SAHİH-İ MÜSLİM

KURBAN

 

6- FERA' VE ATİRE BABI

 

5088-38/1- Bize Yahya b. Yahya et-Temımı, Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, Amr en-Nakid ve Zuheyr b. Harb de tahdis etti. Yahya bize Süfyan b. Uyeyne haber verdi derken diğerleri tahdis etti dedi. O Zühri'den, o Said'den, o Ebu Hureyre'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den rivayet etti. (H.) Bana Muhammed b. Rafi' ve Abd b. Humeyd de tahdis etti. Abd bize Abdurrezzak haber verdi derken İbn Rafi' tahdis etti dedi. Bize Ma'mer, Zühri'den haber verdi, o İbnu'l- Müseyyeb'den, o Ebu Hureyre’DEN şöyle dediğini rivayet etti:

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Fera'da yoktur atire de" buyurdu.

İbn Rafi' rivayetinde fera': Arapların (hayvanlarının) yavruladığı ilk yavru idi. Onu keserlerdi ibaresini eklemiştir.

 

 

Diğer tahric: Muhammed b. Raft'in hadisini Buhari, 5473; Tırmizi, 1512; Yahya b. Yahya'nın hadisini Buhari, 5473, 5474'de; Ebu Davud, 2831; Tırmizi, 1512; Nesai, 4233, 4234; İbn Mace, 3168'de

 

AÇIKLAMA:          Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Fera'da yoktur atire de yoktur" buyruğu ve fera' onların (hayvanlarının) yavruladığı ilk yavru idi. Onlar onu keserlerdi" buyruğu ile ilgili olarak dil bilginleri ve başkalarının dediklerine göre fera' fethalı fe ve re ve sonra da ayn harfi ile olup sonuna yuvarlak te getirilerek "el-fer'atuh" de denilebilir. Atire ise fethalı ayn ile sonra da te harfi iledir. Onlar dediler ki: Atire ise onların Recep ayının ilk on gününde kestikleri bir hayvan idi. Onlar buna aynı zamanda "recebiyye" de derlerdi.

 

ilim adamları atireyi ittifakla bu şekilde açıklamışlardır. Fera'ı ise burada onların hayvanlarının kestikleri ilk yavrusu diye açıklamıştır. Şafii mezhebine mensup ilim adamları ve başkaları der ki: Bu davarın ilk yavrusu olup onlar bunu keserlerdi. Mülk edinmezlerdi. Böylelikle annenin bereketli olmasını, soyunun çok olmasını ümit ederlerdi. Dil bilginlerinden olsun, başkaları olsun pek çok kişi bunu böylece açıklamışlardır. Bunların bir çoğu da fera': ilk doğan yavru olup onlar bunu kendi ilahlarına ve putlarına keserlerdi demişlerdir. Bu açıklama bu şekilde Buhari'nin Sahihi'nde ve Ebu Davud'un Süneni'nde de kaydedilmiştir. Fera'ın develerinin sayısı yüzü bulan kimsenin bunlardan ilk edindiği yavru olduğu da söylenmiştir. Onlar bunu kesiyorlardı.

 

Şemir dedi ki: Ebu Malik dedi ki: Bir adamın develerinin sayısı yüze ulaştımı bir ilk yavru deveyi alıp putuna keserdi. Buna da fera' derlerdi.

 

Bu hadisten başka hadislerde atire ve fera'ın emredildiği sahih olarak gelmiştir. Buna dair çeşitli hadisler gelmiş olup bunlardan birisi Nubeyşe (r.a.)'ın rivayet ettiği hadistir. O dedi ki: Bir adam, Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e seslenerek: Biz cahiliye döneminde iken Recep ayında atire keserdik dedi. Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hangi ayda olursa olsun Allah için kesiniz. Allah için iyilik yapm ve yedirin" buyurdu. Adam: Biz cahiliye döneminde fera' diye bir kurbanlık keserdik. Bize ne emir buyurursun dedi. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Merada yayılan her (yüz deve) de bir fera' vardır. Sen bu davarlarmı sayarsın. Nihayet yük taşıyacak duruma gelince onu keser ve etini tasadduk edersin" buyurdu. Bunu Ebu Davud ve başkaları sahih senetlerle rivayet etmişlerdir. ibnu'l- Munzir: 

 

Bu sahih bir hadistir demiştir.

 

Bu hadisin ravilerinden birisi olan Ebu Kilabe: (hadiste geçen) saime (merada yayılan deve) den kasıt yüz deve demektir demiştir. Bunu ayrıca Beyhaki de sahih olan kendi isnadı ile Aişe (radıyallahu anha)'dan diye şöyle dediğini rivayet etmiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) her elli davardan bir fera' kesmemizi emir buyurdu. Bir rivayette de her elli koyundan bir koyun denilmektedir. ibnu'l- Munzir dedi ki: Aişe'nin rivayet ettiği hadis sahihtir.

 

Ebu Davud'un Süneni'nde Amr b. Şuayb'den, o babasından diye rivayet etmiştir. Ravi: Zannederim o dedesinden de demiştir, dedi ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e fera' hakkında soru sorulmuş ve o şöyle buyurmuştur: "Fera' bir haktır. Ama siz onu büyüyünceye kadar yahut bir yaşına ya da iki yaşına gelinceye kadar bırakıp onu bir dul kadına vermen yahut da Allah yolunda binilsin diye onu birisine vermen, onu kesip de etinin tüyüne karışmasından, kabının sütünü döküp artık onu dişi devene vermenden (yani o kestiği n yavrunun annesini evladını keserek yavrusunun acısını tattırdığın için sütünün kesilmesinden) daha hayırlıdır" buyurdu. Ebu Ubeyd bu hadisi açıklarken şunları söylemektedir: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Fera' bir haktır ama onlar yavru doğar doğmaz onu kesiyorlardı. Halbuki bu hali ile karın doyurmazdı demek istemiştir. Bundan dolayı sen onu kestiğin zaman eti tüyüne karışırdı" buyurmuştur.

 

Hadiste yavrusunun gitmesinin artık sütünün kesilmesine sebep olduğu'da anlaşılmaktadır. Bundan dolayı: Kabını dökmenden hayırlıdır demiştir. Yani sen bunu yaptığın taktirde sanki kabını ters yüz etmiş ve içindekini dökmüş gibi olursun. Bununla sütünün kesileceğine işaret etmiştir. Ayrıca hadiste böyle yapmakla ona yavrusunun acısını tattırdığı da belirtilmektedir. Bundan dolayı "dişi devene yavrusunun acısını tattırmandan hayırlıdır" buyurarak böylelikle yavrusunu bir yaşına gelinceye kadar bırakmasına işaret etmiş olmaktadır. Bu yaşa gelince de etine lezzet gelir ve yavru da annesinin sütünden yararlanmış olur. Yavrusundan ayrılmak da annesine zor gelmez. Çünkü yavrunun annesine artık ihtiyacı kalmamış olur. Ebu Ubeyd'in açıklamaları bunlardır.

 

Beyhaki de kendi isnadı ile el-Haris b. Ömer'den şöyle dediğini rivayet etmektedir: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına arafatta iken -ya da Minada iken- vardım. Bir adam Ona atire hakkında soru sorması üzerine: "İsteyen atire kesebilir, isteyen kesmez. İsteyen fera' kesebilir isteyen de kesmez" buyurdu. Ebu Rezin'den de şöyle dediği rivayet edilmektedir: Ey Allah'ın Rasulü! Biz cahiliye döneminde recep ayında bir takım hayvanlar keserdik, onlardan yer ve yedirirdik dedi. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Bunda bir beis yoktur" buyurdu. Ebu Remle de Mihnef b. Süleym’DEN şöyle dediğini rivayet etmektedir: Arafatta Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile vakfede idik. Ben Onu şöyle buyururken dinledim: "Ey insanlar! Şüphesiz her yıl her bir aile halkı üzerine bir kurban ve bir atire düşer. Atirenin ne olduğunu biliyor musun? O kendisine recebiyye adı verilendir." Bunu Ebu Davud, Tirmizi, Nesai ve başkaları rivayet etmiş, Tirmizi: Hasen bir hadistir demiştir.

 

Hattabi dedi ki: Bu hadis mahreci itibari ile zayıftır. Çünkü Ebu Remle'nin kim olduğu bilinmemektedir. Bu açıklamalar fera' ve atire hakkında gelmiş hadisler ile ilgili kısa bir açıklamadan ibarettir. 

 

Şafii (r.a.) dedi ki: Fera' cahiliye dönemi insanlarının kendisi vasıtası ile mallarının bereketlenmesini arzu ettikleri bir amelleri idi. Onlardan birileri dişisinin ya da koyununun ilk yavrusunu keser ve ondan sonra geleceklerde bereket ümidi ile onun beslenmesine fırsat tanımazdı. Bunun üzerine durumunu Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e sordular. O da: "Dilerseniz tera' kesiniz" buyurdu. Onlar İslam'da mekruh olabilir korkusuyla cahiliye döneminde yaptıklarına dair Ona soru sorarlardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de kendilerine bu hususta bir mekruhluk olmadığını bildirdi ve onlara müstehap olarak onun beslenmesine fırsat tanımalarını sonra da Allah yolunda taşımak için onu vermelerini emir buyurmuştur. Şafii dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in "tera' haktır" buyurması batıl değildir anlamındadır. Bu ise soru soran bir kimsenin sorusuna cevapolarak verilmiş, arap birisinin söylediği bir sözdür. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Fera'da yoktur atire de" buyurması yani vacip bir fera' ve vacip bir atire yoktur demektir. Diğer hadis de zaten bu manaya delalet etmektedir. Ona böyle bir hayvanı kesmeyi mübah kılmış fakat bunu (kesmek yerine) dul bir kadına vermesini yahut da Allah yolunda onun yük taşıması için vermesini tercih etmiştir.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in atire hakkında ''Allah için hangi ayda olursa olsun kesebilirsiniz" buyurması da şu demektir: Siz dilerseniz kesinizama hangi ayda olursa olsun kesmeyi yalnız Allah için gerçekleştiriniz. Yoksa diğer aylar bir tarafa yalnızca Receb ayında bunu böyle yapınız demek değildir. Mezhep alimlerimizin kabul ettiklerine göre sahih olan -bu da aynı zamanda Şafii'nin de açık ifadesidir- fera' ve atirenin müstehap olduğudur. Onlar: "fera'da yoktur atire de" hadisine üç şekilde cevap vermişlerdir:

 

Birincisi Şafii'nin az önce geçen bunun vacip olmadığını söylemek kastı ile söylendiği şeklindeki cevabıdır. İkincisi ise maksat onların putları adına kesmelerini reddetmektir. Üçüncüsü her ikisi (fera' ve atire) müstehaplık bakımından yahut sevap ve kanlarının akıtılması hükmü bakımından kurbanlık gibi değildir demektir.

 

Etlerinin yoksullara dağıtılması ise bir iyilik ve bir sadakadır. Şafii de "Harmele Süneninde" eğer her ay mümkün olursa bunun hasen olduğunu açıkça söylemiştir. İşte bizim mezhebimizde fera'ın özetle hükümleri bunlardır.

 

Kadı Iyaz, ilim adamlarının büyük çoğunluğunun fera' ve atire kesme emrinin ne sh olunduğu kanaatinde olduklarını iddia etmiştir. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

7- KURBAN KESMEK İSTEYİP DE ZİLHİCCENİN İLK ON GÜNÜNE GİREN BİR KİMSENİN SAÇLARINI YA DA TIRNAKLARINI KESMESİNİN NEHY OLUNDUĞU BABI