SAHİH-İ MÜSLİM |
Kasame, Muharib, Kısas ve Diyet |
5- DİŞLER VE ONLARA
BENZEYEN ORGANLAR HAKKINDA KISASIN SABİT OLDUĞU BABI
4350-24/1- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Aftan b. Müslim tahdis etti, bize Hammad tahdis
etti, bize Sabit, Enes’DEN tahdis ettiğine göre er-Rubeyyi'in kızkardeşi Um
Harise bir kişiyi yaralamıştı. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in huzurunda
davacı oldular. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'de: "Kısas
uygulansın, kısas uygulansın" buyurdu.
Bu sefer Um er-Rabi': Ey
Allah'ın Rasulü! Filan kadına kısas mı uygulanacak? Allah'a yemin olsun ki ona
kısas uygulanmayacak, deyince Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Subhanallah! Ey Um Rabi' kısas Allah'ın yazdığı (farz kıldığı)dır"
buyurdu,
Um er-Rabi': Hayır!
Allah'a yemin olsun ki ona ebediyen kısas uygulanmayacak, dedi.
(Enes), dedi ki: O o
kadar ısrar etti ki sonunda diyeti kabul ettiler. Bu sefer Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allah'ın kullarından öyleleri vardır ki,
Allah'a kasem ederek O'na and verse O da onun yeminini gerçekleştirir"
buyurdu.
Diğer tahric: Nesai,
4769
AÇIKLAMA: "Enes'den
rivayete göre er-Rubeyyi'nin kızkardeşi Um Harise bir insanı yaraladı. .. Onun
yeminini gerçekleştirir." Müslim'in rivayeti budur. Buhari ise bu hadisi
rivayetinde ona muhalefet ederek şöyle demiştir: "Enes b. Malik'den
rivayete göre halası er-Rubeyyi', Harise'nin dişini kırdı. Onun affedilmesini
istediler. Bunun için Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gittiler. Ama
öbürleri kısasdan başkasını kabul etmediler. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) 'de kısas uygulanmasını emir buyurdu. Enes b. en-Nadr: Ey Allah'ın
Rasulü! Rubeyy'in ön dişi mi kırılacak? Seni hak ile gönderen Allah'a yemin
ederim ki onun dişi kırılmayacak, dedi. Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ''Allah'ın kitabı (yazıp farz kıldığı hüküm) kısasdır"
buyurdu. Sonra davacılar razı olup af ettiler.
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'de: ''Allah'ın kulları arasında öyleleri vardır ki Allah
adına yemin ederek O'na and verse O da yeminini gerçekleştirir" buyurdu.
Buhari rivayetinin lafzı
da bu şekildedir. Böylelikle her iki rivayet arasında iki bakımdan farklılık
(ihtilaf) ortaya çıkmaktadır.
Birinci ihtilaf:
Müslim'in rivayetinde kız çocuğun Rubeyyi'in kızkardeşi olduğu
belirtilmektedir. Buhari'nin rivayetinde ise Rubeyyi'in kendisi olduğu
belirtilmektedir.
İkinci ihtilaf:
Müslim'in rivayetinde dişinin kırılmayacağına dair yemin eden kişi Um
er-Rabi'dir. Buhari'nin rivayetinde ise bu kişi Enes b. en-Nadr'dır.
İlim adamları der ki:
Rivayetler arasında bilinen Buhari'nin rivayetidir. O bizim kendisinden
zikrettiğimiz şekilde sahih yolları ile bu rivayeti de zikretmiş bulunmaktadır.
Sünen kitaplarının musannıfları da bunu böylece rivayet etmişlerdir.
Derim ki: Bunlar iki
ayrı olaydır. Buhari'nin rivayetinde yaralayan, Müslim'in rivayetinde de
yaralayanın kızkardeşi olduğu söylenenin adı re harfi ötreli be harfi fethalı
ye harfi şeddeli olmak üzere "Rubeyyi'" dir. Müslim'in rivayetinde
yemin ettiği belirtilen ise re harfi fethalı be harfi kesreli ve ye şeddesiz
olmak üzere "Um er-Rabi'"dir.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in birinci rivayette "kısas uygulansın, kısas
uygulansın" buyruğunda "kısas" lafızları nasb iledir. Yani
kısası yerine getirin ve onu hak sahibine teslim edin demektir. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kısas Allah'ın kitabı (yazdığı farz
kıldığı}dır" buyruğu ise Allah'ın kitabının hükmü diş ile ilgili kısasın
vacip olduğudur şeklindedir. Bu da yüce Allah'ın: "Dişe diş" (Maide,
45) buyruğunda dile getirilmiştir.
