SAHİH-İ MÜSLİM |
GİYİM VE SÜSLENME |
26/25- CANLI SURETİ
YAPMANIN HARAM KILINMASI İLE YERE YAYMAK VE BENZERİ BİR YOLLA HOR GÖRÜLMEYEN
ÜZERİNDE SURET BULUNAN ŞEYLERİ EDİNMENİN HARAM KILINMASI, MELEKLERİN DE -A.S.- İÇİNDE
SURET VE KÖPEK BULUNAN BİR EVE GİRMEDİKLERİ BABI
5478-81/1- Bana Suveyd
b. Said tahdis etti, bize Abdulaziz b. Ebu Hazim, babasından tahdis etti, o Ebu
Seleme b Abdurrahman'dan, o Aişe (radıyallahu anha)'dan
şöyle dediğini rivayet etti: Cebrail (aleyhisselfun) Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e geleceğine dair bir saatte sözleşti. O saat geldiği halde
Cebrail Ona gelmedi. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in elinde de bir
asa vardı. Onu elinden bıraklı ve: "Allah da onun elçileri de sözlerine
muhalefet etmezler" buyurdu. Sonra bir dönüp bakbğında sediri albnda bir
köpek görüverdi. "Ey Aişe! Bu köpek buraya ne zaman girdi" buyurdu.
Aişe: Vallahi farkında değilim dedi. Verdiği emir üzerine dışarı çıkarlıldı.
Hemen Cebrail geldi. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bana söz
verdin, ben de seni oturup bekledim ama gelmedin" buyurdu. Cebrail: Evinde
bulunan köpek bana engel oldu. Çünkü biz içinde bir köpek ve (yahut) bir suret
bulunan bir eve girmeyiz dedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
5479- ..
./2- Bize İshak b. İbrahim el-Hanzalı de tahdis etti, bize elMahzumi haber
verdi, bize Vuheyl, Ebu Hazim’DEN bu isnad ile tahdis ettiğine göre Cebrail
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Ona geleceğine dair söz verdi
deyip hadisi zikretti ama İbn Ebu Hazim'in yaptığı gibi uzunca rivayet etmedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: Mezhep
alimlerimiz ve onlardan başka diğer ilim adamlarının dedikleri üzere canlı
sureti yapmak ileri derecede haram kılınmıştır ve bu kebairdendir. Çünkü onun
hakkında hadis-i şeriflerde sözü geçen o ağır tehditler yapılmıştır. Bunu ister
hor görülen (tahkir edilen) şeyler üzerinde yapmış olsun, ister başka şeyler
üzerinde yapmış olsun onu yapmak her durumda haramdır. Çünkü bu işte yüce
Allah'ın yaratmasına benzetme vardır. Yapılan bu suretin elbise, yaygı, dirhem,
dinar, fels (altın ve gümüş dışındaki bakır ve nikel gibi paralarda) kap, duvar
ya da başka şeyler üzerinde yapılması üzerinde bir fark yoktur. Ağaç sureti,
deve semerleri ve buna benzer bir canlı sureti olmayanları yapmak ise haram
değildir. Suret yapmanın hükmü budur.
Canlı sureti bulunan bir
şeyedinmenin hükmüne gelince, eğer duvar üzerinde asılı ise yahut giyilen bir
elbise, sarık ya da buna benzer horlanan ve tahkir edilenler arasında
sayılmayan şeylerde ise bu haramdır. Eğer üzerinde gidip gelinen bir yaygı,
yastık, döşek ve buna benzer horlanan, çiğnenen şeyler üzerinde ise haram
değildir. Ama bu rahmet meleklerinin o eve girmesine engel olur mu? Bu hususta.
inşallah birazdan söz edeceğimiz şekilde farklı açıklamalar vardır. Ama bütün
bu hususlarda gölgesi bulunan ile bulunmayan arasında da fark yoktur. Bu mesele
hakkında mezhebimizin görüşlerinin özeti budur. Ashab, tabiin ve onlardan sonra
gelen ilim adamlarının büyük çoğunluğunun kanaati de bu manadadır. Bu Sevri,
Malik, Ebu Hanife ve başkalarının da görüşüdür.
Selefden bazıları dedi
ki: Yasak ancak gölgesi olan (üç boyutlu) suretler hakkındadır. Gölgesi olmayan
suretlerin bir sakıncası yoktur. Ama bu batıl bir görüştür. Çünkü Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in üzerinde suret bulunan ve tepki gösterdiği
perdenin yerilmiş olduğunda ve suretinin bir gölgesinin olmadığında hiçbir
kimsenin şüphesi bulunmamakla birlikte bütün suretler hakkında mutlak olan geri
kalan diğer hadisler de vardır.
Zühr'i dedi ki: Suret
hakkındaki yasak umumidir. Aynı şekilde suretin bulunduğu bir şeyi kullanmak da
böyledir. İçinde suretin bulunduğu bir eve girmek de bu şekildedir. Bu suret
ister bir elbisede (kumaşta) bir nakış olsun, ister nakıştan başka türlü olsun.
İster duvarda, ister bir elbisede yahut da horlanan (üzerinde gidip gelinen)
bir yaygıda olsun, ister horlanmayan bir şey üzerinde olsun hadislerin
zahirleri ile am el etme gereği bunlar arasında bir fark olmaz. Özellikle de
Müslim'in sözünü ettiği yastık hadisi bunu ifade eder.
Bu güçlü bir kanaattir.
Başkaları da şöyle der:
İster üzerinden gidip gelinsin, ister öyle olmasın. Elbisede (kumaşta) bir
nakış olanları caizdir. İster duvara asılı olsun ister olmasın fark etmez. Bu
kanaatte olanlar gölge bırakanı yahut da duvar ve benzeri yerlerde suret olarak
yapılmış olanları mekruh görürler. Nakış yahut başka türlü olması arasında fark
görmezler. Bu kanaat sahipleri bu bahtaki bazı hadislerde geçen: "bir elbisedeki
nakış olması müstesna" ibaresini delil göstermişlerdir. El-Kasım b.
Muhammed'in görüşü de budur. Bununla birlikte gölgesi olanın yasak olduğunu ve
bunun değiştirilmesinin vacip olduğunu icma ile kabul etmişlerdir.
Kadı Iyaz dedi ki: Küçük
kız çocukları için bebeklerle oynamak ve bu hususta ruhsat bulunduğu hakkında
varid olmuş rivayetler müstesnadır. Ama Malik, bir kimsenin kız çocuğuna böyle
bir şey satın almasını mekruh görmüştür. Bazıları ise kız çocukların bebeklerle
oynamaları mübahlığını bu hadislerle nesh edilmiş olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Allah en iyi bilendir.
5480-82/3- Bana Harmele
b. Yahya tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi, bana Yunus, İbn Şihab'dan
haber verdi, o İbn Semmat'dan rivayet ettiğine göre Abdullah b. Abbas dedi ki:
Meymune (radıyallahu anha)'nın bana haber verdiğine göre RasUlullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bir gün üzüntüsü belli bir halde sabahladı. Bunun üzerine
Meymune: Ey Allah'ın Rasulü! Bundan önce seni hiç bu halde görmemiştim dedi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cebrail bu
Diğer tahric: Ebu
Davud, 4157 -muhtasar-; Nesai, 4294 -muhtasar-
AÇIKLAMA: (5480)
"Bir gün üzüntüsü belli bir halde sabahı etti." Vacin ile ilgili
olarak dil bilginleri: Bu üzüntü ve kederi açıkça görülen suskun kimse
demektir. Üzüntülü kişi olduğU da söylenmiştir. FIili veceme yecimu diye gelir.
"Bir gün üzüntüsü
belli bir halde uyandı. Meymune: ... ama Allah'a yemin olsun ki bana verdiği
sözünde durmamazlık etmedi. .. "
'Hadisten anlaşıldığına
göre bir kimse arkadaşım, üzerinde hakkı bulunan bir kimseyi üzüntülü kederli
görecek olursa, sebebini sorup mümkün olduğu taktirde ona yardımcı olmasının
yahut onunla birlikte kendisinin de üzüntüsünü belli etmesinin ya da ona bu
halinin son bulacağı bir yolu ona habrlatmasının müstehap olduğu
anlaşılmaktadır.
Yine bu hadiste Allah'ın
ve Rasullerinin vaad ve sözlerine güvenmeye dikkat çekilmektedir. Fakat bazen
bir şeyin gerçekleşmesi bir şarta bağlı olabilir yahut da onun belli bir
vaktinin olduğu düşünülürken aslında bunun belirlenmiş bir vakti olmayabilir ve
buna benzer sebepler sözkonusu olabilir.
Diğer bir hüküm de
şudur: İnsan bir zaman kederlenir yahut vazifesi ve benzeri bir durumunda bir
aksilik ortaya çıkacak olursa bunun sebebi üzerinde düşünmelidir. Nitekim Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) de burada böyle yapmış ve nihayet köpeği olduğu
yerden çıkarmıştı. Bu şanı yüce Allah'ın: "Takva sahiplerine şeytandan bir
vesvese geldiğinde iyice düşünürler. Bakarsın ki onlar görüş bilmişler bile"
(Araf, 201) buyruğuna yakındır.
"Sonra bize ait bir
sedirin altındaki bir köpek yavrusunu hatıriadı. Verdiği emir üzerine dışarı
çıkartıldı. Sonra eline su alıp onun yerine serpti." Köpek yavrusu
anlamındaki "cir" cim harfi kesreli, ötreli (cur) ve fethalı (cer) şeklinde
üç meşhur söyleyişi vardır. Bu da küçük köpek yavrusu (enik) ile diğer yırtıcı
hayvanların yavrularına denilir. Çoğulu ise ucur ve cira diye gelir. Ciranın da
çoğulu erciyedir.
Fustat (burada sedir)
altı türlü söylenir. Her ikisi de tı harfi ile olmak üzere Fustat, birincisi te
harfi ile olmak üzere fusteat söyleyişi şin harfi şeddeli ve fe harfi ötreli
fussutat ve fe harfi kesreli olmak üzere fissitat şekilleridir. Bu da çadıra
benzer bir şeydir. Kadı lyaz dedi ki: Burada ondan kasıt evdeki sed irlerden
biridir. Buna delil de diğer hadisteki: Aişe'nin sediri altında" sözüdür.
Fustatın asıl anlamı ise çadırın üzerine kurulduğu direk demektir.
"Eline bir miktar
su alıp o suyu onun yerine serpti." Bir topluluk bunu köpeğin necis oluşu
hakkında delilgöstermişler ve burada serpmekten kasıt yıkamaktır demişlerdir.
Malikiler ise bunu orada küçük yahut büyük abdest kalıntısını bulunması korkusu
ile orayı yıkadığı şeklinde yorumlamışlardır.
"bunun üzerine
köpeklerin öldürülmesini emir buyurdu ... " Hadiste geçen "hait"
dan kasıt bağ, bahçedir. Büyük ve küçük bahçeler arasında fark gözetmesinin
sebebi ise büyük bahçenin çevresinin korunmasına ihtiyaç duyulması ve bekçinin
küçük bahçeden farklı olarak bunu gereği gibi koruma imkanını bulamayaşından
dolayıdır.
Köpeklerin öldürülmesi
emri nesh edilmiştir. Buna dair açıklama daha önce alışveriş kitabında
Müslim'in bu husustaki hadisleri etraflı bir şekilde kaydettiği yerde geçmiş
bulunmaktadır.
5481-83/4- Bize Yahya b.
Yahya, Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, Amr en-Nakid ve İshak b. İbrahim tahdis etti.
Yahya ve İshak bize Süfyan b. Uyeyne, Zühri’DEN haber verdi derken diğer ikisi
tahdis etti dedi. O Ubeydullah'dan, o İbn Abbas'dan, o Ebu Talha'dan, o Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den: "melekler içinde bir köpek de bir suret
de bulunan bir eve girmezler" buyurduğunu rivayet etti.
Diğer tahric: Buhari,
3225, 3322, 4002, 5949; Tirmizi, 2804; Nesai, 4293, 5362, 5363; İbn Mace, 3649
5482-84/5- Bana
Ebu't-Tahir ve Harmele b. Yahya tahdis edip dedi ki: Bize İbn Vehb haber verdi,
bana Yunus, İbn Şihab’DAN haber verdi, o Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe'den
rivayet ettiğine göre İbn Abbas'ı şöyle derken dinlemiştir: Ebu Talha'yı şöyle
derken dinledim: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Melekler içinde
bir köpek de bir suret de bulunan bir eve girmezler" buyururken dinledim.
5483- .. ./6- Bunu bize
İshak b. İbrahim ve Abd b. Humeyd de tahdis edip dedi ki: Bize Abdurrezzak
haber verdi, bize Ma'mer, Zühri’den bu isnad ile Yunus'un hadisinin aynısını ve
isnadda ihbar lafzInı da zikretmek sureti ile haber verdi.
AÇIKLAMA: (5481)
"Melekler içinde köpek de suret de bulunan bir eve girmezler" buyruğu
ile ilgili olarak ilim adamları der ki: Meleklerin içinde suret bulunan bir eve
girmeyişlerinin sebebi bunun ileri derecede bir masiyet oluşundan dolayıdır.
Ayrıca bununla yüce Allah'ın yaratması da taklit edilmiş olur. Hatta bunların
bir kısmı yüce Allah'tan başka kendisine ibadet olunanların suretinde de
olabilir. İçinde köpek bulunan bir eve girmeyişlerinin sebebi ise köpeğin çokça
necaset yemesinden dolayıdır. Ayrıca hadislerde de geldiği gibi, köpeklerin bir
kısmına "şeytan" denilmiştir. Melekler ise şeytanların zıttıdır.
Diğer taraftan köpeğin kokusu da kötüdür. Melekler de kötü kokudan hoşlanmazlar.
Kötü kokunun kullanılması ise yasak kılınmıştır. Bundan dolayı böyle bir kokuyu
edinen bir kimse meleklerin evine girip o evde namaz kılmalarından, ona
mağfiret dilenip ona ve evinde bereket ile dua olunmasından, şeytanın eziyetini
meleklerin defedip önlemelerinden mahrum edilmek sureti ile cezalandırılmış
olur. İçinde bir köpek yahut bir suret bulunan bir eve girmeyen sözü geçen
melekler ise, rahmet dilemek, bereket dilemek ve mağfiret dilemek için dolaşan
meleklerdir.
Hafaza melekleri ise her
eve girerler ve hiçbir durumda Ademoğullarından ayrılmazlar. Çünkü onlar
Ademoğullarının amellerini tespit etmek ve yazmakla emrolunmuşlardır.
Hattabı dedi ki:
Melekler ancak edinilmesi haram olan köpek ve suretin bulunduğu bir eve
girmezler. Edinilmesi haram olmayan av, ekin, çoban köpeği gibi yine yaygı,
yastık ve buna benzer ayak altındaki şeylerde suret gibi haram olmayanların
bulunması halinde onun sebebi ile meleklerin girmemesi sözkonusu değildir. Kadı
bu sözleri ile Hattabi'nin söylediklerine yakın bir işarette bulunmuştur. Ama
daha güçlü görülen buyruğun bütün köpek ve suretler hakkında genel olduğu ve
onların hadislerin mutlak oluşu dolayısı ile hepsinden ötürü girmedikleridir.
Diğer taraftan Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in evinde sedir altında bulunan
küçük köpeğin bulunmasında da onun açıkça görülen bir mazereti vardı. O, o
köpeğin varlığını bilmiyordu. Bununla birlikte Cebrail (aleyhisselam) eve
girmemiş ve eniğin bulunmasını gerekçe olarak ifade etmişti. Eğer suretin ve
köpeğin varlığında mazeretin bulunması onlara engel teşkil etmeseydi Cebrail
(aleyhisselam) da içeri girmemezlik etmezdi. Allah en iyi bilendir.
5484-8517 - Bize Kuteybe
b. Said tahdis etti, bize Leys, Bukeyr’DEN tahdis etti, o Busr b. Said'den, o
Zeyd b. Halid'den, o Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabından Ebu
Talha'dan şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Şüphesiz melekler içinde suret bulunan bir eve girmezler"
buyurdu.
Busr dedi ki: Daha sonra
Zeyd rahatsızlandı. Biz de onu ziyarete gittik.
Bir de ne görelim,
kapısında üzerinde suret bulunan bir perde var. Bunun üzerine ben Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Meymune'nin terbiye edip büyüttüğü
Ubeydullah el-Havlani'ye: Zeyd bize önceki gün suretler hakkında haber vermemiş
miydi dedim. Ubeydullah: O: Bir elbisedeki (kumaştaki) nakış müstesna derken
onu duymadın mı dedi.
Diğer tahric: Buhari,
3226, 5958; Ebu Davud, 4153 -uzunca-, 4154, 4155; Nesai, 5365
5485-86/8- Bize Ebu
Tahir tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi, bana Amr b. el-Haris'in haber
verdiğine göre Bukeyr b. el-Eşec kendisine şunu tahdis etti: Busr b. Said'in
kendisine tahdis ettiğine göre Zeyd b. Halid el-Cuheni de kendisine tahdis
etti. Busr ile birlikte Ubeydullah el-Havlanı de vardı. Buna göre Ebu Talha ona
(Zeyd'e) ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Melekler içinde bir
suret bulunan bir eve girmezler" buyurduğunu tahdis etti.
Busr dedi ki: Sonra Zeyd
hastalandı, biz de ona ziyarete gittik, biz evinde bulunuyorken üzerinde bir
takım suretler bulunan bir perde ile karşılaştık. Ben de UbeyduIlah
el-Havlani'ye: Bize suretler hakkında hadis nakletmemiş miydi dedim. O dedi ki:
O şöyle demişti: Bir elbisede (kumaşta) bulunan bir nakış müstesnadır, onu
(bunu söylerken) duymadın mı dedi. Ben hayır dedim. (UbeyduIlah) evet o bunu
zikretti dedi.
AÇIKLAMA: "Bir
elbisedeki (kumaştaki) nakış müstesna." Daha önce geçtiği gibi mutlak
olarak nakışın mübah olduğunu söyleyen kimseler bunu delil gösterirler. Bizim
ve cumhurun buna cevabı da şudur: Bu, ağaç ve buna benzer hayvan türünden canlı
olmayan suretler hakkında kabul edilen bir nakıştır. Bunun da bizde de caiz
olduğuna dair açıklamalar daha önce geçti.
5486-87/9- Bize İshak b.
İbrahim tahdis etti, bize Cerir, Suheyl b. Ebu Salih'den haber verdi, o Neccar
oğuIlarının azadlısı Said b. Yesar Ebul Hubab'dan, o Zeyd b. Halid b.
el-Cuhent'den, o Ebu Talha el-Ensari'den (radıyallahu anh) şöyle dediğini
rivayet etti: ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i:
"Melekler içinde
bir köpek bulunan bir eve de timsallerin bulunduğu bir eve de girmezler"
buyururken dinledim.
(Zeyd) dedi ki: Ben de
Aişe (r.anha)'nın yanına giderek: Bu bana Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in: "Melekler içinde köpek bulunan bir eve de timsallerin bulunduğu
bir eve de girmezler buyurduğunu haber veriyor. Sen Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in böyle bir şeyi sözkonusu ettiğini duydun mu dedim. O şu
cevabı verdi: Hayır ama ben size Onun yaptığını gördüğümü anlatayım. Onu bir
gazası için çıkarken gördüm. Ben de saçaklı bir yaygı alıp onu kapının üstüne
örttüm. Döndüğünde o örtüyü gördü. Hoşlanmadığını yüzünden anladım. Derhal onu
çekti ve yırttı yahut parçaladı ve: "Şüphesiz Allah bize taşı ve çamuru
giydirmemizi emir buyurmadı" dedi. (Aişe) dedi ki: Biz de onu bölüp iki
yastık (yüzü) yaptık ve ben o yastıkları lif ile doldurdum. Bu yaptığımı da
ayıplamadı.
AÇIKLAMA: "Aişe
(r.anha) dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gazası için
çıktı ... Bundan dolayı beni ayıplamadı." Burada sözü geçen
"namat" den kasıt havlu, ince bir yaygı demektir. Az önce namat
(havlı / saçaklı yaygı) edinme babında açıklaması geçti.
"Onu yırttı"
parçaladı, kesti ve içindeki sureti imha etti demektir. Bundan sonra
kaydedilecek rivayetlerde de bu yaygıda kanatlı atların suretleri ve yine onda
suret bulunduğunu zikredecektir. Buna göre bu hadis, münkerin el ile
değiştirilmesine ve haram kılınmış suretlerin yırtılmasına, münkerin görülmesi
halinde gazab edileceğine ve yastık edinmenin de caiz olduğuna delil
gösterilir. Allah en iyi bilendir.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in örtüyü çekip alması esnasında söylediği: ''Allah bize
taşları ve çamuru giydirmemizi emir buyurmadı" buyruğunu da duvarları
örtmenin, evlerin üzerini kumaşlarla kapatmanın yasak olduğuna delil
göstermişlerdir ki bu yasak, haramlık için değil tenzihen mekruhluk
anlamındadır. Sahih olan budur.
Mezhep alimlerimizden
Şeyh Ebul Feth Nasr el-Makdisi ise haramdır demiştir. Ama bu hadiste bunun
haram olmasını gerektiren bir husus yoktur. Çünkü lafzın hakikati: "Yüce
Allah bize bunu emretmedi" şeklindedir. Bu ise bunun vacip de mendub da
olmamasını gerektirir ve haram olmasını gerektirmez. Allah en iyi bilendir.
5487-88/10- Bana Zuheyr
b. Harb tahdis etti, bize İsmail b. İbrahim, Davud'dan tahdis etti, o Azle'den,
o Hubeyb b. Abdurrahman'dan, o Sad b. Hişam'dan o Aişe (radıyallahu anhS)'dan
şöyle dediğini rivayet etti: Bizım, içinde bir uçan kuş timsali bulunan bir
perdemiz vardı. Bir kimse içeri girdi mi o karşısına gelirdi. Bunun üzerine
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bunu başka bir tarafa al. Çünkü
ben her içeri girdiğimde onu görüyor ve dünyayı hatırlıyorum" buyurdu.
Aişe (r.anha) dedi ki:
Yine bizim bir kadifemiz vardı. Bunun çizgilerinin ipek olduğunu söyler ve onu
giyerdik.
Diğer tahric: Tirmizi,
2468; Nesai, 5368
5488-89/11- Bunu bana
Muhammed b. El-Müsenna tahdis etti, bize İbn Ebu Adiyy ve Abdulala bu isnad ile
tahdis etti, İbnu'l- Müsenna dedi ki: Bu hadise -Abdulala'yı kast ederek-
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize onu parçalamamızı emretmedi
ibaresini ekledi.
AÇIKLAMA: (5487)
Aişe (r.anha) dedi ki: Bizim kuş timsali bulunan bir örtümüz "vardı. ..
" Bu hadis, bu olayın içinde suret bulunan şeyleri edinmenin haram
kılınmasından önce olduğu şeklinde yorumlanır. Bundan dolayı ResuluIlah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu son defadan önce içeri girip de onu gördüğü
halde ona tepki göstermiyordu.
5489-90/12- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe ve Ebu Kureyb tahdis edip dedi ki: Bize Ebu Usame, Hişam’DAN
tahdis etti, o babasından, o Aişe (radıyallahu anha)'dan şöyle dediğini rivayet
etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir seferden döndü. Ben de
kapımın üzerinde içinde kanatlı at resimleri bulunan saçaklı bir perde
örtmüştüm. Bana verdiği emir üzerine onu indirdim.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
5490- .. ./13- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Abde tahdis etti. (H.) Bunu bize Ebu
Kureyb de tahdis etti, bize Veki bu isnad ile tahdis etti ama Abde'nin hadisi
rivayetinde: "Bir seferden döndü" ibaresi yoktur.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: (5489)
"Kapımı içinde kanatlı at resimleri bulunan saçaklı bir perde ile
örtmüştüm. Bana verdiği emir üzerine onu çekip aldım." Buradaki
"dumuk" dal harfi ötreli ve fethalı (demuk) olarak söylenir. Bu iki
söyleyişi Kadı Iyaz ve başkaları nakletmiş olmakla birlikte meşhur olan ötreli
okunuşudur. Nun harfi ise ötrelidir V2 başka türlü okunmaz. Bu kelime mim harfi
ile "durmuk" olarak da söylenir. Bu da saçaklı bir örtü demektir.
Çoğulu da deranik" diye gelir.
5491-91/14- Bize Mansur
b. Ebu Muzahim tahdis etti, bize İbrahim b. Sad, Zühri'den tahdis etti, o Kasım
b. Muhammed'den, o Aişe (r.anha)'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) benim haneme girdi. Bu sırada içinde bir suret
(resim) bulunan bir örtüyü perde yapmıştım. Yüzünün rengi değişti. Sonra örtüyü
alıp onu parçaladı, arkasından: "Şüphesiz kıyamet gününde insanlar
arasında azabı en şiddetli olacaklardan bir kısmı da Allah'ın hilkatine
benzetenlerdir" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
6109 -buna yakın-; Nesai, 5372
5492- .. ./15- Bana
Harmele b. Yahya da tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi, bana Yunus, İbn
Şihab’DAN haber verdi, o Kasım b. Muhammed’DEN rivayet ettiğine göre Aişe (radıyallahu
anha) kendisine şunu tahdis etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
hanesine girdi deyip İbrahim b. Sad'ın hadisinin aynısını rivayet etti. Ancak o
rivayette: Sonra o örtüye uzanıp eli ile onu parçaladı demiştir.
5493- .. ./16- Bunu bize
Yahya b. Yahya, Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Zuheyr b. Harb da birlikte İbn
Uyeyne'den tahdis etti. (H.) Bize İshak b. İbrahim ve Abd b. Humeyd de tahdis
edip dedi ki: Bize Abdurrezzak haber verdi, bize Ma'mer, Zühri'den bu isnad ile
haber verdi. İkisinin hadisi rivayetlerinde:
"Şüphesiz
insanların azabı en çetin olanları" denilmekte ve her ikisi de " ...
olanlardan" (mim) lafzını zikretmemişlerdir.
5494-92/17- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe ve Zuheyr b. Harb da birlikte İbn Uyeyne'den -lafız Zuheyr'e
ait olmak üzere- tahdis etti. Bize Süfyan b. Uyeyne, Abdurrahman b.
el-Kasım’DAN tahdis etti, o babasından rivayet ettiğine göre Aişe (radıyallahu
anha)'ı şöyle derken dinlemiştir: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
haneme girdi. O sırada bir rafımi da içinde timsaller bulunan bir perde ile
örtmüş idim. Onu görünce parçaladı ve yüzünün rengi değişti. "Ey Aişe!
kıyamet gününde Allah nezdinde insanların azabı en şiddetli olanları Allah'ın
hilkatine benzetmeye kalkışanlardır" buyurdu.
Aişe (radıyallahu anha)
dedi ki: SUflun üzerine biz de onu parçaladık, ondan bir ya da iki yastık
yaptık.
Diğer tahric:
Buhari,:5954; Nesai, 5371
AÇIKLAMA: (5491)
"Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) haneme girdi ben de içinde suret
bulunan bir parça örtmüştüm." Nüshaların pek çoğunda (örtmüştüm
anlamındaki lafız) aralarında bir sin bulunmak üzere iki te ile
"mütesettiretün" şeklindedir. Bazılarında ise önce sin sonra iki te
bulunmak üzere "mustatiratün" şeklindedir. Örtü yapmak, edinmek anlamındadır.
Kaf harfi kesreli "kiram" ise ince örtü anlamındadır.
Aişe (radıyallahu
anha)'nın (5494) "bir rafımın üzerini bir örtü ile örtmüştüm"
sözündeki sin harfi fethalı olmak üzere: "sehve" hakkında Asmai
şunları söylemektedir: Bu, raf ve raf gibi üzerine bir şeyler konulan şeye
denilir. Ebu Ubeyd dedi ki: Ben Yemenlilerden birden çok kişiyi: Bize göre
"sehve" yerde çukur halinde yapılmış küçük bir odacık demektir. Bunun
üst tarafı yerden bir parça yüksekte olup içine eşya konulan küçük bir dolaba
benzer, derken dinledim.
Yine Ebu Ubeyd dedi ki:
Bana göre bu "sehve" hakkında yapılan açıklamalar arasında doğruya en
yakın olanıdır.
Halil dedi ki: Sehve
dört ya da üç çubuk olup biri diğerinin üstüne enine konulur, sonra da bunların
üzerine bazı eşyalar bırakılır.
İbnu'l-A'rabi ise: İki
oda arasındaki aydınlık giren küçük pencereye denilir demiştir. Bunun dolaba
benzeyen küçük bir yuva anlamına geldiği ya da evin önünde suffe (sundurma)
gibi olduğu ya da evin yan tarafında içe doğru bir çekmeceye benzer bir
şeyolduğu da söylenmiştir. Allah en iyi bilendir.
5495-93/18- Bize
Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti, bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize
Şu'be, Abdurrahman b. el-Kasım’DAN şöyle dediğini tahdis etti: Ben el-Kasım'ı
Aişe (radıyallahu anha)'dan şunu tahdis ederken dinledim: Aişe (radıyallahu
anha)'nın üzerinde suretler bulunan ve bir rafa uzatılmış bir örtüsü vardı.
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona doğru namaz kılardı. Sonra: "Bunu
benden başka bir tarafa al" buyurdu. Aişe (radıyallahu anha): Ben de onu
alıp yastıklara böldüm dedi.
Diğer tahric: Nesai,
760, 5369
5496- .. ./19- Bunu bize
İshak b. İbrahim ve Utbe b. Mukrem de Said b. Amir'den tahdis etti. (H.) Bunu
bize İshak b. İbrahim de tahdis etti, bize Ebu Amir el-Akadi haber verdi,
birlikte Şu'be'den bu isnad ile hadisi rivayet ettiler.
5497 -94/20- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Veki' Süfyan’dan tahdis etti, o Abdurrahman
b. el-Kasım'dan, o babasından o Aişe (radıyallahu anha)'dan şöyle dediğini
rivayet etti: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) odama girdi. Ben de üzerinde
çeşitli suretler bulunan saçaklı bir yaygıyı perde yapmıştım. Onu oradan çekti
ben de ondan iki yastık yaptım.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
5498-95/21- Bize Harun
b. Maruf da tahdis etti, bize İbn Vehb tahdis etti, bize Amr b. el-Haris'in
tahdis ettiğine göre Bukeyr kendisine şunu tahdis etti: Abdurrahman b.
el-Kasım'ın kendisine tahdis ettiğine göre babası da kendisine Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Aişe (r.a.)'dan şunu tahdis etti: Üzerinde çeşitli
suretler bulunan bir perde asmıştı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
içeri girince onu çekip aldı. (Aişe (r.anha) dedi ki: Ben de onu bölüp iki
yastık yaptım. O vakit mecliste bulunan Zühreoğullarının azadlısı olan Rabia b.
Ata denilen bir adam: Sen Ebu Muhammed'in Aişe (r.anha)'nın: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu yastıklar üzerinde dinleniyordu dediğini de
duymamış mıydın dedi. İbnu'l- Kasım hayır deyince o: Ama ben onu duydum, dedi.
(Babası derken)
kastettiği Kasım b. Muhammed'dir.
Diğer tahric: Nesai,
5370
5499-96/22- Bize Yahya
b. Yahya tahdis edip dedi ki: Malik'e, Nafi'den rivayetini okudum. O Kasım b.
Muhammed'den, o Aişe (r.anha)'dan rivayet ettiğine göre üzerinde suretler
bulunan bir yastık satın aldı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu
görünce kapıda durdu, içeri girmedi. Ben de Onun yüzünden hoşlanmadığını
anladım -yahut yüzünden hoşlanmadığı anlaşıldı-. Bunun üzerine Aişe: Ey
Allah'ın Rasulü! Allah'a ve Rasulü'ne tevbe ederim. Ben ne günah işledim dedi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de:
"Bu yastığın hali
ne böyle" buyurdu. Aişe (radıyallahu anha): Onu senin için satın aldım.
Üzerine oturursun ve yaslanırsın dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
de: "Şüphesiz bu suretlerin sahipleri azap olunurlar ve onlara:
yarattıklarınızı diriltin denilir" sonra: "Şüphesiz içinde suretlerin
bulunduğu bir eve melekler girmez" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
2105, 3224, 5181, 5975, 5961;
5500- .. ./23- Bunu bize
Kuteybe ve İbn Rumh da Leys b. Sa'd'dan tahdis etti. (H.) Bize İshak b. İbrahim
de tahdis. etti, bize es-Sekafi haber verdi, bize Eyyub tahdis etti. (H.) Bize
Abdulvaris b. Abdussamed de tahdis etti, 'bize babam, dedemden tahdis etti, o
Eyyub'dan rivayet etti. (H.) Bize Harun b. Said el-Eyli de tahdis etti, bize
İbn Vehb tahdis etti, bana Usame b. Zeyd haber verdi. (H.) Bana Ebu Bekr b.
İshak da tahdis etti, bize Ebu Seleme el-Huzai tahdis etti, bize el-Macişun'un
kardeşinin oğlu Abdulaziz Ubeydullah b. Ömer'den haber verdi, hepsi Nafi'den, o
el-Kasım'dan, o Aişe'den rivayet etti. Bazılarının hadisi rivayeti bazısından
daha tam olmakla birlikte el-Macişun'un kardeşinin oğlu hadisinde şu fazlalık
da yer almaktadır: (Aişe (r.anha) dedi ki: Ben de onu alıp ondan iki yastık
yaptım. O da evde onlara yaslanıyordu.
5501-97/24- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Ali 'b. Mushir tahdis etti. (H.) Bize
İbnu'l- Müsenna da tahdis etti, bize Yahya -ki o elKattan'dır- tahdis etti,
birlikte Ubeydullah'dan rivayet ettiler. (H.) Bize İbn Numeyr de -lafız ona ait
olmak üzere- tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Ubeydullah'ın Nafi'den
tahdis ettiğine göre İbn Ömer kendisine şunu haber verdi: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Suret yapan kimseler kıyamet gününde azap
olunur ve onlara yarattığınıza can verin denilir" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
5502- .. ./25- Bize Ebu
Rabi ve Ebu Kamil tahdis edip dedi ki: Bize Hammad tahdis etti. (H.) Bana
Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize İsmail -yani b. Uleyye- tahdis etti. (H.)
Bize İbn Ebu Ömer de tahdisetti, bize es-Sekafi tahdis etti, hepsi Eyyub'dan, o
Nafi'den, o İbn Ömer'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
Ubeydullah'ın Nafi'den, O İbn Ömer'den, onun Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den diye hadisi rivayeti ile aynı şekilde rivayet etti,
Diğer tahric: Buhari,
7558; Nesai, 5376
5503-98/26- Bize Osman
b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Cerir, Ameş’DEN tahdis etti. (H.) Bana Ebu
Said el-Eşec de tahdis etti, bize Veki tahdis etti, bize A'meş, Ebu Duha’DAN
tahdis etti, o Mesruk'dan, o Abdullah'tan şöyle dediğini rivayet etti:
ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şüphesiz insanlar arasında
kıyamet gününde azabı en çetin olacak olanlar suret yapan kimselerdir"
buyurdu. el-Eşec: "Şüphesiz (anlamındaki inne)" lafzını zikretmedi.
Diğer tahric: Buhari,
5950; Nesai, 5379
5504- .. ./27 - Bunu
bize Yahya b. Yahya, Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Ebu Kureyb de hepsi Ebu
Muaviye'den tahdis etti. (H.) Bunu bize İbn Ebu Ömer de tahdis etti, bize
Süfyan tahdis etti, ikisi A'meş'den bu isnad ile rivayet etti. Yahya ile Ebu
Kureyb'in Ebu Muaviye'den rivayetinde de: "Şüphesiz kıyamet gününde ateş
ehli arasında azabı en çetin olanlar suret yapanlardır" buyurmuştur.
Süfyan'ın hadisi ise
Veki'in hadisi gibidir.
5505- .. ./28- Bize Nasr
b. Ali el-Cahdamı de tahdis etti, bize Abdulaziz b. Abdussamed tahdis etti,
bize Mansur, Müslim b. Subayh'den şöyle dediğini tahdis etti: İçinde Meryem'in
timsalleri bulunan bir evde Mesruk ile birlikte idim. Mesruk: Bunlar Kisra'nın
timsaIleri mi dedi. Ben: Hayır, bunlar Meryem'in timsalleridir dedim. Bunun
üzerine Mesruk dedi ki: Bana gelince ben Abdullah b. Mesud'u şöyle derken
dinledim: ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kıyamet gününde
insanlar arasında azabı en şiddetli olacaklar suret yapanlardır" buyurdu.
5506-99/ ... - Müslim
dedi ki: Nasr b. ali el-Cahdami'ye Abdulala b. Abdulala’DAN diye naklettiği şu
rivayetini okudum: Bize Yahya b. Ebu İshak, Said b. Ebul Hasan’DAN şöyle
dediğini tahdis etti: Bir adam İbn Abbas (radıyallahu anh)'a gelerek dedi ki:
Ben şu suretleri yapan bir kimseyim. Bunlar hakkında bana fetva ver dedi. İbn
Abbas ona: Bana yaklaş dedi. O da ona yaklaştı: Sonra bana yaklaş dedi. Yine
adam ona yaklaştı. Sonra elini onun başının üzerine koydu ve: Ben sana
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den dinlediğimi haber vereceğim dedi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Her suret yapan ateştedir,
ona yaptığı her bir surete karşılık bir nefis yaratır ve o da cehennemde ona
azab eder" buyururken dinledim.
Ve (İbn Abbas) dedi ki:
Eğer mutlaka yapacaksan o vakit ağaç suretlerini ve canı olmayanların
suretlerini yap dedi. Nasr b. Ali de (okuduğum bu rivayeti) ikrar (ve kabul)
etti.
Diğer tahric: Buhari,
2225
5507-100/29- Bize Ebu
Bekir b. Ebi Şeybe de tahdis etti, bize Ali b. Müshir, Said b. Ebi Arube'den
tahdis etti. O en-Nadr b. Enes b. Malik'den şöyle dediğini rivayet etti: İbn
Abbas'ın yanında oturuyordum. O fetva vermeye başladı ama: RasululIah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu demiyordu. Nihayet bir adam ona soru
sorup: Ben şu suretleri yapan bir adamım deyince İbn Abbas ona: Yaklaş dedi.
Adam yaklaşınca İbn Abbas dedi ki: RasululIah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i:
"Dünyada bir suret yapan bir kimse kıyamet gününde ona ruh üflemekle
mükellef kılınır ve o üfleyemeyecektir" buyururken dinledim.
Diğer tahric: Buhari,
2225 -muallak olarak ve uzunca-, 5963 -muhtasar olarak buna yakın-; Nesai, 5373
-buna yakın-
5508- .. ./30- Bize Ebu
Gassan el-Mismai ve Muhammed b. el-Müsenna . tahdis edip dedi ki: bize Muaz b.
Hişam tahdis etti, bize babam Katade’DEN tahdis etti, o en-Nadr b. Enes'den
rivayet ettiğine göre bir adam İbn Abbas'a geldi deyip Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'den aynısını zikretti.
5509-101/31- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe, Muhammed b. Abdullah b. Numeyr ve Ebu Kureyb -lafızları
birbirine yakın olmak üzere- tahdis edip dediler ki: Bize İbn Fudayl, Umare'den
tahdis etti, o Ebu Zur'a'dan şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Hureyre ile
birlikte Mervan'ın evine girdim. Evin içinde bazı suretler görünce dedi ki: Ben
RasululIah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim: 'fuiz ve
celil Allah buyurdu ki: Benim yarattıklarım gibi bir şey yaratmaya kalkışan
kimseden daha zalim kim olabilir. Haydi bir zerre yaratsınlar yahut bir tane yaratsınlar
yahut bir arpa yaratsınlar"
Diğer tahric: Buhari,
5953, 7559
5510- .. ./32- Bunu bana
Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize Cerir, Umare'den tahdis etti, o Ebu
Zur'a'dan şöyle dediğini rivayet etti: Ben ve Ebu Hureyre Medine'de Said için
yahut Mervan için bina edilen bir eve girdim. Ebu Hureyre evde suret yapan bir
musavvir (ressam) görünce dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu deyip aynısını rivayet etti ama: "Yahut bir arpa
yaratsınlar" ibaresini zikretmedi.
5511-102/33- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Halid b. Mahled, Süleyman b. Bilal'den
tahdis etti, o Suheyl'den, o babasından, o Ebu Hureyre’DEN şöyle dediğini
rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Melekler içinde
timsaller yahut suretler bulunan bir eve girmezler" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: (5499)
"Küçük bir yastık satın aldım." Buradaki (küçük yastık anlamındaki)
dumruka kelimesi nun ve re harfi ötreli söylenir. Her ikisi de kesreli
(nimrika) de söylenir. Nun ötreli re fethalı (numreka) diye de söylenir. Bunlar
üç söyleyiştir. Sonunda yuvarlak te olmadan "numruk" da söylenir.
Küçük yastık demektir. Bunun yastık olduğu da söylenmiştir.
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Şüphesiz bu suret sahiplerine azap edilir ve
onlara: Yarattığınıza can verin denilir." Bundan önceki rivayette (5491)
"kıyamet gününde insanlar arasında azabı en çetin olacaklar yüce Allah'ın
yaratmasına benzer suret yapanlardır" denilmektedir. Bir rivayette
(5501) "suret yapan
kimselere kıyamet gününde azab edilir ... denilir" İbn Abbas'ın
rivayetinde (5506) "her suret yapana cehennem ateşinde ... cehennemde ona
azab eder" başka bir rivayette (5507) "dünyada bir suret yapan bir
kimse ... ve ruh üfleyemeyecektir." Bir diğer rivayette (5509) "Yüce
Allah buyurdu ki: ... yahut bir arpa yaratsınlar. "
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Onlara yarattıklarınıza can verin denilecek"
bu usül alimlerinin emru taciz (muhatabı aciz bırakan bir emir) dedikleri
şeydir. Yüce Allah'ın: "De ki onun gibi on süre getirin." (Hud, 13)
buyruğu da bunun gibidir.
(5506) İbn Abbas'ın
rivayetinde "yec'alu: yarahr" fiilinde ye harfi fethalıdır. Bu fiilin
öznesi yüce Allah'tır. Bilinen bir husus olduğu için açıkça zikredilmemiştir.
Kadı Iyaz İbn Abbas'ın bu rivayeti hakkında şunları söylemektedir: Ona azab
edecek olanın Allah ona ruh verdikten sonra yapmış olduğu suretin kendisi
olacağı anlamına gelme ihtimali de vardır. Bununla birlikte yapmış olduğu suret
sayısınca onun yerine ona azab edecek bir kişi yaratacağı anlamına gelme
ihtimali de vardır.
Bu hadisler, canlı
varlıkların suretlerini yapmanın haram olduğu ve bunun haramının
ağırlaştırılmış olduğunu açıkça ifade etmektedir. Ağaç ve buna benzer ruh
bulunmayan varlıkların suretlerini yapmak ise haram değildir, bu yolla kazanç
elde etmek de haram değildir. Meyve veren ağaç ile vermeyen ağaç arasında da
fark yoktur. Mücahid dışında bütün ilim adamlarının kanaati budur. Çünkü o
meyve veren ağacı bu hususta mekruhlar arasında saymışhr.
Kadı Iyaz dedi ki: Ama
bunu Mücahid'den başka söyleyen de yoktur.
Mücahid ise yüce
Allah'ın: (5509) "benim yarattıklarımın bir benzerini yaratmaya
kalkışandan daha zdlim kim olabilir?" buyruğunu delil gösterirken cumhur
da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Onlara yarattıklarınıza
can verin denilir" buyruğunu delil göstermişlerdir. Yani buna daha önce
canlıları taklit ettiğiniz gibi ruhu olan bir canlı yapınız denilir. Aynı
şekilde "benim yarattığım gibi yaratmaya kalkışan kimseden daha zdlim kim
olabilir" rivayeti de buna göre anlaşılmalıdır. Bu anlamayı İbn Abbas
(radıyallahu anh)'ın kitapta kaydedilen: "Mutlaka yapacaksan ağaç
resimleri ve canı olmayan varlıkların resimlerini yap" hadisi
desteklemektedir.
"Azabı en
çetin" ibaresinin yer aldığı rivayetlere gelince, bunun da ibadet olunmak
üzere suret yapan kimseler hakkında yorumlanır. Bu ise put ve benzerlerini
yapan kişidir. Böyle yapan bir kimse kafir olur ve azabı en çetin olan
kimsedir. Bunun hadiste sözkonusu edilen manayı kasteden kimse hakkında olduğu
da söylenmiştir. Söz konusu bu mana ise yüce Allah'ın yaratmasına benzetmektir
ve buna inanmaktır. Böyle bir kişi de kafirdir ve onun için kafirler için
sözkonusu olan azabın en şiddetlisi sözkonusu olur. Küfrünün çirkinliği ne kadar
fazlaysa da azabı o kadar fazla olur. Bunları yapmaktan kastı onlara ibadet
edilmesi de olmayan Allah'ın yarattıkları na benzetmek kastını gütmeye n bir
kimse ise büyük günah işleyen bir fasıktır. Diğer masiyetlerin işlenmesi
halinde olduğu gibi böyle bir kişi kafir olmaz.
(5509) Yüce Allah'ın:
"Bir zerre yaratsınlar yahut bir tane yaratsınlar yahut bir arpa
yaratsınlar." Buradaki "zerre" kelimesi zel harfi fethalı ra
harfi şeddelidir. Yani yüce Allah'ın yarattığı ve kendisi hakkında tasarrufta
bulunan ve ruh taşıyan şu zerre gibi bir zerre yaratsınlar. Aynı şekilde bir
buğday tanesi yahut bir arpa yaratsınlar demektir. Yani kendisinde tad bulunan,
yenilen, tohum olarak ekilen, yeşeren ve onda buğday, arpa ve benzeri yüce
Allah'ın yarattığı tanelerde bulunan özelliklerin bulunduğu bir tane
yaratsınlar demektir. Bu ise az önce geçtiği gibi aciz bırakıcı bir emirdir.
Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
27/26- YOLCULUKTA
KÖPEK VE ÇAN'IN MEKRUH OLDUĞU BABI