SAHİH-İ MÜSLİM |
CİHAD |
44/17- GAZA EDİP GANİMET
ALAN VE ALMAYAN KİMSENİN SEVABININ NE KADAR OLDUĞUNU BEYAN
4902-153/1- Bize Abd b.
Humeyd tahdis etti ... Abdullah b. Amr'dan rivayete
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allah yolunda gaza eden ve
ganimet elde eden bir ordu, mutlaka ahiretteki mükafatlarının
üçte ikisini peşin almış olurlar. Geriye de onlara üçte birleri kalır. Eğer
ganimet alamazlarsa (ahirette) ecirleri onlara tam verilir" buyurdu,
Diğer tahric: Ebu
Davud, 2497; Nesai, 3125; İbn Mace, 2785
4903-154/2- Bana Muhammed b. Sehl et-Temımı tahdis etti, bize İbn
Ebu Meryem tahdis etti. Bize Nafi' b. Yezid haber verdi. Bana Ebu Hani tahdis
etti. Bana Ebu Abdurrahman el-Hubulı, Abdullah b. Amr'dan şöyle dediğin tahdis
etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Gazaya çıkıp da ganimet
alan ve selamete kavuşan bir ordu yahut bir askeri birlik, mutlaka ecirlerinin
üçte ikisini peşinen almış olurlar. Gazaya çıkıp da ganimet elde etmeyip isabet
de alan her bir ordu ya da askeri birliğin de mutlaka ecirleri tam ve eksiksiz
verilir" buyurdu.
AÇIKLAMA: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: ''Allah yolunda gaza edip de ganimet elde
elden bir ordu ... " ikinci
rivayette ise "gazaya Çıkıp ganimet alan ve esenliğe kavuşan bir ordu ya
da bir askeri birlik. .. " denilmektedir.
Dil bilginleri der ki:
İhfak: Gazaya çıkıp hiçbir ganimet almamaları demektir. Aynı şekilde bir
ihtiyacını karşılamak isteyen herkes eğer bu ihtiyacını elde edemeyecek olursa
ihfak sözkonusudur. Avcının avlanamaması halinde kullanılan
"ahfekasaik" ifadesi de buradan gelmektedir.
Hadisin anlamına
gelince, başka açıklamanın caiz olmadığı doğru açıklama şudur: Gaziler
selametle döner yahut ganimet alırlarsa onların ecirleri selametle dönemeyen ya
da selametle dönmekle birlikte ganimet alamayanların ecrinden daha azdır. Aynı
zamanda ganimet gazaları karşılığında ecirlerinin bir bölümüne mukabildir. Bu
sebeple ganimet elde edecek olurlarsa gaza dolayısı ile sözkonusu olan
edrlerinin üçte ikisini peşinen almış olurlar. Bu ganimet de onlara verilecek
ecrin bir bölümü olur. Bu ise ashab-ı kiramdan meşhur olarak gelmiş sahih
hadislere uygundur. Nitekim sahabinin:
"Aramızdan kimisi
ecrinden hiçbir şey yemeden öldü kimisinin ise mahsulleri onun için olgunlaştı.
İşte o onları devşirmektedir" buyruğu buna örnektir. İşte bizim sözünü
ettiğimiz bu açıklama doğru olan açıklamadır. Hadisin Zahiri de budur.
Buna muhalif açık ve
sahih hiçbir hadis de gelmemiştir. O halde bu hadisin sözünü ettiğimiz bu
açıklamaya göre yorumlanmasından başka bir yol yoktur. Kadı lyaz hadisin
açıklaması ile ilgili olarak tutarsız bir takım görüşleri naklettikten sonra
sözünü ettiğimiz bu açıklamayı tercih etmiştir. Onun zikrettiği bozuk
açıklamalardan birisi ise bu hadisin sahih olmadığı ve Bedir ehlinin sevapIarı
eksilmediği gibi ganimet sebebi ile sevaplarının eksilmesinin caiz olmadığını
iddia eden açıklamadır. Halbuki Bedir'e katılanlar
mücahitlerin en faziletlileri, aldıkları ganimet de en faziletli ganimettir.
Kadı lyaz devamla:
Bu görüşte olanların
bazıları da hadisin ravisi Ebu Hani Humeyd b. Hani'nin meçhul olduğunu ileri
sürmüş ve "mücahidin elde ettiği ecir ve ganimet ile geri dönmesi"
ile ilgili hadisi tercih etmişlerdir. Onlar o hadisi meşhur olması, ravilerinin
de meşhur oluşu dolayısı ile ve ayrıca Buhari ve Müslim'in Sahih'l-erinde yer
alması, buna karşılık bu hadisin sadece Müslim'de yer alması dolayısı ile
tercih etmişlerdir. Fakat bu görüş çeşitli bakımlardan batıldır. Çünkü o hadis
ile sözü geçen bu hadis arasında bir çelişki yoktur. Çünkü önceki hadiste sözü
edilen husus elde ettiği edr ve ganimet ile dönmesidir. Orada ganimeti n ecri
eksiltip eksiltmediğini söylememektedir. Ayrıca onun ecrinin ganimet almamış
kimsenin ecri gibi olduğundan da söz etmemektedir. Çünkü o hadis mutlaktır. Bu
hadis ise mukayyet bir hadistir. Dolayısı ile mutlak hadisin buna göre
yorumlanması gerekir.
Ebu Hani'nin meçhul bir
ravi olduğunu söylemelerine gelince bu fahiş bir yanlışlıktıf. Aksine o sika ve
meşhur bir ravidir. Ondan Leys b. Sad, Hayve, İbn Vehb ve imamlardan pek çok
kimse hadis rivayet etmiştir. Müslim'in onun rivayetini Sahihi'nde delil
göstermesi sika kabul edilmesi için yeterlidir.
Bu hadisin Buhari ve Müslim'in
Sahihlerinde bulunmaması iddiası ise hadisin sahih olması için her iki Sahih'de
bulunması ya da ikisinden birisinde bulunması gibi bir gereklilik yoktur. Bedir
ganimetleri hakkında söylediklerine gelince, Bedir ganimetleri ile ilgili
olarak onların eğer ganimet almamış olsalardı edrleri de onların edrleri kadar
olacaklarına dair bir nas yoktur.
Kendilerinin sadece
ganimet aldıkları ve günahlarının bağışlanmış ve kendilerinden razı olunmuş
olduğu ve cennet ehlinden olduklarından belirtilmiş olması ise -makamları son
derece faziletli ve değeri pek büyük olmakla birlikte- bunun ötesinde
onlarınkinden daha faziletli bir başka mertebenin olmamasını da gerektirmez.
Batıl açıklamalardan
birisi de Kadı Iyaz'ın onlardan birisinden naklettiği şu görüştür: Belki de
kendisine ecrinin üçte ikisinin peşin verildiğinden söz edilen kişi uygun
olmayan bir şekilde ganimet almış kişi de olabilir. Fakat bu da fahiş bir
yanlışlıktır. Çünkü eğer ganimet doğru olmayan bir şekilde alınmış ise ecrin
üçte ikisi olmaz. Bazılarının da iddia ettiklerine göre kasıt şudur:
Ganimet alamayanların
elde edemedikleri ganimet sebebi ile üzüldükleri için de ecir alırlar.
Böylelikle malında ve ailesinde musibete uğramış kimseye mükafatı
kat kat verildiği gibi bunların da sevapları kat kat verilir. Bu görüş de
tutarsız bir görüşdür. Hadisin açık ifadesinden oldukça uzaktır. Bazıları da
hadisin hem gaza etmek hem ganimet elde etmek niyeti ile çıkan kimseler
hakkında yorumlanacağını ileri sürmüşlerdir. Böyle bir kimsenin sevabı azalır
demişlerdir. Bu da zayıf bir açıklamadır. Doğrusu önce kaydettiğimiz
açıklamadır. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: