SAHİH-İ MÜSLİM

CİHAD VE SİYER

 

1/3- İSLAM DAVETİNİN KENDİLERİNE ULAŞTIĞI KAFİRLERE ÖNCEDEN BASKIN YAPILACAĞI BİLDİRİLMEKSİZİN BASKIN YAPMANIN CAİZ OLDUĞU BABI

 

4494-1/1- Bize Yahya b. Yahya et-Temımı tahdis etti, bize Süleym b. Ahdar, İbn Avn’DAN şöyle dediğini tahdis etti: Nafi'e savaştan önce davet etmeye dair soru sormak üzere mektup yazdım. O da bana şunu yazdı: Bu ancak İslam'ın ilk zamanlarında idi. Çünkü Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mustalıkoğullarına onların haberi yokken davarları da suyun başında su içerken baskın yaptı, savaşçılarını öldürdü, kadın ve çocuklarını esir aldı. O günde -Yahya, dedi ki- zannederim o (Süleym): Cuveyriye'yi -yahut da kesinlikle- Haris'in kızını o gün esir aldı.

Bana bu hadisi Abdullah b. Ömer de tahdis etti ve o da o orduda bulunuyordu.

 

Diğer tahric: Buhari, 2541; Ebu Davud, 2633

 

 

 

4495- .. ./2- Bize Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti, bize İbn Ebu Adiyy, İbn Avn’DAN bu isnad ile aynısını tahdis etti ve: -Şüphe etmeksizin- elHaris kızı Cüveyriye, dedi. 

 

 

AÇIKLAMA:          "Bize Yahya b. Yahya et-Temımı tahdis etti ... Bu hadisi bana Abdullah b. Ömer de tahdis etti ve o da bu orduda idi." Diğer rivayette: "Şüphe etmeksizin el-Haris kızı Cüveyriye, dedi."

 

"Yahut kesinlikle" sözü şu demektir: Yahya b. Yahya, dedi ki: O gün el-Haris'in kızını esir aldı. Zannederim üstadın Süleym b. Ahdar kendi rivayetinde adını "Cüveyriye" olarak verdi. Yahut da bunu açık ve kesin olarak bildirdi. Ben de: Elbette (kesinlikle) söylüyorum demektir. Kısacası o ya zan olarak yahut (kesin) bilgi olarak hıfzettiğime göre adı Cüveyriye'dir. İkinci rivayette ise herhangi bir şüphe sözkonusu olmaksızın el-Haris kızı Cüveyriye olarak geçmektedir.

 

"Onlar habersizken" gafilken, farkında değillerken demektir.

 

Bu hadiste çeşitli hükümler anlaşılmaktadır:

 

1. Davetin kendilerine ulaşmış olduğu kafirleri ayrıca uyarmadan baskın yapmak caizdir. Bu mesele ile ilgili el-Mazerı ve Kadı Iyaz'in naklettiği üç farklı görüş vardır. Birincisine göre kayıtsız ve şartsız olarak onları uyarmak gerekir. Malik ve başkaları bu zayıftır demişlerdir. İkinci görüş ise mutlak olarak gerekli değildir. Bu ise ondan da zayıftır yahut batıldır. Üçüncü görüş ise eğer davet onlara ulaşmamışsa gereklidir, davet ulaşmamışsa gerekli olmamakla birlikte müstehaptır. İşte sahih olan görüş budur. İbn Ömer'in azadlısı Nafi', Hasan-ı Basri, Sevri, Leys, Şafii, Ebu Sevr, İbnu'l-Munzir ve çoğunluk böyle demiştir. İbnu'l-Munzir, dedi ki: Bu ilim ehlinin çoğunluğunun görüşüdür. Sahih hadisler de bu anlamda olmak üzere birbirini pekiştirmektedir. Bunlardan birisi de bu hadis ile Ka'b b. el-Eşref'in öldürülmesi ile ilgili hadis ve Ebu'l-Hukayk'in öldürülmesi ile ilgili hadistir.

 

2. Bu hadis-i şeriften Arapların da köleleştirilmesinin caiz olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü Mustalıkoğulları Arap olan Huzaalılardandır. Şafii'nin yeni (cedid) görüşü budur, sahih olan da budur. Malik, mezhebine mensup ilim adamlarının çoğunluğu, Ebu Hanife, Evzai ve ilim adamlarının cumhuru bu görüştedir. him adamlarından bir topluluk ise köle olarak alınmayacaklarını söylemişlerdir. Bu da Şafii'nin kadim görüşüdür.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

2/4- GÖNDERİLECEK ORDULARIN BAŞINA İMAM'IN KOMUTANLAR TAYİN ETMESİ, ONLARLA GAZA ADABI VE DİĞER HUSUSLARA DAİR TAVSİYELERDE BULUNMASI BABI