SAHİH-İ MÜSLİM |
MUSAKAT |
25 - باب
السلم.
25/46- SELEM ALIŞVERİŞİ
BABI
Dil bilginleri der ki: Bu
alışverişe selem de selef de denilir. Fiilleri esleme ve seleme ile eslefe ve
selefe diye gelir. Selef aynı zamanda karı da olur. Selem akdi yapmak anlamında
"isteslefe" de denilir. Mezhep alimlerimizin, dediklerine göre selem
ve karı (borç) her ikisinin peşin olarak verilen bir mal karşılığında zimmette
bir malın sabit kılınması bakımından aralarında ortak özellik bulunmaktadır.
Selem akdinin tarifini
yaparken çeşitli ibareler kullanmışlardır. Bunların en iyisi şudur: Selem;
peşin olarak verilen bir mal karşılığında zimmette nitelikleri belli bir mal
üzerinde akit yapmaktır.
Buna selem denilmesinin
sebebi rasulmal denilen ana paranın mecliste ödenmesi dolayısıyladır. Selef
denilmesi de ana paranın peşin olarak ödenmesinden ötürüdür. Müslümanlar selem
alışverişinin caiz olduğunu icma ile kabul etmişlerdir.
127 - (1604) حدثنا
يحيى بن يحيى
وعمرو الناقد
(واللفظ ليحيى)
(قال عمرو:
حدثنا. وقال
يحيى: أخبرنا
سفيان بن
عيينة) عن ابن
أبي نجيح، عن
عبدالله بن
كثير، عن أبي
المنهال، عن
ابن عباس. قال:
قدم
النبي صلى
الله عليه
وسلم
المدينة، وهم
يسلفون في
الثمار،
السنة
والسنتين. فقال
(من أسلف في
تمر، فليسلف
في كيل معلوم،
ووزن معلوم،
إلى أجل معلوم(.
4094-127/1- Bize Yahya
b. Yahya ve Amr en-Nakid de -lafız Yahya'ya ait olmak üzere- tahdis etti. Amr,
bize Süfyan b. Uyeyne tahdis etti, derken Yahya haber verdi" dedi. O İbn
Ebu Necih'den, o Abdullah b. Kesir'den, o Ebu'I-Minhal'den, o İbn Abbas’DAN
şöyle dediğini rivayet etti: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine'ye
geldiğinde Medineliler mahsullerde bir yıllığına, iki yıllığına selef
alışverişi yaparlardı. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Her kim hurma yemişinde selef akdi yapacak olursa ölçeği belli,
tartısı belli olmak üzere bilinen bir uadeye kadar sele! akdi yapsın"
buyurdu.
128 - (1604) حدثنا
شيبان بن
فروخ. حدثنا
عبدالوارث عن
ابن أبي نجيح.
حدثني
عبدالله بن
كثير عن أبي
المنهال، عن
ابن عباس. قال
: قدم
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم والناس
يسلفون. فقال
لهم رسول الله
صلى الله عليه
وسلم (من أسلف
فلا يسلف إلا
في كيل معلوم،
ووزن معلوم(.
4095-128/2- Bize Şeyban
b. Ferruh tahdis etti, bize Abdulvaris, İbn Necih’DEN şöyle dediğini tahdis
etti: Bana Abdullah b. Kesir, Ebu'l-Minhal’DEN tahdis etti, o İbn Abbas’DAN
şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
(Medine'ye) geldiğinde insanlar selef akdi yapıyorlardı. Bunun üzerine
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendilerine: "Sele! yapan ancak
ölçeği ve tartısı belli meyveler hakkında sele! yapsın" buyurdu.
(1604) - حدثنا
يحيى بن يحيى
وأبو بكر بن
أبي شيبة وإسماعيل
بن سالم.
جميعا عن ابن
عيينة، عن ابن
أبي نجيح،
بهذا
الإسناد، مثل
حديث
عبدالوارث. ولم
يذكر. إلى أجل
معلوم.
4096- .. ./3- Bize Yahya
b. Yahya, Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve İsmail b.
Salim birlikte İbn Uyeyne'den
tahdis etti, o İbn Ebu Necih'den bu isnad ile Abdulvaris'in rivayet ettiği
hadisi aynen rivayet etti ve: "Belli bir vadeye kadar" ibaresini
zikretmedi.
2 م - (1604)
حدثنا أبو
كريب وابن أبو
عمر. قالا:
حدثنا وكيع. ح
وحدثنا محمد
بن بشار.
حدثنا
عبدالرحمن بن
مهدي. كلاهما
عن سفيان، عن
ابن أبي نجيح،
بإسنادهم. مثل
حديث ابن
عيينة. يذكر
فيه. إلى أجل
معلوم.
4097- .. ./4- Bize Ebu
Kureyb ve İbn Ebu Ömer de tahdis edip, dedi ki: Bize Veki' tahdis etti (H.)
Bize Muhammed b. Beşşar da tahdis etti, bize Abdurrahman b. Mehdi tahdis etti,
ikisi Süfyan'dan, o Ebu Necih'den öncekilerin isnadı ile İbn Uyeyne'nin hadisi
gibi rivayet edip rivayetinde "belli bir vadeye kadar" ibaresini
zikretti. 468
466 4094 numaralı
hadisin kaynakları 467 4094 numaralı hadisin kaynakları 468 4094 numaralı
hadisin kaynakları
AÇIKLAMA: (4094)
"Her kim hurma meyvesi hakkında sele! akdi yaparsa belli bir ölçek ve belli
bir tartı hakkında belli bir vadeye kadar sele! yapsın" buyruğundan şu
hükümler anlaşılmaktadır:
1. Selem alışverişi
caizdir.