"Allah'a yemin
olsun ki ona kısas uygulanmayacaktır" sözüne gelince.
Bu Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in hükmünü reddetmek demek değildir. Aksine bundan kas ıt
kısas hakkını elde eden kimsenin af etmesini Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
için de affetmeleri isteğine şefaatçi olmasını istemektir. Yemin etmesi ise
onların yeminini boş çıkarmayacağına güvenmeleri yahut da yüce Allah'ın
yeminini boşa çıkarmayacağına aksine onlara affetmelerini ilham edeceğine dair
Allah'ın lütuf ve inayetine güvenmesidir.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Allah'ın kulları arasında öyleleri vardır ki Allah
adına yemin edip and verse onun yeminini gerçekleştirir" buyruğu da şu
demektir: Allah kendi nezdindeki değeri dolayısı ile onun yeminini boşa
çıkartmaz. Gereğini yerine getirir.
Bu hadisten çeşitli
hükümler anlaşılmaktadır:
1. İnsanın öyle
olacağını zannettiği hususlarda yemin etmesi caizdir.
2. Fitneye düşeceğinden
korkulmayan kimseyi övmek caizdir. Bu husus
daha önce defalarca
açıklanmıştı.
3. Kısasın affedilmesi
müstehaptır.
4. Affetmek için
şefaatta bulunmak (iltimas) müstehaptır.
5. Kısas ve diyetten
birisini seçmek hakkı, o hakka sahip olanın yapacağı bir iştir. Bu hakkın
üzerinde tereddüb ettiği kişiye ait değildir.
6. Erkek ile kadın
arasında kısas sabittir. Ama bu hususta üç görüş vardır:
a. Ata ve Hasan'ın
görüşüne göre gerek can gerek organlar hususunda erkek ile kadın arasında kısas
yoktur. Aksine yüce Allah'ın: "Kadına karşı kadın" (Bakara, 178)
buyruğunu delil göstererek burada muayyen olarak işlenen suçun diyetidir.
b. Ashabın, tabiinin ve
onlardan sonra gelenlerin büyük çoğunluğunun kanaatine göre ise öldürme ve
kısasın kabil (mümkün) olduğu öldürmeden daha aşağıdaki cinayetlerde kısas
sabittir. Bunlar yüce Allah'ın: "Cana can" (Maide, 45) ayetini delil
göstermişlerdir. Bu hüküm bizden öncekilerin şeraitinde . (şeru menkablena)
böyle olsa dahi böyledir.
Bununla birlikte usul
alimleri bizden öncekilerin şeriatının delil olup olmayacağı hususunda görüş
ayrılıkları vardır. Ancak bu görüş ayrılığı eğer bizim şeriatimiz onu kabul ve
ona muvafakat ettiğine dair bir hükümün bulunmaması halinde sözkonusudur. Şayet
böyle bir muvafakat varid olmuşsa bizim için şeriat olacağında görüş ayrılığı
yoktur. Bizim şeriatimiz de de Enes (radıyallahu anh)'ın rivayet ettiği bu
hadiste bu hükmün takrir edilip kabul edildiği varid olmuştur. Allah en iyi
bilendir.
c. Ebu Hanife ve onun
mezhebine mensup arkadaşlarının görüşüdür.
Buna göre öldürmelerde
erkeklerle kadınlar arasında kısas icap etmekle birlikte bundan daha aşağısında
kısas gerekmez.
7. Diş hususunda kısas
vaciptir. Dişin tamamının yerinden sökülmesi halinde bu husus üzerinde icma
bulunmaktadır. Ama dişin bir kısmını kırmış ise onda ve diğer kemiklerin
kırılması husus! mda ilim adamlarının meşhur görüş ayrılığı vardır. Çoğunluk
bunda kısasın olmayacağı kanaatindedir. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
6- MÜSLÜMANIN
KANINI MÜBAH KILAN ŞEYLER BABI