SAHİH-İ MÜSLİM |
İÇECEKLER |
19 - باب:
ما يفعل الضيف
إذا تبعه غير
من دعاه صاحب الطعام،
واستحباب إذن
صاحب الطعام
للتابع
19/2- YEMEK SAHİBİNİN ÇAGIRMADIĞI
BİRİSİ, MİSAFİRLİĞE DAVET EDİLEN BİR KİMSE İLE BİRLİKTE GELECEK OLURSA,
MİSAFİRİN NE YAPACAĞI VE YEMEK SAHİBİNİN ONUNLA GELENE İZİN VERMESİNİN MÜSTEHAP
OLDUĞU BABI
138 - (2036) حدثنا
قتيبة بن سعيد
وعثمان بن أبي
شيبة. وتقاربا
في اللفظ.
قالا: حدثنا
جرير عن
الأعمش عن أبي
وائل، عن أبي
مسعود
الأنصاري. قال:
كان
رجل من
الأنصار،
يقال له أبو
شعيب. وكان له
غلام لحام.
فرأى رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
فعرف في وجهه
الجوع. فقال
لغلامه: ويحك!
اصنع لنا
طعاما لخمسة
نفر. فإني
أريد أن أدعو
النبي صلى
الله عليه
وسلم خامس
خمسة. قال
فصنع. ثم أتى
النبي صلى
الله عليه
وسلم فدعاه
خامس خمسة.
واتبعهم رجل.
فلما بلغ
الباب قال
النبي صلى الله
عليه وسلم (إن
هذا اتبعنا.
فإن شئت أن
تأذن له. وإن
شئت رجع) قال:
لا. بل آذن له.
يا رسول الله!
5277-138/1- Bize Kuteybe
b. Said ve Osman b. Ebu Şeybe -ikisinin lafızları birbirine yakın olmak üzere-
tahdis edip dedi ki: Bize Cerir, A'meş'den tahdis etti, o Ebu Vai!'den, o Ebu
Mesud el-Ensari (radıyallahu anh)'dan şöyle dediğini rivayet etti: Ensardan Ebu
Şuayb denilen bir adam vardı. Onun kasap bir kölesi vardı. Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'i görünce yüzünden aç olduğunu anladı. Bunun üzerine
kölesine: Be adam! Sen bizim için beş kişiye yetecek bir yemek hazırla. Çünkü
ben, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i beş kişinin beşincisi olarak davet
etmek istiyorum. (Ebu Mesud) dedi ki: Köle yemeği yaptı. Sonra Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e gidip Onu beşi n beşincisi olarak çağırdı. Arkalarından bir
adam daha geldi. Kapıya gelince Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Şüphesiz bu arkamızdan geldi. Arzu edersen ona izin ver, istemezsen de
geri döner" buyurdu. Adam: Hayır, ey Allah'ın Rasulü! ona izin veriyorum
dedi.
(2036) - وحدثناه
أبو بكر بن
أبي شيبة
وإسحاق بن
إبراهيم.
جميعا عن أبي
معاوية. ح
وحدثناه نصر
بن علي الجهضمي
وأبو سعيد
الأشج. قالا:
حدثنا أبو أسامة.
ح وحدثنا
عبيدالله بن
معاذ. حدثنا
أبي. حدثنا
شعبة. ح
وحدثني
عبدالله بن
عبدالرحمن
الدارمي.
حدثنا محمد بن
يوسف عن سفيان.
كلهم عن
الأعمش، عن
أبي وائل، عن
أبي مسعود،
بهذا الحديث،
عن النبي صلى
الله عليه وسلم.
بنحو حديث
جرير.
قال
نصر بن علي في
روايته لهذا
الحديث: حدثنا
أبو أسامة.
حدثنا الأعمش.
حدثنا شقيق بن
سلمة. حدثنا
أبو مسعود
الأنصاري.
وساق الحديث.
5278- .. ./2- (Bunu)
bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim de birlikte Ebu Muaviye'den
tahdis etti. Bunu bize Nasr b. Ali el-Cahdami ve Ebu Said el-Eşe c de tahdis
edip dedi ki: Bize Ebu Usame tahdis etti. (H.) Bize Ubeydullah b. Muaz da
tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Şu'be tahdis etti. (H.) bana Abdullah
b. Abdurrahman ed-Darimi de tahdis etti, bize Muhammed b. Yusuf, Süfyan'dan tahdis
etti, hepsi A'meş'den, o Ebu Vail'den, o Ebu Mesud'dan bu hadisi Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den Cerir'in hadisine yakın olarak rivayet etti.
Nasr b. Ali de bu hadisi
rivayetinde dedi ki: Bize Ebu Usame tahdis etti, bize A'meş tahdis etti, bize
Şakik b. Seleme tahdis etti, bize Ebu Mesud el-Ensari tahdis etti deyip hadisi
rivayet etti.
2 م - (2036)
وحدثني محمد
بن عمرو بن
جبلة بن أبي
رواد. حدثنا
أبو الجواب.
حدثنا عمار
(وهو ابن رزيق)
عن الأعمش، عن
أبي سفيان، عن
جابر. ح
وحدثني سلمة
بن شبيب.
حدثنا الحسن
بن أعين.
حدثنا زهير.
حدثنا الأعمش
عن شقيق، عن
أبي مسعود، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم. وعن الأعمش،
عن أبي سفيان،
عن جابر، بهذا
الحديث.
5279- .. ./3- Bana
Muhammed b. Amr b. Cebele b. Ebu Revvad da tahdis etti, bize Ebu'l-Cevvab
tahdis etti, bize Ammar -ki o b. Zureyk'dir- 'Ameş'den tahdis etti, o Ebu
Süfyan'dan, o Cerir'den rivayet etti. (H.) Bana Seleme b. Şebib de tahdis etti,
bize Hasan b. A'yen tahdis etti, bize Zuheyr tahdis etti. bize A'meş, Şakik'den
tahdis etti, o Ebu Mesud'dan, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diye
rivayet etti.
Ayrıca yine A'meş'den, o
Ebu Süfyan'dan, o Cabir'den bu hadisi rivayet etti.
Diğer tahric: Seleme
b. Şebib'in hadisinin kaynaklan daha önce 5277'de gösterildi; Muhammed b. Amr
b. Cebele b. Ebu Revvad'ın hadisi ise yalnız başına Müslim rivayet etmiştir.
139 - (2037) وحدثني
زهير بن حرب.
حدثنا يزيد بن
هارون. أخبرنا
حماد بن سلمة
عن ثابت، عن
أنس؛
أن
جارا، لرسول
الله صلى الله
عليه وسلم،
فارسيا. كان
طيب المرق.
فصنع لرسول
الله صلى الله
عليه وسلم. ثم
جاء يدعوه.
فقال (وهذه؟)
لعائشة. فقال:
لا. فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم (لا).
فعاد يدعوه.
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم (وهذه؟)
قال: لا. قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم (لا). ثم
عاد يدعوه.
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
(وهذه؟) قال: نعم.
في الثالثة.
فقاما
يتدافعان حتى
أتيا منزله.
5280-139/4- Bana Zuheyr
b. Harb da tahdis etti, bize Yezid b. Harun tahdis etti, bize Hammad b. Seleme,
Sabit'den haber verdi, o Enes (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in çorbayı (sulu yemeği) güzel yapan Farisı bir komşusu
vardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e yemek hazırladıktan sonra
gelip Onu davet etti. Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Aişe (r.anha)
için: "Bu da mı" dedi. Adam: Hayır, deyince Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) de: "Gelemem" buyurdu. Adam tekrar onu (gelip)
davet etti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Bu da mı
(gelsin)" buyurdu. Adam, hayır deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
de: "Hayır (gelemem)" buyurdu. Sonra tekrar (gelip) Onu davet edince
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu da (gelsin) mi"
buyurdu. Adam üçüncüsünde, evet deyince kalkıp biri diğerinin arkasından
yürüyüp adamın evine gittiler.
Diğer tahric: Nesai,
3436
AÇIKLAMA: Bu babtaki
hadislerden birisine göre "Ebu Şuayb adında ensardan bir adam Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bir yemek hazırladı... Ona izin veriyorum ey
Allah'ın Rasulü dedi." Hadisi yine bu babta (5280) "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in çorbası (sulu yemeği) güzel yapan Farisı bir
komşusu vardı ... evine gittiler" hadisi yer almaktadır.
Birinci hadisten (5277)
şu hüküm anlaşılmaktadır: Davet olunan bir kişinin arkasından davete
çağırılmadan bir başka adam gidecek olursa, davet olunan kişinin o davetsiz
misafire izin vermemesi de ona gelme dememesi de gerekir. Yemek sahibinin
evinin kapısına gelince de ona içeri girmesine izin verip vermemesini anlamak
için de durumu bildirir. Yemek sahibi olanın ise eğer onun gelmesinin hazır
bulunanları rahatsız etmesi sureti ile yahut da onlar hakkında hoşlarına
gitmeyecek şayialar yaymasından ya da onlarla birlikte oturması, fasıklıkla ve
benzeri bir durumla ün kazanmış olmasından ötürü onların seviyesini düşürmesi
gibi bir kötülük doğurmayacaksa, o davetsiz misafire izin vermesi müstehaptır.
Şayet onun bu davette bulunmasından bu gibi hususlardan birisinden korkulacak
olursa ona izin vermez ve eğer uygun gelecekse -onu güzel bir şekilde geri
çevirmek için- yemekten ona bir şeyler vermek sureti ile dahi olsa onu kibar
bir şekilde reddetmesi gerekir. Böyle bir şey yapması uygunsa bunu da yapması
uygundur.
İkinci hadis, (5280)
Farisı (İranlı) kıssası hakkındadır. Bu öncekinden farklı bir hadisedir. Bu da
ortada davete icabet etme görevini yerine getirmeyi engelleyen bir mazeretin
bulunması hali hakkında yorumlanmıştır. Çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bu durumda onun davetini kabul etmek ve etmemekten birisini seçmekte
serbestti. O da caiz olan iki husustan birisini tercih etti ki bu da davete
icacet etmemekti. Ancak kendisi ile birlikte Aişe (radıyallahu anha) ya da aç
olduğu için -ya da benzeri bir sebeple- gelmesine izin vermesi hali müstesna.
Çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Aişe (radıyallahu anha)'dan ayrı olarak
tek başına yemek yemekten hoşlanmamıştı. Bu ise güzel bir geçim, birliktelik
hukuku ve müekked oturup kalkma meclis arkadaşlığı yapma adabının bir
gereğidir. Davet sahibi onun da gelmesine izin verince Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) de caiz olan ikinci hususu seçti. Çünkü maslahat farklı bir hal
almıştı. O da onun istediği kendisi ile birlikte oturup kalkan kişiye (Aişe'ye)
ikram edilmesi, onunla birlikte bulunma hakkının ve onun kollanıp gözetlenme
hakkının meydana gelecek bu ziyafet ile yerine getirmek istemesi idi.
Daha önce velime (düğün
ziyafeti) babında davete icabeti terk etmek ile ilgili mazeretlerin neler
olduğu açıklanmış idi. Aynı şekilde ilim adamlarının davete icabet etmenin
vacip olduğu hususundaki görüş ayrılığl ile aralarından düğün ziyafeti dışında
-bu şekilde olduğu gibi- vacip görmeyen kimseler olduğu da açıklanmıştı.
"Biri diğerinin
arkasından kalktı." Yani onların her biri diğerinin arkasından yürüyüp
gitti.
İlim adamlarının
açıklamalarına göre bu Farisı zatın önce Aişe (radıyallahu anha)'yı davet
etmeyişinin sebebi yemeğin az olması idi. Çünkü o yemeği n Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e yeterli gelmesini istemişti.
Bu hadis-i şerifte, sulu
yemek (çorba) ve diğer hoş ve lezzetli şeylerin yenilmesinin caiz olduğu hükmü
anlaşılmaktadır. Nitekim yüce Allah: "De ki: Allah'ın kulları için
çıkarmış olduğu zineti ve rızkın hoş ve temiz olanlarını haram eden kimdir.
" (Araf, 32) buyurmaktadır.
Birinci (5277) hadisteki
"Ebu Şuayb'in kasap bir kölesi vardı" ifadesi et satan bir kölesi
vardı demektir. Bunda da kasaplığın caiz oluşuna ve kasaplık mesleği kazancının
da helal olduğuna delil vardır. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: