SAHİH-İ MÜSLİM |
TALAK |
(1) باب
تحريم طلاق
الحائض بغير
رضاها، وأنه
لو خالف وقع
الطلاق ويؤمر
برجعتها
TALAK - 1- AY HALİ OLAN KADINI RIZASI OLMADAN
BOŞAMANIN HARAM OLDUĞU VE EĞER BUNA UYMAlSA TALAKI GERÇEKLEŞMEKLE BİRLİKTE ONA
KARISINA DÖNMESİNİN EMREDİLECEĞİ BABI
Talak, salmak ve
terketmek demek olan "ıtlak"dan türemiştir. Tallaktu'lbilad: diyarı
terk ettim, tabiri de buradan gelmektedir. Lam harfi fethalı ve ötreli olarak
talakat el-mer'atu ve talukat denilir. Fethalı söyleyiş daha fasihtir. Her iki
şeklin de muzarii lam harfi ötreli olarak "tetluku" diye gelir.
(1) باب
تحريم طلاق
الحائض بغير
رضاها، وأنه
لو خالف وقع
الطلاق ويؤمر
برجعتها
1- AY HALİ OLAN KADINI
RIZASI OLMADAN BOŞAMANIN HARAM OLDUĞU VE EĞER BUNA UYMAlSA TALAKI GERÇEKLEŞMEKLE
BİRLİKTE ONA KARISINA DÖNMESİNİN EMREDİLECEĞİ BABI
Ümmet, ay hali olan bir
kadını -eğer hamile değilse- rızası olmadığı halde boşamanın haram olduğunu
icma ile kabul etmiştir. Bu durumdaki bir kadını boşarsa günahkar olur. Talakı
gerçekleşir ve ona karısına geri dönmesi emredilir. Çünkü bu babta zikredilen
İbn Ömer'in rivayet ettiği hadis bunu gerektirmektedir.
Zahiri mezhebine mensup
bazı kimseler istisna teşkil ederek: Bu durumda verdiği talak gerçekleşmez.
Çünkü onu yapmasına izin verilmemiştir. Bu bakımdan yabancı bir kadını boşaması
gibidir, derler. Ama doğrusu birincisidir, genel olarak bütün ilim adamları
böyle demişlerdir. Delilleri ise Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Abdullah
b. Ömer'e karısına dönmesini emretmesidir. Eğer bu talak olmamış olsaydı o
zaman bu bir dönüş (ricat) da olmazdı.
Şayet, ricatten
(dönmekten) kasıt sözlük anlamı ile dönüştür. Bu ise ilk haline geri
çevirmektir. Yoksa bu onun aleyhine bir talak olarak sayılır anlamında
değildir, denilirse biz de: Bu, şu iki sebep dolayısı ile yanlıştır, deriz:
1. Lafzı şer'i hakiki
anlamına göre yorumlamak fıkıh usulünde tespit edilmiş olduğu gibi sözlükteki
hakiki anlamına göre yorumlamaktan önceliklidir.
2. İbn Ömer Müslim'de ve
başka kaynaklarda yer alan rivayetlerde bu boşamasını kendi aleyhine bir talak
olarak hesab ettiğini açıkça ifade etmiştir. Allah en iyi bilendir.
Fukaha'nın icma
ettikleri üzere eğer bu durumda onu boşayacak olursa zikrettiğimiz gibi
karısına dönmesi emredilir. Şu kadar var ki, bu dönüş vacip değil müstehaptır.
Mezhebimiz böyledir. Evzai, Ebu Hanife, diğer Kufeli fukaha, Ahmed,
muhaddislerin fukahası ve başkaları da böyle demişlerdir. Malik ve mezhebine
mensup ilim adamları bu dönüşün vacip olduğunu söylemişlerdir.
İbn Ömer'in rivayet
ettiği bu hadiste ricat yapmasının emredilmesinden sonra boşamayı ay halinden
sonra gelecek olan temizlikten sonraki temizliğe ertelemesinin emredildiğini
görüyoruz. Bu geciktirmenin faydası nedir denilecek olursa buna dört bakımdan
cevap verilebilir:
1. Dönüşün talak vermek
maksadı ile olmaması için onun karısını boşamasının helal olduğu bir süre
zarfında nikahı altında tutması gerekmektedir. Onu boşamayıp nikahı altında
tutması ricat (dönüş) yapmasının faydasının ortaya çıkması içindir. Mezhep
alimlerimizin verdiği cevap budur.
2. Ona bir ceza ve
işlediği suçu telafi etmesi sureti ile masiyetinden tevbe etmesi içindir.
3. Arkasından gelecek ay
hali ile birlikte birinci temizlik ile onun içinde boşamayı gerçekleştirdiği
temizlik hali birlikte tek bir kur gibidir. Eğer ilk temizliğinde onu boşayacak
olursa yine ay hali iken boşayan kimse gibi olur.
4. Temizlik halinde
boşamasının yasaklanış sebebi zevcesinin onunla birlikte kalacağı sürenin
uzaması içindir. Belki bu süre zarfında onunla cima eder ve onu boşadığı için
içindeki menfi duygular gider de onu nikahı altında tutabilir. Allah en iyi
bilendir.
1 - (1471) حدثنا
يحيى بن يحيى
التميمي قال:
قرأت على مالك
بن أنس عن
نافع، عن ابن
عمر ؛ أنه طلق
امرأته وهي
حائض. في عهد
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. فسأل
عمر بن الخطاب
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم عن ذلك ؟
فقال له رسول
الله صلى الله
عليه وسلم:
"مره
فليراجعها. ثم
ليتركها حتى
تطهر. ثم تحيض. ثم
تطهر. ثم، إن
شاء أمسك بعد،
وإن شاء طلق
قبل أن يمس.
فتلك العدة
التي أمر الله
عز وجل أن
يطلق لها
النساء".
3637-11/1-
Bize Yahya b. Yahya et-Temimi tahdis edip dedi ki: Malik b. Enes'e Nafi'den
rivayetini okudum, o İbn Ömer'den rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) hayatta iken zevcesini ay hali olduğu halde boşadı. Ömer b.
el-Hattab (radıyallahu anh) bunu Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
sorunca Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Abdullah'a karısına
dönmesini söyle. Sonra onu temizleninceye, sonra ay hali oluncaya, sonra tekrar
temizleninceye kadar bıraksın. Sonra artık isterse (boşamayıp) tutsun. İsterse
ona dokunmadan önce onu boşasın. İşte aziz ve celil Allah'ın kadınların
kendisine doğru boşanmalarını emir buyurduğu iddet budur" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
5251; Ebu Davud, 2179; Nesai, 3390
AÇIKLAMA: "Ona
karısına dönmesini emret. Sonra temizleninceye, sonra ay hali oluncaya, sonra
temizleninceye kadar onu bıraksın ... budur." Kasıt ona temas etmeden yani
onunla cima etmeden onu boşamasıdır. Buradan anlaşıldığına göre kocanın zevcesini
onunla cima ettiği bir temizlik halinde boşamasının haram olduğu hükmü
anlaşılmaktadır. Mezhep alimlerimizin dediklerine göre içinde kendisi ile cima
ettiği bir temizlik halinde onu boşaması haram olur. Ta ki hamileliği belli
olsun, hamile olduğu için bundan dolayı pişman olmasın. Hamileliği belli
olduktan sonra o taktirde basiret üzere onu boşar ve bundan dolayı da pişman
olmaz. Bu durumda onu boşaması haram değildir. Eğer ay hali olmakla birlikte
hamile ise bize göre sahih olan -ki bu aynı zamanda Şafii'nin açık ifadesidir-
onu boşamak haram olmaz. Çünkü ay halinde boşamanın haram kılınması aslında kur
sayılmayacağı için iddeti uzatmak içindir.
Ay hali olan hamilenin
ise iddeti doğum yapması ile birlikte sona erer.
Dolayısı ile onun
iddetinin uzatılması sözkonusu olmaz.
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Artık bundan sonra dilerse (nikahı altında) tutar
dilerse başar" buyruğu sebebsiz yere başamakta günah olmadığına delildir. Ama
Ebu Davud'un Süneni ile başka kaynaklarda yer alan şu meşhur hadis dolayısı ile
mekruhtur: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Allah'ın en
sevmediği helal boşamaktır" buyurmuştur. Bu durumda İbn
Ömer'in bu hadisi böyle
bir boşamanın haram olmadığını beyan etmek içindir. Öbür hadis ise boşamanın
tenzihen mekruh olduğunu beyan içindir. Mezhep alimlerimiz der ki: Talak dört
kısımdır. Haram, mekruh, vacip ve mendub. Her iki tarafı da birbirine eşit
şekilde mübah olmaz.
Talakın vadp olması iki
türlüdür. Bu iki türün birisinde eğer aralarında bir hakeme baş vurmuşlarsa
hakim bu iki hakemi eşler arasındaki anlaşmazlık sebebi ile göndermiş, bu
hakemler de bunların boşanmalarının masIahat olduğunu kabul etmişlerse o
taktirde her ikisinin (hakim tarafından) boşanmaları icap eder. Diğeri ise ila
yapan bir kimse üzerinden dört ay geçtikten sonra kadın hakkını vermesini
istediği halde koca dönüşü de talak vermeyi de kabul etmeyecek olursa bize göre
sahih olan hakimin kocası istemese dahi ric'i bir talak ile onları boşaması
icap eder.
Mekruh talak ise karı
koca arasında işler yolunda gitmekle birlikte sebebsiz yere karısını boşaması
halidir. İşte "Allah'ın en sevmediği talaktır" hadisi bu durum
hakkında yorumlanır.
Haram talak ise üç
türlüdür. Birincisi kadından herhangi bir bedel (hul) almadan ve kadının isteği
de olmadan ay hali iken talak vermek, ikincisi hamile olup olmadığı açığa
çıkmadan önce kendisi ile cima ettiği temizlik halinde talak vermek, üçüncüsü
yanında kendilerine gün ayırdığı zevceleri bulunup bunlardan birisini hakkı
olan payını ona vermeden önce onu boşamasıdır.
Mendub talak ise kadının
iffetli olmaması yahut onlardan birisinin ya da her ikisinin Allah'ın
sınırlarını dosdoğru yerine getirmeyeceklerinden korkmaları ya da buna benzer sebepler
dolayısı ile yapılan talaktır. Allah en iyi bilendir.
Üç talakı bir arada
vermeye gelince, bizim mezhebimize göre bu haram değildir. Ama daha uygun bu
talakları ayrı ayrı vermektir. Ahmed ve Ebu Sevr bu görüştedir. Malik, Evzai,
Ebu Hanife ve Leys ise bu bir bid'attir demişlerdir. Hattabi dedi ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Ona emret, karısına
dönsün" buyruğu dönmenin kadının da velisinin de rızasına ihtiyacı
olmadığını, akdi yenilemeyi gerektirmediğinin delilidir. Allah en iyi bilendir.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "İşte Allah'ın kadınların kendisine doğru
boşanmalarını em rettiği iddet budur" buyruğu Şafii, Malik ve onlara
muvafakat edenlerin şu görüşlerine delildir: İddet tespitinde kur (çağulu ekra)
temizlik halleridir. Çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dilerse
temizlik halinde onu boşasın, işte yüce Allah'ın kendisine doğru" yani
içinde "kadınları boşamasınz emir buyurduğu iddet budur" buyurmuştur.
Bilindiği gibi yüce Allah kadının ay halinde iken boşanmasını emretmemiş,
aksine onu haram kılmıştır.
Şayet efendimizin:
"İşte bu" buyruğundaki zamir ay haline aittir denilecek olursa biz de
bu yanlışlıktır deriz. Çünkü ay halinde boşamak emrolunmuş bir iş değil aksine
haram kılınmıştır. Zamir sözü geçen duruma aittir ki o da temizlik halidir ya
da iddetin kendisine racidir.
Fıkıh, usül ve dil
bilginlerinden oluşan ilim adamlarının icmaı ile kur sözlükte hem ay hali hem
temizlik hali için kullanılır. Ama yüce Allah'ın: "80şanan kadınlar kendi
kendilerine üç kur beklerler" (Bakara, 228) buyruğunda sözü edilen
kur'ların ne olduğu hususunda ve hangisi ile iddetin sona erdiği konusunda
ihtilaf etmişlerdir. Malik, Şafii ve başkaları burada kasıt temizlik halleridir
derken Ebu Hanife, Evzai ve başkaları ise bu ay halidir demişlerdir. Bu görüş
Ömer, Ali ve İbn Mesud (r.a.)'dan da rivayet edilmiştir. Sevri, Züfer, İshak ve
selefden başkaları da bu görüşte olduğu gibi Ahmed’DEN gelen iki rivayetten
daha sahih olanı da budur. Bunlar derler ki: Çünkü bunun temizlik hali olduğunu
söyleyenler o taktirde üç kur'u iki kur ve üçüncü kur'un bir kısmı olarak kabul
ederler. Kur'an'ın zahirinden anlaşılan ise bu kur'ların üç olduklarıdır. Ama
ay hali olduğunu söyleyen kimseler eksiksiz olarak üç tane ay halini şart
koşar. Dolayısıyla bu anlayış Kur'an'a daha uygundur. İşte bu itiraz sebebi ile
İbn Şihab ez-Zührt, kurların temizlik halleri olduğu neticesine varmış ve
şunları söylemiştir: Ama iddet ancak üç tam temizlik hali ile biter. İki
temizlik hali ile üçüncüsünü n bir kısmı tamamlanmaz. Bu ise onun tek başına
kabul ettiği bir görüştür. Aksine temizlik anlamına geldiğini söyleyenler
ittifakla iddetin iki kur ve üçüncü kur'un bir kısmı ile biter dememişlerdir.
Hatta eğer eşini temizlik halinin geriye kalana süresi kısacık bir an dahi
olusa bu bile bir kur sayılır. Ondan sonra da iki temizlik hali ona yeterli
olur. Bu husustaki itiraza da iki şey ile üçüncüsünün az bir kısmı için
hepsinin adı verilir. Nitekim yüce Allah: "Hacc bilinen aylardır"
(Bakara, 197) buyurmuştur. Bilindiği üzere iki ay ile üçüncü ayın bir kısmıdır.
Aynı şekilde yüce Allah'ın:
"Kim iki günde
acele ederse" (Bakara, 203) buyruğunda da kastedilen bir gün ile ikinci
günün sadece bir kısmıdır.
Kur'un temizlik anlamına
geldiğini söyleyenler iddetinin ne zaman sona ereceği hususunda farklı
görüşlere sahiptir. Bize göre dnha sahih olan üçüncü temizliğinden sonra kanı
görmesi ile birlikte iddeti biter. Bir görüşe göre de bir gün ve bir gece
geçmeden iddeti bitmez denilmektedir. Malik'in mezhebindeki görüş ayrılığı
bizdeki gibidir.
Kur'un ay hali anlamına
geldiğini kabul edenler de aynı şekilde ihtilaf etmişlerdir. Ebu Hanife ve
arkadaşları üçüncü ay halinden dolayı gusletmedikçe yahut da üzerinden bir
namaz vakti geçmedikçe bitmez demişlerdir. Ömer, Ali, İbn Mesud, Sevri, İshak
ve Ebu Ubeyd üçüncü ay halinden gusletmedikçe bitmez, Evzai ve başkaları kan
kesilmesi ile ay hali sona ermedikçe bitmez demişlerdir. İshak’DAN gelen bir
rivayete göre ise kanı kesildiği zaman artık dönüş de kesilir. Ama ihtiyaten ve
görüş ayrılığından kurtulmak için gusletmedikçe başka erkeklerle nikahlanması
helal olmaz. Allah en iyi bilendir .
(1471) حدثنا
يحيى بن يحيى
وقتيبة وابن
رمح (واللفظ ليحيى).
(قال قتيبة:
حدثنا ليث.
وقال الآخران:
أخبرنا الليث
بن سعد) عن
نافع، عن
عبدالله ؛ أنه
طلق امرأة له
وهي حائض.
تطليقة واحدة.
فأمره رسول
الله صلى الله
عليه وسلم أن
يراجعها ثم يمسكها
حتى تطهر. ثم
تحيض عنده
حيضة أخرى. ثم
يمهلها حتى
تطهر من
حيضتها. فإن
أراد أن
يطلقها فليطلقها
حين تطهر من
قبل أن
يجامعها. فتلك
العدة التي
أمر الله أن
يطلق لها النساء.
وزاد ابن رمح
في روايته:
وكان عبدالله
إذا سئل عن
ذلك، قال
لأحدهم: أما
أنت طلقت
امرأتك مرة أو
مرتين. فإن
رسول الله صلى الله
عليه وسلم
أمرني بهذا.
وإن كانت طلقتها
ثلاثا فقد
حرمت عليك حتى
تنكح زوجا
غيرك. وعصيت
الله فيما
أمرك من طلاق
امرأتك. قال
مسلم: جود الليث
في قوله:
تطليقة واحدة.
3638- .. ./2- Bize Yahya
b. Yahya, Kuteybe ve İbn Rumh -lafız Yahya'ya ait olmak üzere- tahdis etti,
Kuteybe: Bize Leys, Nafi’DEN tahdis etti derken diğer ikisi: Bize Leys b. Sa'd,
Nafi'den haber verdi, dedi. O Abdullah'tan rivayet ettiğine göre bir hanımını
ay hali iken bir talak ile boşamıştı. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ona hanımına dönmesini sonra temizleninceye kadar nikahı altında tutmasını
sonra yine kendisinin yanında iken bir daha ay hali oluncaya kadar bırakmasını
sonra da o ay halinden temizleninceye kadar ona süre tanımasını, eğer yine
boşamak isterse o taktirde onunla cima etmeden önce temizlendiği zaman onu
boşamasını emir buyurdu. İşte yüce Allah'ın kadınların kendisine doğru
boşanmalarını emir buyurduğu iddeti budur (buyurdu).
İbn Rumh rivayetinde
şunları ekledi: Abdullah'a bu husus sorulduğu zaman soran bir kimseye şöyle
derdi: Sana gelince (eğer) hanımını bir ya da iki defa boşamış isen bil ki
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana bunu emretti. Ve eğer hanımını üç
talak ile boşadı isen artık senden başka bir kocayı nikahlamadıkça o sana haram
olmuştur. Üstelik hanımını boşamak hususunda sana verdiği emirde Allah'a asi
oldun.
Müslim dedi ki: el-leys:
"bir talak" sözünü gerçekten güzel bellemiştir.
Diğer tahric: Buhari,
5332; Ebu Davud, 2180
AÇIKLAMA: "Sana
gelince ... asi oldun." Burada Abdullah b. Ömer'in "bana bunu
emretti" sözü bana ricat yapmamı emretti demektir. "Sana
gelince" sözü ile ilgili olarak da Kadı Iyaz (radıyallahu anh) şunları
söylemektedir: Bu açıklanması zor (bir ibare)dir. Denildiğine göre buradaki
"emma" lafzında hemzenin fethalı oluşu: (.....): Ama sen ... isen
demektir. "İn" edatından sonra gelen fiili hazfetmiş, fiilinin yerine
"en"lafzını fethalı yapmışlardır ...
Bunu da bundan sonraki:
Eğer onu üç defa boşadı isen sana haram olmuştur" sözleri delil teşkil
etmektedir.
