SAHİH-İ MÜSLİM

KURBAN

 

5- İSLAMIN İLK ZAMANLARINDA ÜÇ GÜNDEN SONRA KURBANLIK ETLERİNİ YEMENİN YASAK OLDUĞUNUN BEYANI İLE BUNUN NESH EDİLİP DİLEDİĞİ ZAMANA KADAR (ETLERİNİ SAKLAMANIN) MÜBAH OLDUĞUNU BEYAN BABI

 

5070-24/1- Bana Abdulcebbar b. el-Ala tahdis etti, bize Süfyan tahdis etti, bize Zühri, Ebu Ubeyd'den şöyle dediğini tahdis etti: Ali b. Ebu Talib (radıyallahu anh) ile birlikte bayramda hazır bulundum. Hutbeden önce namazı kılmakla başladı ve: Şüphesiz Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bize üç günden sonra kurbanlık etlerimizi yasaklamıştı dedi.

 

 

AÇIKLAMA:          "Bana Abdulcebbar b. el-Ala tahdis etti .... Ali b. Ebu Talib (radıyallahu anh) ile birlikte hazır bulundum deyip hadisizikretti." Kadı Iyaz dedi ki: Bu hadisin hadis ehline göre Süfyan tarafından rivayet edilmesinde merfu oluşu bakımından bir illeti bulunmaktadır. Çünkü Süfyan'ın ashabından hafız olanlar bunu merfu olarak rivayet etmemişlerdir. Bundan dolayı Buhari bunu Süfyan'ın rivayeti olarak kaydetmemiştir. Bunu Süfyan'dan başkasının yolundan rivayet etmiştir. Darakutni dedi ki: Bu hadis Abdulcebbar b. el-Ala'nın isnadında yanıldığı hadislerden birisidir. Çünkü Ali b. el-Medini, Ahmed b. Hanbel, Ka'nebi, Ebu Hayseme, İshak ve başkaları bu hadisi İbn Uyeyne’DEN mevkuf olarak rivayet etmişlerdir. Ayrıca bu hadisin Zühri’DEN merfu olarak rivayeti Süfyan'ın yolundan başka bir yolla sahihtir. Bu hadisi Salih, Yunus, Mamer, Zübeydi ve Malik, Cüveyriye’DEN yaptığı rivayette merfu olarak kaydetmiştir. bunların hepsi bunu Zühri’DEN merfu olarak rivayet etmişlerdir. İşte bunlar Darakutni'nin sözleridir. Metin ise durum ne olursa olsun sahihtir. Allah en iyi bilendir.

 

 

 

 

5071-25/2- Bana Harmele b. Yahya da tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi, bana Yunus, İbn Şihab'dan tahdis etti. Bana İbn Ezher'in azadlısı Ebu Ubeyd'in tahdis ettiğine göre o Ömer (radıyallahu anh) ile birlikte bayramda hazır bulundu (Ebu Ubeyd) dedi ki: Sonra Ali b. Ebu Talib (radıyallahu anh) ile birlikte namaz kıldım. Bize hutbeden önce namaz kıldırdıktan sonra insanlara hutbe verip dedi ki: Şüphesiz Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) size kurbanlık etlerinizi üç günden fazla yemenizi yasakladı. Bu sebeple yemeyiniz dedi.

 

 

 

5072- .. ./3- Bana Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize Yakub b. İbrahim tahdis etti, bize İbn Şihab'ın kardeşinin oğlu tahdis etti. (H.) Bize Hasan elHulvani de tahdis etti, bize Yakub b. İbrahim tahdis etti, bize babam Salih’DEN tahdis etti. (H.) Bize bunu Abd b. Humeyd de tahdis etti, bize Abdurrezzak haber verdi, bize Ma'mer haber verdi, hepsi Zühri'den bu isnad ile aynısını rivayet etti.

 

 

 

5073-26/4- Bize Kuteybe b. Said de tahdis etti, bize Leys tahdis etti. (H.) Bana Muhammed b. Rumh da tahdis etti, bize Leys, NMi’DEN haber verdi, o İbn Ömer'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den: "Hiçbir kimse kurbanlık etlerinden üç günden fazla yemesin" buyurduğunu rivayet etti.

 

Diğer tahric: Tirmizi, 1509

 

 

 

5074- .. ./5- Bana Muhammed b. Hatim de tahdis etti, bize Yahya b. Said, İbn Cureyc'den tahdis etti. (H.) Bana Muhammed b. Rafi'de tahdis etti, bize İbn Ebu Fudeyk tahdis etti, bize Dahhak -yani b. Osman- haber verdi, ikisi Nafi'den, o İbn Ömer'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den Leys'in hadisi ile aynı şekilde rivayet etti.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

5075-27/6- Bize İbn Ebu Ömer ve Abd b. Humeyd de tahdis etti. İbn Ebu Ömer, bize Abdurrezzak tahdis etti dedi. Abd haber verdi dedi. Bize Ma'mer, Zühri’DEN haber verdi, o Salim'den, o İbn Ömer’DEN rivayet ettiğine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kurbanlık etlerinin üç günden sonra yenilmesini yasakladı.

Salim dedi ki: Bu sebeple İbn Ömer kurbanlık etlerini üç günden sonra (fevka) yemezdi.

İbn Ebu Ömer rivayetinde (fazla: fevka yerine) sonra (ba'de) lafzını kullanarak demiştir.

 

Diğer tahric: Nesai, 4435

 

 

 

5076-28/7- Bize İshak b. İbrahim el-Hanzali tahdis etti, bize Ravh haber verdi, bize Malik, Abdullah b. Ebu Bekir'den tahdis etti, o Abdullah b. Vakid’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kurbanlık etlerinin üç günden sonra yenilmesini yasakladı. Abdullah b. Ebu Bekr dedi ki: Ben bunu Amre'ye zikrettim de o: Doğru söylemiştir. Ben de Aişe'yi şöyle derken dinlemiştim dedi: Çöı ahalisinden bir kaç ev halkı Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında kurban bayramı günü gelmişlerdi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Üç gece (yetecek kadar) biriktirin, sonra kalanı tasadduk edin" buyurdu. Bundan sonra ashab: Ey Allah'ın Rasulü! İnsanlar kurbanlıklarından (postlarından) su tulumları ediniyorlar, yağlarını da eritiyorlar dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bunda ne var ki" buyurdu. Ashab: Kurbanlık etlerinin üç günden sonra yenilmesini nehiy buyurmuştunuz deyince Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben ancak (o zaman) gelmiş bulunan misafirlerden ötürü size bunu yasaklamıştım. Artık hem yiyebilir hem saklayabilir hem tasadduk edebilirsiniz" buyurdu.

 

Diğer tahric: Abdullah b. Ebu Sekr'in, Abdullah b. Vakid'den rivayet ettiği hadisi Yalnız Müslim rivayet etmiştir; Abdullah b. Ebu Sekr'in Amre'den, onun Aişe'den rivayet ettiği hadisi Ebu Davud, 2812; Nesai, 4443'de rivayet etmiştir;

 

 

 

5077-29/8- Bize Yahya b. Yahya tahdis edip dedi ki: Malik'e Ebu'zZubeyr’den rivayetini okudum. O Cabir'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den rivayet ettiğine göre üç günden sonra kurbanlık etlerinin yenilmesini nehiy buyurdu. Daha sonra ise: "Hem yeyin hem azık edinin hem saklayın" buyurdu.

 

Diğer tahric: Nesai, 4438

 

 

 

5078-30/9- Bize Ebu Bekir b. Ebi Şeybe tahdis etti, bize Ali b. Mushir tahdis etti. (H.) Bİze Yahya b. Eyyub da tahdis etti, bize İbn Uleyye tahdis etti, her ikisi İbn Cureyc'den, o Ata'dan, o Cabir'den rivayet etmiştir. (H.) Bana Muhammed b. Hatim de -lafız ona ait olmak üzere- tahdis etti, bana Yahya b. Said, İbn CUİ'eyc'den tahdis etti, bize Ata tahdis edip dedi ki: Cabir b. Abdullah'ı şöyle derken dinledim: Biz kurbanlık develerimizin etlerinden Mina'nın üç gününden fazla yemezdik. Sonra Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize ruhsat verip: "Yeyin ve azık edinin" buyurdu.

Ben (İbn Cureyc) Ata'ya: Cabir: Medine'ye gelinceye kadar da dedi mi diye sordum. o: Evet dedi.

 

Diğer tahric: Suhari, 1719

 

 

 

5079-31/10- Bize İshak b. İbrahim tahdis etti ... Ata b. Ebu Rebah, Cabir b. Abdullah'tan şöyle dediğini rivayet etti: Biz kurbanlık etlerini üç günden sonra elimizde tutmazdık. Sonra Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize onlardan azık edinmemizi ve onlardan yememizi -yani üç günden sonra- emir buyurdu dedi.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

5080-32/11- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Süfyan b. Uyeyne, Amr’dan tahdis etti, o Ata'dan, o Cabir'den: RasUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında Medine'ye yetecek kadar azık edinirdik dedi.

 

Diğer tahric: Buhari, 2980, 5424, 5567

 

 

 

5081-33/12- Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Abdulala el-Cüreri’DEN tahdis etti, o Ebu Nadra'dan, o Ebu Said el-Hudri’DEN rivayet etti. (H.) Bize Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti, bize Abdulala tahdis etti, bize Said, Katade’DEN tahdis etti, o Ebu Nadra'dan, o Ebu Said el-Hudri'den şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Medineliler! Üç günden fazla kurbanlık etlerini yemeyiniz" buyurdu. -İbnu'l-Müsenna: Üç gün dedi- Sonra Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e çoluk çocuklarının taraftar!annın ve kendilerine hizmet edenlerin bulunduğundan şikayet ettiler. Bunun üzerine: "Yeyin, yedirin ve alıkoyun -ya da saklayın-" buyurdu. İbnu'l-Müsenna: (Burada) şek eden Abdulala'dır dedi.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

5082-34/13- Bize İshak b. Mansur tahdis etti, bize Ebu Asım, Yezid b. Ebu Ubeyd'den haber verdi, o Seleme b. el-Ekva" dan rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sizden kurban kesen kimsenin evinde üç (gün}den sonra evinde bir şey kalmış olduğu halde sabahı etmesin" buyurdu. Ertesi sene gelince ashab: Ey Allah'ın Rasulü! Geçen sene yaptığımız gibi yapalım mı diye sordu. O: "Hayır! O yıl insanların darlık ve sıkıntı içinde olduklan bir yıldı. Ben de aralarında (kurbanlıkların etlerinin) yayılmasını istemiştim" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 5569

 

 

 

5083-35/14- Bana Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize Ma'n b. İsa tahdis etti, bize Muaviye b. Salih, Ebu Zahiriye'den tahdis etti, o Cübeyr b. Nufeyr'den, o Sevban’DAN şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kurbanlığını kestikten sonra: "Ey Sevban! Bunun etini pişir" buyurdu. Medine'ye gelinceye kadar ben Ona ondan yedirip durdum.

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 2814

 

 

 

5084- .. ./15- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve İbn Rafi'de tahdis edip dedi ki: Bize Zeyd b. el-Hubab tahdis etti. (H.) Bize İshak b. İbrahim el-Hanzali de tahdis etti, bize Abdurrahman b. Mehdi haber verdi, her ikisi Muaviye b. Salih'den bu isnad ile hadisi rivayet etti.

 

 

 

5085-36/16- Bize İshak b. Mansur da tahdis etti... Abdurrahman b. Cübeyr b. Nufeyr babasından, o Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in azadlısı Sevban’DAN şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) veda haccında bana "bu eti pışir" buyurdu. (Sevban) dedi ki: Ben de o eti pişirdim. Medine'ye ulaşıncaya kadar hep ondan yedi.

Bunu bana Abdullah b. Abdurrahman ed-Darimi de tahdis etti, bize Muhammed b. el-Mübarek haber verdi, bize Yahya b. Hamza bu isnad ile tahdis etti ama: "Veda haccında" demedi.

 

 

 

5086-37/17- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Muhammed b. el-Müsenna tahdis edip dediler ki: Bize Muhammed b. Fudayl tahdis etti, Ebu Bekr: O Ebu Şeyban’DAN dedi. İbnu'l- Müsenna da: O Dırar b. Murre’DEN dedi. (Ebu Sinan ve Dırar b. Murre'nin her biri) Muharib'den, o İbn Bureyde'den o babasından rivayet etti. (H.) Bize Muhammed b. Abdullah b. Numeyr de tahdis etti, bize Muhammed b. Fudayl tahdis etti, bize Dırar b. Murre, Ebu Sinan, Muharib b. Disar'dan tahdis etti, o Abdullah b. Bureyde'den, o babasından şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Size kabir ziyaretini yasaklamıştım, artık onları ziyaret edebilirsiniz. Yine size üç günden fazla kurbanlık etlerini (saklamanızı) yasaklamıştım. Artık uygun gördüğünüzü alıkoyabilirsiniz. Yine size tulum dışında nebizi yasaklamıştım. Artık bütün kaplardan (nebiz) içebilirsiniz. Fakat sarhoşluk veren bir şey içmeyin" buyurdu.

 

 

 

5087- .. ./18- Bana Haccac b. eş-Şair de tahdis etti, bize Dahhak b. Mahled, SÜfyan'dan tahdis etti, o Alkame b. Mersed'den, o İbn Bureyde'den, o babasından rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Size ... yasaklamıştım" buyurdu deyip hadisi Ebu Sinan'ın hadisi ile aynı manada rivayet etti.

 

 

AÇIKLAMA:          Ali (radıyallahu anh)'ın (5071) hadisinde bir hutbe verip: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) size ... yasaklamıştı. O halde yemeyin"; İbn Ömer'in Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den rivayetine göre (5073) "Sizden biriniz üç günden fazla kurbanlığından yemesin" buyurduğu rivayeti, Salim'in (5075):

 

İbn Ömer üç günden sonra kurbanlık etlerini yemezdi; Cabir'in rivayet ettiği hadiste (5078) bu husustaki nehyin aynısını zikrettikten sonra: ''Artık bundan sonra saklayın ve azık edinin buyurduğu, Aişe (radıyallahu anha}'nın rivayet ettiği hadiste (5076) çöl halkından bir takım kimseler kurban bayramında gelmiştL" sonra da "ben size gelenlerden ötürü kurbanlık etlerini saklamanızı yasaklamıştım ... " buyurduğunu kaydettikten sonra yine bu manada Cabir'in (5077) Seleme b. el-Ekva"ın (5082) Ebu Said'in (5081) Sevban'ın (5083) ve Bureyde'nin (5086) rivayet ettikleri hadisleri zikretmektedir.

 

Kadı Iyaz dedi ki: İlim adamları bu hadisleri delil almak hususunda ihtilaf etmişlerdir. Kimileri: Üç günden sonra kurbanlık etlerini alıkoymak ve onlardan yemek haramdır. Bu haramlık hükmü Ali ve İbn Ömer'in de dediği gibi devam etmektedir demiştir. İlim adamlarının büyük çoğunluğu ise: Üç günden sonra kurbanlık etleri alıkoymak da yemek de mübahtır. Yasak ise açıkça bu hükmün nesh olduğunu belirten bu hadislerle özellikle de Bureyde'nin rivayet ettiği (5086) hadisi ile nesh olunmuştur. Buradaki nesh sünnetin sünnet ile nesh edilmesi türündendir. Bazıları da bu bir nesh değildir aksine haram kılma bir illet (sebep) dolayısı ile idi. Bu illet ortadan kalkınca Seleme ve Aişe (r.anha)'nın rivayet ettikleri hadisler dolayısı ile haramlık da ortadan kalktı demişlerdir. Önceki yasağın haramlık bildirmek için değil mekruhluk olduğu anlamında olduğu da söylenmiştir. Bu kanaatte olanlar bundaki mekruhluk bugün de devam etmektedir ama haram değildir demişlerdir. Ayrıca şunu da söylerler: Eğer bugün o gerekçenin bir benzeri meydana gelecek olup dışarıdan bir takım kimseler gelirlerse insanlar da onları kollayıp gözetlerler demişler ve Ali ve İbn Ömer (r.a.)'nın görüşünü de buna göre yorumlamışlardır.

 

Sahih olan ise mutlak nehyin nesh olduğu ve geriye haramlık da mekruhluk da kalmamış olduğu ve günümüzde üç günden fazla yetecek kadarını saklamanın ve dilediği süreye kadar ondan yemenin Bureyde ve diğerlerinin rivayet ettikleri hadisin açık ifadesi dolayısı ile mübah olduğudur. Allah en iyi bilendir.

 

Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Üç günden sonra" buyruğu hakkında Kadı Iyaz dedi ki: Üç günün başlangıcının kurbanlığın kesildiği günden itibaren olması ihtimal dahilinde olduğu gibi daha sonra kesecek olsa dahi nahr (kurban bayramı birinci günü) olması ve teşrik günlerine kadar devam etmesi ihtimali de vardır. Kadı Iyaz bu ihtimal daha güçlüdür demiştir.

 

(5086) Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Ben size ancak dışarıdan gelenler dolayısı ile (et saklamanızı) yasaklamıştım" buyruğu ile ilgili olarak dil bilginleri der ki: "eddafe" fe harfi şeddeli olarak birlikte yavaş yavaş yürüyen topluluk demektir. Bunun fiilini teşkil eden deffeyidiffu: Şehre gelen bedevi arapları anlatmak için kullanılır. Burada kastedilen ise bedeviler arasından kollanılıp gözetlenmeleri için şehire (Medine'ye) gelen zayıf ve güçsüz kimselerdir.

 

"Kurban bayramı vaktinde çöl halkından bir kaç ev halkı geldi." Buradaki "hadra" kelimesi ha harfi fethalı ve ötreli (hudra) ve kesreli (hidra) şekillerinde söylenir. Bütün bu hallerde dat harfi sakindir. Fethalı söyleneceği nakledilmiş ise bu zayıftır.

 

"İnsanlar kurbanlıklarından (postlarından) tulum yapıyorlar ve yağlarını eritiyorlar." (Burada merhum Nevevi, eritiyorlar anlamını verdiğimiz: yecmilune fiilinin okunuş şekilleri ile alakalı açıklamalarda bulunmaktadır). Bunun asıl anlamı ise te'dib etmektir.

 

"Ben size ancak o gelenlerden ötürü (etleri saklamanızı) yasaklamıştım.

Artık yiyebilirsiniz, saklayabilirsiniz, tasadduk edebilirsiniz buyurdu." Bu üç günden fazla etleri saklama yasağının sona erdiğini açıkça ifade etmektedir. Ayrıca bu hadiste kurbanlık etlerin bir kısmını sadaka olarak verilmesi emri de onlardan yenilmesi emri de yer almaktadır. Kurbanlık etlerinin sadaka verilmesi şayet bir tatavvu kurbanlık ise bizim mezhep alimlerimize göre "ondan bir kısım" denilecek kadarının sadaka olarak verilmesi bir vaciptir. Büyük çoğunluğunun tasadduk edilmesi ise müstehaptır. Mezhep alimlerimiz dedi ki: Mükemmelin asgari derecesi üçte birini yemesi, üçte birini sadaka olarak dağıtması, üçte birini de hediye olarak vermesidir demişlerdir. Bu hususta yarısını tamamen yeyip, yarısını tasadduk edeceği şeklinde bir görüş de vardır. Buradaki görüş ayrılığı ise müstehaplık hususunda mükemmelliğin asgari miktarı ile ilgilidir. Yeterli olanı sözkonusu edecek olursak az önce sözünü ettiğimiZ şekilde hakkında tasadduk adının kullanılabileceği miktarını tasadduk etmesi yeterlidir.

 

Mezhebimizde bir görüş daha vardır. Bu görüşe göre kurbanlığın herhangi bir şeyini tasadduk etmek vacip değildir. Ondan yemek ise müstehaptır fakat vacip değildir. Hem bizim mezhebimizin görüşü hem de genel olarak ilim adamlarının kabul ettiği görüş budur. Ancak seleften bazılarından nakledilen ondan yemeyi vacip kabul edenlerin kanaati bundan müstesnadır. Bu ise bizim mezhep alimlerimizden Ebu Tayyib b. Seleme'nin görüşü olup ondan bu görüşü el-Maverdi nakletmektedir. Bu görüşüne sebep de hadis-i şerifin Zahirinde yer alan yeme emri ile birlikte yüce Allah'ın: "Ondan yeyin" (Bakara, 58) buyruğudur. Halbuki cumhur bu emri mendubluk yahut da mübahlık anlamında kabul etmişlerdir. Özellikle de yasaktan sonra yüce Allah'ın: "İhramdançıktıktan sonra artık avlanabilirsiniz" (Maide, 2) buyruğunda olduğu gibi yasaktan sonra bu emir varid olmuştur. Yasaktan sonra gelen emir hakkında söz söyleyen usul alimleri ise bu hususta ihtilaf etmişlerdir. Mezhep alimlerimizin ve diğerlerinin cumhurunun kanaatine göre bu tıpkı öncesinde bir yasak olmamış gibi baştan verilen bir emirde olduğu gibi vücub ifade eder. Gerek bizim mezhep alimlerimizden gerek başkalarından bu hususta görüş belirten usul alimlerinden bir topluluk ise mübahlık ifade ettiğini söylemişlerdir.

 

(5078) Ebu Bekr b. Ebu Şeybe'nin Ali b. Mushir'den diye rivayet ettiği hadiste: "Ata'ya: Cabir biz Medine'ye gelinceye kadar dedi mi sordum. O, evet dedi" ibaresi Buhari'de buradaki "evet" yerine "hayır" kelimesi yer almaktadır. Buna göre bir vakitte bunu unutup hayır dediği bir başka zamanda bunu hatırlayıp evet dediği ihtimal dahilindedir.

 

(5081) "Bize Muhammed b., el-Müsenna da tahdis etti, bize Abdulala tahdis etti, bize Said Katade’DEN tahdis etti, o Ebu Nadra'dan, o Ebu Said el-Hudri'den" bizim diyarımızdaki nüshalarda bu şekilde "Said, Katade’den o Ebu Nadra'dan" diye kaydedilmiştir. Ebu Ya'l-a el-Gassanı ve Kadı (Iyaz) da el-Cüludi nüshasından ve el-Kisa i’den böylece zikretmiş bulunmaktadırlar. Her ikisi de dedi ki: İbn Mahan'ın nüshasında ise: -Katadesözkonusu edilmeksizin- Said, Ebu Nadra’DAN şeklindedir. Ebu Mesud ed-Dimeşki de el-Etraf da ve Halef el-Vasıtı de böylece zikretmişlerdir. Ebu Ali el-Gassanı dedi ki: Bana göre doğru olan da budur. Allah en iyi bilendir.

 

İbn Ebi Şeybe ve İbnu'l- Müsenna'nın rivayetyollarında "Ebu Nadra’DAN o Ebu Said'den" demesine gelince, bu Müslim'in kısa yoldan rivayet etmek şeklindeki adetine muhaliftir. Adeti gereği birinci rivayet yolunda Ebu Said'i zikretmemesi ve yalnızca Ebu Nadra'yı zikretmekle yetindikten sonra "H." deyip senedi tahvil etmesi gerekirdi. Çünkü her iki rivayet yolu Ebu Nadra etrafında dönmektedir. Her ikisinde de Ebu Said el-Hudrı (radıyallahu anh)'dan gelen ibare aynı lafızIarta gelmiştir. Dolayısı ile birincisinde onu zikretmemesi gerekirdi.

 

"Onların çoluk çocukları taraftarları ve hizmetçileri vardır." Dil bilginlerinin dediklerine göre "haşem" ha ve şin harfleri fethalı olmak üzere bir kimseye sığınan, ona hizmet edip onun işlerini gören kimseler demektir. Cevheri dedi ki: Bunlar bir kişiye hizmet edenler ve onun için gerektiğinde öfkelenip harekete geçenlere denilir. Onlara bu adın veriliş sebebi onun için gerektiğinde öfkelenmeleridir. Nitekim Haşmet de öfke demektir. Aynı zamanda haya edip utanmak hakkında da kullanılır. Filan kişi ihtişam etmez sözleri utanmaz anlamındadır. Bir kimseyi kızdırmayı anlatmak üzere "haşemtuhu ve ahşemtuhu" fiilleri kullanılır. Aynı şekilde bir kimseyi utandırıp utanmasına sebep olmak için de kullanılır. Sanki "haşem" hizmetçiler tabirinden daha geneldir. Bundan dolayı bu hadiste ikisi de birlikte zikredilmiştir. Bu da genelden sonra özelin zikredilmesi kabilindendir. Allah en iyi bilendir.

 

(5082) Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O yıl insanların zorluk ve darlık çektikleri bir yıldı. Bu sebeple aralarında yayılmasını istemiştim" buyruğu Müslim'in bütün nüshalarında bu şekilde "yefşu" fe ve şin harfleri ile kaydedilmiştir. Maksat ise kurbanlık etlerinin insanlar arasında yayılıp ihtiyaç sahibi olanların ondan yararlanmasıdır. Buhari'de ise "iane" den gelen bir fiil olarak "yuinu: onunla yardımlaşmaları için (muhtaçlara yardım etmeleri için)" şeklindedir. Kadı Iyaz Müslim şerhinde dedi ki: Müslim'de bulunan ifadenin daha doğru olması gerekir. el-Meşarik'de ise her ikisi de doğrudur. Fakat Buhari'deki daha uygundur demiştir. Allah en iyi bilendir. Hadisteki "cehd: ise burada meşakkat ve fakirlik" anlamındadır.

 

(5083) "Sevban dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kurbanlığını kesti sonra da: Ey Sevban bunu pişir buyurdu. Ben de Medine'ye varıncaya kadar ondan yemesi için Ona verdim dedi." Bu hadis, kurbanlık etlerinin üç günden sonra saklanmasının ve ondan azık edinmenin caiz olduğunu açıkça ifade etmektedir. Yine bu hadiste kurbanlık etini saklayıp yolculuklarda azik edinmenin tevekkülü zedelemediği ve böyle yapan kimsenin tevekkülün sınırlarının dışına çıkmadığı, ayrıca kurban kesmenin mukim için meşru olduğu gibi yolcu için meşru olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Bu da bizim mezhebimizin görüşüdür. ilim adamlarının büyük çoğunluğu böyle demişlerdir.

 

Nehai ve Ebu Hanife ise: Yolcu olana kurban kesmek vacip değildir demişlerdir. Bu görüş aynı zamanda Ali (radıyallahu anh)’DAN da rivayet edilmiştir. Malik ve bir topluluk ise: Kurban kesmek Mina ve Mekke'de yolcu için meşru değildir demiştir.

(5086) Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Size kabirleri ziyaret etmeyi yasaklamıştım artık onları ziyaret edebilirsiniz ... Yalnız sarhoşluk veren bir şey içmeyin" bu hadis, nasih ve mensuhun birlikte açıkça ifade edildiği hadislerden birisidir.

 

İlim adamları der ki: Hadisin nesh edildiği bazen bunun gibi açık bir nass ile bilinir. Bazen sahabenin "Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in iki uygulamadan yaptığı sonuncu uygulama ateşin değdiği şeylerden ötürü abdest almamak olmuştur" hadisinde olduğu gibi sahabenin haber vermesi ile olur. Bazen hadislerin bir arada telif edilmesine imkan olmadığı taktirde olayların tarihi ile bilinir, bazen dördüncü seferde içki içenin öldürülmemesi hükmünde olduğu gibi icma ile bilinir. icma ise nesh olunmaz ama nesh edicinin varid olduğuna delildir.

 

Kabirlerin ziyareti ile ilgili açıklamalar da daha önce Cenazeler Kitabı'nda geçmiş bulunmaktadır. içecek kaplarında nebiz (meyve şırası) hazırlamanın açıklaması ise İman Kitabı'nda geçmiş bulunmaktadır. Yüce Allah'ın izni ile İçecekler Kitabı'nda da biraz sonra tekrar sözkonusu edeceğiz.

 

Burada biz sadece bu hadisin farklı lafızlarını ve bunlardan yorumlanan (te'vil edilen)ların te'vilini sözkonusu ediyoruz.

 

Kurbanlık etlerinin hükmünü de az önce zikretmiş bulunuyoruz. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

6- FERA' VE ATİRE BABI