SAHİH-İ MÜSLİM |
İMARE |
6 - باب غلظ
تحريم الغلول
6/59- HAİNLİĞİN AĞIR
HARAM OLDUĞU BABI
24 - (1831) وحدثني
زهير بن حرب.
حدثنا
إسماعيل بن
إبراهيم عن
أبي حيان، عن
أبي زرعة، عن
أبي هريرة.
قال:
قام
فينا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم ذات
يوم. فذكر
الغلول فعظمه
وعظم أمره. ثم
قال (لا ألفين
أحدكم يجيء
يوم القيامة،
على رقبته
بعير له رغاء.
يقول: يا رسول
الله! أغثني.
فأقول: لا أملك
لك شيئا. قد
أبلغتك. لا
ألفين أحدكم
يجيء يوم القيامة،
على رقبته فرس
له حمحمة.
فيقول: يا
رسول الله! أغثني.
فأقول: لا
أملك لك شيئا.
قد أبلغتك. لا
ألفين أحدكم
يجيء يوم
القيامة، على
رقبته شاة لها
ثغاء. يقول: يا
رسول الله!
أغثني. فأقول:
لا أملك لك
شيئا. قد
أبلغتك. لا
ألفين أحدكم
يجيء يوم القيامة،
على رقبته نفس
لها صياح.
فيقول: يا
رسول الله!
أغثني. فأقول:
لا أملك لك
شيئا. قد
أبلغتك. لا
ألفين أحدكم
يجيء يوم القيامة،
على رقبته
رقاع تخفق.
فيقول: يا
رسول الله!
أغثني. فأقول:
لا أملك لك
شيئا. قد
أبلغتك. لا
ألفين أحدكم
يجيء يوم
القيامة، على
رقبته صامت.
فيقول: يا
رسول الله! أغثني.
فأقول: لا
أملك لم شيئا.
قد أبلغتك(.
4711-24/1- Bana Zuheyr
b. Harb da tahdis etti, bize İsmail b. İbrahim, Ebu Hayyan’DAN tahdis etti, o
Ebu Zür'a'dan, o Ebu Hureyre’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Bir gün
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aramızda ayağa kalktı ve hainlik
etmeyi sözkonusu edip, onun oldukça büyük bir iş olduğunu, bunu yapmanın da çok
büyük bir vebal olduğunu sözkonusu ettikten sonra şunları buyurdu:
"Kıyamet gününde herhangi birinizin boynu üzerinde böğüren bir deve ile
gelip de: Ey Allah'ın Rasulü! Beni kurtar derken sakın görmeyeyim. O zaman ben
ona: Benim sana yapabilecek bir şeyim yok. Ben tebliğ ettim diyeceğim.
Sizden birinizin kıyamet
gününde boynu üzerinde kişneyen bir at ile geldiğini ve: Ey Allah'ın Rasulü!
Beni kurtar, dediğini görmeyeyin. Ben ona: Sana hiçbir şey yapamam. Ben sana
tebliğ ettim diyeceğim.
Sakın sizden birinizi
kıyamet gününde boynunda melemesi olan bir koyun ile geldiğini, ey Allah'ın
Rasulü, beni kurtar, dediğini görmeyeyim. Ben: Sana hiçbir şey yapamam. Sana
tebliğ ettim diyeceğim. Sakın sizden birinizin kıyamet gününde boynu üzerinde
feryad edip bağıran bir can ile gelip: Ey Allah'ın Rasulü! Beni kurtar,
dediğini görmeyeyim. Ben de: Sana hiçbir şey yapamam. Ben sana tebliğ ettim
diyeceğim.
Sakın sizden birinizi
kıyamet gününde boynu üzerinde dalgalanan bez parçaları ile gelip de: Ey
Allah'ın Rasulü! Beni kurtar, dediğini görmeyeyim. Ben: Sana hiçbir şey
yapamam. Sana tebliğ ettim diyeceğim.
Sakın kıyamet gününde
birinizin boynu üzerinde altın ve gümüş bulunduğu halde gelip de: Ey Allah'ın
Rasulü! Beni kurtar, dediğini görmeyeyim. O zaman: Ben sana bir şey yapamam,
sana tebliğ ettim diyeceğim."
Diğer tahric: Buhari,
3073
(1831) - وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا
عبدالرحيم بن
سليمان عن أبي
حيان. ح
وحدثني زهير
بن حرب. حدثنا
جرير عن أبي
حيان، وعمارة
بن القعقاع.
جميعا عن أبي
زرعة، عن أبي
هريرة. بمثل
حديث إسماعيل
عن أبي حيان.
4712- .. ./2- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Abdurrahim b. Süleyman Ebu Hayyan'dan tahdis
etti. (H.) Bana Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize Cerir Ebu Hayyan ve Umare
b. el-Ka'ka’dan tahdis etti. Hepsi Ebu Zür'a'dan, o Ebu Hureyre'den İsmail'in
Ebu Hayyan'dan diye naklettiği hadisin aynısını rivayet etti.
Diğer tahric: Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe'nin hadisinin kaynakları 4711 numaralı hadisin kaynakları ile
aynıdır. Zuheyr b. Harb'in hadisini yalnız Müslim rivayet etmiştir;
25 - (1831) وحدثني
أحمد بن سعيد
بن صخر
الدرامي.
حدثنا سليمان
بن حرب. حدثنا
حماد (يعني
ابن زيد) عن
أيوب، عن يحيى
بن سعيد، عن
أبي زرعة بن
عمرو بن جرير،
عن أبي هريرة.
قال: ذكر رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
الغلول فعظمه.
واقتص الحديث.
قال حماد: ثم
سمعت يحيى بعد
ذلك
يحدثه. فحدثنا
بنحو ما حدثنا
عنه أيوب.
4713-25/3- Bana Ahmed b.
Said b. Sahr ed-Darimi de tahdis etti, bize Süleyman b. Harb tahdis etti, bize Hammad
-yani b. Zeyd- Eyyub'dan tahdis etti, o Yahya b. Said'den, o Ebu Zür'a b. Amr
b. Cerir'den o Ebu Hureyre’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) hainlik etmeyi (gululu) söz konusu etti ve onun
ne kadar büyük olduğunu anlattı, deyip hadisin geri kalan kısmını rivayet etti.
Hammad, dedi ki: Bundan sonra Yahya'yı yine bu hadisi tahdis ederken dinledim.
Bize Eyyub'un ondan tahdis ettiğine yakın olarak tahdis etti.
(1831) - وحدثني
أحمد بن الحسن
بن خراش.
حدثنا أبو
معمر. حدثنا
عبدالوارث.
حدثنا أيوب عن
يحيى بن سعيد
بن حيان، عن
أبي زرعة، عن
أبي هريرة، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم. بنحو
حديثهم.
4714- .. ./4- Bana Ahmed
b. el-Hasan b. Hiraş da tahdis etti, bize Ebu Ma'mer tahdis etti, bize
Abdulvaris tahdis etti, bize Eyyub, Yahya b. Said b. Hayyan'dan tahdis etti, o
Ebu Zür'a'dan, o Ebu Hureyre'den o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
onların hadislerine yakın olarak rivayet etti.
AÇIKLAMA: (4711) "RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
hainliği (gululu) sözkonusu etti. Onun çok büyük bir iş olduğunu ve onun
vebalinin de büyüklüğünü sözkonusu etti." Bu buyruk gululun ağır bir
şekilde haram kılındığını açıkça ifade etmektedir. Gululun asıl anlamı kayıtsız
ve şartsız olarak hainlik etmektir. Sonra çoğunlukla özel olarak ganimet
hususunda hainlik etmek hakkında kullanılmaya başlandı. Neftavey, dedi ki: Buna
bu adın veriliş sebebi ellerin ondan mağlul olması yani alıkonulmuş olmasıdır.
RasuluIlah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Kıyamet gününde birinizin boynu üzerinde böğürmesi
olan bir deve ile geldiğini görmeyeyim." Burada "ulfiyenne: sakın
görmeyeyim" fiilini hemze ötreli ve fe kesreli olarak zaptetmiş
bulunuyoruz. Yani sizden herhangi birinizi bu halde görmeyeyim. Bu da şu
demektir: Sizi bu halde görmeme sebep teşkil edecek bir ameli işlediğinizi
görmeyeyim.
Kadı Iyaz, dedi ki:
el-Uzri'nin rivayetinde bu kelime hemze ve kaf harfi fethalı olarak: "la
elkayenne: karşılaşmayayım" diye kaydetmiştir. Bunun da önceki gibi
açıklanabilir bir tarafı vardır. Ama meşhur olan birincisidir.
Ruğa (sonu medli olarak)
devenin çıkardığı sestir (böğürme). Her bir varlıktan sonra onun sesi ile
ilgili lafız da böyle bir nitelendirmedir. Sam it ise altın ve gümüş demektir.
"Allah'a karşı sana
bir şey yapamam" buyruğu ile ilgili olarak Kadı Iyaz şunları
söylemektedir: Yani günahlarının bağışlanması ve sana şefaat edilmesi ancak
yüce Allah'ın izni ile olur. (Kadı Iyaz devamla, dedi ki: bu emre aykırı hareket
etmesi sebebi ile ona gazap olmak üzere ilk görülecek haldir. Bundan sonra ise
daha önce iman Kitabı'nda Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şefaatleri
hususunda geçtiği gibi bütün muvahhidler hakkında şefaat edecektir. Bazı ilim
adamları bu hadisi ticaret mallarının ve atların zekatının vacip olduğuna delil
göstermiş iseler de bu hadiste bunların hiçbirine delil yoktür. Çünkü bu hadis
hainlik hakkında ve gasb yolu ile malları almak hususunda varid olmuştur. Zekat
ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Müslümanlar da hainliğin (ganimetten çalmanın)
ağır bir şekilde haram olduğu ve bunun büyük günahlardan olduğu üzerinde icma
etmişlerdir. Aynı zamanda hainlik ederek çaldığı bu şeyi geri vermekle yükümlü
olduğunu da icma ile kabul etmişlerdir. Eğer ordu dağılıp her bir kişiye
hakkını ulaştırmaya imkan kalmamışsa ilim adamlarının bu hususta görüş ayrılığı
bulunmaktadır. Şafii ve bir grup ilim adamı bunu imama yahut da hakime
-kaybolmuş diğer mallar gibi- teslim etmesi gerekir demişlerdir. ibn Mesud, İbn
Abbas, Muaviye, Hasan, Zührı, Evzai, Malik, Sevri, Leys, Ahmed ve cumhur ise
beşte birini imama öder geri kalanını tasadduk eder demişlerdir.
Ganimetten çalan
kimsenin cezasının ne olduğu hususunda ihtilaf etmişlerdir. ilim adamlarının
cumhuru ile çeşitli bölgelerin imamları: imamın uygun göreceği şekilde tazir
edilir ama malı ve eşyası yakılmaz demişlerdir. Bu Malik, Şafii, Ebu Hanife ve
ashab tabiin ve onlardan sonra gelenlerden sayılamayacak kadar çok kişinin
görüşüdür. Mekhul, Hasan ve Evzai ise yükü de eşyası da tamamen yakılır
demişlerdir. Evzai bundan silahı ve üzerindeki elbiseleri müstesnadır derken
Hasan, hayvan ve Mushaf müstesnadır demiştir.
Bu kanaat sahipleri
Abdullah b. Ömer'in eşyasının yakılması hakkındaki hadisini delil
göstermişlerdir. Cumhur ise bu hadis zayıftır demiştir. Çünkü bu Salih b.
Muhammed'in Salim'den diye naklettiği münferit rivayetlerdendir. O da zayıf
birisidir demişlerdir. Tahavi, dedi ki: Bu hadis sahih olsa dahi cezaların mali
olduğu zamanlar hakkında yorumlanır. Zekatını vermeyen kimsenin kayıp develer
ile hurma çalan kimsenin malının yarısının alınması gibi. Bütün bu hükümler ise
nesh edilmiştir. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
7/60- MEMURLARA
VERİLEN HEDİYELERİN HARAM KILINMASI BABI