SAHİH-İ MÜSLİM

İMARE

 

6/59- HAİNLİĞİN AĞIR HARAM OLDUĞU BABI

 

4711-24/1- Bana Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize İsmail b. İbrahim, Ebu Hayyan’DAN tahdis etti, o Ebu Zür'a'dan, o Ebu Hureyre’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aramızda ayağa kalktı ve hainlik etmeyi sözkonusu edip, onun oldukça büyük bir iş olduğunu, bunu yapmanın da çok büyük bir vebal olduğunu sözkonusu ettikten sonra şunları buyurdu: "Kıyamet gününde herhangi birinizin boynu üzerinde böğüren bir deve ile gelip de: Ey Allah'ın Rasulü! Beni kurtar derken sakın görmeyeyim. O zaman ben ona: Benim sana yapabilecek bir şeyim yok. Ben tebliğ ettim diyeceğim.

Sizden birinizin kıyamet gününde boynu üzerinde kişneyen bir at ile geldiğini ve: Ey Allah'ın Rasulü! Beni kurtar, dediğini görmeyeyin. Ben ona: Sana hiçbir şey yapamam. Ben sana tebliğ ettim diyeceğim.

 

Sakın sizden birinizi kıyamet gününde boynunda melemesi olan bir koyun ile geldiğini, ey Allah'ın Rasulü, beni kurtar, dediğini görmeyeyim. Ben: Sana hiçbir şey yapamam. Sana tebliğ ettim diyeceğim. Sakın sizden birinizin kıyamet gününde boynu üzerinde feryad edip bağıran bir can ile gelip: Ey Allah'ın Rasulü! Beni kurtar, dediğini görmeyeyim. Ben de: Sana hiçbir şey yapamam. Ben sana tebliğ ettim diyeceğim.

Sakın sizden birinizi kıyamet gününde boynu üzerinde dalgalanan bez parçaları ile gelip de: Ey Allah'ın Rasulü! Beni kurtar, dediğini görmeyeyim. Ben: Sana hiçbir şey yapamam. Sana tebliğ ettim diyeceğim.

Sakın kıyamet gününde birinizin boynu üzerinde altın ve gümüş bulunduğu halde gelip de: Ey Allah'ın Rasulü! Beni kurtar, dediğini görmeyeyim. O zaman: Ben sana bir şey yapamam, sana tebliğ ettim diyeceğim."

 

Diğer tahric: Buhari, 3073

 

 

 

4712- .. ./2- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Abdurrahim b. Süleyman Ebu Hayyan'dan tahdis etti. (H.) Bana Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize Cerir Ebu Hayyan ve Umare b. el-Ka'ka’dan tahdis etti. Hepsi Ebu Zür'a'dan, o Ebu Hureyre'den İsmail'in Ebu Hayyan'dan diye naklettiği hadisin aynısını rivayet etti. 

 

Diğer tahric: Ebu Bekr b. Ebu Şeybe'nin hadisinin kaynakları 4711 numaralı hadisin kaynakları ile aynıdır. Zuheyr b. Harb'in hadisini yalnız Müslim rivayet etmiştir;

 

 

 

4713-25/3- Bana Ahmed b. Said b. Sahr ed-Darimi de tahdis etti, bize Süleyman b. Harb tahdis etti, bize Hammad -yani b. Zeyd- Eyyub'dan tahdis etti, o Yahya b. Said'den, o Ebu Zür'a b. Amr b. Cerir'den o Ebu Hureyre’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hainlik etmeyi (gululu) söz konusu etti ve onun ne kadar büyük olduğunu anlattı, deyip hadisin geri kalan kısmını rivayet etti. Hammad, dedi ki: Bundan sonra Yahya'yı yine bu hadisi tahdis ederken dinledim. Bize Eyyub'un ondan tahdis ettiğine yakın olarak tahdis etti.

 

 

 

4714- .. ./4- Bana Ahmed b. el-Hasan b. Hiraş da tahdis etti, bize Ebu Ma'mer tahdis etti, bize Abdulvaris tahdis etti, bize Eyyub, Yahya b. Said b. Hayyan'dan tahdis etti, o Ebu Zür'a'dan, o Ebu Hureyre'den o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den onların hadislerine yakın olarak rivayet etti.

 

 

AÇIKLAMA:          (4711) "RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hainliği (gululu) sözkonusu etti. Onun çok büyük bir iş olduğunu ve onun vebalinin de büyüklüğünü sözkonusu etti." Bu buyruk gululun ağır bir şekilde haram kılındığını açıkça ifade etmektedir. Gululun asıl anlamı kayıtsız ve şartsız olarak hainlik etmektir. Sonra çoğunlukla özel olarak ganimet hususunda hainlik etmek hakkında kullanılmaya başlandı. Neftavey, dedi ki: Buna bu adın veriliş sebebi ellerin ondan mağlul olması yani alıkonulmuş olmasıdır.

 

RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Kıyamet gününde birinizin boynu üzerinde böğürmesi olan bir deve ile geldiğini görmeyeyim." Burada "ulfiyenne: sakın görmeyeyim" fiilini hemze ötreli ve fe kesreli olarak zaptetmiş bulunuyoruz. Yani sizden herhangi birinizi bu halde görmeyeyim. Bu da şu demektir: Sizi bu halde görmeme sebep teşkil edecek bir ameli işlediğinizi görmeyeyim.

 

Kadı Iyaz, dedi ki: el-Uzri'nin rivayetinde bu kelime hemze ve kaf harfi fethalı olarak: "la elkayenne: karşılaşmayayım" diye kaydetmiştir. Bunun da önceki gibi açıklanabilir bir tarafı vardır. Ama meşhur olan birincisidir.

 

Ruğa (sonu medli olarak) devenin çıkardığı sestir (böğürme). Her bir varlıktan sonra onun sesi ile ilgili lafız da böyle bir nitelendirmedir. Sam it ise altın ve gümüş demektir.

 

"Allah'a karşı sana bir şey yapamam" buyruğu ile ilgili olarak Kadı Iyaz şunları söylemektedir: Yani günahlarının bağışlanması ve sana şefaat edilmesi ancak yüce Allah'ın izni ile olur. (Kadı Iyaz devamla, dedi ki: bu emre aykırı hareket etmesi sebebi ile ona gazap olmak üzere ilk görülecek haldir. Bundan sonra ise daha önce iman Kitabı'nda Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şefaatleri hususunda geçtiği gibi bütün muvahhidler hakkında şefaat edecektir. Bazı ilim adamları bu hadisi ticaret mallarının ve atların zekatının vacip olduğuna delil göstermiş iseler de bu hadiste bunların hiçbirine delil yoktür. Çünkü bu hadis hainlik hakkında ve gasb yolu ile malları almak hususunda varid olmuştur. Zekat ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Müslümanlar da hainliğin (ganimetten çalmanın) ağır bir şekilde haram olduğu ve bunun büyük günahlardan olduğu üzerinde icma etmişlerdir. Aynı zamanda hainlik ederek çaldığı bu şeyi geri vermekle yükümlü olduğunu da icma ile kabul etmişlerdir. Eğer ordu dağılıp her bir kişiye hakkını ulaştırmaya imkan kalmamışsa ilim adamlarının bu hususta görüş ayrılığı bulunmaktadır. Şafii ve bir grup ilim adamı bunu imama yahut da hakime -kaybolmuş diğer mallar gibi- teslim etmesi gerekir demişlerdir. ibn Mesud, İbn Abbas, Muaviye, Hasan, Zührı, Evzai, Malik, Sevri, Leys, Ahmed ve cumhur ise beşte birini imama öder geri kalanını tasadduk eder demişlerdir.

 

Ganimetten çalan kimsenin cezasının ne olduğu hususunda ihtilaf etmişlerdir. ilim adamlarının cumhuru ile çeşitli bölgelerin imamları: imamın uygun göreceği şekilde tazir edilir ama malı ve eşyası yakılmaz demişlerdir. Bu Malik, Şafii, Ebu Hanife ve ashab tabiin ve onlardan sonra gelenlerden sayılamayacak kadar çok kişinin görüşüdür. Mekhul, Hasan ve Evzai ise yükü de eşyası da tamamen yakılır demişlerdir. Evzai bundan silahı ve üzerindeki elbiseleri müstesnadır derken Hasan, hayvan ve Mushaf müstesnadır demiştir.

 

Bu kanaat sahipleri Abdullah b. Ömer'in eşyasının yakılması hakkındaki hadisini delil göstermişlerdir. Cumhur ise bu hadis zayıftır demiştir. Çünkü bu Salih b. Muhammed'in Salim'den diye naklettiği münferit rivayetlerdendir. O da zayıf birisidir demişlerdir. Tahavi, dedi ki: Bu hadis sahih olsa dahi cezaların mali olduğu zamanlar hakkında yorumlanır. Zekatını vermeyen kimsenin kayıp develer ile hurma çalan kimsenin malının yarısının alınması gibi. Bütün bu hükümler ise nesh edilmiştir. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

7/60- MEMURLARA VERİLEN HEDİYELERİN HARAM KILINMASI BABI