SAHİH-İ MÜSLİM |
İÇECEKLER |
9 - باب:
إباحة النبيذ
الذي لم يشتد
ولم يصر مسكرا.
9- ŞİDDETLENMEYEN VE
SARHOŞLUK VERECEK DURUMA GELMEYEN NEBİZİN MÜBAH OLDUĞU BABI
79 - (2004) حدثنا
عبيدالله بن
معاذ العنبري.
حدثنا أبي. حدثنا
شعبة عن يحيى
بن عبيد، أبي
عمر
البهراني،
قال: سمعت ابن
عباس يقول:
كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم ينتبذ له
في أول الليل،
فيشربه، إذا
أصبح، يومه
ذلك، والليلة
التي تجيء،
والغد
والليلة
الأخرى، والغد
إلى العصر.
فإن بقي شيء،
سقاه الخادم؛
أو أمر به فصب.
5194-79/1-
Bize Ubeydullah b. Muaz el-Anberi de tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize
Şu'be, Yahya b. Ubeyd, Ebu Ömer el-Behrani’DEN şöyle dediğini tahdis etti: İbn
Abbas'ı şöyle derken dinledim: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
gecenin ilk vakitlerinde nebiz (hoşaf) hazırlanırdı. O da sabah oldumu ve o gün
gündüz ile bir sonraki gece ertesi gün ve diğer gece ondan sonraki gün de
ikindiye kadar onu içerdi. Eğer bir şeyartarsa onu hizmetçiye içirir ya da onun
emri ile dökülürdü.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 3713; Nesai, 5753, 5754, 5755; İbn Mace, 3399;
80 - (2004) حدثنا
محمد بن بشار.
حدثنا محمد بن
جعفر. حدثنا
شعبة عن يحيى
البهراني.
قال: ذكروا
النبيذ عند
ابن عباس فقال:
كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم ينتبذ له
في سقاء. قال
شعبة: من ليلة
الاثنين،
فيشربه يوم آلاثنين
والثلاثاء
إلى العصر.
فإن فضل منه
شيء، سقاه
الخادم أو صبه.
5195-80/2-
Bize Muhammed b. Beşşar tahdis etti, bize Muhammed b.
Cafer tahdis etti, bize
Şu'be, Yahya el-Behrani’DEN şöyle dediğini tahdis etti. İbn Abbas'ın yanında
nebizi sözkonusu ettiler. Bunun üzerine o: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e bir tulumda nebiz yapılırdı dedi. Şu'be dedi ki: Pazartesi gecesinden
yapılır, onu pazartesi ve Salı günü ikindi vaktine kadar içerdi. Ondan bir
şeyarttı mı onu hizmetçiye içmesi için verir yahut dökerdi.
81 - (2004) وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة وأبو
كريب وإسحاق بن
إبراهيم -
واللفظ لأبي
بكر وأبي كريب
- (قال إسحاق:
أخبرنا. وقال
الآخران:
حدثنا) أبو
معاوية عن
الأعمش، عن
أبي عمر، عن
ابن عباس. قال:
كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم ينقع له
الزبيب.
فيشربه اليوم
والغد وبعد
الغد إلى مساء
الثالثة. ثم
يأمر به فيسقى
أو يهراق.
5196-81/3-
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, Ebu Kureyb ve İshak b. İbrahim -Iafız Ebu Bekr ve
Ebu Kureyb'e ait olmak üzere- tahdis etti. İshak bize Ebu Muaviye haber verdi,
dedi. Diğer ikisi tahdis etti, dedi. O A'meş'den, o Ebu Ömer'den, o İbn
Abbas’DAN şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
için kuru üzüm ıslatılırdı. O onu o gün, ertesi gün ve ondan sonraki gün üçüncü
günün akşamına kadar içer sonra da onun emri ile (başkasına) içsin diye ikram
edilir yahut dökülürdü.
82 - (2004) وحدثنا
إسحاق بن
إبراهيم.
أخبرنا جرير
عن الأعمش، عن
يحيى بن أبي
عمر، عن ابن
عباس. قال:
كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم ينبذ له
الزبيب في
السقاء.
فيشربه يومه
والغد وبعد
الغد. فإذا
كان مساء
الثالثة شربه
وسقاه. فإن
فضل شيء
أهراقه.
5197-82/4-
Bize İshak b. İbrahim de tahdis etti ... İbn Abbas dedi ki: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e tulum içerisinde kuru üzüm nebiz yapılırdı. O
da onu o gün, ertesi gün ve ondan sonraki gün içerdi. Üçüncü günün akşamı
olunca içer ve başkasına içsin diye ikram ederdi. Bir şeyartacak olursa onu
dökerdi.
83 - (2004) وحدثني
محمد بن أحمد
بن أبي خلف.
حدثنا زكرياء
بن عدي. حدثنا
عبيدالله عن
زيد، عن يحيى،
أبي عمر
النخعي. قال:
سأل
قوم ابن عباس
عن بيع الخمر
وشرائها
والتجارة
فيها؟ فقال:
أمسلمون
أنتم؟ قالوا:
نعم. قال: فإنه
لا يصلح بيعها
ولا
شراؤها ولا
التجارة
فيها. قال:
فسألوه عن
النبيذ؟ فقال:
خرج رسول الله
صلى الله عليه
وسلم في سفر.
ثم رجع وقد
نبذ ناس من
أصحابه في
حناتم ونقير
ودباء. فأمر
به فأهريق. ثم
أمر بسقاء
فجعل فيه زبيب
وماء. فجعل من
الليل فأصبح.
فشرب منه يومه
ذلك وليلته
المستقبلة.
ومن الغد حتى
أمسى. فشرب وسقى.
فلما أصبح أمر
بما بقي منه
فأهريق.
5198-83/5-
Bana Muhammed b. Ahmed b. Ebu Halef de tahdis etti.
Bize Zekeriyya b. Adiyy
tahdis etti, bize Ubeydullah b. Zeyd, Yahya, Ebu Ömer en-Nehal'den şöyle
dediğini tahdis etti: Birkaç kişi İbn Abbas'a içki satmanın onu içmenin ve
ticaretini yapmanın hükmünü sordular.
İbn Abbas: Siz Müslüman
mısınız, dedi. Onlar: Evet dedi. İbn Abbas:
Onun satımı da satın
alınması da ticaretinin yapılması da doğru değildir, dedi.
(Ebu Ömer devamla) dedi
ki: Sonra ona nebiz hakkında sordular. O şu cevabı verdi: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir sefere ÇıkmıŞtı. Sonra geri döndüğünde ashabından
bir takım kimselerin sırlı küplerde oyulmuş ağaç kütüklerinde ve kurutulmuş
kabaklarda nebiz yapmış olduklarını gördü de bunun dökülmesini emir buyurdu.
Sonra bir tulum getirilmesini emretti. İçine kuru üzüm ve su konuldu ve
geceleyin bırakıldı. Sabah olunca ondan o gün ve gelen gece ile ertesi gün
akşama kadar ondan içti. Hem kendisi içti hem içirdi. Sonra sabah olunca ondan
geri kalanın dökülmesini emir buyurdu.
84 - (2005) حدثنا
شيبان بن
فروخ. حدثنا
القاسم (يعني
ابن الفضل
الحداني).
حدثنا ثمامة
(يعني ابن حزن
القشيري) قال:
لقيت
عائشة.
فسألتها عن
النبيذ؟ فدعت
عائشة جارية
حبشية فقالت:
سل هذه. فإنها
كانت تنبذ لرسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
فقالت
الحبشية: كنت
أنبذ له في
سقاء من
الليل. وأوكيه
وأعلقه. فإذا
أصبح شرب منه.
5199-84/6-
Bize'Şeyban b. Ferruh tahdis etti, bize el-Kasım -yani b. el-Fadl el-Hüddanı-
tahdis etti, bize Sümame -yani b. Hazm el-Kuşeyri- tahdis edip dedi ki: Aişe
ile karşılaştım ve ona nebize dair sordum. Aişe (radıyallahu anha) Habeşli bir
cariye çağırdı ve: Sen buna sor. Çünkü Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e kendisi nebiz hazırlardı dedi. Habeşli cariye: Ben Ona geceden bir
tulumda nebiz hazırlar, ağzını bağlayıp onu asardım. Sabah oldumu da ondan
içerdi dedi.
85 - (2005) حدثنا
محمد بن
المثنى العنزي.
حدثنا
عبدالوهاب
الثقفي عن
يونس، عن
الحسن، عن
أمه، عن
عائشة. قالت:
كنا
ننبذ لرسول
الله صلى الله
عليه وسلم في
سقاء. يوكى
أعلاه. وله
عزلاء. ننبذه
غدوة، فيشربه
عشاء. وننبذه
عشاء، فيشربه
غدوة.
5200-85/7
- Bize Muhammed b. el-Müsenna el-An ez! tahdis etti. Bize Abdulvehhab es-Sekafi
Yunus'dan tahdis etti, o Hasan'dan, o annesinden, o Aişe'den şöyle dediğini
rivayet etti: Biz, Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bir tulumda nebiz
hazırlardık. Üst tarafı bağlanırdı. Bu tulumun alt tarafından da bir deliği
(tulumdan içmek için bir ağzı) vardı. Biz o nebizi sabahleyin hazırlarsak akşam
içerdi, akşamdan hazırlarsak sabah içerdi.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 3711; Tirmizi, 1871
AÇIKLAMA: Bu babta
İbn Abbas (radıyallahu anh)'ın: "RasUluilah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e gecenin ilk vakitlerinde nebiz hazırlanır... yahut onun emri ile
dökülürdü" hadisi yer almaktadır. Geri kalan diğer hadisler de bununla
aynı anlamdadır.
Bu hadislerde nebiz
hazırlamanın (hoşaf yapmanın) caiz olduğu ve bu nebizden değişmediği ve
kaynamadığı sürece tatlı kalmaya devam ettiği süre boyunca içmenin caiz
olduğuna delalet vardır. Bu da ümmetin icmaı ile caizdir. Üç günden sonra onu
hizmetçiye içirmek ve dökmek ise üç günden sonra değişikliğe uğrayacağından
emin olunmamasından dolayıdır. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üç günden
sonra tenzihen ondan uzak dururdu.
(5195) "Onu
hizmetçiye içirir yahut dökerdi." Yani bazen içsin diye hizmetçiye verir
bazen de dökerdi. Buna sebep ise nebizin durumunun farklı oluşudur. Eğer
nebizde herhangi bir değişiklik ve buna benzer sarhoşluk verme belirtileri
görülmüyorsa içsin diye hizmetçiye verir onu dökmezdi. Çünkü o zayi edilmesi
haram olan bir maldır. Kendisi ise tenzihi olarak onu içmezdi. Şayet onda
sarhoşluk vericiliğin ve değişmenin belirtileri ortaya çıkmışsa onu dökerdi.
Çünkü sarhoşluk verecek hale geldimi haram ve necis olur. Bu durumda dökülür ve
onu hizmetçiye içsin diye vermezdi. Çünkü sarhoşluk veren bir içeceğin kendisi
tarafından içilmesi caiz olmadığı gibi hizmetçiye içirilmesi de caiz değildir.
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in üç gün tamamlanmadan önce ondan içmesi
ise değişmemesi ve değişikliğin belirtilerinin görülmemesi ve hiçbir şekilde
şüphe olmaması hali ile ilgilidir. Allah en iyi bilendir.
(5200) Aişe (radıyallahu
anha)'nın rivayet ettiği hadiste: "Sabahleyin nebiz yapılır, onu akşam
içerdi, akşam yapılırsa onu sabah içerdi" ibareleri de İbn Abbas'ın üç gün
süre ile ondan içmesi şeklindeki hadisine aykırı değildir. Çünkü bir gün süre
içerisinde ondan içmek daha fazla süre zarfında içmeye engel değildir. Bazıları
da şöyle demiştir: Belki de Aişe (r.anha)'nın hadisi, sıcak ve bir günden fazla
kalması halinde bozulacağından korkulduğu zamanlar hakkında, İbn Abbas'ın
hadisi ise üç günden önce değişmeyeceğinden emin olunduğu zaman hakkındadır
diye açıklamışlardır. Bir diğer açıklamaya göre Aişe (radıyallahu anha)'nın
hadisi, gününde bitirilecek kadar az nebiz hakkında, İbn Abbas'ın hadisi ise bu
zaman zarfında bitirilemeyecek kadar çok nebiz hakkında olduğu da söylenmiştir.
Allah en iyi bilendir.
(5197) "Üçüncü
günün akşamına kadar" buradaki "akşam" anlamındaki lafız mim
harfi ötreli "musa'" ve kesreli (misa') olmak üzere iki ayrı
söyleyişi vardır. Ötreli söyleyiş daha tercih edilendir.
(5198) "Zeyd'den o
Yahya en-Nehai'den" Burada adı geçen Zeyd, İbn Ebu Uneyse'dir. Yahya
en-Nehai ise bundan önceki rivayette adı geçen Yahya el-Behrani'dir. Onun
hakkında el-Behrani, en-Nehai, el-Kufi nisbetleri kullanılır.
(5199) "Bize
el-Kasım -yani b. Fadl el-Hüddani- tahdis etti." Burada Hüddani isminde ha
ötreli dal şeddelidir. Hüddanoğullarına mensuptur. Ama onların kendisinden
değildir. Aksine aralarında gidip yerleşmiş birisi idi. Kendisi esasenel-Haris
b. Malik oğullarındandır.
"Onun ağzını
bağlardı." Yani kırbanın baş tarafının kendisi ile bağlandığı iple onu
bağlardım.
(5200)
"el-Hasen'den, o annesinden" burada geçen Hasan-ı Basri'dir,
annesinin adı da "Hayre" dir. O Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
zevcesi Um Seleme'nin azadlısı idi. Kendisinden iki oğlu Hasan ve Said rivayet
nakletmiştir.
Hadisteki "ağzı
bağlanan bir tulumda" bu benim yanlış yazılıp yanlış zaptedildiğini
gördüğüm kelimelerdendir. Doğru şekli (sonunda hemze olarak "yukau"
değil de) ye harfi ve sonu hemzesiz olarak "yuka" şeklidir. Bu
kelimede görülebilecek bazı bozukluk şekillerini ayrıca sözkonusu etmeye
ihtiyaç yoktur.
"Alttan bir deliği
olan." Buradaki "azla" ayn harfi fethalı ze harfi sakin ve sonu
med iledir. Kırbanın ve tulumun alt taraflarında olan deliğe (emziğe) denilir.
"Onu akşam
içerdi." Buradaki "akşam" anlamındaki lafzın ayn harfi kesreli,
şin fethalı ve sonu medli "işa'''dir. Bazıları da ayn harfi fethalı şin
kesreli ve sonrasında şeddeli bir ya ile "aşiyyen" şeklinde
zaptetmişlerdir.
86 - (2006) حدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
عبدالعزيز
(يعني ابن أبي
حازم) عن أبي
حازم، عن سهل
بن سعد. قال:
دعا
أبو أسيد
الساعدي رسول
الله صلى الله
عليه وسلم في
عرسه. فكانت
امرأته يومئذ
خادمهم. وهي
العروس. قال
سهل: تدرون ما
سقت رسول الله
صلى الله عليه
وسلم؟ أنقعت
له تمرات من
الليل في تور.
فلما أكل سقته
إياه.
5201-86/8-
Bize Kuteybe b. Said tahdis etti, bize Abdulaziz -yani b. Ebu Hazim- Ebu
Hazim’den tahdis etti, o Sehl b. Sa'd’dan şöyle dediğini rivayet etti: Ebu
Useyd es-Saidi, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i düğününe davet etti.
Onun hanımı o gün -gelin olduğu halde- onların hizmetini görüyordu. Sehl dedi
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e içecek olarak ne ikram ettiğini
biliyor musunuz? Geceden bir toprak çömlek içerisinde birkaç kuru hurmayı onun
için ıslatmıştı. Yemek yedikten sonra bunu Ona içmek üzere ikram etti dedi.
Diğer tahric: Buhari,
6685, 5176; İbn Mace, 1912
(2006) - وحدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
يعقوب (يعني
ابن عبدالرحمن)
عن أبي حازم.
قال: سمعت
سهلا يقول: أتى
أبو أسيد
الساعدي رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
فدعا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
بمثله. ولم
يقل: فلما أكل
سقته إياه.
5202- .. ./9- Bize
Kuteybe b, Said de tahdis etti, bize Yakub b. Abdurrahman, Ebu Hazim'den şöyle
dediğini tahdis etti. Sehl'i şöyle derken dinledim: Ebu Useyd es-Saidi
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelerek Allah Rasulü'nü davet etti,
deyip hadisi aynen rivayet etti fakat: "Yemek yedikten sonra onu kendisine
ikram etti" demedi.
Diğer tahric: Buhari,
5183, 5591
87 - (2006) وحدثني
محمد بن سهل
التميمي.
حدثنا ابن أبي
مريم. أخبرنا
محمد (يعني
أبا غسان). حدثني
أبو حازم عن
سهل بن سعد،
بهذا الحديث.
وقال: في تور
من حجارة.
فلما فرغ رسول
الله صلى الله
عليه وسلم من
الطعام
أماثته فسقته.
تخصه بذلك.
5203-87/10- Bana
Muhammed b. es-Sehl Temimi de tahdis etti, bize İbn Ebu Meryem tahdis etti,
bize Muhammed -yani Ebu Gassan- haber verdi, bana Ebu Hazim, Sehl b. Sa'd’dan
bu hadisi tahdis etti ve: "Taştan bir kase içerisinde (nebiz yaptı)
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yemeğini bitirince onu Ezdikten sonra
Ona içirdi ve bunu özel olarak Ona ikram etti dedi.
Diğer tahric: Buhari,
5182
AÇIKLAMA: (5201)
"Bir çömlek kase içerisinde onun için birkaç hurma ıslatmıştı."
Asıl nüshalarda bu
şekilde "enkaat: ıslatmıştı" şeklindedir. Bu kullanım da sahihtir.
"Tevr" ise bakır, taş ya da buna benzer bir kap ya da bir kasedir.
Bazen ondan abdest dahi alınabilir.
"Se hı b. Sa'd
(radıyallahu anh) dedi ki: ... yemeğini bitirdikten sonra onu içmek üzere
kendisine ikram etti." Burada sözü edilen (gelinin onlara hizmet etmesi)
bu halin hicaptan önce olduğu şeklinde yorumlanır. Vücudunun tesettür
içerisinde olduğu şeklinde yorumlanması da uzak bir ihtimaldir.
"Ebu Useyd"in
Useyd isminde hemze ötrelidir. Adı Malik'dir. Daha önce sözkonusu edilmişti.
(5203) "Onu ezdi ve
içsin diye Ona ikram etti. Bunu Ona özel olarak ikram etti." Biz bu
kelimeyi (emasethu: onu ezdi, lafzını) böylece zaptettik. Bizim diyarımızdaki
asıl nüshalarda da bu şekilde üç noktalı peltek se ile "emasethu"
şeklindedir. Bu fiil "mase" ve "emase" diye kullanılır.
Bunlar iki meşhur söyleyiştir. Hemzeli "emase" söyleyişini kabul
etmeyenler ise hata etmiştir. Bunun anlamı ise onu ezip içindekini çıkarıp
eritti şeklindedir. Bazıları onu yumuşattı anlamında olduğunu da
söylemişlerdir. Bu da birinci anlama göre açıklanır. Kadı Iyaz'ın naklettiğine
göre bazıları bunu arka arkaya gelen iki te harf ile "ematethu: onu
öldürdü, Ezdi, çürüttü" diye rivayet etmişlerdir ki bu da ilki ile aynı
anlamdadır.
"özel olarak Ona
ikram etti." Müslim'in Sahihi'nde bu şekilde "tahsis etmek"ten
gelen bir mı olarak "tehussuhu" şeklindedir. Aynı zamanda Buhari'nin
Sahihi'nde de böyledir. Buhari'nin bazı ravileri ise bunu "ithaf
(ikram)"dan gelen "tuthifuhu" diye rivayet etmişlerdir. Nitekim
bu mı, bir kimseye özel olarak bir şeyi verip ikramda bulunmak hakkında
kullanılır.
Buradan yemek ikram
edli!n kişinin hazır olanlardan birisine yemeğin ve içeceğin değerli alanını
özel olarak ikram etmesinin -geri kalanlar ilmi salih bir kimse olması, üstün
şerefli birisi olması ya da bir başka sebep dolayısı ile özel ikrama mazhar
olan bu kişi tercih edildiğinden ötürü rahatsız olmayacaklarsa" caiz
olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim o zaman orada hazır bulunanlar da Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i üstün tutup tercih ediyor, Ona özel ikramda
bulunulmasından dolayı memnun oluyor ve olan bu işe seviniyorlardı.
Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) de bu özel içeceği iki sebepten ötürü içmişti.
Birincisi, o içeceği
takdim eden kimsenin ikramı ve bu ikramı kabul etmekte herhangi bir kötülüğün olmaması,
buna karşılık kabul edilmemesi halinde kalbinin kınlacak olması. İkincisi ise
bunun caiz olduğunun beyan edilmesidir. Allah en iyi bilendir.
88 - (2007) حدثني
محمد بن سهل
التميمي وأبو
بكر بن إسحاق (قال
أبو بكر:
أخبرنا. وقال
ابن سهل:
حدثنا) ابن
أبي مريم.
أخبرنا محمد
(وهو ابن
مطرف، أبو غسان).
أخبرني أبو
حازم عن سهل
بن سعد. قال:
ذكر
لرسول الله
صلى الله عليه
وسلم امرأة من
العرب. فأمر
أبا أسيد أن
يرسل إليها.
فأرسل إليها.
فقدمت. فنزلت
في أجم بني
ساعدة. فخرج
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم حتى
جاءها. فدخل
عليها. فإذا
امرأة منكسة
رأسها. فلما
كلمها رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
قالت: أعوذ
بالله
منك. قال (قد
أعذتك مني)
فقالوا لها:
أتدرين من
هذا؟ فقالت:
لا. فقالوا:
هذا رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. جاءك
ليخطبك. قالت:
أنا كنت أشقى
من ذلك.
قال
سهل: فأقبل
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يومئذ
حتى جلس في
سقيفة بني
ساعدة هو
وأصحابه. ثم
قال (اسقنا)
لسهل. قال:
فأخرجت لهم
هذا القدح
فأسقيتهم فيه.
قال
أبو حازم:
فأخرج لنا سهل
ذلك القدح
فشربنا فيه.
قال: ثم
استوهبه، بعد
ذلك، عمر بن
عبدالعزيز
فوهبه له. وفي
رواية أبي بكر
بن إسحاق: قال:
(اسقنا يا سهل(.
5204-88/11-
Bana Muhammed b. Sehl et-Temımi ve Ebu Bekr b. İshak tahdis etti. Ebu Bekr:
Bize İbn Ebu Meryem haber verdi, derken İbn Sehl: Tahdis etti, dedi. Bize
Muhammed -ki o b. Mutarrif Ebu Gassan'dır- haber verdi, bana Ebu Hazim, Sehl b.
Sa'd’dan şöyle dediğini haber verdi:
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e Araplardan bir kadından söz edildi. O da Ebu Üseyd'e o
kadına birisini göndermesini emir buyurdu. Ona birisini gönderdi. Kadın da
gelip Saideoğullarının kalelerinde konaktadı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) Çıkıp O kadının yanına geldi. Kadının olduğu yere girince başını önüne
eğmiş bir kadın ile karşılaştı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onunla
konuşunca senden Allah'a sığınınm dedi. Allah Rasulü: "Ben de seni benden
(o sığındığına) sığındırdım" buyurdu. Kadına: Bunun kim olduğunu biliyor
musun dediler. Kadın hayır deyince ona: Bu, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'dir. Sana talip olmak için geldi dediler. Kadın: Meğer ben çok bedbaht
birisi imişim dedi. Sehl dedi ki: O gün Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) geldi ve arkadaşları ile birlikte Saideoğulları sakifesinde oturdu.
Sonra Sehl'e: "Bize içecek bir şey ver" buyurdu. (Sehl) dedi ki: Ben
de onlara şu kaseyi çıkardım ve ondan kendilerine içecek ikram ettim.
Ebu Hazim dedi ki: Sonra
Sehl bize o kaseyi çıkardı. Biz de ondan içtik. (Ebu Hazim) dedi ki: Bundan
sonra Ömer b. Abdulaziz onu kendisine hibe etmesini istedi. O da ona hibe etti.
Ebu Bekr b. İshak
rivayetinde: "Ey Sehl, bize içecek bir şey ver" buyurdu
şeklindedir.
Diğer tahric: Buhari,
5637
89 - (2008) وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة
وزهير بن حرب.
قالا: حدثنا
عفان. حدثنا
حماد بن سلمة
عن ثابت، عن أنس.
قال:
لقد
سقيت رسول
الله، بقدحي
هذا، الشراب
كله. العسل
والنبيذ
والماء واللبن.
5205-89/2-
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Zuheyr b. Harb da tahdis edip dedi ki: Bize Affan
tahdis etti, bize Hammad b. Seleme, Sabit’DEN tahdis etti, o Enes’DEN şöyle
dediğini rivayet etti: Gerçekten ben, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e şu kasemle her türlü içeceği balı, nebizi, su ve sütü içmek üzere
ikram ettim dedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: (5204)
"Saideoğulları kaleleri." Kaleler anlamındaki "ucum" lafzı hemze
ve cim harfleri ötrelidir. Çoğulu med ile acam diye gelir. Dil bilginleri:
Acam, kaleler demektir, demiştir.
"Başını önüne eğmiş
bir kadın gördü." (Önüne eğmek anlamındaki) nekese fiili kef harfi şeddeli
olarak nekkese diye de kullanılır. Başını önüne eğmek demektir.
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Seni benden (sığındığın zata) sığındırdım"
buyruğu şu demektir: Ben de seni bıraktım, terk ettim. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in onunla evlenmeyişi onu beğenmediğinden dolayıdır. Buna
sebep ise ya onun suretini yahut da ahlakını beğenmemiş ya da bundan başka bir
sebepten ötürü beğenmemiş olabilir.
Burada evlenmek isteyen
bir erkeğin nikahlamak istediği birisine bakmasının caiz olduğu hükmü
anlaşılmaktadır. Meşhur hadiste de Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sizden Allah'a
sığınan kimsenin bu sığınmasını kabul ediniz" buyurmuştur. İşte bu kadın
yüce Allah'a sığınınca Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de onun bu
sığınmasını kabul edip onu bırakmaktan başka bir çare bulamadı. Bir şeyi de
yüce Allah için terk etti mi bir daha ona geri dönmezdi. Allah en iyi bilendir.
"Sehl bize o kaseyi
çıkardı. .. Ona hibe etti." Yani Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in içtiği O kaseyi hibe etti. Bu hadisten Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in eserlerinin ve onun elinin değdiği şeylerin yahut giyindiği
elbiselerin ya da onda kendisinden herhangi bir iz bulunan eserlerin
bereketinden yararlanmanın meşru olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Bu da Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in namaz kıldığıyerde ve Ravza-i kerimede namaz
kılmak sureti ile teberrük etmenin meşruiyeti üzerinde selef ve halefin ittifak
ile kabul ettikleri bir husus gibidir. Aynı şekilde onun girdiği mağaraya
girmek ve diğer hususlar da bu kabildendir. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in Ebu Talha'ya insanlar arasında paylaştırması için saçlarını vermesi,
diğer taraftan kendisine kefen yapılmak üzere kızına (r.anha) elbisesini
vermesi de ayrıca iki hurma fidanını iki kabre dikmesi de bu kabildendir.
Milhan kızı da Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in terini toplamıştı.
Ashab Onun artan abdest suyunu üzerlerine sürmüşler, onun tükürüğü ile
yüzlerini ovalamışlardı. Bunların benzeri hususlar pek çoktur, sahih rivayetler
arasında meşhurdur. Bütün bunlar gayet açık olup bunda bir şüphe yoktur.
(5205) "Şu kasemle
RasUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ... içirdim." Burada nebizden
kasıt daha önce bu bablardaki hadislerde açıklanan nebizdir. O da sarhoşluk
verecek sınıra ulaşmamış olan (hoşaf, meyve suyu vs.) dir. Bu da önceki
hadislerde geçen: "sarhoşluk veren her şey haramdır" şeklindeki
hadisleri dolayısı ile muayyen olarak kabul edilebilecek tek açıklamadır. Allah
en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
10- SÜT İÇMENİN
CAİZ OLDUĞU BABI