SAHİH-İ MÜSLİM |
TALAK |
(4) باب
بيان أن تخيير
امرأته لا
يكون طلاقا
إلا بالنية
4- KİŞİNİN KARISINI SERBEST
BIRAKMASININ NİYET OLMAKSIZIN TALAK OLMAYACAĞINI BEYAN BABI
22 - (1475) وحدثني
أبو الطاهر.
حدثنا ابن
وهب. ح وحدثني
حرملة بن يحيى
التجيبي
(واللفظ له).
أخبرنا
عبدالله بن
وهب. أخبرني
يونس بن يزيد
عن ابن شهاب.
أخبرني أبو
سلمة بن
عبدالرحمن بن
عوف ؛ أن
عائشة قالت:
لما
أمر رسول الله
صلى الله عليه
وسلم بتخيير أزواجه
بدأ بي. فقال:
"إني ذاكر لك
أمرا. فلا عليك
أن لا تعجلي
حتى تستأمري
أبويك" قالت:
قد علم أن
أبوى لم يكونا
ليأمراني
بفراقه. قالت:
ثم قال: إن
الله عز وجل
قال: { يا أيها
النبي قل
لأزواجك إن
كنتن تردن
الحياة
الدنيا
وزينتها
فتعالين
أمتعكن وأسرحكن
سراحا جميلا.
وإن كنتن تردن
الله ورسوله
والدار
الآخرة فإن
الله أعد
للمحسنات منكن
أجرا عظيما} [33
/الأحزاب/ 28 و 29] قال
فقلت: في أي
هذا أستأمر
أبوي ؟ فإني
أريد الله
ورسوله
والدار
الآخرة. قالت:
ثم فعل أزواج
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم مثل ما
فعلت.
3665-22/1- Bana
Ebu't-Tahir de tahdis etti, bize İbn Vehb tahdis etti (Ho) Bana Harmele b.
Yahya et-Tudbı de -lafız ona ait olmak üzere- tahdis etti, bize Abdullah b.
Vehb haber verdi, bana Yunus b. Yezid, İbn Şihab’DAN tahdis etti, bana Ebu
Seleme b. Abdurrahman b. Avf'ın haber verdiğine göre Aişe (radıyallahu anha)
dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e zevcelerini muhayyer
bırakması emri verilince önce benden başlayarak: "Ben sana bir husustan
söz edeceğim, Annen ve babanla danışıncaya kadar acele etmemende bir sakınca
yok" buyurdu. Aişe dedi ki: Zaten o annemin ve babamın bana ondan
ayrılmamı emretmeyeceklerini biliyordu. (Devamla) dedi ki: Sonra dedi ki:
''Aziz ve Celil Allah: "Ey Peygamber! Zevcelerine de ki eğer dünya
hayatını ve onun ziynetini istiyorsanız gelin size bağışta bulunayım ve sizi
güzellikle salıvereyim, Yok eğer Allah'ı, Rasulü'nü ve ahiret yurdunu
istiyorsanız muhakkak Allah içinizden güzel davrananlara büyük bir mükafat
hazırlamıştır." (Ahzab, 28-29) buyurdu."
Aişe dedi ki: Ben: Hangi
hususta anneme babama danışayım ki. Şüphesiz ben Allah'ı, Rasulü'nü ve ahiret
yurdunu istiyorum dedim. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
diğer zevceleri de benim yaptığımın aynısını yaptı.
Diğer tahric: Buhari,
4785, 4786 -muallak olarak-; Tirmizi, 3204; Nesai, 3201, 3439;
AÇIKLAMA: "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) eşlerini seçmekte serbest bırakmakla emr olununca
önce benden başladı..." Onunla başlamasının sebebi ise ancak faziletinden
dolayıdır.
"Acele etmemende
senin için bir sakınca yok." Yani acele etmemenin sana bir zararı olmaz.
Ona bunu söylemesinin sebebi ise hem ona hem anne babasına olan şefkati ve
yanında kalması hususunda onlara samimi olarak öğüt vermek istemesi
dolayısıyladır. Çünkü o yaşının küçük oluşu ve deneyiminin az oluşu nedeniyle
ayrılmayı seçeceğinden korkmuştu. O taktirde ondan ayrılması gerekecek ve
kendisi de anne ve babası da diğer zevceleri de ona uymak sureti ile onlar da
zarar göreceklerdi.
Bu hadiste Aişe
(radıyallahu anha) sonra da müminlerin diğer anneleri (Allah hepsinden razı
olsun) için açık bir menkıbe vardır.
Ayrıca bu hadisten hayra
yönelmekte eli çabuk tutmak, dünyayı ahirete tercih etmek, insanın arkadaşına
samimi olarak öğüt vermesi ve bu hususta ahirette onun için daha faydalı olana
onu yönlendirmesi gerektiği de anlaşılmaktadır.
23 - (1476) حدثنا
سريج بن يونس.
حدثنا عباد بن
عباد عن عاصم،
عن معاذة
العدوية، عن
عائشة. قالت:
كان رسول الله
صلى الله عليه
وسلم
يستأذننا. إذا
كان في يوم
المرأة منا.
بعد ما نزلت:
{ترجي من تشاء
منهن وتؤوي
إليك من تشاء} [33
/الأحزاب/ 51]
فقالت له معاذة:
فما كنت
تقولين لرسول
الله صلى الله
عليه وسلم إذا
استأذنك ؟
قالت: كنت
أقول: إن كان
ذاك إلي لم
أوثر أحدا على
نفسي.
3666-23/2- Bize Sureye
b. Yunus da tahdis etti, bize Abbad b. Abbad, Asım'dan tahdis etti, oMuaze el-Adeviye'den,
o Aişe'den şöyle dediğini rivayet etti: "Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) hanımlarından kimi dilersen geri bırakabilir kimi dilersen yanına
alabilirsin." (Ahzab, 51) ayeti nazil olduktan sonra eğer bizden herhangi
birimizden bir kadının günü ise izin isterdi. Muaze ona: Peki senden izin
istediği zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ne derdin dedi. Aişe
dedi ki: Ben: Eğer bu bana kalmış bir iş ise kimseyi kendime tercih etmem
diyordum dedi.
Diğer tahric: Buhari,
4789; Ebu Davud, 2136;
AÇIKLAMA: "Eğer
bu bana kalmış bir iş ise kendimi kimseyi tercih etmem." Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) hakkındaki bu yarış yalnızca {kadın olarak} ondan
yararlanmak ve kayıtsız şartsız birlikte geçinmek, nefislerin şehvetleri ve
bazı kimselerde görülen nefsin payları için değildi. Aksine bu ahirete dair
hususlarda öncekilerin ve sonrakilerin efendisine yakın olmak, onu arzulamak,
hizmetinde bulunmak, onunla birlikte olmak, ondan yararlanmak, onun haklarını
ve ihtiyaçlarını yerine getirmek, yanında iken rahmetin ve vahyin nüzulunü
beklemek ve benzeri hususlar dolayısı ile idi. Nitekim İbn Abbas'ın rivayet
ettiği hadiste çanak hakkında söylediği: "Senden bana düşen payıma kimseyi
tercih etmem" sözü de bunun gibidir. Bu tür tabirlerin benzerleri de pek
çoktur.
(1476) وحدثناه
الحسن بن
عيسى. أخبرنا
ابن المبارك.
أخبرنا عاصم،
بهذا
الإسناد،
نحوه.
3667- .. ./3- Bunu bize
el-Hasen b. İsa da tahdis etti, bize İbnu'l-Mübarek haber verdi, bize Asım bu
isnad ile buna yakın olarak rivayet etti.
24 - (1477) حدثنا
يحيى بن يحيى
التميمي.
أخبرنا عبثر
عن إسماعيل بن
أبي خالد عن
الشعبي، عن
مسروق قال:
قالت عائشة:
قد خيرنا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم فلم
نعده طلاقا.
3668-24/4- Bana Yahya b.
Yahya et-Temimı tahdis etti, bize Abser, İsmail b. Ebu Halid'den haber verdi, o
Şa'bi'den, o Mesruk'dan şöyle dediğini rivayet etti: Aişe dedi ki: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizi muhayYer bıraktı. Fakat biz onu bir talak
olarak saymadık.
Diğer tahric: Buhari,
5263; Tirmizi, 1179; Nesai, 3203, 3441, 3442, 3443
25 - (1477) وحدثناه
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا علي بن
مسهر عن
إسماعيل بن
أبي خالد، عن
الشعبي، عن
مسروق. قال: ما
أبالي خيرت
امرأتي
واحدة أو مائة
أو ألفا. بعد
أن تختارني. ولقد
سألت عائشة
فقالت: قد
خيرنا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم،
أفكان طلاقا ؟.
3669-25/5- Bunu bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Ali b.
Mushir, İsmail b. Ebu
Talib'den tahdis etti, o Şa'bi'den, o Mesruk'dan şöyle dediğini rivayet etti:
Ben zevcem beni seçtikten sonra onu yüz ya da bin defa muhayyer bıraktığıma
aldırmam. Çünkü Aişe (r.anha)'ya sordum. O: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bizi muhayyer bırakmıştı. O bir talak oldumu ki dedi.
26 - (1477) حدثنا
محمد بن بشار.
حدثنا محمد بن
جعفر. حدثنا
شعبة عن عاصم،
عن الشعبي، عن
مسروق، عن
عائشة ؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم خير نسائه.
فلم يكن طلاقا.
3670-26/6- Bize Muhammed
b. Beşşar tahdis etti, bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be, Asım’DAN
tahdis etti, o Şa'bı'den, o Mesruk'dan, o Aişe’DEN rivayet ettiğine göre
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanım larını muhayyer bırakmıştı da bu
bir talak olmamıştı.
27 - (1477) وحدثني
إسحاق بن
منصور. أخبرنا
عبدالرحمن عن
سفيان، عن
عاصم الأحول
وإسماعيل بن
أبي خالد، عن
الشعبي
عن مسروق، عن
عائشة. قالت:
خيرنا
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. فاخترناه.
فلم يعده
طلاقا.
3671-27/7- Bana İshak b.
Mansur da tahdis etti, bize Abdurrahman, Süfyan'dan haber verdi, o Asım
el-Ahvel ve İsmail b. Ebu Halid'den rivayet etti, ikisi Şa'bı'den, o
Mesruk'dan, o Aişe’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bizi seçmekte serbest bıraktı, biz de onu seçtik ve onu bir
talak olarak saymadık.
28 - (1477) حدثنا
يحيى بن يحيى
وأبو بكر بن
أبي شيبة وأبو
كريب (قال
يحيى: أخبرنا.
وقال الآخران:
حدثنا أبو
معاوية) عن الأعمش،
عن مسلم، عن
مسروق، عن
عائشة. قالت:
خيرنا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
فاخترناه. فلم
يعددها علينا
شيئا.
3672-28/8- Bize Yahya b.
Yahya, Ebu Bekr b. Bbi Şeybe ve Ebu Kureyb tahdis etti, Yahya, bize Ebu
Muaviye, A'meş'den haber verdi, derken diğer ikisi, tahdis etti, dedi. O
Müslim'den, o Mesruk'dan, o Aişe'den şöyle dediğini rivayet etti: RasuluIlah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizi seçmekte serbest bıraktı. Biz de onu seçtik
ve bunu bizim aleyhimize bir şey saymadı.
Diğer tahric: Buhari,
5262; Ebu Davud, 2203; Tirmizi, 1179; Nesai, 3202, 3444, 3445; İbn Mace, 2052
(1477) وحدثني
أبو الربيع
الزهراني.
حدثنا
إسماعيل بن
زكرياء. حدثنا
الأعمش عن
إبراهيم، عن
الأسود، عن
عائشة. وعن
الأعمش، عن
مسلم، عن
مسروق، عن
عائشة. بمثله.
3673- .. ./9- Bana Ebu
Rabi ez-Zehrani de tahdis etti, bize İsmail b. Zekeriyya tahdis etti, bize
A'meş, İbrahim'den tahdis etti, o Esved'den, o Aişe'den rivayet etti. Yine
A'meş'den, o Müslim'den, o Mesruk'dan, o Aişe'den aynısını rivayet etti.
AÇIKLAMA: (3668)
"RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizi seçmekte serbest bıraktı,
biz onu bir talak olarak saymadık." Bir rivayette (3670) "O bir talak
olmadı" bir diğer rivayette (3671) "biz onu seçtik ve o bunu bir
talak olarak saymadı" (3672) "biz onu seçtik, o da onu bizim
aleyhimize bir şey saymadı." Baz! nüshalarda ise: "Bunu bizim
aleyhimize bir şey saymadı" şeklindedir.
Bu hadislerde Malik,
Şafii, Ebu Hanife, Ahmed ve ilim adamlarının büyük çoğunluğunun: Kim zevcesini
seçmekte serbest bırakır da o da kocasını seçecek olursa bu bir talak olmaz ve
bundan dolayı da ayrılık meydana gelmez, şeklindeki görüşlerinin lehine
delildir.
Ali, Zeyd b. Sabit,
Hasan ve Leys b. Sa'd'dan gelen rivayete göre seçmekte serbest bırakmanın
kendisi ile bain bir talak gerçekleşir. Kadın ister kocasını seçsin ister
seçmesin. el-Hattabi ve en-Nekkaş bunu Malik’DEN de nakletmişlerdir. Kadı Iyaz
dedi ki: Bu görüş Malik’DEN sahih olarak rivayet edilmemiştir. Diğer taraftan
bu, bu açık sahih hadisler ile reddolunan zayıf bir görüştür. Muhtemelen bu
görüşü ileri sürenlere bu hadisler ulaşmamıştır. Allah en iyi bilendir.
29 - (1478) وحدثنا
زهير بن حرب.
حدثنا روح بن
عبادة. حدثنا
زكرياء بن
إسحاق. حدثنا
أبو الزبير عن
جابر بن
عبدالله. قال:
دخل
أبو بكر
يستأذن على
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. فوجد
الناس جلوسا
ببابه. لم
يؤذن لأحد
منهم. قال:
فأذن لأبي
بكر. فدخل. ثم
أقبل عمر فاستأذن
فأذن له. فوجد
النبي صلى
الله عليه وسلم
جالسا، حوله
نساؤه. واجما
ساكتا. قال
فقال: لأقولن
شيئا أضحك
النبي صلى
الله عليه
وسلم. فقال: يا
رسول الله ! لو
رأيت بنت خارجة
! سألتني
النفقة فقمت
إليها فوجأت
عنقها فضحك
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم وقال: "هن
حولي كما ترى.
يسألنني
النفقة. فقام
أبو بكر إلى
عائشة يجأ
عنقها. فقام
عمر إلى حفصة
يجأ عنقها.
كلاهما يقول:
تسألن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم ما
ليس عنده.
فقلن: والله !
لا نسأل رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
شيئا أبدا ليس
عنده. ثم
اعتزلهن شهرا
أو تسعا وعشرين.
ثم نزلت عليه
هذه الآية: {يا
أيها النبي قل
لأزواجك، حتى
بلغ،
للمحسنات
منكن أجرا
عظيما}. قال:
فبدأ بعائشة.
فقال: "يا
عائشة ! إني
أريد أن أعرض
عليك أمرا أحب
أن لا تعجلي فيه
حتى تستشيري
أبويك". قالت:
وما هو ؟ يا رسول
الله ! فتلا
عليها الآية.
قالت: أفيك،
يا رسول الله !
استشير أبوى ؟
بل أختار الله
ورسوله والدار
الآخرة.
وأسألك أن لا
تخبر امرأة من
نساءك بالذي
قلت. قال: "لا
تسألني امرأة
منهن إلا
أخبرتها. إن
الله لم
يبعثني معنتا
ولا متعنتا.
ولكن بعثني
معلما ميسرا".
3674-29/10- Bize Zuheyr
b. Harb da tahdis etti, bize Ravh b. Ubade tahdis etti, bize Zekeriyya b. İshak
tahdis etti, bize Ebu Zubeyr, Cabir b. Abdullah'tan şöyle dediğini tahdis etti.
Ebu Bekr, Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in huzuruna girmek için izin
istemek üzere geldi. İnsanların kapısında -aralarında kimseye izin verilmediği
halde- oturmakta olduklarını gördü.
(Cabir) dedi ki: Ebu
Bekir'e izin verildi. O da içeri girdi. Sonra Ömer geldi, o da izin istedi, ona
da izin verildi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in etrafında hanımları
bulunduğu halde oturmakta ve oldukça üzüntülü bir şekilde susup durduğunu
gördü. Bunun üzerine Ömer: Andolsun öyle bir şey söyleyeceğim ki Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i güldüreceğim dedi ve: Ey Allah'ın Rasulü!
Harice'nin kızını bir görsen, benden masraf istedi. Ben de kalktım boğazını
sıktım. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) güldü ve: "İşte
bunlar da gördüğün gibi etrafımda benden nafaka istiyorlar" buyurdu.
Bu sefer Ebu Bekr
Aişe'ye kalktı, onun boğazını sıktı. Ömer de Hafsa'ya kalkıp boğazını sıktı. Her
ikisi de: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den sahip olmadığı şeyler
istiyorsunuz öyle mi, dediler. Onlar da: Allah'a yemin olsun ki, ebediyyen
Rasuluılah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den yanında olmayan bir şey
istemeyeceğiz, dediler.
Sonra Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlardan bir ay yahut yirmi dokuz gün ayrı kaldı.
Sonra şu: "Ey Peygamber! Zevcelerine de ki: ... Allah içinizden güzel
davrananlara büyük bir mükafat hazırlamiştır." (Ahzab, 28-29) ayeti nazil
oldu.
(Cabir) dedi ki:
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Aişe'den başlayarak: "Ey Aişe!
Ben sana bir hususu arz etmek istiyorum. Annen babanla danışmadan o hususta
acele etmeni arzu etmiyorum" buyurdu. Aişe: O nedir ey Allah'ın Rasulü,
deyince ona bu ayeti okudu. Aişe: Ey Allah'ın Rasulü! Senin hakkında mı annem
ve babamla danışacakmışım? Hayır ben Allah'ı, Rasulü'nü ve ahiret yurdunu
istiyorum. Bununla birlikte benim söylediğimi hanımlarında!) hiçbir kadına
bildirmemeni de diliyorum, dedim. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Eğer onlardan herhangi bir kadın bana soracak olursa mutlaka ben de ona
bildiririm. Çünkü Allah beni işi zora koşan ya da zorluk çıkaran birisi değil
ama beni öğretici ve kolaylaştırıcı olarak gönderdi" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "Üzüntülü"
dil bilginlerinin dediklerine göre "vacim" konuşamayacak kadar kederi
fazla kimseye denilir.
"Andolsun Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i güldürecek bir şey söyleyeceğim." Bu bazı
nüshalarda bu şekilçle, bazı nüsnalarda da: Bir şey söyleyeceğim ve onunla Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i güldüreceğim anlamındadır. Bundan bunun gibi
işlerin müstehap olduğu ve bir kimse eğer arkadaşını üzüntülü, kederli görürse
onu güldürecek yahut onu meşgul edecek, gönlünü hoş edecek şeyler anlatmasının
müstehap olduğu anlaşılmaktadır. Yine buradan Ebu Bekr es-Sıddik'ın fazileti
anlaşılmaktadır.
"Onun boğazını
sıktım." Buradaki "vecee" fiili dürtmek anlamındadır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: