SAHİH-İ MÜSLİM |
CİHAD VE SİYER |
14 - باب
التنفيل
وفداء
المسلمين
بالأسارى
14/16- NEFEL VERMEK VE
MÜSLÜMAN ESİRLERİ FİDYE VERİP KURTARMAK BABI
46 - (1755) حدثنا
زهير بن حرب.
حدثنا عمر بن
يونس. حدثنا عكرمة
بن عمار.
حدثني إياس بن
سلمة. حدثني
أبي قال:
غزونا
فزارة وعلينا
أبو بكر. أمره
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم علينا.
فلما كان
بيننا وبين
الماء ساعة،
أمرنا أبو بكر
فعرسنا. ثم شن
الغارة. فورد
الماء. فقتل
من قتل عليه،
وسبى. وأنظر
إلى عنق من
الناس. فيهم
الذراري.
فخشيت أن يسبقوني
إلى الجبل.
فرميت بسهم
بينهم وبين
الجبل. فلما
رأوا السهم
وقفوا. فجئت
بهم أسوقهم.
وفيهم امرأة
من بني فزارة.
عليها قشع من
أدم. (قال:
القشع النطع)
معها ابنة لها
من أحسن
العرب. فسقتهم
حتى أتيت بهم
أبا بكر
فنفلني أبو
بكر ابنتها.
فقدمنا
المدينة وما
كشفت لها ثوبا.
فلقيني رسول
الله صلى الله عليه
وسلم في
السوق. فقال
(يا سلمة! هب لي
المرأة). فقلت:
يا رسول الله!
والله! لقد
أعجبتني. وما
كشفت لها
ثوبا. ثم
لقيني رسول
الله صلى الله
عليه وسلم من
الغد في
السوق. فقال
لي (يا سلمة! هب
لي المرأة.
لله أبوك!)
فقلت: هي لك. يا
رسول الله!
فوالله! ما
كشفت لها ثوبا.
فبعث بها رسول
الله صلى الله
عليه وسلم إلى
أهل مكة. ففدى
بها ناسا من
المسلمين،
كانوا أسروا
بمكة.
4548-46/1-
Bize Zuheyr b. Harb tahdis etti, bize Ömer b. Yunus tahdis etti, bize İkrime b.
Ammar tahdis etti, bana İyaz b. Seleme tahdis etti, bana babam tahdis edip,
dedi ki: Başımızda Ebu Bekir olduğu halde Fezare üzerine gaza yaptık. Onu
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize komutan tayin etmişti. Bizimle su
arasında bir saatlik mesafe kalınca Ebu Bekir'in bize verdiği emir üzerine gece
sonuna doğru konakladık. Sonra baskın yaptı ve suya kadar vardı. Suyun yanında
kimleri öldürdü ise öldürdü ve esir aldı. Bir insan topluluğuna baktım da
aralarında kadın ve çocuklar da vardı. Benden önce dağa varacaklarından
korktuğum için onlarla dağın arasına bir ok attım. Oku gördüklerinde durdular.
Sonra gidip onları önüme katıp yürüdüm. Aralarında Fezareoğullarından bir kadın
vardı. Üzerinde deriden bir kaş vardı. Kaş da deri yaygı demektir. Beraberinde
de Arapların en güzellerinden bir kız olan kızı vardı. Onları önüme kattım ve
nihayet onları Ebu Bekir'in yanına kadar getirdim. Ebu Bekir o kadının kızını
bana nefel olarak verdi. Medine'ye geldik ama o kızın elbisesini açmış
değildim. Pazarda Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benimle karşılaşınca
O: "Ey Seleme! O kadını bana bağışla" buyurdu. Ben: Ey Allah'ın
Rasulü! Allah'a yemin olsun ki ben gerçekten onu beğendim. Onun elbisesini de
açmış değilim, dedim. Sonra ertesi gün yine Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) pazarda benimle karşılaştı ve bana: "Ey Seleme! Allah babana
iyiliğini versin. O kadını bana bağışla" buyurdu. Ben de: Ey Allah'ın
Rasulü! O senin olsun. Allah'a yemin ederim ki onun elbisesini açmadım, dedim.
Sonra Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O kadını Mekkelilere gönderdi.
Mekke'de esir alınmış müslüman bir takım kimselere karşı onu fidye olarak
verdi.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 2697; İbn Mace, 2846
AÇIKLAMA: "Bizimle
su arasında bir saat kadar uzaklık kaldığında" Müslim Sahihi'nin
ravilerinin çoğunluğu bunu böylece rivayet etmişlerdir. Bazılarında ise
bizlerle su arasında bir saat kalmışken" diye rivayet etmişlerdir. Doğrusu
birincisidir.
"Ebu Bekr
{radıyallahu anh)'ın bize verdiği emir üzerine gecenin sonuna doğru konakladıktan
sonra baskın düzenledi." Tariz: Gecenin son vakitlerinde konaklamak
demektir. "Şennel garah: baskın için süvarileri dağıttı" demektir.
"Zerari" kadın
ve çocuklar demektir.
"Aralarından
Fezareoğullarından bir kadın vardı. Onun üzerinde de deriden bir kaş
bulunuyordu." Kaş aynı zamanda kiş diye de telafuz edilir Meşhur iki
söyleyiştir. Kitapta da deriden yaygı olarak bunu açıklamıştır ki doğru bir
açıklamadır.
"Ebu Bekr
(radıyallahu anh) onun kızını bana nefel olarak verdi." Buradan nefel
vermenin caiz olduğu anlaşılmaktadır. Nefel ganimetin tamamından verilir
diyenler bunu delil gösterebildikleri gibi diğerleri de buna ganimetten pay
sahibi olanlara paylarının karşılığını vermek için değerini hesap ederek vermiştir
diye cevap verebilirler.
"Onun bir
elbisesini açmadım." Cimaın anlaşılacak bir ifade ile kinaye yolu ile
anlatılmasının müstehap olduğu hükmü çıkmaktadır.
"Ey Seleme! Allah
babana iyiliğini versin. Bu kadını bana hibe et ... fidye olarak gönderdi.
" Buradan da şu hükümler anlaşılmıştır:
1. Fidye vermek caizdir.
2. Erkeklere karşılık
kafir kadınları fidye vermek caizdir.
3. Büluğa ermiş çocuk
ile annesini birbirinden ayırmak caizdir. Bize göre bunun caiz olduğu hususunda
da görüş ayrılığı yoktur.
4. imamın askerlerinden
herhangi birisinden elde ettikleri ganimetlerin bir kısmını müslüman bir
kimseye karşılık fidye vermek üzere yahut da müslümanların menfaatine harcamak
ya da Nebi {Sallallahu aleyhi ve Sellem) 'in burada ve Huneyn ganimetlerinde
yaptığı gibi kalbinin ısındırılmasında maslahat bulunan kimselerin kalbini
ısındırmak için harcamak maksadı ile bir şeyleri hibe olarak istemesi caizdir.
5. insanın diğerine
Allah babana iyiliğini versin, Allah sana mükafatını versin demesi caizdir. Bu
lafızların (lillahi ebu ke ve lillahi derruke) anlamı kitabın baş taraflarında
iman Kitabı'nda geçen Huzeyfe {radıyallahu arih)'ın denizin dalgaları gibi
dalga dalga gelecek fitne hadisinde açıklanmış bulunmaktadır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: