SAHİH-İ MÜSLİM |
AV |
7 - باب:
إباحة الضب.
7- KELERİN
(YENİLMESİNİN) MÜBAH KILINMASI BABI
39 - (1943) حدثنا
يحيى بن يحيى
ويحيى بن أيوب
وقتيبة وابن
حجر عن
إسماعيل. قال
يحيى بن يحيى:
أخبرنا إسماعيل
بن جعفر عن
عبدالله بن
دينار؛ أنه
سمع ابن عمر
يقول : سئل
النبي صلى
الله عليه
وسلم عن الضب؟
فقال: (لست
بآكله ولا محرمه(.
5001-39/1- Bize Yahya b.
Yahya, Yahya b. Eyyub, Kuteybe ve İbn Hucr, İsmail'den tahdis etti. Yahya b.
Yahya dediki: Bize İsmail b. Cafer, Abdullah b. Dinar'dan haber verdiğine göre
o İbn Ömer'i şöyle derken dinlemiştir: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
keler hakkında soru soruldu. O: "Ben onu ne yerim ne de onu haram
kılarım" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
40 - (1943) وحدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
ليث. ح وحدثني
محمد بن رمح.
أخبرنا الليث
عن نافع، عن
ابن عمر. قال:
سأل
رجل رسول الله
صلى الله عليه
وسلم عن أكل الضب؟
فقال: (لا آكله
ولا
أحرمه(.
5002-40/2- Bize Kuteybe
b. Said de tahdis etti, bize Leys tahdis etti. (H.) Bana Muhammed b. Rumh da
tahdis etti, bize Leys, Nafi’DEN haber verdi, o İbn Ömer'den şöyle dediğini
rivayet etti: Bir adam, Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e keler
yemenin hükmü hakkında soru sordu. O: "Ben onu ne yerim ne de haram
ederim" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
41 - (1943) وحدثنا
محمد بن
عبدالله بن
نمير. حدثنا
أبي. حدثنا
عبيدالله عن
نافع. عن ابن
عمر. قال : سأل
رجل رسول الله
صلى الله عليه
وسلم، وهو على
المنبر، عن
أكل الضب؟
فقال: (لا أكله
ولا
أحرمه(.
5003-41/3- Bize Muhammed
b. Abdullah b. Numeyr de tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Ubeydullah,
Nafi’DEN tahdis etti, o İbn Ömer’DEN şöyle dediğini rivayet etti. Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) minber üzerinde iken bir adam ona keler yeme
hakkında soru sordu. O: "Ben onu ne yerim ne de haram ederim"
buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
(1943) - وحدثنا
عبيدالله بن
سعيد. حدثنا
يحيى عن
عبيدالله.
بمثله، في هذا
الإسناد.
5004- .. ./4- Bize
Ubeydullah b. Said de tahdis etti, bize Yahya Ubeydullah'dan aynısını bu isnad
ile rivayet etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
2 م - (1943)
وحدثناه أبو
الربيع
وقتيبة. قالا:
حدثنا حماد. ح
وحدثني زهير
بن حرب. حدثنا
إسماعيل. كلاهما
عن أيوب. ح
وحدثنا ابن
نمير. حدثنا
أبي. حدثنا
مالك بن مغول.
ح وحدثني
هارون بن
عبدالله. أخبرنا
محمد بن بكر.
أخبرنا ابن
جريج. ح
وحدثنا هارون
بن عبدالله.
حدثنا شجاع بن
الوليد. قال:
سمعت موسى بن
عقبة. ح وحدثنا
هارون بن سعيد
الأيلي. حدثنا
ابن وهب. أخبرني
أسامة. كلهم
عن نافع، عن
ابن عمر، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم، في
الضب. بمعنى
حديث الليث عن
نافع. غير أن
حديث أيوب:
أتي
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم بضب فلم
يأكله ولم
يحرمه. وفي
حديث أسامة
قال: قام رجل
في المسجد
ورسول الله
صلى الله عليه
وسلم على
المنبر.
5005- .. ./5- Bunu bize
Ebu Rabi' ve Kuteybe de tahdis edip dedi ki: Bize Hammad tahdis etti. (H.) Bana
Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize İsmail tahdis etti, ikisi Eyyub'dan rivayet
etti. (H.) Bize İbn Numeyr de tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Malik
b. Miğvel tahdis etti. (H.) Bana Harun b. Abdullah da tahdis etti, bize
Muhammed b. Bekr tahdis etti, bize İbn Cureyc tahdis etti. (H.) Bize Harun b.
Abdullah da tahdis etti, bize Şüca' b. el-Velid tahdis edip dedi ki: Musa b.
Ukbe'yi dinledim. (H.) Bize Harun b. Said elEyli de tahdis etti, bize İbn Vehb
tahdis etti, bana Usame haber verdi. Hepsi Nafi'den, o İbn Ömer'den o Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den keler hakkında Leys'in Nafi'den hadisi
rivayet ettiği aynı manada rivayet etti. Şu kadar var ki Eyyub'un hadisinde
şöyle denmektedir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bir keler
getirdi. Onu ne yedi ne de haram etti. Usame hadisinde de o şöyle dedi:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) minber üzerinde iken bir adam mescitte
ayağa kalktı demektedir.649
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
42 - (1944) وحدثنا
عبيدالله بن
معاذ. حدثنا
أبي. حدثنا شعبة
عن توبة
العنبري. سمع
الشعبي. سمع
ابن عمر؛ أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم كان معه
ناس من أصحابه
فيهم سعد. وأتوا
بلحم ضب.
فنادت امرأة
من نساء النبي
صلى الله عليه
وسلم: إنه لحم
ضب.
فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (كلوا،
فإنه حلال.
ولكنه ليس من
طعامي(.
5006-42/6- Bize
Ubeydullah b. Muaz da tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Şu'be, Tevbe
el-Anberi’DEN tahdis ettiğine göre o Şa'bi'yi dinledi. Şa'bi İbn Ömer'i
dinlediğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte aralarında
Sa'd'ın da bulunduğu ashabından bazı kimseler bulunuyordu. Onlara bir keler eti
getirildi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zevcelerinden birisi o bir
keler etidir dedi. Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yeyin.
Şüphesiz o helaldir. Ama bu benim (alışageldiğim) yediklerimden değildir"
buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
7267; İbn Mace, 26;
42 م - (1944)
وحدثنا محمد
بن المثنى.
حدثنا محمد بن
جعفر. حدثنا
شعبة عن توبة
العنبري. قال:
قال لي
الشعبي: أرأيت
حديث الحسن عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم: وقاعدت
ابن عمر قريبا
من سنتين أو
سنة ونصف، فلم
أسمعه روى عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم غير هذا.
قال: كان ناس
من أصحاب
النبي صلى
الله عليه وسلم
فيهم سعد.
بمثل حديث
معاذ.
5007- .. ./7- Bize
Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti, bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize
Şu'be, Tevbe el-Anberi'den şöyle dediğini tahdis etti. Şa'bi bana: Hasan'ın
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diye rivayet ettiği şu hadis hakkında ne
dersin: Ben, İbn Ömer ile iki sene yahut bir buçuk sene oturup kalktım. Onun
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şu hadisten başkasını rivayet ettiğimi
duymadım. O dedi ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in -aralarında Sa'd'ın
da olduğu- ashabından bazı kimseler deyip Muaz'ın hadisi ile aynen rivayet
etti.
43 - (1945) حدثنا
يحيى بن يحيى.
قال: قرأت على
مالك عن ابن شهاب،
عن أبي أمامة
بن سهل بن
حنيف، عن
عبدالله بن
عباس قال:
دخلت
أنا وخالد بن
الوليد مع
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم بيت
ميمونة. فأتي
بضب محنوذ.
فأهوى إليه
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم بيده. فقال
بعض النسوة
اللاتي في بيت
ميمونة:
أخبروا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم بما
يريد أن يأكل.
فرفع رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يده. فقلت: أهو
حرام؟ يا رسول
الله! قال (لا.
ولكنه لم يكن
بأرض قومي. فأجدني
أعافه(.
قال
خالد:
فاجتررته
فأكلته. ورسول
الله صلى الله
عليه وسلم ينظر.
5008-43/8- Bize Yahya b.
Yahya tahdis edip dedi ki: Malik'e İbn Şihab’DAN rivayetini okudum, o Ebu İmame
b. Sehl b. Huneyf'den, o Abdullah b. Abbas’DAN şöyle dediğini rivayet etti:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte ben ve Halid b. Velid,
Meymune (radıyallahu anha)'nın evine girdik. Taş üzerinde kızartılmış bir keler
getirildi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini ona uzatınca
Meymune'nin evindeki hanımlardan birisi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e yemek istediği şeyin ne olduğunu haber veriniz dedi. Bunun üzerine
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini kaldırdı. Ben: Ey Allah'ın
Rasulü! o haram mıdır? dedim. O: Hayır, ama o benim kavmimin Yaşadığı yerde
yoktu. Bundan dolayı ondan tiksindiğimi hissediyorum" buyurdu.
Halid dedi ki: Ben de
onu çekip -Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in gözü önünde- yedim.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
44 - (1946) وحدثني
أبو الطاهر
وحرملة. جميعا
عن ابن وهب. قال
حرملة: أخبرنا
ابن وهب.
أخبرني يونس
عن ابن شهاب،
عن أبي أمامة
ابن سهل بن
حنيف الأنصاري؛
أن عبدالله بن
عباس أخبره؛
أن خالد بن
الوليد، الذي
يقال له سيف
الله أخبره؛
أنه
دخل مع رسول
الله صلى الله
عليه وسلم على
ميمونة، زوج
النبي صلى
الله عليه
وسلم، وهي خالته
وخالة ابن
عباس. فوجد
عندها ضبا
محنوذا. قدمت
به أختها
حفيدة بنت
الحارث من
نجد. فقدمت
الضب لرسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
وكان قلما
يقدم إليه
طعام حتى يحدث
به ويسمى له.
فأهوى رسول
الله صلى الله
عليه وسلم يده
إلى الضب.
فقالت امرأة
من النسوة
الحضور: أخبرن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم بما
قدمتن له. قلن:
هو الضب. يا
رسول الله!
فرفع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم يده.
فقال خالد بن
الوليد: أحرام
الضب؟ يا رسول
الله! قال (لا.
ولكنه لم يكن
بأرض قومي.
فأجدني أعافه).
قال
خالد:
فاجتررته
فأكلته. ورسول
الله ينظر. فلم
ينهني.
5009-44/9- Bana
Ebu't-Tahir ve Harmele birlikte İbn Vehb'den tahdis etti. Harmele dedi ki: Bize
İbn Vehb haber verdi, bana Yunus İbn Şihab'dan haber verdi, o Ebu Umame b. Sehl
b. Huneyf el-Ensari'den rivayet ettiğine göre Abdullah b. Abbas kendisine şunu
haber verdi. Allah'ın kılıcı diye adlandırılan Halid b. el-Velid, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in zevcesi Meymune'nin huzuruna girdi. O ise hem onun (Halid'in) hem
İbn Abbas'ın teyzesidir. Yanında kızartılmış bir keler buldu. Kızkardeşi olan
el-Haris kızı Hufeyde o keleri Necid’DEN getirmişti. Keleri Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e takdim etti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem}'e bir yemek takdim edildiğinde Ona söylenip adının belirtilmediği çok
az olurdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini kelere uzatınca hazır
bulunan hanımlardan bir kadın: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem}'e ne yemek
takdim ettiğinizi bildirin dedi. Onlar: O kelerdir ey Allah'ın Rasulü! deyince
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini kaldırdı. Halid b. Velid: Keler
haram mı? ey Allah'ın Rasulü! dedi. O: "Hayır, ama benim kavmimin
bulunduğu yerde yoktu. Bundan dolayı kendimi ondan tiksinir görüyorum"
buyurdu.
Halid dedi ki: Bunun
üzerine ben onu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in gözü önünde çektim
ve bana bunu yasaklamadı dedi.
Diğer tahric: Buhari,
5391, 5400, 5537; Ebu Davud, 3794; Nesai, 4327, 4328; İbn Mace, 3241
AÇIKLAMA: Müslim'in
ve başkalarının zikrettiği bu hadislerle Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem}'in
keler hakkında (5001) "Ben onu ne yerim ne de haram ederim" başka
rivayetlerde (5002-5003) "Ben onu yemem de haram da etmem" bir rivayette
(5006) 'onu siz yeyin, o helaldir ama benim alışageldiğim yemeklerden
değildir" buyurduğu, bir rivayette (5008) "elini çekince o haram mı?
ey Allah'ın Rasulü! denilmesi üzerine: Hayır, ama bu benim kavmimin yaşadığı
yerlerde yoktu. Kendimi ondan tiksindiğimi hissediyorum buyurdu. Onun gözü
önünde huzurunda onu yediler" buyurulmaktadır.
Dil bilginleri der ki:
"eafuhu" lafzı ondan tiksinerek hoşlanmıyorum demektir.
Müslümanlar kelerin
mekruh olmayıp helal olduğu üzerinde icma etmişlerdir. Bundan Ebu Hanife
mezhebine mensup fukahadan mekruh olduğuna dair gelen nakil ile Kadı Iyaz'ın ve
bazı kimselerin o haramdır dediklerine dair nakli müstesnadır. Ama ben bunların
birisinden bunun sahih olduğunu sanmıyorum. Birilerinden sahih olarak
nakledilmiş olsa dahi bu naslar ve ondan önceki icma ona karşı delildir.
"(Taş üzerinde)
kızartılmış bir keler" ibaresindeki "mahnCız" kızartılmış
demektir. Kızdırılmış taşlar üzerinde kızartılmış olduğu da söylenmiştir.
45 - (1946) وحدثني
أبو بكر بن
النضر وعبد بن
حميد (قال عبد:
أخبرني. وقال
أبو بكر:
حدثنا يعقوب
بن إبراهيم بن
سعد). حدثنا
أبي عن صالح
بن كيسان، عن
ابن شهاب، عن
أبي أمامة ابن
سهل، عن ابن
عباس؛ أنه
أخبره؛ أن
خالد بن الوليد
أخبره؛
أنه
دخل مع رسول
الله صلى الله
عليه وسلم على
ميمونة بنت
الحارث. وهي
خالته. فقدم
إلى رسول الله
صلى الله عليه
وسلم لحم ضب،
جاءت به أم
حفيد بنت
الحارث من
نجد، وكانت
تحت رجل من
بني جعفر.
وكان رسول
الله صلى الله
عليه وسلم لا
يأكل شيئا حتى
يعلم ما هو. ثم
ذكر بمثل حديث
يونس. وزاد في
آخر الحديث:
وحدثه ابن
الأصم عن
ميمونة. وكان
في حجرها.
5010-45/10- Bana Ebu
Bekr b. en-Nadr ve Abd b. Humeyd de tahdis etti. Abd, bana Yakub b. İbrahim b.
Sa'd haber verdi derken Ebu Bekr bize tahdis etti dedi. (Yakub dedi ki) bize
babam Salih b. Keysan’DAN tahdis etti, o İbn Şihab'dan, o Ebu Umame b.
Sehl'den, o İbn Abbas'dan kendisine şunu haber verdiğini rivayet etti: Halid b.
Velid'in kendisine haber verdiğine göre o, Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ile birlikte teyzesi olan Haris kızı Meymune'ni yanına girdi.
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e kelet eti takdim edildi. O keleri de
el-Haris kızı Um Hufeyl Necid’DEN getirmişti. Kendisi de Caferoğullarından bir
adam ile evli idi. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise ne olduğunu
öğrenmeden bir şey yemezdi. Sonra Yunus'un hadisini aynen zikretti. Hadisin
sonunda da: İbnu'l-Asam ona bunu Meymune'den diye tahdis etti. O da Meymune'nin
himayesi altında idi.
(1945) وحدثنا
عبد بن حميد.
أخبرنا عبدالرزاق.
أخبرنا معمر
عن الزهري، عن
أبي أمامة ابن
سهل بن حنيف،
عن ابن عباس.
قال: أتي
النبي صلى
الله عليه
وسلم ونحن في
بيت ميمونة
بضبين مشويين.
بمثل حديثهم.
ولم يذكر:
يزيد بن
الأصم: عن
ميمونة.
5011- .. ./11- Bize Abd
b. Humeyd de tahdis etti. Bize Abdurrezzak haber verdi, bize Ma'mer, Zührİ'den
haber verdi, o Ebu Umame b. Sehl b. Huneyf'den, o İbn Abbas'dan şöyle dediğini
rivayet etti. Biz, Meymune'nin evinde bulunuyorken Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e kızartılmış iki keler getirtildi deyip, öncekilerin hadisi ile aynı
şekilde rivayet etti ama: "Yezid b. el-Asam'ın Meymune'den
rivayetini" sözkonusu etmedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
(1945) وحدثنا
عبدالملك بن
شعيب بن
الليث. حدثنا
أبي عن جدي.
حدثني خالد بن
يزيد. حدثني
سعيد بن أبي
هلال عن ابن المنكدر؛
أن أبا أمامة
بن سهل أخبره
عن ابن عباس.
قال: أتي رسول
الله صلى الله
عليه وسلم،
وهو في بيت
ميمونة. وعنده
خالد بن
الوليد، بلحم
ضب. فذكر
بمعنى حديث
الزهري.
5012- .. ./12- Bize
Abdulmelik b. Şuayb b. Leys de tahdis etti, bize babam dedemden tahdis etti,
bana Halid b. Yezid tahdis etti, bana Said b. Ebu Hilal, İbn el-Münkedir'den tahdis
ettiğine göre Ebu Umame b. Sehl kendisine İbn Abbas’DAN şöyle dediğini haber
verdi: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Meymune'nin evinde iken yanında
da Halid b. Velid varken keler eti getirildi deyip, hadisi Zühri'nin hadisi ile
aynı manada zikretti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
46 - (1947) وحدثنا
محمد بن بشار
وأبو بكر بن
نافع. قال ابن
نافع: أخبرنا
غندر. حدثنا
شعبة عن أبي بشر،
عن سعيد بن
جبير. قال:
سمعت ابن عباس
يقول:
أهدت
خالتي أم حفيد
إلى رسول الله
صلى الله عليه
وسلم سمنا
وأقطا وأضبا.
فأكل من السمن
والأقط، وترك
الضب تقذرا.
وأكل على
مائدة رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
ولو كان حراما
ما أكل على
مائدة رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
5013-46/13- Bize
Muhammed b. Beşşar ve Ebu Bekir b. Nafi'de tahdis etti. İbn Nafi': Bize Gunder,
Ebu Bişr’DEN haber verdi derken, Şu'be: Tahdis etti dedi. O Said b. Cübeyr'den
şöyle dediğini rivayet etti: İbn Abbas'ı şöyle derken dinledim: Teyzem Um
Hufeyd Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e yağ, keş ve birkaç keler
hediye etmişti. Allah Rasulü yağdan ve keşten yediği halde tiksindiği için
kelere ilişmedi. Ama Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in sofrasında
(keler) yenildi. Haram olmuş olsaydı Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in sofrasında yenmezdi.
Diğer tahric: Buhari,
2575, 5389 -buna yakın-, 5402 -muhtasar-, 7358; Ebu Davud, 3793; Nesai, 4329,
4330
47 - (1948) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا علي بن
مسهر عن
الشيباني، عن
يزيد بن
الأصم. قال:
دعانا
عروس
بالمدينة.
فقرب إلينا
ثلاثة عشر ضبا.
فآكل وتارك.
فلقيت ابن
عباس من الغد.
فأخبرته.
فأكثر القوم
حوله. حتى قال
بعضهم:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (لا
آكله، ولا أنهى
عنه، ولا أحرمه).
فقال ابن
عباس: بئس ما
قلتم. ما بعث
نبي الله صلى
الله عليه
وسلم إلا محلا
ومحرما. إن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، بينما
هو عند
ميمونة،
وعنده الفضل
بن عباس وخالد
بن الوليد
وامرأة أخرى.
إذ
قرب إليهم
خوان عليه
لحم. فلما
أراد النبي صلى
الله عليه
وسلم أن يأكل
قالت له
ميمونة: إنه
لحم ضب. فكف
يده.
وقال:
(هذا لحم لم
آكله قط). وقال
لهم: (كلوا)
فأكل منه
الفضل وخالد
ابن الوليد
والمرأة.
وقالت
ميمونة: لا
آكل من شيء
إلا شيء يأكل
منه رسول الله
صلى الله عليه
وسلم.
5014-47/14- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti. Bize Ali b. Mushir, Şeybani'den tahdis etti,
o Yezid b. el-Asam'dan şöyle dediğini rivayet etti: Medine'de yeni damat olmuş
birisi bizi davet etti. Bize onüç keler ikram etti. Yiyen de oldu yemeyen de
oldu. Ertesi günü İbn Abbas ile karşılaştım. Ben de ona (olanı) haber verdim.
Etrafındakiler çok şeyler söyleyip durdu. Hatta aralarından bazıları:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben onu ne yerim ne onu yemeyi
yasaklarım ne de haram ederim" buyurmuştur dedi. Bunun üzerine İbn Abbas
dedi ki: Ne kötü söz söylediniz. Allah'ın Nebi'si ancak helal kılan ve haram
kılan olarak gönderilmiştir. Şüphesiz Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem),
Meymune'nin yanında bulunduğu bir sırada yanında da ayrıca el-Fadl b. Abbas,
Halid b. Velid ve bir başka kadın bulunuyorken onlara üzerinde et bulunan bir
sofra takdim edildi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yemek isteyince Meymune
Ona: O keler etidir demesi üzerine elini çekti ve: "bu kesinlikle
yemediğim bir ettir" buyurdu. Onlara da: "Yeyin" buyurdu.
el-Fadl, Halid b. Velid ve o kadın ondan yedi.
Meymune'de: Ben,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yediği bir şey-
den başka hiçbir şeyden
yemem dedi.
Diğer tahric: İbn
Abbas ile Meymune ile ilgili bu hadisi Yalnız Müslim rivayet etmiştir;
AÇIKLAMA: Hadislerde
Halid (radıyallahu anh)'ın keleri izin istemeden aldığı belirtilmektedir. Bu
ise nazlanmak, akrabanın yakın ın ve böyle bir davranışı hoş görmemesi
sözkonusu olmayan samimi arkadaşın evinde yemek kabilinden bir davranıştır. Halid
de bu yemeği teyzesi Meymune'nin ve arkadaşı Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in evinde yemişti. Bu sebeple özellikle de bunu hediye eden teyzesi
olduğundan ayrıca izin istemeye de gerek yoktu. Belki de bununla hediyeyi
getiren teyzesi Um Hufeyd'in gönlünü de hoş etmek istemişti.
(5009) Meymune hakkında:
"Hem onun hem de İbn Abbas'ın teyzesidir" denilmesi Halid b. Velid'in
ve İbn Abbas'ın teyzesidir demektir. Halid'in annesi küçük Lübabe idi. İbn
Abbas'ın annesi ise büyük Lübabe idi. Meymune ve Um Hufeyl de kardeştirler.
Babaları da el-Haris'dir.
"Kız kardeşi
Hufeyde'nin getirdiği" denilirken diğer rivayette (5010) "Um
Hufeyd" olarak geçmektedir. Bazı nüshalarda da "Um Hafide" diye
geçmiş, bazılarında ise Ebu Bekr b. en-Nadr'ın rivayetinde "Um
Huneyd" bazılarında "Humeyde" diye geçmektedir. Bunların hepsi
ha harfi ötreli ve küçültme ismidir.
Kadı lyaz ve başkaları
dedi ki: Daha doğru ve en meşhur olanı sonunda he (yuvarlak te) bulunmaksızın
Um Hufeyd olduğudur, adı ise Hüzeyle'dir. İbn Abdilberr de başkaları da ashab-ı
kiram arasında adını bu şekilde sözkonusu etmişlerdir. AIlan en iyi bilendir.
(5013) "Eğer haram
olsaydı Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in sofrasında yenmezdL"
İşte bu ilim adamlarının üzerinde ittifak ettiği hususu açıkça gösteren bir
ifadedir. Bu da Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in huzurunda yapılması
halinde susmasının ve onu ikrar etmesinin mübah olduğuna delil olduğudur. Bu
hali de Onun: Ben buna izin verdim, mübah kıldım demesi ile aynı anlamdadır.
Çünkü O, batıla karşı susmaz ve münkeri takrir etmezdi. Allah en iyi bilendir.
(5014) "Medine'de
yeni damat olmuş birisi bizi davet etti." Aruz yakın bir zamanda evlenmiş
adama denilir. Aruz aynı zamanda kadın hakkında da erkek hakkında da
kullanılır.
"Onlara bir sofra
takdim edildi." Buradaki "huvan" hı harfi kesreli ve ötreli
olarak iki söyleyiş olmakla birlikte kesreli söyleyiş daha fasihtir. Çoğulu
ehmine ve huven olarak gelir. Burada maksat meşhur hadiste sözkonusu olmadığı
belirtilen huvan, hivan (masa) değildir: "Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) hiçbir zaman masa (huvan, hivan) üzerinde yemedi. Aksine o sofraya
benzer bir şey üzerinde yedi."
48 - (1949) حدثنا
إسحاق بن
إبراهيم وعبد
بن حميد. قالا:
أخبرنا
عبدالرزاق عن
ابن جريج.
أخبرني أبو
الزبير؛ أنه
سمع جابر بن
عبدالله يقول
: أتي
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم بضب.
فأبى أن يأكل
منه. وقال: (لا
أدري. لعله من القرون
التي مسخت(.
5015-48/15- Bize İshak
b. İbrahim ve Abd b. Humeyd tahdis edip dedi ki: Bize Abdurrezzak, İbn
Cureyc'den haber verdi, bana Ebu'z-Zubeyr'in haber verdiğine göre o Cabir b.
Abdullah'ı şöyle derken dinledi: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bir
keler getirildi. O da ondan yemeyi kabul etmedi ve: "Bilemiyorum o daha
önce nesh edilmiş (suretleri değiştirilmiş) nesillerden olabilir" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
49 - (1950) وحدثني
سلمة بن شبيب.
حدثنا الحسن
بن أعين. حدثنا
معقل عن أبي
الزبير. قال:
سألت جابرا عن
الضب؟ فقال:
لا تطعموه.
وقذره. وقال:
قال عمر بن الخطاب:
إن
النبي صلى
الله عليه
وسلم لم
يحرمه. إن الله
عز وجل ينفع
فيه غير واحد.
فإنما طعام
عامة الرعاء
منه. ولو كان
عندي طعمته.
5016-49/16- Bana Seleme
b. Şebib de tahdis etti, bize Hasan b. A'yen tahdis etti, bize Ma'kil,
Ebu'z-Zubeyr'den şöyle dediğini tahdis etti: Cabir'e keler hakkında sordum. o:
Onu yemeyin deyip ondan tiksindi ve dedi ki: Ömer b. el-Hattab (radıyallahu
anh) da şöyle dedi: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu haram kılmadı.
Şüphesiz Aziz ve Celil Allah onunla pek çok kimseyi de faydalandırır. Çünkü
genel olarak çobanlar bundan yer. Hem yanımda olsaydı ondan yiyecektim.
Diğer tahric: İbn
Mace, 3239
50 - (1951) وحدثني
محمد بن
المثنى. حدثنا
ابن أبي عدي
عن داود، عن
أبي نضرة، عن
أبي سعيد. قال:
قال رجل:
يا
رسول الله!
إنا بأرض
مضبة. فما
تأمرنا؟ أو فما
تفتينا؟ قال:
(ذكر لي أن أمة
من بني
إسرائيل مسخت)
فلم يأمر ولم
ينه.
قال
أبو سعيد:
فلما كان بعد
ذلك، قال عمر:
إن الله عز
وجل لينفع فيه
غير واحد.
وإنه لطعام
عامة هذه
الرعاء. ولو
كان عندي
لطعمته. إنما
عافه رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
5017-50/17- Bana
Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti, bize İbn Ebu Adiyy, Davud'dan tahdis
etti, o Ebu Nadra'dan, o Ebu Said'den şöyle dediğini rivayet etti: Bir adam: Ey
Allah'ın Rasulü! Biz, keleri çok olan bir yerde bulunuyoruz. Bize ne emir
buyurursun. Ya da bize ne fetva verirsin dedi. O: "Bana zikredildiğine
göre İsrailoğullarından bir ümmet nesh edilmişti" buyurdu ve ne emretti ne
de onu yasakladı.
Ebu Said dedi ki: Daha
sonraları Ömer dedi ki: Şüphesiz aziz ve celil Allah, onunla pek çok kimseyi
faydalandırır ve şüphesiz genel olarak bu çobanların yiyeceğidir o. Eğer
yanımda olsaydı ben de ondan yerdim ama Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) de ondan tiksinmişti.
Diğer tahric: Ebu Said
el-Hudri'nin hadisini İbn Mace, 3240; Ömer (r.a.)'ın hadisini Yalnız Müslim
rivayet etmiştir
51 - (1951) حدثني
محمد بن حاتم.
حدثنا بهز.
حدثنا أبو عقيل
الدورقي.
حدثنا أبو
نضرة عن أبي
سعيد؛
أن
أعرابيا أتى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم فقال:
إني في غائط
مضبة. وإنه
عامة طعام
أهلي. قال فلم
يجبه. فقلنا:
عاوده. فعاوده
فلم يجبه.
ثلاثا. ثم
ناداه رسول
الله صلى الله
عليه وسلم في
الثالثة فقال:
(يا أعرابي! إن
الله لعن أو غضب
على سبط من
بني إسرائيل.
فمسخهم دواب
يدبون في
الأرض. فلا
أدري لعل هذا
منها. فلست
آكلها ولا أنهى
عنها(.
5018-51/18- Bana
Muhammed b. Hatim tahdis etti, bize Behz tahdis etti, bize Ebu Mil ed-Devraki tahdis
etti, bize Nadra Ebu Said’DEN tahdis ettiğine göre bir bedevi Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelerek: Ben, keleri çok olan alçakça bir yerde
yaşıyorum. Aynı zamanda bu aile halkımın genellikle yediğidir dedi. Allah
Rasulü ona cevap vermedi. Biz: ona tekrar sor dedik. O da tekrar ettiği halde
üç defa ona cevap vermedi. Sonra üçüncüsünde ona Rasulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) seslenerek: "Ey bedevi şüphesiz şanı yüce Allah,
İsrailoğullarının bir kolunu lanetledi ya da onlara gazab etti de onları yer
üzerinde debelenen hayvanlara dönüştürdü. Şimdi ben bilemiyorum belki bu
onlardan olabilir. Bu sebeple onu ne yerim ne de onu yemeyi yasaklarım"
buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: (5017)
"Biz, keleri çok bir arazide yaşıyoruz." Burada keleri çok
anlamındaki kelimenin iki meşhur söylenişi vardır. Birisi mim harfi ve dat
harfi ikisi de fethalı olarak "medabbe" söyleyişidir. İkincisi ise
mim harfi ötreli dat harfi kesreli (mudibbe) söyleyişidir. Birincisi daha
meşhur ve daha fasih olup kelerleri çok yer anlamındadır.
(5018) "Ben, keleri
çok, alçakça bir yerde yaşıyorum." Gait: Tümsek olmayan, alçak olmayan yer
demektir.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Onları yerde debelenen hayvanlar suretinde
neshetti" buradaki (hayvanlar anlamına gelen) "devabb" lafzı
bazı nüshalarda bu şekilde kaydedilmiş olmakla birlikte bir çoğunda elif ile
"devabben" şeklinde kaydedilmiştir. Birincisi Arapçada bilinen ve
meşhur olan şekle uygundur. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
8- ÇEKİRGELERİN
MÜBAH OLDUĞU BABI