SAHİH-İ MÜSLİM

CİHAD VE SİYER

 

14/16- NEFEL VERMEK VE MÜSLÜMAN ESİRLERİ FİDYE VERİP KURTARMAK BABI

 

4548-46/1- Bize Zuheyr b. Harb tahdis etti, bize Ömer b. Yunus tahdis etti, bize İkrime b. Ammar tahdis etti, bana İyaz b. Seleme tahdis etti, bana babam tahdis edip, dedi ki: Başımızda Ebu Bekir olduğu halde Fezare üzerine gaza yaptık. Onu Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize komutan tayin etmişti. Bizimle su arasında bir saatlik mesafe kalınca Ebu Bekir'in bize verdiği emir üzerine gece sonuna doğru konakladık. Sonra baskın yaptı ve suya kadar vardı. Suyun yanında kimleri öldürdü ise öldürdü ve esir aldı. Bir insan topluluğuna baktım da aralarında kadın ve çocuklar da vardı. Benden önce dağa varacaklarından korktuğum için onlarla dağın arasına bir ok attım. Oku gördüklerinde durdular. Sonra gidip onları önüme katıp yürüdüm. Aralarında Fezareoğullarından bir kadın vardı. Üzerinde deriden bir kaş vardı. Kaş da deri yaygı demektir. Beraberinde de Arapların en güzellerinden bir kız olan kızı vardı. Onları önüme kattım ve nihayet onları Ebu Bekir'in yanına kadar getirdim. Ebu Bekir o kadının kızını bana nefel olarak verdi. Medine'ye geldik ama o kızın elbisesini açmış değildim. Pazarda Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benimle karşılaşınca O: "Ey Seleme! O kadını bana bağışla" buyurdu. Ben: Ey Allah'ın Rasulü! Allah'a yemin olsun ki ben gerçekten onu beğendim. Onun elbisesini de açmış değilim, dedim. Sonra ertesi gün yine Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) pazarda benimle karşılaştı ve bana: "Ey Seleme! Allah babana iyiliğini versin. O kadını bana bağışla" buyurdu. Ben de: Ey Allah'ın Rasulü! O senin olsun. Allah'a yemin ederim ki onun elbisesini açmadım, dedim. Sonra Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O kadını Mekkelilere gönderdi. Mekke'de esir alınmış müslüman bir takım kimselere karşı onu fidye olarak verdi.

 

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 2697; İbn Mace, 2846

 

AÇIKLAMA:          "Bizimle su arasında bir saat kadar uzaklık kaldığında" Müslim Sahihi'nin ravilerinin çoğunluğu bunu böylece rivayet etmişlerdir. Bazılarında ise bizlerle su arasında bir saat kalmışken" diye rivayet etmişlerdir. Doğrusu birincisidir.

 

"Ebu Bekr {radıyallahu anh)'ın bize verdiği emir üzerine gecenin sonuna doğru konakladıktan sonra baskın düzenledi." Tariz: Gecenin son vakitlerinde konaklamak demektir. "Şennel garah: baskın için süvarileri dağıttı" demektir.

 

"Zerari" kadın ve çocuklar demektir.

 

"Aralarından Fezareoğullarından bir kadın vardı. Onun üzerinde de deriden bir kaş bulunuyordu." Kaş aynı zamanda kiş diye de telafuz edilir Meşhur iki söyleyiştir. Kitapta da deriden yaygı olarak bunu açıklamıştır ki doğru bir açıklamadır.

 

"Ebu Bekr (radıyallahu anh) onun kızını bana nefel olarak verdi." Buradan nefel vermenin caiz olduğu anlaşılmaktadır. Nefel ganimetin tamamından verilir diyenler bunu delil gösterebildikleri gibi diğerleri de buna ganimetten pay sahibi olanlara paylarının karşılığını vermek için değerini hesap ederek vermiştir diye cevap verebilirler.

 

"Onun bir elbisesini açmadım." Cimaın anlaşılacak bir ifade ile kinaye yolu ile anlatılmasının müstehap olduğu hükmü çıkmaktadır.

 

"Ey Seleme! Allah babana iyiliğini versin. Bu kadını bana hibe et ... fidye olarak gönderdi. " Buradan da şu hükümler anlaşılmıştır:

 

1. Fidye vermek caizdir.

2. Erkeklere karşılık kafir kadınları fidye vermek caizdir.

 

3. Büluğa ermiş çocuk ile annesini birbirinden ayırmak caizdir. Bize göre bunun caiz olduğu hususunda da görüş ayrılığı yoktur.

 

4. imamın askerlerinden herhangi birisinden elde ettikleri ganimetlerin bir kısmını müslüman bir kimseye karşılık fidye vermek üzere yahut da müslümanların menfaatine harcamak ya da Nebi {Sallallahu aleyhi ve Sellem) 'in burada ve Huneyn ganimetlerinde yaptığı gibi kalbinin ısındırılmasında maslahat bulunan kimselerin kalbini ısındırmak için harcamak maksadı ile bir şeyleri hibe olarak istemesi caizdir.

 

5. insanın diğerine Allah babana iyiliğini versin, Allah sana mükafatını versin demesi caizdir. Bu lafızların (lillahi ebu ke ve lillahi derruke) anlamı kitabın baş taraflarında iman Kitabı'nda geçen Huzeyfe {radıyallahu arih)'ın denizin dalgaları gibi dalga dalga gelecek fitne hadisinde açıklanmış bulunmaktadır.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

15/17- FEY'İN HÜKMÜ BABI