SAHİH-İ MÜSLİM

ADAK - YEMİN

 

7- LAT VE UZZA ADINA YEMİN EDEN BİR KİMSE ''LA İLAHE İLLALLAH'' DEYİVERSİN BABI

 

4236-511- Bana Ebu't-Tahir tahdis etti, bize İbn Vehb, Yunus'dan haber verdi (H.) Bana Harmele b. Yahya tahdis etti, bana İbn Vehb haber verdi, bana Yunus, İbn Şihab'dan haber verdi, bana Humeyd b. Abdurrahman b. Avf'ın haber verdiğine göre Ebu Hureyre, dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sizden kim yemin edip de yemin ederken Lat adına derse La İlahe İllallah deyiversin. Kim de arkadaşına: Gel seninle kumar oynayalım derse, sadaka versin" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 4860, 6107, 6301, 6650; Ebu Davud, 3247; Tirmizi, 1545; Nesai, 3784; İbn Mace, 2096 -muhtasar-

 

 

 

4237-..../2- Bana Süveyd b. Said de tahdis ett, bize Velid b. Müslim, Evzai'den tahdis etti (H.) Bize İshak b. İbrahim ve Abd b. Humeyd de tahdis edip dediler ki: Bize Abdürrezzak tahdis etti, bize Ma'mer haber verdi, her ikisi Hadesan'den bu isnad ile rivayet etti. Ma'mer'in hadisi, Yunus'un hadisi gibidir. Ancak o: "Bir şeyler sadaka versin" demiştir. Evzai'nin hadisi rivayetinde de: "Kim Lat ve Uzza adına yemin ederse" denilmektedir.

Ebu'l-Huseyn Müslim, dedi ki: Bu harf yani: "Gel seninle kumar oynayalım (derse) sadaka versin" sözünü Hadesan'den başka kimse rivayet etmemektedir. Ayrıca Hadesan'nin Nebi {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diye rivayet ettiği doksana yakın hadisi vardır ki, kimse bu hadisleri onunla ortak olarak ceyyid senetlerle rivayet etmemektedir. 

 

 

 

4238-6/3- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Abdulala Hişam'dan tahdis etti, o Hasan'dan, O Abdurrahman b. Semura'dan şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Tağutlar adına da babalarınız adına da yemin etmeyin" buyurdu. 

 

 

Diğer tahric: Nesai, 3783; İbn Mace, 2095

 

AÇIKLAMA:          (4236-4237) "Sizden kim yemin edip de yemin ederken Lat ve Uzza adına derse hemen La ilahe illallah deyiversin" bu hadis-i şerifte derhal la ilahe illallah demeyi yemin edenin yemini ile putların suretini tazim etmek işini işlediğinden dolayıdır. Mezhep alimlerimiz der ki: Lat ve Uzza ve onlar dışındaki herhangi bir put adına yemin eden yahut: Bunu yaparsam ben yahudi olayım yahut hristiyan olayım ya da İslam’DAN çıkayım yahut Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den uzak kalayım ya da buna benzer bir söz söyleyecek olursa bu yemin olmaz. Aksine ona yüce Allah'tan mağfiret dilemesi ve la ilahe illallah demesi gerekir. Onun için ayrıca kefaret gerekmez., dediğini yapıp yapmaması arasında da bir fark yoktur. Şafii, Malik ve ilim adamlarının çoğunluğunun kanaati budur. Ebu Hanife ise şöyle demektedir: Bütün bu hususlarda kefaret gerekir. "Ben bidatçi olayım" yahut "Nebi {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den uzak kalayım" ya da: Yahudilik adına yemin ederim" demesi hali müstesnadır. Ebu Hanife bu görüşüne yüce Allah'ın: Zıhar yapan kimseye kefarette bulunmayı farz kılmasını delil göstermiştir. Çünkü bu münker ve yalan bir sözdür. Bu gibi hususlara yemin etmek de münker ve yalandır.

 

Mezhep alimlerimiz ve cumhur ise bu hadisin zahirini delil göstermişlerdir. Çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böyle yemin eden birisine sadece La ilahe illallah demesini emir buyurmuş ve kefareti sözkonusu etmemiştir. Diğer taraftan asl olan bu hususta şer'i hüküm sabit oluncaya kadar kefaretin sözkonusu olmamasıdır. Hanefi alimlerinin zıhara kıyas yapmaları ise onların istisna ettikleri bu hususlar ile çürütülür. Allah en iyi bilendir.

 

"Kim arkadaşına, gel seninle kumar oynayalım derse sadaka versin" buyruğu ile ilgili olarak ilim adamları der ki: Sadaka vermesini emretmesi böyle bir masiyeti söylemek sebebi ile kazandığı günahına kefaret olması içindir. Hattabi, dedi ki: Yani kumar oynarken bahiste koymayı sözkonusu ettiği bir miktarı sadaka olarak versin. Ama muhakkiklerin kabul ettikleri ve hadisin zahirinden anlaşılan doğru hüküm, özel olarak böyle bir miktarın tahsis edilemeyeceğidir. Aksine kendisine sadaka denilebilecek kolayına gelen bir miktarı sadaka olarak verir. Bunu Müslim'in rivayet ettiği: "Bir şeyler tasadduk etsin" rivayeti de desteklemektedir. Kadı Iyaz, dedi ki: Bu hadis-i şerifte cumhurun şu görüşünün lehine bir delil bulunmaktadır: Masiyet işlemeye dair verilen karar eğer kalpte yer edecek olursa onun aleyhine yazılan bir günah olur. Halbuki kalpte yer etmeden gelip geçiveren masiyet isteği böyle değildir. Me5ele açık bir şekilde kitabın baş taraflarında geçmiş bulunmaktadır.

 

(4238) "Tağutlarla: da babalarınız adına da yemin etmeyin" bu hadis-i şerif de Lat ve Uzza adına yemin etmeyi yasaklayan önceki hadis gibidir. Dil bilginleri ve garibul hadıs alımİeri der ki: (Hadiste geçen lafzı ile) tavari (tağutlar) putlar demektir. Tekili "tagiye'' diye gelir. İşte bu Devslilerin tağiyesi (putu)dur sözü de buradan gelmektedir ki, onların putları ve mabutları anlamındadır. Kafirlerin ona ibadet etmesi sebebi ile tuğyan ederek haddi aşmalarından ötürü mastar kelime ona ad olmuştur. Çünkü onların tuğyan edip, kafir olmalarının sebebi odur. Esasen tazim veya başka bir hususta sınırı aşan her bir kimse tuğyan etmiş olur. Buna göre tuğyan, sınırı aşmak demektir. Yüce Allah'ın: "Su haddini aşınca" (Hakka, 11) buyurmaktadır ki, sınırını aşıp geçince demektir.

 

Burada "tavağlt (tağutlar)" ile kafirlerden tuğyan edip şer ve kötülükte atışılan miktarı aşan kimselerin -ki bunlar onların büyükleri ve ileri gelenleridir- kastedilmiş olması da mümkündür denilmiştir.

 

Bu hadis-i şerif Müslim'den başka kaynaklarda: "Tağutlarla yemin etmeyin" şeklinde rivayet edilmiştir ki bu da put demek olan "tağut"un çoğuludur. Tağut şeytan hakkında da kullanılır. Tağut lafzı hem tekil hem çoğul hem müzekker hem müennes olabilir. Nitekim yüce Allah: "Tağuta ibadet etmekten uzak duranlar" (Zümer, 17); "Onlar kendisini inkar etmekle emrolundukları tağutun hükmüne başvurmak isterler" (Nisa, 60) buyurmaktadır .

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

8- BİR HUSUSA YEMİN EDİP DE BAŞKASININ ONDAN HAYIRLI OLDUĞUNU GÖREN KİMSENİN HAYIRLI OLANI YAPIP YEMİNİNİN KEFFARETİNDE BULUNMASININ TEşVİK EDİLDİĞİ BABI