SAHİH-İ MÜSLİM

AV

 

1- EĞİTİLMİŞ KÖPEKLERLE AVLANMA BABI

 

4949-1/1- Bize İshak b. İbrahim el-Hanzali tahdis etti. Bize Cerir, Mansur'dan haber verdi, o İbrahim'den, o Hemmam b. el-Haris'den, o Adiy b. Hatim'den şöyle dediğini rivayet etti: Ey Allah'ın Rasulü!. Ben öğretilmiş köpekleri gönderiyorum. Onlar da benim için av yakalıyorlar. Onun üzerine de Allah'ın adını anıyorum dedim. O: "Öğretilmiş köpeğini gönderip üzerine Allah'ın adını anmışsan (avından) yiyebilirsin" buyurdu. Ben: Öldürselerde mi dedim. O: "Bir başka köpek onunla birlikte ortak olmadığı sürece öldürseler de" buyurdu.

Ben Ona: Ben ava, mi'rad (denilen enlice ve uzunca sivri demir bulunan) ok ile atış yapıyor ve isabet ettiriyorum dedim. O: "Mi'rad ile atış yapıp da (avı) delerse yiyebilirsin. Şayet enli tarafı ile ona isabet ederse ondan yeme" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 5477 -buna yakın-, 7397 -buna yakın-; Ebu Davud, 2847; Tirmizi, 1465; Nesai, 4276, 4278, 4316; İbn Mace, 3215

 

 

 

4950-2/2- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize İbn Fudayl, Beyan'dan tahdis etti, o Şa'bi'den, o Adiy b. Hatim'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e sorup: Biz bu köpeklerle avlanıyoruz dedim. O: "Öğretilmiş köpeklerini salarken üzerlerine Allah'ın adını anmışsan senin için yakaladıklarından yiyebilirsin (avı) öldürmüş olsalar dahi. Ancak köpek (avdan) yemişse müstesno. Eğer yemişse sen (o avı) yeme. Çünkü ben o köpeğin o taktirde kendisi adına yakalamış olacağından korkarım. Eğer köpeklerinle başka köpekler de karışmışsa yine yeme" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 5483, 5487; Ebu Davud, 2848; İbn Mace, 3208

 

 

 

4951-3/3- Bize Ubeydullah b. Muaz el-Anberi de tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Şu'be, Abdullah b. Ebu Sefer'den tahdis etti, o Şa'bi'den, o Adiy b. Hatim'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e enli ağır ok (mi'rad) hakkında soru sordum, O: "Sivri tarafı ile (ava) isabet ederse yiyebilirsin. Eğer enli tarafı ile isabet edip öldürürse şüphesiz bu ağır bir darbe ile öldürülmüş bir hayvan olur. Bu sebeple yeme" buyurdu. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e köpek hakkında sordum, O: "Allah'ın adını anarak köpeğini gönderdiğin taktirde yiyebilirsin. Eğer ondan yemişse sen de yeme. Çünkü şüphesiz o kendi adına yakalamış olur" buyurdu. Ben: Köpeğimle birlikte başka bir köpek bulur da hangisinin avı aldığını bilemeyecek olursam diye sordum. O: "Hayır yeme. Çankü sen kendi köpeğin için besmele çektin. Başkası için besmele çekmedin" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 175, 2054 -buna yakın-; 5476, 5486; Ebu Davud, 2854; Nesai, 4284, 4317

 

 

 

4952- .. ./4- Bize Yahya b. Eyyub da tahdis etti, bize İbn Uleyye tahdis edip dedi ki: Bana Şu'be de Abdullah b. Ebu Sefer'den haber verip dedi ki: Şa'bi'yi şöyle derken dinledim: Adiy b. Hatim'i şöyle derken dinledim: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e enlice ok (mi'rad) hakkında soru sordum deyip hadisi aynen zikretti.

 

 

 

4953- .. ./5- Bana Ebu Bekir b. Nafi' el-Abdi de tahdis etti, bize Gunder tahdis etti, bize Şu'be tahdis etti. Bize Abdullah b. Ebu Sefer tahdis etti. Ayrıca Şu'be bazı kimselerden (onların) Şa'bi'den rivayetlerine göre Şa'bi dedi ki: Adiy b. Hatim'i şöyle derken dinledim: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e mi'rad (denilen enlice ok) hakkında sordum deyip yukarıdaki hadisi aynen rivayet etti.

 

 

AÇIKLAMA:          (4949) "Ben öğretilmiş köpekleri(mi) gönderiyorum ... " Hadisi ile av için kullanılan köpekler hakkında zikredilen diğer hadislerle birlikte hepsinde avlanmanın mübah olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Müslümanlar bu hüküm üzerinde icma etmişler, kitap, sünnet ve icmaın delilleri de bu hususta birbirini pekiştirmektedir. Kadı lyaz dedi ki: Avlanmak kazanç elde etmek, ihtiyaç ve avı ve bedelini yemek sureti ile ondan yararlanmak amacıyla avlanan kimseler için mübahtır. Fakat oyalanmak için ama bununla birlikte hayvanı meşru bir şekilde kesim maksadıyla ve ondan yararlanmak için avlanan kimsenin hükmü hakkında ihtilaf etmişlerdir. Malik, bu şekilde bir avlanmayı mekruh görmekle birlikte Leys ve İbnu'l-Hakem caiz olduğunu söylemişlerdir. (Kadı Iyaz) dedi ki: Eğer avlanmayı meşru bir şekilde kesim niyeti olmadan yapacak olursa bu haram olur. Çünkü böyle bir hareket yeryüzünde fesat (bozgunculuk) olup, bir canı gereksiz yere telef etmektir.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Öğretilmiş köpeğini gönderip de Allah'ın adını zikredersen yiyebilirsin ... onunla başka bir köpek ortak olmadığı sürece" bir rivayette de (4951) "çünkü sen ancak kendi köpeğin için besmele çektin, ondan başkası için besmele çekmedin" buyurulmaktadır. İşte bu hadis ile avlanmak maksadıyla köpeği besmele çekerek salmaya dair bir emirdir. Müslümanlar köpeğin ava salınması esnasında hayvanı keserken ve boğazlarken besmele çekmenin meşruiyeti üzerinde icma etmiş olmakla birlikte bunun vacip mi yoksa sünnet mi olduğu hususunda ihtilaf etmişlerdir. Şafii'nin ve bir kesimin kanaatine göre bu sünnettir. Yanılarak ya da kasten besmeleyi terkedecek olursa av da kesilen hayvan da helal olur. Aynı zamanda bu Malik ve Ahmed’DEN gelen bir rivayettir.

 

Zahir ehli (Zahiriler) de şöyle demektedir: Kasten yahut yanılarak besmele çekmeyecek olursa helal olmaz. Yırtıcı hayvanlar ile avlanılması hususunda Ahmed’DEN gelen sahih rivayet de budur. Aynı zamanda bu görüş İbn Sirin ve Ebu Sevr’DEN de rivayet edilmiştir.

Ebu Hanife, Malik, Sevri ve ilim adamlarının büyük çoğunluğu ise yandarak besmele çekmeyi terkedecek olursa kesilen hayvan da av da mübah olur. Kasten besmeleyi terk ederse mübah olmaz. Bizim mezhebimize mensup ilim adamlarının kanaatlerine göre ise besmeleyi (kasten) terketmek mekruhtur. Mekruh olmadığı ve daha evla olana muhalif olduğu da söylenmiş ise de sahih olan mekruh olduğudur.

 

Besmele çekmenin vacip (farz) olduğunu kabul edenler yüce Allah'ın:

 

"Üzerinde Allah'ın adı anılmamış olanlardan yemeyiniz ve şüphesiz ki o bir fısktır" (En'am, 121) buyruğu ile bu hadisleri delil göstermişlerdir.

 

Bizim mezhep alimlerimiz ise yüce Allah'ın: "Size meyte (leş} ... haram kılındı. Kestikleriniz müstesnd" (Maide, 3) buyruğunu delil göstermişlerdir. Çünkü burada besmeleyi şart koşmadan ve vacip olduğunu ifade etmeden sadece kesmek ile mübah kılmış bulunmaktadır. Şayet tezkiye (denilen şer'i kesim) ancak besmele ile olur denilecek olursa biz de şöyle deriz: O (tezkiye) sözlükte yarmak ve açmak demektir. Diğer taraftan yüce Allah'ın: "Kendilerine kitap verilmiş olanların yiyecekleri de size helaldir" (Maide, 5) buyruğu da buna delildir. Çünkü onlar besmele çekmezler. Diğer taraftan Aişe (r.anha)'nın rivayet ettiği hadiste de şöyle denilmektedir: Onlar: Ey Allah'ın Rasulü! Cahiliye döneminden henüz yeni kurtulmuş bir takım kimseler bize et getiriyorlar. Üzerine Allah'ın adını anıp anmadıklarını bilmiyoruz, onlardan yiyebilir miyiz dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunun üzerine: "Siz besmele çekip yeyin" buyurdu. Hadisi Buhari rivayet etmiştir. İşte her bir şey yenilip her bir şey içildiği zaman emrolunan besmele budur. Yüce Allah'ın:

 

"Üzerinde Allah'ın adı anılmamış olanlardan yemeyin" (En'am, 121) buyruğu hakkında da burada maksat, putlar için kesilenlerdir diye cevap vermişlerdir. Nitekim yüce Allah başka bir ayette: "Putlar için kesilenler" (Maide, 3) ile "Allah'tan başkasının adı anılarak kesilenler" (Bakara, 173) buyurmaktadır. Ayrıca Yüce Allah da "şüphesiz ki o bir fisktır" buyurmaktadır. Müslümanlar ise üzerine besmele çekilmemiş olanı yiyen bir kimsenin fasık olmadığınİ icma ile kabul etmişlerdir. O halde ayet-i kerimenin dediğimiz şekilde yorumlanması icabeder. Böylelikle bu ayet ile geçen diğer ayetler ve Aişe (r.anha)'nın rivayet ettiği hadis bir arada telif edilebilsin. Diğer taraftan mezhep alimlerimizden bazıları ayeti, tenzihi kerahat (tenzihen mekruh) diye yorumlamışlar ve besmeleye dair varid olmuş hadisleri de müstehaplık ifade eder diye cevaplandırmışlardır.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Öğretilmiş köpeğini saldığın zaman" bu ifadenin mutlak kullanılışı siyah olsun, olmasın öğretilmiş bütün köpeklerle avlanmanın mübah olduğuna delildir. Malik, Şafii, Ebu Hanife ve ilim adamlarının büyük çoğunluğu da böyle demiştir. Hasan-ı Basri, Nehai, Katade, Ahmed ve İshak ise siyah köpek ile avlanmak helal değildir. Çünkü o bir şeytandır demişlerdir.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Öğretilmiş (eğitilmiş) köpeğini saldığın taktirde" buyruğunda gönderilen köpeğin öldürdüklerinin helal olması için öğretilmiş (eğitilmiş) bir köpek olmasının ve (avlanmak maksadıyla) salınıp gönderilmesinin de şart olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Eğer öğretilmemiş bir köpek gönderilecek olursa yahut da öğretilmiş köpek (sahibi tarafından) gönderilmeden kendiliğinden gidecek olursa onun öldürdüklerini yemek helal değildir. Öğretilmemiş (eğitimsiz) köpek ise (kendiliğinden giderse yakaladığının yenilmeyeceği) üzerinde icma edilmiştir. Eğer öğretilmiş köpek kendiliğinden avın üzerine giderse hem bizim (Şafii) mezhebimize göre hem de bütün ilim adamlarına göre öldürdüğü (av) helal olmaz. Ancak el-Asam'dan bunun mübah olduğuna dair nakledilen rivayet ile İbnu'l- Munzir'in Ata ve Evzai'den, eğer sahibi onu avlanmak maksadıyla (beraberinde) çıkartmış ise helal olduğuna dair yaptığı nakil bundan müstesnadır.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Onunıcı birlikte bulunmayan bir köpek onunla ortak olmadığı sürece" ifadesi de bir başka köpeğin ona ortak olması halinde (avın) helal olmayacağı hususunda açık bir ifadedir. Kasıt ise kendiliğinden giden yahut da tezkiye (şer'i kesim yapma) ehliyetine sahip olmayan kimse tarafından gönderilen yahut da bu hususta şüphe ettiğimiz bir başka köpeğin ona ortak olmasıdır. Bütün bu şekillerde avın yenilmesi helal değildir. Eğer bizler o avın üzerine tezkiye (şer'i kesim) yapmaya ehil bir kimse tarafından gönderilen bir köpeğin ona ortak olup birlikte avlandıklarından kesin olarak emin olursak, o avın yenilmesi helal olur.

 

"Ben: Mi'rad (denilen enlice oku) atıyorum ve (ava) isabet ettiriyorum dedim. O ... buyurdu." Diğer rivayette (4951) "sivri ucu ile isabet alanı yiyebilirsin. Enli tarafı ile isabet alan ise ağır bir şeyle ölmüş demektir, ondan yeme" buyurulmaktadır.

 

Mi'rad, mim harfi kesreli olup ucunda demir bulunan ağır bir tahta ya da bir asadır. Bazen ucunda bu demir de bulunmayabilir. Mi'rad'ın açıklaması ile ilgili sahih olan budur. El-Herevi dedi ki: O tüyü de demir ucu da bulunmayan bir oktur derken, İbn Dureyd ise: O ince dört tüyü bulunan uzunca bir oktur demiştir. Halil de el-Herevi'nin dediği gibi açıklamış, buna yakın bir açıklama da Asmai’DEN nakledilmiştir. Bunun ortası kalın iki ucu ince ve atıldığı zaman dosdoğru giden bir değnek olduğu da söylenmiştir.

 

Hı harfi ve ze ile "hazeka" ise delip geçerse anlamındadır. "veks ve mevkus" ise sopa, taş ve daha başka sivri uçlu olmayan bir şeyle öldürülen demektir. Şafii, Malik, Ebu Hanife, Ahmed ve büyük çoğunluğun kanaatine göre avcı mi'rad ile avlanıp keskin tarafı ile avı öldürecek olursa av helal olur. Eğer onu enli tarafı ile öldürecek olursa bu hadis sebebi ile helal olmaz.

Mekhul, Evzai ve onların dışında Şam fukahasından kimisi ise kayıtsız ve şartsız helaldir demişlerdir. Bunlar ve İbn Ebu Leyla da aynı şekilde bunduka (denilen fındık kadar yuvarlatılmış ve sertleştirilmiş çamur) ile öldürülenin helal olduğunu da söylemişlerdir. Bu aynı zamanda Said b. el-Müseyyeb’DEN de nakledilmiş bir kanaattir ..

 

Büyük çoğunluk ise kayıtsız ve şartsız olarak bunduka avı helal değildir.

 

Buna delil de bu mi'rad ile ilgili hadistir. Çünkü bu şekildeki ölümlerin hepsi bir çeşit ezmek ve ağır darbe ile öldürmektir. Diğer rivayetin anlamı da bunu ortaya koymaktadır. Çünkü o "vakiz" dir. Yani sivri uçlu olmayan bir şeyle öldürülmüş demektir. Mevkuze denilen meyte ise sopa ve benzeri bir şeyle öldürülmüş demektir. Bunun asıl anlamı ise kırmak ve ezmekden gelmektedir.

 

(4950) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Eğer yerse sen yeme" buyruğuna gelince, Adiy b. Hatim'in rivayet ettiği bu hadis av hayvanının yediği avdan yemenin yasaklığı hususunda açıktır. Ebu Davud'un Süneni'nde ve başka kaynaklarda hasen bir senet ile Ebu Sa'l-ebe'ye Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Köpek avdan yemiş olsa dahi yiyebilirsin" buyurduğu rivayet edilmektedir. İlim adamları bu hususta ihtilaf etmişlerdir. Şafii kendisinden gelen iki görüşün daha sahih olanına göre eğer köpek ve diğer yırtıcı hayvanlardan olup, ava alıştırılmış avcı 'hayvan öldürmüş ve ondan yemiş ise o av haram olur demiştir. İlim adamlarının çoğunluğu da böyle demiştir. İbn Abbas, Ebu Hureyre, Ata, Said b. Cubeyr, Hasan, Şa'bı, Nehai, İkrime, Katade, Ebu Hanife, arkadaşları, Ahmed, İshak, İbn Munzir ve Davud bunlar arasındadır.

 

Sa'd b. Ebu Vakkas, Selman el-farisı, İbn Ömer ve Malik ise helal olur demişlerdir. Bu aynı zamanda Şafii'nin zayıf bir görüşüdür. Bunlar Ebu Sa'lebe'nin hadisini delil göstermiş ve Adiy'in rivayet ettiği bu hadisi tenzihen mekruh diye yorumlamışlardır. Birincileri ise Adiy (radıyallahu anh)'ın hadisini Buhari ve Müslim'in sahihlerinde yer alan bir hadis olarakdelil göstermişler ve ayrıca onunla beraber yüce Allah'ın: "Onların sizin için tuttuklarından yeyin" (Maide, l) buyruğunu delil göstermişlerdir. İşte sözkonusu olan o durumda av hayvanı bizim için avı yakalamamış olur. Aksine kendisi için yakalamış olur. Bu kanaatte olanlar bu hadisi Ebu Sa'lebe'nin hadisine göre öncelemişlerdir. Çünkü daha sahihtir. Onlardan bazıları da Ebu Sa'lebe'nin hadisini avı öldürdükten sonra onu bırakıp ondan ayrılması akabinde tekrar dönüp ondan yemesi hali hakkında yorumlamışlardır. Bunun bir zararı olmaz. Allah en iyi bilendir.

 

Avda kullanılan kuşlara gelince, eğer kuşlar avladıklarından yiyecek olurlarsa mezhep alimlerimizce daha sahih kabul edilen ve Şafii'nin tercih edilen görüşü bu avın haram olduğudur. Sair ilim adamları ise mübah olduğunu söylemiştir. Çünkü kuşlara diğer av hayvanlarının aksine bunu öğretmek imkansızdır. Mezhep alimlerimiz ise böyle bir delili kabul etmezler.

 

(4950) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Ben onun ancak kendisi için yakalamış olacağından korkarım" buyruğunun anlamı da şudur: Şanı yüce Allah: "Sizin için yakaladıklarından yeyin" (Maide, 4) buyurmaktadır. Ayet-i kerime bu avı, av hayvanının avı bizim için yakaladığını bilmemiz şartı ile mübah kılmıştır. Eğer avdan yiyecek olursa onun bizim için mi yoksa kendisi için mi yakalamış olduğunu bilemeyiz. Dolayısı ile mübah olma şartı bulunmamaktadır. Aslolan ise onun haram oluşudur.

 

(4951) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Enli tarafı ile isabet ederse" buyruğundaki "ard" lafzı ayn harfi fethalı olup, okun sivri olmayan tarafı ile isabet ederse demektir.

 

 

 

 

4954-4/6- Bize Muhammed b. Abdullah b. Numeyr de tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Zekeriyya, Amir'den tahdis etti, o Adiy b. Hatim'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e mi'rad denilen ok çeşidi ile yakalanan ava dair soru sordum. O: "Sivri tarafı ile isabet alanı yiyebilirsin. Enli tarafı ile isabet alan ise ağır darbe ile öldürülmüş (vakis) olur" buyurdu. Ona köpeğin avı hakkında da sordum. O: "Senin için yakalayıp da kendisinden yemediği avı sen yiyebilirsin. Çünkü o avın tezkiyesi (şer'f kesimi) onu yakalamasıdır. Eğer avın yanında başka bir köpek bulup da o köpeğin de onunla birlikte o avı yakalamış olduğundan korkarsan ve onu öldürmüş ise ondan yeme. Çünkü sen kendi köpeğini salarken besmele çektin ama ondan başkası için besmele çekmedin" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 5475; Tirmizi, 1471; Nesai, 4275, 4280 -muhtasar-, 4285, 4319; İbn Mace, 4214

 

 

 

4955-..../7- Bize İshak b. İbrahim de tahdis etti, bize İsa b. Yunus haber verdi, bize Zekeriya b. Ebi Zaid de bu isnad ile tahdis etti.

