SAHİH-İ MÜSLİM

ADAK - YEMİN

 

13- KÖLELERLE GEÇİNME VE KÖLESİNE TOKAT ATANIN KEFFARETİ BABI

 

4274-2911- Bana Ebu Kamil, Fudayl b. Husayn el-Cahderi tahdis etti, bize Ebu Avane Firas’DAN tahdis etti, o Zekvan Ebu Salih'den, o Zazan Ebu Ömer'den şöyle dediğini rivayet etti: Bir köleyi azad etmiş iken İbn Ömer'in yanına gittim, Yerden bir çubuk ya da bir şey aldı ve: Bunda bunun kadarı dışında ecir namına bir şey yoktur. Ancak ben Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Her kim kölesine tokat atar yahut onu döverse onun kefareti ona hürriyetini vermesidir" buyururken dinledim.

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 5168

 

 

 

4275-30/2- Bana Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar -lafız İbn Müsenna'ya ait olmak üzere- tahdis edip, dediler ki ... Zazan'ın İbn Ömer'den rivayet ettiğine göre o bir kölesini çağırdı. Sırtında bir iz görünce ona: Senin canını acıttım mı, dedi. Kölesi hayır, dedi. İbn Ömer: Haydi sen hürsün, dedi.

 

(Za'zan, dedi ki): Sonra yerden bir şey alıp: Ecirden benim için bunun ağırlığı kadar dahi bir şey yok. Çünkü ben Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Her kim bir köleye yapmadığı bir şeyin haddi (cezası) olarak vurur yahut ona tokat atacak olursa, şüphesiz onun kefareti ona hürriyetini vermesidir" buyururken dinledim.

 

 

AÇIKLAMA:          (4274) "her kim kölesine tokat atar yahut onu döverse onun kefareti ona hürriyetini vermesidir." İlim adamları der ki: Bu hadis-i şerifte kölelere karşı yumuşak davranarak onlarla iyi bir şekilde geçinip, onlara eziyet etmekten uzak kalınması gereği sözkonusu edilmektedir. Bundan sonraki hadislerde de böyledir. Müslümanlar bu sebep dolayısı ile köleye hürriyetini vermenin vacip olmadığı üzerinde icma etmiş olmakla birlikte bu davranışının günahına kefaret olması ümidi ile mendub görülmüştür. Hadisten kişinin yaptığı zulmü ortadan kaldıracak ameller yapmak da sözkonusu edilmektedir. İlim adamlarının bu durumda köleyi hürriyetine kavuşturmanın vacip olmadığına, bundan sonra gelecek olan Suveyd b. Mukarrir'in rivayet ettiği şu hadisi delil göstermişlerdir: Çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlardan birisi hizmetçilerine bir tokat attığı zaman o cariyelerine hürriyetini vermelerini emir buyurmuş, onlar: Bizim ondan başka hizmetimizi görecek kimsemiz yok deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O halde onu hizmetlerinde kullansınlar. Ne zaman ona ihtiyaçları kalmaz ise onu serbest bıraksınlar" buyurdu.

 

Kadı Iyaz, dedi ki: İlim adamlarının icma ile belirttikleri üzere efendinin kölesine bu kabilden yaptığı herhangi bir iş dolayısı ile köleyi azad etmek icap etmez. Fakat gerektirid bir sebep olmaksızın yara bere bırakacak şekilde dövmek, ateşle yakmak, kölenin bir organını kesmek ya da onu işlemez hale getirmek gibi bundan daha ağır ve müsli niteliğini taşıyan bir iş yapması halinde hükmün ne olacağı hususunda farklı kanaatlere sahiptirler. Malik ve Maliki mezhebine mensup İlim adamları ile Leys'in kanaatine göre bu sebep dolayısı ile kölenin efendisi aleyhine hürriyete kavuşacağı, bununla birlikte kölenin vela hakkının efendisine ait olacağı ama bu yaptığı iş dolayısı ile de devlet yetkilisinin onu cezalandıracağı kanaatindedirler. Diğer ilim adamları ise efendisinin aleyhine kölesi hürriyetini elde etmiş olmaz demişlerdir. Maliki mezhebi alimleri cariyenin başını yahut da kölenin sakalını traş etmesi halinde farklı görüşlere sahiptirler. Malik bu hususta, kölesinin hayalarını burup kısırlaştırdığı için Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in hürriyetine kavuşturduğuna dair Abdullah b. Amr b. el-As'ın rivayet ettiği hadisi delil göstermiştir.

 

(4275) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Her kim kölesine yapmadığı bir işin haddini (cezasını) vursa, yahut ona tokat atsa onun kefareti onu hürriyetine kavuşturmasıdır" şeklindeki bu rivayet ilk rivayette kastedilen herhangi bir günah ve suç olmaksızın onu te'dib etmek ve ona bir şeyler öğretmek maksadı dışında bir sebeple dövmek şeklindeki ilk rivayete mebnidir.

 

"İbn Ömer bir köleyi hürriyetine kavuşturduktan sonra yerden bir çubuk ya da herhangi bir şeyaldı. .. Ona hürriyetini vermesidir." İbn Ömer'in bu hadiste söylediği sözlerinin anlamı şudur: Böyle bir köleyi hürriyetine kavuşturmakta teberru olmak üzere hürriyetine kavuşturulan kölenin ecri yoktur. Bunu hürriyetine kavuşturmak onu dövmenin bir kefaretidir. Bir diğer görüşe göre buradaki (4274) istisna munkatıdır. Bunun munkatı olmayıp muttasıl olduğu ve: Benim bu köleye hürriyetini vermemin tek sebebi Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu işitmemden başkası değildir anlamındadır da denilmiştir.

 

 

 

 

 

4276- .. ./3- Bize bunu Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Veki' tahdis etti, (H.) Bana Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti, bize Abdurrahman tahdis etti, (Veki' ile) ikisi Süfyan'dan, o Firas'dan, Şu'be ve Ebu Avane'nin isnadı ile tahdis etti. İbn Mehdi'nin hadisi rivayetinde: "Yapmadığı bir (işin) haddini (cezasını)" ibaresini zikretmiş, Veki'nin hadisinde "kuluna tokat atan" ibaresi yer almakla birlikte haddi sözkonusu etmemiştir.

 

 

 

4277-31/4- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Abdullah b. Numeyr tahdis etti (H.) Bize İbn Numeyr -lafız ona ait olmak üzere- de tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Süfyan, Seleme b. Kuheyl'den tahdis etti, o Muaviye b. sureyb'den şöyle dediğini rivayet etti: Bir kölemize bir tokat atıp kaçtım. Sonra öğleden az önce geldim ve babamın arkasında namaz kıldım. Babam onu da beni de çağırdıktan sonra (kölemize) ona aynısını vur, dedi. Ama o affetti. Sonra o, dedi ki: Biz Mukarrinoğullarının Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) döneminde sadece bir kadın hizmetçimiz (cariyemiz) vardı. Bizden birisi ona bir tokat attı. Bunun haberi Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ulaşınca: "Ona hürriyetini verin" buyurdu. Onlar: Kendilerinin ondan başka kendilerine hizmet edecek birisinin olmadığını söylediler. Allah Rasulü de: "O halde onu hizmetlerinde çalıştırsınlar, ona ihtiyaçları kalmadığı zaman da onu serbest bıraksınlar" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 5166, 5167; Tirmizi, 1542

 

AÇIKLAMA:          "Bir kölemize bir tokat atıp kaçtım ... sonra: Ona da aynısını vur, dedi., o da affetti." Buradaki "aynısını vur" sözünün anlamının kısas olmak üzere onu cezalandır olduğu söylendiği gibi o sana nasıl vurduysa sen de ona aynı şekilde vur anlamında olduğu da söylenmiştir. Buradaki uygulama kendisine vurulan kölenin gönlünü hoş etmek şeklinde yorumlanmıştır. Yoksa tokat atmak ve benzeri hallerde kısas gerekmemektedir. Bu durumda ancak bir tazir (hafif bir ceza) gerekir. Fakat o bu hususta müsamahakar davranarak bundan dolayı kısas uygulama imkanını ona tanımıştır.

 

Buradan kölelere yumuşak davranmak ve alçakgönüllü muamele teşvik edilmektedir.

 

"Bize hizmet edecek başka bir kimse yoktu." Bütün nüshalarda hizmet eden kişi anlamındaki "hadim" kelimesinin sonunda yuvarlak te yoktur. Bu lafız erkek hakkında kullanıldığı gibi cariye (dişi) hakkında da kullanılır. Yuvarlak te ile "hadimetun" ancak çok az kullanılan şaz bir söyleyiştir. Ben bunu Tehzibul Esma ve'l-lugat adlı eserimde açıklamış bulunmaktayım.

 

 

 

 

4278-32/5- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, Muhammed b. Abdullah b.

Numeyr -lafız Ebu Bekir'e ait olmak üzere- tahdis edip, dedi ki: Bize İbn İdris, Husayn'dan tahdis etti, o Hilal b. Yesaf'dan şöyle dediğini rivayet etti:

Bir yaşlı acele ederek bir hizmetçisine bir tokat vurdu. Süveyd b. Mukarrin bunun üzerine ona: Sen yüzünün hassas yerinden başka vuracak bir yer bulamadın mı? Andolsun ben kendimi Mukarrinoğullarından yedi kişinin yedincisi olarak görmüşümdür. Bizim sadece bir hizmetçimiz vardı. En küçüğümüz ona bir tokat vurunca Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize o cariyeye hürriyetini vermemizi emir buyurdu, dedi.

 

 

AÇIKLAMA:          "Hilal b. Yesaf" ye harfi fethalı ve kesreli (Yisaf diye) söylenebilir. Esaf da söylenir.

 

"Yüzünün hassas yerinden başka vuracak bir yer bulmadın mı?" Yani sen onun yüzünün en hassas yerinden başka vuracak bir yer bulmaktan acze mi düştün? Buradaki "hurrul vech" yüzün yanı ve teninin ince olan kısmı demektir. Her şey için hurr onun en faziletlisi ve en üstünüdür. Bir açıklamaya göre bu sözleri ile sen başka bir şey yapmaktan acze düştün demektir. Aciz oldu, acze düştü anlamındaki "aceze" fiili fasih söyleyişe göre cim fethalıdır. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de de: "Bu karga gibi olmaktan acze mi düştün" (Maide, 31) buyruğunda bu şekilde kullanılmıştır. Kesreli olarak (acize) kullanıldığı da söylenmiştir.

 

"Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize ona hürriyetini vermemizi emir buyurdu." Bu onların hepsinin ona hürriyetinin verilmesine razı oldukları ve bunu bağışladıkları şeklinde yorumlanır. Yoksa tokatı sadece onlardan birisi vurmuştur. Onlar da o tokat vuranın günahına kefaret olmak üzere cariyenin hürriyetine kavuşturulmasına müsamaha ettiler.

 

 

 

 

4279- .. ./6- Bize Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar tahdis edip, dedi ki: Bize İbn Ebu Adiyy, Şu'be'den tahdis etti, o Husayn'den, o Hilal b. Yesar'dan şöyle dediğini rivayet etti: Bizler en-Nu'man b. Mukarrin'in kardeşi Suvayd b. Mukarrir'in evinde bez satıyorduk. Bir cariye dışarı çıktı ve bizden bir adama bir söz söyleyince o da ona bir tokat attı. Bu sefer Suveyd kızdı ve sonra hadisi İbn İdris'in hadisine yakın olarak rivayet etti. 

 

 

 

4280-3317- Bize Abdulvaris b. Abdussamed de tahdis etti, bana babam tahdis etti, bize Şu'be tahdis edip, dedi ki: Muhammed b. el-Münkedir bana: Adın ne, dedi., ben Şu'be, dedim. Bu sefer Muhammed, dedi ki: Bana Ebu Şu'be el-Iraki'nin Suveyd b. Mukarrin'den tahdis ettiğine göre kendisine ait bir cariyeye bir kişi bir tokat attı. Bunun üzerine Suveyd ona: Sen suretin (surete / yüze vurmanın) haram kılınmış olduğunu bilmiyor musun, dedi. (Devamla) şunları söyledi: Andolsun ben kendimi Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte kardeşlerimin yedincisi olarak görmüştüm. Yalnız bir hizmetçimiz vardı. Bizden bir kişi kalkıp ona bir tokat atın ca Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize ona hürriyetini vermemizi emir buyurdu.

 

 

AÇIKLAMA:          "Suretin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) haram kılındığını bilmiyor musun?" burada başka bir hadisteki: "Sizden biriniz köleyi döverse yüze -saygıdan dolayı- vurmaletan uzak dursun" hadisine bir işaret vardır. Çünkü insanın güzellikleri, latif ve değerli organları yüzdedir. Yüzde bir çirkinlik yahut da bir iz meydana gelecek olursa çirkinleşir.

 

 

 

 

4281- .. ./8- Bunu bize İshak b. İbrahim ve Muhammed b. el-Müsenna da Vehb b. Cerir’DEN tahdis etti, bize Şu'be haber verip, dedi ki: Muhammed b. el-Munkedir bana: Adın ne, dedi. sonra hadisi Abdussamed'in hadisi gibi rivayet etti.

 

 

 

4282-34/9- Bize Ebu Kamil el-Cahderi tahdis etti, bize Abdulvahid -yani b. Ziyad- tahdis etti, bize A'meş, İbrahim et-Teymi'den tahdis etti, o babasından şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Mesud el-Bedri, dedi ki: Kamçı ile bir kölemi dövüyordum. Arkamdan: "Bil ki ey Ebu Mesud" diye bir ses işittim. Öfkemden algdayamadım. Bana yaklaşınca bir de ne göreyim meğer O, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) imiş ve O bana: "Bil ki ey Mesud bil ki ey Ebu Mesud" diyordu. (Ebu Mesud), dedi ki: Derhal kamçıyı elimden bıraktım. O: "Bil ki ey Ebu Mesud, şüphesiz Şanı Yüce ve Mübarek Allah senin bu köleye güç yetirdiğinden daha fazla senin üzerinde muktedirdir" buyurdu. Ben de bunun üzerine: Bundan sonra ebediyen bir köleye vurmayacağım, dedim.

 

 

Diğer tahric: Tirmizi, 1948

 

AÇIKLAMA:          Ebu Mesud ile ilgili hadiste "kamçı ile kölesini dövdü ... " Bu hadis ile köleye yumuşak davranmak ve öğüt vermek teşvik edilmekte, affedici olmaya, öfkeyi yenmeye ve yüce Allah'ın kullarına hilm ve yumuşaklıkla muamele ettiği gibi hilm ile muamele etmeye dikkat çekilmektedir.

 

 

 

 

4283- .. ./10- Bunu bize İshak b. İbrahim de tahdis etti, bize Cerir haber verdi. (H.) Bana Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize Muhammed b. Humeyd -ki o el-Ma'meri'dir- Süfyan'dan tahdis etti. (H.) Bana Muhammed b. Rafi'de tahdis etti, bize Abdurrezzak tahdis etti, bize Süfyan haber verdi. (H.) Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Affan tahdis etti, bize Ebu Avane tahdis etti, hepsi A'meş'den Abdulvahid'in isnadı ile onun hadisine yakın olarak rivayet etti. Ancak Cerir'in hadisinde: Onun heybetinden dolayı kamÇı elimden düşüverdi demektedir.

 

 

AÇIKLAMA:          "Bize Muhammed b. Hamid el-Ma'meri tahdis etti." el-Ma'meri nisbetinde mim harfi fethalı ayn harfi sakindir. Ona el-Ma'meri denilmesinin sebebi Ma'mer b. Raşid'e gitmek üzere yolculuk yapmış olmasıdır. Çünkü o Ma'merin rivayet ettiği hadisleri yakından takib ederdi.

 

 

 

 

4284-35/11- Bize Ebu Kureyb Muhammed b. el-Ala da tahdis etti. Bize Ebu Muaviye tahdis etti. .. Ebu Mesud el-Ensarı, dedi ki: Bir kölemi dövüyordum. Arkamdan: "Bil ki ey Mesud şüphesiz Allah senin buna güç yetirdiğinden daha çok muktedirdir"diyen bir ses işitince dönüp baktım. Onun Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) olduğunu görüverdim. Derhal: Ey Allah'ın Rasulü! Allah'ın rızası için o hürdür. Allah Rasulü: "Eğer böyle yapmamış olsaydın kesinlikle ateşin alevi seni yalardı -yahut mutlaka ateş sana dokunurdu-" buyurdu.

 

 

AÇIKLAMA:          "Ebu Mesud'un rivayetine göre o bir kölesini dövmekte iken ... Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in himayesine sığınıyorum deyince onu bıraktı." İlim adamları der ki: Muhtemelen Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in seslenişini duymadığı gibi aşırı öfkesinden ötürü ilk defadaki sığınmasını da duymamıştır. Yahut da Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in himayesine sığınınca yakınında olduğundan ötürü kendisine geldi, dikkat etti.

 

 

 

 

4285-36/12- Bize Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar -lafız İbnu'l-Müsenna'ya ait olmak üzere- tahdis edip dediler ki: Bize İbn Adiy, Şu'be’den tahdis etti. O, Süleyman'dan, o İbrahim et-Teymi'den, o babasından o Ebu Mesud’DAN rivayete göre kölesini dövmekte iken kölesi:

Allah'a sığınırım, demeye başladı. O da onu dövmeye devam etti. Derken:

Allah rasulüne sığınırım, deyince onu bıraktı. Bunun üzerine Allah rasulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'a yemin ederim, Allah, senin gücünün buna yettiğinden daha fazla sana muktedirdir" buyurdu. O da derhal onu hürriyetine kavuşturdu. 

 

 

 

4286- ... /13- Bunu bana Bişr b. Halid de tahdis etti, bize Muhammed -yani b. Cafer- Şu'be'den bu isnad ile tahdis etti, ama onun: Allah'a sığınınm, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in himayesine sığınırım sözlerini zikretmedi.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

14- KÖLESİNE ZİNA İFTİRASINDA BULUNAN KİMSENİN BU İŞİNİN VEBALİNİN AĞIR OLDUĞU BABI