SAHİH-İ MÜSLİM

MUSAKAT

 

28/49- ŞUF'A BABI

 

4103-13311- Bize Ahmed b. Yunus tahdis etti, bize Zuheyr tahdis etti, bize Ebu Zubeyr, Cabir'den tahdis etti (H.) Bize Yahya b. Yahya da tahdis etti, bize Ebu Hayseme, Ebu Zubeyr’DEN haber verdi, o Cabir b. Abdullah'tan şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her kimin bir taşınmazda yahut bir hurmalıkta bir ortağı varsa ortağına bildirmeden satmaya hakkı yoktur. Eğer ortağı razı olursa alır, hoşuna gitmezse bırakır" buyurdu.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

4104-134/2- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, Muhammed b. Abdullah b.

Numeyr ve İshak b. İbrahim -lafız İbn Numeyr'e ait olmak üzere- tahdis etti. İshak, bize Abdullah b. İdris haber verdi, derken diğer ikisi tahdis etti" dedi. (Abdullah, dedi ki) Bize İbn Cureyc, Ebu Zubeyr’DEN tahdis etti, o Cabir’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) taşınmaz yahut bahçe olsun paylaştırılmamış her bir ortaklık hakkında şuf'a hükmünü vermiştir. (Şöyle ki) ortağın diğer ortağına bildirmeden payını satması helal değildir. Diğer ortağı dilerse (onun payını) satın alır dilerse almaz. Şayet ortağına bildirmeden payını satacak olursa ortağı onu almaya daha bir hak sahibidir. 

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 3513; Nesai, 4660, 4715;

 

 

 

4105-135/3- Bana Ebu't-Tahir tahdis etti, bize İbn Vehb, İbn Cureyc'den haber verdiğine göre Ebu Zubeyr de kendisine şunu haber vermiştir: O Cabir b. Abdullah'ı şöyle derken dinlemiştir: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Bir arazi bir ev ya da bir bahçedeki her bir ortağa ait payı diğer ortağına teklif etmeden satması doğru değildir. O da isterse alır yahut bırakır. Eğer bunu yapmayacak olursa ona bildirmediği sürece diğer ortağı onu almakta daha bir hak sahibidir. "

 

 

AÇIKLAMA:          (4103) "Kimin bir akarda yahut bir hurmalıkta bir ortağı bulunursa ... " bir rivayette (4104) "Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) taşınmaz yahut bahçe olsun henüz paylaştırılmamış her bir ortaklıkta şuf'a hükmünü vermiştir ... " diğer rivayette (4105) "Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): Arazi, mesken ya da bahçedeki her bir ortaklıkta şuf'a vardır ... buyurdu."

 

Dil bilginleri der ki: Şuf'a kelimesi bir şeyi başkasına katıp, onu iki (ve çift) yapmak demek olan şefaatül şey’den gelmektedir. Şuf'aya bu ismin veriliş sebebi bir payın diğerine eklenmesidir.

 

"Rab'a ve rab'e" gelince rab, ev ve mesken mutlak olarak arazi anlamındadır. (Bundan dolayı iki hadiste de akar ve taşınmaz diye tercüme ettik.) Bunun asıl anlamı ise içinde oturdukları meskenleri demektir. Rab'a, rabb'ın müennesidir. Tekilin adı olduğu da söylenmiştir. Cins ismi olarak çoğul anlamı ise temra (bir hurma)ın çoğulunun "temr" gelmesi gibi "rab" olarak gelir.

 

Müslümanlar paylaştırılmadığı sürece akarda ortağın şuf'a hakkının sabit olduğu üzerinde icma etmişlerdir.

 

İlim adamları der ki: Şuf'a hakkının sabit oluşundaki hikmet, diğer ortağın zarara uğramasını ortadan kaldırmaktır. özel olarak akar hakkında sözkonusu olması zararı en fazla olan tür oluşundan dolayıdır. Hayvan, elbise, eşya ve diğer taşınır mallarda şuf'a olmadığını da ittifakla kabul etmişlerdir.

 

Kadı Iyaz, dedi ki: Bazı kimseler istisna olarak ticaret mallarında da şuf'anın sabit olduğunu söylemişlerdir. Bu görüş, Ata'dan nakledilen bir rivayettir. Bunlara göre elbise dahil her şeyde şuf'a sabit olur. İbnu'l-Munzir de bu kanaati ondan böylece nakletmiştir. Ahmed’DEN gelen bir rivayete göre şuf'a hayvan ve bağımsız binada da sabittir.

 

Paylaştırılmış olan da şuf'anın komşuluk sebebi ile sabit olup, olmayacağı hususunda ise görüş ayrılığı vardır. Şafii, Malik, Ahmed ve ilim adamlarının çoğunluğuna göre komşuluk sebebi ile şuf'a hakkı sabit olmaz. İbnu'l-Munzir bu kanaati Ömer b. el-Hattab, Osman b. Aftan, Said b. el-Müseyyeb, Süleyman b. Yesar, Ömer b. Abdulaziz, Hadesan, Yahya el-Ensart, Ebu Zinad, Rabia, Malik, Evzat, Muğire b. Abdurrahman, Ahmed, İshak ve Ebu Sevr’DEN diye nakletmektedir. Ebu Hanife ve Sevri'nin kanaatine göre ise komşuluk sebebi ile de şuf'a sabit olur. Allah en iyi bilendir.

 

Mezhep alimlerimiz ve başkaları bu hadisi şuf'anın ancak paylaştırılması mümkün olan akar hakkında sabit olduğuna delil göstermişlerdir. Fakat küçük bir hamam, değirmen ve benzerlerinde bu hak sabit değildir. Yine bu hadisi paylaştırılma ihtimali (imkanı) bulunmayan mallarda da şuf'anın sözkonusu olacağını kabul edenler de delil göstermişlerdir.

 

(4103) Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Ortağına bildirmeden satma hakkı yoktur ... " Diğer rivayette ise (4104) "ortağına bildirmeden satması ona helal değildir" ifadesi bizim (Şafii) mezhebi alimlerimize göre ortağına durumu bildirmenin mendub olduğu şeklinde ve ona bildirmeden satmasının mekruh oluşunun da tenzihen mekruh olup, haram olmadığı şeklinde yorumlamışlardır. Hadisi buna göre tevil ederler. Mekruh aynı zamanda helal olmayış anlamında helal da mübah anlamında olabilir. Mübah ise her iki hali birbirine eşit olana denilir. Mekruh ise her iki hali birbirine eşit bir mübah demek değildir. Aksine terk edilmesi gereği daha ağır basan bir iştir.

 

İlim adamları ortağına satacağını haber verip izin vermesi üzerine satması, sonra da ortağın şuf'a hakkını kullanarak satın almak istemesi halinde hükmün ne olduğu hususunda ihtilaf etmişlerdir. Şafii, Malik, Ebu Hanife ve onların mezheblerine mensup ilim adamları Osman el-Betti, İbn Ebu Leyla ve başkaları ortağın şuf'a hakkı ile onu alma hakkı vardır demişlerdir. Hakem, Sevri, Ebu Ubeyd ve hadis ehlinden bir kesim ise onun alma hakkı yoktur demişlerdir. Ahmed'den de kaydedilen iki görüş gibi iki rivayet gelmiştir. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

29/50- KOMŞUNUN DUVARINA AHŞAB ÇAKMA BABI