SAHİH-İ MÜSLİM

HİBE

 

4- UMRA (BİR MÜLKÜ BİRİSİNE ÖMÜR BOYU BAGIŞLAMAK) BABI

 

4164-20/1- Bize Yahya b. Yahya tahdis edip, dedi ki: Malik'e İbn Şihab'dan rivayetini okudum, o Ebu Seleme b. Abdurrahman'dan, o Cabir b. Abdullah'tan rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Herhangi bir kimseye hem kendisine hem soyundan gelecek olanlara bir gayrimenkul mülk olarak (umra) verilecek olursa şüphesiz ki o kendisine verilen kişiye ait olur. Onu verene bir daha geri dönmez. Çünkü o hakkında mirasın cereyan ettiği bir bağışta bulunmuştur. "

 

Diğer tahric: Buhari, 2625; Ebu Davud, 3550, 3552, 3553, 3554; Tirmizi, 3148; Nesai, 3744, 3745, 3747 -3754; İbn Mace, 2380

 

 

 

4165-21/2- Bize Yahya b. Yahya ve Muhammed b Rumh tahdis edip, dedi ki: Bize Leys haber verdi (H.) Bize Kuteybe de tahdis etti, bize Leys, İbn Şihab'dan tahdis etti, o Ebu Seleme'den, o Cabir b. Abdullah'tan şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim: "Her kim bir kimseye ona ve soyundan geleceklere bir umra bağışlayacak olursa artık onun söylediği bu söz onun bu şekilde verdiği mülkteki hakkını sona erdirmiş olur ve orası kendisine verilen kişiye ve onun soyundan gelecek olanlara ait olur. "

 

Ancak Yahya hadisi rivayetinin baş tarafında: "Herhangi bir kimseye bir umra verilecek olursa o kendisinin ve soyundan gelecek olanlarındır" demiştir.

 

 

 

4166-22/3- Bana Abdurrahman b. Bişr el-Abdi tahdis etti, bize Abdurrezzak haber verdi, bize İbn Cureyc haber verdi, bana İbn Şihab, Umre ve Umra'nın sünneti hakkında Ebu Seleme b. Abdurrahman'ın rivayet ettiği bir hadis olarak naklettiğine göre Cabir b. Abdullah el-Ensarı ona (Ebu Seleme'ye) haber verdiği üzere Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bir kimse bir başkasına hem kendisine hem soyundan geleceklere bir mülkü umra yolu ile vererek: Ben bunu sana ve senin soyundan geleceklere sizden bir kişi kaldığı sürece bağışladım dese, o mülk kendisine verilenlere ait olur ve bir daha o ilk sahibine geri dönmez. Çünkü o, o mülkü hakkında mirasa göre paylaştırmanın gerçekleştiği bir bağışta bulunmuş olur. "

 

 

 

4167-23/4- Bize İshak b. İbrahim ve Abd b. Humeyd -lafız Abd'e ait olmak üzere- tahdis edip, dediler ki: Bize Abdurrezzak haber verdi, bize Ma'mer, Hadesan'den haber verdi, o Ebu Seleme'den, o Cabir'den şöyle dediğini rivayet etti: Şüphesiz Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem}'in geçerli kabul ettiği umra (bağışı) bir kimsenin bu senin ve senin soyundan geleceklerin olsun demesi sureti ile olur. Ancak: Bu sen yaşadığın sürece senindir diyecek olursa o taktirde tekrar sahibine geri döner.

Ma'mer, dedi ki: Hadesan de bu hadise göre fetva verirdi.

 

 

AÇIKLAMA:          Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): (4164): "her kime kendisine ve soyundan geleceklere bir umra (yolu ile bir mülk) bağışlanacak olursa ... " buyurmaktadır. Bir rivayette (4165) "her kim birisine hem kendisine hem soyundan geleceklere bir umra verecek olursa ... " buyurmaktadır.

 

Hadis-i şerifteki (4165) ''ondaki hakkını kesip koparmış olur ve o (mülk) kendisine umra olarak verdiği kişinin ve soyundan geleceklerin olur" bir rivayette (4167) "Cabir, dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in geçerli kıldığı umra ... " (bundan sonra gelecek olan 4169) rivayette "Cabir: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: Umra kendisine bağışlanan kimseye aittir" buyurduğu bir diğer rivayette (4178) "Umra caizdir" bir başkasında (4179) "umra miras olur" buyurduğu kaydedilmektedir.

 

Bizim mezhep alimlerimiz ve diğer ilim adamları der ki: Umra bir kimsenin bir diğerine -mesela- bu evi sana umra olarak verdim. Yahut da, ben bunu sana ömrün vefa ettikçe yahut hayatta kaldığın sürece ya da yaşadığın sürece ya da hayatta olduğun sürece ya da diri kaldığın sürece ya da bu anlamda bunu ifade edecek bir söz söyleyerek, sana verdim demesi ile olur. Akit ise bir kimsenin soyları devam ettiği sürece soyundan gelen çocukları zürriyeti demektir.

 

Mezhep alimlerimiz der ki: Umranın üç durumu vardır: Birinci durum, bir kimsenin diğerine ben bu evi sana umra olarak (ömür boyu) bağışladım, sen ölürsen senin mirasçılarının yahut da senin soyundan gelecek olanlarındır demesidir. Böyle bir umranın sahih olduğunda görüş ayrılığı yoktur. Bu lafzı söylemekle diğeri de bu evin mülkiyetine sahip olur. Böyle bir söz bir hibedir. Ama uzun ifade kullanarak yapılmış bir hibedir. Kişi öldükten sonra ev onun mirasçılarına ait olur. Kendisine bu bağışın yapıldığı kişinin mirasçısı yoksa beytülmale ait olur ve İmam Malik'in kanaatine muhalif olarak hiçbir durumda bağışlayanın mülkiyetine geri dönmez.

 

İkinci durum, sadece ben bunu sana umra olarak verdim deyip, kendisinin dışındakileri sözkonusu etmemesi ile olur. Bu şekildeki bir akdin sıhhati hususunda Şafii'nin iki görüşü vardır. Yeni görüşü olan daha sahih olanlarına göre bu umra akdi sahih olup, bunun hükmü birincinin hükmü gibidir. İkinci görüşü olan kadim görüşü ise böyle bir akit batıldır.

 

Bazı mezhep alimlerimiz der ki: Aslında Şafii'nin eski (kadim) görüşüne göre o ev kendisine umra verilen kişiye hayatta kaldığı sürece ait olur. Öldüğü taktirde onu bağışlayana ya da onun mirasçılarına geri döner. Çünkü o evi ona yalnızca hayatta kaldığı sürece tahsis etmiştir. Kimi Şafii alimi de şöyle demiştir: Kadim görüşüne göre böyle bir akit ariyet akdi olup bu bağışı yapan bir kimse ne zaman isterse onu geri alır. Eğer ölürse mirasçılarına geri döner.

 

Üçüncü durum ise bir kimsenin diğerine bu evi ben sana sen hayatta kaldığın sürece verdim, sen ölecek olursan bana ya da eğer ölmüş isem benim mirasçılarıma geri dönecektir demesi ile olur. Böyle bir akdin sahih olup olmadığı hususunda mezhep alimlerimiz arasında görüş ayrılığı vardır. Kimileri bunun batıl olduğunu söylemiş ise de onlara göre daha sahih olan bu akdin de sahih olacağıdır, bunun da hükmü birinci durumun hükmü gibi olur. Mezhep alimlerimiz "umra caizdir" şeklindeki mutlak olarak gelmiş sahih hadislere itimat ederek bu hadis dolayısı ile de fas it şartların kıyasına yönelmemişlerdir.

 

Ama daha sahih olan bütün durumlarda akdin sahih olacağı ve kendisine bağış yapılan kimsenin böyle bir yere tam bir mülkiyet ile malik olacağıdır. Aldığı bu bağışta satmak ve bunun dışındaki diğer suretlerle tasarruf etmek hakkı olur. Mezhebimizin görüşü budur.

 

İmam Ahmed, dedi ki: Belli bir vakit ile sınırlandırılan değil de mutlak olarak umra (sınırlı bir zamanı olmayan umra) sahihtir. Malik de kendisinden gelen en meşhur rivayete göre um ra bütün durumlarda -mesela- evin menfaatlerinin mülkiyet olarak verilmesi demektir. Umra akdinde hiçbir halde evin rakabesine (taşınmaz olan kısmına, mülkiyetinin tamamına) malik olmaz demiştir.

 

Ebu Hanife ise bizim mezhebimize yakın bir şekilde sahih olacağını söylemiştir. Sevri, Hasan b. Salih ve Ebu Ubeyde'de böyle demiştir. Şafii ve ona muvafakat edenlerin delili bu sahih hadislerdir. Allah en iyi bilendir.

 

 

 

 

4168-24/5- Bize Muhammed b. Rafi' tahdis etti ... Ebu Seleme b. Abdurrahman, Cabir -ki ab. Abdullah'dır-den rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir kimseye ve onun soyundan gelecek olanlara bir mülkü umra olarak veren kimse hakkında onun dönüşü olmamak üzere o kişiye ait olduğuna ve artık veren kimsenin onun hakkında herhangi bir şart koşmasının ya da istisna yapmasının caiz olmadığına hüküm vermiştir. Ebu Seleme, dedi ki: Çünkü o hakkında mirasın cereyan ettiği bir bağışta bulunmuş ve böylelikle miras hakkı onun koşacağı şartı geçersiz kılmıştır.

 

 

 

4169-25/6- Bize Ubeydullah b. Ömer el-KavarM tahdis etti. .. Ebu Seleme b. Abdurrahman tahdis edip, dedi ki: Cabir b. Abdullah'ı şöyle derken dinledim: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):"Umra kendisine bağış yapılan kimseye aittir" buyurdu.

 

 

 

4170- .. ./7- Bunu bize Muhammed. b. el-Müsenna du tahdis etti... Ebu Seleme b. Abdurrahman, Cabir b. Abdullah'tan tahdis ettiğine göre Allah'ın Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu deyip aynısını rivayet etti.

 

 

 

4171- .. ./8- Bize Ahmed b. Yunus tahdis etti, bize Zuheyr tahdis etti, bize Ebu Zubeyr, Cabir’DEN tahdis etti deyip bu hadisi Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e merfu olarak rivayet etti. (H.)

 

 

 

4172-26/9- Bize Yahya b. Yahya da -ki lafız ona aittir- tahdis etti. Bize Ebu Hayseme, Ebu Zubeyr’DEN haber verdi, o Cabir’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Mallarınızı ellerinizle tutun ve onları ifsat etmeyin. Çünkü her kim umra olarak bir bağışta bulunacak olursa o hayatta kalsa da ölse de umra verdiği kimseye ve onun soyundan gelecek olanlara ait olur" buyurdu.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

4173-27/10- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Muhammed b.

Bişr tahdis etti, bize Haccac b. Ebu Osman tahdis etti, (H.) Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim de Veki'den tahdis etti, o Süfyan'dan rivayet etti. (H.) Bize Abdulvaris b. Abdüssamed de tahdis etti, bana babam dedemden tahdis etti, o Eyyub'dan rivayet etti, bunların hepsi Ebu Zubeyr'den, o Cabir'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den Ebu Hayseme'nin rivayet ettiği hadis ile aynı manada hadisi rivayet etti. Eyyub'un hadisinde ise şu fazlalık bulunmaktadır: O, dedi ki: Ensar, Muhacirlere umra yoluyla mülklerini bağışlamaya koyulunca Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Mallarınızı elinizde tutun" buyurdu.

 

Diğer tahric: Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Muhammed b. Bişr'in rivayetini Nesai, 3739; Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim'in rivayetini yalnız Müslim rivayet etmiştir; Abdulvaris b. Abdüssamed'in babasından rivayetini de yalnız Müslim rivayet etmiştir;

 

 

 

4174-28/11- Bana Muhammed b. Rafi' ve İshak b. Mansur -lafız İbn Rafi'e ait olmak üzere- tahdis edip, dediler ki: Bize Abdurrezzak tahdis etti, bize İbn Cureyc haber verdi, bana Ebu Zubeyr Cabir’DEN şöyle dediğini haber verdi: Medine'de bir kadın bir bahçesini bir oğluna umra olarak verdi. Sonra o kadının oğlu vefat etti. Annesi de ondan sonra vefat etti ve geriye bir oğul bıraktı. Bu oğlun da umra veren kadının oğulları olan kardeşleri de vardı. Umra veren kadının oğlu: Bahçe bize döndü, dedi. Kendisine umra verilmiş (ve ölmüş) adamın oğulları ise: Hayır, hayatta iken de ölümünden sonra da bu babamıza aitti, dediler. Sonunda Osman'ın azadlısı Tarık'ın huzuruna gidip davalaştılar. O da Cabir'i çağırdı. Cabir Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in umranın sahibine ait olduğuna dair hüküm verdiğine şahitlik etti. Bunun üzerine Tarık da böylece hüküm verdi. Sonra da Abdulmelik'e mektup yazarak bunu haber verdi ve Cabir'in şahitliğini de ona bildirdi. Abdulmelik de ona: Cabir doğru söylemiştir deyince Tarık da bunu geçerli kabul edip uygulamaya koyuldu. İşte bu bahçe bu güne kadar kendisine umra verilen o kişinin çocuklarının elinde bulunmaktadır.

 

Diğer tahric: Nesai, 3738

 

 

 

4175-29/12- Bize Ebu Bekr b, Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim -lafız Ebu Bekr'e ait olmak üzere- tahdis etti. İshak: Bize Süfyan b. Uyeyne, Amr'dan haber verdi derken, Ebu Bekr tahdis etti, dedi. Amr, Süleyman b. Yesar'dan rivayet ettiğine göre Tarık, Cabir b. Abdullah'ın Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diye naklettiği hadis dolayısı ile umranın mirasçıya ait olduğuna hüküm verdi.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

4176-30/13- Bize Muhammed b. el-Müsenna ve Muhammed b. Beşşar tahdis edip, dedi ki: ... Cabir b. Abdullah, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den: "Umra caizdir" buyurduğunu rivayet etti.

 

Diğer tahric: Buhari, 2626; Nesai, 3732, 3762

 

 

 

4177-31/14- Bize Yahya b. Habib el-Harisi tahdis etti... Cabir, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den: "Umra ehline ait bir mirastır" buyurdu.

 

 

 

4178-32/15- Bize Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar tahdis edip, dedi ki: Bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be, Katade'den tahdis etti, o Nadr b. Enes'den, o Beşir b. Nehik'den, o Ebu Hureyre'den, o Nebi Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den: "Umra caizdir" buyurduğunu rivayet etti.

 

Diğer tahric: Buhari, 2226; Ebu Davud, 3548; Nesai, 3757, 3759;

 

 

 

4179- .. ./16- Bunu bana Yahya b. Habib de tahdis etti, bize Halid -yani b. el-Haris- tahdis etti, bize Said, Katade'den bu isnad ile tahdis etti, ancak o: "Ehline ait bir mirastır" yahut da: "Caizdir" dedi.

 

 

AÇIKLAMA:          (4168) ''Artık o kesinlikle ona ait olur" yani bağışlayana bir daha dönmemek üzere gerçekleşen bir bağış olur.

 

(4172) "Mallarınızı ellerinizde tutun ... " Bundan maksat umra akdinin sahih, geçerli ve kendisine bu bağış ın yapıldığı kimsenin onu tam anlamı ile mülk edinmiş olacağı ve bağışlayana da ebediyyen geri dönmeyeceğini onlara bildirmektir. Bunu bildikten sonra isteyen umra yapıp basiret üzere bu işe girişir, dileyen de bu işi yapmaz. Çünkü onlar önceleri umranın ariyet gibi olup, bunda dönüşün mümkün olduğunu düşünüyorlardı. Bu hadis Şafii'nin ve ona muvafakat edenlerin lehine bir delildir. Allah en iyi bilendir.

 

(4174) "Osman'ın azadlısı Tarık'ın huzurunda mahkemeleştiler." Adı geçen kişi Tarık b. Amr olup Abdulmelik b. Mervan, İbn Zubeyr'in emirliğinden sonra onu Medine'ye vali yapmıştı.

 

el-Ezher!, dedi ki: Vasiyet bir şeyi bitiştirdim anlamındaki vessaytu’DEN türemiş bir kelimedir. Ona bu ismin veriliş sebebi hayatında olan bir şeyi kendisinden sonra olan ile bitiştirmesinden dolayıdır. Vessa ve evsa fiilleri kullanılır. İsmi vasiyyet ve vesat olarak gelir.

 

Bilelim ki Vasiyet Kitabı'nın baş tarafı aynı zamanda Müslim'in arkadaşı İbrahim b. Muhammed b. Süfyan'ın Müslim'den dinlemeyi kaçırdığı üç yerin ikincisinin başlangıcıdır. Bu şerhin baş taraflarındaki fasıllarda bu yerler daha önce açıklanmış idi. Daha önce kaçırdığı yerlerin birisinin Hacc Kitabı'nda olduğunu açıklamıştık. Burası da ikinci bölümün başını teşkil etmekte olup bu da Müslim'in: "Bize Ebu Hayseme, Zuheyr b. Harb ve Muhammed b. el-Müsenna el-Anez! -lafız İbnu'l-Müsenna'ya ait olmak üzere- tahdis edip, dediler ki..." sözleri ile başlamaktadır .

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

.. ./1- BİR KİMSENİN VASİYETİNİN YANINDA YAZILI BULUNMASI BABI