SAHİH-İ MÜSLİM |
ADAK - YEMİN |
17- BİR KÖLEDEKİ PAYINI
AZAD EDEN KİMSE BABI
4301-47/1- Bize Yahya b. Yahya tahdis edip, dedi ki: Malik'e şöyle
dedim: Nafi' sana İbn Ömer’DEN tahdis edip, dedi ki: Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Her kim bir köledeki payını azad edecek
olup da onun kölenin değerine varan bir malı varsa onun adına o kölenin
adaletli bir şekilde değeri biçilir, diğer ortaklarına onların hisselerini
verir ve onun adına o köle azad olur. Aksi taktirde o
köleden azad ettiği payı hürriyetine kavuşmuş olur. "
4302-48/2- Bize İbn
Numeyr tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Ubeydullah Nafi’DEN tahdis
etti, o İbn Ömer’DEN şöyle dediğini rivayet etti:
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Her kim mülkiyet altındaki bir köledeki
payını azad edecek olursa, onun adına kölenin tamamı hürriyetine kavuşturulur.
Eğer onun o kölenin bedeline ulaşacak bir malı varsa (mesele yok). Şayet onun o
kadar malı yoksa o köleden azad ettiği kadarı hürriyetine kavuşmuş olur. "
4303-49/3- Bize Şeyban
b. Ferruh da tahdis etti ... Abdullah b. Ömer, dedi ki: Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Her kim bir köledeki payını azad edip de
onun o kölenin değerine ulaşacak kadar bir malı varsa, o köleye onun adına
adaletli bir şekilde değer biçilir. Aksi taktirde o köleden azad ettiği
kadarını azad etmiş olur. "
4304- .. ./4- Bize
Kuteybe b. Said ve Muhammed b. Rumh da Leys b. Sa'd'dan tahdis etti, (H.) Bize
Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti, bize Abdülvehhab tahdis edip, dedi ki:
Yahya b. Said'i şöyle derken dinledim (H.) Bana Ebu Rabi' ve Ebu Kamil de
tahdis edip, dedi ki: Bize Hammad -ki o b. Zeyd'dir-tahdis etti (H.) Bana
Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize İsmail -yani b. Uleyye- tahdis etti, her
ikisi Eyyub'dan rivayet etti. (H.) Bize İshak b. Mansur da tahdis etti, bize
Abdurrezzak İbn Cureyc'den haber verdi, bana İsmail b. Umeyye haber verdi. (H.)
Bize Muhammed b. Rafi'de tahdis etti, bize İbn Ebu Fudeyk, İbn Ebu Zi'b'den tahdis
etti, (H.) Bize Harun b. Said el-Eyli de tahdis etti, bize İbn Vehb tahdis
edip, dedi ki: Bana Üsame -yani b. Zeyd- haber verdi. Hepsi de Nafi'den, o İbn
Ömer'den o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den bu hadisi rivayet etti. Ama
onların hadisi rivayetlerinde:
"Şayet onun malı
yoksa o köleden azad ettiği miktarı hürriyetine kavuşmuş olur" ibaresi
yoktur. Yalnız Eyyub ve Yahya b. Said'in hadisleri rivayetinde onlar bu kısmı
hadiste zikrederek şunu söylemişlerdir: Ama biz, bu ibare hadisin kapsamı içerisinde
bir ibare midir yoksa bunu Nafi' kendiliğinden mi söylemiştir bilemiyoruz.
Diğer taraftan bunların hiçbirisinin rivayetinde: Ben Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'i dinledim, sözü yoktur. Bundan Leys b. Sa'd'ın hadisi
rivayeti müstesnadır.
AÇIKLAMA: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Her kim mülkiyet altındaki bir köledeki
payına hürriyetini verecek olursa ... " hadisinden sonra istisa (kölenin
kalan bölümünün değerini karşılamak üzere çalıştırılması) diye bilinen (3409
numaralı) hadisi de zikretmektedir. Bu hadisler daha önce İtk (kölenin
hürriyetine kavuşması) kitabında çeşitli yolları ile geniş bir şekilde geçmiş
bulunmaktadır. Bu hadislerin burada tekrar edilmesini gerektiren bir zorunluluk
bulunmamakla birlikte bu husustaki adetine aykırı olarak bu hadisleri burada
tekrar etmesi şaşırtıcıdır. Sözü geçen bu hadisler daha önce belirttiğimiz o
yerde şerh edilmiş bulunmaktadır.
4305-50/5- Bize Amr
en-Nakid ve İbn Ebu Ömer de ikisi İbn Uyeyne’DEN tahdis etti. İbn Ebu Ömer,
dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne Amr'dan tahdis etti, o Salim b. Abdullah'tan o
babasından rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu: "Kendisi ile bir başkası arasında (ortak) olunan bir köleyi
(ondaki payını) azad eden kimse adına kendi malında olmak üzere -ne az ne fazla
olmamak kaydıyla- köleye adaletli bir şekilde kıymet biçilir. Sonra eğer
varlıklı ise kendi malından onun adına azad olur."
Diğer tahric: Buhari,
2521 -muhtasar-; Ebu Davud, 3947
AÇIKLAMA: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) 'bnun adına kendi malından olmak şartı ile ne
fazla ne eksik olmamak kaydıyla köleye adaletli bir şekilde kıymet biçilir.
" İlim adamları der ki: Veks: Eksik: Aldatmak ve eksik vermek demektir.
Şatat: fazla ise zulüm ve haksızlık demektir. Bir kimse zulmedip aşırıya
kaçacak ve ileri derecede sınırı aşacak olursa şetta, eşetta vesteşetta
fiilleri kullanılır. Adaletli bir şekilde kıymetinin tespit edilmesinden kasıt
ise eksiksiz ve fazlasız olarak ona değer biçmektir.
4306-51/6- Bize Abd b.
Humeyd de tahdis etti, bize Abdurrezzak tahdis etti, bize Ma'mer, Hadesan'den
haber verdi, o Salim'den, o İbn Ömer'den rivayet ettiğine göre Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Her kim bir köledeki payına hürriyetini
verecek olursa geri kalam -eğer onun kölenin değerine ulaşan bir malı varsa-
kendi malından olmak üzere azad olur. "
Diğer tahric: Ebu
Davud, 3946; Tirmizi, 1347; Nesai, 4712
4307-52/7- Bize Muhammed
b. el-Müsenna ve Muhammed b. Beşşar -lafzı İbnu'l-Müsenna'ya ait olmak üzere-
tahdis edip, dediler ki: ... Ebu Hureyre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
iki kişinin sahip olduğu ve onlardan birisinin payına düşeni azad ettiği bir
köle hakkında: "Tazminatım öder" buyurduğunu rivayet etmektedir.
4308-53/8- Bunu bize
Ubeydullah b. Muaz da tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Şu'be bu isnad
ile tahdis edip, dedi ki: Her kim bir köledeki bir payı(na) hürriyetini verecek
olursa o köle onun malından hür olur."
AÇIKLAMA: "Her kim
bir köledeki bir payına hürriyetini verirse" payanlamındaki
"şakıs" kelimesi nüshaların bir çoğunda kaf harfinden sonra ye harfi
ile kaydedilmiştir. Bazılarında ise ye harfi bulunmaksızın "şiks"
şeklindedir. Nitekim daha önce Itk (köle azad etmek) kitabında da böylece
geçmiş idi. Şiks ve şakis lafızları ye'li ve ye'siz söyleniş bakımından (yarım
anlamındaki) nısb ve nasif gibidir. Şiks ve şakis pay demektir.
4309-54/9- Bana Amr
en-Nakid de tahdis etti. .. Ebu Hureyre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Kim bir köledeki bir payını azad edecek
olursa eğer malı varsa o kölenin kurtuluşu onun malındandır. Şayet onun malı
yoksa köle zorluk ve meşakkate sokulmamak şartı ile çalıştırılır. "
4310-55/10- Bunu bize
Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Ali b.
Mushir ve Muhammed b.
Bişr tahdis etti (H.) Bize İshak b. İbrahim ve Ali b. Haşrem de tahdis edip,
dediler ki: Bize İsa b. Yunus haber verdi, hepsi İbn Ebu Arube’DEN bu isnad ile
rivayet etti. Hadisin İsa tarafından rivayetinde: "Sonra payını azad
etmeyen kişinin payı karşılığında o köle meşakkate sokulmaksızın o kölenin
çalışması istenir" demiştir.
4311- 56/11- Bize Ali b.
Hucr es-Sa'di, Ebu Bekir b. Ebi Şeybe ve Züheyr b. Harb tahdis edip, dedi ki:
Bize İsmail -ki b. Uleyye'dir- Eyyub'dan tahdis etti, o Ebu Kilabe'den, o Ebu
Mehleb'den, o İmran b. Husayn'dan rivayet ettiğine göre bir adam ölümüne yakın
mülkiyetindeki altı köleyi azad etti. Onlardan başka bir malı da yoktu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O köleleri çağırdı, onları üçe
ayırdıktan sonra aralarında kur'a çekti. Onlardan ikisini azad etti, diğer
dördünün köleliğini bıraktı ve o adama da ağır bir söz söyledi.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 3958, 3959, 3960; Tirmizi, 1364; İbn Mace, 2345
4312-57/12- Bize Kuteybe
b. Said tahdis etti, bize Hammad tahdis etti (H.) Bize İshak b. İbrahim ve İbn
Ebu Ömer de es-Sakafi'den tahdis etti, ikisi Eyyub'dan bu isnad ile rivayet
etti. Hadisin Hammad tarafından yapılan rivayeti İbn Uleyye'nin rivayeti gibidir.
Sakafi'ye gelince o hadisi rivayetinde:
Ensardan bir adam ölümü
esnasında vasiyet ederek altı köleyi azad etti demektedir.
AÇIKLAMA: (4311)
"Bir adam ölümüne yakın altı kölesini azad etti. .. ve ona ağır bir söz
söyledi." Bir rivayette (4312) Ensardan bir adam ölümüne yakın vasiyet
ederek altı köleyi azad etti" şeklindedir.
"Onları böldü"
onları üç kısma ayırdı demektir.
"Ona ağır bir söz
söyledi" sözü de şu demektir: Yani yaptığı işten hoş-
lanmadığını ortaya
koymak üzere ve yaptığı işin ağırlığını anlatmak için bu işi hakkında ona ağır
bir söz söyledi demektir. Bir başka rivayette de bu ağır söz "eğer
bilseydik onun cenaze namazını kılmazdık" diye gelmiştir. Bu durum Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in başkasının böyle bir işi yapmasından alıkoymak
ve yaptığı işin ağır vebalini anlatmak üzere tek başına onun cenaze namazını
kılmaması şeklinde yorumlanır. Yoksa esas olarak onun cenaze namazı mutlaka
ashab-ı kiramın bazıları tarafından kılınmalı idi.
Bu hadis-i şerifte
Malik, Şafii, Ahmed, İshak, Davud, İbn Cerir ve çoğunluğun kölelerin hürriyete
kavuşturulması ve benzeri hususlarda kur'a çekmenin sabit olduğu hususunda
görüşlerinin lehine bir delalet bulunmaktadır. Ayrıca ölümü ile neticelenen
hastalığında bir takım köleleri azad etse yahut da azad edilmelerini vasiyet
etse ve bunlar malının üçte birinden fazla iseler aralarında kur'a çekilir ve
böylelikle kur'a ile onların üçte biri azad olur.
Ebu Hanife ise şöyle
demektedir: Kur'a çekmek geçersizdir, bu gibi hususlarda onun bir ilgisi
yoktur. Aksine o kölelerin her birinden kendi payı azad olur, geri kalan
bedelini kazanması için de çalışması istenir. Çünkü bu gibi durumlarda kur'a
çekmek bir risktir. Ama bu görüş hem bu sahih ile hem de pek çok hadis ile
reddolunmuştur.
Hadis-i şerifteki:
"İkisini azad etti, dördünün de köleliği devam etti." Bu da Ebu
Hanife'nin görüşünü açıkça reddetmektedir. Şa'bi, Nehai, Şurehy ve Hasan da Ebu
Hanife ile aynı kanaattedir. Bu kanaat İbnu'l Müseyyeb'den de nakledilmiş
bulunmaktadır.
4313- .. ./13- Bize
Muhammed b. Minhal ed-Darir ve Ahmed b. Abde de tahdis edip, dediler ki: Bize
Yezid b. Zurehy tahdis etti, bize Hişam b. Hassan, Muhammed b. Sirin'den tahdis
etti, o İmran b. Husayn'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den İbn
Uleyye ve Hammad'ın hadisi ile aynı şekilde rivayet etti.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 3961
AÇIKLAMA: Son
rivayetteki: "Bize Hişam b. Hassan, Muhammed b. Sirin'den tahdis etti, o
İmran b. Husayn'dan rivayet etti." Bu hadis, Darakutni'nin Müslim'e
istidrakte bulunduğu hadislerden birisidir. O, dedi ki: Bu hadisi İbn Sirin
denildiğine göre İmran’DAN dinlememiştir. O bu hadisi ancak Halid el-Hazza'dan,
o Ebu Kilabe'den, o Ebu'l-Muhelleb'den, o İmran'dan diye dinlemiştir. Bunu da
İbnu'l-Medini ifade etmiştir.
Derim ki: Fakat bu
ifadelerde İbn Sirin'in bu hadisi İmran'dan dinlemediğine dair açık bir ibare
bulunmamaktadır. Eğer hadisi bizzat ondan dinlemediği sabit olsa dahi, bu bu
hadisin sıhhatini etkilemez ve bundan dolayı da İmam Müslim'in kınanması
sözkonusu olamaz. Çünkü o bu rivayeti açıkça sahih olan yollardan sonra
mutabaat olmak üzere zikretmiştir. Bunun benzerleri daha önce de geçti. Doğruyu
en iyi bilen Allah'tır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
18- MÜDEBBER
KÖLEYİ SATMANIN CAİZ OLDUĞU BABI