"Müslim dedi ki:
leys "bir talak" sözünü gerçekten güzel bellemiştir" yani o bunu
iyice hıfzetmiş, talak sayısını başkasının bellemediği bir şekilde sağlam
bellemiştir. Başkası ihmal ettiği gibi o ihmal etmemiştir. Başkası bu hususta
hata etmiş ve bunun sayısını üçtür dediği gibi o da bu hatayı işlememiştir.
Müslim'in naklettiği rivayetleri ise bunun bir talak olduğu şeklinde birbirini
desteklemektedir.
2 - (1471) حدثنا
محمد بن
عبدالله بن
نمير. حدثنا
أبي. حدثنا
عبيدالله عن
نافع، عن ابن
عمر. قال :طلقت
امرأتي على
عهد رسول الله
صلى الله عليه
وسلم وهي
حائض. فذكر
ذلك عمر لرسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
فقال:
"مرة
فليراجعها. ثم
ليدعها حتى
تطهر. ثم تحيض
حيضة أخرى.
فإذا طهرت
فليطلقها قبل
أن يجامعها.
أو يمسكها.
فإنها العدة
التي أمر الله
أن يطلق لها
النساء". قال
عبيدالله: قلت
لنافع: ما صنعت
التطليقة ؟
قال: واحدة
اعتد بها.
3639-2/3-
Bize Muhammed b. Abdullah b. Numeyr tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize
Ubeydullah, Nafi'den tahdis etti, o İbn Ömer'den şöyle dediğini rivayet etti:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında eşimi ay hali iken boşadım.
Ömer bunu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e söyleyince şöyle buyurdu:
"Ona hanımına dönmesini em ret. Sonra temizleninceye kadar onu bıraksın.
Sonra bir ay hali daha olsun. Eğer temizlenirse onunla cima etmeden onu boşasın
yahut onu tutsun. İşte Allah'ın kadınların kendisine doğru boşanmalarını em
rettiği iddetleri budur." Ubeydullah dedi ki: Ben Nafi' e: Peki o bir
talak ne oldu? dedim. O: Onu bir talak olarak saydı dedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
(1471) وحدثناه
أبو بكر بن
أبي شيبة وابن
المثنى. قالا:
حدثنا عبدالله
بن إدريس عن
عبيدالله،
بهذا الإسناد،
نحوه. ولم
يذكر قول
عبيدالله
لنافع. قال ابن
المثنى في
روايته:
فليرجعها.
وقال أبو بكر:
فليراجعها.
3640- .. ./4- Bunu bize
Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve İbnu'l-Müsenna da tahdis edip dedi ki: Bize Abdullah
b. İdris, Abdullah'tan bu isnad ile buna yakın olarak hadisi rivayet etti, ama
Ubeydullah'ın Nafi'e söylediklerini zikretmedi.
İbnu'l-Müsenna
rivayetinde "ona dönsün" dedi, Ebu Bekir de; "ona ricat
yapsın" dedi.
Diğer tahric: Nesai,
3558; İbn Mace, 2019
3 - (1471) وحدثني
زهير بن حرب.
حدثنا
إسماعيل عن
أيوب، عن نافع
؛ أن ابن عمر
طلق امرأته
وهي حائض.
فسأل عمر
النبي صلى
الله عليه
وسلم. فأمره
أن يرجعها ثم
يمهلها حتى
تحيض حيضة
أخرى. ثم
يمهلها حتى
تطهر. ثم
يطلقها قبل أن
يمسها. فتلك
العدة التي
أمر الله أن
يطلق لها
النساء. قال
:فكان
ابن عمر إذا
سئل عن الرجل
يطلق امرأته
وهي حائض
يقول: أما أنت
طلقتها واحدة
أو اثنتين. إن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أمره أن
يرجعها. ثم
يمهلها حتى
تحيض حيضة
أخرى. ثم
يمهلها حتى
تطهر. ثم
يطلقها قبل أن
يمسها. وأما
أنت طلقتها
ثلاثا. فقد
عصيت ربك فيما
أمرك به من
طلاق امرأتك.
وبانت منك.
3641-3/5- Bana Zuheyr b.
Harb da tahdis etti, bize İsmail, Eyyub'dan tahdis etti, o Nafi’DEN rivayet
ettiğine göre İbn Ömer ay hali iken hanımını boşadı. Ömer (radıyallahu anh)
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e sorunca kendisine hanımına dönmesini,
sonra bir daha ay hali oluncaya kadar ona mühlet vermesini, sonra
temizleninceye kadar ona mühlet vermesini, sonra da ona dokunmadan onu
boşamasını ona emretti. İşte Allah'ın kadınların kendisine doğru boşanmalarını
emrettiği iddetin bu olduğunu söyledi.
(Nafi') dedi ki: İbn
Ömer'e ay hali iken hanımını boşayan adam hakkında soru sorulduğu vakit şöyle
derdi: Eğer sen hanımını bir ya da iki talak ile boşamışsan şüphesiz Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) karısına dönmesini, sonra bir daha ay hali
oluncaya kadar ona mühlet vermesini, sonra temizleninceye kadar ona mühlet
vermesini, sonra da ona dokunmadan onu boşamasını emrettiğini söylerdi. Ama sen
eğer hanımını üç talak ile boşamışsan Allah'ın sana hanımını boşamak hususunda
vermiş olduğu emrinde ona isyan etmiş oldun. Kadın da senden bain talak ile
boşanmış oldu.
Diğer tahric: Nesai,
3559 -muhtaras olarak-
4 - (1471) حدثني
عبد بن حميد.
أخبرني يعقوب
بن إبراهيم. حدثنا
محمد (وهو ابن
أخي الزهري)
عن عمه. أخبرنا
سالم بن
عبدالله ؛ أن
عبدالله بن
عمر قال: طلقت
امرأتي وهي
حائض. فذكر
ذلك عمر للنبي
صلى الله عليه
وسلم. فتغيظ
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. ثم قال:
"مره
فليراجعها.
حتى تحيض حيضة
أخرى
مستقبلة، سوى
حيضتها التي
طلقها فيها.
فإن بدا له أن
يطلقها،
فليطلقها
طاهرا من حيضتها.
قبل أن يمسها.
فذلك الطلاق
للعدة كما أمر
الله". وكان
عبدالله
طلقها تطليقة
واحدة. فحسبت
من طلاقها.
وراجعها
عبدالله كما
أمره رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
3642-4/6-
Bana Abd b. Humeyd de tahdis etti, bize Yakub haber verdi, bize Muhammed -ki o ez-Zühri'nin
kardeşinin oğludur- amcasından tahdis etti, bize Salim b. Abdullah'ın haber
verdiğine göre Abdullah b. Ömer dedi ki: Eşimi ay hali iken boşadım. Bu durumu
Ömer (radıyallahu anh), Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e söyleyince
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) öfkelendi, sonra da şöyle buyurdu:
"Ona dönmesini emret. Sonra kendisini boşadığı sıradaki ay hali dışında
gelecek bir diğer ay halini görünceye kadar beklesin. Eğer yine o ay halinden
temizlendikten sonra ve ona dokunmadan önce onu boşama kanaatinde ise ay
halinden temizlenmiş olduğu hali ile onu boşasın. İşte yüce Allah'ın emrettiği
gibi iddete doğru boşamak budur. "
Abdullah onu bir talak
ile boşamıştı ve ona verebileceği talak sayısından hesap edildi. Ayrıca
Abdullah Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kendisine em rettiği gibi
hanımma döndü.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
(1471) وحدثنيه
إسحاق بن
منصور. أخبرنا
يزيد بن عبدربه.
حدثنا محمد بن
حرب. حدثني
الزبيدي عن
الزهري، بهذا
الإسناد. غير
أنه قال: قال
ابن عمر: فراجعتها.
وحسبت لها
التطليقة
التي طلقتها.
3643- .. ./7- Bunu bana
İshak b. Mansur da tahdis etti, bize Yezid b. Abd Rabbih haber verdi, bize
Muhammed b. Harb tahdis etti, bana ez-Zübeydi, ez-Zühri’DEN bu isnad ile tahdis
etti ancak o şöyle dedi: İbn Ömer dedi ki: Ben de ona döndüm ve ona vermiş
olduğum bu talakı onun talakından hesap ettim.
Diğer tahric: Nesai,
3391
5 - (1471) وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة
وزهير بن حرب
وابن نمير.
(واللفظ لأبي
بكر) قالوا:
حدثنا وكيع عن
سفيان، عن
محمد ابن
عبدالرحمن،
(مولى آل طلحة)
عن سالم، عن
ابن عمر ؛ أنه
طلق امرأته
وهي حائض.
فذكر ذلك عمر
للنبي صلى
الله عليه
وسلم. فقال
:"مره
فليراجعها. ثم
ليطلقها
طاهرا أو
حاملا".
3644-5/8- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe, Zuheyr b. Harb ve İbn Numeyr -ki lafız Ebu Bekir'e ait- de tahdis
edip dediler ki: Bize Veki' Süfyan'dan tahdis etti, o Talha ailesinin azadlısı
olan Muhammed b. Abdurrahman'dan, o Salim'den, o İbn Ömer'den rivayet ettiğine
göre ay hali iken hanımmı boşamıştı. Bu durumu Ömer (radıyallahu anh) Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e zikredince: "Ona emret hanımına dönsün
sonra hanımını ya temiz iken ya da hamile iken boşasın."
Diğer tahric: Ebu
Davud, 2181; Tirmizi, 11 76; Nesai, 3397; İbn Mace, 2023
AÇIKLAMA: "Sonra
onu temizken ya da hamile iken boşasın" ibaresinde hamileliği belli olmuş
gebe kadını boşamanın caiz olduğuna delil vardır. Aynı zamanda bu Şafii'nin de
görüşüdür. İbnu'I-Munzir dedi ki: İlim adamları çoğunlukla bu görüştedir.
Tavus, Hasan, İbn Sirin, Rabia, Hammad b. Ebu Süleyman, Malik, Ahmed, İshak,
Ebu Sevr ve Ebu Ubeyd bunlar arasındadır. İbnu'l-Munzir dedi ki: Ben de bu
görüşteyim. Bazı Maliki alimleri de bu görüştedir. Diğer bazıları ise bu
haramdır demişlerdir. İbnu'l-Munzir, Hasan'dan bir başka rivayet daha
naklederek onun: Hamile kadını boşamak mekruhtur dediğini kaydetmektedir. Diğer
taraftan Şafii mezhebi ile ona uygun kanaat belirtenlerin görüşüne göre bir
kimse hamile olan karısını tek bir lafızIa üç defa boşama hakkına sahip olduğu
gibi birbiri arkasından lafızlarla ve farklı zamanlarla da boşayabilir. Bütün bunlar
caizdir ve bunların herhangi birisi bid'at değildir.
Ebu Hanife ve Ebu Yusuf
ise her iki boşama arasında bir ay bırakır demişlerdir. Malik, Züfer ve
Muhammed b. el-Hasen ise doğumunu yapıncaya kadar ona birden fazla talak
veremez demişlerdir.
6 - (1471) وحدثني
أحمد بن عثمان
بن حكيم
الأودي. حدثنا
خالد بن مخلد.
حدثني سليمان
(وهو ابن بلال).
حدثني
عبدالله ابن
دينار عن ابن
عمر ؛ أنه طلق
امرأته وهي
حائض. فسأل
عمر عن ذلك
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. فقال:
"مره
فليراجعها
حتى تطهر. ثم
تحيض حيضة
أخرى. ثم تطهر.
ثم يطلق بعد،
أو يمسك".
3645-6/9-
Bana Ahmed b. Osman b. Hakım el-Evdı de tahdis etti, bize Halid b. Mahled
tahdis etti, bana Süleyman -ki ab. Bilal'dir- tahdis etti, bize Abdullah b.
Dinar, İbn Ömer'den tahdis ettiğine göre o ay hali iken hanımını boşadı. Bunun
üzerine Ömer bu hususu Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e sordu, Allah
Rasulü şöyle buyurdu: "Ona emret, hanımına dönsün. Temizleninceye sonra
bir daha ay hali oluncaya sonra bir daha temizleninceye kadar beklesin, bundan
sonra ise ister boşasın ister nikahı altında tutsun. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
7 - (1471) وحدثني
علي بن حجر
السعدي. حدثنا
إسماعيل بن إبراهيم
عن أيوب، عن
ابن سيرين.
قال: مكثت
عشرين سنة
يحدثني من لا
أتهم ؛ أن ابن
عمر طلق امرأته
ثلاثا وهي
حائض. فأمر أن
يراجعها.
فجعلت لا
أتهمهم، ولا أعرف
الحديث، حتى
لقيت أبا
غلاب، يونس بن
جبير الباهلي.
وكان ذا ثبت.
فحدثني ؛ أنه
سأل ابن عمر.
فحدثه ؛ أنه
طلق امرأته
تطليقة وهي
حائض. فأمر أن
يرجعها. قال
قلت: أفحسبت
عليه ؟ قال:
فمه. أو إن عجز
واستحمق ؟.
3646-7/10- Bana Ali b.
Hucr es-Sa'di de tahdis etti, bize İsmail b. İbrahim, Eyyub'dan tahdis etti, o
İbn Sırin'den dedi ki: Ben yirmi sene boyunca kendisine hiçbir şekilde ithamda
bulunmadığım kimselerin bana şunu tahdis ettiklerini gördüm: İbn Ömer, ay hali
iken hanımını üç talak ile boşadı. Hanımına dönmesi emredildi. Bu sefer kimseyi
de itham etmedim. Hadisin gerçek şeklini de bilmedim. Benim bu halim Ebu Gallab
Yunus b. Cübeyr el-Bahill ile karşılaşıncaya kadar devam etti. O ise rivayeti
sağlam birisi idi. Bana tahdis ettiğine göre kendisi İbn Ömer'e sorunca İbn
Ömer de ona hanımını ay hali iken bir talak ile boşadığını kendisine hanımına
dönmesinin emredildiğini söyledi. (İbn Sırin) dedi ki: Peki bu onun aleyhine
(bir talak olarak) sayıldı mı? dedim. O (Ebu Gallab): Ne demek yani? Eğer kişi
aciz düşüp ahmaklık yaparsa (sorumluluğu mu kalkacak) dedi.
Diğer tahric: Buhari,
5252 -muhtasar-; 5258, 5333; Ebu Davud, 2183, 2184; Tirmizi, 11 75; Nesai,
3399, 3400, 3577; İbn Mace, 2022
AÇIKLAMA: "Ebu
Gallab Yunus b. Cübeyr ile karşılaştım." Burada "Gallab" ismi
gayn fethalı ve lam şeddeli olup son harfi de be'dir. Biz bu ismi böylece
zaptettik İbn Makula ve cumhur da bunu böylece zikretmiş olmakla birlikte Kadı
Iyaz bazı ravilerden lam harfini şeddesiz söylediklerini zikretmektedir.
"Ben: Bu onun
aleyhine hesap edildi mi dedim ... " Bu şu demektir: Kendisi acze düşmüş
ve ahmaklık yapmış birisinden talak sorumluluğu kalkar mı? Bu bir inkar!
istifhamdır. Bunun da takdiri evet sayılır. Aciz kaldığından ve hamakatinden
dolayı bunun sayılmasının önünde engel olmaz takdirindedir.
Kadı Iyaz dedi ki: Yani
eğer o karısına dönmekten aciz düşse ve ahmakların işini yaparsa (sorumluluğu
mu kalkacak) demektir. Aslında bu sözleri söyleyen kişi olayın başından geçtiği
İbn Ömer'dir. Zamiri gaip lafzı ile ona iade etmiştir. Zaten bunu bundan sonra
gelecek (3651) Enes b. Sirin rivayetinde açıklamış bulunmaktadır. İbn Sirin
dedi ki: Ben -yani İbn Ömer'e peki ay hali iken verdiğin o talak sayıldı mı
dedim: O: Onu neden saymayayım kı? Ben acizlik ve ahmaklık ettiysem dedi.
Müslim’DEN başka
kaynaklarda rivayet edildiği üzere İbn Ömer dedi ki:
Peki ne dersin eğer İbn
Ömer acizlik yapmış, ahmaklık yapmışsa bunun bir talak olmasının önündeki engel
nedir dedi.
Buradaki
"femeh" sözünün böyle bir söz söylemekten uzak dur, vazgeç anlamına
gelme ihtimali vardır. Yani senin bu boşamanın gerçekleştiğinden şüphen olmasın
... Kadı Iyaz dedi ki: Burada "meh"den kasıt "ma" olup bu
durumda bu bir soru olur. Yani eğer bunu saymayacak olursan ne olacak ki
demektir. Bu da onu saymaktan başka bir yol yok anlamına gelir.
(1471) وحدثناه
أبو الربيع
وقتيبة قالا:
حدثنا حماد عن
أيوب، بهذا
الإسناد،
نحوه. غير أنه
قال:
فسأل
عمر النبي صلى
الله عليه
وسلم. فأمره.
3647-
.. ./11- Bunu bize Ebu Rabi' ve Kuteybe de tahdis edip dediler ki:
Bize Hammad, Eyyub’DAN
bu isnad ile buna yakın olarak rivayet etti, ancak o şöyle dedi: Ömer, Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e sordu, o da kendisine emretti.
8 - (1471) وحدثنا
عبدالوارث بن
عبدالصمد.
حدثني أبي عن جدي،
عن أيوب، بهذا
الإسناد. وقال
في الحديث:
فسأل
عمر النبي صلى
الله عليه
وسلم عن ذلك ؟
فأمره أن
يراجعها حتى
يطلقها طاهرا
من غير جماع.
وقال: "يطلقها
في قبل عدتها".
3648-8/12-
Bunu bize Abdülvaris b. Abdüssamed de tahdis etti, bize babam dedemden tahdis
etti, o Eyyub'dan bu isnad ile rivayet etti ve hadisi rivayetinde dedi ki:
Ömer, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bunu sorunca ona geri dönmesini ve
onu onunla cima etmeden temiz iken boşamasını emretti ve: "Onu iddetine
doğru (iddetinin başlayacağı zamana doğru) boşasın" buyurdu.
AÇIKLAMA: "Onu
iddetine doğru boşasın" burada "kubul" kelimesinde kaf ve be
harfleri ötrelidir. Yani iddetini karşılayacağı bir zamanda ve iddetin meşru
olduğu bir zamanda onu boşasın. İşte bu da "kur'" lafzından temizlik kastedildiğine
ve temizlik halinde boşanmış ise derhal kur'larının sayılmaya başlayacağına
delildir. Çünkü verilmesi emrolunan talak şekli ancak temizlik halinde
verilendir. Zira kadın ay hali iken boşanacak olursa icma ile onun içinde
bulunduğu bu ay hali kur olarak sayılmaz, dolayısı ile bununla iddeti
karşılamış olmaz. O iddeti ancak temiz iken boşanırsa onu karşılamış sayılır.
Allah en iyi bilendir.
9 - (1471) وحدثني
يعقوب بن
إبراهيم
الدورقي عن
ابن علية، عن
يونس، عن محمد
بن سيرين، عن
يونس بن جبير.
قال: قلت لابن
عمر:
رجل
طلق امرأته
وهي حائض.
فقال: أتعرف
عبدالله بن
عمر ؟ فإنه
طلق امرأته
وهي حائض.
فأتى عمر النبي
صلى الله عليه
وسلم فسأله ؟
فأمره أن يرجعها.
ثم تستقبل
عدتها. قال
فقلت له: إذا
طلق الرجل
امرأته وهي
حائض، أتعتد
بتلك
التطليقة ؟ فقال:
فمه. أو إن عجز
واستحمق ؟.
3649-9/13-
Bana Yakub b. İbrahim ed-Devrakı de İbn Uleyye'den tahdis etti, o Yunus'dan, o
Muhammed b. Sirin'den, o Yunus b. Cübeyr'den şöyle dediğini rivayet etti: İbn
Ömer'e sordum: Bir adam ay hali iken karısını boşasa (ne olur?) O: Abdullah b.
Ömer'i tanıyor musun? dedi. O ay hali iken hanımını boşamıştı. Bunun üzerine
Ömer, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gidip ona sordu. Allah Resulü
kendisine şunu emretti: "Hanımma dönsün, sonra hanımı iddetini
karşılasın." Bu sefer ben ona: Peki adam ay hali iken hanımını boşasa o
boşama sayılır mı? dedim. O: Eğer kendisi acizlik göstermiş ve ahmaklık etmişse
başka ne olsun dedi.
10 - (1471) حدثنا
محمد بن
المثنى وابن
بشار. قال ابن
المثنى: حدثنا
محمد بن جعفر.
حدثنا شعبة عن
قتادة. قال:
سمعت يونس ابن
جبير قال:
سمعت ابن عمر
يقول:
طلقت
امرأتي وهي
حائض. فأتى
عمر النبي صلى
الله عليه
وسلم فذكر ذلك
له. فقال
النبي صلى
الله عليه
وسلم:
"ليراجعها.
فإذا طهرت،
فإن شاء فليطلقها".
قال فقلت لابن
عمر أفحتسبت
بها ؟ قال: ما
يمنعه. أرأيت
إن عجز
واستحمق ؟.
3650-10/14-
Bize Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar da tahdis etti, İbnu'l-Müsenna dedi
ki: Bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be, Katade'den şöyle dediğini
tahdis etti: Yunus b. Cübeyr'i şöyle derken dinledim: İbn Ömer'i şöyle derken
dinledim: Ay hali iken eşimi boşadım. Bunun üzerine Ömer, Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in yanına giderek bu hususu ona söyledi. Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) de: "Ona dönsün, temizlendikten sonra isterse onu
boşasın" buyurdu. (Yunus) dedi ki: Ben İbn Ömer'e, peki bunu sayacak mı?
dedim. O: Bunun önündeki engel ne? Ya kendisi aciz düşüp ahmaklık etmişse buna
ne dersin dedi.
11 - (1471) حدثنا
يحيى بن يحيى.
أخبرنا خالد
بن عبدالله عن
عبدالملك، عن
أنس بن سيرين.
قال : سألت
ابن عمر عن
امرأته التي
طلق ؟ فقال:
طلقتها وهي
حائض. فذكر
ذلك لعمر.
فذكره للنبي
صلى الله عليه
وسلم. فقال:
"مره
فليراجعها.
فإذا طهرت فليطلقها
لطهرها" قال:
فراجعتها ثم
طلقتها لطهرها.
قلت: فاعتددت
بتلك
التطليقة
التي طلقت وهي
حائض ؟ قال: ما
لي لا أعتد
بها ؟ وإن كنت
عجزت
واستحمقت.
3651-11115- Bize Yahya
b. Yahya tahdis etti, bize Halid b. Abdullah, Abdulmelik'den haber verdi. O
Enes b. Sirin'den şöyle dediğini rivayet etti:
İbn Ömer'e boşadığı
hanım ı hakkında soru sordum. O şöyle dedi: Ben ay hali iken onu boşadım. Bu
durum Ömer'e anlatıldı. O da bunu Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
söyleyince Allah Rasulü: "Ona emret, hanımına dönsün. Temizlenecek olursa
temiz iken onu boşasın" buyurdu. Ben de ona döndüm, sonra o temizken onu
boşadım. (İbn Sirin) dedi ki: Peki ay hali iken onu boşadığın o talakı saydın
mı? dedim. İbn Ömer: Eğer ben aciz düşüp ahmaklık gösterdiysem ne diye onu
saymayayım ki dedi.
Diğer tahric: Buhari,
5253;
12 - (1471) حدثنا
محمد بن
المثنى وابن
بشار. قال ابن
المثنى: حدثنا
محمد بن جعفر.
حدثنا شعبة عن
أنس بن سيرين
؛ أنه سمع ابن
عمر قال:
طلقت
امرأتي وهي
حائض. فأتى
عمر النبي صلى
الله عليه
وسلم فأخبره.
فقال: "مره
فليراجعها. ثم
إذا طهرت
فليطلقها"
قلت لابن عمر:
أفاحتسبت بتلك
التطليقة ؟
قال: فمه.
3652-12/16-
Bize Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar tahdis etti, İbnu'l-Müsenna dedi ki:
Bana Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be, Enes b. Sirin'den tahdis
ettiğine göre o İbn Ömer'i şöyle derken dinlemiştir:
Ay hali iken zevcemi
boşadım. Bunun üzerine Ömer (radıyallahu anh) Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e giderek ona durumu haber verince Allah Rasulü:
"Ona emret,
hanımına dönsün. Sonra temizlenirse onu boşasın" buyurdu. Ben İbn Ömer'e:
Peki o verdiğin talakı saydın mı? dedim. O: Neden saymayayım ki dedi.
(1471) وحدثنيه
يحيى بن حبيب.
حدثنا خالد بن
الحارث. ح
وحدثنيه
عبدالرحمن بن
بشر. حدثنا
بهز. قالا:
حدثنا شعبة،
بهذا الإسناد.
غير أن في
حديثهما
"ليرجعها".
وفي حديثهما:
قال: قلت له:
أتحتسب بها ؟
قال: فمه.
3653- .. ./17- Bize
Yahya b. Habib de tahdis etti, bize Halid b. el-Haris tahdis etti, (H.) Bunu
bana Abdurrahman b. Bişr de tahdis etti, bize Behz tahdis etti (Halid ile
beraber) dediler ki: Bize Şu'be bu isnad ile tahdis etti. Ancak her ikisinin
hadisinde "ona dönsün" ve yine her ikisinin hadisinde:
Ben ona: Onu saydın mı?
dedim. O: Neden saymayayım ki diye cevap verdi demektedir.
13 - (1471) وحدثنا
إسحاق بن
إبراهيم.
أخبرنا
عبدالرزاق. أخبرنا
ابن جريج.
أخبرني ابن
طاوس عن أبيه
؛ أنه سمع ابن
عمر يسأل عن
رجل طلق
امرأته حائضا ؟
فقال: أتعرف
عبدالله بن
عمر ؟ قال: نعم.
قال:
فإنه
طلق امرأته
حائضا. فذهب
عمر إلى النبي
صلى الله عليه
وسلم فأخبره
الخبر. فأمره
أن يراجعها.
قال: لم أسمعه
يزيد على ذلك
(لأبيه).
3654-13/18-
Bize İshak b. İbrahim de tahdis etti, bize Abdurrezzak haber verdi, bize İbn
Cureyc haber verdi, bana İbn Tavus babasından haber verdiğine göre o İbn
Ömer’DEN kendisine ay hali iken hanımını boşayan bir adam hakkında soru
sorulurken şöyle dediğini dinlemiştir: Sen Abdullah b. Ömer'i tanıyor musun?
dedi. Adam: Evet deyince, İbn Ömer dedi ki: O hanımını ay hali iken boşamıştı.
Ömer, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gidip durumu haber verince ona İbn
Ömer'in hanımına dönmesini emretti.
(İbn Cureyc) dedi ki:
Ben onun (İbn Tavus'un) -kendi babasını kastederek- bundan fazla bir şey
söylediğini duymadım.
Diğer tahric: Nesai,
3561
AÇIKLAMA: "İbn
Cureyc, İbn Tavus'dan o babasından rivayet ettiğine göre o İbn Ömer'e ...
dinlemiştir" dedikten sonra hadisin sonunda şunları söylemektedir:
"Ben onun -kendi babasını kastederek- bundan fazla bir şey söylediğini
duymadım." Buradaki "babasını kastederek" ifadesinin anlamı
şudur:
Yani İbn Tavus, ben onu
duymadım, demiştir. Yani babam Tavus'un hadise bundan fazla bir şey katarak
rivayet ettiğini duymadım. Burada babasını kastederek diyen kişi de İbn
Cureyc'dir. Bu sözleri ile İbn Tavus'un "onun dediğini duymadım"
sözünü açıklamak istemiştir. Bu da, yani kendi babasını kastediyor, demektir.
14 - (1471) وحدثني
هارون بن
عبدالله.
حدثنا حجاج بن
محمد. قال: قال
ابن جريج.
أخبرني أبو
الزبير ؛ أنه
سمع
عبدالرحمن
ابن أيمن
(مولى عزة)
يسأل ابن عمر ؟
وأبو الزبير
يسمع ذلك. كيف
ترى في رجل
طلق امرأته
حائضا ؟ فقال:
طلق
ابن عمر
امرأته وهي
حائض. على عهد
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. فسأل
عمر رسول الله
صلى الله عليه
وسلم؟ فقال:
إن عبدالله بن
عمر طلق
امرأته وهي
حائض. فقال له
النبي الله
صلى الله عليه
وسلم: "ليراجعها".
فردهاوقال: "
إذا طهرت
فليطلق أو ليمسك".
قال ابن عمر:
وقرأ
النبي صلى
الله عليه
وسلم:{يا أيها
النبي إذا
طلقتم النساء
فطلقوهن في
قبل عدتهن} [ 65 /
الطلاق /
الآية 1].
3655-14/19-
Bana Harun b. Abdullah da tahdis etti, bize Haccac b. Muhammed tahdis edip dedi
ki: İbn Cureyc dedi ki: Bana Ebu Zubeyr'in haber verdiğine göre o Azze'nin
azadlısı Abdurrahman b. Eymen'i İbn Ömer'e soru sorarken dinlemiştir. Ebu
Zubeyr de bunu dinlemekte idi. (Şunu sordu): Ay hali iken hanımını boşamış bir
adam hakkındaki görüşün nedir? İbn Ömer dedi ki: İbn Ömer, Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) hayatta iken ay hali olduğu halde hanımını
boşamıştı. Bunun üzerine Ömer (radıyallahu anh) Rasulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'e sorarak: Abdullah b. Ömer ay hali olduğu halde hanımını boşadı
dedi. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Ona geri dönsün"
buyurdu. İbn Ömer de hanımını geri aldı. Ayrıca Allah Rasulü:
"Temizlendiği taktirde onu ister boşasın ister tutsun" buyurdu.
İbn Ömer dedi ki: Ayrıca
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey peygamber!
Kadınları boşadığınız
zaman iddetleri vaktinde" iddetlerine doğru "boşayın" (Talak,
65) buyruğunu da okudu.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 2185; Nesai, 3392
Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) de: "Onları iddetlerine doğru boşayın" anlamındaki
buyruğunu, (.....) diye okumuştur. Bu İbn Abbas ve ıbn Omer'in kıraati olup şaz
bir kıraattir. lema ile bu ("doğru" anlamı verilen "fi
kubuli" lafzı) Kur'an olarak sabit değildir. Bize göre de, muhakkik usül
alimlerine göre de haber-i vahid hükmü de yoktur. Allah en iyi bilendir.
(1471) وحدثني
هارون بن
عبدالله.
حدثنا أبو
عاصم عن ابن
جريج، عن أبي
الزبير، عن
ابن عمر. نحو
هذه القصة.
3656- .. ./20- Bana
Harun b. Abdullah da tahdis etti, bize Ebu Asım, İbn Cureyc’DEN tahdis etti, o
Ebu Zubeyr'den, o İbn Ömer’DEN bu olaya yakın olarak hadisi rivayet etti.
(1471) وحدثنيه
محمد بن رافع.
حدثنا
عبدالرزاق.
أخبرنا ابن
جريج. أخبرني
أبو الزبير ؛
أنه سمع عبدالرحمن
بن أيمن (مولى
عروة) يسأل
ابن عمر ؟ وأبو
الزبير يسمع.
بمثل حديث
حجاج. وفيه
بعض الزيادة.
قال
مسلم: أخطأ
حيث قال: عروة.
إنما هو مولى
عزة.
3657-
.. ./21- Bunu bana Muhammed b. Rafi'de tahdis etti, bize Abdurrezzak tahdis
etti, bize İbn Cureyc haber verdi, bana Ebu Zubeyr'in haber verdiğine göre o Urve'nin
azadlısı Abdurrahman b. Eymen'i İbn Ömer'e -ve Ebu Zubeyr de onu dinlerken-
sorarken dinlemiştir deyip hadisi Haccac'ın hadisi gibi rivayet etti.
Rivayetinde bazı fazlalıklar da vardır.
Müslim dedi ki: O
"Urve" derken hata etmiştir. Aslında kendisi Azze'nin
azadlısıdır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: