SAHİH-İ MÜSLİM |
CİHAD VE SİYER |
35/37- AHDE BAĞLILIK
BABI
4615-98/1- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Ebu Üsame, Velid b. Cumeyd'den tahdis etti, bize Ebu Tufeyl tahdis
etti, bize Huzeyfe b. el-Yeman tahdis
edip, dedi ki: Bedir'e kablmaktan beni alıkoyan tek
husus şu olmuştu: Babam Huseyl ile birlikte çıkmışbk. Kureyş kafirleri bizi yakaladılar ve: Siz Muhammed'e katılmak
istiyorsunuz, dediler. Biz, O'na kablmak istemiyoruz.
Biz sadece Medine'ye gitmek istiyoruz, dedik. Bunun üzerine bizden Medine'ye
gideceğimize, onunla birlikte savaşmayacağımıza dair Allah adına söz ve ant
aldılar. Biz de Rasulullah {Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e gittik ve O'na durumu haber
verince O: "Geri dönünüz. Sizin için onlara verdiğiniz söze bağlı kalacağız,
onlara karşı Allah'ın yardımını isteyeceğiz" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: Huzeyfe b.
el-Yeman'dan: Babamla çıkmışbk
... " sözündeki "Huseyl'de he harfi
ötrelidir. Aynı şekilde ona ha harfi kesreli sin harfi sakin olarak hisil de denilir. Huzeyfe'nin babasıdır. El-Yeman onun lakabıdır. Muhaddislerin kullanımında meşhur
olan sonuna ye getirmeksizin nun harfi ile "el-yeman"dır. Bu ise az kullanılan bir söyleyiştir. Sahih
olan sonuna ye getirmek sureti ile "el-yemani"
denilmesidir. Amr b. el-As'ı, Abdurrahman
b. Ebu'l-Mevani, Şeddad b. el-Hadi de böyledir. Ama muhaddislerin meşhur
olan kullanımı bunlardaki ye harfini hazf etmektir. Sahih olan ise ye harfinin
sabit olarak okunmasıdır.
"Kureyş kafirleri bizi yakaladı ... Onlara karşı Allah'tan
yardım dileriz." Bu hadisten şu hükümler anlaşılmaktadır:
1. Savaşta yalan
söylemek caizdir. Bununla birlikte eğer savaşta üstü kapalı ifadeler kullanmak
mümkün olursa o daha uygundur. Bununla birlikte yine savaşta insanların arasını
düzeltmekte yalan caiz olduğu gibi kocainn hanımına
sahih hadisin açıklamış olduğu şekilde yalan söylemesi de caizdir.
2. Ahde bağlılık ve vefa
göstermek gerekir. İlim adamları kafirler ile kendilerinden kaçmayacağına dair
ahitleşen (yemin eden) esirin hükmü hakkında ihtilaf etmişlerdir. Şafii, Ebu Hanife ve Kufeliler bu ahdine
bağlı kalması gerekmez. Aksine ne zaman kaçma imkanını bulursa kaçar
demişlerdir. Malik ise bu ahdine bağlı kalması gerekir demişlerdir. Bununla
birlikte eğer onu zorlayarak kaçmayacağına dair yemin edecek olursa yemininin
onun için bağlayıcı olmadığını ittifakla kabul etmişlerdir. Çünkü kişi bu
durumda mükreh (zorlama altında)dır.
Huzeyfe'nin ve babasının
başından geçen bu olaya gelince, kafirler Bedir gazasında Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile
birlikte savaşmayacaklarına dair onlara yemin ettirdiler. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'de
kendilerine yeminlerine bağlı kalmalarını emir buyurdu. Ama bu vacip kılmak
için değildi. Çünkü imam ve onun vekili ile birlikte cihadı terk etmek sureti
ile ah de bağlı kalmak kap eden bir şey değildir. Ama Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ashabının ahdi bozdukları
şayiasının yayılmasını istemediğinden böyle yapmıştır. Bu husus onlar için
bağlayıcı olmasa dahi. Çünkü onlar aleyhine böyle bir şayiayı yaygınlaştıran
bir kimse bu hususta herhangi bir yorumu sözkonusu
etmez.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: