SAHİH-İ MÜSLİM |
İMARE |
7 - باب:
تحريم هدايا
العمال
7/60- MEMURLARA VERİLEN
HEDİYELERİN HARAM KILINMASI BABI
26 - (1832) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة
وعمرو الناقد
وابن أبي عمر
(واللفظ لأبي
بكر). قالوا:
حدثنا سفيان بن
عيينة عن
الزهري، عن
عروة، عن أبي
حميد الساعدي،
قال:
استعمل
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم رجلا من الأسد
يقال له ابن
اللتبية (قال
عمرو وابن أبي
عمر: على الصدقة)
فلما قدم قال:
هذا لكم. وهذا
لي، أهدى لي. قال:
فقام رسول
الله صلى الله
عليه وسلم على
المنبر. فحمد
الله وأثنى
عليه. وقال (ما
بال عامل أبعثه
فيقول: هذا
لكم
وهذا أهدى لي!
أفلا قعد في
بيت أبيه أو
في بيت أمه
حتى ينظر
أيهدى إليه أم
لا. والذي نفس
محمد بيده! لا
ينال أحد منكم
شيئا إلا جاء
به يوم
القيامة
يحمله على
عنقه، بعير له
رغاء. أو بقرة
لها خوار. أو
شاة تيعر). ثم
رفع يديه حتى
رأينا عفرتي إبطيه.
ثم قال (اللهم!
هل بلغت؟)
مرتين.
4715-26/1- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe, Amr en-Nakid ve İbn Ebu Ömer -lafız Ebu Bekir'e ait olmak üzere- tahdis
edip, dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne
Zühri’DEN tahdis etti, o Urve'den, o Ebu Umeyd es-Saidi’DEN şöyle dediğini
rivayet etti: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) İbnu'l-lütbiyye diye anılan Esdlilerden
bir adamı memur olarak -Amr ve İbn
Ebu Ömer sadaka üzerine (zekat toplamak 'üzere)-
görevlendirdi. Adam görevden dönünce: Bu sizin bu da benim, bana hediye olarak
verildi, dedi.
Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) minbere çıktı. Allah'a hamd
ve senada bulundu ve: "Bir zekat toplama memuruna
ne oluyor ki ben onu gönderiyorum o: Bu sizin bu da bana hediye edildi diyor. O
halde neden babasının yahut annesinin evinde oturmadı da kendisine hediye
verilip verilmeyeceğine bakmadı. Muhammed'in nefsi elinde olana yemin ederim ki
sizden herhangi bir kimse ondan (zekattan hak
etmediği) herhangi bir şey eline geçirecek olursa, mutlaka onu ya böğürmesi
olan bir deve ya böğürmesi bir inek ya da meleyen bir koyun olduğu halde boynu
üzerinde taşıyarak getirecektir." Sonra koltuk altlarının beyazı
tarafımızdan görülünceye kadar ellerini kaldırdı ve arkasından iki defa:
"Tebliğ ettim mi Allah'ım " buyurdu.
Diğer tahric: Buhari, 925 -muhtasar-,
1500 -muhtasar-, 2597, 6636, 6979, 7174, 7197; Ebu Davud, 2946
AÇIKLAMA: "Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)
İbnu'l-lütbiyye denilen Esdlilerden bir adamı memur tayin etti." Esd sin harfi sakindir. Ona Ezdişenuelilerden
anlamında "el-Ezdi" de denilir. Bunlara hem Ezd
hem Esd denilir. Müslim bunu ikinci rivayetinde (ezd olarak) zikretmiş bulunmaktadır.
"lütbiyye" ise lam harfi ötreli te
harfi sakindir. Te harfini fethalı olarak (lütebiyye) diye okuyanlar da vardır. İlim adamları bu bir hatadır
demişlerdir. Kimileri de her ikisini de fethalı olarak (letebiyye)
diye söyler. Nitekim Müslim'de bundan sonra zikredilecek Ebu
Kureyb rivayetinde böyledir. Yine ilim adamları bu da
bir hatadır demişlerdir. Doğrusu ise bildik bir kabile olan lütb
oğullarına nisbet ile te
harfi sakin olarak (lütbiyye) denilmesidir. Burada
sözü edilen İbnu'l-lütbiyye'nin
adı ise Abdullah'dır.
Bu hadis-i şerifde memurların aldıkları hediyelerin haram ve gulul (hainlik, hırsızlık) olduğu beyan edilmektedir. Çünkü
bu kişi görevinde ve güvenilirliğinde hainlik etmiştir. Bundan ötürü hadis-i şerifde onun kıyamet günündeki cezası ve kendisine verilen
hediyeyi taşıması da ganimetten çalan kimse hakkında zikrettiği şekilde sözkonusu etmiştir.
Allah'ın Nebisi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aynı
hadiste ona verilen hediyenin haram kılınış sebebini de beyan etmiş
bulunmaktadır. Bunun memur olmayan kimselere verilen hediyeden farklı olarak
memurluk makam ve yetkisi sebebi ile verilmiş olduğunu açıklamıştır. Bunun
dışındaki hallerde hediyeleşmek ise müstehaptır. Daha
önce amilin (memurun) ve benzerlerinin hediye adı altında aldıklarının hükmü ve
böyle bir hediyeyi verene geri vereceği eğer buna imkanı
olmaz ise beytülmale onu teslim edeceği açıklanmış idi.
"Yahut meleyen bir
koyun" kaydedilen fiilin mastarı olan "year"
koyunun çıkardığı sese denilir.
"Sonra koltuk
altlarının beyazları tarafımızdan görününceye kadar ellerini kaldırdı." Asmai ve başkaları koltuk altlarının urrası
(beyazı) parlak olmayan aksine bir tür toprak rengini andıran bir beyazlıktır.
Bu ise yerin yüzü anlamında kullanılan "aferun ard" den alınmıştır.
(1832) - حدثنا
إسحاق بن
إبراهيم وعبد
بن حميد. قالا:
أخبرنا
عبدالرزاق.
حدثنا معمر عن
الزهري، عن
عروة، عن أبي
حميد الساعدي.
قال:
استعمل
النبي صلى
الله عليه
وسلم ابن
اللتبية،
رجلا من
الأزدر، على
الصدقة. فجاء
بالمال فدفعه
إلى النبي صلى
الله عليه
وسلم. فقال:
هذا مالكم.
وهذه هدية
أهديت لي.
فقال له النبي
صلى الله عليه
وسلم (أفلا
قعدت في بيت
أبيك وأمك
فتنظر أيهدى
إليك أم لا؟)
ثم قام النبي
صلى الله عليه
وسلم خطيبا. ثم
ذكر نحو حديث
أبي سفيان.
4716- ... /2- Bize İshak
b. İbrahim ve Abd b. Humeyd
tahdis edip, dedi ki: Bize Abdurrezzak
haber verdi, bize Ma'mer, Zühri'den
haber verdi, o Urve’DEN o Ebu
Humeyd es-Saidi’DEN şöyle
dediğini rivayet etti: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ezd'lilerden bir adam
olan İbnu'l LütbiyYe'yi
sadaka üzerine memur tayin etti. O da malı getirip Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e ödedi ve: Bu sizin malınız bu da bana
verilen bir hediyedir, dedi. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ona: "O halde neden babanın ve
annenin evinde oturmadın da bir baksaydın sana hediye verilir miydi verilmez
miydi?" buyurdu sonra da Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) hutbe vermek üzere ayağa kalkb. Sonra da hadisi Süfyan'ın
hadisine yakın zikretti.
27 - (1832) حدثنا
أبو كريب محمد
بن العلاء.
حدثنا أبو أسامة.
حدثنا هشام عن
أبيه، عن أبي
حميد الساعدي.
قال:
استعمل
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
رجلا من
الأزدر على
صدقات بني
سليم. يدعى ابن
الأتبية. فلما
جاء حاسبه.
قال: هذا
مالكم. وهذا
هدية. فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم (فهلا
جلست في بت
أبيك وأمك حتى
تأتيك هديتك،
إن كنت
صادقا؟) ثم
خطبنا فحمد
الله وأثنى
عليه. ثم
قال (أما بعد.
فإني أستعمل
الرجل منكم
على العمل مما
ولا ني الله.
فيأتي فيقول:
هذا مالكم
وهذا هدية
أهديت لي.
