SAHİH-İ MÜSLİM |
LUKATA |
3 - باب
الضيافة
ونحوها
3/4- ZİYAFET
(MİSAFİRLİK) VE BENZERİ HUSUSLAR BABI
14 - (48) حدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
ليث عن سعيد
بن أبي سعيد،
عن أبي شريح
العدوي؛ أنه
قال:
سمعت
أذناي وأبصرت
عيناي حين
تكلم رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
فقال (من كان
يؤمن بالله
واليوم
الآخر، فليكرم
ضيفه جائزته).
قالوا: وما
جائزته؟ يا رسول
الله! قال
(يومه وليلته.
والضيافة
ثلاثة أيام.
فما كان وراء
ذلك فهو صدقة
عليه). وقال (من
كان يؤمن
بالله واليوم
الآخر فليقل
خيرا أو ليصمت(.
4488-14/1-
Bize Kuteybe b. Said tahdis etti, bize Leys, Said b. Ebu Said’den tahdis etti,
o Ebu Şureyh el-Adevı’den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) konuşup şöyle buyurduğunda kulaklarım (sözünü) işitti.
Gözlerim (onu) gördü: ''Allah'a ve Ahiret gününe iman eden bir kimse misafirine
caizesini ikram etsin." Ashab: Caizesi nedir ey Allah'ın Rasulü deyince O:
"Bir günü ve bir gecesidir. Misafirlik de üç gündür. Bundan sonrası ise
onun için bir sadakadır" buyurdu. Ayrıca: ''Allah'a ve Ahiret gününe iman
eden ya hayır söylesin yahut sussun" buyurdu.
15 - (48) حدثنا
أبو كريب محمد
بن العلاء.
حدثنا وكيع. حدثنا
عبدالحميد بن
جعفر عن سعيد
بن أبي سعيد المقبري،
عن أبي شريح
الخزاعي، قال
: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم (الضيافة
ثلاثة أيام.
وجائزته يوم
وليلة. ولا يحل
لرجل مسلم أن
يقيم عند أخيه
حتى يؤثمه).
قالوا: يا
رسول الله!
وكيف يؤثمه؟
قال (يقيم
عنده، ولا شيء
يقريه به(.
4489-15/2- Bize Ebu
Kureyb Muhammed b. el-Ala tahdis etti, bize Veki' tahdis etti, bize Abdülhamid
b. Cafer, Said b. Ebu Said el-Makburi’DEN tahdis etti, o Ebu Şureyh
el-Huzai’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Misafirlik üç gündür. Caizesi bir gün ve bir gecedir. Müslüman
bir kimseye kardeşinin yanında onu günaha sokacak hale getirinceye kadar kalması
da helal değildir" buyurdu. Ashab: Ey Allah'ın Rasulü onu nasıl günaha
sokar, dediler. O: "Yanında ona ikram edecek bir şeyi bulunmadığı halde
onun nezdinde oturup kalmasıdır" buyurdu.
16 - (48) وحدثناه
محمد بن
المثنى. حدثنا
أبو بكر (يعني الحنفي).
حدثنا
عبدالحميد بن
جعفر. حدثنا
سعيد المقبري؛
أنه سمع أبا
شريح الخزاعي
يقول: سمعت
أذناي وبصر
عيني ووعاه
قلبي حين تكلم
به رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. فذكر
بمثل حديث
الليث. وذكر
فيه (ولا يحل
لأحدكم أن
يقيم عند أخيه
حتى يؤثمه)
بمثل ما في
حديث وكيع.
4490-16/3 -Bunu bize
Muhammed b el-Müsenna da tahdis etti, bize Ebu Bekr -yani el-Hanefi- tahdis
etti, bize Abdülhamid b Cafer tahdis etti, bize Said el-Makburi'nin tahdis
ettiğine göre o Ebu Şureyh el-Huzai'yi şöyle derken dinledi: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu söylediği zaman kulaklarım işitti, gözlerim
gördü, kalbim de onu belledi. Sonra da Leys'in hadisini aynen zikretti ve
ayrıca bu rivayetinde: "Herhangi birinizin kardeşinin yanında onu günaha
sokuncaya kadar oturup kalması helal değildir" diye Veki'in hadisindekinin
aynısını zikretti.
17 - (1727) حدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
ليث. ح وحدثنا
محمد بن رمح.
أخبرنا الليث
عن يزيد بن
أبي حبيب، عن
أبي الخير، عن
عقبة بن عامر؛
أنه قال : قلنا:
يا رسول الله!
إنك تبعثنا
فننزل بقوم فلا
يقروننا. فما
ترى؟ فقال لنا
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم (إن
نزلتم بقوم
فأمروا لكم
بما ينبغي
للضيف،
فاقبلوا. فإن لم
يفعلوا،
فخذوا منهم حق
الضيف الذي
ينبغي لهم(.
4491-17/4- Bize Kuteybe
b. Said tahdis etti, bize Leys tahdis etti. (H.) Bize Muhammed b. Rumh da
tahdis etti, bize Leys, Yezid b. Ebu Habib'den haber verdi, o Ebu'l-Hayr'den, o
Ukbe b. Amir'den şöyle dediğini rivayet etti: Biz: Ey Allah'ın Rasulü! Sen bizi
gönderiyorsun. Biz de bir kavmin yanında konakladığımız halde onlar bizi
ağırlamıyorlar. Kanaatin nedir, dedik. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'de bize: "Siz bir kavmin bulunduğu yere konaklayıp da onlar da
size misafir için gerekenin verilmesini emredecek olurlarsa onu kabul edin.
Bunuyapmazlarsa siz de onlardan misafirlere verilmesi gereken misafir hakkını
alın" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
2461, 6137; Ebu Davud, 3752; Tirmizi, 1579; İbn Mace, 3676
AÇIKLAMA: (4488)
"Allah'a ve Ahiret gününe iman eden ... o onun için bir sadakadır. "
Ayrıca: ''Allah'a ve ahiret gününe iman eden ya hayır söylesin yahut sussun"
buyurdu. Başka bir rivayette (4489) "Misafirlik üç gündür. Caizesi bir gün
ve bir gecedir... yanından ona ikram edecek bir şeyi olmadığı halde onun
yanında oturup kalmasıdır. " Bir diğer rivayette (4491) "Bir kavmin
yakınında konaklarsanız ... onlardan misafirin hakkını alınız. "
Bu hadisler misafirliği
emretmek, buna gereken ihtimamı göstermek ve bunun büyük yerini göstermek
bakımından birbirini desteklemekte, güçlendirmektedir. Müslümanlar misafirlik
hakkı ve bunun İslam'ın müekked emirlerinden olduğu üzerinde icma etmişlerdir.
Diğer taraftan Şafii, Malik ve Ebu Hanife -yüce Allah'ın Rahmeti onlara- ve
cumhur bunun vacip değil sünnet olduğunu söylemişlerdir. Leys ve Ahmed ise bir
gün ve bir gece için vaciptir demişlerdir. Ahmed, çöl halkı ile köy halkı
üzerine bir gün ve bir gece vaciptir, şehir halkı için değildir demiştir.
Cumhur bu hadisleri ve
benzerlerini müstehaplık ve üstün ahlaki değerler diye yorumlamışlardır.
Misafirin hakkının müekked oluşu "cuma günü gusletmek büluğa ermiş herkes
üzerine vaciptir" hadisindeki gibidir. Yani bunun müstehaplığı müekkettir.
Hattabi (radıyallahu anh) ve başkaları ise bu hadisleri muztar (denilen çaresiz
kalmış kimse) hakkında yorumlamışlardır. Allah en iyi bilendir.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Misafirine caizesini bir gün ve bir gece olarak
ikram etsin. Misafirlik üç gündür" buyrukları ile ilgili olarak ilim
adamları der ki: Bu bir gün ve gece ona gereken şekli ile ihtimam göstermesi
mümkün olduğu kadar iyilik yaparak ve kibarlıkla ona ikramda bulunmasıdır.
İkinci ve üçüncü günde ise ona kolayına geleni yedirir ve adet edindiğinden
fazlasını vermez. Üç günden fazlası ise bir sadaka ve bir maruftur. Dilerse
bunu yapar dilerse yapmaz. ilim adamları der ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in: "Onu (ev sahibini) günaha sokuncaya kadar yanında oturup
kalması ona (misafire) helal değildir" buyruğu da şu demektir: Misafirin
üç günden sonra kendisini misafir edenin yanında onu günaha sokuncaya kadar
ikamet edip kalması helal değildir. Çünkü uzun süre kaldığı için yahut da onu
rahatsız edecek bir duruma soktuğu yahut da hakkında caiz olmayacak bir zanda
bulunacağı için onun günaha düşmesine sebep olabilir. Halbuki yüce Allah:
"Zandan çokça sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. " (Hucurat, 12)
buyurmaktadır.
Bütün bunlar ise misafir
eden kimsenin davet ve isteği olmadan üç günden fazla ikamet eden kişi hakkında
yorumlanır. Onun isteği olup daha fazla kalmasını ister ya da kalmasından
rahatsız olmayacağını bilecek yahut zannedecek olursa daha fazla kalmasında bir
sakınca yoktur. Çünkü bu yasak, onu günaha sokacak olmasından dolayıdır. Bu
anlam bu durumda sözkonusu değildir. Şayet misafir edenin durumu hakkında
şüpheye düşecek olursa fazla kalması mekruh olup, bundan dolayı vebale girer mi
girmez mi? Hadisin zahiri gereği onun izni olmadan fazla durması helal
değildir. Allah en iyi bilendir.
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: ''Allah'a ve ahiret gününe iman eden ya hayır söylesin
yahut sussun" buyruğu ile ilgili geniş açıklama daha önce iman Kitabı'nda
geçmiş bulunmaktadır. Burada bir kimsenin hayır ve şer ihtiva etmeyen sözleri
söylemeyip susması gerektiği açıkça ifade edilmektedir. Çünkü bu gibi sözler
onu ilgilendirmeyen şeylerden sayılır. Kendisini ilgilendirmeyen şeyleri terk etmek
ise kişirıin müslümanlığının güzelliğindendir. Ayrıca bazen mübah konuşmalar
harama doğru ilerleyebilir. Bu adeten görülen bir şeydir ve çokça rastlanılır.
Allah en iyi bilendir.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Bir kavme misafir olup da size misafir için gerekli
olanı emredecek olursa ... " Leys b. Sa'd ve Ahmed bu hadisi zahirine göre
yorumlamışlardır. Cumhur ise bunu çeşitli şekillerde yorumlamıştır. Birinci
yoruma göre bu muztar denilen çaresiz kalmış kimseler hakkındadır. Bunları misafir
olarak ağırlamak vaciptir. Eğer böyle bir topluluk onları misafir edip
ağırlamayacak olurlarsa bunların da kendilerini ağırlamayanların malından
ihtiyaçları kadarını almak hakları vardır.
ikinci yoruma göre
maksat sizin dillerinizle onların şeref ve haysiyetlerinden almanız ve
insanlara onların ne kadar bayağı kimseler ne kadar cimri kimseler olduklarını
söyleyip, onları ayıplayıp yermek hakkınız vardır.
Üçüncü yoruma göre bu
hüküm İslam'ın ilk dönemlerinde idi. O zaman da başkalarını koruyup gözetlemek
vacip (farz) idi. İslam genişleyip (müslümanların imkanları da artınca bu hüküm
nesh oldu. Kadı Iyaz bu yorumu bu şekilde nakletmiştir. Ama bu zayıf yahut batd
bir yorumdur. Çünkü bu yorum sahibinin bu iddiası bilinen bir husus değildir.
Dördüncü yoruma göre bu,
kendilerinin bulundukları yerden geçecek müslümanların misafir olarak
ağırlanması, kendilerine şart koşulmuş zimmet ehlinin bulunduğu yerden geçen
kimseler hakkındadır. Bu da zayıf bir açıklamadır. Çünkü bu uygulama Ömer
(radıyallahu anh) zamanında ortaya çıkmıştı.
"Ebu Şureyh
el-Adevi" ikinci rivayette: "Ebu Şureyh el-Huzai" denilen zatIar
aynı kişidir. Ona aynı zamanda el-Adevi, el-Huzai ve el-Kabi de denilir.
Açıklaması daha önce geçmişti.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
4/1- MALIN FAZLASI
İLE YARDIM ETMENİN MÜSTEHAP OLDUĞU BABI