SAHİH-İ MÜSLİM |
MUSAKAT |
18/39- ZAHİRENİN MİSLİ
İLE SATILMASI BABI
4056-93/1- Bize Harun b.
Maruf tahdis etti, bize Abdullah b. Vehb haber verdi, bana Amr haber verdi (H.)
Bana Ebu't-Tahir de tahdis etti, bize İbn Vehb, Amr b. el-Haris'den haber
verdiğine göre Ebu Nadr kendisine tahdis etti: Busr b. Said kendisine Ma'mer b.
Abdullah'tan tahdis ettiğine göre o kölesi ile bir sa (ölçek) hurma gönderip:
Bunu sattıktan sonra onun bedeli ile arpa satın al diye göndermişti. Köle gidip
bir sa ile biraz fazlasını aldı. Ma'mer'in yanına gelince ona bunu haber verdi.
Bunun üzerine Ma'mer ona: Neden bunu yaptın? Git onu geri ver ve ancak misli
misline aL. Çünkü ben Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Zahire
zahire karşılığında ancak misli mislinedir" buyururken dinlerdim, dedi.
(Ravi), dedi ki: O gün
için bizim yediğimiz zahire arpa idi. Ona: Ama bu onun (buğdayın) misli
değildir denilince o: Ben ona benzemesinden korkarım diye cevap verdi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "Ma'mer
b. Abdullah ... satın almak üzere kölesini gönderdi ... Ben ona benzemesinden
korkarım, dedi." Ona benzemesinden, onun ile ortak özellikte olmasından
korkarım demektir. Yani onun misli ile aynı anlama geleceğinden korkarım.
Böylelikle faizin haramlığı hususunda onun hükmünü taşımış olur.
İmam Malik bugday ve
arpanın tek bir tür olduğu hususunda bu hadisi delil göstermiş ve bunların
birini diğerine karşılık fazlalıklı satmanın caiz olmadığını söylemiştir. Bizim
(Şafii) mezhebimizin ve cumhurun kanaati ise bunların iki ayrı tür
olduklarıdır. Aralarında fazlalık caizdir. Buğdayın pirinç karşılığında
satılması gibi. Delilimiz daha önce Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in: "Bu türlerin farklı olması halinde dilediğiniz gibi alıp
satınız" buyruğu ile birlikte Ebu Davud ve Nesai'nin Ubade b. es-Samit
(radıyallahu anh)'ın rivayet ettiği hadiste geçen Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in: "Buğdayın arpa ile arpa daha çok miktarda olmakla birlikte
elden ele (peşin olarak) satılmasında bir sakınca yoktur" buyruğudur.
Ma'mer'in bu hadisinde
ise (bunun aksine) delil bulunmamaktadır. Çünkü bu hadiste her ikisinin (buğday
ile arpanın) aynı tür olduğunu açıkça söylememiş, aynı tür olmalarından korkup,
ihtiyatı seçip verayı tercih etmiştir.
4057-94/2- Bize Abdullah
b. Mesleme b. Ka'neb tahdis etti, bize Süleyman -yani b. Bilal- Abdülmecid b.
Suheyl b. Abdurrahman'dan tahdis ettiğine göre o Said b. el-Müseyyeb'i şunu
tahdis ederken dinledi: Ebu Hureyre ve Ebu Said'in ona tahdis ettiğine göre
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ensardan Adiyyoğullarının kardeşini
Hayber haracını toplamak üzere görevli gönderdi. O da Cenib türü denilen hurma
getirip geldi. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Hayber'in
bütün hurmaları böyle midir?" diye sordu. O:
Ey Allah'ın Rasulü!
Allah'a yemin ederim ki hayır. Bizler (bunun) bir ölçeğini (adi hurma türü
olan) cem' türünün iki ölçeği ile satın alıyoruz" dedi. Bunun üzerine
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır yapmayın. Ama misli
misline alın. Yahut da bunu satın ve onun bedeli ile öbüründen alın. Tartı da
böyledir" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
2201, 2202, 2302, 2303, 4244, 4245, 4246, 4247 -taliken-, 7350, 7351; Nesai,
4567, 4568
4058-95/3- Bize Yahya b.
Yahya tahdis edip, dedi ki: Malik'e Abdülmecid b. Suheyl b. Abdurrahman b.
Avf'dan rivayetini okudum. O Said b. el-Müseyyeb'den, o Ebu Said el-Hudri ile
Ebu Hureyre'den rivayet ettiğine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
bir adamı Hayber haracını toplamakla görevlendirdi. O da kendisine cenib türü
hurma getirdi. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Bütün Hayber
hurması bunun gibi midir" buyurdu. Adam: Allah'a yemin ederim ki hayır ey
Allah'ın Rasulü. Biz bunun bir ölçeğini iki ölçek ile, iki ölçeğini de üç ölçek
ile alıyoruz deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Böyle
yapma! Sen cem' türünü dirhemler ile sat, sonra o dirhemlerle cenib al"
buyurdu.
4059-96/4- Bize İshak b.
Mansur tahdis etti, bize Yahya b. Salih elVuhazi haber verdi, bize Muaviye
tahdis etti. (H.) Bana Muhammed b. Sehl et-Temimi ve Abdullah b. Abdurrahman
ed-Darimi de -lafzı ikisine ait olmak üzere- Yahya b. Hassan’DAN tahdis etti.
Bize Muaviye -ki o b. Sellam'dır- bana Yahya -ki o İbn Ebu Kesir'dir- haber
verip, dedi ki: Ukbe b. Abdulgafir'i şöyle derken dinledim: Ebu Said'i şöyle
derken dinledim: Bilal, bemi türü bir miktar hurma getirip geldi. Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Bu nereden" buyurdu. Bilal:
Yanımızda adi türden bir hurma vardı ben de onun iki sa'ını (ölçeğini) bir
ölçek ile -Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yemesi 'için- sattım dedi. O
vakit Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eyvah! Faizin ta
kendisidir bu. Böyle yapma fakat sen hurma satın almak istediğin zaman onu
başka bir şey ile sat sonra onun bedeli ile bunun (gibisini) satın al"
buyurdu.
İbn Suheyl hadisi
rivayetinde "o zaman" ibaresini zikretmedi.
Diğer tahric: Buhari,
2312 -uzunca-; Nesai, 4571
4060-97/5- Bize Seleme
b. Şebib de tahdis etti... Ebu Nadra, Ebu Said’DEN şöyle dediğini rivayet etti:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bir miktar hurma getirildi. O:
"Bu hurma bizim hurmadan mı" buyurdu. Adam:
Ey Allah'ın Resulü! Biz
kendi hurmamızın iki ölçeğini bunun bir ölçeği karşılığında sattık" dedi.
Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İşte bu faizin
kendisidir, bunu geri verin. Sonra bizim hurmamızı satın ve (o bedel ile) bize
bundan satın alın" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
4061-98/6- Bana İshak b.
Mansurtahdis etti... Ebu Seleme, Ebu Said'den şöyle dediğini rivayet etti.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında bize erzak olarak cem' türü
hurma verilirdi. Bu ise hurma çeşitlerinden karışık bir tür idi. İki ölçeği ni
bir ölçeğe satıyorduk. Bu yaptığımız Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
ulaşınca O: "İki ölçek hurma bir ölçeğe, iki ölçek buğday bir ölçeğe ve
bir dirhem de iki dirheme satılmaz" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
2080 -muhtasar-; Nesai, 4569, 4570; İbn Mace, 2256 -buna yakın-
AÇIKLAMA: (4057)
"Cenib türü hurma getirdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona:
... buyurdu." Cenib türü en üstün kaliteli hurma türüdür. Cem' türü ise
bayağı ve kalitesiz bir hurma çeşididir. Son rivayette (4061) "hurma
türlerinden karışık bir tür" diye açıklamaktadır. Bu da değişik türlerin
toplaması anlamına gelir.
Bu hadis, bir ölçeği iki
ölçeğe satan bu görevli memurun ya faizin haram kılındığı ilk zamanlarda olduğu
için ya da daha başka bir sebepten ötürü böyle bir işlemin haram olduğunu
bilmediği şeklinde yorumlanır.
Bizim mezhep alimlerimiz
ile onlara muvafakat edenler bu hadisi, İne denilen alışverişin haram
olmadığına delil göstermişlerdir. Bu alışveriş ise bazı kimselerin faizden
gözetilen maksada ulaşmak için kullandıkları bir hilefi yoldur. Mesela birisine
ikiyüz dirhem karşılığında yüz dirhem vermek istiyorsa ona ikiyüz dirheme bir
elbise satar. Sonra aynı elbiseyi ondan yüz dirheme satın alır. Bu hadisin
delil teşkil eden kısmı da Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ona: "Siz
bunu satın ve bunun bedeli ile bundan satın alın" buyurması ve müşteriden
satın alması ile başkasından satın alması arasında fark gözetmemesidir. İşte bu
da arada bir fark olmadığına delildir.
Bütün bunlar Şafii'ye ve
başkalarına göre de haram değildir. Malik ve Ahmed ise bu (ıne alışverişi)
haramdır demişlerdir.
(4057) Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Terazi de böyle" buyruğunu Hanefiler delil
göstermişlerdir. Çünkü bu hadiste hem ölçek hem tartı sözkonusu edilmiştir.
Mezhep alimlerimiz ve ona muvafakat edenler de bunun anlamı, terazide de aynı
şekilde tartılabilir ve ribevi (faizin sözkonusu olduğu) mallardan olanlar da
aradan bir fazlalık caiz değildir anlamındadır diyerek açıklamışlardır.
(4059) "Eyvah!
Faizin ta kendisi." Dil bilginleri der ki: "Evveh: Eyvah" kelimesi
bir acı ve üzüntü ifade eden bir deyimdir. "Faizin ta kendisi" ise bu
haram kılınan faizin gerçek şeklidir demektir.
(4060) Ebu Said'in
rivayet ettiği hadiste iki ölçek verip bir ölçek satın alan kimseye: "işte
bu faizdir, onu geri verin" buyruğu fas it bir alışveriş sonucu kabz
edilen malın satıcısına geri verilmesinin kap ettiğine bir delildir. O malı
geri verdiği taktirde de ödemiş olduğu bedeli kendisi geri alır.
Şayet bundan önceki
hadiste Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun geri verilmesini emir
buyurmamıştır denilecek olursa buna şöyle cevap verilir: Göründüğü kadarı ile
her iki hadiste anlatılan aynı olaydır ve bu olayda alınan malın geri
verilmesini emir buyurmuştur. Kimi ravi bunu hıfz edip bellemiş bazıları bunu
hıfz etmemiştir. Biz de sika ravinin zikrettiği fazlalık hali ile hadisi kabul
ettik. Eğer her ikisinin iki ayrı olayoldukları sabit olursa o taktirde
birincisi de -bu husus bize ulaşmamış olsa dahi- geri verilmesini emrettiği
şeklinde yorumlanır. Eğer her ikisi iki ayrı olayolmakla birlikte geri
verilmesini emretmediği sabit olursa bu rivayeti o malı satanın bilinmediği ve
bilinmesine de imkan bulunmadığı şeklinde yorumlarız. Böylelikle bu borçlu olan
bir kimseye ait üzerindeki borç mukabilinde zayi olan bir malı halini alır. Bu ise
bedel olarak kabz ettiği hurmadır. Böylelikle hadiste açıklanması imkansız bir
noktanın olmadığı sonucu ortaya çıkmaktadır. Hamd Allah'a mahsustur.
4062-99/7- Bana Amr
en-Nakid tahdis etti, bize İsmail b. İbrahim, Said el-Cureyri’DEN tahdis etti, o
Ebu Nadra’DAN şöyle dediğini rivayet etti: İbn Abbas'a sarf hakkında soru
sordum. O elden ele (peşin) mi, dedi., ben, evet, dedim. İbn Abbas: Bunda bir
sakınca yok, dedi. Sonra (bunu) Ebu Said'e haber verip, dedim ki: İbn Abbas'a
sarfa dair soru sordum. O elden ele mi, dedi., ben evet deyince bunda bir
sakınca yok, dedi., dedim. Ebu Said: Böyle mi, dedi. Biz ona mektup yazacağız,
size böyle bir fetva vermesin, dedi.
Devamla), dedi ki:
Allah'a yemin olsun Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e hizmet edenlerden
biri bir miktar hurma getirdi de o hurmanın nereden geldiğini sordu ve:
"Sanki bu bizim arazimizin hurmasından değildir" buyurdu. Hizmetçi:
Arazimizin hurmasında -yahut bizim hurmada- bu sene bir şey
hastalık eseri,
kalitesizlik) oldu, Ben de bunu bir miktar fazla vererek aldım" dedi.
Bunun üzerine Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sen kat kat
fazlasını vermiş oldun. Faize girmiş oldun. Buna kesinlikle yaklaşma. Eğer sana
, ait hurmadan hoşuna gitmeyen bir şey görürsen onu sat sonra da (onun bedeli
ile) dilediğin hurmayı satın al" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
4063-100/8- Bize İshak
b. İbrahim tahdis etti, bize Abdu'l-A'la haber verdi, bize Davud, Ebu Nadra’DAN
haber verip, dedi ki: İbn Ömer'e ve İbn Abbas'a sarfa dair soru sordum, her
ikisi de onda bir sakınca görmedi. Ben Ebu Said el-Hudri'nin yanında oturmakta
iken ona da sarfa dair soru sordum o: Fazla olursa o faizdir, dedi. Onların
söyledikleri sebebi ile onun bu, dediğini kabul edemedim. O: Ben sana
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den dinlediğimden başkasını
söylemiyorum. Ona ait hurma ağaçları ile görevli kişi ona kaliteli güzel bir
ölçek hurma getirdi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in hurması ise bu
türdendi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Bunu nereden
buldun" buyurdu. O görevli: İki ölçek alıp ona karşılık bu ölçeği satın
aldım. Çünkü pazarda bunun fiyatı bu, öbürünün fiyatı budur deyince Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Vay haline! Sen faizli alışveriş yaptın.
Böyle bir şey yapmak istersen önce hurmanı bir mal karşılığında sat, sonra
elindeki o mal ile dilediğin hurmayı satın al" buyurdu.
Ebu Said, dedi ki: Peki
hurmanın hurma karşılığında satılması mı faiz sayılır, yoksa gümüşün gümüş
karşılığında satılması mı?
(Ebu Nadra), dedi ki:
Daha sonra İbn Ömer'in yanına gittim. O da bana hunu yapmamamı söyledi. İbn
Abbas'ın yanına da ayrıca gitmedim. (Ebu Nadra), dedi ki: Sonra Ebu's-Sahba
bana İbn Abbas'a Mekke'de buna dair soru sorduğunu ve bundan hoşlanmadığını tahdis
etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
4064-10119- Bana
Muhammed b. Abbad, Muhammed b. Hatim ve İbn Ebu Ömer birlikte Süfyan b.
Uyeyne'den -lafız İbn Abbad'a ait olmak üzereşöyle dediğini tahdis ettiler:
Bize Süfyan Amr'dan tahdis etti, o Ebu Salih'den şöyle dediğini rivayet etti:
Ebu Said el-Hudri'yi şöyle derken dinledim: Dinar dinar ile, dirhem dirhem ile
misli misline alınıp satılır. Kim fazla verir yahut fazla isterse faiz alıp
vermiş olur. Ben ona: Ama İbn Abbas bundan farklı söylüyor deyince, o da şöyle
dedi: İbn Abbas ile karşılaştım. Ona: Söyle bana şu söylediğin kanaat
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’DEN bizzat dinlediğin bir şey midir,
yoksa aziz ve celil Allah'ın kitabında bulduğun bir hüküm müdür, dedim.
İbn Abbas: Ben bunu Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den de işitmedim, Allah'ın kitabında da görmedim.
Ama Üsame b. Zeyd'in tahdis ettiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Faiz nesfededir (vadeli alım satım lardadır)" buyurdu, dedi.
Diğer tahric: Buhari,
2178, 2179; Nesai, 4594 -muhtasar-, 4595; İbn Mace, 2257;
4065-102/10- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe, Amr en-Nakid, İshak b. İbrahim ve İbn Ebu Ömer -lafız Amr'a
ait olmak üzere- tahdis etti. İshak bize Süfyan b. Uyeyne haber verdi derken
diğerleri tahdis etti, dedi. O Ubeydullah b. Ebu Yezid'den rivayet ettiğine
göre İbn Abbas'ı şöyle derken dinlemiştir: Bana Üsame b. Zeyd'in haber
verdiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Faiz ancak
nesiededir" buyurdu.
4066-103/11- Bize Zuheyr
b. Harb tahdis etti, bize Affan tahdis etti, (H.) Bana Muhammed b. Hatim de
tahdis etti, bize Behz tahdis etti (Affan ile birlikte) ikisi, dedi ki: Bize
Vuheyb tahdis etti, bize İbn Tavus babasından tahdis etti, o İbn Abbas'dan, o
Üsame b. Zeyd'den rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Elden ele (peşin) alım satımlarda faiz yoktur" buyurdu.
4067-104/12- Bize
el-Hakem b. Musa tahdis etti, bize Hıkl, el-Evzai'den şöyle dediğini tahdis
etti: Bana Ata b. Ebu Rebah'ın tahdis ettiğine göre Ebu Said el-Hudri, İbn
Abbas ile karşılaşarak ona şöyle dedi: Sarf ile ilgili söylediğin sözler
hakkında ne dersin? O Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den işittiğin
bir şey midir yoksa aziz ve celil Allah'ın kitabında bulduğun bir şey midir?
İbn Abbas: Asla! Ben böyle demiyorum. Ama Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e gelince Onu siz daha iyi bilirsiniz. Allah'ın kitabına gelince (onda
böyle bir hüküm olduğunu) bilmiyorum. Ama Üsame b. Zeyd'in bana tahdis ettiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dikkat edin faiz ancak
nesie (vadeli alışveriş}dedir" buyurdu.
AÇIKLAMA: (4062)
"İbn Abbas'a sarfa dair soru sordum ... " Bir diğer rivayette (4063):
"İbn Ömer ve İbn
Abbas'a sarfa dair soru sordum ... " sonra Ebu Said Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in iki ölçeğe bir ölçek satın almayı bildiren hadisini ve İbn Ömer
ve İbn Abbas'ın bunu mübah gören kanaatlerinden yasak gördüğüne dair hadisleri
kaydedilmektedir. Bundan sonraki hadiste de (4064) İbn Abbas'ın şöyle dediği
zikredilmektedir: "Bana Üsame'nin tahdis ettiğine göre Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): Faiz neszededir buyurdu" diğer rivayette (4065)
"Faiz ancak neszededir" öbür rivayette (4066) "elden ele (peşin
alışveriş)lerde faiz yoktur" buyruğu zikredilmektedir.
Önce İbn Ömer ve İbn
Abbas’DAN diye zikrettiği rivayetin anlamı şudur:
Her ikisi peşin
alışverişlerde faiz olmadığına ve bir dirhemin iki dirheme, bir dinarın iki
dinara, bir ölçek hurmanın iki ölçeğe satılmasının caiz olduğuna inanıyorlardı.
Buğday ve diğer ribevi malların da böyle olduğu kanaatinde idiler. Çünkü onlar,
bir türün kendi türünden olan bir başkası ile fazlalıklı olarak satışını caiz
görüyorlardı. Onların bu görüşüne göre bu türden mallarda vadeli olan dışındaki
fazlalık (riba) haram değildi. İşte: her ikisine de sarfa dair soru sordu.
İkisi de onda bir sakınca görmediler ifadesinin anlamı budur. Maksat bir
dirhemin iki dirhem karşılığında satılması gibi fazlalıklı sarf işlemidir. Her
ikisinin de bu husustaki dayanakları Üsame b. Zeyd'in rivayet ettiği "faiz
ancak nesfede (veresiye Alışverişte)dir" diye rivayet ettiği hadisdir.
Sonra İbn Ömer de İbn Abbas da -Müslim'in bu kanaatlerinden döndüklerini açıkça
zikrettiği gibi- Ebu Said'in rivayet ettiği hadis kendilerine ulaşınca, aynı
türden malların fazlalıklı olarak satışının haram olduğunu söylemişlerdir.
Müslim'in kaydettiği bu
hadis-i şerifler nesie (vadeli, veresiye) dışında kalan (peşin) alışverişlerde
fazlalığın yasaklandığına dair hadisin onlara ulaşmadığına, bu hadis
kendilerine ulaşınca bu kanaatlerinden vazgeçtiklerine delildir.
Üsame (radıyallahu
anh)'ın rivayet ettiği "nesze (veresiye) dışında faiz yoktur" hadisi
(4064) gelince bazıları bunun zikredilen diğer hadislerle nesh olduğunu
söylemişlerdir. Bununla birlikte Müslümanlar bu hadisin zahiri ile am el etmeyi
icma ile terk etmişlerdir. Bu da hadisin nesh olduğuna delildir. Başkaları ise
bu hadisi çeşitli şekillerde tevil etmiş (yorumlamış)lardır:
1. Bu hadis, ribevi
(faizin cereyan ettiği) mallar dışındakiler hakkında yorumlanır. Bu da vadeli
olarak borcun borç karşılığında satılması gibidir.
Bir kimsenin diğerinden
nitelikleri belli bir elbise alacağı bulunur. O da bunu yine vadeli olarak
nitelikleri belli bir köle karşılığında satar. Eğer bunu peşin olarak satarsa
caiz olur.
2. Türleri farklı mallar
hakkında yorumlanmıştır. Çünkü bu gibi mallarda fazlalık bakımından faiz
sözkonusu değildir, aksine peşin olmaları şartıyla birinin diğerinden fazla
olması caizdir.
3. Bu hadis mücmeldir.
Ubade b. es-Samit, Ebu Said el-Hudri ve diğerlerinin hadisleri ise mübeyyendir.
Dolayısı ile mübeyyen gereğince amel etmek ve mücmel olanın da ona göre
yorumlanması icap etmektedir. Bu da Şafii -Allah'ın rahmeti ona-'nin verdiği
cevaptır.
(4067) "Bize Hıkl
tahdis etti" Hıkl ismi he harfi kesreli, kaf harfi sakindir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
19/40- FAİZ
YİYENİN DE YEDİRENİN DE LANETLENDİĞİ BABI