SAHİH-İ MÜSLİM

İMARE

 

10/63- HALİFELERE YAPILAN BEY'ATE, ÖNCELİK SIRALARINA GÖRE BAĞLI KALMANIN VACİB OLDUĞU

 

4750-44/1- Bize Muhammed b. Beşşar tahdis etti, bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be, Furat el-Kazzaz’DAN tahdis etti, o Ebu Hazim’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Hureyre ile beş sene oturup kalktım. Onun Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu dinledim: "İsrailoğullarını peygamberler idare ederdi. Bir peygamber öldümü onun yerine bir başka peygamber geçerdi. Şüphesiz benden sonra bir peygamber olmayacaktır. Ama halifeler olacak ve bunlar sayıca çoğalacaklardır." Ashab: Peki bize ne emir buyurursun deyince O: "Öncelikle beyat ettiğiniz kimseye sonra ondan sonra gelenin beyatine bağlı kalınız ve onlara haklarını veriniz. Çünkü şüphesiz Allah onların yönetimi altına verdiği kimselerden dolayı onları sorgulayacaktır" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 3455; İbn Mace, 2871

 

 

 

4751- .. ./2- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Abdullah b. Berrad el-Eş'ari detahdis edip, dedi ki: Bize Abdullah b. idris el-Hasan b. Furat'dan tahdis etti, o babasından bu isnad ile aynısını rivayet etti.

 

 

AÇIKLAMA:          "İsrailoğullarını peygamberler yönetirdi. .. " Yani umera ve yöneticiler, yönetimleri altındakilere yaptıkları gibi peygamberler de onların işlerini yönetirdi. Siyaset bir şeyi ıslah edip düzeltecek şekilde bakıp gözetmek işlerini görmek demektir.

 

Bu hadis-i şerifde ölen bir kimse hakkında "heleke: helak oldu, öldü, vefat etti" demenin caiz olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim bu şekilde pek çok hadis vardır. Kur'an-ı Azimuşşanda da yüce Allah'ın: "Nihayet o vefat ettikten sonra artık Allah ondan sonra bir rasul göndermeyecektir, dediniz." (Mümin, 34) buyruğunda da bu mı kullanılmıştır.

 

"Halifeler olacak ve bunlar çoğalacaklardır ... " Buradaki "feteksürü: Çoğalacaklar" lafzı üç noktalı peltek se iledir. Doğru ve bilinen budur. Kadı Iyaz, dedi ki: Bazıları bunu tek noktalı be ile "fetekburu" diye zaptetmişlerdir. Bu onların yapacakları çirkin işleri büyük görmekten geliyor gibidir. Ancak böyle bir yazım tashiftir ..

 

Bu hadis-i şerifte Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in de açık bir mucizesi vardır.

Bu hadisin anlamı şudur: Eğer bir halifeden sonra bir diğerine beyat edilecek olursa birincisine yapılmış olan beyat sahihtir ve ona bağlı kalmak gerekir. ikincisine yapılan beyat ise batıldır. Onun gereklerini yerine getirmek haram olur. ikincisine de böyle bir talepte bulunmak haram olur. ikincisine akit yapılırken birincisinin akdini ister bilsinler, ister bilmesinler. ister bir beldede ister iki ayrı belde de bulunsunlar. ister onların biri önceki imamın beldesinde diğeri başkasında bulunsun fark etmez.

 

Gerek bizim mezhep alimlerimizin gerek ilim adamlarının büyük çoğunluğunun kabul ettikleri doğru hüküm budur. Geçerli beyatin imamın bulunduğu şehirde beyat alan kimseninki olduğu da söylenmiştir. Aralarında kur'a çekilir diye bir görüş de vardır. Ama bu iki görüş de yanlıştır. ilim adamlarının ittifak ettiklerine göre aynı çağda iki halifeye beyat akdi yapmak caiz değildir. İslam diyarı ister geniş olsun ister olmasın fark etmez.

İmamül harameyn ise el-İrşad adlı kitabında şunları söylemektedir: Mezhep alimlerimiz: İki kişiye beyat akdi yapmak caiz değildir demişlerdir. bey'at akdi tek bir bölgede iki kişiye caiz olmaz. Bu üzerinde icma olunmuş bir husustur. Ama her iki imamın bulunduğu yerler arasında uzaklık bulunur ve her ikisi arasında geniş alanlar yer alıyorsa bunun olabilme ihtimali sözkonusudur. Ayrıca bu kesin ve kati olarak bilinen hükümlerin dışında bir mesele olur. El-Mazeri de bu görüşü usül alimlerinin müteahhirlerinden birisinden diye nakletmekte ve birisi ile de imamül Harameyni kastetmektedir. Ama bu fasit ve selef ile halefin kabul ettiği kanaate de hadislerdeki mutlak ifadelerin zahirlerine de aykırıdır. Allah en iyi bilendir.

 

 

 

 

4752-45/3- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Ebu'I-Ahvaz ve Veki' tahdis etti. (H.) Bana Ebu Said el-Eşecc de tahdis etti, bize Veki' tahdis etti. (H.) Bize Ebu Kureyb ve İbn Numeyr de tahdis edip, dedi ki: Bize Ebu Muaviye tahdis etti. (H.) Bize İshak b. İbrahim ve Ali b. Haşrem tahdis edip, dedi ki: Bize İsa b. Yunus haber verdi, hepsi A'meş'den rivayet etti. (H.) Bize Osman b. Ebu Şeybe -lafız ona ait olmak üzere- de tahdis etti, bize Cerir, A'meş'den tahdis etti, o Zeyd b. Vehb'den, o Abdullah'tan şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Benden sonra bir takım kayırmalar ve kabul edemeyeceğiniz çeşitli hususlar olacaktır. " Ashab: Ey Allah'ın Resulü! Aramızdan buna yetişen kimselere ne emir buyurursun, dediler. O: "Üzerinizdeki hakkı tastamam yerine getirirsiniz ve size ait olanı da Allah'tan dilersiniz" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 3603, 7052; Tirmizi, 2190

 

AÇIKLAMA:          "Benden sonra bir takım kayırmalar ve karşı çıkacağınız çeşitli hususlar olacaktır ... " Bu nübüvvet mucizelerinden birisidir. Verilen bu haber defalarca meydana gelmiş ve olacağı bildirilen işler defalarca tekrarlanmıştır.

 

Hadiste dinleyip itaat etmek, yönetici zalim ve baskıcı olsa dahi teşvik edilmektedir. Böyle bir yöneticiye hakkı olan itaat verilir, ona baş kaldırılmaz ve görevden alınmaz. Aksine onun eziyetinin son bulması, şerrinin def edilmesi için onun da ıslahı için yüce Allah'a niyaz edilir. Az önce "esere: başkasını tercih, kayırma" lafzının üç söyleyişi ve tefsiri de geçmiş bulunmaktadır. Burada bundan maksat ise yöneticilerin beytülmali kendilerinin tekeline tasarruflarına almalarıdır. Allah en iyi bilendir.

 

 

 

 

4753-46/4- Bize Zuheyr b. Harb ve İshak b. İbrahim tahdis etti. İshak bize Cerir, A'meş'den haber verdi derken Zuheyr tahdis etti, dedi. (A'meş) Zeyd b. Vehb'den, o Abdurrahman b. Abdurrabbil kabe’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Mescide girdim. Abdullah b. Amr b. el-As'ın Kabe'nin gölgesinde oturduğunu gördüm. İnsanlar da başına toplanmıştı. Ben de yanlarına gittim, onun meclisine oturdum. Şunları söyledi: Bir seferde Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte idik. Bir yerde inip konakladık. Kimimiz çadınnı düzeltiyor, kimimiz ok atışı yapıyor, kimimiz otlamakta olan hayvanlarının başında bulunuyordu. Derken Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in münadisi es-Salate camia: Topluca namaza diye seslendi. Biz de Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem}'in yanına gidip toplandık. O da şöyle buyurdu: "Gerçek şu ki benden önce ne kadar nebi geldi ise ümmetine onlar lehine hayır olduğunu bildiği hu:;uslara onu göstermesi, onlar için şer olduğunu bildiği hususlara karşı onları uyarması mutlaka onun üzerinde bir hak idi. Şüphesiz sizin bu ümmetinizin de afiyeti ilklerinde taktir buyurulmuştur. Sonrakilerine bir bela isabet edecek ve kabul edemeyeceğiniz hususlarla karşılaşacaklardır. Bir fitne geliverecek, onun bir kısmı diğerini hafifletecek. Sonra yine fitne gelecek, mümin: işte ben bununla helak olacağım diyecek. Sonra o fitne açılacak, bir diğer fitne gelecek yine mümin, işte bu (beni helak edecek) diyecek. Bu sebeple kim ateşten uzaklaştırılıp cennete girdirilmeyi arzu ederse kendisi Allah'a ve ahiret gününe iman ettiği halde ölümü onu gelip bulsun. Kendisine yapılmasını istediğini de insanlara yapsın. Her kim bir imama beyat eder ona elini ve kalbinin semeresini verirse gücü yettiğince ona itaat etsin. Başka birisi gelip onunla çekişecek olursa diğerinin boynunu vurun. " Bunun üzerine ben ona yaklaşıp kendisine:

Sana Allah adına and veriyorum. Bunu sen bizzat Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den dinledin mi, dedim. O iki eli ile kulaklarına ve kalbine işaret ederek bunu kulaklarım dinledi, kalbim belledi, dedi. Bu sefer ona: İşte senin amcaoğlun Muaviye bize mallarımızı kendi aramızda batıl yollarla yememizi ve kendimizi öldürmemizi emrediyor. Allah ise: "Ey iman edenler! Mallarınızı kendi aranızda batıl yollarla sizden karşılıklı rıza ile yapacağınız ticaret olması halinde yemeyin ve kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir" (Nisa, 29) buyurmaktadır. (Abdurrahman), dedi ki: Bir süre sustuktan sonra: Allah'a itaat olan hususlarda ona itaat et, Allah'a masiyet olan hususlarda ona itaat etme (asi ol, karşı ge!)" dedi.

 

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 4248 -muhtasar-; Nesai, 4202; İbn Mace, 3956

 

AÇIKLAMA:          "Kimimiz ok yarışı yapıyordu." Munadala ok atarak yarışmak demektir. "Kimimiz otlayan hayvanları ile beraberdi." Ceşar kelimesi cim ve şin harfi fethalı olup otlayan ve bulunduğu yerde geceyi geçiren hayvanlara denilir.

 

"Es-salate camiaten" nidasında salat lafzı nasb ile iğra olmak üzere söylenir. Camiaten de hal olarak mansubtur. (Topluca namaz kılmak üzere gelin).

 

Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Bir fitne gelecek, bir kısmı diğerini hafifletecek." Bu lafız çeşitli şekillerde rivayet edilmiştir. Birincisi Kadı lyaz'ın ravilerin cumhurundan diye naklettiği ye harfi ötreli fe harfi fethalı iki kaf ile "yurakkiku" rivayetidir. Yani onun bir kısmı ondan sonrakinin büyüklüğü dolayısı ile hafif oluverir. İkincisi de ona göre hafif kalır. Bunun biri diğerine benzer anlamında olduğu, biri diğeri içinde döner gider gelir demek olduğu biri onu güzel görmek ve hoş göstermek sureti ile diğerine sürükler anlamında olduğu söylenmiştir.

 

İkinci şekil ise ye harfi fethalı re sakin ve ondan sonra da fe ötreli olmak üzere "yerfuku" rivayetidir. (Destekler, yardım eder, yumuşak gelir gibi anlamlara gelir).

Üçüncüsü ise sakin dal ve kesreli fe ile "yedfiku" okuyuşudur. Yani ileri doğru iter, döker demektir. Çünkü (mastarını teşkil eden) defk dökmek demektir.

 

Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Kendisine yapılmasını sevdiği şeyi insanlara yapsın." Bu Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in geniş kapsamlı özlü sözlerinden ve harikulade hikmetli buyruklarından birisidir. Bu önemli bir kaidedir. Buna gereken itina gösterilmelidir. Ve insan ancak başkalarının kendisine yapmalarını sevdiği hususları başkalarına yapmaya bağlı kalmalıdır.

 

"Bir başkası gelip onunla çekişecek olursa diğerinin boynunu vurun" yani ikincisini bu işten uzaklaştırın. Çünkü o (meşru) imama karşı çıkan birisidir. Eğer ancak savaşmak ve kital ile bertaraf ediliyorsa onunla savaşın. Şayet savaşmak onu öldürmeye kadar gidecek olursa onu öldürmek caiz olur ve bundan dolayı herhangi bir tazminat gerekmez. Çünkü o kişi savaşması sebebi ile zalim ve haddr aşan birisidir.

 

"Ben de ona: İşte amcanoğlu Muaviye ... " Bu sözlerden maksat şudur:

 

Bunları söyleyen kişi Abdullah b. Amr b. el-As'ın sözlerini işitip birinci halife ile çatışmanın haram olduğu hakkındaki hadisi zikrederek ikincisinin öldürülebileceğini söyleyince bu sözleri Abdullah b. Amr'a bu sözleri söyleyen kişi bu niteliklerin Ali (r.a.) ile çekiştiğinden ötürü Muaviye'de bulunduğuna inanmıştır. Çünkü daha önce Ali'ye bey'at gerçekleşmişti. O da Ali ile savaş uğrunda Muaviye'nin askerlerine ve kendisine tabi olanlara yaptıkları harcamanın Ali (r.a.) ile çekişip onunla savaşmasının malın batı! yollarla yenilmesi ve canın öldürülmesi kabilinden olduğu kanaatine sahip olmuştur. Çünkü bu haksızca bir savaştı. Dolayısı ile onunla yapılan bir savaşta hiç kimse bir malı hak etmiyordu.

 

Allah'a itaat olunan hususlarda ona itaat et, Allah'a isyanı gerektiren hususlarda ona itaat etme." Bunda da herhangi bir icma ve bir ahit (önceki halifenin tavsiyesi) bulunmaksızın zor kullanarak imamlık görevini ele geçirenlere itaatin vacip olduğuna delil vardır.

 

 

 

 

4754- .. ./5- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, İbn Numeyr ve Ebu Said elEşecc de tahdis edip, dedi ki: Bize Veki' tahdis etti. (H.) Bunu bize Ebu Kureyb de tahdis etti, bize Ebu Muaviye tahdis etti, ikisi A'meş'den bu isnad ile buna yakın olarak rivayet etti.

 

 

 

 

4755-47/6- Bana Muhammed b. Rafi'de tahdis etti, bize Ebu'l-Munzir, İsmail b. Ömer tahdis etti, bize Yunus b. Ebu İshak el-Hemdani tahdis etti, bize Abdullah b. es-Sefer, Amirden tahdis etti. O Abdurrahman b. Abdurabbilkabe es-Saidi'den şöyle dediğini rivayet etti: Kabe'nin yanında bir topluluk gördüm. Böyle deyip A'meş'in hadisine yakın olarak rivayet etti.

 

 

AÇIKLAMA:          "Abdurrahman b. Abdurabbilkabe es-Saidi'den" Bütün nüshalarda bu şekilde sad ve dal iledir. Kadı Iyaz da bütün nüshalardan bu ismi böylece nakletmiştir. Ama bu yanlışlır. Doğrusu ayn ve zel harfi ile "el-Aizi"dir. Bunu İbnu'l Hubab ve neseb alimleri söylemişlerdir. Kadı lyaz'ın açıklamaları bunlardır.

 

Buhari de Tarihi'nde, es-Sem'ani ise el-Ensab'da onu sözkonusu ederek şöyle demişlerdir: O "es-Saidi" nisbetlidir. Her ikisi de bundan başka bir nisbeti sözkonusu etmemişlerdir. Bu durumda Müslim, Buhari ve Sem'ani "es- Saidi" nisbetinde ittifak etmiş bulunmaktadırlar.

 

es-Sem'ani, dedi ki: Kendisi Hemdan'ın bir kolu olan "Said"e mensubtur. Said ise Ka'b b. Şurahbil b. Şerahil b. Amr b. Cuşem b. Haşid b. Cuşem b. Havvan b. Nevf b. Hemdan b. Malik b. Zeyd b. Sehlan b. Seleme b. Rabia b. Ahbar b. Malik b. Zeyd b. Kehlan b. Sinan'dır.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

11/64- YÖNETİCİLERİN ZULMÜ VE KAYIRMALARI HALİNDE SABRETMENİN EMROLUNDUĞU BABI