SAHİH-İ MÜSLİM

MUSAKAT

 

12/33- ŞARAP (İÇKİ) ALIŞVERİŞİNİN HARAM KILINMASI BABI

 

4019-67/1- Bize Ubeydullah b. Ömer el-Kavariritahdis etti, bize Abdula'la b. Abdula'la Ebu Hemmam tahdis etti, bize Said el-Cureyri, Ebu Nadra'dan tahdis etti, o Ebu Said el-Hudri’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Rasülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i Medine'de hutbe verip şöyle buyururken dinledim: "Ey insanlar! Şüphesiz yüce Allah şarap hakkında telmihte bulunmaktadır. Yakında onun hakkında bir emir indirmesi umulur. Bu sebeple yanında şarap bulunan bir kimse onu ya satsın yahut ondan (bir şekilde) yararlansın." (Ebu Said), dedi ki: Aradan kısa bir zaman geçtikten sonra Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şüphesiz yüce Allah şarabı haram kıldı. Kim yanında bir miktar şarap varken bu ayet de ona ulaşacak olursa artık onu içmesin ve onu satmasın" buyurdu. Bunun üzerine Müslümanlar yanlarında bulunan şarapları alıp Medine'nin yollarına döktüler.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

4020-68/2- Bana Süveyd b. Said de tahdis etti, bize Hafs b. Meysere, Zeyd b. Eslem'den tahdis etti, o Mısır ahalisinden bir adam olan Abdurrahman b. Va'le'den tahdis ettiğine göre Abdullah b. Abbas'ın yanına geldi. (H.) Bana -lafız kendisine ait olmak üzere- Ebu't-Tahir de tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi, bize Malik b. Enes ve başkaları da Zeyd b. Eslem'den haber verdi o -Mısır ahalisinden- Abdurrahman b. Va'le'den rivayet ettiğine göre Abdullah b. Abbas'a sıkılarak elde edilen üzüm suyu hakkında soru sordu. İbn Abbas şu cevabı verdi: Bir adam Rasülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bir tulum şarap hediye etti. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: ''Allah'ın bunu haram kılmış olduğunu biliyor musun" buyurdu. Adam: Hayır deyip, birisi ile gizlice konuşunca Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Ona gizlice ne söyledin" buyurdu. Adam: Ona bunu satmasını emrettim, deyince Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şüphesiz içilmesini haram kılan onun satılmasını da haram kılmıştır" buyurdu.

(İbn Abbas), dedi ki: Bunun üzerine adam tulumun ağzını açıp içinde ne varsa onu boşalttı.

 

Diğer tahric: Nesai, 4678

 

 

 

4021- .. ./3- Bana Ebu't-Tahir tahdis etti. .. Abdurrahman b. Va'le'nin Abdullah b. Abbas'dan rivayetine göre o ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den aynısını rivayet etti. 

 

 

 

4022-69/4- Bize Zuheyr b. Harb ve İshak b. İbrahim tahdis etti -Zuheyr bize tahdis etti derken İshak bize Cerir haber verdi, dedi.- O Mansur'dan, o Ebu'd-Duha'dan, o Mesruk'dan, o Aişe’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Bakara sliresi'nin sonlarındaki ayetler nazil olduktan sonra ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dışarı çıkıp o ayetleri insanlara okudu, sonra onlara şarap ticaretini yapmayı yasakladı.

 

Diğer tahric: Buhari, 459, 2084, 2226, 4540, 4541, 4542, 4543 -muallak olarak-; Ebu Davud, 3490, 3491; Nesai, 4679; İbn Mace, 3382

 

 

 

4023-70/5- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, Ebu Kureyb ve İshak b. İbrahim -lafız Ebu Kureyb'e ait olmak üzere- tahdis etti, İshak bize Ebu Muaviye haber verdi, derken diğer ikisi tahdis etti" dedi. O, A'meşden, o Müslim'den, o Mesruk'dan, o Aişe'den şöyle dediğini rivayet etti: Bakara suresi'nin sonlarında faiz ile ilgili ayet-i kerimeler nazil olunca, Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mescide çıkıp içki ticaretinin haram olduğunu ilan etti.

 

 

AÇIKLAMA:          (4019) Rasulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Şüphesiz Allah şarap hakkında imada bulunmaktadır" buyruğu ... Medine'nin sokaklarına döktüler."

 

Bu hadis-i şerifte şeriatın hükmü gelmeden önce eşya ile ilgili haram oluşun da başka bir hükmü n de teklifinin sözkonusu olmayacağına delil bulunmaktadır. Bu mesele ile ilgili usül alimleri arasındaki görüş ayrılığı meşhurdur. Daha sahih olan görüş, şer'i hüküm gelmeden önce herhangi bir hükmün de mükellefiyetin de sözkonusu olmayacağıdır. Çünkü yüce Allah: "Biz bir rasül göndermedikçe azap ediciler değiliz" (İsra, 15) buyurmaktadır.

 

Bu husustaki ikinci görüş ise eşya ile ilgili asli hüküm şeriatte hükmün başka türlü olduğuna dair delil gelinceye kadar haram oluştur. Üçüncü görüşe göre ise asl olan mübahlıktır. Dördüncü görüşe göre ise asl olan tevaffuk (denilen hüküm vermemek)dir.

 

Bu gibi görüş ayrılıkları nefes alıp vermek ve buna benzer olmazlarsa, hayatın imkansız olduğu zorunlu işler içindir. Bunların haram olmadıklarında bir görüş ayrılığı yoktur. Ancak ta'kat getirilemeyen mükellefiyetlerin de konulmasının caiz olduğunu söyleyenlere göre bu caizdir.

 

Yine bu hadis-i şerifte dinleri ve dünyaları ile ilgili hususlarda Müslümanlara karşılık beklemeden nasihatta bulunup, iyi ve doğruyu göstermeye delil bulunmaktadır. Çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) helal hükmü devam etmekte iken ellerini çabuk tutarak şaraptan yararlanma yoluna gitmelerini öğütlemiştir.

 

(4019) "İçmesin ve satmasın" diğer rivayette (4020) 'bnu içmeyi haram kılan onu satmayı da haram kılmıştır" buyruklarından şarabın haram kılındığı hükmü anlaşılmaktadır. Bu hüküm üzerinde de icma vardır. Şafii'ye ve ona muvafakat edenlere göre bunun haram oluş illeti, necis olması ya da onda maksat olarak gözetilebilecek mübah bir menfaatin bulunmamasıdır.

 

Bu sebeple de gübre, güvercin pisliği ve diğer necis şeylerin hükmü de onun hükmü gibi kabul edilir. Aynı şekilde avcılıkta kullanılamayan yırtıcı hayvanlar, haşerat, tek bir buğday tanesi ve buna benzer kendilerinden yararlanılma maksadı güdülemeyen şeyler de onun kapsamına sokulur ve bu gibi şeylerin hiçbirisinin satılması caiz olmaz.

 

Sünen adlı hadis kitaplarında yer alan ve İbn Abbas’DAN rivayet edilen meşhur hadisegöre de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şüphesiz Allah herhangi bir topluma bir şeyi yemeyi haram kılarsa onun bedelini de onlara haram kılmış olur" hadisi ise kendisinden gözetilen maksat yenilmesi olan şeyler hakkında yorumlanır. Köle, katır, evcil eşek gibi değerlerden farklı hükme tabidir. Çünkü bu gibi değerlerin yenilmesi haram olmakla birlikte alım satımları icma ile caizdir.

 

(4019) "Her kime bu ayet ulaşırsa" yani kendisi hayatta iken bu ayet kime ulaşırsa demektir. Ayetten kasıt ise: "Şüphesiz içki, kumar ... şeytan işlerinden bir pisliktir" (Maide, 90) ayetidir.

 

"İnsanlar ellerinde bulunan şarapları alıp Medine'nin sokaklarına döktüler." Bu ifade şarabı sirkeye dönüştürme işleminin haram olduğuna ve bir an önce onu dökmek için eli çabuk tutmanın vacip olduğuna, alıkoymanın haram olduğuna delildir. Şayet şarabı sirkeye dönüştürmek caiz olsaydı mutlaka Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bunu onlara açıklaması ve daha önce onu haram kılacak hükmü n inişini beklediği sırada ondan yararlanmaya onları teşvik edip, bu hususta kendilerine öğüt verdiği gibi onu boşuna heder etmelerini de yasaklayacaktı. Aynı şekilde o ölmüş koyunun derisini tabaklayarak ondan yararlanmalarına dikkatlerini çektiği gibi yine bu hususta onları uyarırdı.

 

Şarabın sirkeye dönüştürülmesinin haram olduğunu ve bu yolla temiz olmayacağını söyleyenler arasında Şafii, Ahmed, Sevri ve kendisinden gelen iki rivayetten daha sahih olanına göre İmam Malik de vardır. Şarabı sirkeye dönüştürmeyi ise Evzai, Leys, Ebu Hanife ve kendisinden gelen bir rivayete göre Malik caiz görmüşlerdir.

 

Şarabın kendiliğinden sirkeye dönüşmesi halinde ise hepsine göre tahir (temiz) olur. Ancak Maliki mezhebine mensup Sahnun’DAN nakledilen yine tahir olmayacağı görüşü bundan müstesnadır.

 

(4020) "Abdurrahman b. Va'le es-Sebei" Sebe'e nisbetle böyle denilir.

 

Ona dair açıklamalar daha önce taharet bölümünde tabaklama ile ilgili hadiste geçmiş bulunmaktadır.

 

Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kendisine şarab hediye eden kişiye: "Allah'ın onu haram kıldığını biliyor musun?" demesine gelince; bu sorunun o adamın durumunu bilmek için sormuş olma ihtima}i vardır. Eğer o adam şarabın haram kılınmış olduğunu bildiği halde hediye etmişse Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu hediye olarak getirmesine yanında alıkoyup onu taşımasına tepki gösterir, bundan dolayı onu azarlardı. Fakat kendisine bunun hükmünü bilmediğini haber verince onu mazur gördü. Göründüğü kadarı ile bu olay içkinin haram kılınmasından kısa bir süre sonra haram kılındığı hükmü yaygınlık kazanmadan cereyan etmiştir.

 

Buradan haram kılındığını bilmeden bir masiyet işleyen bir kimsenin günahkar olmayacağı ve bundan dolayı azarlanmayacağı hükmü de anlaşılmaktadır.

 

"Bir kişi ile gizlice konuştu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: Ona gizlice ne söyledin diye sorunca adam: Ona bu içkiyi satmasını emrettim, dedi." Gizlice konuşan ve Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in hitap ettiği şahıs, şarap tulumunu hediye olarak getiren şahsın kendisidir. Nitekim bundan başka bir rivayette bu böylece açıklanmış olarak gelmiş ve bu adamın da Devslilerden olduğu belirtilmiştir. Kadı Iyaz, dedi ki: Bazı şarihler bir başka adam olduğunu sanarak hata etmişlerdir.

 

Hadiste bir kişinin bir başkasının bazı sırları hakkında soru sormasının caiz olduğuna delil bulunmaktadır. Eğer gizlenmesi gereken bir husus ise onu saklar değilse onu söyler.

 

"Tulumun ağzını açtı" buradan tulum anlamındaki "mezat" lafzı çoğu nüshalarda bu şekilde sonunda he (yuvarlak te) bulunmaksızın zikredilmiştir. Bazılarında ise de sonu he ile "elmezade" şeklindedir.

 

Hadisin baş tarafında ise "bir tulum (raviye) hediye etti" denilmektedir.

 

Bu da mezat ile aynı şeydir. Ebu Ubeyd: Her iki kelime de aynı anlamdadır derken İbnu's-Sikkit ona ancak mezade denilir. Raviye ise özel olarak (su) taşıyan devenin adıdır demiş olmakla birlikte tercih olunan Ebu Ubeyd'in açıklamasıdır. Bu hadis de Ebu Ubeyd'in lehine bir delildir. Çünkü tuluma hem raviye hem mezade adını vermiştir.

 

Dilcilerin, dediklerine göre tuluma "raviye" adının veriliş sebebi o tulum sahibi onunla beraber olanların su ihtiyaçlarını karşıladığı ve onları suya kandırdığı için verilmiştir. Mezade adının verilmesi ise yolculuk ve başka zamanlarda suyun azık olarak o tuluma doldurulmasından dolayıdır. Bu ismin ona veriliş sebebinin daha da genişlemesi için derisine ilave (ziyade) yapılması olduğu da söylenmiştir.

 

"Tulumun ağzını açtı ... " ifadesinde içki saklanan kapların kırılmayacağına ve yırtılıp parçalanmayacağına ama sadece içindekilerin döküleceği şeklindeki Şafii mezhebinin ve cumhurun görüşünün lehine delil bulunmaktadır. Malik’DEN de bu hususta iki rivayet gelmiştir. Bu iki rivayetin biri cumhurun kanaati gibidir. İkincisine göre ise içki kabı kırılır, kırba ve tulumlar parçalanır. Ancak bu görüş zayıftır. Herhangi bir asli dayanağı yoktur. Ebu Talha'nın küpleri kırdıklarına dair rivayet ettiği hadise gelince bu uygulamayı Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in emri olmaksızın kendiliklerinden yapmışlardır.

 

(4022-4023) "Faiz hakkında Bakara suresi'nin sonundaki ayetler nazil olunca ... sonra içki ticaretini haram kıldı." Kadı Iyaz ve başkaları der ki: İçkinin haram kılınması ayeti Maide suresi'ndedir. Maide suresi'ndeki bu buyruklar ise faiz ile ilgili ayetlerden uzun bir süre önce nazil olmuştur. İçkinin haram kılındığı zaman içki ticaretinin de haram olduğunu haber vermiş olması sonra da faiz ile ilgili ayetin inişinden sonra ikinci bir defa olarak pekiştirmek ve hükmün yaygınlık kazanması hususunda işi ileriye götürmek amacıyla bir defa daha haram kıldığını haber vermiş olma ihtimali vardır. Belki de daha önce içki ticaretinin haram olduğu hükmü kendisine ulaşmamış bulunan kimseler bu (son) mecliste de hazır bulunmuş olabilir. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

13/34- İÇKİNİN, MEYTENİN, DOMUZUN VE PUTLARIN SATIŞININ HARAM KILINMASI BABI