SAHİH-İ MÜSLİM |
CİHAD VE SİYER |
11/13- GANİMETLERİN ÖZEL
OLARAK BU ÜMMETE HELAL KILINDIĞI BABI
4530-32/1- Bize Ebu Kureyb
Muhammed b. el-Ala da tahdis etti, bize İbnü'l-Mübarek Ma'mer'den tahdis etti. (H.) Bize Muhammed b. Rafi'
-lafız ona ait olmak üzere- da tahdis etti, bize Abdurrezzak tahdis etti, bize Ma'mer, Hemmam b. Münebbih'den şöyle dediğini haber verdi: Bu Ebu Hureyre'nin Rasıilullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)’DEN diye bize tahdis
ettikleridir. Bunlar arasında şu hadisin de bulunduğu çeşitli hadisleri
zikretti. Ayrıca RasıiluIlah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Nebilerden bir
nebi bir gazaya Çıktı. Kavmine: Bir kadını nikahlamış
olup da onunla gerdeğe girmek istediği halde henüz gerdeğe girmemiş olan hiçbir
adam bir bina yapmış da henüz tavanını yükseltmemiş bir kimse ve birkaç koyun
ve gebe develer satın almış ve onların doğumlarını bekleyen bir diğer kimse
benim arkamdan gelmesin. Sonra bu Nebi gazaya Çıktı. İkindi vakti yahut ona
yakın bir zamanda (savaşacağı) kasabaya yaklaştı. Güneşe: Sen de emir kulusun
ben de emir kuluyum. Allah'ım benim için bunu bir süre geciktir, dedi. Allah
ona zafer verinceye kadar güneş alıkonuldu. Sonra aldıkları ganimeti
topladılar. Ateş o ganimeti yakmak için gelince ona bir türlü ilişmedi. Bunun
üzerine nebi: Aranızda ganimetten çalan var. Her bir kabileden bir adam bana beyat etsin, dedi. Ona beyat
ettiler. Bir adamın eli onun eline yapışınca nebi: ganimetten çalan sizin
aranızdadır. Bu sebeple senin kabilen bana beyat etsin,
dedi. Onun kabilesi o nebiye beyat edince eli iki ya
da ÜÇ adamın eline yapıştı. Bu sefer ganimetten çalan sizlersiniz, siz
çaldınız, dedi. Bunun üzerine ona inek başını andıran altından bir parça
çıkardılar. Onu da yerde duran ganimet malları arasına bıraktılar. Sonra ateş
gelip o malı yedi. İşte ganimetler bizdf;!n önce
kimseye helal olmadı. Çünkü şanı mübarek ve yüce Allah, bizim zayıf ve aciz
olduğumuzu gördüğü için ganimetleri bize helal kıldı. "
Diğer tahric: Buhari, 1324, 5157
-muhtasar-; Muhammed b. Rafi'nin rivayetini yalnız
Müslim rivayet etmiştir
AÇIKLAMA: RasıiluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
buyurdu ki: "Nebilerden bir nebi (hepsine selam olsun) gazaya çıktı ve
kavmine, dedi ki: ... " Hadiste geçen "bud'
(bir kadını nikahlamak)" aslında kadının ferci demektir. Halifat: Gebe develer lafzında hı harfi fethalı lam harfi
kesrelidir.
Bu hadisten şu hükümler
anlaşılmaktadır:
1. Önemli işlerin ancak
kesin kararlılık sahibi olan kimselere havale edilmesi ve bu işlere
kalkışanların başka bir endişe bulunmaksızın bütün kalpleri ile ona
yönelebilecek kararlı kimselere havale edilmesi, kalbi başka şeylerle alakalı
olanlara da verilmemesi gerektiği anlaşılmaktadır. Çünkü bu o işlere kalkışacak
olanın azmini zayıflatır. Bütün çaba ve gayretini ona verme imkanını ortadan
kaldırır.
Hadisteki "gazaya
Çıktı, ikindi namazı zamanında kasabaya yaklaştı" bütün nüshalarda bu
şekilde "edna: yaklaştı" lafzı kat hemzesi ile kaydedilmiştir. Kadı Iyaz, dedi ki: Bu bütün nüshalarda bu şekilde rubai (bir
harf ziyadesi ile dörtlü harf) ile "edna" şeklindedir. Bu da ya
yaklaştı anlamındaki "dena"in geçişli
halidir. Bu durumda askerlerini ve beraberindeki toplulukları kasabaya
yaklaştırdı demek olur. Yahut da o kasabanın fethinin yaklaşması anlamında
kullanılmış olabilir. Bu da Arapların doğumu yaklaştığı zaman: "ednet ennaka: dişi devenin doğumu
yaklaştı" ifadelerinden alınmıştır. Ama bunu dişi deveden başkası hakkında
da kullanmazlar.
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Güneşe: Sen de emir kulusun ben de emir
kuluyum ... , dedi. Güneş de ... kadar batmadı." Kadı Iyaz,
dedi ki:
Burada sözü geçen
güneşin alıkonulmasının mahiyeti hakkında ihtilaf edilmiştir. Gerisin geri
gittiği söylendiği gibi geri gitmeyerek olduğu yerde durduğu yahut da
hareketinin ağırlaştırıldığı da söylenmiştir. Bütün bunlar ise nebevi
mucizelerdendir. (Kadı Iyaz) devamla, dedi ki:
Kendisi için güneşin bu şekilde alıkonulduğu zatın Yuşa b. Nun
olduğu söylenir.
Kadı Iyaz,
dedi ki: Rivayete göre nebimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) için de güneş iki defa alıkonulmuştur. Birisi
ikindi namazını güneş batıncaya kadar meşguliyetleri sebebi ile kılamadıkları
Hendek günü idi. Yüce Allah ikindi namazını kılıncaya kadar güneşi geri
çevirdi. Bunu Tahavi sözkonusu
etmiş ve ravileri sikadırlar demiştir. İkincisi ise
güneşin doğuşu ile birlikte varacağını haber verdiği kervanı beklediği zaman
olan İsra gecesi sabahıdır. Bunu da Yunus b. Bukeyr, İbn İshak'ın sıretine ziyadelerine sözkonusu
etmiştir.
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Aldıkları ganimetleri topladılar ...
ganimetten çalan sizdendir, dedi." Bu nebilerin -Allah'ın salat ve selamı
onlara- ganimetlerle ilgili ibadetleri idi. Ganimetleri topluyorlar sonra
semadan gelen bir ateş o ganimetleri yakıyordu. Böylelikle bu ganimetin kabul
edildiğinin ve ganimetten çalan kimsenin bulunmadığının alameti olurdu. Bu
sefer ateş gelince ganimetleri yakmadı. Böylelikle aralarında ganimetten çalan
birisinin olduğu anlaşılmış oldu. O çalınan ganimetler arasına geri iade
edilince ateş de gelip ganimeti yedi.
Aynı şekilde
kurbanlarında da durum böyle idi. Kurbanları kabul edilirse semadan bir ateş
gelip onu yerdi.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: