SAHİH-İ MÜSLİM |
MUSAKAT |
3/24- AFETLERİN SEBEP
OLDUKLARI TELEFATIN İNDİRİLMESİ BABI
3952-14/1- Bana
Ebu't-Tahir tahdis etti, bize İbn Vehb, İbn Cureyc'den haber verdiğine göre Ebu
Zubeyr kendisine Cabir b. Abdullah'tan haber verdiği üzere Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kardeşine bir meyve (taze hurma) satar da ... " buyurdu. (H.) Bize Muhammed b. Abbad da tahdis
etti, bize Ebu Damra, İbn Cureyc’DEN tahdis etti, onun Ebu Zubeyr’DEN
rivayetine göre o Cabir b. Abdullah'ı şöyle derken dinledi: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kardeşine bir meyve (taze hurma) satar da
ona bir afet isabet ederse ondan herhangi bir şeyalman senin için helal
değildir. Hem kardeşinin malını haksız yere neyin karşılığında alacaksın?"
buyurdu.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 3470; Nesai, 4540, 4541; İbn Mace, 2219;
3953- .. ./2- Bize Hasan
el-Hulvfmı de tahdis etti, bize Ebu Asım, İbn Cureyc'den bu isnad ile aynısını
rivayet etti.
3954-15/3- Bize Yahya b.
Eyyub, Kuteybe ve Ali b. Hucr tahdis edip dedi ki: Bize İsmail b. Cafer,
Humeyd'den tahdis etti, o Enes'den rivayet ettiğine göre Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) hurma ağacının meyvesini olgunlaşmadan satmayı yasakladı. Biz
Enes'e: Olgunlaşması nedir? dedik. O, kızarması ve sararmasıdır, hem Allah eğer
mahsulü alıkoyarsa kardeşinin malını neyin karşılığında helal olarak alacaksın
ki?
Diğer tahric: Buhari,
2208
3955- .. ./4- Bana
Ebu't-Tahir tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi, bana Malik, Humeyd
et-Tavil'den haber verdi, o Enes b. Malik'den rivayet ettiğine göre Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) olgunlaşmadan taze hurmanın satılmasını
yasakladı. Yanında bulunanlar, peki olgunlaşması nedir? dedi. O, kızarmasıdır
deyip şunları da ekledi: Eğer Allah mahsul vermezse kardeşinin malını neye karşılık
helal olarak alacaksın ki? diye ekledi.
Diğer tahric: Buhari,
2198, 1488; Nesai, 4539
3956-16/5- Bana Muhammed
b. Abbad tahdis etti, bize Abdulaziz b. Muhammed b. Humeyd'in Enes'den tahdis
ettiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah ona meyve
vermezse herhangi biriniz kardeşinin malını neyin karşılığında helal olarak
alacaktır" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
3957-17/6- Bize Bişr b.
el-Hakem el-Abdi, İbrahim b. Dinar ve Abdülcebbar b. el-A'la -lafız Bişr'e ait
olmak üzere- tahdis edip dediler ki: Bize Süfyan b. Uyeyne, Humeyd el-A'rec'den
tahdis etti, o Süleyman b. Atik'den, o Cabir'den rivayet ettiğine göre Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) afetlerin (telef ettiklerinin) inilmesini emir
buyurdu.
İbrahim (Ebu İshak) -ki
o Müslim'in arkadaşıdır- dedi ki: Bana Abdurrahman b. Bişr, Süfyan’DAN tahdis
etti.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 3374 -uzunca-; Nesai, 4542
AÇIKLAMA: (3952)
"Kardeşine meyve (taze hurma) satacak olup da ona bir afet isabet ederse
... " Enes'den gelen rivayette (3954) "Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) olgunlaşmadan hurma ağaçlarının meyvesinin satılmasını yasakladı.
Enes'den gelen diğer rivayette (3956) "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu: Allah ona mahsul vermez ise ... " Cabir'den gelen rivayette
(3957) Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) afetlerin indirilmesini emir
buyurdu." (Sonraki babta gelecek olan) Ebu Said’den de (3958) şöyle dediği
rivayet edilmektedir: "ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hayatta
iken bir adamın satmış olduğu hurmalara afet isabet etti. Bu sebeple borcu
çoğaldı. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): Ona tasadduk ediniz buyurdu.
İnsanlar da ona sadaka verdi.
Fakat bunlar borcunu
ödemeye yetmedi. Bu sefer Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) alacaklılarına
bulduğunuzu alın, sizin bunun dışında alacak bir şeyiniz yok buyurdu."
İlim adamları
olgunlaştığı görüldükten sonra satılan bir meyvenin (mahsulün) satıcı
tarafından da müşteriye onu meyve ile baş başa bırakmak sureti ile teslim edip
devşirilme zamanı gelmeden önce de semavi bir afet ile telef olursa acaba bu
satıcının tazminatı altında olandan mı yoksa müşteriden mi düşüleceği hususunda
ihtilaf etmişlerdir. Şafii, bu husustaki iki görüşünden sahih olanında, Ebu
Hanife, Leys b. Sa'd ve başkaları bu durumda müşterinin teminatı altındadır.
Dolayısı ile afetin zararının düşülmesi kap etmez ama müstehaptır demişlerdir.
Kadim görüşünde Şafii ve
bir başka kesim ise bu satanın tazminatı altındadır ve afetin inmesi kap eder
demiştir.
Malik ise şöyle demiştir:
Eğer üçte birden az ise düşülmesi gerekmez.
Üçte bir ve daha fazla
ise düşmesi gerekir ve bu satanın tazminatı altında olan kısımdan sayılır.
Afetin verdiği zararın
düşüleceğini kabul edenler hadisteki "afetlerin (verdikleri telefin)
indirilmesini emretti" ile Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in:
"Ondan bir şeyalman sana helal değildir" buyruğunu delil
göstermişlerdir. Ayrıca bu mahsulü sulamakla yükümlü olması bakımından
satıcının elinde kalmakla aynı anlamdadır. Adeta kabzedilmeden önce telef olmuş
gibidir. Bu sebeple satıcının tazminatından gider. (Yani satın alan bu zarara
karışmaz).
İndirilmesinin
gerekınediğini söyleyenler de diğer rivayette: "Sattığı mahsullere afet
isabet etti, bundan dolayı borcu çoğaldı. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de
ona sadaka verilmesini emir buyurdu." İfadeleri ve elinde bulunanı
alacaklılarına ödemesini delil göstermişlerdir. Eğer afetin telef ettikleri
inseydi böyle bir şeye ihtiyacı olmazdı. Böyle diyenler aynı zamanda afetlerin
telef ettiklerinin initmesi emrini müstehap olarak yahut da olgunluk görülmeden
önce satılanlar hakkında yorumlamışlamır. Zikrettiğimiz bu rivayetlerin
bazısında buna kısmen işaret edilmiştir. Öncekiler ise hadisteki "borcu
çoğaldı. .. " ifadeleri ile ilgili olarak şu şekilde cevap vermişlerdir:
Bu mahsüllerin devşirilme zamanından sonra ve müşterinin bundan sonra mahsulü
ağaçta bırakmaktaki kusuru sebebi ile telef olmuş olma ihtimali vardır. O vakit
ise mahsuller müşterinin teminatı altında olur (dolayısı ile telef olanlar
kendisinden gider). Derler ki: Bundan dolayı hadisin sonunda: "Bundan
başka bir hakkınız yok" buyurmaktadır. Eğer afetlerin zararları inmeseydi
o taktirde onların borcun geri kalan kısmını isteme haklarının olması
gerekirdi. Diğerleri ise buna şöyle cevap vermektedirler: Bu sizin şu an için
bundan başka bir hakkınız yok ve ödeme zorluğu çektiği sürece ondan alacağınızı
istemeniz helal değildir, aksine kolaylıkla ödeyebileceği bir zamana kadar ona
süre verilir demektir. Allah en iyi bilendir.
İşaret ettiğimiz bu son
rivayette ayrıca bir ve takva üzere yardımlaşmak, muhtaçları ve borçluları
gözetmek, böylelerine sadaka vermeyi teşvik etmek, ödeme zorluğu çekenden
borcunun ödenmesini istemenin onun peşinden ayrılmamanın ve onu hapse atmanın
helal olmadığını göstermektedir. Şafii, Malik ve ilim adamlarının cumhuru da
böyle demiştir. İbn Şureyh’DEN ödeme zorluğu sabit olmuş ise de borcunu
ödeyinceye kadar hapsedileceği söylediği nakledilmiştir. Ebu Hanife’DEN ise
alacaklının peşine takılır ve onu takibe alır (mülazeme).
Yine bu hadisten
anlaşıldığı üzere alacaklılarına alacakları tamamlanıncaya kadar müflisin
malının tamamı verilir ve iflas edene sadece elbiseleri ve benzeri şeyleri
bırakılır. Burada sözü geçen iflas eden kişinin Muaz b. Cebel (radıyallahu anh)
olduğu söylenmiştir.
(3956) "Bana
Muhammed b. Abbad tahdis etti. .. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eğer Allah
o mahsulü vermez ise sizden biriniz kardeşinin malını neye karşılık olarak
helal alacaktır buyurdu."
Darakutni dedi ki: Bu ya
Muhammed b. Abbad'ın yanılmasıdır, yahut da bu hadisi Muhammed'e işittirdiği
zaman Abdulaziz'in bir yanılmasıdır. Çünkü İbrahim b. Hamza bu hadisi
Abdulaziz'den, bunun Enes'in kendi sözü olduğunu açıkça beyan ederek ayrı bir
ifade olarak dinlemiştir. Doğrusu da budur ve bu Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in sözünden değildir. Muhammed b. Abbad böylelikle Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in sözünü düşürüp onun yerine Enes'in sözünü koymuş ve bunu
merfu olarak zikretmiştir. Bu ise bir hatadır.
(3957) "Ebu İshak dedi
ki: Bana Abdurrahman b. Bişr, Süfyan'dan bunu tahdis etti." Ebu İshak,
İbrahim b. Muhammed b. Süfyan'ın kendisidir. Bu kitabı Müslim'den rivayet etmiş
alandır. Kastettiği ise onun bir ravi ile isnadını yükselterek böylelikle bu
hadisi rivayetinde hocası Müslim gibi kendisi ile Süfyan b. Uyeyne arasında
yalnızca bir ravinin kalmış olduğunu ifade etmektedir. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
4/25- BORCUN BİR
KISMININ DÜŞÜLMESİNİN MÜSTEHAP OLDUĞU BABI