SAHİH-İ MÜSLİM |
GİYİM VE SÜSLENME |
26 - باب:
تحريم تصوير
صورة
الحيوان،
وتحريم اتخاذ
ما فيه صورة
غير ممتهنة
بالفرش
ونحوه، وأن الملائكة
عليهم السلام
لا يدخلون
بيتا فيه صورة
ولا
كلب
26/25- CANLI SURETİ YAPMANIN
HARAM KILINMASI İLE YERE YAYMAK VE BENZERİ BİR YOLLA HOR GÖRÜLMEYEN ÜZERİNDE
SURET BULUNAN ŞEYLERİ EDİNMENİN HARAM KILINMASI, MELEKLERİN DE -A.S.- İÇİNDE
SURET VE KÖPEK BULUNAN BİR EVE GİRMEDİKLERİ BABI
81 - (2104) حدثني
سويد بن سعيد.
حدثنا عبدالعزيز
بن أبي حازم
عن أبيه، عن
أبي سلمة ابن
عبدالرحمن،
عن عائشة؛
أنها قالت:
واعد
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم جبريل
عليه السلام،
في ساعة يأتيه
فيها. فجاءت
تلك الساعة
ولم يأته. وفي
يده عصا
فألقاها من
يده. وقال (ما
يخلف الله
وعده، ولا رسله) ثم
التفت فإذا
جرو كلب تحت
سريره. فقال
(يا عائشة! متى
دخل هذا الكلب
ههنا؟) فقالت:
والله! ما دريت.
فأمر به
فأخرج. فجاء
جبريل. فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم (واعدتني
فجلست لك فلم تأت).
فقال: منعني
الكلب الذي
كان في بيتك.
إنا لا ندخل
بيتا فيه كلب
ولا
صورة.
5478-81/1- Bana Suveyd
b. Said tahdis etti, bize Abdulaziz b. Ebu Hazim, babasından tahdis etti, o Ebu
Seleme b Abdurrahman'dan, o Aişe (radıyallahu anha)'dan şöyle dediğini rivayet
etti: Cebrail (aleyhisselfun) Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
geleceğine dair bir saatte sözleşti. O saat geldiği halde Cebrail Ona gelmedi.
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in elinde de bir asa vardı. Onu
elinden bıraklı ve: "Allah da onun elçileri de sözlerine muhalefet
etmezler" buyurdu. Sonra bir dönüp bakbğında sediri albnda bir köpek
görüverdi. "Ey Aişe! Bu köpek buraya ne zaman girdi" buyurdu. Aişe:
Vallahi farkında değilim dedi. Verdiği emir üzerine dışarı çıkarlıldı. Hemen
Cebrail geldi. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bana söz verdin,
ben de seni oturup bekledim ama gelmedin" buyurdu. Cebrail: Evinde bulunan
köpek bana engel oldu. Çünkü biz içinde bir köpek ve (yahut) bir suret bulunan
bir eve girmeyiz dedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
(2104) - حدثنا
إسحاق بن
إبراهيم
الحنظلي.
أخبرنا المخزومي.
حدثنا وهيب عن
أبي حازم،
بهذا
الإسناد؛ أن
جبريل وعد
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أن
يأتيه. فذكر
الحديث. ولم
يطوله كتطويل
ابن أبي حازم.
5479- .. ./2- Bize İshak
b. İbrahim el-Hanzalı de tahdis etti, bize elMahzumi haber verdi, bize Vuheyl,
Ebu Hazim’DEN bu isnad ile tahdis ettiğine göre Cebrail Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ile Ona geleceğine dair söz verdi deyip hadisi zikretti ama
İbn Ebu Hazim'in yaptığı gibi uzunca rivayet etmedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: Mezhep
alimlerimiz ve onlardan başka diğer ilim adamlarının dedikleri üzere canlı
sureti yapmak ileri derecede haram kılınmıştır ve bu kebairdendir. Çünkü onun
hakkında hadis-i şeriflerde sözü geçen o ağır tehditler yapılmıştır. Bunu ister
hor görülen (tahkir edilen) şeyler üzerinde yapmış olsun, ister başka şeyler
üzerinde yapmış olsun onu yapmak her durumda haramdır. Çünkü bu işte yüce
Allah'ın yaratmasına benzetme vardır. Yapılan bu suretin elbise, yaygı, dirhem,
dinar, fels (altın ve gümüş dışındaki bakır ve nikel gibi paralarda) kap, duvar
ya da başka şeyler üzerinde yapılması üzerinde bir fark yoktur. Ağaç sureti,
deve semerleri ve buna benzer bir canlı sureti olmayanları yapmak ise haram
değildir. Suret yapmanın hükmü budur.
Canlı sureti bulunan bir
şeyedinmenin hükmüne gelince, eğer duvar üzerinde asılı ise yahut giyilen bir
elbise, sarık ya da buna benzer horlanan ve tahkir edilenler arasında
sayılmayan şeylerde ise bu haramdır. Eğer üzerinde gidip gelinen bir yaygı,
yastık, döşek ve buna benzer horlanan, çiğnenen şeyler üzerinde ise haram
değildir. Ama bu rahmet meleklerinin o eve girmesine engel olur mu? Bu hususta.
inşallah birazdan söz edeceğimiz şekilde farklı açıklamalar vardır. Ama bütün
bu hususlarda gölgesi bulunan ile bulunmayan arasında da fark yoktur. Bu mesele
hakkında mezhebimizin görüşlerinin özeti budur. Ashab, tabiin ve onlardan sonra
gelen ilim adamlarının büyük çoğunluğunun kanaati de bu manadadır. Bu Sevri,
Malik, Ebu Hanife ve başkalarının da görüşüdür.
Selefden bazıları dedi
ki: Yasak ancak gölgesi olan (üç boyutlu) suretler hakkındadır. Gölgesi olmayan
suretlerin bir sakıncası yoktur. Ama bu batıl bir görüştür. Çünkü Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in üzerinde suret bulunan ve tepki gösterdiği
perdenin yerilmiş olduğunda ve suretinin bir gölgesinin olmadığında hiçbir
kimsenin şüphesi bulunmamakla birlikte bütün suretler hakkında mutlak olan geri
kalan diğer hadisler de vardır.
Zühr'i dedi ki: Suret
hakkındaki yasak umumidir. Aynı şekilde suretin bulunduğu bir şeyi kullanmak da
böyledir. İçinde suretin bulunduğu bir eve girmek de bu şekildedir. Bu suret
ister bir elbisede (kumaşta) bir nakış olsun, ister nakıştan başka türlü olsun.
İster duvarda, ister bir elbisede yahut da horlanan (üzerinde gidip gelinen)
bir yaygıda olsun, ister horlanmayan bir şey üzerinde olsun hadislerin
zahirleri ile am el etme gereği bunlar arasında bir fark olmaz. Özellikle de
Müslim'in sözünü ettiği yastık hadisi bunu ifade eder.
Bu güçlü bir kanaattir.
Başkaları da şöyle der:
İster üzerinden gidip gelinsin, ister öyle olmasın. Elbisede (kumaşta) bir
nakış olanları caizdir. İster duvara asılı olsun ister olmasın fark etmez. Bu
kanaatte olanlar gölge bırakanı yahut da duvar ve benzeri yerlerde suret olarak
yapılmış olanları mekruh görürler. Nakış yahut başka türlü olması arasında fark
görmezler. Bu kanaat sahipleri bu bahtaki bazı hadislerde geçen: "bir
elbisedeki nakış olması müstesna" ibaresini delil göstermişlerdir.
El-Kasım b. Muhammed'in görüşü de budur. Bununla birlikte gölgesi olanın yasak
olduğunu ve bunun değiştirilmesinin vacip olduğunu icma ile kabul etmişlerdir.
Kadı Iyaz dedi ki: Küçük
kız çocukları için bebeklerle oynamak ve bu hususta ruhsat bulunduğu hakkında
varid olmuş rivayetler müstesnadır. Ama Malik, bir kimsenin kız çocuğuna böyle
bir şey satın almasını mekruh görmüştür. Bazıları ise kız çocukların bebeklerle
oynamaları mübahlığını bu hadislerle nesh edilmiş olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Allah en iyi bilendir.
82 - (2105) حدثني
حرملة بن
يحيى. أخبرنا
ابن وهب.
أخبرني يونس
عن ابن شهاب،
عن ابن السباق؛
أن عبدالله بن
عباس قال:
أخبرتني
ميمونة؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أصبح
يوما واجما.
فقالت ميمونة:
يا رسول الله!
لقد استنكرت هيئتك
منذ اليوم.
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم (إن
جبريل كان
وعدني أن
يلقاني
الليلة. فلم
يلقني. أم
والله! ما
أخلفني) قال
فظل رسول الله
صلى الله عليه
وسلم يومه ذلك
على
ذلك. ثم وقع في
نفسه جرو كلب
تحت فسطاط
لنا. فأمر به
فأخرج. ثم أخذ
بيده ماء فنضح
مكانه. فلما
أمسى لقيه
جبريل. فقال
له (قد كنت
وعدتني أن تلقاني
البارحة) قال:
أجل. ولكنا لا
ندخل بيتا فيه
كلب ولا
صورة. فأصبح
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، يومئذ،
فأمر بقتل
الكلاب. حتى
إنه يأمر بقتل
كلب الحائط
الصغير،
ويترك كلب
الحائط
الكبير.
5480-82/3- Bana Harmele
b. Yahya tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi, bana Yunus, İbn Şihab'dan
haber verdi, o İbn Semmat'dan rivayet ettiğine göre Abdullah b. Abbas dedi ki:
Meymune (radıyallahu anha)'nın bana haber verdiğine göre RasUlullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bir gün üzüntüsü belli bir halde sabahladı. Bunun üzerine
Meymune: Ey Allah'ın Rasulü! Bundan önce seni hiç bu halde görmemiştim dedi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cebrail bu gece benimle
karşılaşma vaadini vermişti ama benimle karşılaşmadı. Fakat Allah'a yemin
ederim o bana verdiği sözünü bozmuş değildir." (İbn Abbas) dedi ki: Sonra
RasUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O günü o hal üzere geçirdi. Arkasından
bir sedirimizin albnda bulunan bir köpek yavrusunu habrlayınca verdiği emir ile
dışarı çıkarıldı. Sonra eline su alıp onun yerine o suyu serpti. Akşam olunca
Cebrail (aleyhisselam) Onunla karşılaştı. Cebrail'e: "Du n benimle
görüşeceğini vaad etmiştin" buyurdu. Cebrail: Evet ama bizler içinde bir
köpek yahut bir suret bulunan bir eve girmeyiz dedi. O gün de RasUlullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) sabahı edince köpekleri n öldürülmesini emir buyurdu.
Hatta o küçük bahçe köpeklerinin öldürülmesini emretti. Büyük bahçelerin
köpeklerini bırakb.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 4157 -muhtasar-; Nesai, 4294 -muhtasar-
AÇIKLAMA: (5480)
"Bir gün üzüntüsü belli bir halde sabahı etti." Vacin ile ilgili
olarak dil bilginleri: Bu üzüntü ve kederi açıkça görülen suskun kimse
demektir. Üzüntülü kişi olduğU da söylenmiştir. FIili veceme yecimu diye gelir.
"Bir gün üzüntüsü
belli bir halde uyandı. Meymune: ... ama Allah'a yemin olsun ki bana verdiği sözünde
durmamazlık etmedi. .. "
'Hadisten anlaşıldığına
göre bir kimse arkadaşım, üzerinde hakkı bulunan bir kimseyi üzüntülü kederli
görecek olursa, sebebini sorup mümkün olduğu taktirde ona yardımcı olmasının
yahut onunla birlikte kendisinin de üzüntüsünü belli etmesinin ya da ona bu
halinin son bulacağı bir yolu ona habrlatmasının müstehap olduğu
anlaşılmaktadır.
Yine bu hadiste Allah'ın
ve Rasullerinin vaad ve sözlerine güvenmeye dikkat çekilmektedir. Fakat bazen
bir şeyin gerçekleşmesi bir şarta bağlı olabilir yahut da onun belli bir
vaktinin olduğu düşünülürken aslında bunun belirlenmiş bir vakti olmayabilir ve
buna benzer sebepler sözkonusu olabilir.
Diğer bir hüküm de
şudur: İnsan bir zaman kederlenir yahut vazifesi ve benzeri bir durumunda bir
aksilik ortaya çıkacak olursa bunun sebebi üzerinde düşünmelidir. Nitekim Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) de burada böyle yapmış ve nihayet köpeği olduğu
yerden çıkarmıştı. Bu şanı yüce Allah'ın: "Takva sahiplerine şeytandan bir
vesvese geldiğinde iyice düşünürler. Bakarsın ki onlar görüş bilmişler
bile" (Araf, 201) buyruğuna yakındır.
"Sonra bize ait bir
sedirin altındaki bir köpek yavrusunu hatıriadı. Verdiği emir üzerine dışarı
çıkartıldı. Sonra eline su alıp onun yerine serpti." Köpek yavrusu anlamındaki
"cir" cim harfi kesreli, ötreli (cur) ve fethalı (cer) şeklinde üç
meşhur söyleyişi vardır. Bu da küçük köpek yavrusu (enik) ile diğer yırtıcı
hayvanların yavrularına denilir. Çoğulu ise ucur ve cira diye gelir. Ciranın da
çoğulu erciyedir.
Fustat (burada sedir)
altı türlü söylenir. Her ikisi de tı harfi ile olmak üzere Fustat, birincisi te
harfi ile olmak üzere fusteat söyleyişi şin harfi şeddeli ve fe harfi ötreli
fussutat ve fe harfi kesreli olmak üzere fissitat şekilleridir. Bu da çadıra benzer
bir şeydir. Kadı lyaz dedi ki: Burada ondan kasıt evdeki sed irlerden biridir.
Buna delil de diğer hadisteki: Aişe'nin sediri altında" sözüdür. Fustatın
asıl anlamı ise çadırın üzerine kurulduğu direk demektir.
"Eline bir miktar
su alıp o suyu onun yerine serpti." Bir topluluk bunu köpeğin necis oluşu
hakkında delilgöstermişler ve burada serpmekten kasıt yıkamaktır demişlerdir.
Malikiler ise bunu orada küçük yahut büyük abdest kalıntısını bulunması korkusu
ile orayı yıkadığı şeklinde yorumlamışlardır.
"bunun üzerine
köpeklerin öldürülmesini emir buyurdu ... " Hadiste geçen "hait"
dan kasıt bağ, bahçedir. Büyük ve küçük bahçeler arasında fark gözetmesinin
sebebi ise büyük bahçenin çevresinin korunmasına ihtiyaç duyulması ve bekçinin
küçük bahçeden farklı olarak bunu gereği gibi koruma imkanını bulamayaşından
dolayıdır.
Köpeklerin öldürülmesi
emri nesh edilmiştir. Buna dair açıklama daha önce alışveriş kitabında
Müslim'in bu husustaki hadisleri etraflı bir şekilde kaydettiği yerde geçmiş
bulunmaktadır.
83 - (2106) حدثنا
يحيى بن يحيى
وأبو بكر بن
أبي شيبة وعمرو
الناقد
وإسحاق بن
إبراهيم (قال
يحيى وإسحاق:
أخبرنا. وقال
الآخران:
حدثنا) سفيان
بن عيينة عن
الزهري، عن
عبيدالله، عن
ابن عباس؛ عن
أبي طلحة،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال (لا
تدخل الملائكة
بيتا فيه كلب
ولا
صورة(.
5481-83/4- Bize Yahya b.
Yahya, Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, Amr en-Nakid ve İshak b. İbrahim tahdis etti.
Yahya ve İshak bize Süfyan b. Uyeyne, Zühri’DEN haber verdi derken diğer ikisi
tahdis etti dedi. O Ubeydullah'dan, o İbn Abbas'dan, o Ebu Talha'dan, o Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den: "melekler içinde bir köpek de bir suret
de bulunan bir eve girmezler" buyurduğunu rivayet etti.
Diğer tahric: Buhari,
3225, 3322, 4002, 5949; Tirmizi, 2804; Nesai, 4293, 5362, 5363; İbn Mace, 3649
84 - (2106) حدثني
أبو الطاهر
وحرملة بن
يحيى. قالا:
أخبرنا ابن
وهب. أخبرني
يونس عن ابن
شهاب، عن
عبيدالله بن
عبدالله بن
عتبة؛ أنه سمع
ابن عباس يقول:
سمعت أبا طلحة
يقول : سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول (لا
تدخل
الملائكة
بيتا فيه كلب
ولا
صورة(.
5482-84/5- Bana
Ebu't-Tahir ve Harmele b. Yahya tahdis edip dedi ki: Bize İbn Vehb haber verdi,
bana Yunus, İbn Şihab’DAN haber verdi, o Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe'den
rivayet ettiğine göre İbn Abbas'ı şöyle derken dinlemiştir: Ebu Talha'yı şöyle
derken dinledim: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Melekler
içinde bir köpek de bir suret de bulunan bir eve girmezler" buyururken
dinledim.
(2106) - وحدثناه
إسحاق بن
إبراهيم وعبد
بن حميد. قالا:
أخبرنا
عبدالرزاق.
أخبرنا معمر
عن الزهري، بهذا
الإسناد، مثل
حديث يونس،
وذكره
الأخبار في
الإسناد.
5483- .. ./6- Bunu bize
İshak b. İbrahim ve Abd b. Humeyd de tahdis edip dedi ki: Bize Abdurrezzak
haber verdi, bize Ma'mer, Zühri’den bu isnad ile Yunus'un hadisinin aynısını ve
isnadda ihbar lafzInı da zikretmek sureti ile haber verdi.
AÇIKLAMA: (5481)
"Melekler içinde köpek de suret de bulunan bir eve girmezler" buyruğu
ile ilgili olarak ilim adamları der ki: Meleklerin içinde suret bulunan bir eve
girmeyişlerinin sebebi bunun ileri derecede bir masiyet oluşundan dolayıdır.
Ayrıca bununla yüce Allah'ın yaratması da taklit edilmiş olur. Hatta bunların
bir kısmı yüce Allah'tan başka kendisine ibadet olunanların suretinde de
olabilir. İçinde köpek bulunan bir eve girmeyişlerinin sebebi ise köpeğin çokça
necaset yemesinden dolayıdır. Ayrıca hadislerde de geldiği gibi, köpeklerin bir
kısmına "şeytan" denilmiştir. Melekler ise şeytanların zıttıdır.
Diğer taraftan köpeğin kokusu da kötüdür. Melekler de kötü kokudan
hoşlanmazlar. Kötü kokunun kullanılması ise yasak kılınmıştır. Bundan dolayı
böyle bir kokuyu edinen bir kimse meleklerin evine girip o evde namaz
kılmalarından, ona mağfiret dilenip ona ve evinde bereket ile dua olunmasından,
şeytanın eziyetini meleklerin defedip önlemelerinden mahrum edilmek sureti ile
cezalandırılmış olur. İçinde bir köpek yahut bir suret bulunan bir eve girmeyen
sözü geçen melekler ise, rahmet dilemek, bereket dilemek ve mağfiret dilemek
için dolaşan meleklerdir.
Hafaza melekleri ise her
eve girerler ve hiçbir durumda Ademoğullarından ayrılmazlar. Çünkü onlar
Ademoğullarının amellerini tespit etmek ve yazmakla emrolunmuşlardır.
Hattabı dedi ki:
Melekler ancak edinilmesi haram olan köpek ve suretin bulunduğu bir eve
girmezler. Edinilmesi haram olmayan av, ekin, çoban köpeği gibi yine yaygı,
yastık ve buna benzer ayak altındaki şeylerde suret gibi haram olmayanların
bulunması halinde onun sebebi ile meleklerin girmemesi sözkonusu değildir. Kadı
bu sözleri ile Hattabi'nin söylediklerine yakın bir işarette bulunmuştur. Ama
daha güçlü görülen buyruğun bütün köpek ve suretler hakkında genel olduğu ve
onların hadislerin mutlak oluşu dolayısı ile hepsinden ötürü girmedikleridir.
Diğer taraftan Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in evinde sedir altında
bulunan küçük köpeğin bulunmasında da onun açıkça görülen bir mazereti vardı.
O, o köpeğin varlığını bilmiyordu. Bununla birlikte Cebrail (aleyhisselam) eve
girmemiş ve eniğin bulunmasını gerekçe olarak ifade etmişti. Eğer suretin ve
köpeğin varlığında mazeretin bulunması onlara engel teşkil etmeseydi Cebrail
(aleyhisselam) da içeri girmemezlik etmezdi. Allah en iyi bilendir.
85 - (2106) حدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
ليث عن بكير،
عن بسر بن
سعيد، عن زيد
ابن خالد، عن
أبي طلحة، صاحب
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم؛ أنه قال:
إن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال (إن
الملائكة لا
تدخل بيتا فيه
صورة).
قال
بسر: ثم اشتكى
زيد بعد.
فعدناه فإذا
على بابه ستر
فيه صورة. قال
فقلت
لعبيدالله
الخولاني،
ربيب ميمونة،
زوج النبي صلى
الله عليه وسلم:
ألم يخبرنا
زيد عن الصور
يوم الأول؟
فقال عبيدالله:
ألم تسمعه حين
قال: إلا رقما
في ثوب.
5484-8517 - Bize Kuteybe
b. Said tahdis etti, bize Leys, Bukeyr’DEN tahdis etti, o Busr b. Said'den, o
Zeyd b. Halid'den, o Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabından Ebu
Talha'dan şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Şüphesiz melekler içinde suret bulunan bir eve girmezler"
buyurdu.
Busr dedi ki: Daha sonra
Zeyd rahatsızlandı. Biz de onu ziyarete gittik.
Bir de ne görelim,
kapısında üzerinde suret bulunan bir perde var. Bunun üzerine ben Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Meymune'nin terbiye edip büyüttüğü Ubeydullah
el-Havlani'ye: Zeyd bize önceki gün suretler hakkında haber vermemiş miydi
dedim. Ubeydullah: O: Bir elbisedeki (kumaştaki) nakış müstesna derken onu
duymadın mı dedi.
Diğer tahric: Buhari,
3226, 5958; Ebu Davud, 4153 -uzunca-, 4154, 4155; Nesai, 5365
86 - (2106) حدثنا
أبو الطاهر.
أخبرنا ابن
وهب. أخبرني
عمرو بن
الحارث؛ أن
بكير بن الأشج
حدثه؛ أن بسر
بن سعيد حدثه؛
أن زيد بن
خالد الجهني
حدثه، ومع بسر
عبيدالله
الخولاني؛ أن
أبا طلحة
حدثه؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال (لا
تدخل الملائكة
بيتا فيه صورة(.
قال
بسر: فمرض زيد
بن خالد.
فعدناه. فإذا
نحن في بيته
بستر فيه
تصاوير. فقلت
لعبيدالله
الخولاني: ألم
يحدثنا في
التصاوير؟
قال: إنه قال:
إلا رقما في
ثوب. ألم
تسمعه؟ قلت:
لا. قال: بلى. قد
ذكر ذلك.
5485-86/8- Bize Ebu
Tahir tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi, bana Amr b. el-Haris'in haber
verdiğine göre Bukeyr b. el-Eşec kendisine şunu tahdis etti: Busr b. Said'in
kendisine tahdis ettiğine göre Zeyd b. Halid el-Cuheni de kendisine tahdis
etti. Busr ile birlikte Ubeydullah el-Havlanı de vardı. Buna göre Ebu Talha ona
(Zeyd'e) ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Melekler içinde bir
suret bulunan bir eve girmezler" buyurduğunu tahdis etti.
Busr dedi ki: Sonra Zeyd
hastalandı, biz de ona ziyarete gittik, biz evinde bulunuyorken üzerinde bir
takım suretler bulunan bir perde ile karşılaştık. Ben de UbeyduIlah
el-Havlani'ye: Bize suretler hakkında hadis nakletmemiş miydi dedim. O dedi ki:
O şöyle demişti: Bir elbisede (kumaşta) bulunan bir nakış müstesnadır, onu
(bunu söylerken) duymadın mı dedi. Ben hayır dedim. (UbeyduIlah) evet o bunu
zikretti dedi.
AÇIKLAMA: "Bir
elbisedeki (kumaştaki) nakış müstesna." Daha önce geçtiği gibi mutlak
olarak nakışın mübah olduğunu söyleyen kimseler bunu delil gösterirler. Bizim
ve cumhurun buna cevabı da şudur: Bu, ağaç ve buna benzer hayvan türünden canlı
olmayan suretler hakkında kabul edilen bir nakıştır. Bunun da bizde de caiz
olduğuna dair açıklamalar daha önce geçti.
87 - (2106) حدثنا
إسحاق بن
إبراهيم.
أخبرنا جرير
عن سهيل بن
أبي صالح، عن
سعيد بن يسار،
أبي الحباب،
مولى بني
النجار، عن
زيد بن خالد
الجهني، عن
أبي طلحة
الأنصاري. قال:
سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول (لا
تدخل
الملائكة
بيتا فيه كلب
ولا
تماثيل(.
5486-87/9- Bize İshak b.
İbrahim tahdis etti, bize Cerir, Suheyl b. Ebu Salih'den haber verdi, o Neccar
oğuIlarının azadlısı Said b. Yesar Ebul Hubab'dan, o Zeyd b. Halid b.
el-Cuhent'den, o Ebu Talha el-Ensari'den (radıyallahu anh) şöyle dediğini
rivayet etti: ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i:
"Melekler
içinde bir köpek bulunan bir eve de timsallerin bulunduğu bir eve de
girmezler" buyururken dinledim.
(2107) قال
فأتيت عائشة
فقلت: إن هذا
يخبرني؛
أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال (لا
تدخل الملائكة
بيتا فيه كلب
ولا
تماثيل) فهل
سمعت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم ذكر
ذلك؟ فقالت:
لا. ولكن سأحدثكم
ما رأيته فعل.
رأيته خرج في
غزاته. فأخذت
نمطا فسترته
على الباب.
فلما قدم فرأى
النمط، عرفت
الكراهية في
وجهه. فجذبه
حتى هتكه أو قطعه.
وقال (إن الله
لم يأمرنا أن
نكسو الحجارة
والطين) قالت
فقطعنا منه
وسادتين وحشوتهما
ليفا. فلم يعب
ذلك علي.
(Zeyd) dedi ki: Ben de
Aişe (r.anha)'nın yanına giderek: Bu bana Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in: "Melekler içinde köpek bulunan bir eve de timsallerin bulunduğu
bir eve de girmezler buyurduğunu haber veriyor. Sen Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in böyle bir şeyi sözkonusu ettiğini duydun mu dedim. O şu
cevabı verdi: Hayır ama ben size Onun yaptığını gördüğümü anlatayım. Onu bir
gazası için çıkarken gördüm. Ben de saçaklı bir yaygı alıp onu kapının üstüne
örttüm. Döndüğünde o örtüyü gördü. Hoşlanmadığını yüzünden anladım. Derhal onu
çekti ve yırttı yahut parçaladı ve: "Şüphesiz Allah bize taşı ve çamuru
giydirmemizi emir buyurmadı" dedi. (Aişe) dedi ki: Biz de onu bölüp iki
yastık (yüzü) yaptık ve ben o yastıkları lif ile doldurdum. Bu yaptığımı da
ayıplamadı.
AÇIKLAMA: "Aişe
(r.anha) dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gazası için
çıktı ... Bundan dolayı beni ayıplamadı." Burada sözü geçen
"namat" den kasıt havlu, ince bir yaygı demektir. Az önce namat
(havlı / saçaklı yaygı) edinme babında açıklaması geçti.
"Onu yırttı"
parçaladı, kesti ve içindeki sureti imha etti demektir. Bundan sonra kaydedilecek
rivayetlerde de bu yaygıda kanatlı atların suretleri ve yine onda suret
bulunduğunu zikredecektir. Buna göre bu hadis, münkerin el ile değiştirilmesine
ve haram kılınmış suretlerin yırtılmasına, münkerin görülmesi halinde gazab
edileceğine ve yastık edinmenin de caiz olduğuna delil gösterilir. Allah en iyi
bilendir.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in örtüyü çekip alması esnasında söylediği: ''Allah bize
taşları ve çamuru giydirmemizi emir buyurmadı" buyruğunu da duvarları
örtmenin, evlerin üzerini kumaşlarla kapatmanın yasak olduğuna delil
göstermişlerdir ki bu yasak, haramlık için değil tenzihen mekruhluk
anlamındadır. Sahih olan budur.
Mezhep alimlerimizden
Şeyh Ebul Feth Nasr el-Makdisi ise haramdır demiştir. Ama bu hadiste bunun
haram olmasını gerektiren bir husus yoktur. Çünkü lafzın hakikati: "Yüce
Allah bize bunu emretmedi" şeklindedir. Bu ise bunun vacip de mendub da
olmamasını gerektirir ve haram olmasını gerektirmez. Allah en iyi bilendir.
88 - (2107) حدثني
زهير بن حرب.
حدثنا
إسماعيل بن
إبراهيم عن
داود، عن
عزرة، عن حميد
ابن
عبدالرحمن،
عن سعد بن
هشام، عن عائشة.
قالت:
كان
لنا ستر فيه
تمثال طائر.
وكان الداخل
إذا دخل
استقبله. فقال
لي رسول الله
صلى الله عليه
وسلم (حولي
هذا. فإني
كلما دخلت
فرأيته ذكرت الدنيا)
قالت: وكانت
لنا قطيفة كنا
نقول علمها
حرير. فكنا
نلبسها.
5487-88/10- Bana Zuheyr
b. Harb tahdis etti, bize İsmail b. İbrahim, Davud'dan tahdis etti, o Azle'den,
o Hubeyb b. Abdurrahman'dan, o Sad b. Hişam'dan o Aişe (radıyallahu anhS)'dan
şöyle dediğini rivayet etti: Bizım, içinde bir uçan kuş timsali bulunan bir
perdemiz vardı. Bir kimse içeri girdi mi o karşısına gelirdi. Bunun üzerine
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bunu başka bir tarafa al. Çünkü
ben her içeri girdiğimde onu görüyor ve dünyayı hatırlıyorum" buyurdu.
Aişe (r.anha) dedi ki:
Yine bizim bir kadifemiz vardı. Bunun çizgilerinin ipek olduğunu söyler ve onu
giyerdik.
Diğer tahric: Tirmizi,
2468; Nesai, 5368
89 - (2107) حدثنيه
محمد بن
المثنى. حدثنا
ابن أبي عدي
وعبدالأعلى،
بهذا الإسناد.
قال ابن المثنى:
وزاد فيه -
يريد
عبدالأعلى -
فلم يأمرنا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
بقطعه.
5488-89/11- Bunu bana
Muhammed b. El-Müsenna tahdis etti, bize İbn Ebu Adiyy ve Abdulala bu isnad ile
tahdis etti, İbnu'l- Müsenna dedi ki: Bu hadise -Abdulala'yı kast ederek-
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize onu parçalamamızı emretmedi
ibaresini ekledi.
AÇIKLAMA: (5487)
Aişe (r.anha) dedi ki: Bizim kuş timsali bulunan bir örtümüz "vardı. ..
" Bu hadis, bu olayın içinde suret bulunan şeyleri edinmenin haram kılınmasından
önce olduğu şeklinde yorumlanır. Bundan dolayı ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bu son defadan önce içeri girip de onu gördüğü halde ona tepki
göstermiyordu.
90 - (2107) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة وأبو
كريب. قالا: حدثنا
أبو أسامة عن هشام،
عن أبيه، عن
عائشة، قالت:
قدم
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم من سفر.
وقد سترت على
بابي درنوكا
فيه الخيل
ذوات الأجنحة.
فأمرني
فنزعته.
5489-90/12- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe ve Ebu Kureyb tahdis edip dedi ki: Bize Ebu Usame, Hişam’DAN tahdis
etti, o babasından, o Aişe (radıyallahu anha)'dan şöyle dediğini rivayet etti:
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir seferden döndü. Ben de kapımın
üzerinde içinde kanatlı at resimleri bulunan saçaklı bir perde örtmüştüm. Bana
verdiği emir üzerine onu indirdim.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
(2107) - وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا عبدة. ح
وحدثناه أبو
كريب. حدثنا
وكيع، بهذا
الإسناد. وليس
في حديث عبدة:
قدم من سفر.
5490- .. ./13- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Abde tahdis etti. (H.) Bunu bize Ebu Kureyb
de tahdis etti, bize Veki bu isnad ile tahdis etti ama Abde'nin hadisi
rivayetinde: "Bir seferden döndü" ibaresi yoktur.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: (5489)
"Kapımı içinde kanatlı at resimleri bulunan saçaklı bir perde ile
örtmüştüm. Bana verdiği emir üzerine onu çekip aldım." Buradaki
"dumuk" dal harfi ötreli ve fethalı (demuk) olarak söylenir. Bu iki
söyleyişi Kadı Iyaz ve başkaları nakletmiş olmakla birlikte meşhur olan ötreli
okunuşudur. Nun harfi ise ötrelidir V2 başka türlü okunmaz. Bu kelime mim harfi
ile "durmuk" olarak da söylenir. Bu da saçaklı bir örtü demektir.
Çoğulu da deranik" diye gelir.
91 - (2107) حدثنا
منصور بن أبي
مزاحم. حدثنا
إبراهيم بن
سعد عن
الزهري، عن
القاسم ابن
محمد، عن عائشة.
قالت:
دخل
علي رسول الله
صلى الله عليه
وسلم وأنا متسترة
بقرام فيه
صورة. فتلون
وجهه. ثم
تناول الستر
فهتكه. ثم قال
(إن من أشد
الناس عذابا
يوم القيامة،
الذين يشبهون
بخلق الله).
5491-91/14- Bize Mansur
b. Ebu Muzahim tahdis etti, bize İbrahim b. Sad, Zühri'den tahdis etti, o Kasım
b. Muhammed'den, o Aişe (r.anha)'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) benim haneme girdi. Bu sırada içinde bir suret
(resim) bulunan bir örtüyü perde yapmıştım. Yüzünün rengi değişti. Sonra örtüyü
alıp onu parçaladı, arkasından: "Şüphesiz kıyamet gününde insanlar
arasında azabı en şiddetli olacaklardan bir kısmı da Allah'ın hilkatine
benzetenlerdir" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
6109 -buna yakın-; Nesai, 5372
(2107) - وحدثني
حرملة بن
يحيى. أخبرنا
ابن وهب.
أخبرني يونس
عن ابن شهاب،
عن القاسم ابن
محمد؛ أن عائشة
حدثته؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم دخل
عليها. بمثل
حديث إبراهيم
ابن سعد. غير
أنه قال: ثم
أهوى إلى
القرام فهتكه
بيده.
5492- .. ./15- Bana
Harmele b. Yahya da tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi, bana Yunus, İbn
Şihab’DAN haber verdi, o Kasım b. Muhammed’DEN rivayet ettiğine göre Aişe
(radıyallahu anha) kendisine şunu tahdis etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) hanesine girdi deyip İbrahim b. Sad'ın hadisinin aynısını rivayet etti.
Ancak o rivayette: Sonra o örtüye uzanıp eli ile onu parçaladı demiştir.
2 م - (2107)
حدثناه يحيى
بن يحيى وأبو
بكر بن أبي
شيبة وزهير بن
حرب. جميعا عن
ابن عيينة. ح
وحدثنا إسحاق
بن إبراهيم
وعبد بن حميد.
قالا: أخبرنا
عبدالرزاق.
أخبرنا معمر
عن الزهري،
بهذا الإسناد.
وفي حديثهما
(إن أشد الناس
عذابا) لم
يذكرا: من.
5493- .. ./16- Bunu bize
Yahya b. Yahya, Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Zuheyr b. Harb da birlikte İbn
Uyeyne'den tahdis etti. (H.) Bize İshak b. İbrahim ve Abd b. Humeyd de tahdis
edip dedi ki: Bize Abdurrezzak haber verdi, bize Ma'mer, Zühri'den bu isnad ile
haber verdi. İkisinin hadisi rivayetlerinde:
"Şüphesiz
insanların azabı en çetin olanları" denilmekte ve her ikisi de " ...
olanlardan" (mim) lafzını zikretmemişlerdir.
92 - (2107) وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة
وزهير بن حرب.
جميعا عن ابن
عيينة (واللفظ
لزهير). حدثنا
سفيان بن
عيينة عن
عبدالرحمن بن
القاسم، عن
أبيه؛ أنه سمع
عائشة تقول:
دخل
علي رسول الله
صلى الله عليه
وسلم وقد سترت
سهوة لي بقرام
فيه تماثيل.
فلما رآه هتكه
وتلون وجهه
وقال (يا عائشة!
أشد الناس
عذابا عند
الله، يوم
القيامة، الذين
يضاهون بخلق
الله(.
قالت
عائشة:
فقطعناه
فجعلنا منه
وسادة أو وسادتين.
5494-92/17- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe ve Zuheyr b. Harb da birlikte İbn Uyeyne'den -lafız Zuheyr'e
ait olmak üzere- tahdis etti. Bize Süfyan b. Uyeyne, Abdurrahman b.
el-Kasım’DAN tahdis etti, o babasından rivayet ettiğine göre Aişe (radıyallahu
anha)'ı şöyle derken dinlemiştir: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
haneme girdi. O sırada bir rafımi da içinde timsaller bulunan bir perde ile
örtmüş idim. Onu görünce parçaladı ve yüzünün rengi değişti. "Ey Aişe!
kıyamet gününde Allah nezdinde insanların azabı en şiddetli olanları Allah'ın
hilkatine benzetmeye kalkışanlardır" buyurdu.
Aişe (radıyallahu anha)
dedi ki: SUflun üzerine biz de onu parçaladık, ondan bir ya da iki yastık
yaptık.
Diğer tahric:
Buhari,:5954; Nesai, 5371
AÇIKLAMA: (5491)
"Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) haneme girdi ben de içinde suret
bulunan bir parça örtmüştüm." Nüshaların pek çoğunda (örtmüştüm
anlamındaki lafız) aralarında bir sin bulunmak üzere iki te ile
"mütesettiretün" şeklindedir. Bazılarında ise önce sin sonra iki te
bulunmak üzere "mustatiratün" şeklindedir. Örtü yapmak, edinmek
anlamındadır. Kaf harfi kesreli "kiram" ise ince örtü anlamındadır.
Aişe (radıyallahu
anha)'nın (5494) "bir rafımın üzerini bir örtü ile örtmüştüm"
sözündeki sin harfi fethalı olmak üzere: "sehve" hakkında Asmai
şunları söylemektedir: Bu, raf ve raf gibi üzerine bir şeyler konulan şeye
denilir. Ebu Ubeyd dedi ki: Ben Yemenlilerden birden çok kişiyi: Bize göre
"sehve" yerde çukur halinde yapılmış küçük bir odacık demektir. Bunun
üst tarafı yerden bir parça yüksekte olup içine eşya konulan küçük bir dolaba
benzer, derken dinledim.
Yine Ebu Ubeyd dedi ki:
Bana göre bu "sehve" hakkında yapılan açıklamalar arasında doğruya en
yakın olanıdır.
Halil dedi ki: Sehve
dört ya da üç çubuk olup biri diğerinin üstüne enine konulur, sonra da bunların
üzerine bazı eşyalar bırakılır.
İbnu'l-A'rabi ise: İki
oda arasındaki aydınlık giren küçük pencereye denilir demiştir. Bunun dolaba
benzeyen küçük bir yuva anlamına geldiği ya da evin önünde suffe (sundurma)
gibi olduğu ya da evin yan tarafında içe doğru bir çekmeceye benzer bir şeyolduğu
da söylenmiştir. Allah en iyi bilendir.
93 - (2107) حدثنا
محمد بن
المثنى. حدثنا
محمد بن جعفر.
حدثنا شعبة عن
عبدالرحمن بن
القاسم. قال:
سمعت القاسم
يحدث عن
عائشة؛
أنه
كان لها ثوب
فيه تصاوير.
ممدود إلى
سهوة فكان
النبي صلى
الله عليه
وسلم يصلي
إليه. فقال
(أخريه عني).
قالت: فأخرته
فجعلته وسائد.
5495-93/18- Bize
Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti, bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize
Şu'be, Abdurrahman b. el-Kasım’DAN şöyle dediğini tahdis etti: Ben el-Kasım'ı
Aişe (radıyallahu anha)'dan şunu tahdis ederken dinledim: Aişe (radıyallahu
anha)'nın üzerinde suretler bulunan ve bir rafa uzatılmış bir örtüsü vardı.
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona doğru namaz kılardı. Sonra: "Bunu
benden başka bir tarafa al" buyurdu. Aişe (radıyallahu anha): Ben de onu
alıp yastıklara böldüm dedi.
Diğer tahric: Nesai,
760, 5369
(2107) - وحدثناه
إسحاق بن
إبراهيم
وعقبة بن مكرم
عن سعيد بن
عامر. ح
وحدثناه
إسحاق بن
إبراهيم. أخبرنا
أبو عامر
العقدي. جميعا
عن شعبة، بهذا
الإسناد.
5496- .. ./19- Bunu bize
İshak b. İbrahim ve Utbe b. Mukrem de Said b. Amir'den tahdis etti. (H.) Bunu
bize İshak b. İbrahim de tahdis etti, bize Ebu Amir el-Akadi haber verdi,
birlikte Şu'be'den bu isnad ile hadisi rivayet ettiler.
94 - (2107) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا وكيع عن
سفيان، عن
عبدالرحمن بن
القاسم، عن أبيه،
عن عائشة.
قالت:
دخل
النبي صلى
الله عليه
وسلم علي وقد
سترت نمطا فيه
تصاوير.
فنحاه. فاتخذت
منه وسادتين.
5497 -94/20- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Veki' Süfyan’dan tahdis etti, o Abdurrahman
b. el-Kasım'dan, o babasından o Aişe (radıyallahu anha)'dan şöyle dediğini
rivayet etti: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) odama girdi. Ben de üzerinde
çeşitli suretler bulunan saçaklı bir yaygıyı perde yapmıştım. Onu oradan çekti
ben de ondan iki yastık yaptım.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
95 - (2107) حدثنا
هارون بن
معروف. حدثنا
ابن وهب.
حدثنا عمرو
ابن الحارث؛
أن بكيرا
حدثه؛ أن
عبدالرحمن بن
القاسم حدثه؛
أن أباه حدثه
عن عائشة، زوج
النبي صلى
الله عليه
وسلم؛
أنها
نصبت سترا فيه
تصاوير. فدخل
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم فنزعه.
قالت: فقطعته
وسادتين. فقال
رجل في المجلس
حينئذ، يقال
له ربيعة بن عطاء،
مولى بني
زهرة: أفما
سمعت أبا محمد
يذكر أن عائشة
قالت: فكان
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
يرتفق
عليهما؟ قال
ابن القاسم:
لا. قال: لكني
قد سمعته.
يريد
القاسم بن
محمد.
5498-95/21- Bize Harun
b. Maruf da tahdis etti, bize İbn Vehb tahdis etti, bize Amr b. el-Haris'in
tahdis ettiğine göre Bukeyr kendisine şunu tahdis etti: Abdurrahman b.
el-Kasım'ın kendisine tahdis ettiğine göre babası da kendisine Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Aişe (r.a.)'dan şunu tahdis etti: Üzerinde çeşitli
suretler bulunan bir perde asmıştı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
içeri girince onu çekip aldı. (Aişe (r.anha) dedi ki: Ben de onu bölüp iki
yastık yaptım. O vakit mecliste bulunan Zühreoğullarının azadlısı olan Rabia b.
Ata denilen bir adam: Sen Ebu Muhammed'in Aişe (r.anha)'nın: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu yastıklar üzerinde dinleniyordu dediğini de
duymamış mıydın dedi. İbnu'l- Kasım hayır deyince o: Ama ben onu duydum, dedi.
(Babası
derken) kastettiği Kasım b. Muhammed'dir.
Diğer tahric: Nesai,
5370
96 - (2107) حدثنا
يحيى بن يحيى.
قال: قرأت على
مالك عن نافع،
عن القاسم بن
محمد، عن
عائشة؛
أنها
اشترت نمرقة
فيها تصاوير.
فلما رآها رسول
الله صلى الله
عليه وسلم قام
على الباب فلم
يدخل. فعرفت،
أو فعرفت، في
وجهه
الكراهية.
فقالت: يا
رسول الله!
أتوب إلى الله
وإلى رسوله.
فماذا أذنبت؟
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم (ما
بال هذه
النمرقة؟)
فقالت:
اشتريتها لك.
تقعد عليها
وتوسدها. فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم (إن
أصحاب هذه
الصور يعذبون.
ويقال لهم:
أحيوا ما
خلقتم) ثم قال
(إن البيت
الذي فيه
الصور لا تدخله
الملائكة(.
5499-96/22- Bize Yahya
b. Yahya tahdis edip dedi ki: Malik'e, Nafi'den rivayetini okudum. O Kasım b.
Muhammed'den, o Aişe (r.anha)'dan rivayet ettiğine göre üzerinde suretler
bulunan bir yastık satın aldı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu
görünce kapıda durdu, içeri girmedi. Ben de Onun yüzünden hoşlanmadığını
anladım -yahut yüzünden hoşlanmadığı anlaşıldı-. Bunun üzerine Aişe: Ey Allah'ın
Rasulü! Allah'a ve Rasulü'ne tevbe ederim. Ben ne günah işledim dedi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de:
"Bu
yastığın hali ne böyle" buyurdu. Aişe (radıyallahu anha): Onu senin için
satın aldım. Üzerine oturursun ve yaslanırsın dedi. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) de: "Şüphesiz bu suretlerin sahipleri azap olunurlar ve
onlara: yarattıklarınızı diriltin denilir" sonra: "Şüphesiz içinde
suretlerin bulunduğu bir eve melekler girmez" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
2105, 3224, 5181, 5975, 5961;
(2107) - وحدثناه
قتيبة وابن
رمح عن الليث
بن سعد. ح وحدثنا
إسحاق ابن
إبراهيم.
أخبرنا
الثقفي. حدثنا
أيوب. ح
وحدثنا
عبدالوارث بن
عبدالصمد.
حدثنا أبي عن
جدي، عن أيوب.
ح وحدثنا
هارون بن سعيد
الأيلي. حدثنا
ابن وهب.
أخبرني أسامة
بن زيد. ح وحدثني
أبو بكر بن
إسحاق. حدثنا
أبو سلمة
الخزاعي.
أخبرنا
عبدالعزيز بن
أخي الماجشون
عن عبيدالله
بن عمر. كلهم
عن نافع، عن
القاسم، عن
عائشة، بهذا
الحديث. وبعضهم
أتم حديثا له
من بعض. وزاد
في حديث ابن
أخي الماجشون:
قالت فأخذته
فجعلته
مرفقتين. فكان
يرتفق بهما في
البيت.
5500- .. ./23- Bunu bize
Kuteybe ve İbn Rumh da Leys b. Sa'd'dan tahdis etti. (H.) Bize İshak b. İbrahim
de tahdis. etti, bize es-Sekafi haber verdi, bize Eyyub tahdis etti. (H.) Bize
Abdulvaris b. Abdussamed de tahdis etti, 'bize babam, dedemden tahdis etti, o Eyyub'dan
rivayet etti. (H.) Bize Harun b. Said el-Eyli de tahdis etti, bize İbn Vehb
tahdis etti, bana Usame b. Zeyd haber verdi. (H.) Bana Ebu Bekr b. İshak da
tahdis etti, bize Ebu Seleme el-Huzai tahdis etti, bize el-Macişun'un
kardeşinin oğlu Abdulaziz Ubeydullah b. Ömer'den haber verdi, hepsi Nafi'den, o
el-Kasım'dan, o Aişe'den rivayet etti. Bazılarının hadisi rivayeti bazısından
daha tam olmakla birlikte el-Macişun'un kardeşinin oğlu hadisinde şu fazlalık
da yer almaktadır: (Aişe (r.anha) dedi ki: Ben de onu alıp ondan iki yastık
yaptım. O da evde onlara yaslanıyordu.
97 - (2108) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا علي بن
مسهر. ح
وحدثنا ابن
المثنى. حدثنا
يحيى (وهو
القطان). جميعا
عن عبيدالله.
ح وحدثنا ابن
نمير (واللفظ
له). حدثنا أبي.
حدثنا
عبيدالله عن
نافع؛ أن ابن
عمر أخبره؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال
(الذين يصنعون
الصور يعذبون
يوم القيامة.
يقال لهم: أحيوا
ما خلقتم(.
5501-97/24- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Ali 'b. Mushir tahdis etti. (H.) Bize
İbnu'l- Müsenna da tahdis etti, bize Yahya -ki o elKattan'dır- tahdis etti,
birlikte Ubeydullah'dan rivayet ettiler. (H.) Bize İbn Numeyr de -lafız ona ait
olmak üzere- tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Ubeydullah'ın Nafi'den
tahdis ettiğine göre İbn Ömer kendisine şunu haber verdi: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Suret yapan kimseler kıyamet gününde azap
olunur ve onlara yarattığınıza can verin denilir" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
(2108) - حدثنا
أبو الربيع
وأبو كامل.
قالا: حدثنا
حماد. ح
وحدثني زهير
بن حرب. حدثنا
إسماعيل،
يعني ابن
علية. ح
وحدثنا ابن أبي
عمر. حدثنا
الثقفي. كلهم
عن أيوب، عن
نافع، عن ابن
عمر، عن النبي
صلى الله عليه
وسلم. بمثل
حديث
عبيدالله عن
نافع، عن ابن
عمر، عن النبي
صلى الله عليه
وسلم.
5502- .. ./25- Bize Ebu
Rabi ve Ebu Kamil tahdis edip dedi ki: Bize Hammad tahdis etti. (H.) Bana
Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize İsmail -yani b. Uleyye- tahdis etti. (H.)
Bize İbn Ebu Ömer de tahdisetti, bize es-Sekafi tahdis etti, hepsi Eyyub'dan, o
Nafi'den, o İbn Ömer'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
Ubeydullah'ın Nafi'den, O İbn Ömer'den, onun Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den diye hadisi rivayeti ile aynı şekilde rivayet etti,
Diğer tahric: Buhari,
7558; Nesai, 5376
98 - (2109) حدثنا
عثمان بن أبي
شيبة. حدثنا
جرير عن الأعمش.
ح وحدثني أبو
سعيد الأشج.
حدثنا وكيع.
حدثنا الأعمش
عن أبي الضحى،
عن مسروق، عن
عبدالله. قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم (إن أشد
الناس عذابا
يوم القيامة
المصورون) ولم
يذكر الأشج:
إن.
5503-98/26- Bize Osman b.
Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Cerir, Ameş’DEN tahdis etti. (H.) Bana Ebu Said
el-Eşec de tahdis etti, bize Veki tahdis etti, bize A'meş, Ebu Duha’DAN tahdis
etti, o Mesruk'dan, o Abdullah'tan şöyle dediğini rivayet etti: ResuluIlah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şüphesiz insanlar arasında kıyamet gününde
azabı en çetin olacak olanlar suret yapan kimselerdir" buyurdu. el-Eşec:
"Şüphesiz (anlamındaki inne)" lafzını zikretmedi.
Diğer tahric: Buhari,
5950; Nesai, 5379
(2109) - وحدثناه
يحيى بن يحيى
وأبو بكر بن
أبي شيبة وأبو
كريب. كلهم عن
أبي معاوية. ح
وحدثناه ابن
أبي عمر.
حدثنا سفيان.
كلاهما عن
الأعمش، بهذا
الإسناد. وفي
رواية يحيى
وأبي كريب عن
أبي معاوية
(إن من أشد أهل
النار، يوم
القيامة،
عذابا،
المصورون)
وحديث
سفيان كحديث
وكيع.
5504- .. ./27 - Bunu
bize Yahya b. Yahya, Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Ebu Kureyb de hepsi Ebu
Muaviye'den tahdis etti. (H.) Bunu bize İbn Ebu Ömer de tahdis etti, bize
Süfyan tahdis etti, ikisi A'meş'den bu isnad ile rivayet etti. Yahya ile Ebu
Kureyb'in Ebu Muaviye'den rivayetinde de: "Şüphesiz kıyamet gününde ateş
ehli arasında azabı en çetin olanlar suret yapanlardır" buyurmuştur.
Süfyan'ın hadisi ise
Veki'in hadisi gibidir.
2 م - (2109)
وحدثنا نصر بن
علي الجهضمي.
حدثنا عبدالعزيز
بن عبدالصمد.
حدثنا منصور
عن مسلم ابن
صبيح. قال:
كنت
مع مسروق في
بيت فيه
تماثيل مريم.
فقال مسروق:
هذا تماثيل
كسرى. فقلت. لا.
هذا تماثيل
مريم. فقال
مسروق: أما
إني سمعت
عبدالله بن
مسعود يقول:
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم (أشد الناس
عذابا يوم
القيامة
المصورون(.
5505- .. ./28- Bize Nasr
b. Ali el-Cahdamı de tahdis etti, bize Abdulaziz b. Abdussamed tahdis etti,
bize Mansur, Müslim b. Subayh'den şöyle dediğini tahdis etti: İçinde Meryem'in
timsalleri bulunan bir evde Mesruk ile birlikte idim. Mesruk: Bunlar Kisra'nın
timsaIleri mi dedi. Ben: Hayır, bunlar Meryem'in timsalleridir dedim. Bunun
üzerine Mesruk dedi ki: Bana gelince ben Abdullah b. Mesud'u şöyle derken
dinledim: ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kıyamet gününde
insanlar arasında azabı en şiddetli olacaklar suret yapanlardır" buyurdu.
99 - (2110) قال
مسلم: قرأت
على نصر بن
علي الجهضمي
عن عبدالأعلى
بن عبدالأعلى.
حدثنا يحيى بن
أبي إسحاق عن
سعيد بن أبي
الحسن. قال:
جاء رجل إلى
ابن عباس.
فقال:
إني
رجل أصور هذه
الصور. فأفتني
فيها. فقال له: ادن
مني. فدنا منه.
ثم قال: ادن
مني. فدنا حتى
وضع يده على
رأسه. قال:
أنبئك بما سمعت
من رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول (كل
مصور في النار.
يجعل له، بكل
صورة صورها،
نفسا فتعذبه
في جهنم(.
وقال:
إن كنت لابد
فاعلا، فاصنع
الشجر وما لا نفس
له. فأقر به
نصر بن علي.
5506-99/ ... - Müslim
dedi ki: Nasr b. ali el-Cahdami'ye Abdulala b. Abdulala’DAN diye naklettiği şu
rivayetini okudum: Bize Yahya b. Ebu İshak, Said b. Ebul Hasan’DAN şöyle
dediğini tahdis etti: Bir adam İbn Abbas (radıyallahu anh)'a gelerek dedi ki:
Ben şu suretleri yapan bir kimseyim. Bunlar hakkında bana fetva ver dedi. İbn
Abbas ona: Bana yaklaş dedi. O da ona yaklaştı: Sonra bana yaklaş dedi. Yine
adam ona yaklaştı. Sonra elini onun başının üzerine koydu ve: Ben sana
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den dinlediğimi haber vereceğim dedi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Her suret yapan ateştedir,
ona yaptığı her bir surete karşılık bir nefis yaratır ve o da cehennemde ona
azab eder" buyururken dinledim.
Ve (İbn Abbas) dedi ki:
Eğer mutlaka yapacaksan o vakit ağaç suretlerini ve canı olmayanların
suretlerini yap dedi. Nasr b. Ali de (okuduğum bu rivayeti) ikrar (ve kabul)
etti.
Diğer tahric: Buhari,
2225
100 - (2110) وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا علي بن
مسهر عن سعيد
بن أبي عروبة،
عن النضر بن
أنس بن مالك.
قال:
كنت
جالسا عند ابن
عباس. فجعل
يفتي ولا يقول:
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. حتى سأله
رجل فقال: إني
رجل أصور هذه
الصور. فقال
له ابن عباس:
ادنه. فدنا
الرجل. فقال
ابن عباس: سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول (من
صور صورة في
الدنيا كلف أن
ينفخ فيها
الروح يوم القيامة.
وليس بنافخ(.
5507-100/29- Bize Ebu
Bekir b. Ebi Şeybe de tahdis etti, bize Ali b. Müshir, Said b. Ebi Arube'den
tahdis etti. O en-Nadr b. Enes b. Malik'den şöyle dediğini rivayet etti: İbn
Abbas'ın yanında oturuyordum. O fetva vermeye başladı ama: RasululIah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu demiyordu. Nihayet bir adam ona soru
sorup: Ben şu suretleri yapan bir adamım deyince İbn Abbas ona: Yaklaş dedi.
Adam yaklaşınca İbn Abbas dedi ki: RasululIah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i:
"Dünyada bir suret yapan bir kimse kıyamet gününde ona ruh üflemekle
mükellef kılınır ve o üfleyemeyecektir" buyururken dinledim.
Diğer tahric: Buhari,
2225 -muallak olarak ve uzunca-, 5963 -muhtasar olarak buna yakın-; Nesai, 5373
-buna yakın-
(2110) - حدثنا
أبو غسان
المسمعي
ومحمد بن
المثنى. قالا:
حدثنا معاذ
ابن هشام.
حدثنا أبي عن
قتادة، عن
النضر بن أنس؛
أن رجلا أتى
ابن عباس.
فذكر عن النبي
صلى الله عليه
وسلم. بمثله.
5508- .. ./30- Bize Ebu
Gassan el-Mismai ve Muhammed b. el-Müsenna . tahdis edip dedi ki: bize Muaz b.
Hişam tahdis etti, bize babam Katade’DEN tahdis etti, o en-Nadr b. Enes'den
rivayet ettiğine göre bir adam İbn Abbas'a geldi deyip Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'den aynısını zikretti.
101 - (2111) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة
ومحمد بن
عبدالله بن
نمير وأبو
كريب.
وألفاظهم
متقاربة.
قالوا: حدثنا ابن
فضيل عن
عمارة، عن أبي
زرعة. قال:
دخلت مع أبي
هريرة في دار
مروان. فرأى
فيها تصاوير.
فقال:
سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول
(قال الله عز
وجل: ومن أظلم
ممن ذهب يخلق
خلقا كخلقي؟
فليخلقوا ذرة.
أو ليخلقوا حبة.
أو ليخلقوا
شعيرة(.
5509-101/31- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe, Muhammed b. Abdullah b. Numeyr ve Ebu Kureyb -lafızları
birbirine yakın olmak üzere- tahdis edip dediler ki: Bize İbn Fudayl, Umare'den
tahdis etti, o Ebu Zur'a'dan şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Hureyre ile
birlikte Mervan'ın evine girdim. Evin içinde bazı suretler görünce dedi ki: Ben
RasululIah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim: 'fuiz ve
celil Allah buyurdu ki: Benim yarattıklarım gibi bir şey yaratmaya kalkışan
kimseden daha zalim kim olabilir. Haydi bir zerre yaratsınlar yahut bir tane
yaratsınlar yahut bir arpa yaratsınlar"
Diğer tahric: Buhari,
5953, 7559
(2111) - وحدثنيه
زهير بن حرب.
حدثنا جرير عن
عمارة، عن أبي
زرعة. قال:
دخلت
أنا وأبو
هريرة دارا
تبنى
بالمدينة، لسعيد
أو لمروان.
قال: فرأى
مصورا يصور في
الدار. فقال:
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. بمثل. ولم
يذكر (أو
ليخلقوا
شعيرة(.
5510- .. ./32- Bunu bana
Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize Cerir, Umare'den tahdis etti, o Ebu
Zur'a'dan şöyle dediğini rivayet etti: Ben ve Ebu Hureyre Medine'de Said için
yahut Mervan için bina edilen bir eve girdim. Ebu Hureyre evde suret yapan bir
musavvir (ressam) görünce dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu deyip aynısını rivayet etti ama: "Yahut bir arpa
yaratsınlar" ibaresini zikretmedi.
102 - (2112) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا خالد بن
مخلد عن
سليمان بن
بلال، عن
سهيل، عن
أبيه، عن أبي
هريرة. قال
: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم (لا تدخل
الملائكة
بيتا فيه
تماثيل أو
تصاوير(.
5511-102/33- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Halid b. Mahled, Süleyman b. Bilal'den
tahdis etti, o Suheyl'den, o babasından, o Ebu Hureyre’DEN şöyle dediğini
rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Melekler içinde
timsaller yahut suretler bulunan bir eve girmezler" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: (5499)
"Küçük bir yastık satın aldım." Buradaki (küçük yastık anlamındaki)
dumruka kelimesi nun ve re harfi ötreli söylenir. Her ikisi de kesreli
(nimrika) de söylenir. Nun ötreli re fethalı (numreka) diye de söylenir. Bunlar
üç söyleyiştir. Sonunda yuvarlak te olmadan "numruk" da söylenir.
Küçük yastık demektir. Bunun yastık olduğu da söylenmiştir.
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Şüphesiz bu suret sahiplerine azap edilir ve
onlara: Yarattığınıza can verin denilir." Bundan önceki rivayette (5491)
"kıyamet gününde insanlar arasında azabı en çetin olacaklar yüce Allah'ın
yaratmasına benzer suret yapanlardır" denilmektedir. Bir rivayette
(5501) "suret yapan
kimselere kıyamet gününde azab edilir ... denilir" İbn Abbas'ın
rivayetinde (5506) "her suret yapana cehennem ateşinde ... cehennemde ona
azab eder" başka bir rivayette (5507) "dünyada bir suret yapan bir
kimse ... ve ruh üfleyemeyecektir." Bir diğer rivayette (5509) "Yüce
Allah buyurdu ki: ... yahut bir arpa yaratsınlar. "
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Onlara yarattıklarınıza can verin denilecek"
bu usül alimlerinin emru taciz (muhatabı aciz bırakan bir emir) dedikleri
şeydir. Yüce Allah'ın: "De ki onun gibi on süre getirin." (Hud, 13)
buyruğu da bunun gibidir.
(5506) İbn Abbas'ın
rivayetinde "yec'alu: yarahr" fiilinde ye harfi fethalıdır. Bu fiilin
öznesi yüce Allah'tır. Bilinen bir husus olduğu için açıkça zikredilmemiştir.
Kadı Iyaz İbn Abbas'ın bu rivayeti hakkında şunları söylemektedir: Ona azab
edecek olanın Allah ona ruh verdikten sonra yapmış olduğu suretin kendisi
olacağı anlamına gelme ihtimali de vardır. Bununla birlikte yapmış olduğu suret
sayısınca onun yerine ona azab edecek bir kişi yaratacağı anlamına gelme
ihtimali de vardır.
Bu hadisler, canlı
varlıkların suretlerini yapmanın haram olduğu ve bunun haramının ağırlaştırılmış
olduğunu açıkça ifade etmektedir. Ağaç ve buna benzer ruh bulunmayan
varlıkların suretlerini yapmak ise haram değildir, bu yolla kazanç elde etmek
de haram değildir. Meyve veren ağaç ile vermeyen ağaç arasında da fark yoktur.
Mücahid dışında bütün ilim adamlarının kanaati budur. Çünkü o meyve veren ağacı
bu hususta mekruhlar arasında saymışhr.
Kadı Iyaz dedi ki: Ama
bunu Mücahid'den başka söyleyen de yoktur.
Mücahid ise yüce
Allah'ın: (5509) "benim yarattıklarımın bir benzerini yaratmaya kalkışandan
daha zdlim kim olabilir?" buyruğunu delil gösterirken cumhur da Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Onlara yarattıklarınıza can verin
denilir" buyruğunu delil göstermişlerdir. Yani buna daha önce canlıları
taklit ettiğiniz gibi ruhu olan bir canlı yapınız denilir. Aynı şekilde
"benim yarattığım gibi yaratmaya kalkışan kimseden daha zdlim kim
olabilir" rivayeti de buna göre anlaşılmalıdır. Bu anlamayı İbn Abbas
(radıyallahu anh)'ın kitapta kaydedilen: "Mutlaka yapacaksan ağaç
resimleri ve canı olmayan varlıkların resimlerini yap" hadisi
desteklemektedir.
"Azabı en
çetin" ibaresinin yer aldığı rivayetlere gelince, bunun da ibadet olunmak
üzere suret yapan kimseler hakkında yorumlanır. Bu ise put ve benzerlerini
yapan kişidir. Böyle yapan bir kimse kafir olur ve azabı en çetin olan
kimsedir. Bunun hadiste sözkonusu edilen manayı kasteden kimse hakkında olduğu
da söylenmiştir. Söz konusu bu mana ise yüce Allah'ın yaratmasına benzetmektir
ve buna inanmaktır. Böyle bir kişi de kafirdir ve onun için kafirler için
sözkonusu olan azabın en şiddetlisi sözkonusu olur. Küfrünün çirkinliği ne
kadar fazlaysa da azabı o kadar fazla olur. Bunları yapmaktan kastı onlara
ibadet edilmesi de olmayan Allah'ın yarattıkları na benzetmek kastını gütmeye n
bir kimse ise büyük günah işleyen bir fasıktır. Diğer masiyetlerin işlenmesi
halinde olduğu gibi böyle bir kişi kafir olmaz.
(5509) Yüce Allah'ın:
"Bir zerre yaratsınlar yahut bir tane yaratsınlar yahut bir arpa
yaratsınlar." Buradaki "zerre" kelimesi zel harfi fethalı ra
harfi şeddelidir. Yani yüce Allah'ın yarattığı ve kendisi hakkında tasarrufta
bulunan ve ruh taşıyan şu zerre gibi bir zerre yaratsınlar. Aynı şekilde bir
buğday tanesi yahut bir arpa yaratsınlar demektir. Yani kendisinde tad bulunan,
yenilen, tohum olarak ekilen, yeşeren ve onda buğday, arpa ve benzeri yüce
Allah'ın yarattığı tanelerde bulunan özelliklerin bulunduğu bir tane
yaratsınlar demektir. Bu ise az önce geçtiği gibi aciz bırakıcı bir emirdir.
Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
27/26- YOLCULUKTA
KÖPEK VE ÇAN'IN MEKRUH OLDUĞU BABI