SAHİH-İ MÜSLİM

İMARE

 

20/73- MEKKE'NİN FETHEDİLMESİNDEN SONRA İSLAM, CİHAD VE HAYIR ÜZERİNE BEY'ATLEŞMEK VE: "FETİHTEN SONRA HİCRET YOKTUR" BUYRUĞUNUN ANLAMINI BEYAN BABI

 

4803-83/1- Bize Muhammed b. es-Sabbah Ebu Cafer de tahdis etti. Bize İsmail b. Zekeriyya, Asım el-Ahvel’den tahdis etti, o Ebu Osman elNehdi'den rivayet etti. Bana Mücaşi b. Mesud es-Sülemı tahdis edip dedi ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in huzuruna O'na hicret etmek üzere bey'at etmek üzere gittim. O: "Şüphesiz hicret ehli için geçmiştir. Ama İslam cihad ve hayır üzerine (bey'at sözkonusudur)" buyurdu.

 

 

AÇIKLAMA:          "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in huzuruna hicret üzere bey'at etmek üzere gittim ... " hadisinin manası şudur: hicret edenler için apaçık bir meziyet {ayrıcalık} teşkil eden övülmüş ve faziletli hicret, Mekke fethedildikten sonra yapılan hicretti. Ama ben seninle İslam, cihad ve diğer hayırlı fiilleri işlemek üzere bey'at ediyorum. Bu ifadeler özelden sonra genelin zikredilmesi kabilindendir. Çünkü hayır cihaddan daha geneldir. Yani ben seninle bütün bu hususları yapmam üzere bey'atleşiyorum demektir.

 

 

 

 

4804-84/2- Bana Süveyd b. Said de tahdis edip dedi ki: Bize Ali b. Mushir, Asım’dan tahdis etti, o Ebu Osman’dan şöyle dediğini rivayet etti: Bana Mücaşi' b. Mesud es-Sülemı haber verip dedi ki: Kardeşim Ebu Ma'bed ile birlikte Mekke'nin fethinden sonra Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına geldim ve: Ey Allah'ın Rasulü! Onunla hicret üzere bey'atleş dedim. O: "Hicret onu yapanlarla birlikte geçip gitti" buyurdu. Ben: O halde onunla hangi şey ile bey'atleşeceksin dedim. O: "İslam, cihad ve hayır üzerine" buyurdu.

Ebu Osman dedi ki: Ben, Ebu Ma'bed ile karşılaştım da ona Mücaşi'nin söylediklerini haber verdim. Ebu Ma'bed: Doğru söylemiştir dedi.

 

 

 

4805:.. .. ./3- Bunu bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Muhammed b. Fudayl, Asım'dan bu isnad ile tahdis etti. Dedi ki: Sonra kardeşi ile karşılaştım, o: Mücaşi' doğru söylemiştir dedi ve Ebu Ma'bed'in adını zikretmedi.

 

 

 

4806-85/4- Bize Yahya b. Yahya ve İshak b. İbrahim tahdis edip dedi ki: Bize Cerir, Mansur'dan haber verdi, o Mücahid'den, o Tavus'dan, o İbn Abbas’DAN şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) fetih günü yani Mekke fethinde: "Hicret yoktur ama cihad ve niyet vard!T. Sizden savOşa çıkmanız istenirse siz de çıkın" buyurdu.

 

 

 

4807- .. ./5- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Ebu Kureyb de tahdis edip dediler ki: Bize Veki', Süfyan'dan tahdis etti. (H.) Bize İshak b. Mansur ve İbn Rafi'de Yahya b. Adem'den tahdis etti, bize Mufaddal-yani b. Muhelhiltahdis etti. (H.) Bize Abd b. Humeyd de tahdis etti, bize UbeyduIlah b. Musa, İsrail'den haber verdi, hepsi Mansur'dan bu isnad ile aynısını rivayet etti.

 

 

 

4808-86/6- Bize Muhammed b. Abdullah b. Numeyr de tahdis etti. .. Aişe dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e hicrete dair soru soruldu. O: "Fetihten sonra hicret yoktur. Ama cihad ve niyet vardır. Ve sizden savaşa çıkmanız istenecek olursa siz de çıkın" buyurdu.

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          (4806) "Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) fetih günü yani Mekke'nin fethedildiği günü şöyle buyurdu: Hicret yoktur ama cihad ve niyet vardır." Diğer rivayette (4808) "Fetihten sonra hicret yoktur" buyurmaktadır. Mezhep alimlerimiz ve onların dışında diğer ilim adamları der ki: Dar-ı harbden dar-ı İslam'a hicret kıyamet gününe kadar bakidir. Bu ilim adamları bu hadisi iki şekilde te'vil etmişlerdir:

 

1. Mekke fethedildikten sonra hicret yoktur. Çünkü bu durumda Mekke de dar-ı İslam olmuş idi. Dolayısı ile oradan hicret düşünülemez oldu.

 

2. Daha sahih olan yorum da şudur: Yani hicret edenlerin açık bir şekilde ayrıcalıklı oldukları fazileti üstün, önemli ve yapılması istenen hicret artık Mekke'nin fethedilmesi ile sona ermiş ve Mekke fethedildikten sonra hicret eden muhacirler için geçmiş (gerçekleşmiş ecri taahhuk etmiş) oldu. Çünkü Mekke fethedildikten sonra İslam güçlenmiş ve ondan önceki durumun aksine açıkça aziz olmuş oldu.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: ''Ama cihad ve niyet vardır" buyruğu da şu demektir: Hicret sebebi ile hayrın elde edilmesi Mekke'nin fethi ile sona ermiş bulunuyor. Ama siz bu ecri cihad ve salih niyet ile elde edebilirsiniz.

 

Hadis-i şerifte, kayıtsız ve şartsız hayır niyet etmek ve bu niyet dolayısı ile sevap kazanılacağı hükmü anlaşılmaktadır.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Savaşa çıkmanız istenecek olursa siz de çıkın" buyruğu da şu demektir: İmam sizden cihad için çıkmanızı isteyecek olursa siz de çıkın. Bu da cihadın farz-ı ayn değil de farz-ı kifaye olduğuna delildir. Bu yeterliliğin (kifayenin) kendileri ile gerçekleşeceği kadar bir grup bunu yerine getirecek olursa, geri kalanlardan cihada çıkma yükümlülüğü düşer. Hepsi onu terk edecek olurlarsa hepsi de günahkar olur. Mezhep alimlerimiz der ki: Günümüzde cihad farz-ı kifayedir. Kafirlerin Müslümanların topraklarına inmeleri hali müstesnadır. O taktirde onlar üzerinde cihad etmek farz-ı ayn olur. Eğer o şehir halkı (düşmanı İslam topraklarından püskürtmeye) yeterli olmuyorsa bu sefer bu yeterliliği tamamlamak onların en yakınları hakkında vacip (farz) olur. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zamanında ise mezhep alimlerimizin kabul ettikleri daha sahih olan kanaate göre aynı şekilde yine farz-ı kifaye idi. İkinci görüşe göre ise o zaman için farz-ı ayn idi. Bunun farz-ı kifaye olduğunu söyleyenler Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında bir takım seriyyeler (birlikler) gazaya çıkıyor ve bu seriyyelerde sadece onların bir kısmı bulunuyordu diyerek delil göstermişlerdir .

 

 

 

 

4809-87/7- Bize Ebu Bekr b. Hallad el-Bahili de tahdis etti, bize Velid b. Müslim tahdis etti, bize Abdurrahman b. Amr b. Evzai tahdis etti, bana İbn Şihab ez-Zühri tahdis etti, bana Ata b. Yezid el-leysi'nin tahdis ettiğine göre o kendilerine tahdis edip dedi ki: Bana Ebu Said el-Hudri'nin tahdis ettiği üzere bir bedevi Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e hicrete dair soru sordu. Allah Rasulü: "Be adam şüphesiz hicretin işi pek ağırdır. Senin develerin var mı" buyurdu. Bedevi: Evet dedi. Allah Rasulü: "Peki onların zekatını veriyormusun" buyurdu. Adam: Evet dedi. Allah Rasulü: "Sen (istersen) denizlerin ötesinden amel et. Şüphesiz Allah, senin amelinden hiçbir şeyi eksiltmeyecektir" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 1452, 2633, 3923, 6165; Ebu Davud, 2477; Nesai, 4175

 

 

 

4810- .. ./8- Bunu bize Abdullah b. Abdurrahman ed-Darimi de tahdis etti, bize Muhammed b. Yusuf, EvzaI’DEN bu isnad ile aynısını rivayet etti ama onun rivayetine göre: "Şüphesiz Allah, senin amelinden hiçbir şeyi eksiltmeyecektir" dedi ve hadiste: "Sen o develerini suya geldikleri gün sağıyor musun?" buyurdu, adam: Evet dedi ibarelerini ziyade eyledi.

 

 

AÇIKLAMA:          Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kendisine hicrete dair soru soran bedeviye: "Şüphesiz hicretin işi pek ağırdır ... Allah, senin amelinden hiçbir şeyi eksiltmeyecektir" buyurması şu demektir: Allah, nerede olursan ol senin amellerinin sevabını eksiltmeyecektir.

 

İlim adamları der ki: Burada denizlerden kasıt kasabalar, şehirlerdir. Çünkü Araplar kasabalara "bihar (denizler)" kasabaya (karyeye) de buhayra derler. İlim adamlarının dediklerine göre bu bedevinin hakkında soru sorduğu hicretten kasıt ise Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Medine'de kalıp aile halkını ve vatanını terk etmesidir. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in O adamın buna gücünün yetmeyeceğinden ve haklarını gereği gibi yerine getiremeyeceğinden sonra da topuklan üzerine gerisin geri döneceğinden korktuğu için ona: Senin, hakkında soru sorduğun hicretin durumu pek ağırdır. Ama sen kendi vatanında ve bulunduğun yerde hayırlı ameller işle. Onun sana faydası olacaktır ve Allah o amelinden senin hiçbir şeyini eksiltmeyecektir. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

21/74- KADINLARIN BEY'ATİNİN NASIL OLDUĞU BABI