SAHİH-İ MÜSLİM

İÇECEKLER

 

31/14- SARIMSAK YEMENİN MÜBAH OLDUĞU VE BÜYÜKLERLE MUHATAB OLMAK İSTEYEN KİMSENİN ONU YEMEMESİ GEREKTİĞİ VE SARIMSAK GİBİ OLANLARIN DA HÜKMÜNÜN BU OLDUĞU BABI

 

5324-170/1- Bize Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar -lafız İbnu'l-Müsenna'ya ait olmak üzere- tahdis edip dedi ki: Bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be, Simak b. Harb'den tahdis etti, o Cabir b. Semura'dan, o Ebu Eyyub el-Ensari'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bir yemek getirildiği taktirde ondan bir miktar yer ve ondan artanı bana gönderirdi. Bir gün bana hiçbir şey yemeksizin artırdığı bir yemek göndermişti. Yememesinin sebebi ise onda sarımsak olması idi. Ona:

O haram mıdır diye sordu. O: "Hayır, ama ben kokusundan dolayı ondan hoşlanmıyorum" buyurdu. (Ebu Eyyub) dedi ki: Senin hoşlanmadığından ben de hoşlanmam.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

5325- .. ./2- Bize Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti, bize Yahya b. Said, Şu'be'den bu isnad ile rivayet etti.

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          Sarımsak hakkında: "Ona o haram mı diye sordu, O hayır ama ben kokusundan dolayı ondan hoşlanmıyorum buyurdu." Bu sarımsağın mübah olduğunu açıkça ifade etmektedir. Hükmünün bu olduğu üzerinde de icma vardır. Ama mescide gitmek yahut da mescidin dışında bir topluluğun yanında bulunmak, yahut büyükler ile muhatap olmak isteyen kimsenin sarımsak yemesi mekruhtur. Hoş olmayan kokusu bulunan her bir şey de sarımsak gibi değerlendirilir. Mesele yeterli açıklamaları ile birlikte daha önce Namaz Kitabı'nda geçmiş bulunmaktadır.

 

"Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bir yemek getirildiği zaman ondan yer ve artırdığını bana gönderirdi." İlim adamları bunun hakkında şu açıklamayı yapmışlardır: Yiyen ve içen kimsenin yeyip içtiklerinden geri kalanları gözetlemek maksadı ile bir miktar artırması müstehaptır. Özellikle bu kişinin artırdıkları teberrük kabul edilen bir zat ise bu böyledir. Aynı şekilde yemek az olup diğerlerinin buna ihtiyaçlarının bulunması halinde de hüküm böyledir. Misafir hakkında ise bu daha da müekkettir. Özellikle yemek ikram edenle: yanlarında yenecek ne varsa hepsini çıkartmak adetine sahip iseler ve aile fertleri artanı -çoğu kimsenin yaptığı gibi- beklemekte ise bu böyledir. Naklettiklerine göre selef sözü edilen böyle bir miktar artırmayı müstehap görüyorlardı. Bu hadisi şerif de bütün bu hususlar için asli bir dayanaktır.

 

 

 

 

5326-17113- Bana Haccac b. eş-Şair ve Ahmed b. Said b. Sahr da -her ikisinin lafızları birbirine yakın olmak üzere- tahdis edip dedi ki: Bize Ebu Numan tahdis etti, bize Sabit -Haccac b. Yezid Ebu Zeyd el-Ahvel'in rivayetinde- tahdis etti, bize Asım b. Abdullah b. el-Haris, Ebu Eyyub'un azadbsı Efiah'dan tahdis etti, onun Ebu Eyyub'dan rivayet ettiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) evinde misafir olmuştu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) alt katta Ebu Eyyub da üst katta idi. (Efiah) dedi ki: Bir gece Ebu Eyyub buna dikkat edip farkına varınca biz Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in tepesi üzerinde nasıl yürüyebiliriz dedi. Bunun üzerine hepsi bir kenara çekildiler ve bir tarafta geceyi geçirdiler. Sonra Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e söyledi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'de aşağıda kalmak daha uygun (külfetsiz) dur" buyurdu. Ebu Eyyub: Senin altında bulunduğun bir sundurmanın (tavanın) üstüne çıkamam deyince Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yukarıya taşındı. Ebu Eyyub da aşağıya indi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e yemek yapardı. Yemek geri getirildiğinde ise parmaklarının nereye değdiğini sorar ve parmaklarının değdiği yeri tek tek takip ederdi. Sonra Ona arasında sarmısak bulunan bir yemek yaptı. Yemek ona geri getirildiğinde Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in parmaklarının değdiği yerleri sordu. Ona: Yemedi diye cevap verilince ürküp hemen huzuruna yukarı çıkmış ve: O haram mı diye sormuştu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Hayır ama ben ondan hoşlanmıyorum" buyurdu. Ebu Eyyub da: O halde senin hoşlanmadığından ben de hoşlanmam yahut hoşlanmadığın bir şeyden ben de hoşlanmam dedi.

(Ebu Eyyub) dedi ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e (vahiy) getirilirdi. 

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) alt katta yerleşti, Ebu Eyyub da üst kata yerleşti..." Sonra Ebu Eyyub'un üst katta kalıp Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in üstünde yürümekten hoşlanmadığını ve Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den yukarıya çıktığını zikretti.

 

Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önce alt katta yerleşmesinin sebebini açıkça ifade etmiş ve bunun hem onun için hem ashabı hem de yanına gelecekler için daha kolayolduğunu belirtmiştir. Ebu Eyyub'un bundan hoşlanmayışı ise sevilen güzel görülen bir edebin bir neticesidir. Buradan fazilet ehli kimseleri tazim edip, onlara karşı ileri derecede edepli olmak gereği anlaşılmaktadır. Ayrıca bu hadiste Ebu Eyyub el-Ensari (radıyallahu anh)'ın çeşitli açılardan görülebilecek bir menkıbesi bulunmaktadır. Bir taraftan Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun misafiri olmuştur, diğer taraftan Ebu Eyyub'un Ona karşı ileri derecede edepli davrandığı diğer taraftan ise sarmısak yemeğini terk etmekte Ona uygun hareket etmesi bu menkıbenin çeşitli yönlerini göstermektedir.

 

"Senin hoşlanmadığından ben de hoşlanmıyorum." Hiç şüphesiz samimi olarak seven bir kimsenin niteliklerinden birisi de sevdiğinin sevdiği şeyleri sevmesi, hoşlanmadığı şeylerden de hoşlanmamasıdır.

 

"Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e yemek yapardı da ona geri getirildiğinde parmaklarının değdiği yeri sorard!. .. " Yani Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bir yemek gönderip o da ihtiyaç duyduğu kadarını yedikten sonra yemeğin artanı nı Ebu Eyyub'a gönderirdi. Ebu Eyyub da Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in parmaklarının değdiği yerden -teberrüken- yerdi. İşte buradan da yemek ve benzeri hususlarda hayır ehli kimselerin eserlerinden teberrük edilebileceği anlaşılmaktadır.

 

"Ona yemedi denilince ürktü." Yani yemeğinden yememesini gerektiren yanlış bir iş yapmış olacağı korkusu ile ürktü.

 

"Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelinirdi." Bu da melekler ve vahiy Ona gelirdi demektir. Nitekim bir başka hadiste: "Şüphesiz ben senin kendisi ile konuşmadığın kimse ile konuşuyorum. Melekler de Ademoğullarının rahatsız olduklarından rahatsız olurlar" buyurulmaktadır. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise her an meleklerin gelmesi ve vahyin inmesini beklediğinden ötürü sürekli olarak sarmısak yemezdi.

 

Mezhep alimlerimiz onun için sarmısak yemenin hükmü hakkında ihtilaf etmişlerdir. Aynı şekilde soğan, pırasa ve benzerleri hakkında da bu görüş ayrılığı vardır. Mezhep alimlerimiz dedi ki: Bunlar Ona haram idi. Ama mezhep alimlerimize göre daha sahih olan bunun haram olmayıp tenzihen mekruh olduğudur. Çünkü Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "O haram mıdır sorusuna hayır cevabı umum ifade eder. Birinci görüşü kabul edenler de hadis sizin için haram değildir anlamındadır derler. Allah en iyi bilendir.

 

"Bana Haccac ve Ahmed b. Said tahdis edip dedi ki: Bize Ebu Numan tahdis etti, bize Sabit, Zeyd el-Ahvel'in kardeşi, Haccac b. Yezid'in rivayetinde tahdis etti." Senet bizim diyarımızdaki nüshaların bir çoğunda hı harfi ile: "ehu Zeyd" diye hı harfi ile kaydedilmiştir. Bu ise hafızların ittifakı ile yanlıştır. Doğrusu Sabit'e künye olmak üzere be harfi ile "Ebu Zeyd: Zeyd'in babası" olmasıdır. Nitekim Kadı Iyaz da bunu bütün üstadlarından ve kendi diyarlarındaki nüshalardan doğru şekli ile nakletmiş, bunların hepsinde be harfi ile "Ebu Zeyd" olarak zikretmiştir. Ayrıca Kadı Iyaz dedi ki: Bazı nüshalarda bu "Ehu Zeyd: Zeyd'in kardeşi" diye geçmekte ise de bu katıksız bir yanlışlıktır. Çünkü o ancak Sabit b. Zeyd, Ebu Zeyd el-Ensari el-Basri el-Ahvel'dir. Buhari de Tarihi'nde Ebu Davud et-Tayalisi'den Sabit b. Zeyd dediğini nakletmekte ve Buhari: Sahih olan adının Sabit b. Yezid -ye harfi ile- Ebu Zeyd olduğudur demiştir.

 

Müslim'in Kitabının aslında "el-Ahvel: şaşı" Sabit'in sıfatı olarak merfudur, Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

32/15- MİSAFİRE İKRAM VE ONU KENDİSİNE TERCİH ETMENİN FAZİLETİ BABI