SAHİH-İ MÜSLİM |
KURBAN |
3- KURBAN KESMENİN VE
VEKALET VERMEDEN KURBANLIĞI DOĞRUDAN KESMENİN, BESMELE VE TEKBİRİN MÜSTEHAP
OLDUĞU BABI
5060-17/1- Bize Kuteybe
b. Said tahdis etti, bize Ebu Avzme, Katade'den tahdis etti, o Enes’DEN şöyle
dediğini rivayet etti: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) boynuzlu, beyaz
renkli iki koç kurban etti. Her ikisini de kendi elL ile kesti. Besmele çekti,
tekbir getirdi. Ayağını da boyunlarının üzerine koydu.
Diğer tahric: Buhari,
5565; Tirmizi, 1494; Nesai, 399
5061-18/2- Bize Yahya b.
Yahya tahdis etti, Bize Veki', Şu'be'den haber verdi, o Katade'den, o Enes’DEN
şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beyaz
renkli boynuzlu iki koç kurban etti. (Enes devamla) dedi ki: Ben Onun o iki
koçu kendi eli ile kestiğini gördüğüm gibi ayağını boyunlarının üzerine koymuş
olduğunu da gördüm. (Enes): Ayrıca besmele çekti ve tekbir getirdi dedi.
Diğer tahric: Buhari,
5558; Nesai, 4427, 4428, 4429; İbn Mace, 3120, 3155
5062- .. ./3- Bize Yahya
b. Habib de tahdis etti, bize Halid -yani b. elHaris- tahdis etti, bize Şu'be
tahdis etti, bana Katade haber verip dedi ki: Ben Enes'i: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kurban kesti deyip aynısını rivayet ederken
dinledim.
(Şu'be) dedi ki: Ben:
Bunu bizzat sen mi Enes'den dinledin dedim. O (Katade): Evet dedi.
5063- .. ./4- Bize
Muhammed b. el-Müsenna datahdis etti, bize İbn Ebu Adiyy Said’DEN tahdis etti,
o Katade’DEN o Enes'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den rivayet etti.
Ancak o rivayetinde dedi ki: Bu arada (Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
"bismillahi vallahu ekber" buyuruyordu dedi.
Diğer tahric: Nesai,
4430
5064-19/5- Bize Harun b.
Maruf da tahdis etti, bize Abdulvehhab tahdis edip dedi ki: Hayve dedi ki: Bana
Ebu Sahr, Yezid b. Kusayd'dan haber verdi, o Urve b. ez-Zubeyr'den, o Aişe'den
rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) boynuzlu, siyah
içinde basan, siyah içinde çöken, siyah içinde bakan bir koç emir buyurdu. Onu
kurban kesmek üzere Ona getirildi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ona: "Ey Aişe! Bana bıçağı getir" buyurdu. Sonra: "Bir taş ile
onu bile" buyurdu. Aişe Onun dediğini yaptıktan sonra bıçağı Aişe’DEN
aldı, koçu da tutup yatırdıktan sonra: "B ismillah, Allah'ım,
Muhammed'den, Muhammed'in alinden ve Muhammed'in ümmetinden kabul buyur"
dedikten sonra onu kurban etti.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 2792
AÇIKLAMA: (5060)
"Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beyaz, renkli ve boynuzlu iki koç
kurban etti ... ayakları ile boyunlarının üzerine bastı."
ibnu'l- Arabi ve
başkaları dedi ki: Emlah, halis beyaz renkli demektir.
Asmai ise az miktarda
siyahlık bulunan beyaz renklidir derken Ebu Hakim:
Beyazına kırmızının
çaldığı renktir demiştir. Bazıları da: Üzerinde kırmızılık bulunan siyah renkli
demektir demiştir. Kisai dedi ki: Beyaz ve siyah renkli olmakla birlikte beyazı
çok olandır, Hattabi dedi ki: Yünü arasında yer yer siyah tabakalar bulunan
beyaz renkli demektir. Davudi ise: Siyah ve beyaz olmak üzere tüyü değişene
denilir demiştir.
"Ekraneyn:
Boynuzlu" yani bu koçların her birisinin güzel iki boynuzu vardı demektir.
ilim adamları boynuzlu
koç müstehaptır demişlerdir.