2. Bu alışverişte ölçek,
tartı ya da bunun dışında miktarının kendisi ile tespit edileceği belli bir
miktarda olması şarttır. Eğer kumaş gibi zira' (uzunluk ölçüsü) ile ölçülen bir
mal ise o vakit belli sayıda zira'ın sözkonusu edilmesi şart olur. Şayet canlı
hayvan gibi sayılı türden ise belli bir sayının zikredilmesi şart olur.
Hadisin anlamına
gelince; eğer ölçek ile miktarı tespit edilen bir mal üzerinde selem akdi
yapılacak olursa ölçeği belli olmalıdır. Eğer tartı ile miktarı tespit ediliyor
ise belli tartı üzerinde yapılmalıdır. Eğer vadeli olacaksa bunun vadesinin de
belli olması gerekir. Buradan selem akdinin vadeli olmasının şart olması
gerekmemektedir. Aksine peşin olması da caizdir. Çünkü garar (denilen bir risk)
ile birlikte vadeli caiz olduğuna göre peşin olarak yapılmasının caiz olması
öncelikle sözkonusudur. Çünkü bu durumda garar ihtimali daha uzaktır. Hadis-i
şerifte vadenin sözkonusu edilmesi, vadenin şart olduğunu belirtmek için
değildir. Aksine eğer yade sözkonusu olacaksa belli olmalıdır anlamındadır.
Nitekim ölçek ile ölçülmesi de şart değildir. Aksine kumaşlarda uzunluk ölçüsü
ile ölçülebilir olması caizdir. Hadiste ölçeğin sözkonusu edilmesinin anlamı
şudur: Eğer ölçülebilir türden olan bir malda selem yapılacak olursa ölçeğin
belli olması gerekir. Ağırlık ile. tartılan türde yapılırsa bunun da
ağırlığının belli olması gerekir.
İlim adamları vadeli selemin
caiz oluşu üzerinde icma etmiş olmakla birlikte peşin selemin caiz oluşu
hususunda ihtilaf etmişlerdir. Şafii ve başkaları peşin olanını da caiz kabul
ederken Malik, Ebu Hanife ve başkaları kabul etmemişlerdir. Bununla birlikte
anlaşmazlığa götürmeyecek şekilde niteliklerinin tespit edilmesinin şart olduğu
üzerinde de icma etmişlerdir.
"Hurma meyvesi
hakkında sele! yapan bir kimse ölçeği belli, tartısı belli miktar üzerinde
sele! yapsın." İbaresi nüshaların pek çoğunda bu şekilde iki -noktalı te ile
"temr (hurma)" şeklindedir. Bazılarında ise üç noktalı peltek se ile
"semer (meyve, mahsul)" şeklindedir. Bu ise daha genel bir ifadedir.
Bütün nüshalarda da bu şekildedir. Vav harfi ile miktarı belli bir vezn (tartı)
ibaresinin anlamı da şudur: Eğer ölçek ile ölçülen yahut tartılan bir mahsul de
sel em yapacak olursa bunun miktarı belli olmalıdır. Bunda tartılarak ölçülen
şeylerde selem yapmanın caiz olduğuna delil vardır. Bunun caiz olduğu hususunda
da görüş ayrılığı yoktur. Ölçek ile tartılan şeylerde selem yapmanın caiz oluşu
hususunda ise mezhep alimlerimizin iki görüşü bulunmaktadır. Bu iki görüşün
daha sahih olanı aksi gibi caiz olduğudur.
(4097) "Bize Yahya
b. Yahya, Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve İsmail b. Salim birlikte İbn Uyeyne'den
tahdis etti." Senet bizim diyarımızdaki bütün nüshalarda bu şekilde
"İbn Uyeyne'den" diye zikredilmiştir. Ebu Ahmed el-Culudi'nin
rivayetinde de bu şekildedir. Ama İbn Mahan'ın Müslim'den, onun bu üç
üstadından rivayeti ise İbn Uleyye'dendir. Onun da adı İsmail b. İbrahim'dir.
Ebu Ali el-Gassani ve
onun dışındaki diğer hafızlar der ki: Doğrusu İbn Mahan'ın rivayetidir. Bunlar
der ki: Bu babtaki rivayetleri dikkatle inceleyen bir kimse bunun doğruluğunu
anlar.
Kadı Iyaz, dedi ki:
Çünkü Müslim önce İbn Uyeyne'nin İbn Ebu Necih’den diye rivayet ettiği hadisi
zikretmiştir. Bu hadiste vade sözkonusu edilmektedir. Bundan sonra ise
Abdulvaris'in İbn Ebu Necih'den naklettiği hadisi zikretmektedir. Bu hadiste
ise vade sözkonusu edilmemiştir. Bundan sonra da İbn Ebu Uleyye'nin, İbn Ebu
Necih'den hadisini zikretmiş ve "Abdulvaris'in hadisi gibi zikretmiş fakat
o da: "belli bir vadeye kadar" ibaresini zikretmemiştir"
dedikten sonra Süfyan es-Sevri'nin İbn Ebu Necih'den hadisini zikredip
"İbn Uyeyne'nin hadisi gibi zikretti ve bu hadisinde "belli bir
vadeye kadar" ibaresini zikretmiştir" demektedir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
26/47- TEMEL
GIDALARDA İHTİKAR (KARABORSA)NIN HARAM KILINDIĞI BABI