أفلا جلس في بيت
أبيه وأمه حتى
تأتيه هديته،
إن كان صادقا. والله!
لا يأخذ أحد
منكم منها
شيئا بغير
حقه، إلا لقي
الله تعالى
يحمله يوم
القيامة.
فلأعرفن أحدا
منكم لقي الله
يحمل بعيرا له
رغاء. أو بقرة
لها خوار. أو
شاة تيعر). ثم
رفع يديه حتى
رؤي بياض
إبطيه. ثم قال
(اللهم! هل
بلغت؟) بصر
عيني وسمع
أذني.
4717-27/3- Bize Ebu Kureyb
Muhammed b. el-Ala tahdis etti, bize Ebu Üsame tahdis
etti, bize Hişam, babasından tahdis
etti, o Ebu Humeyd esSaidi’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) İbnu'l-Nutbiyye diye çağırılan Ezdlilerden
bir adamı Süleymoğullarının zekatları üzerine (onları
toplamak için) memur tayin etti. Adam dönünce onunla hesaplaştı. Adam: Bu sizin
malınız, bu da hediyedir, dedi.
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eğer doğru söylüyorsan neden hediyenin sana
gelip gelmeyeceğini görmen için babanın ve annenin evinde oturmadın ki"
buyurdu.
Sonra kalkıp bize hutbe
verdi. Allah'a hamd ve senada bulunduktan sonra şöyle
buyurdu: "İmdi ben sizden bir adamı Allah'ın benim yetkime verdiği bir iş
üzerine memur tayin ediyorum da o heri! bu sizin malınız bu da bana verilen bir hediyedir diyor.
Eğer doğru söylüyorsa neden hediyesinin kendisine gelip gelmeyeceğini görmek
üzere babasının ve annesinin evinde oturmadı. Sizden herhangi bir kimse ondan (zekattan) hakkı olmayan bir şey alacak olursa mutlaka yüce
Allah'ın karşısına kıyamet gününde onu taşıyarak çıkacaktır. Andolsun ben aranızdan böğürmesi olan bir deveyi yahut
böğürmesi olan bir ineği ya da meleyen bir koyunu taşıyarak Allah'ın huzuruna
Çıkan kimseyi tanıyacağım. " Sonra koltuk altlarının beyazı görününceye
kadar ellerini kaldırıp: ''Allah'lm tebliğ ettim
mi" buyurdu. (Bunu) gözüm gördü, kulağım işitti.
AÇIKLAMA: "Gelince
onunla hesaplaştı." Buradan teslim aldıklarının ve yaptıkları harcamaların
bilinmesi için memurlarla hesaplaşılacağı hükmü
anlaşılmaktadır.
"Sizden bir deve
taşıyarak. .. Allah'ın huzuruna çıkan
kimseyi tanıyacağım" Burada "tanıyacağım" anlamındaki fiil bazı
nüshalarda "learifenne" diye
kaydedilmiştir. Bazı nüshalarda ise nefi edatı ile
"laarifenne" diye kaydedilmiştir. Kadı lyaz, dedi ki: Bu daha meşhurdur. Birincisi ise Müslim
Sahihi'nin ravilerinin çoğunlukla kaydettiği
rivayettir.
"(Bunu) gözü m
gördü kulağım işitti." Yani ben bu sözü kesin olarak biliyorum. Bu sözü
söylediği zaman Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i gözlerim gördü, kulaklarım da onu işitti. Bu
sebeple benim bunu bilmemde hiçbir şüphe yoktur.
28 - (1832) وحدثنا
أبو كريب.
حدثنا عبدة
وابن نمير
وأبو معاوية.
ح وحدثنا أبو
بكر بن ابن
أبي شيبة.
حدثنا
عبدالرحيم بن
سليمان. ح
وحدثنا ابن
أبي عمر.
حدثنا سفيان. كلهم
عن هشام، بهذا
الإسناد. وفي
حديث عبدة وابن
نمير: فلما
جاء حاسبه.
كما قال أبو
أسامة. وفي
حديث ابن
نمير: (تعلمن
والله! والذي
نفسي بيده! لا
يأخذ أحدكم
منها شيئا). وزاد
في حديث سفيان
قال: بصر عيني
وسمع أذناي. وسلوا
زيد بن ثابت.
فإنه كان
حاضرا معي.
4718-28/4- Bunu bize Ebu Kureyb de tahdis etti. Bize Abde, İbn Numeyr
ve Ebu Muaviye tahdis etti. (H.) Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe
de tahdis etti, bize Abdurrahim
b. Süleyman tahdis etti. (H.) Bize İbn Ebu Ömer de tahdis etti, bize Süfyan tahdis etti, hepsi Hişam’DAN bu isnad ile rivayet etti.
Abde ve İbn Numeyr'in
hadisinde şöyledir: Gelince -Ebu Üsame'nin,
dediği gibi- onunla hesaplaştı. Ama İbn Numeyr'in hadisinde şu şekildedir:
"Allah'a yemin
ederim ki kesinlikle biliyorsunuz nefsim elinde olana yemin ederim ki sizden biriniz
ondan bir şeyalırsa ... "
Süfyan da hadisinde: "Gözüm gördü, kulaklarım işitti, Zeyd b. Sabit'e de sorunuı. O da
benimle birlikte idi." Sözlerini eklemiştir.
AÇIKLAMA: "Allah'a
yemin olsun ki nefsim elinde olana yemin ederim ki" burada yüce Allah'ın
iki ya da daha fazla ismini anarak yeminin tekid
edilebileceği hükmü anlaşılmaktadır.
"Zeyd b. Sabit'e de sorun, çünkü o benimle beraber
idi." Burada da ravinin ve bir söz söyleyen bir
kimsenin kendisine muvafakat edecek birisinin sözünü delil göstermesi sözkonusudur. Böylelikle bunun, dinleyende daha etkili
olması ve bundan yana daha ileri derecede emin olması istenir.
29 - (1832) وحدثناه
إسحاق بن
إبراهيم.
أخبرنا جرير
عن الشيباني،
عن عبدالله بن
ذكوان (وهو
أبو الزناد)،
عن عروة بن
الزبير؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم استعمل
رجلا على الصدقة.
فجاء بسواد
كثير. فجعل
يقول: هذا لكم.
وهذا أهدي
إلي. فذكر
نحوه.
قال
عروة: فقلت
لأبي حميد
الساعدي:
أسمعته من رسول
الله صلى الله
عليه وسلم؟
فقال: من فيه إلى
أذني.
4719-29/5- Bunu bize İshak b. İbrahim de tahdis
etti, bize Cerir, Şeybani’den
haber verdi, o Abdullah b. Zekvan’dan -ki o Ebu Zinad'dır- o Urve b. ez-Zubeyr’den rivayet
ettiğine göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bir adamı zekat toplamak üzere
memur tayin etti. O da pek çok şeyler getirdi. Bu adam: Bu sizindir, bu da bana
hediye edilendir demeye koyuldu ve hadisi buna yakın olarak zikretti.
Urve, dedi ki: Ebu Humeyd
es-Saidi'ye: Sen bunu Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
işittin mi, dedim. O: Ağzından kulağıma diye cevap verdi.
AÇIKLAMA: "Bunu
bize İshak b. İbrahim de tahdis etti
... ağzından kulağıma, dedi."
Nüshaların çoğunluğunda
bu şekilde Urve’DEN rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ... " şeklinde olup Ebu
Umeyd'i sözkonusu
etmemiştir. Burada Kadı Iyaz da cumhurun rivayeti
olarak böylece nakletmiştir. Bir çok nüshada da Urve b. ez-Zubeyr’DEN o Ebu Humeyd’DEN diye
kaydedilmiştir. Bu da gayet açıktır. Birincisi de aynı şekilde muttasıldır.
Çünkü "Urve, dedi ki: Ebu
Humeyd'e: Bunu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
duydu n mu, dedi., o: Ağzından kulaklarıma,
dedi." denilmektedir. Bu da Urve'nin bu hadisi Ebu Humeyd’DEN işitmiş olduğunun
açıkça bir ifadesidir. Böylelikle hadis muttasıl olmaktadır. Bununla birlikte
hadis bundan önce geçen çok sayıdaki rivayet yolları sebebi ile de muttasıldır.
"Pek çok şey (sevad) getirdi." Yani pek çok eşya ve hayvan ve
benzeri gözle görülen pek çok şeyler getirdi. Sevad,
Arapçada her bir varlık ve kişi hakkında kullanılır.
30 - (1833) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا وكيع بن
الجراح. حدثنا
إسماعيل بن
أبي خالد عن
قيس بن أبي حازم،
عن عدي بن
عميرة
الكندي، قال:
سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول (من
استعملناه
منكم على عمل،
فكتمنا مخيطا
فما فوقه، كان
غلولا يأتي به
يوم القيامة).
قال: فقام إليه
رجل أسود، من
الأنصار. كأني
أنظر إليه. فقال:
يا رسول الله!
اقبل عني
عملك. قال
(ومالك؟) قال:
سمعتك تقول
كذا وكذا. قال
(وأنا أقوله
الآن. من
استعملناه
منكم على عمل
فليجيء
بقليله وكثيره.
فما أوتِيَ
منه أخذ. وما
نُهِيَ عنه انتهى).
4720-30/6- Bize Ebu Bekir b. Ebi Şeybe tahdis
etti, bize Veki' b. el-Cerrah tahdis
etti, bize İsmail b. Ebi Halid,
Kays b. Ebi Hazim'den tahdis etti, o Adiyy b. Amira el-Kindi'den şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i
şöyle buyururken dinledim: "Sizden kimi bir işin başına memur
görevlendirecek olsak, o da bizden bir iğne ve daha fazlasını gizleyecek olursa
bu, kıyamet gününde beraberinde getireceği bir hainlik olur" buyurdu.
(Adiyy),
dedi ki: Bunun üzerine ensardan siyah tenli bir adam
-onu görür gibiyim- huzurunda ayağa kalkarak: Ey Allah'ın Rasulü!
Bana verdiğin görevini geri almayı kabul buyur, dedi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Neyin var"
buyurun ca o: Senin şöyle şöyle
buyurduğunu dinledim, dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"İşte şimdi aynısını söylüyorum. Sizden her kimi bir işe memur tayin etsek
azı ile çoğu ile onu getirsin. Ondan kendisine verileni alır, ondan alıkonulana
da ilişmez" buyurdu.
Diğer tahric: Ebu Davud,
3581;
AÇIKLAMA: "Adiy b. Amıra" ayn harfi fethalıdır. Kadı lyaz,
dedi ki: Erkeklerden adı ayn harfi ötreli olarak Umeyra olan bir kimse bilinmemektedir. Hepsi fethalı (Amıra şeklinde)dir. Ama Nesai'de her ikisi de geçmektedir.
(1833) - حدثناه
محمد بن
عبدالله بن
نمير. حدثنا
أبي ومحمد بن
بشر. ح وحدثني
محمد بن رافع.
حدثنا أبو
أسامة. قالوا:
حدثنا
إسماعيل،
بهذا الإسناد،
بمثله.
4721- ..
./4- Bunu bize Muhammed b. Abdulaziz b. Numeyr de tahdis etti, bize babam
ve Muhammed b. Bişr tahdis
etti. (H.) Bana Muhammed b. Rafi'de tahdis etti, bize Ebu Üsame tahdis etti, (hepsi),
dediler ki: Bize İsmail bu isnad ile aynısını tahdis etti.
2 م - (1833)
وحدثناه
إسحاق بن
إبراهيم
الحنظلي.
أخبرنا الفضل
بن موسى.
حدثنا
إسماعيل بن
أبي خالد. أخبرنا
قيس بن أبي
حازم. قال:
سمعت عدي بن
عميرة الكندي
يقول: سمعت
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
يقول. بمثل
حديثهم.
4722- ..
./8- Bunu bize İshak b. İbrahim el-Hanzalı
de tahdis etti, bize el-Fadl
b. Musa haber verdi, bize İsmail b. Ebu Halid tahdis etti, bize Kays b. Hazim haber verip, dedi
ki: Adiy b. Amıra el-Kindi'yi şöyle derken dinledim: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i
şöyle buyururken dinledim (deyip) onların hadisini aynen rivayet etti.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
8/61- MASİYET
DIŞINDAKİ HUSUSLARDA UMERAYA İTAAT ETMENİN VACİB OLUP MASİYETTE HARAM OLDUĞU
BABI