SAHİH-İ MÜSLİM

KURBAN

 

UDHİYE  -  1. KURBAN KESMENİN VAKTİ BABI

 

El-Cevheri dedi ki: el-Esmai dedi ki: "Udhiye (kurbanlık)"nin dört söyleyişi vardır. Birincisi hemze ötreli olarak udhiye, ikincisi kesreli olarak idhiye diye gelir. Çoğulu ye harfi şeddeli ve şeddesiz olmak üzere "edahi" diye gelir. Üçüncü söyleyiş "dahiyye" olup çoğulu dahaya diye gelir. Dördüncüsü ise hemze fethalı olmak üzere "edhat'dır. Bunun da çoğulu adha'dır. ErtMın çoğulunun erta diye gelmesi gibi. (Kurban bayramı birinci gününe) bundan dolayı "yevmul'-adha" denilmiştir.

 

Kadı Iyaz dedi ki: Kurbanlığa bu ismin veriliş sebebi, duha (denilen kuşluk) vaktinde yerine getirilmesinden dolayıdır. Duha ise günün yükselmesi vaktidir. Adha kelimesi Kays'lıların şivesinde müzekker, Temim'lilerin şivesinde ise müennesdir.

 

 

 

1. KURBAN KESMENİN VAKTİ BABI

 

5037-111- Bize Ahmed b. Yunus da tahdis etti, bize Zuheyr tahdis etti, bize Esved b. Kays tahdis etti. (H.) Bunu bize Yahya b. Yahya da tahdis etti, bize Ebu Hayseme, Esved b. Kays'dan haber verdi, bana Cundeb b. Süfyan tahdis edip dedi ki: Kurban bayramında RasUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte bulundum. Namazını kılıp henüz selam vermişti ki kendisi namazını bitirmeden önce kurbanlıkların kesilmiş olduğunu görünce "namazını kılmadan -yahut biz namazı kılmadan- kurbanlığını kesmiş olan onun yerine bir başkasını kessin. Henüz kesmemiş olan da Allah'ın adı ile kessin" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 985, 5500 -buna yakın-, 5562 -muhtasar-, 6674, 7400; Nesai, 4380, 4410; İbn Mace, 3152

 

AÇIKLAMA:          (5037) Rasulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Kim namaz kılmadan -yahut biz namaz kılmadan- önce kurbanlığını kesmişse onun yerine bir başkasını kessin. Kim de henüz kesmemişse Allah'ın adı ile kessin. " Bundan sonraki (5038) rivayette ''Allah'ın adı üzerine" denilmektedir. Arap dilbilginleri arasından yazım kuralları ile ilgili açıklamalarda bulunanlar dedi ki: Eğer sadece "bismillah" denilecek olursa bunun elif ile (yani be harfinden sonra elif getirilerek) yazılması gerekir. Elif ancak "bismillahirrahmanirrahim" tamamen yazıldığı taktirde hazfedilir (yazılmaz).

 

"Namaz kılmadan yahut biz namaz kılmadan önce" birincisi (kendisi kılmadan) ye iledir. İkincisi ise (biz kılmadan) nun iledir. Göründüğü kadarı ile bu ravinin şüphe etmesi neticesinde söylenmiştir.

 

İlim adamları gücü yeten varlıklı kimse için kurban kesmenin vücubu hususunda ihtilaf etmişlerdir. Onların çoğunluğu böyle bir kimse hakkında sünnet olduğu kanaatindedir. Eğer mazeretsiz olarak terkedecek olursa günahkar olmaz, kazasını yapması da gerekmez. Bu görüşte olanlar arasında Ebu Bekir es-Sıddik, Ömer b; el-Hattab, Bilal, Ebu Mesud el-Bedri, Said b. el-Müseyyeb, Alkame, Esved, Ata, Malik, Ahmed, Ebu Yusuf, İshak, Ebu sevr, Müzemi, İbn Munzir, Davud ve başkaları vardır.

 

Rabi, Evzai, Ebu Hanife ve Leys ise kurban kesmek varlıklı kimse için vaciptir demişlerdir. Malikiler de bu görüştedir.

 

Nehai ise: Mina'da hacının kurban kesmesi hariç varlıklı kimse için vaciptir demiştir.

Muhammed b. el-Hasan ise: Şehirlerde ikamet edenler için vaciptir demiştir. Ebu Hanife’DEN meşhur olan kanaat ise onun nisaba Malik ve mukim olana vacip gördüğü şeklindedir. Allah en iyi bilendir.

 

Kurban kesmenin vaktine gelince, kurban kesecek olanın imam ile birlikte (bayram) namazını kılmasından sonra kurbanını kesmesi gerekir. O vakit onun kestiği bu kurban yerini bulur. Bu icma ile kabul edilmiş bir husustur. İbnu'l- Munzir dedi ki: İlim adamları Nahr (kurban bayramı birinci) günü fecr doğmadan önce kurban kesmenin caiz olmadığını icma ile kabul ebnişlerse de bundan sonra kesilmesi hususunda ihtilaf ebnişlerdir. Şafii, Davud, İbnu'lMunzir ve başkaları güneş doğduğu taktirde ve bayram namazı ile iki hutbe kadar bir zaman geçtikten sonra kurban kesme vakti girer. Eğer bu süreden sonra kurbanını kesecek olursa, imam ister namaz kılmış olsun ister kılmamış olsun, kuşluk namazını ister kılmış ister kılmamış olsun, ister şehir halkı ister kasaba, çöl halkı ve yolcu olsun imam kurbanını ister kesmiş olsun ister kesmemiş olsun fark ebnez.

 

Ata ve Ebu Hanife ise kasaba ve çölde yaşayanlar için ikinci fecrin doğuşu ile birlikte kurbanın vakti girmekle beraber şehirde yaşayanlar için imam namaz kılıp hutbesini okumadıkça kurban kesme vakti girmez. Bundan önce kurbanını kesecek olursa geçerli olmaz demişlerdir.

 

Malik dedi ki: İmamın namazını kılıp hutbe verip kendi kurbanını kesmedikçe sair Müslümanların kurban kesmeleri caiz değildir.

 

İmam Ahmed dedi ki: İmam namazı kılmadan önce kurban kesmek caiz değildir. Fakat namazını kılmasından sonra kesilmesi -imamın kendisi kesmeden önce dahi olsa- caiz olur. İmam Ahmed'e göre şehir halkı ile köy halkı arasında bir fark yoktur. Benzeri bir kanaat Hasan, Evzai ve İshak b. Rahuye (Rahaveyh)'den de rivayet edilmiştir.

 

Sevrı dedi ki: İmamın namaz kılmasından sonra hutbesini okumadan ve hutbe verirken kurban kesmek caiz değildir.

 

Rabia da imam ı olmayan kimse hakkında: Güneş doğmadan önce keserse olmaz, güneş doğduktan sonra keserse olur demiştir.

 

Kurban kesmenin son vaktine gelince Şafii: Kurban nahr (kurban bayramı birinci günü) ve ondan sonraki üç teşrik günü kesilmesi caizdir. Bu kanaatte olanlar arasında Ali b. Ebu Talib, Cübeyr b. Mutim, İbn Abbas, Ata, Hasan-ı Basri, Ömer b. Abdulaziz, Şam halkının fakihi, Süleyman b. Musa el-Esedi, Mekhul, Davud ez-zahiri ve başkaları da vardır.

 

Ebu Hanife, Malik ve Ahmed kurban bayramı özel olarak kurban bayramı birinci günü ile ondan sonraki iki günde kesilir. Bu görüş de Ömer b. Hattab, Ali, İbn Ömer ve Enes (r.a.)'dan rivayet edilmiştir. Said b. Cübeyr ise şehirde yaşayanlar için özel olarak nahr (kurban bayramı birinci) günü caizdir. Köylerde yaşayanlar için ise nahr günü ve teşrik günleri kesilmesi caizdir demiştir.

 

Muhammed b. Sirin ise hiçbir kimse için özel olarak nahr (kurban bayramı birinci) gününden başka caiz değildir demiştir.

 

Kadı Iyaz, kimi ilim adamından zülhiccenin bütün günlerinde caiz olduğunu söylediğini naklebnektedir.

 

Fukaha kurbanın kesileceği günlerin gecelerinde kurban kesmenin cevazı hususunda ihtilaf ebnişlerdir. Şafii mekruh olmakla birlikte geceleyin kesilmesi caizdir demiştir. Ebu Hanife, Ahmed, İshak, Ebu Sevr ve cumhur da böyle demişlerdir. Malik, kendisinden meşhur olan görüşe göre ve genel olarak onun mezhebine mensup ilim adamları ve İmam Ahmed’DEN gelen bir rivayete göre geceleyin kurban yerine geçmez, aksine et maksadı ile kesilmiş bir hayvan olur.

 

 

 

 

5038-2/2- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Ebu'l-Ahvaz, Sellam b. Şuleym, el-Esved b. Kays’DAN tahdis etti, o Cündeb b. Süfyan’DAN şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile kurban bayramı gününde bulundum. İnsanlara namaz kıldırıp bitirdikten sonra kesilmiş bazı koyunlar görünce: "Namazdan önce (kurbanını) kesen onun yerine bir koyun kessin. Henüz kesmemiş olan da Allah'ın adı üzerine kessin" buyurdu.

 

 

 

5039- .. ./3- Bunu bize Kuteybe b. Said de tahdis etti, bize Ebu Avane tahdis etti. (H.) Bize İshak b. İbrahim ve İbn Ebu Ömer de İbn Uyeyne'den tahdis etti (Ebu Avane ile) ikisi Esved b. Kays'dan bu isnad ile rivayet edip Ebu'I-Ahvas'ın hadisinde olduğu gibi "Allah'ın ismi üzerine" demişlerdir.

 

 

 

5040-3/4- Bize Ubeydullah b. Muaz tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Şu'be, Esved'den tahdis ettiğine göre o Cündeb el-Becevi'yi şöyle derken dinlemiştir: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bir kurban günü namaz kıldırıp sonra hutbe verdiğine ve: "Kim, (bayram) namazını kılmadan önce kesmİşse onun yerine başkasını kessİn. Kim kesmemişse Allah'ın adı ile kesİ versin" buyurdu.

 

 

 

5041- .. ./5- Bize Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar tahdis edip dedi ki: Bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be bu isnad ile aynısını rivayet etti. 

 

 

AÇIKLAMA:          (5038) Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: ''Allah'ın adı üzerine kessİn" buyruğu bundan önceki ''Allah'ın adı ile kessİn" rivayeti ile aynı anlamdadır. Yani bismillah diyerek kessin demektir. Anlamı ile ilgili sahih (doğru) açıklama budur. Kadı Iyaz dedi ki: Bunun dört anlama gelme ihtimali vardır:

 

1. Burada Allah için kessin anlamında olmasıdır. Bu durumda be harfi "lam" anlamındadır .

2. Allah'ın sünneti ile kessin demektir.

3. İslam'ı açığa vurmak ve başkası adına kesenlere muhalefet edip şeytanı kovmak maksadı ile Allah'ın ismini anarak kessin.

 

4. Allah'ın ismini teberrüken ve onu zikretmenin uğurundan istifade etmek üzere kessin. Nitekim Allah'ın bereketi üzerine yürü, Allah'ın adı ile yürü denilmesi böyledir.

 

Kimi ilim adamı şu işi Allah'ın adı üzerine (ala ismillah) yap, denilmesini mekruh görmüşlerdir. Çünkü şanı yüce Allah her şeyin üzerindedir. Kadı Iyaz böyle bir görüşün hiçbir kıymeti yoktur. Bu hadis de bu görüşü ortaya atanın kanaatini reddetmektedir. 

 

(5040) "RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kurban bayramı günü namaz kılıp sonra hutbe verdiğine tanık oldum" ibaresindeki "adhan: bir kurban bayramı günü" lafzı munsariftir (sonu tenvinlidir). Burada da bayram hutbesinin namazdan sonra olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Günümüzde bütün insanların icma ile kabul ettikleri husus budur. Buna dair açıklama daha önce İman Kitabı'nda sonra da Namaz Kitabı'nda açık bir şekilde geçmiş bulunmaktadır.

 

 

 

 

5042-4/6- Bize Yahya b. Yahya da tahdis etti, bize Halid b. Abdullah, Mutarrif'den haber verdi, o Amir'den, o Bera'dan şöyle dediğini rivayet etti: Dayım Ebu Burde (bayram) namazından önce kurban kesti. Bunun üzerine RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu et için kesilen bir koyun oldu" buyurdu. Dayım: Ey Allah'ın Rasulü! Bende bir keçi oğlağı var dedi. Allah Rasulü de: "Sen onu kurban et fakat senden başkası için de olmaz" buyurduktan sonra şunları ekledi: "Namazdan önce kurban kesmiş olan hiç şüphesiz kendisi için kesmiş olur. Namazdan sonra kesenin de kurbanı tamam olur ve Müslümanların sünnetine de isabet etmiş olur" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 951 -muhtasar-, 955 -uzunca-, 965, 968, 976, 983 -uzunca-, 5545, 5560, 5563, 5556, 6673; Ebu Davud, 2800 -uzunca-, 2801; Tirmizi, 1508 -uzunca-; Nesai, 1562, 1569, 1580, 4406, 4407

 

AÇIKLAMA:          Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: O bir et koyunudur" buyruğu yani kurbanlık olmamıştır. Bunda bir sevap yoktur. Aksine bu senin için kendisi ile yararlanacağın bir ettir demektir. Nitekim diğer rivayette (5046): "O ancak senin aile halkın için takdim ettiğin bir ettir" buyurulmaktadır.

 

"Bende bir keçi oğlağı vardır demesi üzerine onu kurban et ve senden başkası için de uygun olmaz." Diğer rivayette (5043) "senden sonra oğlak hiç kimse için geçerli olmaz" buyurmaktardır.

 

Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "La teczı: geçerli olmaz" buyruğunda te harfi fethalıdır. Bütün rivayet yollarında ve kitaplarında bu şekilde nakledilmiştir. Yani kafi gelmez anlamındadır. Bu da yüce Allah'ın: "Babanın evladına kafi gelmeyeceği (fayda vermeyeceği) bir günden korkun" (Lukman, 33) buyruğu gibidir.

 

Hadiste, keçi oğlağının kurbanlık olarak geçerli olmayacağı hükmü anlaşılmaktadır. Bu da ittifak ile kabul edilmiş bir husustur.

 

 

 

 

5043-5/7- Bize Yahya b. Yahya tahdis etti, bize Huşeyn, Davud'dan haber verdi, o Şa'bi'den, o Bera b. Azib'den rivayet ettiğine göre dayısı Ebu Burde b. Niyar Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (kurbanını) kesmeden önce (kurbanını) kesti ve: Ey Allah'ın Rasulü! Şüphesiz ki bugün etin mekruh olduğu (arzu edildiği) bir gündür. Ben aile halkıma, komşularıma ve evimin ahalisine yedirmek için acele edip kurbanımı kestim dedi. Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Tekrar bir kurban daha kes" buyurdu. o: Ey Allah'ın Rasulü! Yanımda bir süt oğlağı vardır ki iki et koyunundan iyidir deyince Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İşte o senin kestiğin iki kurbandan hayırlı alanıdır. Senden sonra ise hiçbir kimse için oğlak yeterli olmayacaktır" buyurdu.

 

 

AÇIKLAMA:          (5043) "Ey Allah'ın Rasulü! Bugün etin mekruh olduğu (arzu edildiği) bir gündür" ibaresi ile ilgili olarak Kadı lyaz dedi ki: Biz bunu Müslim'de kef ve he harfi ile "mekruhtur" şeklinde, es-Sencer! ve el-Farisı yolu ile böylece rivayet ettik. Tirmizi de bunu böylece zikretmiş olup şöyle demiştir: Biz bunu Müslim'de el-Uzri yolu ile gelen rivayette kat ve mim ile (mekruh değil de) "makrUm" diye rivayet etmiş bulunuyoruz. Tirmizi: Kimisi de bu rivayetin doğru olduğunu söylemiştir. Bu da bugünde canı et çeker anlamındadır demiştir. Nitekim: Canı et çeken bir kimse: karamtu ilellehm ve karamtu ellehm: canım et çekti der (devamla) dedi ki: İşte bu da Müslim dışındaki "ben bugünün bir yeme ve içme günü olduğunu bildiğimden elimi 'çabuk tutup, hem kendim yedim hem aile halkıma ve komşularıma yedirdim" buyruğu ile aynı anlamdadır. Nitekim bir başka rivayette de: "Şüphesiz bugünde insanın canı et çeker" diye rivayet edilmiştir. Buhari de bunu böylece rivayet etmiştir.

 

Kadı Iyaz dedi ki: "Mekruh olduğu (arzu edildiği)" rivayeti ile ilgili olarak üstadlanmızdan bazılan şöyle demişlerdir: Bunun doğru şekli ha harfi fethalı olarak: "ellehamu fihi mekruhun" yani böyle bir günde kurban kesmeyi terk edip aile halkını canları et çekecek kadar etsiz bırakmak mekruhtur (hoş olmayan bir şeydir) şeklindedir. Çünkü ha harfi fethalı olarak "leham" canın et çekmesi anlamındadır.

 

Kadı Iyaz dedi ki: Bana üstad Ebu Abdullah b. Süleyman dedi ki: Hadisin manası kurban olmaya elverişli olmayan bir hayvanı kesmek sünnete aykın olduğu için mekruhtur. Kadı Iyaz'ın zikrettikleri burada sona ermektedir.

 

Hafız Ebu Musa el-Asbahani de dedi ki: Bu: Bugün (başkasından) et istemenin mekruh ve meşakkatli olduğu bir gündür demektir. Bu da güzel bir açıklamadır. Allah en iyi bilendir.

 

"Bende bir süt ağlağı uar." Ayn harfi fethalı olarak "anak" bir yılını tamamlamadan önce güçlenen dişi keçi yavrusuna denilir. Çoğulu ise e'nuk ve umlk diye gelir.

"Süt ağlağı" de süt emene yakın (henüz süt emmeyi yeni bırakmış) küçük oğlak demektir.

 

"Bende iki et koyunundan daha hayırlı bir süt ağlağı uar" sözü de şu demektir. Yani onun eti yağlı ve nefis olduğundan ötürü daha hoş ve daha faydalıdır. Burada kurbanlıklardan maksadın etin çokluğu değil hoş ve güzel olmasına işaret edilmektedir. Buna göre nefis bir koyun onunla aynı değerde iki semiz olmayan koyundan daha üstündür. Bu mesele daha önce İman Kitabı'nda kurbanlık ile akika arasındaki fark ile birlikte geçmiş bulunmaktadır. Bunun kısaca anlamı da şudur: Akikada maksat kesilecek kurbanlıkların çok olmasıdır. Ve bu daha faziletlidir. Kurban bayramı kurbanlığında ise durum böyle değildir.

 

"O kestiğin iki kurbanından hayırlı olanıdır. " Yani sen, şeklen iki kurban kesmiş oldun. Bu ikisi ise bu son kestiği n ile namazdan önce kestiğindir. Ama bu ondan faziletlidir. Çünkü bununla kurban kesme ibadeti gerçekleşmiş oldu. Birincisi ise et için kesilmiş bir koyun oldu. Fakat ilk kestiğinde de onun için sevap vardır. Fakat kurban kesmek sebebi ile değildir. Çünkü o kurban olmamışb. Fakat onunla hayır kastederek onu kesmiş ve Allah'a itaat olmak üzere onu ayırmışb. Bundan dolayı burada bu ötekinden daha hayırlıdır anlamında "bu senin kestiğin iki kurbandan hayırlı olanıdır" buyurmuştur. Şüphesiz ki bu kip (sıfat, üstünlük derecesi) birincisinde de bir hayır bulunduğu anlamını ihtiva etmektedir.

 

"Senden sonra hiçbir kimse için oğlak kurban olmaz. " Kasıt keçi oğlağıdır. İfadelerin akışı da bunu gerektirmektedir. Yoksa koyun türü oğlağı (belli nitelikte olması halinde) kurban olarak geçerli olur.

 

 

 

 

5044- ... /8- Bize Muhammed b. el-Müsenna tahdis etti, bize İbn Ebu Adiyy, Davud'dan tahdis etti, o Şa'bi'den, o Bera b. Azib'den şöyle dediğini rivayet etti: Nahr (kurban bayramı birinci) günü Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize hutbe verip: "(bayram) namazı kılınmadıkça hiç kimse sakın kurban kesmesin" buyurdu. Bunun üzerine dayım: Ey Allah'ın Rasulü! Şüphesiz bugün etin mekruh olduğu (arzu edildiği) bir gündür dedi sonra hadisi Huşeym'in hadisi ile aynı manada zikretti.

 

 

 

5045-6/9- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Abdullah b.

Numeyr tahdis etti. (H.) Bize İbn Numeyr de tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Zekeriya, Firas’DAN tahdis etti, o Amir'den, o Bera’DAN şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim bizim namazımızı (bizim gibi) kılar, kıblemize döner, kestiğimiz kurbanı (gibi) keserse sakın (bayram) namaz(ı) kılınmadıkça kurbanını kesmesin" buyurdu. Bu sefer dayım: Ey Allah'ın Rasulü! Ben bir oğlum adına kurban kestim dedi. Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O ailene ulaştırmakta acele ettiğin bir şey oldu" buyurdu. Bu sefer dayım: Bende iki koyundan daha iyi bir koyun var dedi. Allah Rasulü: "Onu kurban et, şüphesiz ki o (onun) kestiği iki kurbanın hayırlı alanıdır" buyurdu.

 

 

 

5046-7/10- Bana Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar da -lafız İbn el-Müsenna'ya ait olmak üzere- tahdis edip dedi ki: ... Bera b. A'zib dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şüphesiz bu gününüzde ilk yapacağınız iş namaz kılmak, sonra dönüp kurban kesmektir. Kim böyle yaparsa bizim sünnetimize isabet ettirmiş olur. Kim (namazdan önce) keserse şüphesiz ki o, önceden ailesine takdim ettiği bir et olur. Onun kurban kesmekle hiçbir alakası olmaz" buyurdu. Ebu Burde b. Niyar ise kurban kesmişti. Bunun üzerine: Bende bir yaşındakinden daha iyi bir oğlak var dedi. Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu kes ama senden sonra hiç kimse için yeterli olmayacaktır" buyurdu.

 

 

 

5047- .. ./11 - Bize Ubeydullah b. Muaz tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Şu'be, Zübeyd'den tahdis ettiğine göre o Şa'bi'yi Bera b. Azib'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diye aynısını rivayet ederken dinlemiştir.

 

 

 

5048- .. ./12- Bize Kuteybe b. Said ve Hennad b. es-Serİy de tahdis edip dedi ki: Bize Ebul Ahvas tahdis etti. (H.) Bize Osman b. Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim de tahdis etti. Birlikte Cerir’DEN rivayet ettiler (Ebu'l-Ahvas ve Cerir) ikisi Mansur'dan, o Şa'bi'den rivayet etti, o Bera b. Azib'den şöyle dediğini rivayet etti: Kurban bayramı birinci (nahr) günü Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazdan sonra bize hutbe verdi sonra hadisi öncekilerin hadisine yakın olarak zikretti.

 

 

 

5049-8/13- Bana Ahmed b. Said b. Sahr ed-Darimi de tahdis etti ... Bize Asım el-Ahvel, Şa'bi'den tahdis etti, bana Bera b. Azib tahdis edip dedi ki:

Kurban bayramı birinci (nahr) gününde Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize hutbe verip: "Hiçbir kimse namaz kılınmadan kurban kesmesin" buyurdu. Bir adam: Bende bir süt oğlağı var ki o iki et koyunundan iyidirdedi. Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O halde onu kurban olarak kes ve senden sonra oğlak hiçbir kimse için yeterli olmayacaktır" buyurdu.

 

 

 

5050-9/14- Bize Muhammed b. Beşşartahdis etti, bize Muhammed -yani b. Cafer- tahdis etti, bize Şu'be, Seleme’DEN tahdis etti, o Ebu Cuhayfe'den, o Bera b. Azib'den şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Burde (bayram) namaz(ın) dan önce kurban kesti. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onun yerine başkasını kes" buyurdu. Ebu Burde: Ey Allah'ın Rasulü! Yanımda sadece bir oğlak var dedi. -Şu'be dedi ki: Zannederim: O bir yaşındakinden hayırlıdır dedi- Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu onun yerine kes fakat senden sonra hiç kimse için geçerli olmayacaktır" buyurdu. 

 

Diğer tahric: Buhari, 5557

 

 

 

5051- .. ./15- Bunu bize İbnu'l- Müsenna da tahdis etti. .. Bize Şu'be bu isnad ile tahdis etti ve "o bir yaşındakinden hayırlıdır" sözünde şüpheyi sözkonusu etmedi,

 

 

 

5052-10/16- Bana Yahya b. Eyyub, Amr en-Nakid ve Zuheyr b. Harb da birlikte İbn Uleyye'den -lafız Amr'a ait olmak üzere- şöyle dediğini tahdis ettiler: Bize İsmail b. İbrahim, Eyyub'dan tahdis etti, o Muhammed'den, o Enes'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (kurban bayramı birinci) nahr günü: "Namazdan önce kesmiş olanlar yeniden kessin" buyurdu. Bir adam kalkıp: Ey Allah'ın Rasulü! Bugün canların et çektiği bir gündür dedi ve komşularının muhtaç olduğunu sözkonusu etti. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de onun dediğini doğrular gibi oldu. Şunu da söyledi: Ayrıca bende bir oğlak vardır ki benim için iki et koyunundan daha üstündür. Onu keseyim mi dedi. (Enes) dedi ki: Ona ruhsat verdi (ayrıca) onun bu ruhsatı onun dışındakilere ulaştı mı ulaşmadı mı (başkalarını kapsıyor mu kapsamıyor mu) bilemiyorum dedi. Sonra Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iki koçun yanına gitti ve onları kesti. İnsanlar da birkaç koyunun yanına kalkıp gitti. Onları kendi aralarında dağıttılar -ya da: onları parçaladılar dedi. 

 

Diğer tahric: Buhari, 954 -buna yakın, 984 -buna yakın-, 5546 -muhtasar-, 5549, 5561, 5554; Nesai, 4400, 4408, 1587; İbn Mace, 3151 -muhtasar-

 

 

 

5053-11/17- Bize Muhammed b. Ubeyd el-Gubari tahdis etti ... Enes b.

Malik’DEN rivayete göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namaz kıldıktan sonra hutbe verdi ve namazdan önce kurban kesmiş olanlara yeniden kesmelerini emir buyurdu. Sonra İbn Uleyye'nin hadisinin aynısını zikretti.

 

 

 

5054-12/18- Bana Ziyad b. Yahya el-Hassanİ de tahdis etti, bize Hatim -yani b. Verdan- tahdis etti, bize Eyyub, Muhammed b. Sİrin'den tahdis etti, o Enes b. Malik'den şöyle dediğini rivayet etti. Bir kurban günü Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize hutbe verdi. Bir ara et kokusu alınca onlara kurban kesmelerini yasaklayarak: "Kurban kesmiş olan tekrar kessin" buyurdu. Sonra da bundan önceki iki hadisin aynısını zikretti.

 

 

AÇIKLAMA:          (5046) "Bende bir yaşındakinden hayırlı (iyi) bir oğlak var." Müsinne bir yaşını bitirmiş, iki yaşına girmiş alandır. Oğlak (ceza)den bir yaş daha büyüktür. İşte bu oğlak etinin güzelliği ve semizliği sebebi ile daha iyi imiş.

 

(5052) Keçi türü oğlak kesmeye ruhsat verdiği kişi hakkında Enes'in söylediği: "Onun bu ruhsatının onun dışındakilere ulaşıp ulaşmadığını bilmiyorum" şeklindeki tereddütlü ifadesi Enes (r.a.)'ın bilmesi ile alakalıdır. Çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) daha önce geçen Bera b. Azib'in rivayet ettiği hadiste bu müsaadenin ondan başkasını kapsamadığı ve ondan sonra kimse için geçerli olmayacağını açıkça ifade buyurmuştur.

 

"Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iki kaça yöneldi ve onları kesti." Hemzeli olarak "inkefee" meyletti, yöneldi demektir. Burada kurbanlık olarak erkeğin (koçun) geçerli olacağı, faziletli olanın kurbanını bizzat kendisinin keseceği hükmü anlaşılmaktadır. Bu ikisi icma ile kabul olunmuş hükümlerdir. Ayrıca iki hayvan kurban etmenin caiz olduğu da anlaşılmaktadır.

 

"İnsanlar kalkıp birkaç koyuna yöneldi, onları dağıttılar ya da: onları parçaladılar" ifadesinde ikisi de aynı anlamdadır. Bu rivayeti nakleden ravinin iki lafızdan hangisinin kullanıldığı hususunda bir şüphesini ifade eder.

 

"Guneyme: birkaç koyun" ganem (koyun cins ismi)in küçültme ismidir.

 

(5053) Muhammed b. Ubeyd el-Guberi'nin rivayet ettiği hadisteki: "Sonra hutbe verdi ve namazdan önce kurban kesmiş olanlara yeniden kurban kesmelerini emir buyurdu." Buradaki "zibhan" kelimesinin zel harfi kesreli olarak zaptedildiği hususunda ittifak etmişlerdir. Bu da bir hayvan demektir. Yüce Allah'ın: "ve biz ona büyük bir zibhi {kurbanlık hayvanı} fidye olarak verdik" (Saffat, 107) buyruğu gibidir.

 

"en yuide: tekrar etmesi" lafzı itimat olunur bazı asıl nüshalarda ye harfi ile "iade etmek" den gelmektedir. Birçoğunda ise "en yuidde" diye ayndan sonra ye harfi olmadan zikredilmiştir. Bunun yerine del harfi şeddelidir. Bu da İ'dat: Hazırlamak kökünden gelir. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

2- KURBANLIĞIN YAŞI BABI