SAHİH-İ MÜSLİM |
MUSAKAT |
30/51- ZULMÜN, ARAZİYİ
VE BAŞKA ŞEYLERİ GASP ETMENİN HARAM KILINDIĞI BABI
4108-13711- Bize Yahya
b. Eyyub, Kuteybe b. Said ve Ali b. Hucr tahdis edip, dedi ki: Bize İsmail -ki
o İbn Cafer'dir- Ala b. Abdurrahman'dan tahdis etti. O Abbas b. Sehl b. Sad
es-Saidi'den, o Said b. Zeyd b. Amr b. Nufeyl'den rivayet ettiğine göre
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her kim haksızlıkla bir
araziden bir karışlık kadar bir yer kesip alacak olursa, kıyamet gününde Allah
yedi kat yerden onun boynuna dolayacaktır" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
4109-138/2- Bana Harmele
b. Yahya tahdis etti, bize Abdullah b. Vehb haber verdi, bana Ömer b.
Muhammed'in haber verdiğine göre babası kendisine Said b. Zeyd b. Amr b.
Nufeyl'den şunu tahdis etti. Erva ona ait bir ev hakkında onunla davalaştı.
Said, evi ona bırakın çünkü ben Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i:
"Her kim hakkı olmadığı halde bir yerden bir karış alacak olursa, kıyamet
gününde yedi kat altına kadar o onun boynuna dolanacaktır" buyururken
dinledim. Allah'ım! Eğer yalan söylüyorsa gözlerini kör et ve kabri de evinde
olsun, dedi.
(Ravi), dedi ki: Ben onu
duvarlara yaslanırken gözleri kör olarak gördüm. Said b. Zeyd'in bedduası beni
tuttu, diyordu. Evin içinde yürüdüğü bir sırada evdeki bir kuyunun yanından
geçti, kuyunun içine düştü ve böylece orası onun kabri oldu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
4110-139/3- Bize Ebu
Rabi' el-Ateki tahdis etti, bize Hammad b. Zeyd, Hişam b. Urve’DEN tahdis etti,
o babasından rivayet ettiğine göre Uveys kızı Erva, Said b. Zeyd’DEN
arazisinden bir miktar aldı diye davacı oldu. Onu Mervan el-Hakem'e dava etti.
Said şöyle dedi: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’DEN işittiklerimden
sonra onun topraklarından ben mi bir şeyalacak mışım, dedi. Mervan: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den ne işitmiştin ki, dedi. Said, dedi ki:
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Her kim haksızlıkla bir
yerden bir karış alacak olursa, yedi kat yere kadar o onun boynuna dolanacaktır"
buyururken dinledim. Bunun üzerine Mervan: Artık bundan sonra ben senden ayrıca
bir beyyine (delil) sormayacağım. Said: Allah'ım eğer bu kadın yalan söylüyorsa
gözlerini kör et ve kendi yerinde onun canını al, dedi.
(Ravi), dedi ki:
Gerçekten de gözleri kör olmadan ölmedi. Sonra o kendi arazisinde yürümekte
iken bir çukura düşüp öldü.
Diğer tahric: Buhari,
3198;
4111-140/4- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Yahya b. Zekeriyya b. Ebu Zaide, Hişam'dan
tahdis etti, o babasından, o Said b. Zeyd'den şöyle dediğini rivayet etti: Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Kim haksızca yerden bir karış dahi
alacak olursa, kıyamet gününde yedi kat yerden onun boynuna dolanacaktır"
buyururken dinledim.
4112-141/5- Bana Zuheyr
b. Harb da tahdis etti, bize Cerir, Suheyl'den tahdis etti, o babasından, o Ebu
Hureyre’DEN şöyle dediğini rivayet etti:
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Bir kimse bir yerden haksız yere bir karış alacak
olursa, mutlaka kıyamet gününde Allah yedi kat dibine kadar onun boynuna (onu)
dolayacaktır" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
4113-142/6- Bize Ahmed
b. İbrahim ed-Devraki de tahdis etti, bize Abdüssamed -yani b. Abdülvaris
tahdis etti, bize Harb -ki o b. Şeddad'dır- tahdis etti, bize Yahya -ki o b.
Ebu Kesir'dir- Muhammed b. İbrahim'den tahdis ettiğine göre Ebu Seleme
kendisine tahdis etti. Kendisi ile kavmi arasında da bir arazi hakkında bir
anlaşmazlık vardı. O da Aişe'nin huzuruna girerek bu anlaşmazlığı ona sözkonusu
edince Aişe: Ey Ebu Seleme! Yerden uzak dur. Çünkü Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Her kim bir karış kadar yerde haksızlık yaparsa, yedi
kat dibinden onun boynuna dolanacaktır" buyurdu, dedi.
Diğer tahric: Buhari,
2453, 3195;
4114- .. ./7- Bana İshak
b. Mansur da tahdis etti, bize Habban b. Hilal haber verdi. Bize Eban tahdis
etti, bize Yahya'nın tahdis ettiğine göre Muhammed b. İbrahim kendisine şunu
tahdis etti: Ebu Seleme'nin kendisine tahdis ettiğine göre o Aişe'nin huzuruna
girdi ve önceki hadisin aynısını zikretti.
AÇIKLAMA: (4108)
"Her kim haksızca yerden bir karış kesip alırsa kıyamet gününde Allah onu
yedi kat yerden boynuna dolayacaktır." Bir diğer rivayette (4109)
"Kim haksız yere bir araziden bir karış alırsa ... " buyurulmaktadır.
Dil bilginleri der ki:
Re harfi fethalı olarak "arazun" diye söylenir.
Cevheri'nin ve
başkasının naklettiği ve az kullanılan re harfinin sakin söyleyişi (arzun) de
vardır.
İlim adamları der ki:
İşte bu, yerlerin yedi tabaka halinde olduğunun açık bir ifadesidir. Aynı
zamanda bu yüce Allah'ın: ''Allah yedi gökleri ve yerden de onlar gibisini
yaratandır" (Talak, 12) buyruğuna da uygundur. Buradaki birbirlerinin
benzeri olmasını heyet ve şekilleri hakkında yorumlamak ise zahire aykırıdır.
Hadis-i şerifte yedi yerden maksadın yedi iklim olduğunu söyleyenlerin kanaati
de böyledir. Çünkü yerler yedi tabaka halindedir. Böyle bir tevil ilim
adamlarının çürütlüğü batıl bir açıklamadır. Çünkü eğer yedi iklim şeklinde
olsaydı, zalim olanın boynuna bu iklimden bir karış bir diğerinden bir karış
dolanması sözkonusu olmazdı. Halbuki yerin tabakalar halinde olmasında durum
böyle değildir. Çünkü alt tabakalar mülkiyet altındaki bu karışlık miktara
tabidir. Bu sebeple bu yerden herhangi bir miktara malik olan bir kimse, o
miktarı ve onun altındaki tabakaları da mülk edinmiş olur.
Kadı Iyaz, dedi ki:
Yerlerin kalınlıkları ve tabakaları ile tabakalar arasında bulunanların
kalınlıkları hakkında sabit olmayan bir hadis gelmiştir.
Hadis-i şerifte
sözkonusu edilen boyna dolanması ile ilgili olarak da ilim adamları şu
açıklamayı yapmışlardır: Bunun onun misli yedi arzdan ona yükletilecek ve bunu
taşımakla yükümlü tutulacak anlamında olabilir. Aynı zamanda bunun boynunda bir
gerdanlık gibi konulması ihtimali de vardır. Yüce Allah'ın: "Cimrilik
ettikleri şey kıyamet günü boyunlarına bir halka olarak geçirilecektir"
(Ali İmran, 180) buyruğuna benzemektedir.
Bir diğer görüşe göre
bunun anlamı şudur: Bu yaptığı işin günahı boynuna dolanacak ve boynundaki bir
halkanın ondan ayrılmaması gibi onun yakasını bırakmayacaktır. Zulmen aldığı
yerin boynuna dolanması açıklamasını kabul edecek olursak, yüce Allah ona göre
boynunu uzatacak demektir. Nitekim kMirin derisinin kalınlığı ile dişinin
büyüklüğü hakkında gelen rivayetler de buna benzemektedir.
Bu hadis-i şeriflerde
zulüm, gasb haram kılınmakta, bunun cezasının ağırlığına dikkat çekilmektedir.
Ayrıca bu hadisten arazinin gasbının mümkün olduğu da anlaşılmaktadır. Bizim
mezhebimizin ve cumhurun kabul ettiği görüş de budur. Ebu Hanife ise arazinin
ga5bı düşünülemez demiştir.
(4113) "Kim yerden
bir karış kadar bir yeri zulme n alırsa" buyruğundaki "kide"
lafzı kaf harfi kesreli ye harfi sakin (harf-i med) dir. Yerden bir karış
kadarlık bir yer demektir. Kide, kade, kise ve kase aynı anlamda (o miktarda,
onun kadar)dır.
Bu babta (4114 numaralı
hadiste) Habban b. Hilal geçmektedir ki, ismi de ha harfi fethalıdır.
Said b. Zeyd (r.a.)'ın
hadisinde onun bir menkıbesi, duasının makbul olduğu, zalime beddua etmenin
caiz olduğu ve fazilet sahibi kimselerin karşılık beklemeden ellerindekini
verebilecekleri hükmü anlaşılmaktadır. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
31/52- HAKKINDA
İHTİLAFA DÜŞMELERİ HALİNDE YOL MİKTARININ NE OLACAĞI BABI