SAHİH-İ MÜSLİM

CİHAD VE SİYER

 

40 - باب فيف دعاء النبي صلى الله عليه وسلم، وصبره على أذى المنافقين

40/42- NEBİ (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'İN DUASI VE MÜNAFIKLARIN EZİYETLERİNE SABRETMESİ HAKKINDA BİR BAB

 

116 - (1798) حدثنا إسحاق بن إبراهيم الحنظلي ومحمد بن رافع وعبد بن حميد (واللفظ لابن رافع) (قال ابن رافع: حدثنا. وقال الآخران: أخبرنا عبدالرزاق). أخبرنا معمر عن الزهري، عن عروة؛ أن أسامة بن زيد أخبره؛

 أن النبي صلى الله عليه وسلم ركب حمارا، عليه إكاف، تحته قطيفة فدكية. وأردف وراءه أسامة، وهو يعود سعد بن عبادة في بني الحارث بن الخزرج. وذاك قبل وقعة بدر. حتى مر بمجلس فيه أخلاط من المسلمين والمشركين عبدة الأوثان، واليهود. فيهم عبدالله بن أبي. وفي المجلس عبدالله بن رواحة. فلما غشيت المجلس عجاجة الدابة، خمر عبدالله بن أبي أنفه بردائه. ثم قال: لا تغبروا علينا. فسلم عليهم النبي صلى الله عليه وسلم. ثم وقف فنزل. فدعاهم إلى الله وقرأ عليهم القرآن. فقال عبدالله بن أبي: أيها المرء! لا أحسن من هذا. إن كان ما تقول حقا، فلا تؤذنا في مجالسنا. وارجع إلى رحلك. فمن جاءك منا فاقصص عليه. فقال عبدالله بن رواحة: اغشنا في مجالسنا. فإنا نحب ذلك. قال: فاستب المسلمون والمشركون واليهود. حتى هموا أن يتواثبوا. فلم يزل النبي صلى الله عليه وسلم يخفضهم. ثم ركب دابته حتى دخل على سعد بن عبادة. فقال (أي سعد! ألم تسمع إلى ما قال أبو حباب؟ (يريد عبدالله بن أبي) قال كذا وكذا) قال: اعف عنه. يا رسول الله! واصفح. فوالله! لقد أعطاك الله الذي أعطاك، ولقد اصطلح أهل البحيرة أن يتوجوه، فيعصبوه بالعصابة. فلما رد الله ذلك بالحق الذي أعطاكه شرق بذلك. فذلك فعل به ما رأيت. فعفا عنه النبي صلى الله عليه وسلم.

 

4635-116/1- Bize İshak b. İbrahim el-Hanzali, Muhammed b. Raft' ve Abd b. Humeyd -lafız İbn Rafi'e ait olmak üzere- tahdis etti. İbn Raft' bize Abdurrezzak tahdis etti, dedi., diğer ikisi haber verdi, dedi. Bize Ma'mer, Zühri'den haber verdi, o Urve'den rivayet ettiğine göre Üsfune b. Zeyd kendisine şunu haber verdi: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üzerinde semer bulunan bir eşeğe binmişti. Altında da Fedek işi bir kadife vardı. Arkasına da Üsameyi'de bindirmişti. El-Haric b. Hazrecoğulları yurdundaki Sa'd b. Ubade'yi ziyarete gitmişti. Bu ise Bedir vakıasındarı önce olmuştu. Yolda giderken Müslümanların, putlara tapan müşriklerin ve Yahudilerin karışık oturduğu bir meclise de uğradı. Bunlar arasında Abdullah b. Ubey'de vardı. Yine mecliste Abdullah b. Revaha'da vardı. Bineğin çıkardığı toz meclisin üzerine gelince Abdullah b. Ubey ridası ile burnunu örttü sonra da: Üzerimize toz çıkarmayın, dedi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara selam verdikten sonra durdu ve indi. Kendilerini Allah'a davet etti, onlara Kur'arı okudu. Bunun üzerine Abdullah b. Ubeyy: Eyadam! Eğer bu söylediklerin gerçekse bundan daha güzel bir şey olamaz. Ama sen meclislerimizde bizi rahatsız etme. Kendi evine dön. Bizden sana gelen olursa ona anlat, dedi. Bu sefer Abdullah b. Revaha: Meclislerimizde yanımıza gel, biz bunu severiz, dedi. (Üsame), dedi ki: Bunun üzerine Müslümanlar, müşrikler ve yahudiler birbirlerine sövmeye koyuldular. Hatta birbirlerinin üzerine hücum etmeyle dahi kalkıştılar. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onları teskin edip durdu. Sonra bine ği ne binip gitti. Sa'd b. 'Ubade'nin yanına içeri girdi ve: Ey Sa'd! Ebu Hubab'ın -Abdullah b. Ubey'i kastediyor- neler söylediğini duymadın mı? O şöyle şöyle dedi." buyurdu. Sa'd: Onu affet ey Allah'ın Rasulü! Onu bağışla. Allah'a yemin olsun ki Allah sana bu verdiğini verdiğinde bu şehir halkı ona taç giydirmek ve başına sank sarmak üzere birbirleri ile anlaşmışlardı. Allah'ın sana vermiş olduğu o hak ile bunu geri çevirince bundan dolayı hevesi de kursağında kaldı. İşte o gördüğünü yapmasının sebebi budur, dedi.

Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'de onu affetti. 

 

Diğer tahric: Buhari, 2987 -muhtasar-, 4566, 5663, 5964 -muhtasar-, 6207, 6254;

 

 

(1798) - حدثني محمد بن رافع. حدثنا حجين (يعني ابن المثنى). حدثنا ليث عن عقيل، عن ابن شهاب، في هذا الإسناد، بمثله. وزاد: وذلك قبل أن يسلم عبدالله.

 

4636- .. ./2- Bana Muhammed b. Rafi' tahdis etti, bize Huceyn -yani b. el-Müsenna- tahdis etti, bize Leys, Ukayl’den tahdis etti, o İbn Şihab’dan bu isnad ile aynısını rivayet etti ve: Bu, Abdullah Müslüman olmadan önce olmuştu, dedi.

 

 

117 - (1799) حدثنا محمد بن عبدالأعلى القيسي. حدثنا المعتمر عن أبيه، عن أنس بن مالك. قال:

 قيل للنبي صلى الله عليه وسلم: لو أتيت عبدالله بن أبي؟ قال: فانطلق إليه. وركب حمارا. وانطلق المسلمون. وهي أرض سبخة. فلما أتاه النبي صلى الله عليه وسلم قال: إليك عني. فوالله! لقد آذاني نتن حمارك. قال: فقال رجل من الأنصار: والله! لحمار رسول الله صلى الله عليه وسلم أطيب ريحا منك. قال: فغضب لعبدالله رجل من قومه. قال: فغضب لكل واحد منهما أصحابه. قال: فكان بينهم ضرب بالجريد وبالأيدي وبالنعال. قال: فبلغنا أنها نزلت فيهم: {وإن طائفتان من المؤمنين اقتتلوا فأصلحوا بينهما} [49 /الحجرات /9].

 

4637-117/3- Bize Muhammed b. Abdu'I-A'la. el-Kaysi tahdis etti, bize elMu'temir babasından tahdis etti, o Enes b. Malik'den şöyle dediğini rivayet etti: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: Abdullah b. Ubey'in yanına gitsen denildi. O da onun yanına gitmek üzere kalktı ve bir eşeğe bindi. Müslümanlar da yola koyuldu. Orası çorak bir arazi idi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelince: Benden uzak dur. Allah'a yemin ederim ki senin eşeğini n kötü kokusu beni rahatsız etti, dedi. (Enes), dedi ki: Bunun üzerine ensardan bir adam: Allah'a yemin ederimki Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in eşeğinin kokusu senin kokundan daha güzeldir, dedi. (Enes devamla), dedi ki: Bu sefer kavminden bir adam Abdullah adına öfkelendi. Derken her birisi adına arkadaşları öfkelendi ve aralarında hurma dalları ile ayakkabılarla, ellerle vuruşma dahi cereyan etti. (Enes devamla), dedi ki: Bize ulaştığına göre şu: "Eğer müminlerden iki taife birbiri ile savaşacak olurlarsa aralarını bulup düzeltin" (Hucurat, 9) ayeti onlar hakkında nazil 0lmuştur.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 2691

 

AÇIKLAMA:          (4635) "Üzerinde semer bulunan bir eşeğe bindi. Altında da Fedek işi bir kadife vardı." Hemzenin kesreli okunuşu ile ikaf: semer "vikaf" olarak da söylenir. Kadife ise havlı bir örtüdür. Çoğulu kataif ve kutuf diye gelir. Fedekiye: Fedek'e mensup (Fedek işi) demektir. Fedek ise Medine'den iki ya da üç merhale uzaklıkta bilinen bir yerdir.

 

"Arkasına Üsame'yi bindirdi. Sa'd b. Ubade'yi ziyarete gidiyordu." Buradan;

 

1. Eşek ve benzeri bineklere gücü yetiyorsa başkasını da bindirmenin caiz olduğu

 

2. Hasta ziyaretine binerek gitmenin caiz olduğu

 

3. Eşeğe binmek büyük zatlar için bir eksiklik olmadığı anlaşılmaktadır. "Eşeğin çıkardığı toz" yani eşeğin toynaklarının yükselen tozu demektir. "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara selam verdi."

 

4. Buradan, aralarında Müslüman ve kafirlerin bulunduğu bir topluluğa önce selam vermenin caiz olduğu anlaşılmaktadır. Bu da icma ile kabul olunmuş bir husustur.

 

"Ey kişi. .. bundan güzeli yok" diyarımızdaki bütün nüshalarda bu şekilde "la: yok" ve: Ahsen: daha güzeli şeklinde kaydedilmiştir. Yani bu söylediğinden daha güzeli olamaz. Kadı Iyaz da Müslim ravilerinin büyük çoğunluğundan böylece nakletmiş olmakla birlikte şunları da söylemiştir: Ama Kadı Ebu Ali bunu ellisiz olarak: "elbette bundan güzeldir" diye kaydetmiştir. Kadı Iyaz, dedi ki: Bu bana göre anlamı daha açık bir ifadedir. Bunun da taktiri şu olur: Ama bundan da güzeli senin evinde oturman ve yanımıza gelmemendir demekolur.

 

"Onları teskin edip durdu." Onları sakinleştirmeye ve aralarındaki işi kolaylaştırmaya çalıştı demektir ..

 

"Bu şehir halkı ... anlaşmıŞtı." Buhayra: be harfi ötreli olarak küçültme ismidir. Kadı Iyaz, dedi ki: Biz Müslim'den başka kaynaklarda bunu büyütme ismi olarak "bahira" diye rivayet etmiş bulunmaktayız. Her ikisi de aynı manadadır. Asıl anlamı kariye (kasaba) demektir. Burada ondan kasıt ise Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şehridir.

 

"Bu şehir halkı ona taç giydirmek ve sarık sarmak üzere anlaşmışlardı."

Yani onlar onu kendilerine kral yapmak üzere ittifak etmişlerdi. Bir kimseyi hükümdarlık makamına getirdiler mi onu taçlandırıp sarık sarmak adetleri idi.

 

"Hevesi kursağında kaldı." Re harfi kesreli olarak şerika: lokmanın boğaza tıkanması demektir. Bu da Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i kıskandığı anlamına gelir. Böyle yapmasının sebebi ise onun münafıklığı idi. Kerim olan Allah bize afiyet ihsan huyursun.

 

(4636) "Bu Abdullah Müslüman olmadan önce idi." Yani Müslüman olduğunu açıklamasından önce olmuştu. Yoksa o münafıklığı apaçık münafık bir kafir idi.

 

(4637) "O çorak bir arazi idi." Sebeha: sin ve be harfleri fethalı olup tuzlu olduğundan dolayı bitkisi olmayan yere denilir.

 

5. Bu hadiste ayrıca Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ne kadar halim, affedici ve yüce Allah yolunda eziyetlere ne kadar sabırlı, yüce Allah'a ne kadar çok dua edip onların kalplerini ne kadar çok ısındırmaya çalıştığı da anlaşılmaktadır. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

41/43- EBU CEHİL'İN ÖLDÜRÜLMESİ BABI