SAHİH-İ MÜSLİM

CİHAD

 

40/13- MAZERETİ OLANLARDAN FARZ CİHADIN DÜŞTÜĞÜ BABI

 

4888-141/1- Bize Muhammed b. el-Müsenna ve Muhammed b. Beşşar -lafız İbnu'l- Müsenna'ya ait olmak üzere- tahdis edip dediler ki: Bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be, Ebu İshak'dah tahdis ettiğine göre o el-Bera'yı şu: "Müminlerden oturanlarla ... cihad edenler bir olmaz" (Nisa, 95) ayeti hakkında şunu söylerken dinlemiştir: Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Zeyd'e emretti. O da onu yazmak üzere bir kürek kemiği getirdi. Derken İbn Um Mektum gözlerinin görmediğinden ona şikayet. edince bu sefer: "Müminlerden -özür sahibi olanlar müstesna- oturanlarla ... cihad edenler bir olmaz" (Nisa, 95) buyruğu nazil oldu.

Şu'be dedi ki: Bana Sa'd b. İbrahim de bir adamdan o Zeyd b. Sabit’DEN şu: "Müminlerden oturanlarla ... bir olmaz" ayeti hakkında Bera'nın rivayet ettiği hadisin aynısını rivayet etti. İbn Beşşar da rivayetinde: Sa'd b. İbrahim babasından, o bir adamdan, o Zeyd b. Sabit'den diye rivayet etti.

 

Diğer tahric: Buhari, 2831, 4593

 

 

 

4889-142/2-. (H.) Bize Ebu Kureyb de tahdis etti, bize İbn Bişr, Misar’DEN tahdis etti, bana Ebu İshak el-Bera’DAN tahdis edip dedi ki: "Müminlerden ... oturanlarla ... bir olmaz" ayeti nazil olunca İbn Mesud onunla konuştu. Bunun üzerine "özür sahibi olanlar müstesna" buyruğu indi.

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          "Onu yazmak üzere bir kürek kemiği getirdi." Buradan Kur'an-ı Kerim'in levhalara ve kürek kemiklerine yazılmasının caiz olduğu hükmü yer aldığı gibi şeriate uygun bir şekilde kesilen hayvanın kemiğinin temiz olduğu, ondan yararlanmanın caiz olduğu da anlaşılmaktadır.

 

Yüce Allah'ın: "Müminlerden -özür sahibi olanlar müstesna- oturanlarla ... bir olmaz" ayetinde de cihadın mazeret sahibi olanlardan düştüğüne delil vardır. Fakat onların sevabı mücahidlerin sevabı ile aynı olmaz. Aksine onlar için eğer doğru ve uygun bir niyetleri varsa niyetlerinin sevabı sözkonusudur. Nitekim Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ama cihad ve niyet vardır" buyurmuştur. Hadiste ayrıca cihadın farz-ı ayn olmayıp farz-ı kifaye olduğu hükmü de vardır. Yine bu hadiste cihad, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zamanında farz-ı ayn idi. Ondan sonra ise farz-ı kifayedir diyenlerin görüşleri de reddedilmektedir. Çünkü doğru olan cihadın teşri buyrulduğu zamandan itibaren hala farz-ı kifaye olarak devam ettiğidir. Bu ayet-i kerime de bu hususta gayet açıktır. Çünkü yüce Allah: "bununla beraber Allah hepsine de cenneti vadetmiştir. Allah mücahitleri oturanlardan pek büyük bir mükafatla üstün kılmıştır." (Nisa, 95) buyruğu bunu gerektirmektedir.

 

Yüce Allah'ın: "Özür sahibi olanlar müstesnd" anlamındaki buyrukda "müstesna" anlamını veren "gayru" kelimesi re harfi fethalı (gayra) ve ötreli (gayru) şeklinde de iki türlü okunmuştur. Bunların her ikisi de yedi kıraatte meşhur birer okuyuştur. Nafi, İbn Amir ve Kisai re harfini nasb ile (fethalı) diğerleri ise merfu olarak (ötre ile) okumuşlardır. Şaz kıraatler arasında ise kesreli olarak (gayri) diye de okunmuştur. Nasb ile okuyanların kıraati istisna olarak ref ile okuyanların kıraati oturanların sıfatı ya da onlardan bedel olarak okumuş olur. Kesre (cer) ile okuyanların kıraatine göre de bu müminlerin sıfatı ya da onlardan bedel olur.

 

"İbn Mektum ona ama olduğundan şikayet etti." Diyarımızdaki bütün nüshalarda bu şekilde dat harfi fethalı olarak "dararetehu" diye kaydedilmiştir. el-Meşarik ve el-Metali sahibi bazı ravilerden bu lafzı "dararan bihi: kendisindeki bir rahatsızlık" diye zaptettiklerini nakletmekte ise de doğrusu birincisidir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

41/14- ŞEHİDE CENNETİN SABİT OLMASI BABI