığı rivayetlere gelince, bunun da ibadet olunmak üzere suret yapan kimseler hakkında yorumlanır. Bu ise put ve benzerlerini yapan kişidir. Böyle yapan bir kimse kafir olur ve azabı en çetin olan kimsedir. Bunun hadiste sözkonusu edilen manayı kasteden kimse hakkında olduğu da söylenmiştir. Söz konusu bu mana ise yüce Allah'ın yaratmasına benzetmektir ve buna inanmaktır. Böyle bir kişi de kafirdir ve onun için kafirler için sözkonusu olan azabın en şiddetlisi sözkonusu olur. Küfrünün çirkinliği ne kadar fazlaysa da azabı o kadar fazla olur. Bunları yapmaktan kastı onlara ibadet edilmesi de olmayan Allah'ın yarattıkları na benzetmek kastını gütmeye n bir kimse ise büyük günah işleyen bir fasıktır. Diğer masiyetlerin işlenmesi halinde olduğu gibi böyle bir kişi kafir olmaz.

 

(5509) Yüce Allah'ın: "Bir zerre yaratsınlar yahut bir tane yaratsınlar yahut bir arpa yaratsınlar." Buradaki "zerre" kelimesi zel harfi fethalı ra harfi şeddelidir. Yani yüce Allah'ın yarattığı ve kendisi hakkında tasarrufta bulunan ve ruh taşıyan şu zerre gibi bir zerre yaratsınlar. Aynı şekilde bir buğday tanesi yahut bir arpa yaratsınlar demektir. Yani kendisinde tad bulunan, yenilen, tohum olarak ekilen, yeşeren ve onda buğday, arpa ve benzeri yüce Allah'ın yarattığı tanelerde bulunan özelliklerin bulunduğu bir tane yaratsınlar demektir. Bu ise az önce geçtiği gibi aciz bırakıcı bir emirdir. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

27/26- YOLCULUKTA KÖPEK VE ÇAN'IN MEKRUH OLDUĞU BABI