SAHİH-İ MÜSLİM |
HUDUD |
11 - باب
جرح العجماء
والمعدن
والبئر جبار
11/22- HAYVAN, MADEN VE
KUYU SEBEBİYLE YARALANMA HEDERDİR
45 - (1710) حدثنا
يحيى بن يحيى
ومحمد بن رمح.
قالا: أخبرنا
الليث. ح
وحدثنا قتيبة
بن سعيد.
حدثنا ليث عن ابن
شهاب، عن سعيد
بن المسيب
وأبي سلمة، عن
أبي هريرة،
عن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أنه قال
(العجماء
جرحها جبار.
والبئر جبار.
والمعدن جبار.
وفي الركاز
الخمس).
4440-4511-
Bize Yahya b. Yahya ve Muhammed b. Rumh tahdis edip, dedi ki: Bize Leys haber
verdi. (H.) bize Kuteybe b. Said de tahdis etti, bize Leys İbn Şihab'dan tahdis
etti, o Said b. el-Müseyyeb ve Ebu Seleme'den, o Ebu Hureyre'den, o Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Hayvanın yaralaması hederdir, kuyu hederdir, maden hederdir. Rikdzda da
beşte bir vardır. "
Diğer tahric: Buhari,
6912; Tirmizi, 1377
AÇIKLAMA: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Hayvanın yaralamosı hederdir ...
Rikdzda da beşte bir
vardır." Burada "el-acma -sonu med ile- Ademoğlu dışında bütün
hayvanlar (canlılar) demektir. Behimeye (hayvana) acma denilmesi
konuşamadığından ötürüdür. Cubar ise cim harfi ötreli, be harfi şeddesiz olmak
üzere heder demektir.
Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in: "Hayvanın yaralamosı hederdir" sözü gündüzün bir şey
telef etmesi yahut da o hayvan sahibinin herhangi bir kusuru olmaksızın
geceleyin telef etmesi ya da beraberinde kimse bulunmamakla birlikte bir şeyler
telef etmesi halleri hakkında yorumlanmıştır. Bu durumlardaki telefterinin
tazminatı ödenmez. Hadis-i şeriften maksat budur.
Şayet hayvan ile
birlikte onu süren yahut yeden varsa ya da binicisi olup da ön ya da arka
ayakları ile ya da ağzı ile ve benzeri bir organı ile bir şeyler telef edecek
olursa onunla birlikte bulunanın malından tazminatı ödenir. İster o hayvanın
sahibi olsun, ister onu kiralamış, ister emanet olarak almış, ister gasb etmiş,
ister yanına emanet bırakılmış, ister vekil, ister başka birisi olsun fark
etmez. Ancak bir insanın telef olmasına sebep olmuşsa o taktirde telef olanın
diyeti onunla birlikte bulunan kimsenin akilesi tarafından kefareti de onun
malından ödenir.
Hayvanın yaralamasından
maksat da onun telef ettiği şeylerdir. Bu telef ister yaralama olsun, ister
başka bir şeyolsun fark etmez.
Kadı Iyaz, dedi ki: İlim
adamlarının icma ettikleri üzere hayvanların gündüzün sebep oldukları
cinayetlerin beraberlerinde bir kimse bulunmuyor ise tazminatı sözkonusu
değildir. Eğer onlarla birlikte binici sürücü yahut yedici bulunuyor ise ilim
adamlarının cumhuru yaptıkları bu telefin tazminatının ödeneceği kanaatindedir.
Davud ve Zahiri alimler hiçbir durumda tazminat yoktur. Ancak onunla birlikte
bulunan kimsenin hayvanı bu işi yapmaya zorlaması ya da bunu kasten işlemesi
hali müstesnadır. Yine alimlerin büyük çoğunluğu da saldırmak adeti bulunan
hayvanların zikrettiğimiz surette diğerleri gibi olduğu kanaatindedir. Malik ve
mezhebine mensup ilim adamları ise bu gibi hayvanların sahipleri telef
ettiklerinin tazminatını öderler. Şafii mezhebi alimleri de eğer bu hayvanlar
bozgunculuk ile tanınıyor ise tazminatını öder. Çünkü bu durumda onları
bağlaması gerekir. Eğer hayvanlar geceleyin bir şeyler telef edecek olursa
Malik sahipleri telefterinin tazminatını öder demiştir. Şafii ve mezhebine
mensup ilim adamları onları korumakta kusuru varsa tazminat öder, değilse
ödemez demişlerdir. Ebu Hanife ise hayvanların gece olsun gündüz olsun telef
ettiklerinin tazminatı yoktur demiştir. İlim adamlarının çoğunluğu ise gündüzün
otlamasının tazminatı olmadığı kanaatindedir. Leys ve Sahnun tazminat öder
demişlerdir.
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Maden de hederdir" buyruğu da şu demektir: Bir
kimse kendi mülkünde ya da ölü (mevak) topraklarda bir maden açıp da oradan birisi
geçip içine düşüp ölürse yahut da o madende çalışacak işçiler tutup maden
üzerlerine çöküp ölürlerse bu hususta bir tazminat yoktur. Aynı şekilde kuyunun
heder olması da şu demektir: Bir kimse kendi mülkünde yahut ölü bir arazide bir
kuyu açıp içine bir insan ya da başka bir şey düşüp de telef olursa tazminat
yoktur. Yine bir başkasını böyle bir kuyuyu açmak için ücretle tutsa kuyu o
kişinin üzerine düşüp ölse tazminat sözkonusu değildir. Ama o kuyuyu
Müslümanların gidip geldikleri yolda yahut da başkasının mülkünde iznini
almadan açacak olup, içine düşen bir insan telef olursa onun tazminatını onu
açanın akilesine düşer. Kefaret de açanın malından ödenir. Eğer insandan
başkası telef olursa tazminatı açanın (işçinin) malından ödenmesi gerekir.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Rikazda beşte bir vardır" buyruğu da rikazda
beşte birin vacip olduğunu açıkça ifade etmektedir. Bize göre bu zekattır.
Rikaz ise cahiliye döneminden kalma gömülerdir. Hem bizim mezhebimizin hem
Hicaz ehli alimlerinin hem de ilim adamlarının çoğunluğunun görüşü budur. Ebu
Hanife ve onun dışında Iraklı ilim adamları ise rikaz madenin kendisidir
demişlerdir. Onlara göre rikaz ile maden eş anlamlı iki lafızdır.
Fakat bu hadis onların
kanaatlerini reddetmektedir. Çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunları
birbirinden ayırdetmiş ve birini diğerine atfetmiştir. Sözlükteki asıl anlamı
ile rikaz sabit olmak demektir. Allah en iyi bilendir.
(1710) - وحدثنا
يحيى بن يحيى
وأبو بكر بن
أبي شيبة وزهير
بن حرب
وعبدالأعلى
بن حماد كلهم
عن ابن عيينة.
ح وحدثنا محمد
بن رافع.
حدثنا إسحاق
(يعني ابن
عيسى). حدثنا
مالك. كلاهما
عن الزهري.
بإسناد الليث.
مثل حديثه.
4441- .. ./2- Bize Yahya
b. Yahya, Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, Zuheyr b. Harb ve Abdu'l-A'la b. Hammad da
hepsi İbn Uyeyne'den tahdis etti. (H.) Bize Muhammed b. Rari'de tahdis etti,
bize İshak -yani b. İsa- tahdis etti, bize Malik tahdis etti (İbn Uyeyne ile)
ikisi Hadesan'den Leys'in isnadı ile hadisin aynısını rivayet etti.
Diğer tahric: Yahya b.
Yahya'nın hadisini Ebu Davud, 3085 -muhtasar-, 4593; Tirmizi, 1377; Nesai,
2494; İbn Mace, 2509, 2673; Muhammed b. Rafı'nin hadisini Buhari, 1499; Nesai,
2496;
2 م - (1710)
وحدثني أبو
الطاهر
وحرملة. قالا:
أخبرنا ابن
وهب. أخبرني
يونس عن ابن
شهاب، عن ابن
المسيب
وعبيدالله بن
عبدالله، عن أبي
هريرة، عن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. بمثله.
4442- .. ./3- Bana
Ebu't-Tahir ve Harmele de tahdis edip, dedi ki: Bize İbn Vehb haber verdi, bana
Yunus, İbn Şihab’DAN haber verdi, o İbnu'lMüseyyeb ve Ubeydullah b.
Abdullah'tan, o Ebu Hureyre'den, o Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’DEN
aynısını rivayet etti.
Diğer tahric: Nesai,
2495
46 - (1710) حدثنا
محمد بن رمح
بن المهاجر.
أخبرنا الليث
عن أيوب بن
موسى، عن
الأسود بن
العلاء، عن
أبي سلمة بن
عبدالرحمن،
عن أبي هريرة،
عن
رسول الله صلى
الله عليه وسلم؛
أنه قال
(البئر جرحها
جبار. والمعدن
جرحه جبار.
والعجماء
جرحها جبار.
وفي الركاز
الخمس).
4443-46/4-
Bize Muhammed b. Rumh b. el-Muhacir tahdis etti, bize Leys, Eyyub b. Musa’DAN
haber verdi, o el-Esved b. el-A'la'dan, o Ebu Seleme b. Abdurrahman'dan, o Ebu
Hureyre'den, o Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu
rivayet etti: "Kuyunun yaralaması hederdir, madenin yaralaması hederdir,
hayvanın yaralaması hederdir, rikazda da beşte bir vardır. ''
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
(1710) - وحدثنا
عبدالرحمن بن
سلام الجمحي.
حدثنا الربيع
(يعني ابن
مسلم). ح
وحدثنا
عبيدالله بن
معاذ. حدثنا
أبي. ح وحدثنا
ابن بشار.
حدثنا محمد بن
جعفر. قالا:
حدثنا شعبة.
كلاهما عن
محمد بن زياد،
عن أبي هريرة،
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم. بمثله.
4444- .. ./5- Bize
Abdurrahman b. Sellam el-Cumahi de tahdis etti, bize Rabi -yani b. Müslim-
tahdis etti. (H.) Bize Ubeydullah b. Muaz da tahdis etti, bize babam tahdis
etti. (H.) Bize İbn Beşşar da tahdis etti, bize Muhammed b. Cafer tahdis etti,
ikisi, dedi ki: Bize Şu'be tahdis etti (yine) ikisi Muhammed b. Ziyad'dan, o
Ebu Hureyre'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’DEN aynısını rivayet
etti.
Diğer tahric:
Abdurrahman b. Sellam el-Cumahi'nin hadisini yalnız Müslim rivayet etmiştir;
Ubeydullah b. Muaz'ın ve İbn Beşşar'ın hadisini de Buhari, 6913
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
DAVALAR - 1-
YEMİNİN DAVALIYA AİT OLDUĞU BABI