SAHİH-İ MÜSLİM

BUYU’

 

15- DALINDA MEYVE BULUNDUĞU HALDE HURMA AĞAÇLARINI SATAN KİMSE BABI

 

3878-77/1- Bize Yahya b. Yahya tahdis edip dedi ki: Malik'e Nafi'den rivayetini okudum. O İbn Ömer’DEN rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim aşılanmış hurma ağaçları satarsa -satın alanın şart koşması hali dışında- meyveleri satana aittir" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 2204, 2716, 3434; İbn Mace, 2210

 

AÇIKLAMA:          "Kim aşılı hurma ağaçları satarsa ... " dil bilginlerinin dediklerine göre "ebbera ve abera" aşıladı demektir. Bu da erkek hurma çiçeğinden içine bir miktar koymak için hurmanın çiçeğini yarması sureti ile olur. İbar ise içine ister bir şey koysun ister koymasın onu yarmak demektir. Eğer kendi kendisine bu şekilde aşılanırsa bu ise çatlaması anlamına gelir. Satışta onun hükmü de Ademoğlunun eylemi ile aşılanmış hurma ağacı hükmündedir. Bizim mezhebimizin görüşü budur.

 

Bu hadis-i şerifte hurma ağaçlarını ve başka meyveleri aşılamanın caiz olduğu anlaşılmaktadır. Bunun caiz olduğu icma ile kabul edilmiştir. İlim adamları aşılanmadan önce ve sonra satılan hurma ağaçlarının hükmü hakkında ihtilaf etmişlerdir. Eğer olumlu olumsuz mahsul sözkonusu edilmeden hurma ağaçlarının satışı mutlak olarak sözkonusu edilmişse satışın kapsamına mahsul girer mi? Malik, Şafii, Leys ve çoğunluk şayet aşıladıktan sonra hurma ağacını satarsa mahsulü satana aittir. Müşterinin, ben hurma ağacını bu meyvesi ile birlikte satın aldım demesi ile onu şart koşması hali müstesna. Eğer aşılamadan önce ağacı satacak olursa mahsulü müşteriye aittir. Şayet satıcı mahsulün kendisine ait olacağını şart koşarsa Şafii'ye ve çoğunluğa göre caizdir. Malik ise bu durumda mahsülün satıcıya ait olmasını şart koşmak caiz değildir demiştir. Ebu Hanife dedi ki: Alışveriş mutlak olarak yapıldığı taktirde aşılamadan önce de sonra da mahsul satıcıya aittir demiştir. İbn Ebu Leyla dedi ki: Aşılamadan önce de sonra da müşteriye aittir demiştir.

 

Şafii ve cumhur aşılanmış ağaç hakkında hadisin mantukunu başkaları hakkında da mefhumunu delil almışlardır. Bu da hitabın delilidir ve onlara göre bu delildir. Ebu Hanife ise aşılanmış ağaç hakkında hadisin mantukunu almıştır. Halbuki o hitabın delilini kabul etmemektedir. Böylelikle aşılanmamış olanı aşılanmış olana katmış olmaktadır. Ona da şu şekilde itiraz etmişerdir: Alış verişte tabi oluş hükmü bakımından gizli saklı olan dıştan görünenden farklıdır. Nitekim cenin alışverişde annesine tabidir. Fakat doğum ile ondan ayrılmış yavrusu ona tabi değildir.

 

İbn Ebu Leyla'nın görüşü ise sünnetin açık ifadesine aykırı batıl bir görüşdür. Belki de bu hadis ona ulaşmamıştır. Allah en iyi bilendir.

 

 

 

 

3879-78/2- Bize Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti, bize Yahya b. Said tahdis etti, (H.) Bize İbn Numeyr de tahdis etti, bize babam tahdis etti. Hepsi Ubeydullah'dan rivayet etti (H.) Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de -lafız ona ait olmak üzere- tahdis etti. Bize Muhammed b. Bişr tahdis etti, bize Ubeydullah, Nafi’den tahdis etti, o İbn Ömer’DEN rivayet ettiğine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Aşılanmış olup satın alınan herhangi bir urmalığın mahsulü onu -o hurmalığı satın alanın şart koşması hali dışında aşılayana aittir" buyurdu.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

3880-79/3- Bize Kuteybe b. Said de tahdis etti, bize Leys tahdis etti, (H.) Bize İbn Rumh da tahdis etti, bize Leys, Nafi’den haber verdi, o İbn Ömmer’den rivayet ettiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Herhangi bir kimse bir hurmalığı aşılayıp sonra da onları satacak olursa hurma ağaçlarının meyvesi -satın alanın şart koşması hali dışında- aşılayana aittir. "

 

Diğer tahric: Buhari, 2206, 4649; İbn Mace, 2210

 

 

 

3881- ... /4- Bunu bize Ebu Rabi' ve Ebu Kamil de tahdis edip dedi ki: Bize Hammad tahdis etti (H.) Bunu bana Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize İsmail tahdis etti, ikisi Eyyub'dan, o Nafi'den bu isnad ile buna yakın rivayet etti.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

 

3882-80/5- Bize Yahya b. Yahya ve Muhammed b. Rumh tahdis edip dedi ki: Bize Leys tahdis etti (H.) Bize Kuteybe b. Said de tahdis etti, bize Leys, İbn Şihab'dan tahdis etti, o Salim b. Abdullah b. Ömer'den, o Abdullah b. Ömer'den şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim: "Kim aşılandıktan sonra bir hurmalık satın alırsa onun mahsulü satana aittir. Satın alanın şart koşması hali müstesna. Kim de bir köle satın alırsa malı onu satana aittir. Satın alanın şart koşması hali müstesna. "

 

 

Diğer tahric: Buhari, 2379; Tirmizi, 1244; İbn Mace, 2211; (6907)

 

AÇIKLAMA:          "Kim bir köle satın alırsa malı onu satana aittir. Satın alanın şart koşması hali müstesna." Buhari ve Müslim bu hükmü bu şekilde Salim'in babası İbn Ömer'den rivayeti ile böylece kaydetmiştir. Fakat bu fazlalık Nafi'in İbn Ömer’DEN rivayetinde yer almamaktadır. Bunun ise zararı yoktur. Çünkü Salim sika birisidir. Hatta o Nafi'den daha da üstündür. Bu sebeple onun ziyade si makbuldür. Nesai ve Darakutni de Nafi'in rivayetinin tercih edileceğine işaret etmiş iseler de bu kabul olunmayan bir işarettir.

 

Ayrıca bu hadiste Malik'in ve Şafii'nin kadim görüşünün lehine delildir:

Efendisi kölesine bir miktar malı mülk verse ama bundan sonra da onu satacak olsa malı müşterinin şart koşması hali dışında satana aittir. Çünkü bu hadisin zahiri bunu gerektirmektedir. Diğer taraftan yeni görüşünde Şafii ve Ebu Hanife köle kesinlikle bir şeyi mülk edinemez demişler ve hadisi bundan kölenin elinde efendinin malından bir şeylerin bulunması diye yorumlamışlardır. Bu ifadede (bu yoruma göre) mal özel olarak elinde bulunduğu ve ondan yararlandığı için köleye izafe edilmiştir. Yoksa mülkiyeti ona ait olduğundan dolayı değiL. Nitekim hayvanın semeri, atın eğeri denilmesi de bu türdendir. Aksi taktirde efendi kölesini satacak olursa elinde bulunan o mal satana aittir. Çünkü efendi ona malik olmuştur. Ancak satın alan malın kendisine ait olmasını şart koşarsa bu da sahih olur. Çünkü bu durumda efendi tek bir fiyata ve elinde bulunan mal olmak üzere iki şey satmış olur. Bu da caizdir. Ebu Hanife ve Şafii: Bununla birlikte faizden uzak durmak şarttır demişlerdir.

 

Şafii dedi ki: Eğer kölenin elinde bulunan mal, dirhem türünden ise köleyi elindeki dirhemlerle birlikte dirhem karşılığı olarak satmak caiz değildir. Aynı şekilde elinde bulunan mal dinar türünden ise onları da altın ile satmak caiz değildir. Buğdayı ise buğday ile satmak caiz olmaz.

 

Malik dedi ki: Eğer kölenin elinde bulunan mal da dirhem türünden, bedel de dirhem türünden ise yine de müşterinin şart koşması caiz olur. Diğer bütün şekillerde de hüküm böyledir. Çünkü hadis mutlakdır. Malın değer içerisinde herhangi bir payı yok gibidir demiştir.

 

Bu hadis-i şerif bizim mezhep alimlerimize göre daha sahih olan şu görüşe delildir: Köle ya da cariyeyi üzerinde elbisesi ile satacak olursa elbise satışa dahil değildir. Aksine satın alanın şart koşması dışında elbise satana aittir. Çünkü genel olarak köle ve cariyenin malı yoktur.

 

Bazı mezhep alimlerimiz ise dahildir demişler, bazıları ise yalnızca avreti örten kısmı dahildir demiştir. Ama daha sahih olan avreti örten kısmı da başkası da -bu hadisin zahiri sebebi ile- dahil olmadığıdır. Çünkü "köle" ismi elbiseyi kapsamaz. Allah en iyi bilendir.

 

 

 

 

3883- .. ./6- Bunu bize Yahya b. Yahya, Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Zuheyr b. Harb da tahdis etti, Yahya, bize Süfyan b. Uyeyne, ez-Zührı'den bu isnad ile aynısını haber verdi derken diğer ikisi tahdis etti dedi. 248

 

 

 

3884- ... /7- Bana Harmele b. Yahya da tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi, bana Yunus, İbn Şihab'dan haber verdi, bana Salim b. Abdullah b. Ömer'in tahdis ettiğine göre babası dedi ki: Ben Resulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim deyip hadisi aynen rivayet etti. 249

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

16- MUHAKELE VE MÜZABENENİN, MUHABERENİN VE OLGUNLAŞTIĞI BELLİ OLMADAN ÖNCE MAHSÜLÜN SATIŞININ, MUAVEME DENİLEN YILLAR BOYUNCA SATIŞIN YASAKLANDIĞI BABI