SAHİH-İ MÜSLİM |
HUDUD |
4/15- ZİNA HALİNDE
EVLİ'NİN RECM EDİLMESİ BABI
4394-15/1- Bana Ebu't-Tahir ve Harmele b. Yahya tahdis edip dedi
ki: Bize İbn Vehb tahdis etti, bana Yunus İbn Şihab'dan şöyle deiğini haber
verdi: Bana Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe 'nin haber verdiğine göre o Abdullah
b. Abbas'ı şöyle derken dinlemiştir: Ömer b. el-Hattab, Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in minberi üzerinde oturuyorken, dedi ki: Şüphesiz Allah
Muhammed'i hak ile gönderdi, onun üzerine kitabı indirdi. Üzerine indirilenler
arasında recm ayeti de vardı. Biz onu hem okuduk hem belledik hem akledip
kavradık. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kendisi recm ettiği gibi
ondan sonra biz de recm ettik. Bu sebeple insanların üzerinden uzun bir zaman
geçtikten sonra herhangi bir kimsenin: Biz Allah'ın kitabında recm diye bir şey
bulmuyoruz diyeceğinden ve bunun neticesinde Allah'ın indirmiş olduğu bir
farizayı terk etmeleri sebebi ile sapıtacaklarından korkuyorum. Şüphesiz recm,
beyyinenin ortaya konulması halinde yahut da hamilelik ya da itirafın bulunması
halinde erkek ve kadın muhsan olup, zina eden her birisi üzerine Allah'ın
kitabında bir haktır.
Diğer tahric: Buhari,
6829 -muhtasar-, 6830 -uzunca-, 2462, 3928, 4021, 7323; Ebu Davud, 4418;
Tırmizi, 1432; İbn Mace, 2553
4395- ..
./2- Bunu bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, Zuheyr b. Harb ve İbn Ebu Ömer de tahdis
edip, dediler ki: Bize Süfyan, Hadesan’DEN bu isnad ile tahdis etti.
AÇIKLAMA: "Allah'ın
onun üzerine indirdiği buyruklardan birisi de recm ayeti idi. Biz onu okuduk,
belledik, aklımızia kavradık." Ömer (radıyallahu anh) recm ayeti ile:
"Yaşlı erkek ile yaşlı kadın zina ettikleri taktirde her ikisini de
kesinlikle recm edin" buyruğudur. Bu da lafzı nesh edilip hükmü kalan
buyruklardandır. Bazen lafız nesh edilmeyip hükmü nesh edildiği de olmuştur.
Hem lafzın hem hükmü n birlikte nesh edildiği de vakidir. Lafız nesh edilen'
buyruklar hakkında cünub kimsenin ve berızerlerinin onu okumasının haram olması
gibi Kur'an'ın hükümlerini taşımaz. Ashab-ı kiramın bu ayet-i kerimeyi mushafa
yazmayışiarında bu şekilde nesh olmuş buyrukların mushafta yazılmayacağına açık
bir delalettir. Ömer (radıyallahu anh)'ın minber üzerinde recmi açıkça ilan
etmekle birlikte hazır bulunan ashab-ı kiram'ın ve diğerlerinin buna karşı
çıkmayıp, tepki göstermeden susmaları ise recmin sabit olduğuna delildir. Bu
aynı zamanda recm ile birlikte celdenin sözkonusu olmayacağına delil
gösterilebildiği gibi böyle bir delaletin sözkonusu olmayacağı da söylenebilir.
Çünkü celdeyi sözkonusu etmemiştir. Oysa celde Kur'an ve Sünnetle sabittir.
Ömer (r.a.)'ın:
"İnsanlar üzerinden uzun bir zamanın geçmesi halinde onların ...
diyeceklerinden ve ... Allah'ın farizasını terk etmek sebebi ile
sapıtacaklarından korkuyorum." Ömer (r.a.)'ın korktuğu bu hal, hariciler
tarafından ve onlara muvafakat edenlerce -daha önce açıklandığı gibi- ortaya
konulmuştur. İşte bu da Ömer (radıyallahu anh)'ın kerametlerindendir. Onun bunu
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den öğrenmiş olma ihtimali de vardır.
"Şüphesiz recm
Allah'ın kitabında ... üzerine bir haktır" sözlerine gelince.
İlim adamlarının icma
ettiklerine göre recm, ancak muhsan iken zina eden kimseler hakkında sözkonusu
olur. Muhsanın niteliğine dair açıklama az önce geçti. Yine ilim adamlarının
icma ettiklerine göre muhsan olarak zina ettiğine dair beyyine ortaya konulacak
olursa o kişi recm edilir. Beyyinenin de erkek ve adalet sahibi dört şahit
olduğu üzerinde de icma etmişlerdir. Bu ise zinanın bizzat kendisi hakkında
şahitlik etmeleri şartı ile sözkonusu olur. Dört şahitten daha aşağı
sayıdakilerin şahitliği kabul olunmaz. Bununla birlikte bu şahitlerin
nitelikleri hakkında ihtilaf etmişlerdir. Diğer taraftan kendi aleyhine ikrarda
bulunması sahih kabul edilen bir kimsenin muhsan olarak zina ettiğini itiraf
eden kimseye de recmin vacip olduğu üzerine de icma etmişler fakat bu itirafı
dört defa tekrarlamasının şart olup olmadığı hususunda ise farklı görüşlere
sahiptirler. Bunu da inşaallah yakında sözkonusu edeceğiz.
Tek başına hamileliğe
gelince, Ömer b. el-Hattab (radıyallahu anh)'ın görüşüne göre eğer o kadının
bir kocası yahut da cariye ise efendisi yoksa bundan dolayı ona had uygulamak
icap eder. Bu hususta Malik ve mezhebine mensup ilim adamları ona uymuş ve:
Kadın hamile kalıp onun kocası olduğu ve efendisi olduğu bilinmiyor ise ayrıca
biz onun zinaya zorlandığını öğrenememiş isek ona had uygulanır. Onun aniden
ortaya çıkmış bir yabancı kadın olması ve kendisinin bir kocası ya da efendisi
olduğunu iddia etmesi hali müstesnadır. Bu ilim adamları der ki: Böyle bir
kadın eğer hamileliği ortaya çıkmadan önce zorlanması halinde yardım istemek
sureti ile buna dair bir delil ortaya koymayacak olursa, zorlandığı (ikrah)
iddiası kabul edilmez.
Şafii, Ebu Hanife ve
ilim adamlarının büyük çoğunluğu ister kocası yahut efendisi olsun isterse
olmasın, ister yabancı olsun ister olmasın, ister zorlandığını ileri sürsün
ister sussun sadece hamilelik sebebi ile kadına kesinlikle had uygulanamaz. Ona
ancak bir beyyine bulunması ya da itiraf etmesi halinde had uygulanır. Çünkü
hadler şüphelerle kalkar.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
5/16- KENDİSİ
ALEYHİNE ZİNA ETTİĞİNİ iTİRAF EDEN KİMSE BABI