SAHİH-İ MÜSLİM |
SÜT EMME |
(11) باب
العمل بإلحاق
القائف الولد
11/35- KAİF (DENİLEN İZ
SÜREN VE BENZERLİKLERDEN ANLAYAN( KİMSENİN ÇOCUĞUN NESEBİNİ TESPİT ETMESİ İLE
AMEL ETMEK BABI
38 - (1459) حدثنا
يحيى بن يحيى
ومحمد بن رمح.
قالا: أخبرنا
الليث. ح
وحدثنا قتيبة
بن سعيد.
حدثنا ليث عن ابن
شهاب، عن
عروة، عن
عائشة ؛ أنها
قالت: إن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم دخل
علي مسرورا، تبرق
أسارير وجهه.
فقال
"ألم
ترى أن مجززا
نظر أنفا إلى
زيد بن حارثة
وأسامة بن
زيد. فقال: إن
بعض هذه
الأقدام لمن
بعض".
3602-38/1- Bize Yahya b.
Yahya ve Muhammed b. Rumh tahdis edip dedi ki: Bize Leys haber verdi (H.) Bize
Kuteybe b. Said de tahdis etti, bize Leys, İbn Şihab'dan tahdis etti, o
Urve'den, o Aişe'den şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) yüzünün çizgileri parlayarak sevinçli bir halde yanıma girdi ve:
"Gördün mü? Mücezziz az önce Zeyd b. Harise ile Üsame b. Zeyd'e baktı da
bu ayaklar hiç şüphesiz birbirindendir, dedi" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
6770; Ebu Davud, 2268; Tirmizi, 2129; Nesai, 3493
AÇIKLAMA: "Aişe
(radıyallahu anha) dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüzünün
çizgileri parlayarak sevinçli bir halde yanıma girdi... buyurdu." Dil
bilginleri der ki: Te harfi fethalı, re harfi ötreli olarak:
"tebruku" sevinçten aydınlık saçıyor, ışık saçıyor demektir. Esarır
ise alındaki çizgiler demektir. Bunun tekili: sir ve sürur diye, çoğulu: esrar
diye gelir. Çoğulun çoğulu ise esarır'dir.
Mucezziz, sahih ve
meşhur şekli ile böyle telaffuz edilir. Kadı, Darakutni ve Abdulgani'den her
ikisinin İbn Cureyc'den ilk ze harfinin fethalı okunacağını (Mücezzez) diye
naklettiklerini söylemektedir. İbn Abdü'I-Berr ile Ebu Ali el-Gassani’DEN
rivayete göre ise İbn Cureyc adının Muhriz olduğunu söylemiştir. Doğrusu ise
birincisidir. Mücezziz, Müdlic oğullarındandır. İlim adamlarının dediklerine
göre kıyafet ilmi, Müdlic oğulları ile Esed oğulları arasında yaygın olup
Araplar onların bu işi bildiklerini itiraf ediyorlardı.
"Az önce
baktı" yani biraz önce şu ana göre uzak olmayan yakın bir zamanda
demektir.
Kadı Iyaz dedi ki:
el-Mazeri dedi ki: Cahiliye döneminde insanlar kendisi oldukça siyah olduğundan
babası Üsame de beyaz tenli olduğundan ötürü nesebine dil uzatıyorlardı. Ebu Davud
da Ahmed b. Salih'den böyle demiştir. Fakat bu Kaif denilen benzerliklerden
anlayan kişi renklerinin farklılıklarına rağmen nesebinin Zeyd'den geldiğini
hükmedince cahiliye dönemi insanları da Kaiflerin sözlerine itibar
ettiklerinden ötürü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de bu işe sevindi. Çünkü
bu halanların nesebine dil uzatmalarına engel olacaktı.
Kadı Iyaz dedi ki: Ahmed
b. Salih'den başkası ise şöyle demektedir:
Zeyd beyaz tenli idi.
Üsame'nin annesi olan ve adı Bereke olan Um Eymen ise Habeşli siyahi bir kadın
idi. O da nesebi itibari ile Mihsan b. Sa'lebe b. Amr b. Husayn b. Malik b.
Seleme b. Amr b. en-Nu'man kızı Bereke'dir. Allah en iyi bilendir.
İlim adamları kaif denilen
bu gibi uzmanların sözleri ile amel edilip edilmeyeceği hususunda ihtilaf
etmişlerdir. Ebu Hanife ve arkadaşları ile Sevri ve İshak bunu kabul etmezken,
Şafii ve birçok ilim adamı kabul etmiştir. Malik’DEN meşhur olan görÜşü ise
cariyeler hakkında kabul edileceği, hür kadınlar hakkında kabul edilmeyeceği,
şeklinde, ondan gelen bir başka rivayete göre ise, her ikisi hakkında kabul
edilir, şeklindedir.
Şafii'nin delili
muharrizin sözkonusu edildiği bu hadis-i şerifdir. Çünkü Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ümmeti arasında şüpheye düşülmesi halinde nesebleri ayırd
edebilecek bir kişinin bulunmasından dolayı sevinmişti. Eğer bu şekilde kıyafet
bilgisi batıl olsaydı bundan dolayı sevinmesi sözkonusu olmazdı. Kıyafet
uzmanlarının görüşlerini kabul edenler bu uzmanın adaletli olmasının şart
olduğunu da ittifakla kabul etmişlerdir. Fakat tek bir kişi ile yetinilip
yetinilmeyeceği hususunda farklı kanaatlere sahiptirler. Mezhep alimlerimize
göre daha sahih kabul edilen görüş tek bir kaif ile yetinileceği şeklindedir.
Maliki mezhebinden İbnu'I-Kasım da böyle demiştir. Malik ise iki kişi olmasını
şart koşmuşlardır. Bazı mezhep alimlerimiz de bu görüştedir.
Bu hadis ise bir kişi
ile yetinilebileceğine delildir. Mezhep alimlerimiz bu işin özel olarak Müdlic
oğullarının uzmanlık alanı olduğu hususunda ihtilaf etmişlerdir. Ama daha sahih
olan, onlara özel olmadığıdır. İttifakla kabul ettiklerine göre bu uzman
kişinin bu hususta oldukça bilgili ve deneyimli olmasını şart koşmuşlardır.
Kaif'in hükmünün kabul
edileceğini söyleyenler şu husus üzerinde de ittifak etmişlerdir. Onun görüşü
ancak saygı duyulan iki cimanın sözkonusu olup hangisine hüküm verileceği
tespit edilemeyen hallerde sözkonusudur. Örnek olarak bir cariyeyi satın alan
ile onu satan bu satılan cariye ile birincisinden istibrası yapılmadan önce
temiz iken cima edip de çocuk ikincisi ile cima ettiği zamandan itibaren altı
ay ve daha uzun bir süre ve birincisinin cimasından ise dört yıldan erken bir
süre içinde çocuk doğurması hali buna örnektir. Biz bu durumda kaif denilen
uzmana müracaat edip o da bu çocuğun bu iki kişiden birisine ait olduğuna hüküm
verirse çocuk o kişinin olur. Eğer içinden çıkamayacak yahut çocuğun ikisinden
de olmadığına hüküm verecek olursa çocuk büluğa erinceye kadar terk edilir,
kendisi ikisinden hangisine daha çok eğilim duyarsa kendisini ona nisbet eder.
Eğer kaif çocuğu ikisinden birisine ait görürse Ömer b. Hattab, Malik ve
Şafii'nin görüşüne göre baliğ oluncaya kadar bırakılır ve ikisi arasından kime
eğilim duyarsa kendisini ona nisbet eder. Ebu Sevr ve Sahnun ise her ikisinin
de çocuğu olur demişlerdir. Maliki mezhebinden Macişun ile Muhammed b. Mesleme
ise ikisinden hangisine daha çok benziyorsa onun mezhebine katılır. İbn Mesleme
ise: Önce cima edenin bilinmesi hali müstesna o taktirde onun nesebine katılır
demiştir.
Kime ait olduğu
tartışmalı çocuk hakkında kaif denilen uzmanın kanaatini kabul etmeyenler de
farklı görüşlere sahiptir. Ebu Hanife'nin dediğine göre onun ile ilgili
anlaşmazlık içerisinde bulunan iki kişiye de nisbet edilir. Şayet onun hakkında
iki kadın anlaşmazlığa düşecek olursa o ikisine de nisbet edilir. Ebu Yusuf ve
Muhammed ise iki erkeğe nisbet edilirken kadında birine nisbet edilir
demişlerdir. İshak ise ikisi arasında kur'a çekilir demiştir.
39 - (1459) وحدثني
عمرو الناقد
وزهير بن حرب
وأبو بكر بن أبي
شيبة. (واللفظ
لعمرو) قالوا:
حدثنا سفيان عن
الزهري، عن
عروة، عن
عائشة، قالت:
دخل
علي رسول الله
صلى الله عليه
وسلم ذات يوم
مسرورا. فقال "يا
عائشة ! ألم
تري أن مجززا
المدلجي دخل
علي. فرأى
أسامة وزيدا
وعليهما
قطيفة قد غطيا
ررؤسهما. وبدت
أقدامهما.
فقال: إن هذه
الأقدام بعضها
من بعض".
3603-39/2- Bana Amr
en-Nakid, Zuheyr b. Harb ve Ebu Bekr b. Ebu Şeybe -lafız Amr'a ait olmak üzere-
de tahdis edip dediler ki: Bize Süfyan, ez-Zühri’DEN tahdis etti, o Urve'den, o
Aişe’DEN şöyle dediğini rivayet etti:
Bir gün Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) sevinçle yanıma girdi ve: "Ey Aişe! Müdlicli
mücezziz yanıma girdi. Üzerlerindeki kadife örtü ile başlarını örtüp
ayaklarının göründüğü Üsame ve Zeyd'i görünce şüphesiz bu ayaklar
birbirlerindendir dediğini görmedin mi?" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
6771; Ebu Davud, 2267; Tirmizi, 2129; Nesai, 3494; İbn Mace, 2349;
40 - (1459) وحدثناه
منصور بن أبي
مزاحم. حدثنا
إبراهيم بن
سعد عن الزهري،
عن عروة، عن
عائشة. قالت:
دخل
قائف ورسول
الله صلى الله
عليه وسلم
شاهد. وأسامة
بن زيد بن
حارثة
مضطجعان.
فقال: إن هذه الأقدام
بعضها من بعض.
فسر بذلك
النبي صلى الله
عليه وسلم
وأعجبه. وأخبر
به عائشة.
3604-40/3- Bunu bize
Mansur b. Ebu Muzahim de tahdis etti, bize İbrahim b. Sa'd, ez-Zühri'den tahdis
etti, o Urve'den, o Aişe'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in hazır bulunduğu bir sırada bir kait içeri girdi. Üsame b.
Zeyd ile Zeyd b. Harise ise uzanmış yatıyorlardı. Bu kaif: Bu ayaklar
birbirlerindendir deyince bundan dolayı Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
sevindi ve bu hoşuna gitti. Bunu Aişe'ye de haber verdi.
Diğer tahric: Buhari,
3731
(1459) وحدثني
حرملة بن يحيى
. أخبرنا ابن
وهب. أخبرني يونس.
ح وحدثنا عبد
بن حميد.
أخبرنا
عبدالرزاق.
أخبرنا معمر
وابن جريج.
كلهم عن
الزهري، بهذا
الإسناد،
بمعنى حديثهم.
وزاد في حديث
يونس: وكان
مجزز قائفا.
3605- .. ./4- Bana
Harmele b. Yahya da tahdis edip dedi ki: Bize İbn Vehb haber verdi, bana Yunus
haber verdi, (H.) Bize Abd b. Humeyd de tahdis etti, bize Abdurrezzak haber
verdi, bize Ma'mer ve İbn Cureyc haber verdi, hepsi ez-Zühri’DEN bu isnad ile
öncekilerin hadisleri ile aynı manada rivayet etti. Yunus'un hadisinde:
"Mücezziz kaif idi" ziyadesini ekledi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: