SAHİH-İ MÜSLİM

SÜT EMME

 

11/35- KAİF (DENİLEN İZ SÜREN VE BENZERLİKLERDEN ANLAYAN( KİMSENİN ÇOCUĞUN NESEBİNİ TESPİT ETMESİ İLE AMEL ETMEK BABI

 

3602-38/1- Bize Yahya b. Yahya ve Muhammed b. Rumh tahdis edip dedi ki: Bize Leys haber verdi (H.) Bize Kuteybe b. Said de tahdis etti, bize Leys, İbn Şihab'dan tahdis etti, o Urve'den, o Aişe'den şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüzünün çizgileri parlayarak sevinçli bir halde yanıma girdi ve: "Gördün mü? Mücezziz az önce Zeyd b. Harise ile Üsame b. Zeyd'e baktı da bu ayaklar hiç şüphesiz birbirindendir, dedi" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 6770; Ebu Davud, 2268; Tirmizi, 2129; Nesai, 3493

 

AÇIKLAMA:          "Aişe (radıyallahu anha) dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüzünün çizgileri parlayarak sevinçli bir halde yanıma girdi... buyurdu." Dil bilginleri der ki: Te harfi fethalı, re harfi ötreli olarak: "tebruku" sevinçten aydınlık saçıyor, ışık saçıyor demektir. Esarır ise alındaki çizgiler demektir. Bunun tekili: sir ve sürur diye, çoğulu: esrar diye gelir. Çoğulun çoğulu ise esarır'dir.

 

Mucezziz, sahih ve meşhur şekli ile böyle telaffuz edilir. Kadı, Darakutni ve Abdulgani'den her ikisinin İbn Cureyc'den ilk ze harfinin fethalı okunacağını (Mücezzez) diye naklettiklerini söylemektedir. İbn Abdü'I-Berr ile Ebu Ali el-Gassani’DEN rivayete göre ise İbn Cureyc adının Muhriz olduğunu söylemiştir. Doğrusu ise birincisidir. Mücezziz, Müdlic oğullarındandır. İlim adamlarının dediklerine göre kıyafet ilmi, Müdlic oğulları ile Esed oğulları arasında yaygın olup Araplar onların bu işi bildiklerini itiraf ediyorlardı.

 

"Az önce baktı" yani biraz önce şu ana göre uzak olmayan yakın bir zamanda demektir.

Kadı Iyaz dedi ki: el-Mazeri dedi ki: Cahiliye döneminde insanlar kendisi oldukça siyah olduğundan babası Üsame de beyaz tenli olduğundan ötürü nesebine dil uzatıyorlardı. Ebu Davud da Ahmed b. Salih'den böyle demiştir. Fakat bu Kaif denilen benzerliklerden anlayan kişi renklerinin farklılıklarına rağmen nesebinin Zeyd'den geldiğini hükmedince cahiliye dönemi insanları da Kaiflerin sözlerine itibar ettiklerinden ötürü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de bu işe sevindi. Çünkü bu halanların nesebine dil uzatmalarına engel olacaktı.

Kadı Iyaz dedi ki: Ahmed b. Salih'den başkası ise şöyle demektedir:

Zeyd beyaz tenli idi. Üsame'nin annesi olan ve adı Bereke olan Um Eymen ise Habeşli siyahi bir kadın idi. O da nesebi itibari ile Mihsan b. Sa'lebe b. Amr b. Husayn b. Malik b. Seleme b. Amr b. en-Nu'man kızı Bereke'dir. Allah en iyi bilendir.

 

İlim adamları kaif denilen bu gibi uzmanların sözleri ile amel edilip edilmeyeceği hususunda ihtilaf etmişlerdir. Ebu Hanife ve arkadaşları ile Sevri ve İshak bunu kabul etmezken, Şafii ve birçok ilim adamı kabul etmiştir. Malik’DEN meşhur olan görÜşü ise cariyeler hakkında kabul edileceği, hür kadınlar hakkında kabul edilmeyeceği, şeklinde, ondan gelen bir başka rivayete göre ise, her ikisi hakkında kabul edilir, şeklindedir.

 

Şafii'nin delili muharrizin sözkonusu edildiği bu hadis-i şerifdir. Çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ümmeti arasında şüpheye düşülmesi halinde nesebleri ayırd edebilecek bir kişinin bulunmasından dolayı sevinmişti. Eğer bu şekilde kıyafet bilgisi batıl olsaydı bundan dolayı sevinmesi sözkonusu olmazdı. Kıyafet uzmanlarının görüşlerini kabul edenler bu uzmanın adaletli olmasının şart olduğunu da ittifakla kabul etmişlerdir. Fakat tek bir kişi ile yetinilip yetinilmeyeceği hususunda farklı kanaatlere sahiptirler. Mezhep alimlerimize göre daha sahih kabul edilen görüş tek bir kaif ile yetinileceği şeklindedir. Maliki mezhebinden İbnu'I-Kasım da böyle demiştir. Malik ise iki kişi olmasını şart koşmuşlardır. Bazı mezhep alimlerimiz de bu görüştedir.

 

Bu hadis ise bir kişi ile yetinilebileceğine delildir.

Mezhep alimlerimiz bu işin özel olarak Müdlic oğullarının uzmanlık alanı olduğu hususunda ihtilaf etmişlerdir. Ama daha sahih olan, onlara özel olmadığıdır. İttifakla kabul ettiklerine göre bu uzman kişinin bu hususta oldukça bilgili ve deneyimli olmasını şart koşmuşlardır.

Kaif'in hükmünün kabul edileceğini söyleyenler şu husus üzerinde de ittifak etmişlerdir. Onun görüşü ancak saygı duyulan iki cimanın sözkonusu olup hangisine hüküm verileceği tespit edilemeyen hallerde sözkonusudur. Örnek olarak bir cariyeyi satın alan ile onu satan bu satılan cariye ile birincisinden istibrası yapılmadan önce temiz iken cima edip de çocuk ikincisi ile cima ettiği zamandan itibaren altı ay ve daha uzun bir süre ve birincisinin cimasından ise dört yıldan erken bir süre içinde çocuk doğurması hali buna örnektir. Biz bu durumda kaif denilen uzmana müracaat edip o da bu çocuğun bu iki kişiden birisine ait olduğuna hüküm verirse çocuk o kişinin olur. Eğer içinden çıkamayacak yahut çocuğun ikisinden de olmadığına hüküm verecek olursa çocuk büluğa erinceye kadar terk edilir, kendisi ikisinden hangisine daha çok eğilim duyarsa kendisini ona nisbet eder. Eğer kaif çocuğu ikisinden birisine ait görürse Ömer b. Hattab, Malik ve Şafii'nin görüşüne göre baliğ oluncaya kadar bırakılır ve ikisi arasından kime eğilim duyarsa kendisini ona nisbet eder. Ebu Sevr ve Sahnun ise her ikisinin de çocuğu olur demişlerdir. Maliki mezhebinden Macişun ile Muhammed b. Mesleme ise ikisinden hangisine daha çok benziyorsa onun mezhebine katılır. İbn Mesleme ise: Önce cima edenin bilinmesi hali müstesna o taktirde onun nesebine katılır demiştir.

 

Kime ait olduğu tartışmalı çocuk hakkında kaif denilen uzmanın kanaatini kabul etmeyenler de farklı görüşlere sahiptir. Ebu Hanife'nin dediğine göre onun ile ilgili anlaşmazlık içerisinde bulunan iki kişiye de nisbet edilir. Şayet onun hakkında iki kadın anlaşmazlığa düşecek olursa o ikisine de nisbet edilir. Ebu Yusuf ve Muhammed ise iki erkeğe nisbet edilirken kadında birine nisbet edilir demişlerdir. İshak ise ikisi arasında kur'a çekilir demiştir.

 

 

 

 

3603-39/2- Bana Amr en-Nakid, Zuheyr b. Harb ve Ebu Bekr b. Ebu Şeybe -lafız Amr'a ait olmak üzere- de tahdis edip dediler ki: Bize Süfyan, ez-Zühri’DEN tahdis etti, o Urve'den, o Aişe’DEN şöyle dediğini rivayet etti:

 

Bir gün Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sevinçle yanıma girdi ve: "Ey Aişe! Müdlicli mücezziz yanıma girdi. Üzerlerindeki kadife örtü ile başlarını örtüp ayaklarının göründüğü Üsame ve Zeyd'i görünce şüphesiz bu ayaklar birbirlerindendir dediğini görmedin mi?" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 6771; Ebu Davud, 2267; Tirmizi, 2129; Nesai, 3494; İbn Mace, 2349;

 

 

 

3604-40/3- Bunu bize Mansur b. Ebu Muzahim de tahdis etti, bize İbrahim b. Sa'd, ez-Zühri'den tahdis etti, o Urve'den, o Aişe'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in hazır bulunduğu bir sırada bir kait içeri girdi. Üsame b. Zeyd ile Zeyd b. Harise ise uzanmış yatıyorlardı. Bu kaif: Bu ayaklar birbirlerindendir deyince bundan dolayı Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sevindi ve bu hoşuna gitti. Bunu Aişe'ye de haber verdi. 

 

Diğer tahric: Buhari, 3731

 

 

 

3605- .. ./4- Bana Harmele b. Yahya da tahdis edip dedi ki: Bize İbn Vehb haber verdi, bana Yunus haber verdi, (H.) Bize Abd b. Humeyd de tahdis etti, bize Abdurrezzak haber verdi, bize Ma'mer ve İbn Cureyc haber verdi, hepsi ez-Zühri’DEN bu isnad ile öncekilerin hadisleri ile aynı manada rivayet etti. Yunus'un hadisinde: "Mücezziz kaif idi" ziyadesini ekledi. 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

12/36- ZİFAFTAN SONRA KOCANIN, BAKİRENİN VE DULUN YANINDA KALMASINI HAK ETTİĞİ SÜRENİN NE KADAR OLDUĞU BABI