SAHİH-İ MÜSLİM |
BUYU’ |
13- OLGUNLAŞTIKLARI
GÖRÜLMEDEN ÖNCE KOPARMA ŞARTI KOŞMAKSIZIN MEYVELERİ SATMANIN YASAK OLDUĞU BABI
3840-49/1- Bize Yahya b. Yahya tahdis edip dedi ki: Malik'e,
Nafi'den rivayetini okudum: O İbn Ömer’DEN rivayet ettiğine göre Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) olgunluğu görülmeden önce mahsulü satmayı
yasakladı. Satana da satın alana da yasakladı.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 3367
3841- ..
./2- Bize İbn Numeyr tahdis etti. .. İbn Ömer, Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)’DEN aynısını rivayet etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
3842-50/3- Bize Ali b.
Hucr es-Sa'dİ ve Zuheyr b. Harb tahdis edip dedi ki: ... İbn Ömer’den rivayete
göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hurma ağacı meyvesini zehvinden
önce ve başağı da (tanesi) beyazlaşmadan ve afetten zarar göreceğinden emin
olmadan satmayı yasakladı. Satana da satın alana da yasakladı.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 3368; Tirmizi, 1227 -muhtasar-; Nesai, 4565
3843-51/4- Bana Zuheyr
b. Harb tahdis etti. .. İbn Ömer dedi ki:
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Olgunlaştığı ortaya çıkmadan ve ondan afet gitmeden
mahsulleri satın almayın" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
3844- .. ./5- Bize
Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Ebu Ömer de tahdis edip dediler ki: Bize
Abdülvehhab, Yahya'dan bu isnad ile hadisi "olgunlaştığı ortaya çıkıncaya
kadar" bölümüne kadar tahdis etti, fakat ondan sonrasını zikretmedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
3845- .. ./6- Bize İbn
Rafi' tahdis etti. ... İbn Ömer Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den (bir
önceki) Abdülvehhab'ın hadisini aynen rivayet etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
3846- .. ./7- Bize
Süveyd b. Said tahdis etti... İbn Ömer'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den Malik'in ve Ubeydullah'ın hadisinin aynısını rivayet etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
3847-52/8- Bize Yahya b.
Yahya, Yahya b. Eyyub, Kuteybe ve İbn Hucr tahdis etti. Yahya b. Yahya bize
İsmail-ki o b. Cafer'dir- Abdullah b. Dinar'dan haber verdi derken diğerleri
tahdis etti dedi. O İbn Ömer'i şöyle derken dinledi: Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Olgunlaştığı ortaya çıkmadıkça mahsulü
satmayınız" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
3848- .. ./9- Bunu bana
Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize Abdurrahman, Süfyan'dan tahdis etti. (H.)
Bize İbnu'l-Müsenna tahdis etti, bize Muhammed, b. Cafer tahdis etti, bize
Şu'be tahdis etti, ikisi Abdullah Dinar’dan bu isnad ile hadisi rivayet etti.
Şu'be'nin hadisinde şu ziyadeyi ekledi: İbn Ömer'e: Olgunlaşması ne demektir?
diye soruldu. O: Onun afeti gider, dedi.
Diğer tahric: Zuheyr
b. Harb'in hadisini yalnız Müslim rivayet etmiştir; İbnu'l-Müsenna'nm hadisini,
Buhari, 1486
3849-53/10- Bize Yahya
b. Yahya tahdis etti, bize Ebu Hayseme, Ebu Zubeyr'den haber verdi, o Cabir'den
rivayet etti. (H.) Bize Ahmed b. Yunus da tahdis etti, bize Zuheyr tahdis etti,
Ebu Zubeyr, Cabir’DEN şöyle dediğini tahdis etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) olgunlaşmadan önce mahsulü satmayı yasakladı -yahut bize yasakladı-
dedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
3850-54/11- Bize Ahmed
b. Osman en-Nevfelitahdis etti, bize Ebu Asım tahdis etti. (H.) Bana Muhammed
b. Hatim -lafız ona ait olmak üzere- de tahdis etti, bize Ravh tahdis etti,
ikisi dedi ki: Bize Zekeriyya b. İshak tahdis etti, bize Amr b. Dinar'ın tahdis
ettiğine göre o Cabir b. Abdullah'ı şöyle derken dinlemiştir: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) olgunluğu görülmedikçe mahsulün satışını
yasakladı.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
3851-55/12- Bize Muhammed
b. El-Müsenna ve İbn Beşşar tahdis edip dedi ki: Bize Muhammed b. Cafer tahdis
etti, bize Şu'be, Amr b. Murre'den tahdis etti, o Ebu'l-Bahderi'den şöyle
dediğini rivayet etti: İbn Abbas'a hurma ağaçları (meyvesi)nin satılması
hakkında soru sordum. O: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ondan
yemedikçe yahut yenilmedikçe ve tartılmadıkça hurma ağacı (nın meyvesinin)
sahşını yasakladı dedi. Ben: Tartılmadıkça ne demektir? dedim. Onun yanındaki
bir adam: Ağaçtaki mahsul tahmin edilmedikçe dedi.
Diğer tahric: Buhari,
2246, 2247, 224, 2249, 2250
AÇIKLAMA: (3849)
"İbn Ömer (radıyallahu anh)'dan rivayete göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ... satana da satın alana da yasakladı." Bir rivayette
(3842) "zehvinden önce hurma ağacının mahsulünü satmayı yasakladı. ..
" Bir rivayette (3843) "Olgunlaştığı ortaya çıkmadıkça ... mahsulü
satın almayın ... " (3848) "İbn Ömer'e olgunlaşması nedir? diye
soruldu. O: Afeti gider dedi." Bir rivayette (3849) "Olgunlaşmadan
mahsulün satılmasını yasakladı" bir başka rivayette (3851) "hurma
ağacı meyvesinin yemeden yahut ondan yiyilmeden ve tartılmadan satılmasını
yasakladı ... "
Bu babta açıklanması
gereken lafızlar: "Yebdu" sonu hemzesiz olarak; görünür, ortaya çıkar
anlamındadır. Burada dikkat çekilmesi gereken hususlardan birisi de
muhaddislerin ve başkalarının bir çoğunun kitaplarında bu lafız sonunda elif
konularak yazılmaktadır. Halbuki bu bir hatadır. Doğrusu böyle bir yerde bunun
nasb edici edat sebebi ile hasf edilmesidir. Ama nasb edici edat yoksa bunun
yazılıp yazılmayacağında ihtilaf etmişlerdir. Mesela, zeydün yebdu gibi. Yine
bunda da tercih edilen (yebdu fiilinin sonunda) elif'in yazılmayışıdır. Aynı
şey buradaki gibi "hatta yezhu"nun yazılışında da görülebilmektedir.
Doğrusu zikrolunduğu gibi elif'in yazılmamasıdır.
"Yezhu"
fiilini de ye harfi fethalı olarak zaptetmişlerdir. İleride yüce Allah'ın izni
ile zikredeceğimiz gibi bu da doğrudur. İbnu'l-A'rabi dedi ki: Hurma ağacı
meyvesi ortaya çıkıp görünecek olursa "zeha yezhu" fiili kullanılır.
Meyvesi kızarır yahut sararırsa "ezha yuzhi" denilir. El-Asmai dedi
ki: Hurma ağacı hakkında "ezha" denilmez. Sadece "zeha"
denilir. Ebu Zeyd ise bunları iki ayrı söyleyiş olarak nakletmektedir. El-Halil
dedi ki: Hurma ağacı için ezha mahsulünün olgunluğu ortaya çıktı, göründü
demektir. Hattabı dedi ki: Bu hadiste bu şekilde "hatta yezhu" diye
rivayet edilmiştir. Arapçada doğrusu ise hatta yüzhı denilmesidir. Mahsullerde
izha ise kızarması yahut sararması demektir. Bu da artık olgunlaşmaya
başladığının alameti ve afetten kurtulduğunun bir delilidir.
İbnu'l-Esir dedi ki:
Bazı dilciler yüzhı'yi kabul etmediği gibi aralarından bazıları da yezhu'yu
kabul efmemektedir. El-Cevheri dedi ki: Ze harfi fethalı olarak zehv,
Hicazlılarır söyleyişinde ise ötreli olarak, zühv ise renklenmiş (sarı) taze
hurmaya denilir. Hurma ağacı meyvesinde kırmızılık ya da sarılık görülecek
olursa bunda "zehv" ortaya Çıktı denilir. Asıl fiil zeha olmakla
birlikte ezha da bir söyleyiştir. Bu lafız ile alakalı olarak ilim ehlinin
görüşleri bunlardır. Bunların toplamından her ikisinin de kullanılmasının caiz
olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan sika
raviden fazlalık makbuldür. Bir kimse başkasının bilmediği bir şeyi nakledecek
olursa eğer bu kişi sika birisi ise onun dediğini de kabul ederiz.
(3842) "Ve (tanesi)
beyazlaşıncaya kadar başağın satılmasını" bundan kasıt ise tanesinin
sertleşmesi demektir ki bu da olgunlaştığını gösterir.
"Afetten yana emin
olursa" ahe’DEN kasıt ekine yahut mahsule ya da benzeri şeylere isabet
eden ve onu bozan afet demektir.
(3849) "Bize Yahya
b. Yahya tahdis etti, bize Ebu Hayseme, Ebu Zubeyr'den tahdis etti, o Cabir'den
rivayet etti (H.) Bize Ahmed b. Yunus da tahdis etti, bize Zuheyr tahdis etti,
bize Ebu Zubeyr, Cabir’DEN tahdis etti." Senette ilk olarak
"Cabir'den" demesi aslında onun adeti kuralı ve başkasının kuralı
gereğince birinci rivayet yolunda bunu hasf etmesi ve Ebu Zubeyr'e kadar
gelmekle yetinmesi gerekirdi. Çünkü onunla maksat hasıl olmaktadır. Ama o daha
fazla açıklamayı istediği için böyle yapmıştır. Buna benzer hususlar daha önce
birkaç defa açıklanmış bulunuyor.
(3850) "Bize Ahmed
b. Osman en-Nevfeli tahdis etti. .. bize Amr b. Dinar tahdis etti." Bu ve
benzeri senetler nüshalarda bu şekilde bulunmaktadır. Dolayısı ile hadis
okuyanın "Ravh’DAN sonra şöyle okuması gerekir: İkisi dedi Ki: Bize
Zekeriyya tahdis etti." Çünkü Ebu Asım ve Ravh, Zekeriyya'dan rivayet
naklederler. Şayet okuyucu burada dedi ki: bize Zekeriyya bildirdi, diye okursa
hata olur. Çünkü böylelikle yalnızca hadisi Ravh'dan tahdis etmiş,
Ebu'ı-Asım'ın yolunu terk etmiş olur. Bu da gaflete düşülen hususlardan
birisidir. Bunun kitapta da yazılarak: "İkisi dedi ki: Bize Zekeriyya
tahdis etti" denilmelidir. Her ne kadar "dedi" lafzını ondan hadis
nakleden bir kişiyi hazfediyor iseler de bu böyledir. Çünkü o taktirde bunun
aksine bir karışıklık olmaz.
Bir kimse: Burada şöyle
demek mümkündür: Dedi ki bize Zekeriyya tahdis etti. Bu durumda maksat da Ravh
dedi olur. Buna da onun: Lafız ona aittir delildir diyecek olursa biz de şöyle
cevap veririz: Böyle bir ihtimal vardır. Ama açıkça görülen ve tercih olunan
bizim ilk olarak zikrettiğimizdir. Çünkü Ebu Asım'ın rivayetini terk etmiş
olmamak için bunun faydası da daha çoktur. Allah en iyi bilendir.
(3851)
"Ebu'l-Bahteri" be harfi fethalı ve hı harfi sakin, te harfi de
fetnalıdır. Adı Said b. İmran'dır. İbn Ebu İmran olduğu, İbn Feyruz olduğu da
söylenir. Kufeli ve Tay'lı olup Tayoğullarının mevlası (azadlısı)dır. Hilal b.
Hibban dedi ki: O Kufelilerin fazilet sahibi zatlarındandı.
Üstün ve değerli imam
Habib b. Ebu Sabit de şöyle demektedir: Ben, Said b. Cubeyr ve Ebu'l-Bahteri
bir araya geldik. Ebu'l-Bahteri bizim en alimimiz, en fakihimiz idi. 83 yılında
Cemacim vakıasında öldürüldü. İbn Main, Ebu Hatim ve Ebu Zur'a sikadır,
demişlerdir.
Bütün bu hususları
zikretmemin sebebi, Hakim Ebu Ahmed'in, el-Esmau ve'l-Küna adlı eserinde:
"Burada adı geçen Ebu'l-Bahteri hadis alimleri nezdinde kuvvetli bir ravi
değildir" ifadelerini kullanmış olmasıdır. Ama Hakim'in bu sözü kabul
edilemez. Çünkü bu sebebi açıklanmamış bir cerhdir. Cerhin sebebi
açıklanmayınca kabul edilemez. Pek çok kimse ise onun sika olduğunu açıkça
ifade etmiştir.
Kitabın baş taraflarında
bu kaide açıklanmış idi.
"İbn Abbas'a hurma
ağacı (meyvesinin) satışı hakkında soru sordum ... Tahmin edilinceye kadar
dedi." Hadiste geçen "yemedikçe yahut yenilmedikçe" ifadesi
yenilebilir hale gelinceye kadar demektir. Çünkü genel olarak yenilebilir
durumda olur. Yoksa kasıt mükemmel derecede yenilebilecek olması değildir.
Aksine bizim zikrettiğimiz gibi olmasıdır. Bu ise onun olgunlaştığının
görülmesi ile birlikte ortaya çıkar.
"Tartılıncaya
kadar" sözünün tahmin edilmesi ile açıklanması açıkça anlaşılan ve görülen
bir husustur. Çünkü tahmin onun miktarını bilmenin yoludur. Tartı da böyledir.
"Tahmin edilinceye kadar" ibaresinde "yahzere" fiilinde ze
harfi re’DEN önce gelir. Bazı asıl nüshalarda ise re önce kaydedilmiş ise de bu
bir tashiftir. Böyle olsa dahi eğer sahih olsaydı tevil edilmesi de mümkün
olurdu. Allah en iyi bilendir. Bu şekildeki açıklama ilim adamlarına ya da bir
kısmına göre İbn Abbas'a izafe edilen açıklama anlamındadır. Çünkü o bu şekilde
onun önünde açıklamayı yapanı onaylamış ve onu reddetmemiştir. Onun onayı
(sükut ile ikrarı) sözlü olarak söylemesi gibidir. Allah en iyi bilendir.
3852-56/13- Bana Ebu
Kureyb Muhammed b. el-,6;la tahdis etti, bize Muhammed b. Fudayl babasından
tahdis etti, o İbn Ebu Nu'n'den, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etti:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Olgunlaştıkları görülmeden
mahsulleri satmayın" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "İbn
Ebu Nu'm" Nu'm ismi ayn harfi sakin ve ondan sonra ye yoktur (Nuaym ile
karıştırılmasın). Adı da Dukeyn b. el-Fudayl'dir. Müslim'in bütün şerhleri onun
hakkında bir şey söylememiştir.
Bu babtaki hadislerin
hükümlerine gelince: Eğer mahsulü koparılması (toplanması) şartı ile
olgunlaşmadan önce satacak olursa icma ile sahih olur. Mezhep alimlerimizin
dediklerine göre koparmayı şart koşmakla birlikte sonra koparmayacak olursa
alışveriş sahihtir ve satıcı onu koparmaya (mahsulü toplamaya) mecbur eder.
Eğer dalında bırakılması
üzerinde karşılıklı rıza gösteriderse caiz olur. Şayet mahsulün yerinde kalması
şartı ile satacak olursa satış icma ile batıldır. Çünkü olgunlaşmadan önce
mahsulün telef olma ihtimali vardır. Bu durumda satıcı batıl bir yolla
kardeşinin malını yemiş olur. Nitekim hadis-i şeriflerde de böyle
belirtilmiştir.
Ancak mahsulü koparmayı
(toplamayı) şart koşarsa böyle bir zarar ortadan kalkar. Eğer şart koşmaksızın
mutlak olarak mahsulü satacak olursa bizim mezhebimize ve ilim adamlarının
cumhurunun görüşüne göre bu hadislerdeki mutlak ifadelere göre satış batıldır.
Bizim bunu toplanması şartı ile sahih kabul etmemiz ise icmadan dolayıdır.
Böylelikle bu husustaki hadisleri mahsulü toplamayı şart koşması hususu ile
ilgili icma ile tahsis etmiş oluyoruz. Diğer taraftan mahsuller ile alakalı
adet onun dalında bırakılmasıdır. Böylelikle bu şart koşulmuş gibidir.
Eğer mahsul ortaya
çıkmasından sonra satılacak olursa kayıtsız şartsız satışı caiz olur. Toplama
şartı ile de caizdir, dalında bırakmak şartı ile de caizdir. Buna delil ise bu
hadislerden anlaşılan (mefhum)dur.
Diğer taraftan nihai
maksattan sonra ortaya çıkan eğer onun türünden değil ise ondan öncekine
aykırıdır. Aynı zamanda çoğunlukla bunda görülen olgunluğunun görülmesinden
önceki sonucun aksine selamette kalacağıdır. Öbür taraftan eğer bu mahsül
yerinde bırakılmak şartı ile yahut da mutlak olarak satılacak olursa satıcı
toplama zamanı gelinceye kadar onu sulamakla mükelleftir. Çünkü onun adeti
budur. Mezhebimizin kabul ettiği görüş bu olduğu gibi Malik de böyle demiştir.
Ebu Hanife ise toplama şartının koşulması icap eder demiştir. Allah en iyi
bilendir.
(3842) "Ağarıncaya
kadar başak" kaydında Malik'in, Kufelilerin ve çoğu ilim adamının
görüşünün lehine delil bulunmaktadır. Onların görüşüne göre başak (ın taneleri)
sertleştiği taktirde satılması caizdir. Bizim mezhebimizde ise bu hususta
tafsilat sözkonusudur. Eğer başak arpa, darı ya da buna benzer taneleri görülen
türden ise satışı caizdir. Şayet buğday ve benzeri taneleri dövülmek
neticesinde alınan kabuklar ile örtülü ise Şafii'nin hakkında iki görüşü
vardır. Cedid (yeni) görüşüne göre sahih değildir. Bu husustaki iki görüşünden
daha sahih olanı budur. Kadim görüşüne göre ise sahihtir.
Sertleşmesinden önce ise
ekinin satışı ancak az önce zikrettiğimiz gibi koparma (toplama) şartı ile
sahih olur. Eğer ekini sertleşmeden önce şartsız olarak arazisi ile birlikte
satacak olursa, yere tabi olmak sureti ile caizdir. Aynı şekilde olgunluğu
görülmeden önce mahsul de ağaçla birlikte satılacak olursa ağaca tabi olmak
sureti ile şartsız olarak caizdir. Yerdeki sebzelerin hükmü de bu şekildedir.
Ohiarı arazileri satılmadan yerde oldukları halde koparılma şartı koşulmadan
satılmaları caiz değildir. Kavun ve benzeri meyvelerin satılması da
olgunlaştıkları görülmeden önce sahih olmaz. Bu meselenin teferruatı pek
çoktur. Ben Ravzatu't-Talibin ve Şerhu'l-Mühezzeb'de bunların maksat olarak
gözetilenleri iyice tetkik ettim ve bu hususta çok sayıda bilgileri bir araya getirdim. Başarı Allah'tandır.
Hadiste satana da satın
alana da (bu tür alış verişi) yasakladığı belirtilmektedir. Satana yasaklanması
onun batıl yolla yemek istemesinden dolayı, satın alana yasaklanması ise
haramın işlenmesine ona muvafakat ettiği ve onun malının da zayi olacağı
içindir. Çünkü kişinin malını zayi etmesi de yasaklanm ıştır.
3853-57/14- Bize Yahya
b. Yahya tahdis etti, bana Süfyan b. Uyeyne, ez-Zühri'den haber verdi, (H.)
Bize İbn Numeyr ve Zuheyr b. Harb -ki lafız ikisine aittir- de tahdis edip
dediler ki: Bize Süfyan tahdis etti, bize Zühri Salim'den tahdis etti, o İbn
Ömer'den rivayet ettiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
olgunlaştıkları görülmeden önce mahsullerin satılmasını ve mahsulün mahsule
karşılık olarak satılmasını yasakladı.
İbn Ömer dedi ki: Bize
Zeyd b. Sabit'in de tahdis ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) araya satışına ruhsat verdi. İbn Numeyr rivayetinde
"satılmasını" lafzını ilave etti.
Diğer tahric: Nesai,
4532; Zeyd b. Sabit'in hadisinin kaynakları ileride 3855'de gösterilecektir.
3854-58/15- Bana
Ebu't-Tahir ve Harmele -lafız Harmele'ye ait olmak üzere- tahdis edip dedi ki:
Bize İbn Vehb haber verdi, bana Yunus, İbn Şihab'dan haber verdi, bana Said b.
el-Müseyyeb ve Ebu Seleme b. Abdurrahman'ın tahdis ettiğine göre Ebu Hureyre
dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Olgunluğu görülmedikçe
mahsulleri satın almayın. Ayrıca taze hurmayı kuru hurma karşılığında satın
almayın" buyurdu.
İbn Şihab dedi ki: Bana
Salim b. Abdullah b. Ömer de babasından, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den birebir aynısını tahdis etti.
Diğer tahric: Nesai,
4533; İbn Mace, 2215
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
14- ARAYA SATIŞI
DIŞINDA TAZE HURMANIN KURU HURMA İLE SATILMASININ HARAM KILINDIĞI BABi