SAHİH-İ MÜSLİM

İMARE

 

5/58- ADALETLİ İMAMIN FAZİLETİ, ZALİM OLANIN CEZASI, YÖNETİLENLERE YUMUŞAK DAVRANMANIN TEŞVİK EDİLMESİ VE ONLARI MEŞAKKATE SOKMANIN YASAK OLDUĞU BABI

 

4698-18/1- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, Zuheyr b. Harb ve İbn Numeyr tahdis edip, dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne, Amr'dan -yani b. Dinar- tahdis etti. O Amr b. Evs'den, o Abdullah b. Amr’DAN rivayet etti.

 

İbn Numeyr ve Ebu Bekr hadisi Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ulaştırdı, dedi. Zuheyr ise hadisinde, dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şüphesiz adaletli olanlar Allah nezdinde aziz ve celil rahmanın sağında -ki onun her iki eli de sağdır- nurdan minberler üzerinde olacaklardır. Onlar hükümlerinde aile halklan hakkında ve yönetimleri altında olanlar hakkında adaletli olanlardır" buyurdu. 

 

Diğer tahric: Nesai, 5394;

 

 

 

4699-19/2- Bana Harun b. Said el-Eyli tahdis etti, bize İbn Vehb tahdis edip, dedi ki: Bana Harmele, Abdurrahman b. Şumase'den tahdis edip, dedi ki: Aişe'ye bir şey hakkında soru sormak üzere gittim. O: Kimlerdensin, dedi. Ben: Mısır ahalisinden bir adamım, dedim. O: Bu gazanızda sizin şu adamınızın size muamelesi nasıldı, dedi. O, dedi ki: Biz herhangi bir hususta onun bir kötülüğünü görmedik. Bizden birisinin devesi ölürdü de ona deve verirdi, kölesi ölürse ona köle verirdi. Nafakaya ihtiyaç duyardı, o da ona nafaka verirdi.

Aişe, dedi ki: Şunu bil ki, onun kardeşim Muhammed b. Ebu Bekr'e yaptıkları beni Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bu evimde söylediğini dinlemiş olduğum bir hadisi haber vermekten alıkoyamaz: "Allah'ım! Her kim benim ümmetimin işlerinden bir şeyler üstlenir de onlara zorluk çıkartacak olursa sen de ona zorluk ver. Ve her kim benim ümmetimin emrinden bir şeyler üstlenir de onlara yumuşak davranırsa sen de ona yumuşaklıkla muamele et" buyurdu.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

4700- .. ./3- Bana Muhammed b. Hatim de tahdis etti, bize İbn Mehdi tahdis etti, bize Cerir b. Hazim, Harmele el-Mısri’DEN tahdis etti, o Abdurrahman b. Şumase'den, o Aişe'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den aynısını rivayet etti.

 

 

AÇIKLAMA:          (4698) "Şüphesiz adalet yapanlar ... hükümlerinde aile fertleri hakkında ve velayetleri (yönetimleri) altındakiler hakkında adalet yapanlardır. "

Buradaki "velu: yönetimleri altındakiler" vav harfi fethalı şeddesiz lam da ötrelidir. Yani üzerlerinde velayet (ve yönetim) yetkileri olan kimseler demektir. Kıst yapanlar, adaletli olanlar demektir. Zaten hadisin sonunda da buna açıklama getirmiş bulunmaktadır. İksat ve kıst adalet demektir. Adaletli olan kimseye de "muksit" denilir. Yüce Allah da: "Kıst yapın (adaletli olun) şüphesiz Allah muksitlari (adalet yapanlan) sever" (Hucurat, 9) buyurmaktadır. Kasata yeksitu kusutan ve kastan: zulmetti, zulmeder, zulmetmek demektir. Kasıt da zalim demektir. Zulmeden kimselere de "kasitun" denilir. Yüce Allah da: "kdsitun {zalimler)e gelince onlar cehennem için odundurlar" (Cin, 15) buyurmaktadır.

 

Menabir: Minberler, minber kelimesinin çoğuludur. Yüksekliğinden ötürü bu adı almıştır. Kadı Iyaz, dedi ki: Hadisin zahirine göre gerçek minberler üzerinde olmaları ihtimali olduğu gibi bunun yüksek mevkilerden kinaye olma ihtimali de vardır.

 

Derim ki: Zahir olan birincisidir. Aynı zamanda yüksek mevkileri de ihtiva eder. Bu durumda onlar gerçek manada minberler üzerinde olacakları gibi makam ve mevkileri de yüksek olacaktır.

 

"Rahman'ın sağında" bu sıfat hadislerindendir. Bu şerhin baş taraflarında ilim adamlarının bu gibi hadisler hakkındaki ihtilafları açıklanmış ve bunlardan bazılarının biz bunlara iman eder fakat tevili hakkında söz söylemez ve anlamını da bilemeyiz. Ama bunların zahirlerinin kastedilmediğine ve bunların yüce Allah'a yakışan bir anlamları olduğuna inanınz dedikleri kayd edilmiş idi. Bu, selefin büyük çoğunluğunun ve kelamcılardan bazı kesimlerin görüşüdür.

 

İkinci görüşe göre bunlar da layık oldukları şekilde tevil edilirler. Bu da kelamcıların çoğunluğunun görüşüdür.

 

İşte buna göre Kadı Iyaz şöyle demiştir: Onların sağ tarafta bulunacaklarından maksat durumlarının güzel, mevkilerinin yüksek olacağıdır. İbn Arafe, dedi ki: Eğer sevilen cihetlen kendisine gelirse, onun hakkında sağından geldi, denilir. Araplar övülen bir işi ve iyi olanı sağa, zıtlını ise sola nisbet ederler. Dilciler der ki: Yemin (sağ), yumn (uğur ve bereket)den alınmıştır.

 

Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Ki onun iki eli de sağdır" buyruğu ile de sağ ile kastedilenin bir organ olmadığına dikkat çekmek içindir. Yüce Allah bundan münezzehtir. Çünkü şanı yüce Allah hakkında böyle bir şey imkansızdır.

 

Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Hükümlerinde, aile halklan hakkında ve yönetimleri altındakiler hakkında adalet yapan kimseler" anlamı şudur: Böyle bir fazilet ancak kişinin kabul ettiği halifelik, emirlik, hakimlik, hisbe, bir yetimin vasiliği, nezareti, zekat, vakıf gibi üstlendiği görevlerde ve ayrıca aile halkının aile fertlerinin yerine getirmesi gereken haklar hususunda ve benzerlerinde adaletle davranan kimseler hakkında sözkonusudur.

(4699) "Abdurrahman b. Şumase" Şumase ismi şin harfi fethalı da (şevase) ötreli de söylenir. İman Kitabı'nda açıklaması geçti.

 

"Ondan bir kötülük görmedik." Yani hoşlanmadığımız bir şey görmedik. Aişe (radıyallahu anha)'nın: "Onun kardeşim Muhammed b. Ebu Bekr'e yaptıkları ... sana haber vermeme engel değildir" sözlerinden anlaşıldığına göre fazilet ehlinin faziletinin zikredilmesi ve düşmanlık ve benzeri sebep dolayısı ile bundan geri kalmaması gerekir. Burada sözü geçen Muhammed (radıyallahu anh)'ın öldürülmesi niteliği hususunda ilim adamları ihtilaf etmişlerdir. Savaşta öldürüldüğü söylendiği gibi savaştan sonra esir olarak öldürüldüğü de söylenmiştir. Savaştan sonra bir eşeğin karnında bir harabede ölmüş olarak bulunduğu ve sonradan onu yaktıkları da söylenmiştir.

 

"Allah'ım, ümmetimin işinden herhangi birisinin başına getirilen bir kimse ... " Bu insanlara zorluk çıkarmaktan onları vazgeçirmek için en beliğ yasaklardan, onlara yumuşaklıkla muamele etmek için de en büyük bir teşviktir. Bu anlamda hadisler hep birbirini desteklemiştir.

 

 

 

 

4701-20/4- Bize Kuteybe b. Said tahdis etti, bize Leys tahdis etti. (H.) Bize Muhammed b. Rumh da tahdis etti, bize Leys Nafi’DEN haber verdi, o İbn Ömer'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den rivayet ettiğine göre şöyle buyurmuştur: "Dikkat edin hepiniz çobansınız. Ve hepiniz sürüsünden sorumludur. İnsanların başındaki emir bir çobandır. Ve o sürüsünden sorumludur. Erkek ev halkı üzerinde bir çobandır ve o onlardan sorumludur. Kadın kocasının evi ve çocukları üzerinde bir çobandır ve o onlardan sorumludur. Köle efendisinin malı üzerinde bir çobandır ve o ondan sorumludur. Velhasıl şunu bilin ki hepiniz birer çobansınız. Ve hepiniz sürünüzden sorumlusunuz. "

 

 

Diğer tahric: Tirmizi, ı 705

 

AÇIKLAMA:          Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden sorumlusunuz" buyruğu ile ilgili olarak ilim adamları der ki: Çoban, başında bulunduklarının ve onun altında bulunan kimselerin koruyucusu, onlar hakkında kendisine güvenilen ve onların iyiliğine olanları yapmayı görev bilen kimsedir.

 

Hadisten yetkisi ve yönetimi altında bir şeyler bulunan herkesin o hususta adaletli davranmasının dini, dünyası ve bunlarla alakah hususlarda onların maslahatlarına olanları yerine getirmesinin istendiğini ortaya koymaktadır.

 

 

 

 

4702- .. ./5- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Muhammed

b. Bişr tahdis etti. (H.) Bize İbn Numeyr de tahdis etti, bize babam tahdis etti. (H.) Bize İbnu'l Müsenna da tahdis etti, bize Halid -yani b. el-Haris- tahdis etti. (H.) Bize Ubeydullah b. Said de tahdis etti. Bize Yahya -yani el-Kattan- tahdis etti, hepsi Ubeydullah b. Ömer'den rivayet etti. (H.) Bana Ebu Rabi' ve Ebu Kamil de tahdis edip, dediler ki: Bize Hammad b. Zeyd tahdis etti. (H.) Bana Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize İsmail tahdis etti, hepsi Eyyub'dan rivayet etti. (H.) Bana Muhammed b. Rafi'de tahdis etti, bize İbn Ebu Fudeyk tahdis etti, bize Dahhak -yani b. Osman- haber verdi. (H.) Bize Harun b. Said el-Eyl! de tahdis etti, bize İbn Vehb tahdis etti, bana Üsame tahdis etti, bütün bunlar Nafi'den, o İbn Ömer'den Leys'in Nafi'den hadisinin aynısını rivayet etti.

 

Diğer tahric: Ubeydullah b. Said'in hadisini Buhari, 2554

 

 

 

4703- ... /5- Ebu İshak, dedi ki: Bize el-Hasan b. Bişr de tahdis etti, bize Abdullah b. Numeyr, Ubeydullah'dan tahdis etti, o Nafi'den, o İbn Ömer'den bu hadisi Leys'in Nafi'den hadisi ile aynı şekilde rivayet etti.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

4704- .. ./6- Bize Yahya b. Yahya, Yahya b. Eyyub, Kuteybe b. Said ve İbn Hucur da tahdis etti. Hepsi İsmail b. Cafer'den o Abdullah b. Dinar'dan o İbn Ömer’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: (H.) Bana Harmele b. Yahya da tahdis etti. Bize İbn Vehb haber verdi, bana Yunus İbn Şihab'dan haber verdi, o Salim b. Abdullah'tan, o babasından şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim deyip hadisi Nafi'nin İbn Ömer'den rivayet ettiği manada rivayet etti. Zühri'nin hadisinde şu ziyadeyi de ekledi:, dedi ki: Zannederim o: ''Adam babasının malı hakkında bir çobandır ve o sürüsünden mesuldür" de buyurdu.

 

Diğer tahric: Yahya b. Yahya'nın hadisini, Buhari, 7138; Harmele b. Yahya'nın Radisini Buhari, 893, 2751;

 

 

 

4705- ... 17- Bana Ahmed b. Abdurrahman b. Vehb de tahdis etti, bize amcam Abdullah b. Vehb haber verdi, bana adını verdiği bir adam ve Amr b. el-Haris, Bukeyr'den haber verdi, o Busr b. Said'den kendisine Abdullah b. Ömer’DEN tahdis etti, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den bu manada hadisi rivayet etti.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

4706-21/8- Bize Şeyban b. Ferruh da tahdis etti, bize Ebu'l-Eşheb, Ebu'l-Hasan’dan şöyle dediğini tahdis etti: Ubeydullah b. Ziyad, Ma'kil b. Yesar el-Müzeni'yi vefatı ile neticelenen hastalığında ziyaret etti. Ma'kil, dedi ki: Ben sana Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den dinlemiş olduğum bir hadisi rivayet edeceğim. Eğer bundan sonra yaşayacağımı bilseydim bunu sana rivayet etmezdim. Gerçek şu ki ben Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim: 'Yıllah herhangi bir kulu bir sürüye çoban yapıp da o çoban da öldüğü gün onlara hainlik etmiş olarak ölürse mutlaka Allah da ona cenneti haram kılar"

 

 

 

4707- .. ./9- Bunu bize Yahya b. Yahya da tahdis etti, bize Yezid b. Zureyh, Yunus’DAN haber verdi, o el-Hasan’DAN şöyle dediğini rivayet etti: İbn Ziyad hasta iken Ma'kil b. Yesar'ın huzuruna girdi deyip Ebu'l-Eşheb'in hadisini aynen rivayet etti ve şunları ekledi: (İbn Ziyad), dedi ki: Neden bu hadisi bugünden önce bana tahdis etmedin ki? Ma'kil: Bu hadisi sana söylemedim yahut bunu sana söyleyecek değildim, dedi.

 

 

 

4708-22/10- Bize Ebu Gassan el-Mismai, İshak b. İbrahim ve Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti. İshak, bize Muk b. Hişam haber verdi, dedi. Diğer ikisi tahdis etti, dedi. (Muk, dedi ki) Bana babam Katade’DEN tahdis etti, o Ebu'l-Melih'den rivayet ettiğine göre Ubeydullah b. Ziyad hastalığı esnasında Ma'kil b. Yesar'ın huzuruna girdi. Ma'kil ona: Ben sana bir hadis nakledeceğim. Eğer ölüme yakın bir halde olmasaydım bunu sana nakletmeyecektim. Ben Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim: "Müslümanların işinin başına getirilen bir emir sonra da onlar için bütün gayreti ile çalışmaz ve samimiyetle nasihat etmez (iyiliklerine olan işleri yapmaz) ise kesinlikle onlarla birlikte cennete girmeyecektir" dedi.

 

 

 

4709- ... /11- Bize Ukbe b. Mukrem el-Ammi de tahdis etti, bize Yakub b. İshak tahdis etti, bana Sevade b. Ebu'l-Esved haber verdi, bana babamın tahdis ettiğine göre Ma'kil b. Yesar hastalandı. Ubeydullah b. Ziyad onu ziyarete geldi deyip el-Hasan'ın Ma'kil'den hadisine yakın olarak rivayet etti.

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          (4706) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Allah bir kulu bir sürüye çoban yapar da ... "Bu hadis ile bundan sonraki hadisin şerhi İman Kitabı'nda geçmiş bulunmaktadır. Bu şerhin özü şudur: İki anlama gelme ihtimali vardır. Birincisine göre böyle bir yönetici onları aldatıp onlara hainlik etmeyi helal kabul ederse cennet ona haramdır, cehennemde de ebediyen kalacaktır. İkinci ihtimale göre böyle bir işi helal kabul etmez, o taktirde de kurtuluşa erip umduklarını elde edenlerle birlikte ilk anda cennete girmesi engellenir. İşte ikinci rivayette geçen (4708) "onlarla birlikte cennete girmeyecektir" buyruğunun anlamı budur. Yani onlar girecekleri zamanda girmeyecektir. Aksine ona ceza olmak üzere onlardan sonra girecektir. Ya cehennemde kaldığı için yahut da hesapta gecikecektir ya da başka bir sebepten dolayı.

 

Bu hadis-i şeriflerde yöneticinin yönetimi altındakilerin samimiyetle iyiliklerini isteyip, onun maslahatlarına olan işleri yapmak için bütün gayreti ile çalışıp çabalamasının, din ve dünyalarında samimiyetle onların iyiliklerini istemesinin vacip olduğu anlaşılmaktadır. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Öleceği gün onlara hainlik etmiş olarak ölürse" buyruğu ölüm halinden önceki tevbenin fayda vereceğine delildir.

 

(4706) "Hayatta kalacağımı bilseydim sana bu hadisi nakletmezdim" diğer rivayette ise (4708) "Eğer ölüm halinde olmasaydım bunu sana rivayet etmezdim" ifadesinin şu anlama gelme ihtimali vardır: Bu halden önce kendisine zarar vereceğinden korkuyordu. Ama ölümden önce de kendisinde bulunan bilgiyi tebliğ etmenin vacip olduğunu gördüğü için ona rivayet etti. Böylelikle ilmi zayi etmemiş oldu. Esasen hepimiz tebliğ etmekle emrolunmuşuz.

 

 

 

 

4710-23/12- Bize Şeybim b. Ferruh tahdis etti, bize Cerir b. Hazim tahdis etti, bize el-Hasan'ın tahdis ettiğine göre Aiz b. Amr -ki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabından idi- Ubeydullah b. Ziyad'ın yanına girdi ve:

Yavrucuğum şüphesiz ben Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim: "Gerçek şu ki çobanların en şerlisi kötü davranandır. Sakın onlardan olmayasın. " Ziyad ona: Otur, sen ancak Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabının kepeğindensin, dedi. Aiz bunun üzerine: Onların kepeği var mı idi ki? Şüphesiz kepek onlardan sonra oldu ve onlardan başkalarında idi" dedi.

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          "Sen ancak onların kepeğindensin" yani sen onların faziletlilerinden, alimlerinden ve yüksek mertebe sahibi olanlarından değilsin. Aksine sen onların aşağı tabakasındansın. Kepek ise kabuk olan un kepeğinden istiaredir.

 

"Onların kepeği var mı idi ki? ... ve başkalarında idi." Bu son derece açık, fasih ve her müslümanın boyun eğerek zorunda olduğu doğru sözlerdendir. Çünkü ashabı kiram (r.a.)'ın hepsi insanların seçkinleri, ümmetin efendileri, kendilerinden sonrakilerden daha faziletli idiler. Hepsi adildiler. Uyulacak insanlardı. Aralarında kepek yoktu. Şüphesiz karıştırıcılık onlardan sonra ortaya çıktı ve onlardan sonrakiler arasında kepek meydana geldi.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Çobanların şerlisi kötü olandır." dediklerine göre kasıt güttüğü sürüye haşin ve kaba davranan, o sürüyü sürerken meraya götürürken, ona yumuşak davranmayıp aksine bu hususi muamelesinde onları suya götürmesinde ve başka hususlarda onlara kötü davranan, kırıp geçiren ve kendilerine eziyet verecek ve kırıp dökecek şekilde birinin diğerini sıkıştırmasına sebep olandır.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

6/59- HAİNLİĞİN AĞIR HARAM OLDUĞU BABI