SAHİH-İ MÜSLİM

TALAK

 

4- KİŞİNİN KARISINI SERBEST BIRAKMASININ NİYET OLMAKSIZIN TALAK OLMAYACAĞINI BEYAN BABI

 

3665-22/1- Bana Ebu't-Tahir de tahdis etti, bize İbn Vehb tahdis etti (Ho) Bana Harmele b. Yahya et-Tudbı de -lafız ona ait olmak üzere- tahdis etti, bize Abdullah b. Vehb haber verdi, bana Yunus b. Yezid, İbn Şihab’DAN tahdis etti, bana Ebu Seleme b. Abdurrahman b. Avf'ın haber verdiğine göre Aişe (radıyallahu anha) dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e zevcelerini muhayyer bırakması emri verilince önce benden başlayarak: "Ben sana bir husustan söz edeceğim, Annen ve babanla danışıncaya kadar acele etmemende bir sakınca yok" buyurdu. Aişe dedi ki: Zaten o annemin ve babamın bana ondan ayrılmamı emretmeyeceklerini biliyordu. (Devamla) dedi ki: Sonra dedi ki: ''Aziz ve Celil Allah: "Ey Peygamber! Zevcelerine de ki eğer dünya hayatını ve onun ziynetini istiyorsanız gelin size bağışta bulunayım ve sizi güzellikle salıvereyim, Yok eğer Allah'ı, Rasulü'nü ve ahiret yurdunu istiyorsanız muhakkak Allah içinizden güzel davrananlara büyük bir mükafat hazırlamıştır." (Ahzab, 28-29) buyurdu."

 

Aişe dedi ki: Ben: Hangi hususta anneme babama danışayım ki. Şüphesiz ben Allah'ı, Rasulü'nü ve ahiret yurdunu istiyorum dedim. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in diğer zevceleri de benim yaptığımın aynısını yaptı.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 4785, 4786 -muallak olarak-; Tirmizi, 3204; Nesai, 3201, 3439;

 

AÇIKLAMA:          "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eşlerini seçmekte serbest bırakmakla emr olununca önce benden başladı..." Onunla başlamasının sebebi ise ancak faziletinden dolayıdır.

 

"Acele etmemende senin için bir sakınca yok." Yani acele etmemenin sana bir zararı olmaz. Ona bunu söylemesinin sebebi ise hem ona hem anne babasına olan şefkati ve yanında kalması hususunda onlara samimi olarak öğüt vermek istemesi dolayısıyladır. Çünkü o yaşının küçük oluşu ve deneyiminin az oluşu nedeniyle ayrılmayı seçeceğinden korkmuştu. O taktirde ondan ayrılması gerekecek ve kendisi de anne ve babası da diğer zevceleri de ona uymak sureti ile onlar da zarar göreceklerdi.

 

Bu hadiste Aişe (radıyallahu anha) sonra da müminlerin diğer anneleri (Allah hepsinden razı olsun) için açık bir menkıbe vardır.

 

Ayrıca bu hadisten hayra yönelmekte eli çabuk tutmak, dünyayı ahirete tercih etmek, insanın arkadaşına samimi olarak öğüt vermesi ve bu hususta ahirette onun için daha faydalı olana onu yönlendirmesi gerektiği de anlaşılmaktadır.

 

 

 

 

3666-23/2- Bize Sureye b. Yunus da tahdis etti, bize Abbad b. Abbad, Asım'dan tahdis etti, oMuaze el-Adeviye'den, o Aişe'den şöyle dediğini rivayet etti: "Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanımlarından kimi dilersen geri bırakabilir kimi dilersen yanına alabilirsin." (Ahzab, 51) ayeti nazil olduktan sonra eğer bizden herhangi birimizden bir kadının günü ise izin isterdi. Muaze ona: Peki senden izin istediği zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ne derdin dedi. Aişe dedi ki: Ben: Eğer bu bana kalmış bir iş ise kimseyi kendime tercih etmem diyordum dedi.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 4789; Ebu Davud, 2136;

 

AÇIKLAMA:          "Eğer bu bana kalmış bir iş ise kendimi kimseyi tercih etmem." Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hakkındaki bu yarış yalnızca {kadın olarak} ondan yararlanmak ve kayıtsız şartsız birlikte geçinmek, nefislerin şehvetleri ve bazı kimselerde görülen nefsin payları için değildi. Aksine bu ahirete dair hususlarda öncekilerin ve sonrakilerin efendisine yakın olmak, onu arzulamak, hizmetinde bulunmak, onunla birlikte olmak, ondan yararlanmak, onun haklarını ve ihtiyaçlarını yerine getirmek, yanında iken rahmetin ve vahyin nüzulunü beklemek ve benzeri hususlar dolayısı ile idi. Nitekim İbn Abbas'ın rivayet ettiği hadiste çanak hakkında söylediği: "Senden bana düşen payıma kimseyi tercih etmem" sözü de bunun gibidir. Bu tür tabirlerin benzerleri de pek çoktur.

 

 

 

3667- .. ./3- Bunu bize el-Hasen b. İsa da tahdis etti, bize İbnu'l-Mübarek haber verdi, bize Asım bu isnad ile buna yakın olarak rivayet etti.

 

 

 

3668-24/4- Bana Yahya b. Yahya et-Temimı tahdis etti, bize Abser, İsmail b. Ebu Halid'den haber verdi, o Şa'bi'den, o Mesruk'dan şöyle dediğini rivayet etti: Aişe dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizi muhayYer bıraktı. Fakat biz onu bir talak olarak saymadık.

 

Diğer tahric: Buhari, 5263; Tirmizi, 1179; Nesai, 3203, 3441, 3442, 3443

 

 

 

3669-25/5- Bunu bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Ali b.

Mushir, İsmail b. Ebu Talib'den tahdis etti, o Şa'bi'den, o Mesruk'dan şöyle dediğini rivayet etti: Ben zevcem beni seçtikten sonra onu yüz ya da bin defa muhayyer bıraktığıma aldırmam. Çünkü Aişe (r.anha)'ya sordum. O:

Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizi muhayyer bırakmıştı. O bir talak oldumu ki dedi.

 

 

 

3670-26/6- Bize Muhammed b. Beşşar tahdis etti, bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be, Asım’DAN tahdis etti, o Şa'bı'den, o Mesruk'dan, o Aişe’DEN rivayet ettiğine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanım larını muhayyer bırakmıştı da bu bir talak olmamıştı.

 

 

 

3671-27/7- Bana İshak b. Mansur da tahdis etti, bize Abdurrahman, Süfyan'dan haber verdi, o Asım el-Ahvel ve İsmail b. Ebu Halid'den rivayet etti, ikisi Şa'bı'den, o Mesruk'dan, o Aişe’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizi seçmekte serbest bıraktı, biz de onu seçtik ve onu bir talak olarak saymadık.

 

 

 

3672-28/8- Bize Yahya b. Yahya, Ebu Bekr b. Bbi Şeybe ve Ebu Kureyb tahdis etti, Yahya, bize Ebu Muaviye, A'meş'den haber verdi, derken diğer ikisi, tahdis etti, dedi. O Müslim'den, o Mesruk'dan, o Aişe'den şöyle dediğini rivayet etti: RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizi seçmekte serbest bıraktı. Biz de onu seçtik ve bunu bizim aleyhimize bir şey saymadı.

 

Diğer tahric: Buhari, 5262; Ebu Davud, 2203; Tirmizi, 1179; Nesai, 3202, 3444, 3445; İbn Mace, 2052

 

 

 

3673- .. ./9- Bana Ebu Rabi ez-Zehrani de tahdis etti, bize İsmail b. Zekeriyya tahdis etti, bize A'meş, İbrahim'den tahdis etti, o Esved'den, o Aişe'den rivayet etti. Yine A'meş'den, o Müslim'den, o Mesruk'dan, o Aişe'den aynısını rivayet etti.

 

 

AÇIKLAMA:          (3668) "RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizi seçmekte serbest bıraktı, biz onu bir talak olarak saymadık." Bir rivayette (3670) "O bir talak olmadı" bir diğer rivayette (3671) "biz onu seçtik ve o bunu bir talak olarak saymadı" (3672) "biz onu seçtik, o da onu bizim aleyhimize bir şey saymadı." Baz! nüshalarda ise: "Bunu bizim aleyhimize bir şey saymadı" şeklindedir.

 

Bu hadislerde Malik, Şafii, Ebu Hanife, Ahmed ve ilim adamlarının büyük çoğunluğunun: Kim zevcesini seçmekte serbest bırakır da o da kocasını seçecek olursa bu bir talak olmaz ve bundan dolayı da ayrılık meydana gelmez, şeklindeki görüşlerinin lehine delildir.

 

Ali, Zeyd b. Sabit, Hasan ve Leys b. Sa'd'dan gelen rivayete göre seçmekte serbest bırakmanın kendisi ile bain bir talak gerçekleşir. Kadın ister kocasını seçsin ister seçmesin. el-Hattabi ve en-Nekkaş bunu Malik’DEN de nakletmişlerdir. Kadı Iyaz dedi ki: Bu görüş Malik’DEN sahih olarak rivayet edilmemiştir. Diğer taraftan bu, bu açık sahih hadisler ile reddolunan zayıf bir görüştür. Muhtemelen bu görüşü ileri sürenlere bu hadisler ulaşmamıştır. Allah en iyi bilendir.

 

 

 

 

3674-29/10- Bize Zuheyr b. Harb da tahdis etti, bize Ravh b. Ubade tahdis etti, bize Zekeriyya b. İshak tahdis etti, bize Ebu Zubeyr, Cabir b. Abdullah'tan şöyle dediğini tahdis etti. Ebu Bekr, Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in huzuruna girmek için izin istemek üzere geldi. İnsanların kapısında -aralarında kimseye izin verilmediği halde- oturmakta olduklarını gördü.

 

(Cabir) dedi ki: Ebu Bekir'e izin verildi. O da içeri girdi. Sonra Ömer geldi, o da izin istedi, ona da izin verildi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in etrafında hanımları bulunduğu halde oturmakta ve oldukça üzüntülü bir şekilde susup durduğunu gördü. Bunun üzerine Ömer: Andolsun öyle bir şey söyleyeceğim ki Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i güldüreceğim dedi ve: Ey Allah'ın Rasulü! Harice'nin kızını bir görsen, benden masraf istedi. Ben de kalktım boğazını sıktım. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) güldü ve:

"İşte bunlar da gördüğün gibi etrafımda benden nafaka istiyorlar" buyurdu.

 

Bu sefer Ebu Bekr Aişe'ye kalktı, onun boğazını sıktı. Ömer de Hafsa'ya kalkıp boğazını sıktı. Her ikisi de: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den sahip olmadığı şeyler istiyorsunuz öyle mi, dediler. Onlar da: Allah'a yemin olsun ki, ebediyyen Rasuluılah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den yanında olmayan bir şey istemeyeceğiz, dediler.

 

Sonra Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlardan bir ay yahut yirmi dokuz gün ayrı kaldı. Sonra şu: "Ey Peygamber! Zevcelerine de ki: ... Allah içinizden güzel davrananlara büyük bir mükafat hazırlamiştır." (Ahzab, 28-29) ayeti nazil oldu.

 

(Cabir) dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Aişe'den başlayarak: "Ey Aişe! Ben sana bir hususu arz etmek istiyorum. Annen babanla danışmadan o hususta acele etmeni arzu etmiyorum" buyurdu. Aişe: O nedir ey Allah'ın Rasulü, deyince ona bu ayeti okudu. Aişe: Ey Allah'ın Rasulü! Senin hakkında mı annem ve babamla danışacakmışım? Hayır ben Allah'ı, Rasulü'nü ve ahiret yurdunu istiyorum. Bununla birlikte benim söylediğimi hanımlarında!) hiçbir kadına bildirmemeni de diliyorum, dedim. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eğer onlardan herhangi bir kadın bana soracak olursa mutlaka ben de ona bildiririm. Çünkü Allah beni işi zora koşan ya da zorluk çıkaran birisi değil ama beni öğretici ve kolaylaştırıcı olarak gönderdi" buyurdu. 

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          "Üzüntülü" dil bilginlerinin dediklerine göre "vacim" konuşamayacak kadar kederi fazla kimseye denilir.

 

"Andolsun Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i güldürecek bir şey söyleyeceğim." Bu bazı nüshalarda bu şekilçle, bazı nüsnalarda da: Bir şey söyleyeceğim ve onunla Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i güldüreceğim anlamındadır. Bundan bunun gibi işlerin müstehap olduğu ve bir kimse eğer arkadaşını üzüntülü, kederli görürse onu güldürecek yahut onu meşgul edecek, gönlünü hoş edecek şeyler anlatmasının müstehap olduğu anlaşılmaktadır. Yine buradan Ebu Bekr es-Sıddik'ın fazileti anlaşılmaktadır.

 

"Onun boğazını sıktım." Buradaki "vecee" fiili dürtmek anlamındadır.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

5- İLA, KADINLARDAN UZAK DURMAK, ONLARI (SEÇMEKTE) MUHAYYER BIRAKMAK VE YÜCE ALLAH'IN: "ŞAYET ONUN ALEYHİNE BİRBİRİNİZE YARDIM EDERSENİZ ... " (TAHRİM, 4) BUYRUGU HAKKINDA