Bu hadiste bir kimsenin
birkaç kurbanlığı kurban etmesinin caiz olduğu ve boynuzlu olanın müstehap
olduğu hükmü vardır. ilim adamları yaratılıştan boynuzu bulunmayan ve
"ecem" denilen hayvanı kurban etmenin caiz olduğunu icma ile kabul
etmiş olmakla birlikte boynuzu kırılmış olanın hükmü hakkında ihtilaf
etmişlerdir. Şafii, Ebu Hanife ve cumhur caiz kabul etmiş ve kanayıp kanamaması
arasında bir fark yoktur demişlerdir. Malik'de kanamakta ise mekruh görmüş ve
bunu bir kusur olarak değerlendirmiştir.
İlim adamları iyi ve
güzel kurbanlıkları ve daha mükemmel olanlarını seçmenin müstehap olduğunu
ittifakla kabul ettikleri gibi Bera'nın hadisinde sözü edilen dört kusurdan
birisinin bulunması halinde o hayvanın kurban edilemeyeceği üzerinde de icma
etmişlerdir. Sözkonusu bu kusurlar hastalık, oldukça zayıf olmak, bir gözü kör,
topallığı açıkça belli olacak şekilde topal olmaktır. Aynı şekilde bu manada ya
da daha çirkin olan kusurlar da bu hükümdedir. Kör olmak, bir ayağın kopuk
olması ve benzeri kusurlar gibi. Bera'nın bu hadisini Buhari ve Müslim
Sahihlerinde tahric etmemişlerdir. Ama bu sahih bir hadis olup bunu Ebu Davud,
Tirmizi, Nesai ve onların dışındaki Sünen sahipleri sahih ve hasen çeşitli
sebeplerle rivayet etmişlerdir. Ahmed b. Hanbel de: Bu ne kadar güzel bir
hadistir demiştir. Tirmizi de: Hasen sahih bir hadistir demiştir. Allah en iyi
bilendir.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Beyaz renkli (iki koç)" ifadesi ise
kurbanlığın renginin güzel olmasının müstehap olduğu hükmünü ifade eder. Bu
hususta icma etmişlerdir. Mezhep alimlerimiz dedi ki: Renklerin en faziletlisi beyaz
sonra sarı sonra boz renkli alandır demişlerdir. Sonra da bir kısmı siyah bir
kısmı beyaz sonra da tamamen siyah alandır.
Diğer hadisteki (5064)
"siyah içinde basan, siyah içinde çöken, siyah içinde bakan"
ifadeleri de şu demektir: Karnı, ayakları ve gözlerinin etrafı siyah olan
demektir. Allah en iyi bilendir.
"Onları kendi eli
ile kesti." Buradan da kişinin kendi kurbanlığını bizzat kendisinin
kesmesinin ve onları kesmesini başkasına vekalet yolu ile vermemesinin müstehap
olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Bir mazeret sebebi ile vekalet vermesi ise
müstesnadır. Bu durumda ise kendisinin kurbanlığının kesilmesinde hazır
bulunması müstehaptır. Kurbanlığını kesmek üzere Müslüman birisine vekalet
vermesinin caiz olduğunda görüş ayrılığı yoktur. Eğer kitap ehli olan birisine
vekalet verirse tenzihen mekruh olur ve kurbanı geçerli olur. Vekalet verenin
kurban kesme işi de gerçekleşmiş olur. Hem bizim hem genel olarak ilim
adamlarının kabul ettiği kanaat budur. Ancak Malik’DEN gelen iki rivayetten
birisi bundan müstesnadır. O bunu caiz kabul etmemektedir. Bununla birlikte
küçük bir çocuğa ya da ay hali bir kadına vekalet vermesi de caizdir. Fakat
küçük çocuğa vekalet vermek mekruhtur. Ay hali kadına vekalet vermesinin
kerahati hususunda ise iki görüş vardır. Mezhep alimlerimizin dediklerine göre
ay hali olan bir kadına vekalet vermek çocuğa göre daha uygundur. çocuğa vermek
de kitap ehli olan birisine vekalet vermekten daha uygundur. Yine mezhep
alimlerimiz der ki: Vekalet veren kimse için daha faziletli olan Müslüman,
kesim ve kurbanlıklar hususunda fıkhi bilgisi yerinde olan birisine vekalet
vermesidir. Çünkü böyle bir kimse bunların şartlarını ve sünnetlerini daha iyi
bilir. Allah en iyi bilendir.
"Besmele
çekti" böylelikle kurban ve diğer hayvanların kesiminde besmele çekileceği
tespit edilmiş olmaktadır. Bunun üzerinde icma vardır. Ama bu şart mıdır yoksa
müstehap mıdır bu hususta görüş ayrılığı vardır ki açıklaması Av Kitabı'nda
geçti.
"Tekbir
getirdi." Burada da besmele çekmekle birlikte tekbir getirmenin müstehap
olduğu hükmü de anlaşılmaktadır. Bunun için bismillahi vallahu ekber der.
Ayağını boyunlarının
üzerine koydu. " Yani boyunlarının yan tarafı üzerine koydu. Böyle
yapmasının sebebi ise daha sağlam tutması ve kesilen hayvanın boynunu hareket ettirmesine
imkan tanımaması içindir. Çünkü başını hareket ettirirse kesme işini
tamamlamasına ya da kesene eziyet vermesine engel olur. Bu hadis, böyle bir işi
yasaklayan hadisten daha sahihtir.
"Bıçağı
getir." Mudye (bıçak) mim harfi ötreli ve kesreli (midye) ile fethalı
(meyde) diye söylenir. Bıçak demektir.
"Onu bir taş ile
bile." Onu keskinleştir demektir. Bu da daha önce geçen öldürmeyi ve
kesmeyi güzel yapmayı, bıçağı bilemeyi emreden hadise uygundur.
"Koçu alıp yatırdı.
.. Allah'ım ... buyurdu sonra onu kurban etti." Bu sözlerde takdim ve
tehir bulunmaktadır. Taktiri de şudur: Onu yatırıp bismillahi Allahumme
tekabbel bil Muhammedin ve Ali Muhammedin ve Ümmeti:
Allah'ın adı ile,
Allah'ım Muhammed'in aile halkından ve ümmetimden kabul buyur" diyerek onu
kurban etti şeklindedir. Burada "sonra" anlamındaki lafız herhangi
bir şüphe sözkonusu olmaksızın zikrettiğim şekilde yorumlanır.
Buradan da şu hükümler
anlaşılmaktadır: Kesim esnasında koyun türünü yatırmak müstehaptır. Koyun ne
ayakta ne çömelmiş olarak kesilir. Aksine yatırılarak kesilir çünkü bu onun
için daha şefkatli bir muameledir. Hadisler de böyle ifade etmiş, Müslümanlar
da bunun üzerinde icma etmiş, ilim adamları ile Müslümanların ameli
uygulamaları da koyun türünü yatırma şeklinin sol yanı üzerinde olacağı
hususunda ittifak halindedir. Çünkü böylesi bıçağı sağ eline almak ve sol eli
ile de başını tutmak bakımından kesen için daha bir kolaydır.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: ''Allah'ım Muhammed'den, Muhammed'in aile halkından ve
Muhammed'in ümmetinden kabul buyur" buyruğundan da şuna delil vardır.
Kurban kesen bir kimsenin kesim halinde iken besmele ve tekbir ile birlikte
Allah'ım benden kabul buyur demesi müstehaptır. Mezhep alimlerimiz dedi ki:
Bununla birlikte: Allahumme minke ve ileyke tekabbel minni: Allah'ım bu
sendendir ve senin içindir. Benden kabul buyur demesi de müstehaptır. Bu bize
göre Hasan'a ve bir topluluğa göre müstehap olmakla birlikte Ebu Hanife böyle
demeyi mekruh görmüştür. Malik de: Allahumme minke ve ileyke: Allah'ım bu
sendendir ve senin içindir demeyi mekruh görmüş ve bu bir bidattir demiştir.
Ayrıca bir erkeğin hem
kendi adına hem aile halkı adına kurban kesmesini caiz görenler ve sevapta
onunla ortak olduğunu söyleyenler de bu hadisi delil göstermişlerdir. Bu bizim
ve cumhurun kabul ettiği görüş olup Sevri, Ebu Hanife ve onun arkadaşları bunu
mekruh görmüşlerdir. Tahavi ise bu hadisin nesh edilmiş ya da tahsis edilmiş
olduğunu ileri sürmüştür. Ancak bu hususta ilim adamları hata ettiğini ifade etmişlerdir.
Çünkü nesh ve tahsis sadece bir iddia ile sabit olmaz.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
4- DİŞ, TIRNAK VE DİĞER
KEMİK TÜRLERİ DIŞINDA KAN AKITAN HER BİR ŞEY İLE KESMENİN CAİZ OLDUĞU BABI