SAHİH-İ MÜSLİM |
İMARE |
5 - باب
فضيلة الإمام
العادل.
وعقوبة
الجائر، والحث
على الرفق
بالرعية،
والنهي عن
إدخال المشقة
عليهم
5/58-
ADALETLİ İMAMIN FAZİLETİ, ZALİM OLANIN CEZASI, YÖNETİLENLERE YUMUŞAK
DAVRANMANIN TEŞVİK EDİLMESİ VE ONLARI MEŞAKKATE SOKMANIN YASAK OLDUĞU BABI
18 - (1827) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة
وزهير بن حرب
وابن نمير.
قالوا: حدثنا
سفيان بن
عيينة عن عمرو
(يعني ابن
دينار)، عن
عمرو بنأوس،
عن عبدالله بن
عمرو. قال ابن
نمير وأبو
بكر: يبلغ به
النبي صلى
الله عليه
وسلم. وفي حديث
زهير قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم (إن
المقسطين،
عند الله، على
منابر من نور.
عن يمين
الرحمن عز
وجل. وكلتا يديه
يمين؛ الذين
يعدلون في
حكمهم
وأهليهم وما ولوا(.
4698-18/1- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe, Zuheyr b. Harb ve İbn Numeyr tahdis edip, dedi ki: Bize Süfyan b.
Uyeyne, Amr'dan -yani b. Dinar- tahdis etti. O Amr b. Evs'den, o Abdullah b.
Amr’DAN rivayet etti.
İbn Numeyr ve Ebu Bekr
hadisi Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ulaştırdı, dedi. Zuheyr ise
hadisinde, dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şüphesiz
adaletli olanlar Allah nezdinde aziz ve celil rahmanın sağında -ki onun her iki
eli de sağdır- nurdan minberler üzerinde olacaklardır. Onlar hükümlerinde aile
halklan hakkında ve yönetimleri altında olanlar hakkında adaletli
olanlardır" buyurdu.
Diğer tahric: Nesai,
5394;
19 - (1828) حدثني
هارون بن سعيد
الأيلي. حدثنا
ابن وهب. حدثني
حرملة عن
عبدالرحمن بن
شماسة. قال:
أتيت
عائشة أسألها
عن شيء. فقالت:
ممن أنت؟
فقلت: رجل من
أهل مصر.
فقالت: كيف كان
صاحبكم لكم في
غزاتكم هذه؟
فقال: ما
نقمنا منه
شيئا. إن كان
ليموت للرجل
منا البعير،
فيعطيه
البعير.
والعبد،
فيعطيه العبد.
ويحتاج إلى
النفقة،
فيعطيه
النفقة.
فقالت: أما
إنه لا يمنعني
الذي فعل في
محمد بن أبي
بكر، أخي، أن
أخبرك ما سمعت
من رسول الله
صلى الله عليه
وسلم، يقول في
بيتي هذا
(اللهم! من ولى
من أمر أمتي
شيئا فشق
عليهم، فاشقق
عليه. ومن ولى
من أمر أمتي
شيئا فرفق
بهم، فارفق به(.
4699-19/2- Bana Harun b.
Said el-Eyli tahdis etti, bize İbn Vehb tahdis edip, dedi ki: Bana Harmele,
Abdurrahman b. Şumase'den tahdis edip, dedi ki: Aişe'ye bir şey hakkında soru
sormak üzere gittim. O: Kimlerdensin, dedi. Ben: Mısır ahalisinden bir adamım,
dedim. O: Bu gazanızda sizin şu adamınızın size muamelesi nasıldı, dedi. O,
dedi ki: Biz herhangi bir hususta onun bir kötülüğünü görmedik. Bizden
birisinin devesi ölürdü de ona deve verirdi, kölesi ölürse ona köle verirdi.
Nafakaya ihtiyaç duyardı, o da ona nafaka verirdi.
Aişe, dedi ki: Şunu bil
ki, onun kardeşim Muhammed b. Ebu Bekr'e yaptıkları beni Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in bu evimde söylediğini dinlemiş olduğum bir hadisi haber
vermekten alıkoyamaz: "Allah'ım! Her kim benim ümmetimin işlerinden bir
şeyler üstlenir de onlara zorluk çıkartacak olursa sen de ona zorluk ver. Ve
her kim benim ümmetimin emrinden bir şeyler üstlenir de onlara yumuşak
davranırsa sen de ona yumuşaklıkla muamele et" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
(1828) - وحدثني
محمد بن حاتم.
حدثنا ابن
مهدي. حدثنا
جرير بن حازم
عن حرملة
المصري، عن
عبدالرحمن بن
شماسة، عن عائشة،
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم. بمثله.
4700- .. ./3- Bana Muhammed
b. Hatim de tahdis etti, bize İbn Mehdi tahdis etti, bize Cerir b. Hazim,
Harmele el-Mısri’DEN tahdis etti, o Abdurrahman b. Şumase'den, o Aişe'den, o
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den aynısını rivayet etti.
AÇIKLAMA: (4698)
"Şüphesiz adalet yapanlar ... hükümlerinde aile fertleri hakkında ve
velayetleri (yönetimleri) altındakiler hakkında adalet yapanlardır. "
Buradaki "velu:
yönetimleri altındakiler" vav harfi fethalı şeddesiz lam da ötrelidir.
Yani üzerlerinde velayet (ve yönetim) yetkileri olan kimseler demektir. Kıst
yapanlar, adaletli olanlar demektir. Zaten hadisin sonunda da buna açıklama
getirmiş bulunmaktadır. İksat ve kıst adalet demektir. Adaletli olan kimseye de
"muksit" denilir. Yüce Allah da: "Kıst yapın (adaletli olun) şüphesiz
Allah muksitlari (adalet yapanlan) sever" (Hucurat, 9) buyurmaktadır.
Kasata yeksitu kusutan ve kastan: zulmetti, zulmeder, zulmetmek demektir. Kasıt
da zalim demektir. Zulmeden kimselere de "kasitun" denilir. Yüce
Allah da: "kdsitun {zalimler)e gelince onlar cehennem için
odundurlar" (Cin, 15) buyurmaktadır.
Menabir: Minberler,
minber kelimesinin çoğuludur. Yüksekliğinden ötürü bu adı almıştır. Kadı Iyaz,
dedi ki: Hadisin zahirine göre gerçek minberler üzerinde olmaları ihtimali
olduğu gibi bunun yüksek mevkilerden kinaye olma ihtimali de vardır.
Derim ki: Zahir olan
birincisidir. Aynı zamanda yüksek mevkileri de ihtiva eder. Bu durumda onlar
gerçek manada minberler üzerinde olacakları gibi makam ve mevkileri de yüksek
olacaktır.
"Rahman'ın sağında"
bu sıfat hadislerindendir. Bu şerhin baş taraflarında ilim adamlarının bu gibi
hadisler hakkındaki ihtilafları açıklanmış ve bunlardan bazılarının biz bunlara
iman eder fakat tevili hakkında söz söylemez ve anlamını da bilemeyiz. Ama
bunların zahirlerinin kastedilmediğine ve bunların yüce Allah'a yakışan bir
anlamları olduğuna inanınz dedikleri kayd edilmiş idi. Bu, selefin büyük
çoğunluğunun ve kelamcılardan bazı kesimlerin görüşüdür.
İkinci görüşe göre
bunlar da layık oldukları şekilde tevil edilirler. Bu da kelamcıların
çoğunluğunun görüşüdür.
İşte buna göre Kadı Iyaz
şöyle demiştir: Onların sağ tarafta bulunacaklarından maksat durumlarının
güzel, mevkilerinin yüksek olacağıdır. İbn Arafe, dedi ki: Eğer sevilen
cihetlen kendisine gelirse, onun hakkında sağından geldi, denilir. Araplar
övülen bir işi ve iyi olanı sağa, zıtlını ise sola nisbet ederler. Dilciler der
ki: Yemin (sağ), yumn (uğur ve bereket)den alınmıştır.
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Ki onun iki eli de sağdır" buyruğu ile de sağ
ile kastedilenin bir organ olmadığına dikkat çekmek içindir. Yüce Allah bundan
münezzehtir. Çünkü şanı yüce Allah hakkında böyle bir şey imkansızdır.
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Hükümlerinde, aile halklan hakkında ve yönetimleri
altındakiler hakkında adalet yapan kimseler" anlamı şudur: Böyle bir
fazilet ancak kişinin kabul ettiği halifelik, emirlik, hakimlik, hisbe, bir
yetimin vasiliği, nezareti, zekat, vakıf gibi üstlendiği görevlerde ve ayrıca
aile halkının aile fertlerinin yerine getirmesi gereken haklar hususunda ve
benzerlerinde adaletle davranan kimseler hakkında sözkonusudur.
(4699) "Abdurrahman
b. Şumase" Şumase ismi şin harfi fethalı da (şevase) ötreli de söylenir.
İman Kitabı'nda açıklaması geçti.
"Ondan bir kötülük
görmedik." Yani hoşlanmadığımız bir şey görmedik. Aişe (radıyallahu
anha)'nın: "Onun kardeşim Muhammed b. Ebu Bekr'e yaptıkları ... sana haber
vermeme engel değildir" sözlerinden anlaşıldığına göre fazilet ehlinin
faziletinin zikredilmesi ve düşmanlık ve benzeri sebep dolayısı ile bundan geri
kalmaması gerekir. Burada sözü geçen Muhammed (radıyallahu anh)'ın öldürülmesi
niteliği hususunda ilim adamları ihtilaf etmişlerdir. Savaşta öldürüldüğü
söylendiği gibi savaştan sonra esir olarak öldürüldüğü de söylenmiştir.
Savaştan sonra bir eşeğin karnında bir harabede ölmüş olarak bulunduğu ve
sonradan onu yaktıkları da söylenmiştir.
"Allah'ım,
ümmetimin işinden herhangi birisinin başına getirilen bir kimse ... " Bu
insanlara zorluk çıkarmaktan onları vazgeçirmek için en beliğ yasaklardan,
onlara yumuşaklıkla muamele etmek için de en büyük bir teşviktir. Bu anlamda
hadisler hep birbirini desteklemiştir.
20 - (1829) حدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
ليث. ح وحدثنا
محمد بن رمح.
حدثنا الليث
عن نافع، عن
ابن عمر،
عن
النبي صلى
الله عليه وسلم؛
أنه قال (ألا
كلكم راع.
وكلكم مسئول
عن رعيته.
فالأمير الذي
على الناس
راع، وهو
مسئول عن رعيته.
والرجل راع
على أهل بيته،
وهو مسئول عنهم.
والمرأة
راعية على بيت
بعلها وولده،
وهي مسئولة
عنهم. والعبد
راع على مال
سيده، وهو مسئول
عنه. ألا
فكلكم راع.
وكلكم مسئول عن
رعيته(.
4701-20/4- Bize Kuteybe
b. Said tahdis etti, bize Leys tahdis etti. (H.) Bize Muhammed b. Rumh da tahdis
etti, bize Leys Nafi’DEN haber verdi, o İbn Ömer'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'den rivayet ettiğine göre şöyle buyurmuştur: "Dikkat edin
hepiniz çobansınız. Ve hepiniz sürüsünden sorumludur. İnsanların başındaki emir
bir çobandır. Ve o sürüsünden sorumludur. Erkek ev halkı üzerinde bir çobandır
ve o onlardan sorumludur. Kadın kocasının evi ve çocukları üzerinde bir
çobandır ve o onlardan sorumludur. Köle efendisinin malı üzerinde bir çobandır
ve o ondan sorumludur. Velhasıl şunu bilin ki hepiniz birer çobansınız. Ve
hepiniz sürünüzden sorumlusunuz. "
Diğer tahric: Tirmizi,
ı 705
AÇIKLAMA: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Hepiniz çobansınız ve hepiniz
sürünüzden sorumlusunuz" buyruğu ile ilgili olarak ilim adamları der ki:
Çoban, başında bulunduklarının ve onun altında bulunan kimselerin koruyucusu,
onlar hakkında kendisine güvenilen ve onların iyiliğine olanları yapmayı görev
bilen kimsedir.
Hadisten yetkisi ve
yönetimi altında bir şeyler bulunan herkesin o hususta adaletli davranmasının
dini, dünyası ve bunlarla alakah hususlarda onların maslahatlarına olanları
yerine getirmesinin istendiğini ortaya koymaktadır.
(1829) - وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا محمد بن
بشر. حدثنا
ابن نمير.
حدثا أبي. ح
وحدثنا ابن المثنى.
حدثنا خالد
(يعني ابن
الحارث). ح
وحدثنا عبيدالله
بن سعيد.
حدثنا يحيى
(يعني القطان).
كلهم عن
عبيدالله ابن
عمر. ح وحدثنا
أبو الربيع وأبو
كامل. قالا:
حدثنا حماد بن
زيد. ح وحدثني
زهير بن حرب.
وحدثنا
إسماعيل. جميعا
عن أيوب. ح
وحدثني محمد
بن رافع.
حدثنا ابن أبي
فديك. أخبرنا
الضحاك (يعني
ابن عثمان). ح وحدثنا
هارون بن سعيد
الأيلي. حدثنا
ابن وهب. حدثني
أسامة. كل
هؤلاء عن
نافع، عن ابن
عمر. مثل حديث
الليث عن نافع.
4702- .. ./5- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Muhammed
b. Bişr tahdis etti.
(H.) Bize İbn Numeyr de tahdis etti, bize babam tahdis etti. (H.) Bize İbnu'l
Müsenna da tahdis etti, bize Halid -yani b. el-Haris- tahdis etti. (H.) Bize
Ubeydullah b. Said de tahdis etti. Bize Yahya -yani el-Kattan- tahdis etti,
hepsi Ubeydullah b. Ömer'den rivayet etti. (H.) Bana Ebu Rabi' ve Ebu Kamil de
tahdis edip, dediler ki: Bize Hammad b. Zeyd tahdis etti. (H.) Bana Zuheyr b.
Harb da tahdis etti, bize İsmail tahdis etti, hepsi Eyyub'dan rivayet etti.
(H.) Bana Muhammed b. Rafi'de tahdis etti, bize İbn Ebu Fudeyk tahdis etti,
bize Dahhak -yani b. Osman- haber verdi. (H.) Bize Harun b. Said el-Eyl! de
tahdis etti, bize İbn Vehb tahdis etti, bana Üsame tahdis etti, bütün bunlar
Nafi'den, o İbn Ömer'den Leys'in Nafi'den hadisinin aynısını rivayet etti.
Diğer tahric:
Ubeydullah b. Said'in hadisini Buhari, 2554
م 1 -
(1829) قال
أبو إسحاق:
وحدثنا الحسن
بن بشر. حدثنا
عبدالله ابن
نمير عن
عبيدالله، عن
نافع، عن ابن
عمر، بهذا،
مثل حديث
الليث عن نافع.
4703- ... /5- Ebu İshak,
dedi ki: Bize el-Hasan b. Bişr de tahdis etti, bize Abdullah b. Numeyr,
Ubeydullah'dan tahdis etti, o Nafi'den, o İbn Ömer'den bu hadisi Leys'in
Nafi'den hadisi ile aynı şekilde rivayet etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
م 2 -
(1829) وحدثنا يحيى
بن يحيى ويحيى
بن أيوب وقتيبة
بن سعيد وابن
حجر. كلهم عن
إسماعيل بن
جعفر، عن
عبدالله بن
دينار، عن ابن
عمر. قال: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. ح وحدثني
حرملة بن
يحيى. أخبرنا
ابن وهب.
أخبرني يونس
عن ابن شهاب،
عن سالم بن
عبدالله، عن
أبيه.
قال: سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول.
بمعنى حديث
نافع عن ابن
عمر. وزاد في
حديث الزهري:
قال : وحسيت
أنه قد قال
(الرجل راع،
في مال أبيه،
وهو مسئول عن
رعيته(.
4704- .. ./6- Bize Yahya
b. Yahya, Yahya b. Eyyub, Kuteybe b. Said ve İbn Hucur da tahdis etti. Hepsi
İsmail b. Cafer'den o Abdullah b. Dinar'dan o İbn Ömer’DEN şöyle dediğini
rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: (H.) Bana
Harmele b. Yahya da tahdis etti. Bize İbn Vehb haber verdi, bana Yunus İbn
Şihab'dan haber verdi, o Salim b. Abdullah'tan, o babasından şöyle dediğini
rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken
dinledim deyip hadisi Nafi'nin İbn Ömer'den rivayet ettiği manada rivayet etti.
Zühri'nin hadisinde şu ziyadeyi de ekledi:, dedi ki: Zannederim o: ''Adam
babasının malı hakkında bir çobandır ve o sürüsünden mesuldür" de buyurdu.
Diğer tahric: Yahya b.
Yahya'nın hadisini, Buhari, 7138; Harmele b. Yahya'nın Radisini Buhari, 893,
2751;
م 3 -
(1829) وحدثني أحمد
بن عبدالرحمن
بن وهب.
أخبرني عمي،
عبدالله بن
وهب. أخبرني
رجل سماه،
وعمرو بن
الحارث عن
بكير، عن بسر
بن سعيد. حدثه
عن عبدالله بن
عمر، عن النبي
صلى الله عليه
وسلم، بهذا
المعنى.
4705- ... 17- Bana Ahmed
b. Abdurrahman b. Vehb de tahdis etti, bize amcam Abdullah b. Vehb haber verdi,
bana adını verdiği bir adam ve Amr b. el-Haris, Bukeyr'den haber verdi, o Busr
b. Said'den kendisine Abdullah b. Ömer’DEN tahdis etti, o Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'den bu manada hadisi rivayet etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
21 - (142) وحدثنا
شيبان بن
فروخ. حدثنا
أبو الأشهب عن
الحسن. قال:
عاد
عبيدالله بن
زياد، معقل بن
يسار المزني.
في مرضه الذي
مات فيه. فقال
معقل: إني
محدثك حديثا
سمعته من رسول
الله صلى الله
عليه وسلم. لو علمت
أن لي حياة ما
حدثتك. إني
سمعت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يقول (ما من
عبد يسترعيه الله
رعية، يموت
يوم يموت وهو
غاش لرعيته،
إلا حرم الله
عليه الجنة(.
4706-21/8- Bize Şeyban
b. Ferruh da tahdis etti, bize Ebu'l-Eşheb, Ebu'l-Hasan’dan şöyle dediğini
tahdis etti: Ubeydullah b. Ziyad, Ma'kil b. Yesar el-Müzeni'yi vefatı ile
neticelenen hastalığında ziyaret etti. Ma'kil, dedi ki: Ben sana Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den dinlemiş olduğum bir hadisi rivayet edeceğim.
Eğer bundan sonra yaşayacağımı bilseydim bunu sana rivayet etmezdim. Gerçek şu
ki ben Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim:
'Yıllah herhangi bir kulu bir sürüye çoban yapıp da o çoban da öldüğü gün
onlara hainlik etmiş olarak ölürse mutlaka Allah da ona cenneti haram
kılar"
(142) - وحدثناه
يحيى بن يحيى.
أخبرنا يزيد
بن زريع عن
يونس، عن
الحسن. قال:
دخل ابن زياد
على معقل بن يسار
وهو وجع. بمثل
حديث أبي
الأشهب. وزاد:
قال: ألا كنت
حدثتني هذا
قبل اليوم؟
قال: ما حدثتك. أو
لم أكن لأحدثك.
4707- .. ./9- Bunu bize
Yahya b. Yahya da tahdis etti, bize Yezid b. Zureyh, Yunus’DAN haber verdi, o
el-Hasan’DAN şöyle dediğini rivayet etti: İbn Ziyad hasta iken Ma'kil b.
Yesar'ın huzuruna girdi deyip Ebu'l-Eşheb'in hadisini aynen rivayet etti ve
şunları ekledi: (İbn Ziyad), dedi ki: Neden bu hadisi bugünden önce bana tahdis
etmedin ki? Ma'kil: Bu hadisi sana söylemedim yahut bunu sana söyleyecek
değildim, dedi.
22 - (142) وحدثنا
أبو غسان
المسمعي
وإسحاق بن
إبراهيم ومحمد
بن المثنى
(قال إسحاق:
أخبرنا. وقال
الآخران:
حدثنا معاذ بن
هشام). حدثني
أبي عن قتادة،
عن أبي
المليح؛
أن
عبيدالله بن
زياد دخل على
معقل بن يسار
في مرضه. فقال
له معقل: إني
محدثك بحديث
لولا أني في
الموت لم
أحدثك به.
سمعت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يقول (ما من
أمير يلي أمر
المسلمين، ثم
لا يجهد لهم وينصح،
إلا لم يدخل
معهم الجنة(.
4708-22/10- Bize Ebu
Gassan el-Mismai, İshak b. İbrahim ve Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti.
İshak, bize Muk b. Hişam haber verdi, dedi. Diğer ikisi tahdis etti, dedi.
(Muk, dedi ki) Bana babam Katade’DEN tahdis etti, o Ebu'l-Melih'den rivayet
ettiğine göre Ubeydullah b. Ziyad hastalığı esnasında Ma'kil b. Yesar'ın
huzuruna girdi. Ma'kil ona: Ben sana bir hadis nakledeceğim. Eğer ölüme yakın
bir halde olmasaydım bunu sana nakletmeyecektim. Ben Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim: "Müslümanların işinin
başına getirilen bir emir sonra da onlar için bütün gayreti ile çalışmaz ve
samimiyetle nasihat etmez (iyiliklerine olan işleri yapmaz) ise kesinlikle
onlarla birlikte cennete girmeyecektir" dedi.
(142) - وحدثنا
عقبة بن مكرم
العمي. حدثنا
يعقوب بن إسحاق.
أخبرني سوادة
بن أبي
الأسود. حدثني
أبي؛ أن معقل
بن يسار مرض.
فأتاه
عبيدالله بن
زياد يعوده.
نحو حديث
الحسن عن معقل.
4709- ... /11- Bize Ukbe
b. Mukrem el-Ammi de tahdis etti, bize Yakub b. İshak tahdis etti, bana Sevade
b. Ebu'l-Esved haber verdi, bana babamın tahdis ettiğine göre Ma'kil b. Yesar
hastalandı. Ubeydullah b. Ziyad onu ziyarete geldi deyip el-Hasan'ın Ma'kil'den
hadisine yakın olarak rivayet etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: (4706)
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Allah bir kulu bir sürüye
çoban yapar da ... "Bu hadis ile bundan sonraki hadisin şerhi İman
Kitabı'nda geçmiş bulunmaktadır. Bu şerhin özü şudur: İki anlama gelme ihtimali
vardır. Birincisine göre böyle bir yönetici onları aldatıp onlara hainlik
etmeyi helal kabul ederse cennet ona haramdır, cehennemde de ebediyen
kalacaktır. İkinci ihtimale göre böyle bir işi helal kabul etmez, o taktirde de
kurtuluşa erip umduklarını elde edenlerle birlikte ilk anda cennete girmesi
engellenir. İşte ikinci rivayette geçen (4708) "onlarla birlikte cennete
girmeyecektir" buyruğunun anlamı budur. Yani onlar girecekleri zamanda
girmeyecektir. Aksine ona ceza olmak üzere onlardan sonra girecektir. Ya
cehennemde kaldığı için yahut da hesapta gecikecektir ya da başka bir sebepten
dolayı.
Bu hadis-i şeriflerde
yöneticinin yönetimi altındakilerin samimiyetle iyiliklerini isteyip, onun maslahatlarına
olan işleri yapmak için bütün gayreti ile çalışıp çabalamasının, din ve
dünyalarında samimiyetle onların iyiliklerini istemesinin vacip olduğu
anlaşılmaktadır. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Öleceği gün
onlara hainlik etmiş olarak ölürse" buyruğu ölüm halinden önceki tevbenin
fayda vereceğine delildir.
(4706) "Hayatta
kalacağımı bilseydim sana bu hadisi nakletmezdim" diğer rivayette ise
(4708) "Eğer ölüm halinde olmasaydım bunu sana rivayet etmezdim" ifadesinin
şu anlama gelme ihtimali vardır: Bu halden önce kendisine zarar vereceğinden
korkuyordu. Ama ölümden önce de kendisinde bulunan bilgiyi tebliğ etmenin vacip
olduğunu gördüğü için ona rivayet etti. Böylelikle ilmi zayi etmemiş oldu.
Esasen hepimiz tebliğ etmekle emrolunmuşuz.
23 - (1830) حدثنا
شيبان بن
فروخ. حدثنا
جرير بن حازم.
حدثنا الحسن؛
أن
عائذ بن عمرو،
وكان من أصحاب
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، دخل على
عبيدالله بن
زياد. فقال: أي
بني! إني سمعت
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
يقول (إن شر
الرعاء
الحطمة. فإياك
أن تكون منهم)
فقال له: اجلس.
فإنما أنت من
نخالة أصحاب
محمد صلى الله
عليه وسلم.
فقال: وهل
كانت لهم
نخالة؟ إنما
النخالة
بعدهم، وفي
غيرهم.
4710-23/12- Bize Şeybim
b. Ferruh tahdis etti, bize Cerir b. Hazim tahdis etti, bize el-Hasan'ın tahdis
ettiğine göre Aiz b. Amr -ki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
ashabından idi- Ubeydullah b. Ziyad'ın yanına girdi ve:
Yavrucuğum şüphesiz ben
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim:
"Gerçek şu ki çobanların en şerlisi kötü davranandır. Sakın onlardan
olmayasın. " Ziyad ona: Otur, sen ancak Muhammed (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in ashabının kepeğindensin, dedi. Aiz bunun üzerine: Onların kepeği var
mı idi ki? Şüphesiz kepek onlardan sonra oldu ve onlardan başkalarında
idi" dedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "Sen
ancak onların kepeğindensin" yani sen onların faziletlilerinden,
alimlerinden ve yüksek mertebe sahibi olanlarından değilsin. Aksine sen onların
aşağı tabakasındansın. Kepek ise kabuk olan un kepeğinden istiaredir.
"Onların kepeği var
mı idi ki? ... ve başkalarında idi." Bu son derece açık, fasih ve her
müslümanın boyun eğerek zorunda olduğu doğru sözlerdendir. Çünkü ashabı kiram
(r.a.)'ın hepsi insanların seçkinleri, ümmetin efendileri, kendilerinden
sonrakilerden daha faziletli idiler. Hepsi adildiler. Uyulacak insanlardı.
Aralarında kepek yoktu. Şüphesiz karıştırıcılık onlardan sonra ortaya çıktı ve
onlardan sonrakiler arasında kepek meydana geldi.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Çobanların şerlisi kötü olandır." dediklerine
göre kasıt güttüğü sürüye haşin ve kaba davranan, o sürüyü sürerken meraya
götürürken, ona yumuşak davranmayıp aksine bu hususi muamelesinde onları suya
götürmesinde ve başka hususlarda onlara kötü davranan, kırıp geçiren ve
kendilerine eziyet verecek ve kırıp dökecek şekilde birinin diğerini
sıkıştırmasına sebep olandır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
6/59- HAİNLİĞİN
AĞIR HARAM OLDUĞU BABI