SAHİH-İ MÜSLİM |
İÇECEKLER |
31 - باب:
إباحة أكل
الثوم، وأنه
ينبغي لمن
أراد خطاب
الكبار تركه،
وكذا ما في
معناه
31/14- SARIMSAK YEMENİN
MÜBAH OLDUĞU VE BÜYÜKLERLE MUHATAB OLMAK İSTEYEN KİMSENİN ONU YEMEMESİ GEREKTİĞİ
VE SARIMSAK GİBİ OLANLARIN DA HÜKMÜNÜN BU OLDUĞU BABI
170 - (2053) حدثنا
محمد بن
المثنى وابن
بشار (واللفظ
لابن المثنى).
قالا: حدثنا
محمد ابن
جعفر. حدثنا
شعبة عن سماك
بن حرب، عن
جابر بن سمرة،
عن أبي أيوب
الأنصاري. قال:
كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، إذا أتي
بطعام، أكل
منه وبعث
بفضله إلي.
وإنه بعث إلي
يوما بفضلة لم
يأكل منها.
لأن فيها
ثوما. فسألته:
أحرام هو؟ قال
(لا. ولكني أكرهه
من أجل ريحه(.
قال:
فإني أكره ما
كرهت.
5324-170/1-
Bize Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar -lafız İbnu'l-Müsenna'ya ait olmak
üzere- tahdis edip dedi ki: Bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be,
Simak b. Harb'den tahdis etti, o Cabir b. Semura'dan, o Ebu Eyyub el-Ensari'den
şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bir
yemek getirildiği taktirde ondan bir miktar yer ve ondan artanı bana
gönderirdi. Bir gün bana hiçbir şey yemeksizin artırdığı bir yemek göndermişti.
Yememesinin sebebi ise onda sarımsak olması idi. Ona: O haram mıdır diye sordu.
O: "Hayır, ama ben kokusundan dolayı ondan hoşlanmıyorum" buyurdu.
(Ebu Eyyub) dedi ki: Senin hoşlanmadığından ben de hoşlanmam.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
(2053) - وحدثنا
محمد بن
المثنى. حدثنا
يحيى بن سعيد
عن شعبة، في
هذا الإسناد.
5325- .. ./2- Bize
Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti, bize Yahya b. Said, Şu'be'den bu isnad
ile rivayet etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: Sarımsak
hakkında: "Ona o haram mı diye sordu, O hayır ama ben kokusundan dolayı ondan
hoşlanmıyorum buyurdu." Bu sarımsağın mübah olduğunu açıkça ifade
etmektedir. Hükmünün bu olduğu üzerinde de icma vardır. Ama mescide gitmek
yahut da mescidin dışında bir topluluğun yanında bulunmak, yahut büyükler ile
muhatap olmak isteyen kimsenin sarımsak yemesi mekruhtur. Hoş olmayan kokusu
bulunan her bir şey de sarımsak gibi değerlendirilir. Mesele yeterli
açıklamaları ile birlikte daha önce Namaz Kitabı'nda geçmiş bulunmaktadır.
"Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e bir yemek getirildiği zaman ondan yer ve artırdığını bana
gönderirdi." İlim adamları bunun hakkında şu açıklamayı yapmışlardır:
Yiyen ve içen kimsenin yeyip içtiklerinden geri kalanları gözetlemek maksadı
ile bir miktar artırması müstehaptır. Özellikle bu kişinin artırdıkları teberrük
kabul edilen bir zat ise bu böyledir. Aynı şekilde yemek az olup diğerlerinin
buna ihtiyaçlarının bulunması halinde de hüküm böyledir. Misafir hakkında ise
bu daha da müekkettir. Özellikle yemek ikram edenle: yanlarında yenecek ne
varsa hepsini çıkartmak adetine sahip iseler ve aile fertleri artanı -çoğu
kimsenin yaptığı gibi- beklemekte ise bu böyledir. Naklettiklerine göre selef
sözü edilen böyle bir miktar artırmayı müstehap görüyorlardı. Bu hadisi şerif
de bütün bu hususlar için asli bir dayanaktır.
171 - (2053) وحدثني
الحجاج بن
الشاعر وأحمد
بن سعيد بن صخر
(واللفظ منهما
قريب) قالا:
حدثنا أبو
النعمان.
حدثنا ثابت
(في رواية
حجاج بن يزيد:
أبو زيد الأحول).
حدثنا عاصم بن
عبدالله ابن
الحارث عن أفلح،
مولى أبي
أيوب، عن أبي
أيوب؛
أن
النبي صلى
الله عليه وسلم
نزل عليه.
فنزل النبي
صلى الله عليه
وسلم في السفل
وأبو أيوب في
العلو. قال
فانتبه أبو
أيوب ليلة
فقال: نمشي
فوق رأس رسول
الله صلى الله
عليه وسلم !
فتنحوا.
فباتوا في
جانب. ثم قال
للنبي صلى
الله عليه
وسلم. فقال
النبي صلى
الله عليه
وسلم (السفل
أرفق) فقال: لا
أعلو سقيفة
أنت تحتها.
فتحول النبي
صلى الله عليه
وسلم في العلو
وأبو أيوب في
السفل. فكان
يصنع للنبي
صلى الله عليه
وسلم طعاما.
فإذا جيء به
إليه سأل عن
موضع أصابعه.
فيتتبع موضع
أصابعه. فصنع
له طعاما فيه
ثوم. فلما رد
إليه سأل عن موضع
أصابع النبي
صلى الله عليه
وسلم. فقيل له:
لم يأكل. ففزع
وصعد إليه.
فقال: أحرام
هو؟ فقال
النبي صلى
الله عليه
وسلم (لا. ولكني
أكرهه) قال:
فإني أكره ما
تكره، أو ما
كرهت. قال:
وكان النبي
صلى الله عليه
وسلم يؤتى.
5326-17113-
Bana Haccac b. eş-Şair ve Ahmed b. Said b. Sahr da -her ikisinin lafızları
birbirine yakın olmak üzere- tahdis edip dedi ki: Bize Ebu Numan tahdis etti,
bize Sabit -Haccac b. Yezid Ebu Zeyd el-Ahvel'in rivayetinde- tahdis etti, bize
Asım b. Abdullah b. el-Haris, Ebu Eyyub'un azadbsı Efiah'dan tahdis etti, onun
Ebu Eyyub'dan rivayet ettiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) evinde
misafir olmuştu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) alt katta Ebu Eyyub da üst
katta idi. (Efiah) dedi ki: Bir gece Ebu Eyyub buna dikkat edip farkına varınca
biz Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in tepesi üzerinde nasıl
yürüyebiliriz dedi. Bunun üzerine hepsi bir kenara çekildiler ve bir tarafta
geceyi geçirdiler. Sonra Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e söyledi. Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'de aşağıda kalmak daha uygun (külfetsiz)
dur" buyurdu. Ebu Eyyub: Senin altında bulunduğun bir sundurmanın
(tavanın) üstüne çıkamam deyince Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yukarıya
taşındı. Ebu Eyyub da aşağıya indi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e yemek
yapardı. Yemek geri getirildiğinde ise parmaklarının nereye değdiğini sorar ve
parmaklarının değdiği yeri tek tek takip ederdi. Sonra Ona arasında sarmısak
bulunan bir yemek yaptı. Yemek ona geri getirildiğinde Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in parmaklarının değdiği yerleri sordu. Ona: Yemedi diye cevap
verilince ürküp hemen huzuruna yukarı çıkmış ve: O haram mı diye sormuştu. Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Hayır ama ben ondan hoşlanmıyorum"
buyurdu. Ebu Eyyub da: O halde senin hoşlanmadığından ben de hoşlanmam yahut
hoşlanmadığın bir şeyden ben de hoşlanmam dedi.
(Ebu
Eyyub) dedi ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e (vahiy) getirilirdi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) alt katta yerleşti, Ebu Eyyub da üst kata yerleşti..."
Sonra Ebu Eyyub'un üst katta kalıp Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
üstünde yürümekten hoşlanmadığını ve Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
yukarıya çıktığını zikretti.
Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) önce alt katta yerleşmesinin sebebini açıkça ifade etmiş ve bunun
hem onun için hem ashabı hem de yanına gelecekler için daha kolayolduğunu
belirtmiştir. Ebu Eyyub'un bundan hoşlanmayışı ise sevilen güzel görülen bir
edebin bir neticesidir. Buradan fazilet ehli kimseleri tazim edip, onlara karşı
ileri derecede edepli olmak gereği anlaşılmaktadır. Ayrıca bu hadiste Ebu Eyyub
el-Ensari (radıyallahu anh)'ın çeşitli açılardan görülebilecek bir menkıbesi
bulunmaktadır. Bir taraftan Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun misafiri olmuştur,
diğer taraftan Ebu Eyyub'un Ona karşı ileri derecede edepli davrandığı diğer
taraftan ise sarmısak yemeğini terk etmekte Ona uygun hareket etmesi bu
menkıbenin çeşitli yönlerini göstermektedir.
"Senin
hoşlanmadığından ben de hoşlanmıyorum." Hiç şüphesiz samimi olarak seven
bir kimsenin niteliklerinden birisi de sevdiğinin sevdiği şeyleri sevmesi,
hoşlanmadığı şeylerden de hoşlanmamasıdır.
"Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e yemek yapardı da ona geri getirildiğinde parmaklarının
değdiği yeri sorard!. .. " Yani Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bir
yemek gönderip o da ihtiyaç duyduğu kadarını yedikten sonra yemeğin artanı nı
Ebu Eyyub'a gönderirdi. Ebu Eyyub da Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
parmaklarının değdiği yerden -teberrüken- yerdi. İşte buradan da yemek ve
benzeri hususlarda hayır ehli kimselerin eserlerinden teberrük edilebileceği
anlaşılmaktadır.
"Ona yemedi
denilince ürktü." Yani yemeğinden yememesini gerektiren yanlış bir iş
yapmış olacağı korkusu ile ürktü.
"Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e gelinirdi." Bu da melekler ve vahiy Ona gelirdi
demektir. Nitekim bir başka hadiste: "Şüphesiz ben senin kendisi ile
konuşmadığın kimse ile konuşuyorum. Melekler de Ademoğullarının rahatsız
olduklarından rahatsız olurlar" buyurulmaktadır. Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) ise her an meleklerin gelmesi ve vahyin inmesini beklediğinden ötürü
sürekli olarak sarmısak yemezdi.
Mezhep alimlerimiz onun
için sarmısak yemenin hükmü hakkında ihtilaf etmişlerdir. Aynı şekilde soğan,
pırasa ve benzerleri hakkında da bu görüş ayrılığı vardır. Mezhep alimlerimiz
dedi ki: Bunlar Ona haram idi. Ama mezhep alimlerimize göre daha sahih olan
bunun haram olmayıp tenzihen mekruh olduğudur. Çünkü Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "O haram mıdır sorusuna hayır cevabı umum ifade
eder. Birinci görüşü kabul edenler de hadis sizin için haram değildir
anlamındadır derler. Allah en iyi bilendir.
"Bana Haccac ve
Ahmed b. Said tahdis edip dedi ki: Bize Ebu Numan tahdis etti, bize Sabit, Zeyd
el-Ahvel'in kardeşi, Haccac b. Yezid'in rivayetinde tahdis etti." Senet
bizim diyarımızdaki nüshaların bir çoğunda hı harfi ile: "ehu Zeyd"
diye hı harfi ile kaydedilmiştir. Bu ise hafızların ittifakı ile yanlıştır.
Doğrusu Sabit'e künye olmak üzere be harfi ile "Ebu Zeyd: Zeyd'in
babası" olmasıdır. Nitekim Kadı Iyaz da bunu bütün üstadlarından ve kendi
diyarlarındaki nüshalardan doğru şekli ile nakletmiş, bunların hepsinde be
harfi ile "Ebu Zeyd" olarak zikretmiştir. Ayrıca Kadı Iyaz dedi ki:
Bazı nüshalarda bu "Ehu Zeyd: Zeyd'in kardeşi" diye geçmekte ise de
bu katıksız bir yanlışlıktır. Çünkü o ancak Sabit b. Zeyd, Ebu Zeyd el-Ensari
el-Basri el-Ahvel'dir. Buhari de Tarihi'nde Ebu Davud et-Tayalisi'den Sabit b.
Zeyd dediğini nakletmekte ve Buhari: Sahih olan adının Sabit b. Yezid -ye harfi
ile- Ebu Zeyd olduğudur demiştir.
Müslim'in Kitabının
aslında "el-Ahvel: şaşı" Sabit'in sıfatı olarak merfudur, Allah en
iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
32/15- MİSAFİRE
İKRAM VE ONU KENDİSİNE TERCİH ETMENİN FAZİLETİ BABI