SAHİH-İ MÜSLİM |
YEMİN |
باب من
حلف باللات
والعزى،
فليقل: لا إله
إلا الله
7- LAT VE UZZA ADINA
YEMİN EDEN BİR KİMSE ''LA İLAHE İLLALLAH'' DEYİVERSİN BABI
5 - (1647) حدثني
أبو الطاهر.
حدثنا ابن وهب
عن يونس. ح وحدثني
حرملة بن
يحيى. أخبرنا
ابن وهب.
أخبرني يونس
عن ابن شهاب.
أخبرني حميد
بن عبدالرحمن
بن عوف؛ أن
أبا هريرة قال
: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم (من حلف
منكم، فقال في
حلفه: باللات.
فليقل: لا إله
إلا الله. ومن
قال لصاحبه:
تعال أقامرك.
فليتصدق).
4236-511-
Bana Ebu't-Tahir tahdis etti, bize İbn Vehb, Yunus'dan haber verdi (H.) Bana
Harmele b. Yahya tahdis etti, bana İbn Vehb haber verdi, bana Yunus, İbn
Şihab'dan haber verdi, bana Humeyd b. Abdurrahman b. Avf'ın haber verdiğine
göre Ebu Hureyre, dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sizden kim yemin edip de yemin ederken Lat adına derse La İlahe İllallah
deyiversin. Kim de arkadaşına: Gel seninle kumar oynayalım derse, sadaka
versin" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
4860, 6107, 6301, 6650; Ebu Davud, 3247; Tirmizi, 1545; Nesai, 3784; İbn Mace,
2096 -muhtasar-
(1647) - وحدثني
سويد بن سعيد.
حدثنا الوليد
بن مسلم عن
الأوزاعي. ح
وحدثنا إسحاق
بن إبراهيم
وعبد بن حميد.
قالا: حدثنا
عبدالرزاق.
أخبرنا معمر.
كلاهما عن
الزهري، بهذا
الإسناد.
وحديث معمر
مثل حديث
يونس. غير أنه
قال (فليتصدق
بشيء). وفي
حديث
الأوزاعي (من
حلف باللات
والعزى(.
قال
أبو الحسين
مسلم: هذا
الحرف (يعني
قوله: تعال
أقامرك
فليتصدق) لا
يرويه أحد غير
الزهري. قال:
وللزهري نحو
من تسعين
حديثا يرويه
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم لا
يشاركه فيه
أحد بأسانيد
جياد.
4237-..../2-
Bana Süveyd b. Said de tahdis ett, bize Velid b. Müslim, Evzai'den tahdis etti
(H.) Bize İshak b. İbrahim ve Abd b. Humeyd de tahdis edip dediler ki: Bize
Abdürrezzak tahdis etti, bize Ma'mer haber verdi, her ikisi Hadesan'den bu
isnad ile rivayet etti. Ma'mer'in hadisi, Yunus'un hadisi gibidir. Ancak o:
"Bir şeyler sadaka versin" demiştir. Evzai'nin hadisi rivayetinde de:
"Kim Lat ve Uzza adına yemin ederse" denilmektedir.
Ebu'l-Huseyn Müslim,
dedi ki: Bu harf yani: "Gel seninle kumar oynayalım (derse) sadaka
versin" sözünü Hadesan'den başka kimse rivayet etmemektedir. Ayrıca
Hadesan'nin Nebi {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diye rivayet ettiği doksana
yakın hadisi vardır ki, kimse bu hadisleri onunla ortak olarak ceyyid
senetlerle rivayet etmemektedir.
6 - (1648) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا
عبدالأعلى عن
هشام، عن
الحسن، عن
عبدالرحمن بن
سمرة. قال : قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم (لا
تحلفوا
بالطواغي ولا
بآبائكم(.
4238-6/3-
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Abdulala Hişam'dan tahdis etti, o
Hasan'dan, O Abdurrahman b. Semura'dan şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Tağutlar adına da babalarınız adına da
yemin etmeyin" buyurdu.
Diğer tahric: Nesai,
3783; İbn Mace, 2095
AÇIKLAMA: (4236-4237)
"Sizden kim yemin edip de yemin ederken Lat ve Uzza adına derse hemen La
ilahe illallah deyiversin" bu hadis-i şerifte derhal la ilahe illallah
demeyi yemin edenin yemini ile putların suretini tazim etmek işini işlediğinden
dolayıdır. Mezhep alimlerimiz der ki: Lat ve Uzza ve onlar dışındaki herhangi
bir put adına yemin eden yahut: Bunu yaparsam ben yahudi olayım yahut hristiyan
olayım ya da İslam’DAN çıkayım yahut Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
uzak kalayım ya da buna benzer bir söz söyleyecek olursa bu yemin olmaz. Aksine
ona yüce Allah'tan mağfiret dilemesi ve la ilahe illallah demesi gerekir. Onun
için ayrıca kefaret gerekmez., dediğini yapıp yapmaması arasında da bir fark
yoktur. Şafii, Malik ve ilim adamlarının çoğunluğunun kanaati budur. Ebu Hanife
ise şöyle demektedir: Bütün bu hususlarda kefaret gerekir. "Ben bidatçi
olayım" yahut "Nebi {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den uzak
kalayım" ya da: Yahudilik adına yemin ederim" demesi hali
müstesnadır. Ebu Hanife bu görüşüne yüce Allah'ın: Zıhar yapan kimseye
kefarette bulunmayı farz kılmasını delil göstermiştir. Çünkü bu münker ve yalan
bir sözdür. Bu gibi hususlara yemin etmek de münker ve yalandır.
Mezhep alimlerimiz ve
cumhur ise bu hadisin zahirini delil göstermişlerdir. Çünkü Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) böyle yemin eden birisine sadece La ilahe illallah demesini
emir buyurmuş ve kefareti sözkonusu etmemiştir. Diğer taraftan asl olan bu
hususta şer'i hüküm sabit oluncaya kadar kefaretin sözkonusu olmamasıdır.
Hanefi alimlerinin zıhara kıyas yapmaları ise onların istisna ettikleri bu
hususlar ile çürütülür. Allah en iyi bilendir.
"Kim arkadaşına,
gel seninle kumar oynayalım derse sadaka versin" buyruğu ile ilgili olarak
ilim adamları der ki: Sadaka vermesini emretmesi böyle bir masiyeti söylemek
sebebi ile kazandığı günahına kefaret olması içindir. Hattabi, dedi ki: Yani
kumar oynarken bahiste koymayı sözkonusu ettiği bir miktarı sadaka olarak
versin. Ama muhakkiklerin kabul ettikleri ve hadisin zahirinden anlaşılan doğru
hüküm, özel olarak böyle bir miktarın tahsis edilemeyeceğidir. Aksine kendisine
sadaka denilebilecek kolayına gelen bir miktarı sadaka olarak verir. Bunu
Müslim'in rivayet ettiği: "Bir şeyler tasadduk etsin" rivayeti de
desteklemektedir. Kadı Iyaz, dedi ki: Bu hadis-i şerifte cumhurun şu görüşünün
lehine bir delil bulunmaktadır: Masiyet işlemeye dair verilen karar eğer kalpte
yer edecek olursa onun aleyhine yazılan bir günah olur. Halbuki kalpte yer
etmeden gelip geçiveren masiyet isteği böyle değildir. Me5ele açık bir şekilde
kitabın baş taraflarında geçmiş bulunmaktadır.
(4238) "Tağutlarla:
da babalarınız adına da yemin etmeyin" bu hadis-i şerif de Lat ve Uzza
adına yemin etmeyi yasaklayan önceki hadis gibidir. Dil bilginleri ve garibul
hadıs alımİeri der ki: (Hadiste geçen lafzı ile) tavari (tağutlar) putlar
demektir. Tekili "tagiye'' diye gelir. İşte bu Devslilerin tağiyesi
(putu)dur sözü de buradan gelmektedir ki, onların putları ve mabutları
anlamındadır. Kafirlerin ona ibadet etmesi sebebi ile tuğyan ederek haddi
aşmalarından ötürü mastar kelime ona ad olmuştur. Çünkü onların tuğyan edip,
kafir olmalarının sebebi odur. Esasen tazim veya başka bir hususta sınırı aşan
her bir kimse tuğyan etmiş olur. Buna göre tuğyan, sınırı aşmak demektir. Yüce
Allah'ın: "Su haddini aşınca" (Hakka, 11) buyurmaktadır ki, sınırını
aşıp geçince demektir.
Burada "tavağlt
(tağutlar)" ile kafirlerden tuğyan edip şer ve kötülükte atışılan miktarı
aşan kimselerin -ki bunlar onların büyükleri ve ileri gelenleridir- kastedilmiş
olması da mümkündür denilmiştir.
Bu hadis-i şerif
Müslim'den başka kaynaklarda: "Tağutlarla yemin etmeyin" şeklinde rivayet
edilmiştir ki bu da put demek olan "tağut"un çoğuludur. Tağut şeytan
hakkında da kullanılır. Tağut lafzı hem tekil hem çoğul hem müzekker hem
müennes olabilir. Nitekim yüce Allah: "Tağuta ibadet etmekten uzak
duranlar" (Zümer, 17); "Onlar kendisini inkar etmekle emrolundukları
tağutun hükmüne başvurmak isterler" (Nisa, 60) buyurmaktadır .
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: