SAHİH-İ MÜSLİM |
İMARE |
4 - باب
كراهة
الإمارة بغير
ضرورة
4/57- BİR ZORUNLULUK
OLMADAN EMİR OLMANIN MEKRUH OLDUĞU BABI
16 - (1825) حدثنا
عبدالملك بن
شعيب بن
الليث. حدثني
أبي، شعيب ابن
الليث. حدثني
الليث بن سعد.
حدثني يزيد بن
أبي حبيب عن
بكر بن عمرو،
عن الحارث بن
يزيد
الحضرمي، عن
ابن حجيرة
الأكبر، عن
أبي ذر. قال:
قلت:
يا رسول الله!
ألا تستعملني؟
قال: فضرب
بيده على
منكبي. ثم قال
(يا أبا ذر! إنك
ضعيف. وإنها
أمانة. وإنها
يوم القيامة،
خزي وندامة.
إلا من أخذها
بحقها وأدى
الذي عليه
فيها(.
4696-1611- Bize
Abdulmelik b. Şuayb b. el-leys tahdis etti, bana babam Şuayb b. el-leys tahdis
etti, bana leys b. Sa'd tahdis etti, bana Yezid b. Ebu Habib, Bekr b. Amr'dan
tahdis etti, o el-Haris b. Yezid el-Hadrami'den, o İbn Huceyra el-Ekber'den, o
Ebu Zer’den şöyle dediğini rivayet etti: Ben: Ey Allah'ın Rasulü! Bana görev
vermez misin, dedim. Eli ile omzumu vurduktan sonra: "Ey Ebu Zer! Şüphesiz
sen zayıfsın. Görev ise bir emanettir. Şüphesiz ki o kıyamet gününde bir
rüsvaylık ve bir pişmanlıktır. Onu hakkıyla alan ve bu hususta üzerindekini
eksiksiz yerine getiren müstesna" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
17 - (1826) حدثنا
زهير بن حرب
وإسحاق بن
إبراهيم.
كلاهما عن
المقريء. قال
زهير: حدثنا
عبدالله بن
يزيد. حدثنا
سعيد بن أبي
أيوب عن
عبيدالله بن
أبي جعفر
القرشي، عن
سالم بن أبي
سالم
الجيشاني، عن
أبيه، عن أبي
ذر؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال (يا
أبا ذر! إني
أراك ضعيفا.
وإني أحب لك
ما أحب لنفسي.
لا تأمرن على
اثنين. ولا تولين
مال يتيم).
4697-17/2- Bize Zuheyr
b. Harb ve İshak b. İbrahim ikisi el-Mukri'den tahdis etti, Zuheyr, dedi ki:
Bize Abdullah b. Yezid tahdis etti, bize Said b. Ebu Eyyub, Abdullah b. Ebu
Cafer el-Kuraşi'den tahdis etti, o Salim b. Ebu Salim el-Ceyşani'den, o
babasından o Ebu Zer’DEN rivayet ettiğine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Ey Ebu Zer! Gerçek şu ki ben seni zayıf görüyorum. Ve ben kendim
için neyi seviyorsam senin için de onu seviyorum. İki kişinin dahi başına emir
olma ve sakın bir yetimin malının veliliğini de üstüne alma" buyurdu.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 2868; Nesai, 3669
AÇIKLAMA: "Bana
el-leys b. Sad tahdis etti.. İbn Huceyre el-Ekber Ebu Zer’DEN rivayet
etti." Bu isnad bizim diyarımızdaki bütün nüshalarda bu şekilde Yezid b.
Ebu Habib Bekir'den diye kaydedilmiştir. Kadı Iyaz da bizim diyarımızın rivayet
yolunu teşkil eden el-Culudi nüshasından da bunu böylece nakletmiş ve şunları
söylemiştir: İbn Mahan'da ise: Bana Yezid b. Ebu Habib ve Bekr tahdis etti diye
arada atıf vavı ile kaydetmiştir. Ama doğnisu olan birincisidir. Bunu da
Abdulgani söylemiştir.
Derim ki: Halef
el-Vasıti, El-Etraf adlı eserde bundan başkasını zikretmemektedir.
İbn Huceyre'nin adı
Abdurrahman'dır. Ebu Habib'in adı ise Suveyd'dir. Bu isnadda biri diğerinden
rivayet nakleden tabiinden dört kişi bulunmaktadır. Bunlar ise Yezid ve ondan
sonra gelen üç kişidir.
Bundan sonraki isnadda
(4697) "bize Zuheyr b. Harb ve İshak b. İbrahim tahdis etti. İkisi
el-Mukri’DEN rivayet etti. Zuheyr, dedi ki: Bize Abdullah b. Yezid tahdis etti,
bize Said b. Ebu Eyytib, Ubeydullah b. Ebu Cafer elKuraşi’DEN tahdis etti, o
Salim b. Ebu Salim el-Ceyşani'den, o babasından, o Ebu Zer’DEN rivayet
etti."
Darakutni kitabında,
dedi ki: Bu hadiste bu isnaddaki Ubeydullah b. Cafer'e muhalefet edilmiştir.
Bunu Said b. Ebu Eyyub az önce geçtiği gibi ondan rivayet etmiştir. İbn lehia
ise ondan o Müslim b. Ebu Meryem’DEN o Ebu Salim el-Ceyşani’DEN o Ebu Zer’den
diye rivayet etmiştir.
Böyle demekle birlikte
Darakutni senet hakkında herhangi bir hüküm vermemiştir. Çünkü hadis senet ve
metin itibari ile sahihtir. Said b. Ebu Eyyub'un hıfzı ise İbn lahia'dandaha
güçlüdür. İsnadda adı geçen el-Mukri ise bundan sonra geçen Abdullah b.
Yezid'in kendisidir. Said'in babası olan Ebu Eyyub'un adı ise Miklas el-Huzai
el-Mısri'dir. Ebu Salim el-Ceyşani'nin adı da Süfyan b. Hani'dir. Yemen'den bir
kabile olan Ceyşan'a mensuptur.
(4696) Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Ey Ebu Zer! Sen zayıfsın ve bu görev
bir emanettir ... " Diğer rivayette ise: "Ey Ebu Zer! Ben seni zayıf
görüyorum ... " buyurmaktadır.
Bu hadis, bu gibi kamu
görevlerinden uzak durmak hususunda pek büyük bir esastır. Özellikle de böyle
bir kamu görevinin sorumluluklarını yerine getirmekte zayıf olanlar için bu
böyledir.
"Horluk ve
pişmanlık" işin ehli olmayan yahut da işin ehli olmakla birlikte o işte
adalet yapmayan kimse hakkında sözkonusudur. Böylelerini yüce Allah kıyamet
gününde rezi! ve rilsvay eder ve o da kusurlarına pişman olur. Kamu görevine
ehil olan ve bu görevde adaletli davranan kimsenin ise pek büyük bir fazileti
vardır. Bu hususta sahih pek çok hadis birbirini desteklemektedir. "Yedi kişiyi
Allah arşının gölgesi altında barındırır" hadisi bunlara örnektir. Yine
bundan sonra zikredilecek: "Şüphesiz adaletli davrananlar nurdan minderler
üzerinde olacaklardır" hadisi ve diğer hadisler buna örnektir. Ayrıca
Müslümanlar da bu hususta icma etmişlerdir. Bununla birlikte bu gibi
görevlerdeki tehlikeden ötüril Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu
böyle bir görevi kabul etmekten sakındırmıştır. Aynı şekilde ilim adamları da
bundan sakındırdığı gibi seleften pek çok kimse bu gibi görevler almayı kabul
etmemiş ve kabul etmedikleri zaman da yapılan eziyetlere sabretmişlerdir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: