SAHİH-İ MÜSLİM

BUYU’

 

18 - باب كراء الأرض بالطعام.

18- ARAZİYİ BUĞDAY İLE KİRALAMA BABI

 

113 - (1548) وحدثني علي بن حجر السعدي ويعقوب بن إبراهيم. قالا: حدثنا إسماعيل (وهو ابن علية) عن أيوب، عن يعلى بن حكيم، عن سليمان بن يسار، عن رافع بن خديج قال:

 كنا نحاقل الأرض على عهد رسول الله صلى الله عليه وسلم. فنكريها بالربع والثلث والطعام المسمى. فجائنا ذات بوم رجل من عمومتي. فقال: نهانا رسول الله صلى الله عليه وسلم عن أمر كان لنا نافعا. وطواعية الله ورسوله أنفع لنا. نهانا أن نحاقل بالأرض فنكريها بالثلث والربع والطعام المسمى. وأمر رب الأرض أن يزرعها أو يزرعها. وكره كرائها، وما سوى ذلك.

 

3922-113/1- Bize Ali b. Hucr es-Sa'di, ve Yakub b. İbrahim tahdis edip dedi ki: Bize İsmail -ki b. Uleyye'dir- Eyyub'dan tahdis etti, o Ya'la b. Hakim'den, o Süleyman b. Yesar'dan, o Rafi' b. Hadic'den şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında biz araziyi muhakele yapar ve onu üçte bir ve dörtte bir nisbetinde ve miktan tespit edilen buğday karşılığında kiraya verirdik. Bir gün amcalarımdan bir adam bize gelerek dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizim için faydalı olan bir hususu bize yasakladı ama Allah'a ve Resulü'ne itaat etmek bizim için daha faydalıdır. Bize araziyi muhakele yaparak üçte bir, dörtte bir ve miktarı belli yiyecek karşılığında kiralamamızı yasakladı. Arazi sahibine ya kendisinin onu ekmesini yahut ekmesi için başkasına vermesini emir buyurdu. Araziyi kiraya vermeyi ve bunun dışındakileri ise hoş görmedi. 

 

Diğer tahric: Buhari, 2346, 2347; Ebu Davud, 3395, 3396; Nesai, 3904, 3905, 3906, 3907, 3918, 3918; İbn Mace, 2465 -muhtasar-

 

 

(1548) - وحدثناه يحيى بن يحيى. أخبرنا حماد بن زيد عن أيوب. قال: كتب إلى يعلى بن حكيم قال: سمعت سليمان بن يسار يحدث عن رافع بن خديج. قال: كنا نحاقل بالأرض فنكريها على الثلث والربع. ثم ذكر بمثل حديث ابن علية.

 

3923- ... /2- Bunu bize Yahya b. Yahya da tahdis etti, bize Hammad b. Zeyd, Eyyub'dan şöyle dediğini haber verdi: Ya'la b. Hakim bana yazarak dedi ki: Süleyman b. Yesar'ı Rafi b. Hadic'den şöyle dedi diye tahdis ederken dinledim: Biz araziyi muhakele yapar ve üçte bir, dörtte bir karşılığında kiraya verirdik. Sonra İbn Uleyye'nin hadisinin aynısını zikretti. 

 

 

2 م - (1548) وحدثنا يحيى بن حبيب. حدثنا خالد بن الحارث. ح وحدثنا عمرو بن علي. حدثنا عبدالأعلى. ح وحدثنا إسحاق بن إبراهيم. أخبرنا عبدة. كلهم عن ابن أبي عروبة، عن يعلى بن حكيم، بهذا الإسناد، مثله.

 

3924- . ./3- Bize Yahya b. Yahya da tahdis etti, bize Halid b. el-Haris tahdis etti, (H.) Bize Amr b. Ali tahdis etti, bize Abdü'l-A'la tahdis etti (H.) Bize İshak b. İbrahim de tahdis etti, bize Abde haber verdi. Hepsi İbn Ebu Arube'den, o Ya'la b. Hakim'den bu isnad ile aynısını rivayet etti.

 

 

3 م - (1548) وحدثنيه أبو الطاهر. أخبرنا ابن وهب. أخبرني جرير بن حازم عن يعلى بن حكيم، بهذا الإسناد، عن رافع بن خديج، عن النبي صلى الله عليه وسلم. ولم يقل: عن بعض عمومته.

 

3925- .. ./4- Bunu bana Ebu't-Tahir de tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi, bana Cerir b. Hazim, Ya'la b. Hakim'den bu isnad ile Rafi' b Hadic'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diye haber verdi fakat: Amcalarından bazısından ibaresini zikretmedi. 

 

 

114 - (1548) حدثني إسحاق بن منصور. أخبرنا أبو مسهر. حدثني يحيى بن حمزة. حدثني أبو عمر والأوزاعي عن أبي النجاشي، مولى رافع بن خديج، عن رافع؛ أن ظهير بن رافع (وهو عمه) قال: أتاني ظهير فقال:

 لقد نهى رسول الله صلى الله عليه وسلم عن أمر كان بنا رافقا. فقلت: وما ذاك؟ ما قال رسول الله صلى الله عليه وسلم فهو حق. قال: سألني كيف تصنعون بمحاقلكم؟ فقلت: نؤاجرها، يا رسول الله! على الربيع أو الأوسق من التمر أو الشعير. قال: فلا تفعلوا. ازرعوها. أو أزرعوها. أو أمسكوها.

 

3926-114/5- Bana İshak b. Mansur tahdis etti, bize Ebu Müzhir tahdis etti, bana Yahya b. Hamza tahdis etti, bana Ebu Amr el-Evzai, Rafi' b. Hadic'in azadlısı Ebu'n-Necaşi'den tahdis etti, o Rafi'den -(Rafi) dedi ki: Zuhayr bana geldi- rivayet ettiğine göre Zuhayr b. Rafi' -ki onun amcasıdırdedi ki: Gerçekten Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizim için iyi olan bir hususu yasakladı. Ben o nedir? Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in dediği haktır dedim. O dedi ki: Bana tarlalarınızı ne yapıyorsunuz? dedi. Ben: Ey Allah'ın Rasulü! (Mahsulünün) dörtte biri karşılığında yahut hurma ya da arpa türünden bir kaç vesk karşılığında kiraya veriyoruz dedim. Allah Rasulü: "Bunu yapmayın. Kendiniz ekin yahut eksin diye başkasına verin ya da elinizde tutun" buyurdu. 

 

 

Diğer tahric: Buhari, 2339; Nesai, 3933; İbn Mace, 2459

 

AÇIKLAMA:          "Ebu'n-Necaşi, Nafi’DEN rivayet ettiğine göre Zuheyr b. Rafi' -ki onun amcasıdır- (Rafi) dedi ki: Zuhayr bana geldi- ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ... yasakladı dedi." İbare bütün nüshalarda bu şekildedir ve sahihtir. Takdiri de şöyledir: Rafi'den rivayete göre amcası Zuhayr kendisine gelip bir hadis nakletti. Rafi'de bu hadisin beyam hakkında: Zuhayr bana geldi ve dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ... yasakladı. İşte bu takdirin böyle olduğuna ifadenin muhtevası delil teşkil etmektedir. Bazı nushaiarda ise etani: bana geldi yerine "enbeani: bana bildirdi" şeklindedir. Ama doğru ve sözlerle uyumlu olan lafız "ityan: gelmek" den: etanı: bana geldi, ibaresidir.

 

Bu hadiste söylediği: "Ey Allah'ın Rasulü! Biz onları dere boyları bize ait olmak üzere yahut bir miktar vesk karşılığında ücretle kiralıyoruz." İbare nüshaların bir çoğunda bu şekilde errabi (dere boyları) şeklindedir. Bu da akan küçük dere demektir. Kadı Iyaz ise İbn Mahan' ın rivayetinden ye harfi olmaksızın re harfi ötreli olarak "rubu': dörtte bir" diye nakletmektedir.

 

 

 

(1548) - حدثنا محمد بن حاتم. حدثنا عبدالرحمن بن مهدي عن عكرمة بن عمار، عن أبي النجاشي، عن رافع، عن النبي صلى الله عليه وسلم بهذا. ولم يذكر: عن عمه ظهير.

 

3927- .. ./6- Bize Muhammed b. Hatim tahdis etti, bize Abdurrahman b. Mehdi, İkrime b. Ammar'dan tahdis etti, o Ebu'n-Necaşi'den, o Rafi'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’DEN bu hadisi rivayet etti ve rivayetinde "amcası Zuhayr'den" ibaresini zikretmedi.

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 3394 -muallak olarak-; Nesai, 3932

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

19- ARAZİYİ ALTIN VE GÜMÜŞ İLE KİRAYA VERMEK