SAHİH-İ MÜSLİM |
HUDUD |
10 - باب
الحدود
كفارات
لأهلها
10/21- HADLER
UYGULANDIĞI KİMSELERE KEFFARETTİR BABI
41 - (1709) حدثنا
يحيى بن يحيى
التميمي وأبو
بكر بن أبي شيبة
وعمرو الناقد
وإسحاق بن
إبراهيم وابن
نمير. كلهم عن
ابن عيينة
(واللفظ
لعمرو) قال:
حدثنا سفيان
بن عيينة عن
الزهري، عن
أبي إدريس، عن
عبادة بن
الصامت. قال:
كنا
مع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم في مجلس. فقال
(تبايعوني على
أن لا تشركوا
بالله شيئا، ولا تزنوا،
ولا
تسرقوا،
ولا
تقتلوا
النفس التي
حرم الله إلا
بالحق. فمن
وفى منكم
فأجره على
الله. ومن
أصاب شيئا من
ذلك فعوقب به،
فهو كفارة له.
ومن أصاب شيئا
من ذلك فستره
الله عليه،
فأمره إلى
الله. إن شاء
عفا عنه وإن
شاء عذبه(.
4436-41/1- Bize Yahya b.
Yahya et-Temimi, Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, Amr en-Nakid, İshak b. İbrahim ve İbn
Numeyr, hepsi İbn Uyeyne'den -lafız Amr'a ait olmak üzere- tahdis etti. (Amr),
dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne, Hadesan'den tahdis etti, o Ebu İdris'den, o Ubade
b. es-Sam if ten şöyle dediğini rivayet etti: Bir mecliste Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte idik. O: "Bana Allah'a hiçbir
şeyi ortak koşmayacağınıza, zina etmeyeceğinize, hırsızlık yapmayacağınıza, hak
ile olması müstesna Allah'ın haram kıldığı canı öldürmeyeceğinize beyat ediniz.
Sizden bunu tam olarak yerine getirenin ecrini vermek Allah'a aittir. Kim
bunlardan bir şey yapacak olup da buna karşılık cezalandınlacak olursa bu onun
için bir kefarettir. Kim bunlardan bir şey yapıp da Allah o yaptığını onun için
gizlerse işi Allah'a kalmıştır. Dilerse onu affeder dilerse ona azap eder"
buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
18, 3892, 3999, 4894, 6784, 6801, 7213, 7468; Tırmizi, 1439; Nesai, 4172, 4173,
4189, 4221, 5017
42 - (1709) حدثنا
عبد بن حميد.
أخبرنا عبدالرزاق.
أخبرنا معمر
عن الزهري،
بهذا الإسناد.
وزاد في
الحديث: فتلا
علينا آية
النساء: أن لا
يشركن بالله
شيئا الآية [60
/الممتحنة /12].
4437-42/2- Bize Abd b. Humeyd
tahdis etti, bize Abdurrezzak haber verdi, bize Ma'mer, Hadesanden bu isnad ile
haber verdi ve hadiste: Bize kadınlar(ın beyati) ile ilgili: ''Allah'a hiçbir
şeyi ortak koşmayacaklarına ... " (Mümtehine, 12) ayetini okudu ibaresini
ekledi.
43 - (1709) وحدثني
إسماعيل بن
سالم. أخبرنا
هشيم. أخبرنا خالد
عن أبي قلابة،
عن أبي الأشعث
الصنعاني، عن
عبادة بن
الصامت. قال:
أخذ
علينا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم كما
أخذ على
النساء: أن لا
نشرك بالله
شيئا، ولا نسرق،
ولا
نزني، ولا نقتل
أولادنا،
ولا
يعضه بعضا
بعضا. (فمن وفى
منكم فأجره
على الله. ومن
أتى منكم حدا
فأقيم عليه
فهو كفارته.
ومن ستره الله
عليه فأمره
إلى الله. إن
شاء عذبه، وإن
شاء غفر له(.
4438-43/3- Bana İsmail
b. Salim de tahdis etti, bize Huşeym haber verdi, bize Halid, Ebu Kilabe'den
haber verdi, o Ebu'l-Eş'as es-Sanani'den, o Ubade b. es-Samit'den şöyle
dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kadınlardan
(bey'at) aldığı gibi bizden de: Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayacağımıza,
hırsızlık yapmayacağımıza, zina etmeyeceğimize, çocukları öldürmeyeceğimize,
birbirimize büyü yapmayacağımıza dair beyat aldı. "Sizden kim bunları
eksiksiz yerine getirirse ecrini vermek Allah'a aittir. Sizden her kim haddi
gerektiren bir suç işleyip de o had ona uygulanırsa bu onun kefareti olur. Onu
Allah kimin için de setr edecek olursa işi Allah'a aittir. Dilerse ona azap
eder dilerse ona mağfiret buyurur. "
Diğer tahric: İbn
Mace, 2603
44 - (1709) حدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
ليث. ح وحدثنا
محمد بن رمح.
أخبرنا الليث
عن يزيد بن
أبي حبيب، عن
أبي الخير، عن
الصنابجي، عن
عبادة بن
الصامت؛ أنه
قال:
إني
لمن النقباء
الذين بايعوا
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. وقال:
بايعناه على
أن لا نشرك
بالله شيئا،
ولا
نزني، ولا نسرق،
ولا
نقتل النفس
التي حرم الله
إلا بالحق، ولا ننتهب،
ولا
نعصي.
فالجنة، إن
فعلنا ذلك.
فإن غشينا من
ذلك شيئا، كان
قضاء ذلك إلى
الله.
وقال
ابن رمح: كان
قضاؤه إلى
الله.
4439-44/4- Bize Kuteybe
b. Said tahdis etti, bize Leys tahdis etti. (H.) Bize Muhammed b. Rumh da
tahdis etti, bize Leys, Yezid b. Ebu Habib'den haberverdi. O Ebu'l-Hayr'den, o
es-Sunabihi'den, o Ubade b. es-Samit'den rivayet ettiğine göre şöyle dedi: Ben Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beyatleşen nakiblerdenim. Şunları da ekledi:
Biz ona Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayacağımıza, zina etmeyeceğimize,
hırsızlık yapmayacağımıza, hak ile olması dışında Allah'ın haram kıldığı canı
öldürmeyeceğimize, yağma yapmayacağımıza, isyan etmeyeceğimize dair beyat
ettik. Eğer bunları yerine getirecek olursak cennet verilecektir. Şayet
bunlardan herhangi birisini yapacak olursak buna dair hükmü Allah'a ait
olacaktır.
Diğer tahric: Buhari,
3893,6873
AÇIKLAMA: (4436)
"Bana Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayacağınıza ... beyat ediniz ...
dilerse onu azablandırır." Diğer rivayette (4428) "birbirimize büyü
yapmayacağımıza ... dilerse ona mağfiret buyurur." Diğer rivayette (4429)
"Ona Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayacağımıza dair. .. beyat ettik ...
Buna dair hükmü Allah'a ait olacaktır" buyurulmaktadır.
(4428) "Büyü
yapmayacağımıza" yani sihir yapmayacağımıza dair ahit verdik. Bunun bir
iftirada bulunmayacağımıza yahut da nemime (koğuculuk, laf taşıyıcılık) anlamına
geldiği de söylenmiştir.
Şunu bilelim ki bu hadis
genel (umumi) olmakla birlikte tahsis edilmiştir.
Tahsis edilen kısmı da
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Kim bunlardan bir şey
yapacak olursa ... " bölümüdür. Maksat ise şirkin dışındaki günahlardır.
Yoksa şirk hiçbir şekilde bağışlanmaz. Ona verilecek olan ceza da ona kefaret
olmaz.
Bu hadisten çeşitli
hükümler çıkarılmaktadır:
1. Hadiste sözü geçen bu
işler ve bu anlamdaki benzerleri haram kılınmıştır.
2. Hak ehlinin mezhebi
(görüşü) olan masiyetler küfürden ayrıdır. Masiyet işleyen kimse eğer o
günahlardan tevbe etmeden ölürse bunları işleyen kimsenin kesin olarak
cehennemlik olacağı söylenemez. Aksine o yüce Allah'ın meşietine tabidir.
Dilerse onu affeder dilerse azablandırır şeklindeki hak ehlinin kanaatinin
lehine delil teşkil etmektedir. Bu da hariciler ile mutezilenin kanaatine
muhaliftir. Çünkü hariciler masiyetler sebebi ile kişinin Mfir olduğunu
söylerken mutezile Mfir olmaz ama ebediyen cehennemde kalır demişlerdir. Mesele
daha önce iman Kitabı'nda delilleri ile genişçe açıklanmıştır.
3. Haddi gerektiren bir
günah işleyen bir kimseye had uygulanırsa günah ondan kalkar. Kadı Iyaz, dedi
ki: ilim adamlarının çoğunluğu hadler bu hadisi delil göstererek bir kefarettir
demişlerdir. (Kadı Iyaz devamla): Kimisi de bu hususta kanaat belirtmemiştir.
Çünkü Ebu Hureyre {radıyallahu anh)'ın rivayet ettiği hadise göre Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hadlerin kefaret olup olmadıklarını
bilmiyorum" buyurmuştur. Ama bizim açıklamakta olduğumuz Ubade
{radıyallahu anh)'ın rivayet ettiği bu hadis senet itibari ile daha sahihtir.
Ayrıca iki hadis arasında bir taarruz (çatışma) yoktur. Çünkü Ebu Hureyre'nin
rivayet ettiği bu hadisin Ubade'nin rivayet ettiği bu hadisten önce olma ihtimali
vardır. Önce bunu bilmiyordu sonra bilmiş oldu. El-Mazeri, dedi ki:
Nefis ve akıcı anlamlı
ifadelerden birisi de hadisteki "ve isyan etmemek üzere (beyat ettik) eğer
bunu yapacak olursak cennet vardır" buyurulmasıdır. Birinci rivayette de:
"Sizden kim buna bağlı kalırsa ecrini vermek Allah'a aittir"
buyurmakla birlikte "cennet vardır" buyurmamıştır. Çünkü birinci
rivayette isyan etmeyeceğimize dair" buyurmamıştır. Fakat insan bu hadis-i
şerifte zikredilen günahlardan başkasını işleyerek de isyan edebilir. içki
içmek, faiz yemek, yalan şahitlik yapmak gibi. Bazı hallerde hadiste sözü
edilen masiyetlerden de uzak kalabilir. Bundan dolayı da ona ecri verilir.
Diğer taraftan bunların dışında masiyetleri de bulunabilir. Bunun karşılığında
ona cezası verilebilir. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
11/22- HAYVAN,
MADEN VE KUYU SEBEBİYLE YARALANMA HEDERDİR