SAHİH-İ MÜSLİM |
CİHAD VE SİYER |
25 - باب
جواز الأكل من
طعام الغنيمة
في دار الحرب
25/27- GANİMET
YİYECEGİNDEN YEMENİN CAİZ OLDUĞU BABI
72 - (1772) حدثنا
شيبان بن
فروخ. حدثنا
سليمان (يعني
ابن المغيرة).
حدثنا حميد بن
هلال عن
عبدالله بن مغفل،
قال:
أصبت
جرابا من شحم،
يوم خيبر. قال:
فالتزمته. فقلت:
لا أعطي اليوم
أحدا من هذا
شيئا. قال:
فالتفت فإذا
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم متبسما.
4580-72/1- Bize Şeyban
b. Ferruh tahdis etti, bize Süleyman -yani b. el-Muğire- tahdis etti, bize
Humeyd b. Hilal, Abdullah b. Muğaffel'den şöyle dediğini tahdis etti: Hayber
gününde bir tulum iç yağı ele geçirdim. Onu sıkı sıkı tuttum ve: Bugün bundan
kimseye bir şey vermeyeceğim, dedim. Dönüp baktığımda Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in bana gülümsemekte olduğunu gördüm.
Diğer tahric: Buhari,
3153, 4214, 5508; Ebu Davud, 2702; Nesai, 4447
73 - (1772) حدثنا
محمد بن بشار
العبدي. حدثنا
بهز بن أسد. حدثنا
شعبة. حدثني
حميد بن هلال
قال: سمعت عبدالله
بن مغفل يقول:
رمي
إلينا جراب
فيه طعام
وشحم، يوم
خيبر. فوثبت
لآخذه. قال:
فالتفت فإذا
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم.
فاستحييت منه.
4581-73/2- Bize Muhammed
b. Beşşar el-Abdi tahdis etti, bize Behz b. Esed tahdis etti, bize Şu'be tahdis
etti, bana Humeyd b. Hilal tahdis edip, dedi ki: Abdullah b. Muğaffel'i şöyle
derken dinledim: Hayber gününde bize içinde yiyecek ve iç yağı bulunan bir
tulum atıldı. Onu almak üzere ben de ileri atıldım. Dönüp baktığımda Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i gördüm ve ondan utandım.
(1772) - وحدثناه
محمد بن
المثنى. حدثنا
أبو داود.
حدثنا شعبة،
بهذا الإسناد.
غير أنه قال: جراب
من شحم، ولم
يذكر الطعام.
4582- .. ./3- Bunu bize
Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti, bize Ebu Davud tahdis etti, bize Şu'be
bu isnad ile tahdis etti ancak o: (İçinde) iç yağı bulunan bir tulum"
demiş ve "yiyecek" lafzını zikretmemiştir.
AÇIKLAMA: Bu babta
Abdullah b. Muğaffel'in Hayber gününde eline bir tulum iç yağı geçirdiği ile
ilgili hadis yer almaktadır. Bir rivayette ise (4581) "bize içinde yiyecek
ve iç yağı bulunan bir tulum atıldı demiştir." Cirab: tulum cim harfi
kesreli ve fethalı olmak üzere iki türlü söylenir (cerab şeklinde) Kesreli
söyleyiş ise daha fasih ve daha meşhurdur. Deriden yapılmış bir kaba denilir.
Bu hadis-i şerifte dar-ı
harbde ganimet malı olan yiyecekten yemenin mübah olduğu hükmü anlaşılmaktadır.
Kadi Iyaz, dedi ki: Müslümanlar dar-ı harbde bulundukları sürece harbilerin
yemeklerinden yemenin caiz olduğu üzerinde ilim adamları icma etmişlerdir.
Ondan ihtiyaçları kadarı ile yerler. İmamın izni ile de izni olmadan da
caizdir. İlim adamlarından hiçbir kimse onun iznini şart koşmuş değildir. Zührı
bundan müstesnadır. Büyük bir çoğunlukla da o yiyecekten dar-ı islamın mamur
bölgelerine bir şeyler alıp çıkarmasının caiz olmadığını söylemişlerdir. Eğer
çıkaracak olursa onu tekrar ganimetler arasına katması gerekir. Evzai ise
gerekmez demiştir. İlim adamlarının icmaları ile dar-ı harbde olsun başkaları
olsun ondan bir şey satmak caiz değildir. Ganimet alanların dışındakilere ondan
herhangi bir şey satılacak olursa onun bedeli onun ganimeti sayılır.
Savaş halinde iken
onların bineklerine binip, elbiselerini giymek ve silahlarını kullanmak icma
ile caizdir. Bunun için imamın iznine ihtiyaç yoktur. Evzai ise iznini şart
kabul ederek diğer fukahaya muhalefet etmiştir.
Bu hadiste yahudilerin
kestikleri hayvanların iç yağlarını yemenin caiz olduğuna delildir. Hayvanların
iç yağlarını yemek yahudilere haram kılınmış olsa dahi. Bu, Malik, Ebu Hanife,
Şafii ve ilim adamlarının büyük çoğunluğunun görüşüdür. Şafii, Ebu Hanife ve
cumhur bunda mekruhluk yoktur derken Malik mekruhtur demiştir. Maliki mezhebine
mensup Eşheb ve İbnu'lKasım ile İmam Ahmed mezhebine mensup bazı ilim adamları
bu iç yağlarının haram olduğunu söylemişlerdir. Bu görüş Malik’DEN de
nakledilmiştir. Şafii ve cumhur yüce Allah'ın: "Kendilerine kitap
verilenlerin yiyeceği size helaldir" (Maide, 5) buyruğunu delil
göstermişlerdir. Müfessirler der ki: Bundan maksat kesilerek eti yenilen
hayvanlardır. Yüce Allah bunlardan et olsun iç yağı olsun başka bir şeyolsun
hiçbir şeyi bunlardan istisna etmiş değildir.
Ayrıca bu hadisten kitap
ehlinin kestiklerinin helal olduğu hükmü de anlaşılmaktadır. Bu da icma ile
kabul olunmuş bir husustur. Şia dışında buna muhalif kanaat belirten yoktur. Bizim
ve cumhurun mezhebinde ise bunun mübah olduğudur. Bunları keserken yüce
Allah'ın adını anıp anmamış olmaları arasında da bir fark yoktur. Bazıları ise
yüce Allah'ın adını anmadıkları sürece helal olmaz demişlerdir. Şayet mesih
adına yahut bir kilise ve benzeri varlıklar adına kesecek olurlarsa bize göre o
kestikleri helal değildir. İlim adamlarının büyük çoğunluğu da böyle demiştir.
Allah en iyi bilendir.
"Dönüp baktığımda
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i gördüm ve ondan utandım."
Bununla o tulumu almaktaki aşırı istekli olduğumu görünce utandım. Yahut da
bugün kimseye bundan bir şey vermiyorum sözünü söylediği için utandım demek
istiyor. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: