SAHİH-İ MÜSLİM |
İMARE |
7/60- MEMURLARA VERİLEN
HEDİYELERİN HARAM KILINMASI BABI
4715-26/1- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe, Amr en-Nakid ve İbn Ebu Ömer -lafız Ebu Bekir'e ait olmak üzere-
tahdis edip, dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne Zühri’DEN tahdis etti, o Urve'den,
o Ebu Umeyd es-Saidi’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) İbnu'l-lütbiyye diye anılan Esdlilerden bir adamı memur
olarak -Amr ve İbn Ebu Ömer sadaka üzerine (zekat toplamak 'üzere)-
görevlendirdi. Adam görevden dönünce: Bu sizin bu da benim, bana hediye olarak
verildi, dedi.
Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) minbere çıktı. Allah'a hamd ve senada bulundu ve:
"Bir zekat toplama memuruna ne oluyor ki ben onu gönderiyorum o: Bu sizin
bu da bana hediye edildi diyor. O halde neden babasının yahut annesinin evinde
oturmadı da kendisine hediye verilip verilmeyeceğine bakmadı. Muhammed'in nefsi
elinde olana yemin ederim ki sizden herhangi bir kimse ondan (zekattan hak
etmediği) herhangi bir şey eline geçirecek olursa, mutlaka onu ya böğürmesi
olan bir deve ya böğürmesi bir inek ya da meleyen bir koyun olduğu halde boynu
üzerinde taşıyarak getirecektir." Sonra koltuk altlarının beyazı
tarafımızdan görülünceye kadar ellerini kaldırdı ve arkasından iki defa:
"Tebliğ ettim mi Allah'ım " buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
925 -muhtasar-, 1500 -muhtasar-, 2597, 6636, 6979, 7174, 7197; Ebu Davud, 2946
AÇIKLAMA: "Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) İbnu'l-lütbiyye denilen Esdlilerden bir adamı
memur tayin etti." Esd sin harfi sakindir. Ona Ezdişenuelilerden anlamında
"el-Ezdi" de denilir. Bunlara hem Ezd hem Esd denilir. Müslim bunu
ikinci rivayetinde (ezd olarak) zikretmiş bulunmaktadır.
"lütbiyye" ise
lam harfi ötreli te harfi sakindir. Te harfini fethalı olarak (lütebiyye) diye
okuyanlar da vardır. İlim adamları bu bir hatadır demişlerdir. Kimileri de her
ikisini de fethalı olarak (letebiyye) diye söyler. Nitekim Müslim'de bundan
sonra zikredilecek Ebu Kureyb rivayetinde böyledir. Yine ilim adamları bu da
bir hatadır demişlerdir. Doğrusu ise bildik bir kabile olan lütb oğullarına
nisbet ile te harfi sakin olarak (lütbiyye) denilmesidir. Burada sözü edilen
İbnu'l-lütbiyye'nin adı ise Abdullah'dır.
Bu hadis-i şerifde
memurların aldıkları hediyelerin haram ve gulul (hainlik, hırsızlık) olduğu
beyan edilmektedir. Çünkü bu kişi görevinde ve güvenilirliğinde hainlik
etmiştir. Bundan ötürü hadis-i şerifde onun kıyamet günündeki cezası ve
kendisine verilen hediyeyi taşıması da ganimetten çalan kimse hakkında
zikrettiği şekilde sözkonusu etmiştir.
Allah'ın Nebisi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) aynı hadiste ona verilen hediyenin haram kılınış
sebebini de beyan etmiş bulunmaktadır. Bunun memur olmayan kimselere verilen
hediyeden farklı olarak memurluk makam ve yetkisi sebebi ile verilmiş olduğunu
açıklamıştır. Bunun dışındaki hallerde hediyeleşmek ise müstehaptır. Daha önce
amilin (memurun) ve benzerlerinin hediye adı altında aldıklarının hükmü ve
böyle bir hediyeyi verene geri vereceği eğer buna imkanı olmaz ise beytülmale
onu teslim edeceği açıklanmış idi.
"Yahut meleyen bir
koyun" kaydedilen fiilin mastarı olan "year" koyunun çıkardığı
sese denilir.
"Sonra koltuk
altlarının beyazları tarafımızdan görününceye kadar ellerini kaldırdı."
Asmai ve başkaları koltuk altlarının urrası (beyazı) parlak olmayan aksine bir
tür toprak rengini andıran bir beyazlıktır. Bu ise yerin yüzü anlamında
kullanılan "aferun ard" den alınmıştır.
4716- ... /2- Bize İshak
b. İbrahim ve Abd b. Humeyd tahdis edip, dedi ki: Bize Abdurrezzak haber verdi,
bize Ma'mer, Zühri'den haber verdi, o Urve’DEN o Ebu Humeyd es-Saidi’DEN şöyle
dediğini rivayet etti: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ezd'lilerden bir adam
olan İbnu'l LütbiyYe'yi sadaka üzerine memur tayin etti. O da malı getirip Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ödedi ve: Bu sizin malınız bu da bana verilen
bir hediyedir, dedi. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona:
"O halde neden babanın ve annenin evinde oturmadın da bir baksaydın sana
hediye verilir miydi verilmez miydi?" buyurdu sonra da Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) hutbe vermek üzere ayağa kalkb. Sonra da hadisi Süfyan'ın
hadisine yakın zikretti.
4717-27/3- Bize Ebu
Kureyb Muhammed b. el-Ala tahdis etti, bize Ebu Üsame tahdis etti, bize Hişam,
babasından tahdis etti, o Ebu Humeyd esSaidi’DEN şöyle dediğini rivayet etti:
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) İbnu'l-Nutbiyye diye çağırılan
Ezdlilerden bir adamı Süleymoğullarının zekatları üzerine (onları toplamak
için) memur tayin etti. Adam dönünce onunla hesaplaştı. Adam: Bu sizin malınız,
bu da hediyedir, dedi.
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Eğer doğru söylüyorsan neden hediyenin sana gelip
gelmeyeceğini görmen için babanın ve annenin evinde oturmadın ki" buyurdu.
Sonra kalkıp bize hutbe
verdi. Allah'a hamd ve senada bulunduktan sonra şöyle buyurdu: "İmdi ben
sizden bir adamı Allah'ın benim yetkime verdiği bir iş üzerine memur tayin
ediyorum da o heri! bu sizin malınız bu da bana verilen bir hediyedir diyor. Eğer
doğru söylüyorsa neden hediyesinin kendisine gelip gelmeyeceğini görmek üzere
babasının ve annesinin evinde oturmadı. Sizden herhangi bir kimse ondan
(zekattan) hakkı olmayan bir şey alacak olursa mutlaka yüce Allah'ın karşısına
kıyamet gününde onu taşıyarak çıkacaktır. Andolsun ben aranızdan böğürmesi olan
bir deveyi yahut böğürmesi olan bir ineği ya da meleyen bir koyunu taşıyarak
Allah'ın huzuruna Çıkan kimseyi tanıyacağım. " Sonra koltuk altlarının
beyazı görününceye kadar ellerini kaldırıp: ''Allah'lm tebliğ ettim mi"
buyurdu. (Bunu) gözüm gördü, kulağım işitti.
AÇIKLAMA: "Gelince
onunla hesaplaştı." Buradan teslim aldıklarının ve yaptıkları harcamaların
bilinmesi için memurlarla hesaplaşılacağı hükmü anlaşılmaktadır.
"Sizden bir deve
taşıyarak. .. Allah'ın huzuruna çıkan kimseyi tanıyacağım" Burada
"tanıyacağım" anlamındaki fiil bazı nüshalarda "learifenne"
diye kaydedilmiştir. Bazı nüshalarda ise nefi edatı ile "laarifenne"
diye kaydedilmiştir. Kadı lyaz, dedi ki: Bu daha meşhurdur. Birincisi ise Müslim
Sahihi'nin ravilerinin çoğunlukla kaydettiği rivayettir.
"(Bunu) gözü m
gördü kulağım işitti." Yani ben bu sözü kesin olarak biliyorum. Bu sözü
söylediği zaman Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i gözlerim gördü, kulaklarım
da onu işitti. Bu sebeple benim bunu bilmemde hiçbir şüphe yoktur.
4718-28/4- Bunu bize Ebu
Kureyb de tahdis etti. Bize Abde, İbn Numeyr ve Ebu Muaviye tahdis etti. (H.)
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Abdurrahim b. Süleyman tahdis
etti. (H.) Bize İbn Ebu Ömer de tahdis etti, bize Süfyan tahdis etti, hepsi
Hişam’DAN bu isnad ile rivayet etti.
Abde ve İbn Numeyr'in
hadisinde şöyledir: Gelince -Ebu Üsame'nin, dediği gibi- onunla hesaplaştı. Ama
İbn Numeyr'in hadisinde şu şekildedir:
"Allah'a yemin ederim
ki kesinlikle biliyorsunuz nefsim elinde olana yemin ederim ki sizden biriniz
ondan bir şeyalırsa ... "
Süfyan da hadisinde:
"Gözüm gördü, kulaklarım işitti, Zeyd b. Sabit'e de sorunuı. O da benimle
birlikte idi." Sözlerini eklemiştir.
AÇIKLAMA: "Allah'a
yemin olsun ki nefsim elinde olana yemin ederim ki" burada yüce Allah'ın
iki ya da daha fazla ismini anarak yeminin tekid edilebileceği hükmü
anlaşılmaktadır.
"Zeyd b. Sabit'e de
sorun, çünkü o benimle beraber idi." Burada da ravinin ve bir söz söyleyen
bir kimsenin kendisine muvafakat edecek birisinin sözünü delil göstermesi
sözkonusudur. Böylelikle bunun, dinleyende daha etkili olması ve bundan yana
daha ileri derecede emin olması istenir.
4719-29/5- Bunu bize
İshak b. İbrahim de tahdis etti, bize Cerir, Şeybani’den haber verdi, o
Abdullah b. Zekvan’dan -ki o Ebu Zinad'dır- o Urve b. ez-Zubeyr’den rivayet
ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir adamı zekat toplamak
üzere memur tayin etti. O da pek çok şeyler getirdi. Bu adam: Bu sizindir, bu
da bana hediye edilendir demeye koyuldu ve hadisi buna yakın olarak zikretti.
Urve, dedi ki: Ebu
Humeyd es-Saidi'ye: Sen bunu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
işittin mi, dedim. O: Ağzından kulağıma diye cevap verdi.
AÇIKLAMA: "Bunu
bize İshak b. İbrahim de tahdis etti ... ağzından kulağıma, dedi."
Nüshaların çoğunluğunda
bu şekilde Urve’DEN rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ... " şeklinde olup Ebu Umeyd'i sözkonusu etmemiştir. Burada Kadı
Iyaz da cumhurun rivayeti olarak böylece nakletmiştir. Bir çok nüshada da Urve
b. ez-Zubeyr’DEN o Ebu Humeyd’DEN diye kaydedilmiştir. Bu da gayet açıktır.
Birincisi de aynı şekilde muttasıldır. Çünkü "Urve, dedi ki: Ebu Humeyd'e:
Bunu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den duydu n mu, dedi., o:
Ağzından kulaklarıma, dedi." denilmektedir. Bu da Urve'nin bu hadisi Ebu
Humeyd’DEN işitmiş olduğunun açıkça bir ifadesidir. Böylelikle hadis muttasıl
olmaktadır. Bununla birlikte hadis bundan önce geçen çok sayıdaki rivayet
yolları sebebi ile de muttasıldır.
"Pek çok şey
(sevad) getirdi." Yani pek çok eşya ve hayvan ve benzeri gözle görülen pek
çok şeyler getirdi. Sevad, Arapçada her bir varlık ve kişi hakkında kullanılır.
4720-30/6- Bize Ebu
Bekir b. Ebi Şeybe tahdis etti, bize Veki' b. el-Cerrah tahdis etti, bize
İsmail b. Ebi Halid, Kays b. Ebi Hazim'den tahdis etti, o Adiyy b. Amira
el-Kindi'den şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'i şöyle buyururken dinledim: "Sizden kimi bir işin başına memur
görevlendirecek olsak, o da bizden bir iğne ve daha fazlasını gizleyecek olursa
bu, kıyamet gününde beraberinde getireceği bir hainlik olur" buyurdu.
(Adiyy), dedi ki: Bunun
üzerine ensardan siyah tenli bir adam -onu görür gibiyim- huzurunda ayağa
kalkarak: Ey Allah'ın Rasulü! Bana verdiğin görevini geri almayı kabul buyur,
dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Neyin var"
buyurun ca o: Senin şöyle şöyle buyurduğunu dinledim, dedi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İşte şimdi aynısını söylüyorum. Sizden her
kimi bir işe memur tayin etsek azı ile çoğu ile onu getirsin. Ondan kendisine
verileni alır, ondan alıkonulana da ilişmez" buyurdu.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 3581;
AÇIKLAMA: "Adiy
b. Amıra" ayn harfi fethalıdır. Kadı lyaz, dedi ki: Erkeklerden adı ayn
harfi ötreli olarak Umeyra olan bir kimse bilinmemektedir. Hepsi fethalı (Amıra
şeklinde)dir. Ama Nesai'de her ikisi de geçmektedir.
4721- .. ./4- Bunu bize
Muhammed b. Abdulaziz b. Numeyr de tahdis etti, bize babam ve Muhammed b. Bişr
tahdis etti. (H.) Bana Muhammed b. Rafi'de tahdis etti, bize Ebu Üsame tahdis
etti, (hepsi), dediler ki: Bize İsmail bu isnad ile aynısını tahdis etti.
4722- .. ./8- Bunu bize
İshak b. İbrahim el-Hanzalı de tahdis etti, bize el-Fadl b. Musa haber verdi,
bize İsmail b. Ebu Halid tahdis etti, bize Kays b. Hazim haber verip, dedi ki:
Adiy b. Amıra el-Kindi'yi şöyle derken dinledim: Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim (deyip) onların hadisini aynen rivayet
etti.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
8/61- MASİYET DIŞINDAKİ
HUSUSLARDA UMERAYA İTAAT ETMENİN VACİB OLUP MASİYETTE HARAM OLDUĞU BABI