SAHİH-İ MÜSLİM |
CİHAD VE SİYER |
6/8- DÜŞMANLA
KARŞILAŞMAYI TEMENNİ ETMENİN MEKRUH OLDUĞU VE KARŞILAŞMA HALİNDE DE SABIRLI
OLMANIN EMREDİLDİĞİ BABI
4516-19/1- Bize el-Hasan
b. Ali el-Hulvani ve Abd b. Humeyd tahdis edip, dedi ki: Bize Ebu Amir el-Akadi,
el-Muğire'den -ki o b. Abdurrahman el-Hizami'dir- Ebu Zinad'dan tahdis etti, o
ü'rec'den, o Ebu Hureyre'den rivayet ettiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyin. Onlarla karşılaşacak
olursanız da sabredin" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
3026
4517-20/2- Bana Muhammed
b. Rafi'de tahdis etti. .. Ebu Nadr Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
ashabından olup kendisine Abdullah b. Ebu Evfa denilen Eslem'den bir adamın
Harurilerin üzerine gittiği zaman Ömer b. Ubeydullah'a yazdığı mektubundan söz
ederek bu mektubunda şunu bildirdiğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) düşman ile karşılaşacağı bir günde güneşin batıya doğru
kaymasına kadar beklerdi. Sonra aralarında kalkarak: "Ey insanlar! Düşmanla
karşılaşmayı temenni etmeyin ve Allah'tan afiyet dileyin. Onlarla karşılaşacak
olursanız da sabredin. Bilin ki muhakkak cennet kılıçların gölgesi
altındadır" buyururdu. Sonra Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (yine)
kalkar ve: "Kitabı indiren, bulutları yürüten, orduları bozguna uğratan
Allah'ım! Bunları bozguna uğrat ve onlara karşı bize zafer ver" buyururdu.
Diğer tahric: Buhari,
2818, 2833 -muhtasar-, 2965, 2966, 3024, 7235; Ebu Davud, 2631;
AÇIKLAMA: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Düşman ile karşılaşmayı temenni etmeyin.
Ama karşılaşacak olursanız da sabredin." Diğer rivayette de: "Düşman
ile karşılaşmayı temenni etmeyin ve Allah'tan afiyet dileyin. Onlarla
karşılaşacak olursanız da sabredin ve bilin ki şüphesiz cennet kılıçların
gölgeleri altındadır" buyurmaktadır.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in düşman ile karşılaşmayı temenni etmeyi yasaklamasının
sebebi, bunda şeklen insanın kendisini beğenmesi (ucb) nefsine güvenmesi, güce
bel bağlaması görünüşünü yansıtmasından dolayıdır. Bu ise bir çeşit bağiy
(haddi aşmak)dır. Halbuki şanı yüce Allah kendisine haksızlık yapılan kimseye
yardım edeceğine dair taahhütte bulunmuştur. Diğer taraftan böyle bir tutum
düşmana az bir değer verildiği, onun küçümsendiği anlamını da ihtiva eder. Bu
ise ihtiyat ve kararlılığa aykırıdır.
Kimi ilim adamı bunu,
özel bir şekilde temenninin yasaklandığı şeklinde yorumbmıştır. Bu şekil de
düşmanla karşılaşmakta maslahatın bulunup, zarar görmenin sözkonusu olmasında
şüphe etmesi halidir. Yoksa savaş tamamı ile fazilet ve itaattir. Ama doğru
olan yorum birincisidir. Bundan dolayı Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu:
"Ve Allah'tan afiyet dileyin" buyruğu ile tamamlamıştır. Allah'tan
afiyet dileme emrini ihtiva eden hadis-i şerifler de pek çoktur. Afiyet ise
bedenen, dinde batinen, dünya ve ahirette hoşlanılmayan bütün hususların
bertaraf edilmesini kapsayan genellafızlardan biridir. Allah'ım ben senden
kendim için, sevdiklerim için ve bütün Müslümanlar için genel kapsamlı bir
afiyet dilerim.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Onlarla karşılaşacak olursanız da sabredin" bu
savaş esnasında sabra bir teşviktir. Savaşta sabır ise onun rükünlerinin en
vurgulu olanıdır. Şanı yüce Allah şu buyruğunda savaşına adabını bir arada
sözkonusu etmiş bulunmaktadır: "Ey iman edenler! Bir topluluk ile
karşılaşırsanız sebat edin. Allah'ı çokça anın ki kurtuluşa eresiniz. Allah'a
ve Rasulüne itaat edin. Birbirinizle çekişmeyin. Sonra korkuya kapılırsınız
gücünüz kaybolup gider. Bir de sabredin. Şüphesiz Allah sabredenlerle
beraberdir. Yurtlarından çalım satarak, insanlara gösteriş yaparak çıkan ve
Allah yolundan alıkoyan kimseler gibi olmayın. Allah yaptıklarınızı çepeçevere
kuşatandır." (Enfal, 45-47) buyruklarında bir arada sözkonusu etmiş
bulunmaktadır.
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Bilin ki cennet kılıçların gölgeleri
altındadır" buyruğu da şu demektir: Allah'ın sevabı ve cennete ulaştıran
sebep Allah yolunda kılıçlarla vuruşma ve Allah yolunda mücahidlerin yürümesi
zamanındadır. İşte böyle bir zamanda siz de samimiyetle hazır bulunun ve sebat
gösterin.
Bu hadiste Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Güneş (batıya doğru) kayıncaya kadar
bekler sonra aralarında kalkar: Ey insanlar ... diye hitap ederdi." Bu
hadisten başkasında ise onun günün ilk vakitlerinde savaşmayıp güneş zevale
erinceye kadar beklediği ifade edilmektedir. İlim adamları der ki: Bunun sebebi
bu zamanın savaşmaya daha uygun olmasından dolayıdır. Çünkü öğleden sonra rüzgarların
esme zamanı ve nefislerin daha bir çalışkan ve gayretli olduğu vakittir. Bu da
ne kadar uzarsa onların gayretleri ve düşmanları üzerine atılganlıkları daha da
artar. Buhari'nin Sahihi'nde "rüzgarlar esinceye ve namaz vakti girinceye
kadar geciktir" buyurduğu kaydedilmektedir. Yine ilim adamlarının,
dediklerine göre bunun bir sebebi de namaz vakitlerinin fazileti ve namaz
esnasında duanın faziletidir.
"Sonra Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) (tekrar) kalkıp: "Kitabı indiren, bulutları
yürüten ... Allah'ım." Burada da düşmanla karşılaşırken dua etmenin ve
Allah'tan yardım dilemenin müstehap olduğu anlaşılmaktadır. Allah en iyi
bilendir.
"Ebu Nadr'dan, o
Ashab-ı kiramdan bir adamın mektubundan ... " Darakutni, dedi ki: Bu sahih
bir hadisdir. Çünkü Buhari ve Müslim'in bu hadisi ittifakla rivayet etmeleri
mükatebe (yazışma) ve kazet yoluyla amel etmenin caiz olduğu hususunda bir
huccettir. Nitekim (hadis alimleri) mükatebe ve kazet ile amel etmeyi caiz
kabul etmişlerdir. Hadis, usül ve fıkıh ehlinden ilim adamlarının büyük
çoğunluğu da böyle demiş olmakla birlikte bir kesim bu yolla rivayeti kabul
etmemiştir. Ama bu bir yanlıştır. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
7/9- DÜŞMANLA
KARŞILAŞMA HALİNDE ALLAH'IN YARDıMINI İSTEYEREK DUA ETMENİN MÜSTEHAP OLDUĞU
BABI