SAHİH-İ MÜSLİM

CİHAD VE SİYER

 

42/44- YAHUDİLERİN TAĞUTU, KA'B BİN EL-EŞREF'İN ÖLDÜRÜLMESİ BABI

 

4640-119/1- Bize İshak b. İbrahim el-Hanzali ve Abdullah b. Muhammed b. Abdurrahman b. el-Misver ez-Zühri ikisi İbn Uyeyne'den -lafız Zühri'ye ait olmak üzere- tahdis etti. Bize Süfyan b. Amr tahdis etti, Cabir'i şöyle derken dinledim: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kab b. Eşref'in hakkından kim gelecek. Çünkü o Allah'a ve Rasülü'ne eziyet etmiştir" buyurdu. Bunun üzerine Muhammed b. Mesleme: Ey Allah'ın Rasulü! Onu öldürme mi arzu eder misin, dedi. Allah Rasulü: "Evet" buyurunca. Muhammed: O halde uygun göreceğini söylememe izin ver, dedi. Allah Rasulü: "Söyleyebilirsin" buyurdu. Bu sefer Muhammed onun (Kab'ın) yanına gitti, ona söyleyeceklerini söyledi ve aralarında olanı sözkonusu ederek: Bu adam sadaka istedi ve artık bizi zora sokmaya başladı, dedi. Onun bu söylediklerini işitince daha da fazlası olacak. Allah'a yemin olsun ki ondan bıkıp usanacaksınız, dedi.

 

(Muhammed): Şimdi şüphesiz biz ona uymuş bulunuyoruz. Onu bırakmak da hoşumuza gitmez. Durumunun nereye kadar varacağına hele bir bakalım, dedi. (Sonra da): Bana bir miktar borç vermeni istiyorum deyince Ka'b: Bana rehin olarak ne vereceksin, dedi. O: Ne istiyorsun, dedi. Ka'b:

Bana kadınlarınızı rehin verin, dedi. Muhammed: Sen Arapların en güzeli iken sana kadınlarımızı nasıl rehin veririz, dedi. Bu sefer ona: Bana çocuklarınızı verin, dedi. Muhammed: Birimizin oğluna sövüleceği zaman bir ölçek hurma karşılığında rehin verildi denilecek ama bunun yerine sana silahlarımızı rehin bırakalım, dedi. Ka'b olur, dedi. ve daha sonra Haris, Ebu Abs b. Cebr ve Abbad b. Bişr ile birlikte yanına gelmek üzere onunla sözleşti.

 

Sonra hepsi gelip gece vakti onu çağırdılar. O da onların yanına indi. Süfyan, dedi ki: Amr’DAN başkası, dedi ki: Kansı ona: Ben sanki bir kan sesi gibi bir ses duyuyorum gerçekten, dedi. Ka'b: Bu Muhammed b. Mesleme onun süt kardeşi ve Ebu Naile'dir, dedi. Şüphesiz ki kerim bir adam geceleyin yaralanmaya çağıralacak olsa dahi bu çağnyı kabul eder, dedi.

Muhammed, dedi ki: O geleceği zaman ben elini başına uzatacağım.

Onu iyice yakaladım mı siz de ona hücum edin.

Ka'b inince kılıcını kuşanmış olarak indi. Onlar: Biz senden çok hoş bir koku alıyoruz, dediler. O: Evet ben arap kadınlarının en hoş kokulusu olan filan kadın ile evlendim, dedi. (Muhammed): Ondan koklamama izin verir misin, dedi. Ka'b evet, dedi. Kokladı. Sonra elini uzalıp kokladı, sonra da tekrar koklamama izin verir misin, dedi. ve başını sağlam bir şekilde yakaladıktan sonra haydi işinizi görün, dedi. Ve böylece onu öldürdüler.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 2510 -muhtasar-, 3031 -muhtasar-,. 3032 -muhtasar-, 4037; Ebu Davud, 2768

 

AÇIKLAMA:          Müslim bu başlıkta Muhammed b. Mesleme'nin Ka'b b. el-Eşref ile onun aldatmasının bir şekli olarak sözkonusu ettiği hileli kıssasını zikretmektedir. İlim adamları bunun sebebi ve buna verilecek cevap hususunda ihtilaf etmişlerdir. İmam el-Mazeri, dedi ki: Ka'b'ı bu şekilde öldürmesinin sebebi Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile olan ahdini bozması, onu hicv edip ona dil uzatmasıdır. Halbuki ona karşı kimseye yardım etmeyeceğine dair onunla ahitleşmişti. Sonra savaşçılarla birlikte ona karşı yardım etmek üzere gelmişti. Bununla birlikte bazıları onun bu şekilde öldürülmesini açıklamakta zorlanmış ve sözünü ettiğimiz bu cevabı bilmemişlerdir.

 

Kadı Iyaz, dedi ki: Bu cevap verildiği gibi şöyle de açıklanmışhr: Çünkü Muhammed b. Mesleme ona konuşmalarının hiçbir yerinde açıkça herhangi bir emandan söz etmemiş, onunla sadece alışveriş hususunda konuşmuş, ona şikayette bulunmuştu. Onun sözlerinde herhangi bir ahit ve bir eman yoktu. Hiçbir kimsenin onu ahdini bozarak öldürdüğünü söylemesi helal değildir. Birisi bunu Ali b. Ebu Talib'in meclisinde zikretmiş, Ali (radıyallahu anh) verdiği emir ile boynu vurulmuştu. Verilen sözde durmamak ancak var olan bir em andan sonra sözkonusu olur. Ka'b ise Nebi {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e verdiği ahdini bozmuş, Muhammed b. Mesleme ve arkadaşları ise ona bir em an vermemişti. Ama o onlarla ünsiyet sağladıktan sonra herhangi bir ahit ve eman bulunmaksızın onu öldürme imkanını buldular.

 

Buhari'nin bu hadisin başına savaşta suikastte bulunmak babı diye başlık açmasının anlamı savaş değildir. Aksine suikasttir. Suikastise farkında olmadan gafil ve hileli bir şekilde ve buna benzer bir yolla avlamak demektir.

 

Bazıları bu hadisi davetin kendilerine ulaşmış olduğu kafirleri İslama davet etmeden suikastile öldürmenin ve geceleyin ona baskın yapmanın caiz olduğuna delil göstermişlerdir.

 

"Uygun göreceğimi söylememe izin ver." Yani kendim hakkında ve senin hakkında uygun göreceğim şekilde üstü kapalı ifadelerle (tariz) ve daha başka faydalı gördüğüm şeyleri söylememe izin ver.

 

1. Bunda tarizin (üstü kapalı ifadenin) caiz olduğuna delil vardır. Tariz ise iç tarafı doğru ve muhatabın kendisinden başkasını anlayabileceği bir söz söylemek demektir. Böyle bir konuşma tarzı şer'i bir hakkın engellenmesine sebep olmadığı sürece savaş halinde ve başka durumlarda caizdir.

 

"Bizi çok da yordu." Bu da caiz hatta müstehap tariz türündendir. Çünkü bunun iç anlamı bizi yorgun bırakan şer'i edeblerle te'dib etti demektir. Ama bu yüce Allah'ın razı olacağı bir yorgunluktur. Bu sebeple biz bunu severiz. Ama muhatabın bundan anladığı ise sevilmeden isteksizce katlanılan yorgunluklardır.

 

"Allah'a yemin olsun ki daha fazlası da olacak, bıkıp usanacaksınız." Yani bu sıkıntı ve usanmanızdan daha fazla ondan sıkılacak ve usanacaksınız.

 

"Birimizin oğluna sövülürken bir ölçek hurma karşılığında rehin verildi denilecek." Müslim'in ve başkalarının bilinen rivayetleri bu şekilde "sövülecek" anlamındaki fiil ye harfi ötreli sin harfi fethali olup "sebb: sövmek" kökünden gelmektedir. Kadı Iyaz da Müslim'in Kitabı'nın ravilerinin birisinin rivayetinde ye harfi fethalı ve kesreli şin ile "yeşibbu: gençlik çağına kadar büyüyecek" diye rivayet etmiştir ki doğrusu birincisidir. Vesk ise vav harfi fethalı da kesreli de söylenir. Asıl anlamı (deve) yük(ü) demektir.

 

"elleme: silah" hemzelidir. Kitapta bunu silah diye açıklamıştır., dediği gibidir.

"Onunla el-Haris'i, Ebu Abs b. Cebr'i ve Abbad b. Bişr'i de getirmek üzere sözleşti." El-Haris denilen kişi Sa-'d b. Ubade'nin kardeşinin oğlu el-Haris b. Evs'dir. Ebu Abs'ın adı Abdurrahman'dır. Abdullah olduğu söylenmiş ise de doğrusu birincisidir. Babasının adı kitapta da zikredildiği gibi cim harfi fethalı be sakin olmak üzere cebr dir. Cabir olduğu da söylenir. Ensardan olup ashab-ı kiramın büyüklerindendir. Bedir'de ve diğer gazalarda bulunmuştur. Cahiliye döneminde adı Abduluzza idi. Nüshaların bir çoğunda da bu şekilde kaydedilmiştir. Vav harfi ile Ebu Abs bazılarında ye harfi ile Ebi Abs şeklindedir. Bu açıktır. Birincisi de sahihtir. Bu durumda "ona getireceği" fiilindeki zamire atfedilmiş olur.

 

"Kan sesi gibi" yani kana karşılık kan isteyen birisinin sesi yahut kan dökmek isteyen birisinin sesi gibi demektir. Bunu böylece açıklamışlardır.

 

"O: Bu Muhammed onun süt kardeşi ve Ebu Naile'dir, dedi." Bütün nüshalarda bu şekildedir. Kadı lyaz -yüce Allah'ın rahmeti ona-, dedi ki: Bize üstadımız Kadı eş-Şehid, dedi ki: Doğrusu: O Muhammed ve onun süt kardeşi Ebu Naile'dir denilmesidir. Siyer bilginleri böylece zikretmişlerdir. Buna göre Ebu Naile, Muhammed b. Mesleme'nin süt kardeşi idi. Buhari'nin Sahihi'nde ise: Benim süt kardeşim Ebu Naile diye kaydedilmiştir. (Kadı Iyaz, dedi ki):

 

Eğer onun Muhammed'in süt kardeşi olduğu sahih ise bana göre bunun da açıklanabilir bir tarafı vardır. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

43/45- HAYBER GAZVESİ BABI