 

 

 

4956-5/8- Bize Muhammed b. el-Velid b. Abdulhamid de tahdis etti ... Bize Şa'bi tahdis edip dedi ki: Nehreyn'de komşumuz bize gidip gelen ve kendisini ibadete vermiş birisi olan Adiy b. Hatim'i şöyle derken dinledim: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: Ben köpeğimi gönderiyorum. Köpeğimle birlikte bir başka köpeği de -avı yakalamış olarak- buluyorum. Ama hangisinin de yakaladığını bilmiyorum dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yeme, çünkü sen kendi köpeğin için besmele çektin, bOşkasl için besmele çekmedin" buyurdu.

 

Diğer tahric: Nesai, 4281, 4284;

 

 

 

4957- .. ./9- Bize Muhammed b. el-Velid de tahdis etti ... Şa'bi, Adiy b. Hatim'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den önceki rivayetin aynısını rivayet etti. 

 

Diğer tahric: Nesai, 4282, 4284

 

 

 

(4954) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Onun tezkiyesi (şer'f kesimi) onu yakalamasıdır. " Yani köpek avı yakalayıp onu öldürürse işte bu şer'i bir tezkiye (kesim) olur, evcil hayvanın kesimi gibidir. Bu icma ile kabul edilmiş bir husustur. Velev ki köpek onu öldürmemiş ama onu onda herhangi bir hayat belirtisi bulunmaksızın terketmiş yahut da bulunmakla birlikte köpeğin sahibinin ona yetişip o avı kesmesine yetecek kadar bir zaman kalmadığından ölse yine helaldir. Buna delil ise bu hadisteki "çünkü onun tezkiyesi onu yakalamasıdır" buyruğudur.

 

(4956) "Bize Nehreyn'de komşu olan bizim yanımıza gidip gelen ve kendisini ibadete vermiş Adiy b. Hatim'i dinledim." Dil bilginlerinin dediklerine göre dahil ve dehhalden maksat insanın yanına girip çıkan işlerinde onunla içli dışlı olan kimse demektir. Burada rabit de ribat yapan kimse anlamında olup bir şeye devam eden, ayrılmayan anlamındadır. Ribat da bir şeyi sürdürmek, ondan ayrılmamak anlamındadır. İlim adamlarının dediklerine göre ise burada kasıt, kişinin kendisini ibadete vermesi ve dünyadan uzak durması anlamındadır.

 

 

 

 

4958-6/10- Bana Velid b. Şuca' es-Sekünı tahdis etti, bize Ali b. Mushir, Asım'dan tahdis etti, o Şa'bi'den, o Adiy b. Hatim'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Köpeğini gönderdiğin zaman Allah'ın adını an. Senin için tutarsa ve sen de ava canlı iken yetişirsen onu kes. Eğer avını öldürmüş ve ondan yememiş olduğu halde ona yetişirsen ondan yiyebilirsin. Eğer köpeğinle birlikte başka bir köpek bulur ve avı öldürmüşse ondan yeme. Çünkü sen o ikisinden hangisinin avı öldürdüğünü bilemezsin. Eğer okunu atarsan Allah'ın adını an. Bir gün gözünden kaybolur ve avında, okundan başka bir şeyin izini bulmayacak olursan istersen yiyebilirsin. Eğer avını suda batmış bulursan yeme" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 5484 -buna yakın-; Ebu Davud, 2849, 2850 -buna yakın-; Tirmizi, 1469 -muhtasar-; Nesai, 4279 -buna yakın muhtasar-, 4286 -muhtasar-, 4274, 4309 -muhtasar-, 3410 -muhtasar-; İbn Mace, 3213;

 

 

 

4959-7/11- Bize Yahya b. Eyyub tahdis etti ... Şa'bı, Adiy b. Hatim'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ava dair soru sordum O: "Okunu attığın zaman Allah'ın adını an. Eğer avını öldürmüş olarak bulursan ye. Ancak onun suya düşmüş olduğunu bulursan sen onu su mu öldürdü yoksa okun mu bilemezsin" buyurdu.

 

 

AÇIKLAMA:          Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in (4958) "Senin için yakalayıp da sen de ava diri iken yetişirsen onu kes" buyruğu açıkça şunu göstermektedir:

 

Eğer avı kesmeye yetişirse onu kesmesi icabeder ve kesmede helal olmaz. Bu üzerinde icma olunmuş bir husustur. Hasan ve Nehai’DEN bunun aksi yapılan nakil batıldır, her ikisinden de bunun sahih olacağını zannetmiyorum. Eğer ona yetiştiği zaman boğazını ve nefes borusunu kesmiş yahut karnını delmiş ya da bağırsaklarını delmiş ya da iç organlarını dışarı çıkarmış olarak onda hayat belirtisi bulunmadan yetişecek olursa, icma ile onu kesmeden yemesi helaldir. Mezhep alimlerimiz ve başkaları ise onu rahatlatması için bıçağı boğazının üzerinden geçirmesi müstehaptır demişlerdir.

 

"Eğer köpeğinle birlikte başka bir köpek bulup da onu öldürmüşse yeme. Çünkü sen onu hangisinin öldürdüğünü bilemezsin." Burada da çok önemli bir kural açıklanmaktadır. O da şudur: Hayvanın yenilmesini mübah kılan tezkiye (şer'i kesim) bir şüphe sözkonusu olursa o hayvan helal değildir. Çünkü asıl olan haram oluşudur. Bu hususta görüş ayrılığı yoktur.

Ayrıca bunda şuna da dikkat çekilmektedir: Şayet avı canlı olarak bulup da onda hayat emaresi de bulunuyorsa onu kesecek olursa helal olur. Onun yakalanmasında kendi köpeğinin ve başkasının köpeğinin ortaklaşmış olmasının ona bir zararı yoktur. Çünkü böyle bir durumda mübah oluşun dayanağı köpeğin yakalaması değil de insanın tezkiyesi (kesmesi)dir. Köpeğin yakalaması ile mübah oluşu ise onu öldürmesi şartı ile sözkonusudur. İşte böyle bir durumda onunla birlikte başka bir köpek de varsa -az önce açıkladığımız gibi tezkiye (şer'i kesim)e ehil olan bir kimsenin onu göndermiş olması hali dışında- helal olmaz.

 

"Okunu attığın zaman da Allah'ın adını an ... istersen yiyebilirsin." Bu avı yaralayıp gözünden kaybolduktan sonra onu ölmüş olarak bulur da avda kendi okundan başkasının izinin bulunmadığını görürse helaldir diyenlere delildir. Bu aynı zamanda av ve ok ile ilgili olarak Şafii'nin iki görüşünden biri ve Malik'in de görüşüdür. İkinci görüş ise bu avın haram olacağıdır. Mezhep alimlerimize göre daha sahih olan budur. Üçüncü görüş ise köpek hakkında haramdır, ok hakkında değildir. Birinci görüş daha güçlü ve sahih hadislere daha yakındır. Buna muhalif hadislere gelince hem zayıftır, hem de tenzihen mekruh olarak yorumlanırlar. İbn Abbas’DAN gelen gözünden kaybolmayanı yiyebilirsin, kaybolanı da bırak şeklindeki rivayet de böyledir.

 

"Eğer onun suya batmış olduğunu görürsen ondan yeme." Bu türden hayvanın ise haram olduğu ittifakla kabul edilmiştir.

 

 

 

4960-8/12- Bize Hennad b. es-Serri tahdis etti. Bize İbnu'l- Mübarek, Hayve b. Şureyh'den şöyle dediğini tahdis etti: Rabia b. Yezid ed-Dimeşki'yi şöyle derken dinledim: Bana Ebu İdris Aidullah haber verip dedi ki: Ebu Sa'lebe el-Huşeni'yi şöyle derken dinledim: Resulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in huzuruna varıp: Ey Allah'ın Rasulü! Biz kitap ehlinden bir kavmin topraklarındayız. Onların kaplarında yemek yiyoruz. Ayrıca orası av hayvanlarının bulunduğu bir yerdir. Yayımla da avlanıyorum, öğretilmiş köpeğimle de öğretilmemiş köpeğimle de avlandığım oluyor. Bu sebeple bana bunlardan bize neyin helal olduğunu haber buyur dedim. O: "Sözünü ettiğin kitap ehli olan bir kavmin topraklarında bulunmanıza ve onların kaplarında yemek yemenize gelelim. Eğer kaplarından başkalarını bulursanız o kaplarda yemek yemeyin. Eğer bulmazsanız onları yıkadıktan sonra onlarda yiyebilirsiniz. Av hayvanlarının bulunduğu bir arazide bulunman hakkında söylediklerine gelelim. Yayın ile isabet ettirdiğin için Allah'ın adını zikret sonra ye. Öğretilmiş köpeğinle yakaladığın için de Allah'ın adını an sonra ye. Öğretilmemiş köpeğin ile yakaladığına gelince eğer yetişip onu kesebilirsen ondan ye" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 5478, 5488, 5496; Ebu Davud, 2855; Tirmizi, 1560; Nesai, 4277; İbn Mace, 3207

 

 

 

4961- .. ./13- Bana Ebu't-Tahir de tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi. (H.) Bana Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize el-Mukri' tahdis etti, ikisi Hayve'den bu isnad ile İbnu'l- Mübarek'in hadisine yakın olarak rivayet etti. Ancak İbn Vehb hadisinde "yayavını" zikretmemiştir.

 

 

AÇIKLAMA:          Ebu Sa'lebe'nin rivayet ettiği (4960) hadiste: "Biz kitap ehlinden bir kavmin topraklarında bulunuyoruz. Onların kaplarından yiyoruz ... Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: onların kaplarından başkasını bulursanız onların kaplarında yemeyiniz. Bulamayacak olursanız onları yıkadıktan sonra yiyebilirsiniz" şeklindeki bu hadisi Buhari ve Müslim böylece rivayet etmişlerdir. Ebu Davud'un rivayetinde ise: "Dedi ki: Biz kitap ehline komşu oluruz. Onlar da kendi çömleklerinde domuz pişiriyorlar, kaplarında şarap içiyorlar dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunun üzerine: Eğer başka kap bulursanız o kaplarda yeyiniz, içiniz. Eğer onlardan başka kap bulamayacak olursanız üzerlerine su dökünüz ve yeyip içiniz buyurdu. "

 

Bu hadisin fukahanın söylediklerine muhalif olduğu söylenebilir. Çünkü fukaha yıkanması şartı ile müşriklerin kaplarını kullanmanın caiz olduğunu ve yıkanmasından sonra onları kullanmanın mekruh olmadığını söylerler. İster onlar başka kap bulunsun ister bulunmasın. Bu hadis ise onlardan başka kap bulunabiliyorsa bu kapları kullanmanın mekruh olmasını ve bu kerahati ortadan kaldırmak için kapları yıkamanın yeterli olmamasını gerektirir. Buna göre ancak onların kaplarından başkasını bulamadığı taktirde kitap ehlinin kaplarını yıkayıp kullanabilir.

 

Cevap şudur: Burada onların domuz eti pişirdikleri, şarap içtikleri kap kacaklarında yemenin yasak oluşundan maksat Ebu Davud'un rivayetinde açıkça ifade edildiği şekildedir. Yıkanmalarından sonra onlarda yemenin yasaklanışı ise tiksinme dolayısı ile ve genelde bunların necis olmalarının mutad oluşundan dolayıdır. Nitekim yıkanmış hacamat kanı kabında yemek de mekruhtur. Fukahanın maksadı ise necis işlerde kullanılmayan mutlak olarak kafirlere ait kaplardır. Bu gibi kapların yıkanmadan önce kullanılması mekruhtur. Yıkandıktan sonra kullanılmalarında kerahat yoktur çünkü bu kaplar temiz olur ve bunlarda tiksinti veren bir özellik kalmaz. Yoksa fukaha bununla domuz pişirmek ve daha başka necis işlerde kullanılan kaplarında kerahatin sözkonusu olmadığını kastetmezler.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Öğretilmemiş köpeğin ile avlayıp onu kesebilirsen yiyebilirsin" buyruğuna gelince bu gibi avın tezkiye edilmedikçe {kesilmedikçe} helal olmayacağı üzerinde icma bulunmaktadır.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

2- AV GÖZÜNDEN KAYBOLDUKTAN SONRA ONU BULMASI BABI