SAHİH-İ MÜSLİM

FERAİZ

 

5- "GERİYE BİR MAL BIRAKAN KİMSENİN O MALI MİRASÇILARINA AİTTİR" BABI

 

4133- 1 4/1 - Bana Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize Ebu Saffan el-Umevi, Yunus el-Eyli'den tahdis etti (H.) Bana Harmele b. Yahya da -Iafız kendisine ait olmak üzere- tahdis edip, dedi ki: Bize Abdullah b. Vehb haber verdi, bana Yunus, İbn Şihab’DAN haber verdi, o Ebu Seleme b. Abdurrahman'dan, o Ebu Hureyre'den rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e borçlu olarak ölmüş birisi getirildiğinde "borcunu ödeyecek bir şey bıraktı mı" diye sorardı. Eğer borcunu ödeyecek bir şeyler bıraktığı ona söylenecek olursa onun namazını kıldırırdı. Aksi taktirde: ''Arkadaşınızın namazını siz kılın" derdi. Allah ona fetihleri nasip edince: "Ben müminlere kendi öz canlarından daha yakımm. Her kim borçlu olarak vefat edecek olursa onu ödemek bana aittir. Kim de geriye bir mal bırakacak olursa o da mirasçılarınındır" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 6731 -muhtasar-

 

 

 

4134- .. ./2- Bize Abdulmelik b. Şuayb b. el-leys tahdis etti, bana babam dedemden tahdis etti, bana Ukayl tahdis etti, (H.) Bana Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize Yakub b. İbrahim tahdis etti, bize İbn Şihab'ın kardeşinin oğlu tahdis etti. (H.) Bize İbn Numeyr de tahdis etti, bana babam tahdis etti, bana İbn Ebu Zi'b tahdis etti, hepsi Hadesan’DEN bu isnad ile bu hadisi rivayet etti.

 

 

Diğer tahric: Abdulmelik'in rivayetini Buhari, 2298, 5371; Tirmizi, 1070 Zuheyr b. Harb'ın rivayetini Yalnız Müslim rivayet etmiştir; İbn Numeyr'in rivayetini, Nesai, 1962; İbn Mace, 2415;

 

AÇIKLAMA:          Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önceleri borcunu ödeyecek bir şeyleri olmayan bir cenazenin namazını kılmazdı. Onun namazını kılmayış sebebi ise insanların hayatta iken borçlarını ödemeye teşvik etmek ve böylelikle o borçlardan kurtulma neticesine ulaşmaktı. Böylelikle cenaze namazlarını Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kıldırma fırsatını kaçırmamış olacaklardı.

 

Yüce Allah ona çeşitli fetihleri nasip ettikten sonra tekrar onların namazlarını kılıp geriye borcunu ödeyecek bir şeyler bırakmayan kimselerin de borçlarını ödeme cihetine gitti.

 

"Arkadaşınızın namazını kılınız" buyruğu cenaze namazının emredildiğini ihtiva etmektedir ki, cenaze namazını kılmak farz-ı kifayedir.

 

"Ben müminlere kendi öz canlarından daha yakınım. Her kim borçlu ölürse ... " Bu borcu müslümanların maslahatlarına ayrılmış maldan ödediği söylendiği gibi kendi öz malından ödediği de söylenmiştir. Onun (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu borçları ödemesi üzerine vacipti. Söylendiği gibi Onun bunu teberru (bağış) olarak yaptığı da söylenmiştir. Bu görüş ayrılıkları hem bizim mezhep alimlerimizin hem de başkalarının bu husustaki iki ayrı görüşüdür.

 

Mezhep alimlerimiz borçlu ölen kimsenin borcunun ödenmesi hususunda ihtilaf etmişlerdir. Bu borcun beytülmalden ödenmesi gerekir denildiği gibi gerekmez de denilmiştir. Bu hadisin anlamına gelince Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuş olmaktadır: Ben her biriniz hayatta iken de ölüm halinde iken de maslahatınıza olan işleri yapan birisiyim. Her iki durumda da ben herbirinizin velisiyim (en yakını işlerini görüp gözeticisiyim). Dolayısı ile herhangi birinizin bir borcu varsa eğer geriye ödeyecek bir şey bırakmamış ise ben onu kendi kesemden öderim. Şayet onun bir malı varsa o da mirasçıların aittir. O maldan hiçbir şey almam. Geriye bakacak kimseleri bulunmayan muhtaç çoluk çocuk bırakacak olursa onlar da bana gelsinler. Onların nafakalarını ve ihtiyaçlarını karşılamak bana aittir.

 

 

 

 

4135-15/3- Bana Muhammed b. Rafi' tahdis etti, bize Şebabe tahdis edip, dedi ki: Bana Verka, Ebu Zinad'dan tahdis etti, o A'rec'den, o Ebu Hureyre'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den: "Muhammed'in nefsi elinde olana yemin olsun ki, yeryüzündeki bütün mü'minlere mutlaka ben bütün insanlar arasında en yakın olanım. Sizden herhangi bir kimse şayet geriye bir borç yahut bakıma muhtaç çoluk çocuk bırakacak olursa şüphesiz onun velisi benim ve sizden her kim geriye bir mal bırakacak olursa o malı kim olursa olsun asabesine aittir" buyurdu.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

4136-16/4- Bize Muhammed b. Rafi' tahdis etti, bize Abdurrezzak tahdis etti, bize Ma'mer, Hemmam b. Münebbih'den şöyle dediğini haberverdi: Bu (nlar) Ebu Hureyre'nin Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den bize naklettiği hadislerdir. Sonra aralarında şu hadisin de bulunduğu çeşitli hadisler zikretti:

Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ayrıca şöyle buyurdu: 'fuiz ve celil Allah'ın kitabındaki hüküm gereğince ben müminlere insanlar arasında en yakın olanım. Sizden biriniz eğer herhangi bir borç yahut bakıma muhtaç çoluk çocuk bırakacak olursa beni çağırın. Çünkü ben onun velisiyim ve sizden herhangi bir kimse geriye bir mal bırakacak olursa kim olursa olsun o malını asabesi olan akrabalarına öncelikle versin"

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

4137-17/5- Bize Ubeydullah b. Muaz el-Anberi tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Şu'be, Adiyy'den tahdis ettiğine göre o Ebu Hazim'i, Ebu Hureyre’DEN rivayet naklederken dinlemiştir. Ebu Hureyre de Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den: "Her kim geriye bir mal bırakırsa o mirasçılarına aittir. Kim de bakıma muhtaç birilerini bırakacak olursa onlar(a bakmak) da bize aittir" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 2398, 6763; Ebu Davud, 2955;

 

 

 

4138- .. ./6- Bunu bana Ebu Bekr b. Nafi'de tahdis etti, bize Gunder tahdis etti, (H.) Bana Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize Abdurrahman -yani b. Mehdi- tahdis edip, dedi ki: Bize Şu'be bu isnad ile tahdis etti ancak Gunder'in hadisi rivayetinde: "Geriye her kim bakıma muhtaç birilerini bırakırsa ben onun velisi olurum" demiştir.

 

 

AÇIKLAMA:          (4135) "Sizden her kim bir borç yahut bakıma muhtaç birilerini bırakacak olursa ben onun velisiyim ve sizden her kim geriye bir mal bırakırsa o da kim olursa olsun asabesine aittir." Bir rivayette- de (4136) "Bir borç yahut bakıma muhtaç kimseler" diğer rivayette (4137) "Kim bakıma muhtaç birilerini bırakırsa o (na bakmak) bize aittir" şeklindedir. Hadiste geçen daya ve day'a (bakıma muhtaç kimseler) kelimesinde dat harfleri fethalıdır. Maksat bakıma muhtaç ve bakılmaması halinde zayi olacak çoluk çocuk demektir.

 

Hattabı, dedi ki: Bu lafız burada ölenin mirasçılarının mastar olan kelimelerle nitelendirilmesi manasınadır. Yani her kim hiçbir şeyleri bulunmayan ve kaybolacak durumda çocuklar yahut aile halkı bırakacak olursa demektir. Daya asıl itibari ile daa{nın mastarı)dır. Sonra da kaybolmakla karşı karşıya kalan her bir şeyin ismi kabul edilmiştir.

 

Kaf harfi fethalı olarak: el-kell: bakıma muhtaç" lafzı kaf harfi fethalı olup Hattabi ve başkaları şöyle demiştir: Burada maksat aile halkıdır. Asıl anlamı ise ağırlık demektir. Ben onun mevlası (velisi)yim ise onun velisi, dost ve yardımcısıyım demektir. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

HİBELER  -  1- BİR KİMSENİN SADAKA VERMİŞ OLDUĞU BİR ŞEYİ SADAKA VERDİĞİ KİMSEDEN SATIN ALMASININ MEKRUH OLDUĞU BABI