SAHİH-İ MÜSLİM

NİKAH

 

(16) باب الأمر بإجابة الداعي إلى دعوة

16- BİR DAVETE ÇAĞIRANIN DAVETİNE GİTMENİN EMRİ BABI

 

Yemeğe davet dal harfi fethalı olarak söylenir. Ama Arapların çoğunluğu bu şekilde kullanmakla birlikte Teym er-Ribab'lılar dal harfini kesreli olarak söylemişlerdir. Kutrub'un el-Müselles adlı eserindeki: "yemek için davet kelimesinde dal harfi ötrelidir " iddiasının hatalı olduğu söylenmiştir.

 

96 - (1429) حدثنا يحيى بن يحيى. قال: قرأت على مالك عن نافع، عن ابن عمر. قال: قال رسول الله عليه وسلم:

 "إذا دعى أحدكم إلى الوليمة  فليأتها".

 

3495-96/1- Bize Yahya b. Yahya tahdis edip dedi ki: Malik'e Nafi'den rivayetini okudum, o İbn Ömer'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Biriniz düğün yemeğine davet edilecek olursa ona gitsin" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 5173; Ebu Davud, 3736

 

AÇIKLAMA:          Rasulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Biriniz düğün yemeğine davet edilecek olursa ona gitsin" buyruğunda;

 

Düğün yemeğine hazır olmak emredilmiştir. Bunun emrolunduğunda görüş ayrılığı bulunmamakla birlikte buradaki emir vücub mu ifade eder mendubluk mu ifade eder? Bu hususta görüş ayrılığı vardır. Mezhebimizin daha sahih olan görüşüne göre davet olunan her bir kişi için bu bir farz-ı ayndır. Ama yüce Allah'ın izni ile ileride zikredeceğimiz bir takım mazeretlerle bu farz kalkar. İkinci görüşe göre ise bu bir farz-ı kifayedir, üçüncü görüşe göre ise bu bir mendubdur. Düğün yemeği (velime) ile ilgili mezhebimizin görüşü budur. Bunun dışındaki davetler hakkında ise mezhep alimlerimizin iki görüşü vardır. Birincisine göre tıpkı düğün velimesi gibi olduğudur. İkinci görüşe göre ise bu gibi davetlere icabet -düğün davetine icabet vacip ise demendubdur.

 

Kadı Iyaz ise düğün yemeğine yapılan davete icabet etmenin vacip olduğu üzerine ilim adamlarının ittifak ettiklerini nakletmekte ve şunları eklemektedir: Ama bunun dışındaki davetler hususunda ihtilaf etmişlerdir. Malik ve cumhur: Bu gibi davetlere icabet vacip değildir derken Zahiri mezhebi alimleri: İster düğün ister başka bir davet olsun bütün davetlere icabet etmek vaciptir demişlerdir. Seleften bazı kimseler de bu görüştedir.

Davete icabetin vacipliğini ya da mendubluğunu kaldıran mazeretlere gelince:

 

1. Yemeğin şüpheli (haram kazançtan verilmiş olması gibi) olma ihtimali.

2. özel olarak zenginlerin davet edilmesi.

3. Kendisi ile birlikte bulunmaktan rahatsız olacağı kimselerin bulunması.

4. Kendisi ile oturup kalkılması kendisine yakışmayan kimselerin olması.

5. Şerrinden korkulduğu için davet olunmak.

6. Makam ve mevkisine ümit bağlanıldığı için davet olunmak.

7. Batıl üzere yardımcı olması için davet edilmiş olmak.

 

8. İçki, eğlence, ipek yaygı, yere yayılanların dışında (duvarlarda asılı vs) canlı suretleri, altın yahut gümüş kapların bulunması gibi bir münkerin olması.

 

Bütün bunlar davete icabet etmemek için mazeretlerdir. Bu gibi durumlarda davet eden kişiye mazeretini bildirir ve davetine icabeti bırakır.

 

Kendisini zımmi bir kimse davet edecek olursa daha sahih kabul edilen görüşe göre davetine icabet etmek vacip değildir. Şayet davet arka arkaya üç gün ise birinci günde icabet vaciptir, ikincisinde müstehaptır, üçüncüsünde de mekruhtur.

 

 

 

97 - (1429) وحدثنا محمد بن المثنى. حدثنا خالد بن الحارث عن عبيدالله، عن نافع، عن ابن عمر، عن النبي صلى  الله عليه وسلم. قال:

 "إذا دعى أحدكم إلى الوليمة فليجب".

قال خالد: فإذا عبيدالله ينزله على العرس.

 

3496-97/2- Bize Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti. .. İbn Ömer, Nebi {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den: "Biriniz bir düğün yemeğine (velimeye) çağırılacak olursa davete icabet etsin" buyurdu.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

98 - (1429) حدثنا ابن نمير. حدثنا أبي. حدثنا عبيدالله عن نافع، عن ابن عمر ؛ أن النبي صلى الله عليه وسلم قال:

 "إذا دعى أحدكم إلى وليمة عرس فليجب".

 

3497 -98/3- Bize İbn Numeyr tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Ubeydullah, Nafi'den tahdis etti, o İbn Ömer'den rivayet ettiğine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Biriniz bir düğün yemeğine davet edilirse ona icabet etsin" buyurdu.

 

Halid dedi ki: Ubeydullah bunu düğün yemeği daveti olarak açıklıyordu.

 

 

Diğer tahric: İbn Mace, 1914;

 

AÇIKLAMA:          "Biriniz bir düğün yemeğine davet edilirse o davete icabet etsin." Bu hadisi davete icabetin vacip oluşunu düğün yemeğine özellikle tahsis edenler delil gösterebilir, diğerleri ise bu husustaki mutlak rivayetleri ve bundan sonraki rivayette gelecek olan: "Sizden biriniz kardeşini davet edecek olursa (davet edilen) ister düğür. ister ona benzer bir davet olsun davete icabet etsin" buyruğunu delil gösterirler ve bunu (yani düğün davetinin zikredilmiş olmasını) çoğunlukla görülen hal hakkında yorumlarla ya da buna yakın şekilde açıklarlar.

Urs: Düğün kelimesinde re harfi sakin ve ötreli olmak üzere okunur ve bunlar iki meşhur söyleyiştir, müennes bir kelimedir, bir söylenişe göre de müzekkerdir.

 

 

 

99 - (1429) حدثني أبو الربيع وأبو كامل. قالا: حدثنا حماد. حدثنا أيوب. ح وحدثنا قتيبة. حدثنا حماد عن أيوب، عن نافع، عن ابن عمر، قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:

 "ائتوا الدعوة إذا دعيتم".

 

3498-99/4- Bana Ebu Rabi' ve Ebu Kamil tahdis edip dedi ki: Bize Hammad tahdis etti, bize Eyyub tahdis etti, (H.) Bize Kuteybe de tahdis etti, bize Hammad Eyyub'dan tahdis etti, o Nafi'den, o İbn Ömer'den şöyle dediiğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Davet olunduğunuz zaman davete gidiniz" buyurdu. 

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 3738

 

 

100 - (1429) وحدثني محمد بن رافع. حدثنا عبدالرزاق. أخبرنا معمر عن أيوب، عن نافع ؛ أن ابن عمر كان يقول عن النبي صلى الله عليه وسلم:

 "إذا دعا أحدكم أخاه فليجبب. عرسا كان أو نحوه".

 

3499-100/5- Bana Muhammed b. Rafi'de tahdis etti ... İbn Ömer'den rivayete göre o Nebi {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den: "Biriniz kardeşini davet edecek olursa ister düğün olsun ister buna benzer bir şeyolsun davetine icabet etsin" buyurduğunu rivayet ederdi. 

 

 

101 - (1429) وحدثني إسحاق بن منصور. حدثني عيسى بن المنذر. حدثنا بقية. حدثنا الزبيدي عن نافع، عن ابن عمر. قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:

 "من دعى إلى عرس أو نحوه فليجب".

 

3500-10116- Bana İshak b. Mansur da tahdis etti ... İbn Ömer dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bir düğüne ya da buna benzer bir davete çağırılan kimse davete icabet etsin. "

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 3739

 

 

102 - (1429) حدثني حميد بن مسعدة الباهلي. حدثنا بشر بن المفضل. حدثنا إسماعيل بن أمية عن نافع، عن عبدالله بن عمر، قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:

 "ائتوا الدعوة إذا دعيتم".

 

3501-102/7- Bana Humeyd b. Mes'ade el-Bahili tahdis etti. .. Abdullah b. Ömer dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) "davet edildiğiniz zaman davete gidin" buyurdu. 

 

Diğer tahric: Tirmizi, 1098

 

 

103 - (1429) وحدثني هارون بن عبدالله. حدثنا حجاج بن محمد عن ابن جريج. أخبرني موسى بن عقبة عن نافع. قال: سمعت عبدالله بن عمر يقول: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:

 " أجيبوا هذه الدعوة إذا دعيتم لها".

قال: وكان عبدالله بن عمر يأتي الدعوة في العرس وغير العرس. ويأتيها وهو صائم.

 

3502-103/8- Bana Harun b. Abdullah da tahdis etti. .. Nafi' dedi ki: Abdullah b. Ömer'i şöyle derken dinledim: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şu davete çağınlacak olursanız icabet ediniz" buyurdu.

(Nafi') dedi ki: Abdullah b. Ömer de düğün davetine de düğünden başka davete de giderdi. Hatta oruçlu olduğu halde davete giderdi. 

 

Diğer tahric: Buhari, 5179

 

 

104 - (1429) وحدثني حرملة بن يحيى. أخبرنا ابن وهب. حدثني عمر بن محمد عن نافع، عن ابن عمر ؛ أن النبي صلى الله عليه وسلم قال:

 "إذا دعيتم إلى كراع فأجيبوا".

 

3503-104/9- Bana Harmele b. Yahya da tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi, bana Ömer b. Muhammed, Nafi'den tahdis etti, o İbn Ömer'den rivayet ettiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir paça yemeğe davet olunursanız o davete icabet edin" buyurdu. 

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          "Bir paça yemeğe davet olunursanız ona icabet ediniz." Burada kura’DAN kasıt ilim adamlarının büyük çoğunluğuna göre koyun paçasıdır. Bunu Kura' el-Gamım diye yorumlayanlar hata etmişlerdir. Kura el- Gamım ise Mekke ile Medine arasında Medine'den birkaç merhale uzaklıkta bir yerin adıdır.

 

 

 

105 - (1430) وحدثنا محمد بن المثنى. حدثنا عبدالرحمن بن مهدي. ح وحدثنا محمد بن عبدالله بن نمير. حدثنا أبي. قالا: حدثنا سفيان عن أبي الزبير، عن جابر، قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:

 "إذا دعي أحدكم إلى طعام فليجب. فإن شاء طعم، وإن شاء ترك ".

ولم يذكر ابن المثنى "إلى طعام".

 

3504-105/10- Bize Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti, bize Abdurrahman b. Mehdi tahdis etti, (H.) Bana Muhammed b. Abdullah b. Numeyr de tahdis etti, bize babam tahdis etti, (Abdurrahman ile birlikte) dediler ki: Bize Süfyan, Ebu Zubeyr'den tahdis etti, o Cabir'den şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Biriniz bir yemeğe çağınlacak olursa davete icabet etsin. Dilerse yemek yesin dilerse yemesin." İbnu'l-Müsenna rivayetinde: Bir yemeğe lafzını zikretmedi.

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 3740

 

 

(1430) وحدثنا ابن نمير. حدثنا أبو عاصم عن ابن جريج، عن أبي الزبير، بهذا الإسناد، بمثله.

 

3505- .. ./11- Bize İbn Numeyr de tahdis etti, bize Ebu Asım, İbn Cureyc'den tahdis etti, o Ebu Zubeyr'den bu isnad ile aynısını rivayet etti.

 

Diğer tahric: İbn Mace, 1701

 

 

106 - (1431) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا حفص بن غياث عن هشام، عن ابن سيرين، عن أبي هريرة، قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:

 "إذا دعي أحدكم فليجب. فإن كان صائما فليصل، وإن كان مفطرا فليطعم".

 

3506-106/12- Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti, bize Hafs b. Giyas, Hişam’DAN tahdis etti, o İbn Sirin'den, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Biriniz davet olunursa icabet etsin. Eğer oruçlu ise dua etsin, eğer oruçlu değilse yemek yesin" buyurdu. 

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          (3504) "Biriniz bir yemeğe davet edilecek olursa icabet etsin. Sonra isterse yesin isterse yemesin." Diğer rivayette ise (3506) "davete icabet etsin, eğer oruçlu ise dua etsin, eğer oruçlu değilse yesin. " İlim adamları buradaki "felyusalli (dua etsin)"in anlamı hususunda farklı açıklamalar yapmışlardır. Cumhurun kabul ettiği görüşe göre bu yemek sahiplerine günahlarının bağışlanması, bereketli olması vb. anlamlarla dua etsin demektir. Çünkü sözlükteki asıl anlamı ile salat dua etmek demektir. Yüce Allah'ın: "Onlara salat eyle" (Tevbe, 103) buyruğu da bu manadadır. Bir diğer görüşe göre ise kasıt rüku ve secdeleri olan şer'i anlamı ile namazdır. Yani böyle bir kimse davete icabet etmenin faziletini elde etmek ve yer sahipleri ile hazır bulunanların da bereketten istifade etmeleri için kendisi de namazIa meşgul olsun.

 

İkinci rivayette oruçlu olmayana ise yemek yemesi emredilirken ilk rivayette serbest olduğu belirtilmektedir. İlim adamları bu hususta ihtilaf etmişlerdir. Mezhebimizdeki daha sahih olan görüşe göre düğün yemeğinde olsun başkalarında olsun yemekten yemek vacip değildir. Vacip olduğunu söyleyenler ikinci rivayeti esas alır ve birincisini de oruçlu olanlar hakkındadır diye tevil eder. Vacip olmadığını söyleyenler ise birinci rivayette açıkça sözkonusu edilen serbest bırakma manasını esas alır ve ikincisindeki yeme emrini mendubluk olarak yorumlar. Yemek yemenin vacip olduğu kabul edilecek olursa asgarisi bir lokmadır. Daha fazlasını yemek zorunda değildir. Çünkü ona da yemek adı verilir. Bundan dolayı bir kimse yemek yemeyeçeğine dair yemin edecek olursa bir lokma yemekle yeminini bozmuş olur. Ayrıca yemek sahibi de onun yemek ile ilgili inandığı bir şüpheden dolayı yemek yemediğini düşünmesi de sözkonusu olabilir. Eğer bir lokma yiyecek olursa böyle bir düşünce ortadan kalkar. Bu şekilde mezhep alimlerimizden bir topluluk açık bir surette tek lokmadan söz etmiş bulunmaktadırlar.

 

Oruç tutana gelince, onun yemekten yemesinin vacip olmadığında görüş ayrılığı yoktur. Ama eğer tuttuğu oruç farz oruç ise yemek yemesi hiçbir surette caiz değildir. Çünkü farzın bozulması caiz değildir. Şayet orucu nafile ise orucunu açması da caizdir; yemek yememesi de caizdir. Eğer oruç tutması yemek sahibine ağır gelecekse daha faziletli olan orucunu açmasıdır. Aksi taktirde orucunu tamamlar. Allah en iyi bilendir.

 

Bundan önce ise (3502) "Abdullah -yani b. Ömer- düğün de ve düğün dışında davete oruçlu olarak giderdi" ifadesinden orucun davete icabet etmemek için bir mazeret olmadığı anlaşılmaktadır. Mezhep alimlerimiz de böyle demişlerdir. Onlar derler ki: Oruçlu olduğu halde davet olunursa davete icabet etmesi gerekir. Tıpkı oruçlu olmayanın icabet etmesi gerektiği gibi. Davette hazır bulunması ile de maksat hasıl olur. İsterse yemek yemesin. Çünkü yemek yiyenler ve hazır bulunanlar onun hazır olmasının bereketinden istifade ederler. Bazen onun bulunması onlar için güzel olabilir. Onun duasından yahut işatetinden yararlanabilirler. Yahut da onun hazır bulunmadığı bir zamanda uzak durmayacakları bir takım amellerden uzak kalabilirler. Allah en iyi bilendir.

 

 

 

107 - (1432) حدثنا يحيى بن يحيى. قال: قرأت على مالك عن ابن شهاب، عن الأعرج، عن أبي هريرة ؛ أنه كان يقول: بئس الطعام طعام الوليمة يدعى إليه الأغنياء ويترك المساكين. فمن لم يأت الدعوة، فقد عصى الله ورسوله.

 

3507-107/13- Bize Yahya b. Yahya tahdis edip dedi ki: Malik'e İbn Şihab'dan rivayetini okudum, o A'rec'den, o Ebu Hureyre'den rivayet ettiğine göre şöyle derdi: Zenginlerin davet olunup yoksulların terk edildiği düğün yemeği ne kötü bir yemektir. Kim davete icabet etmezse Allah'a ve Rasulüne karşı gelmiş olur. 

 

Diğer tahric: Buhari, 5177; Ebu Davud, 3742; İbn Mace, 1913

 

 

108 - (1432) وحدثنا ابن أبي عمر. حدثنا سفيان قال: قلت للزهري: يا أبا بكر ؟ كيف هذا الحديث: شر الطعام طعام الأغنياء؟ فضحك فقال: ليس هو: شر الطعام طعام الأغنياء.

قال سفيان: وكان أبي غنيا. فأفزعني هذا الحديث حين سمعت به. فسألت عنه الزهري فقال: حدثني عبدالرحمن الأعرج ؛ أنه سمع أبا هريرة يقول: شر الطعام طعام الوليمة. ثم ذكر بمثل حديث مالك.

 

3508-108/14- Bize İbn Ebu Ömer de tahdis etti, bize Süfyan tahdis edip dedi ki: Ben Zühri'ye: Ey Ebu Bekir! Şu hadis yani en şerli taam, zenginlerin yemekleridir, hadisi nasıldı, dedi. O buna güldü ve: O dediğin en şerli taam, zenginlerin taamıdır şeklinde değildir. Süfyan dedi ki: Benim babam zengin idi. Bu hadisi işitince beni korkuttu. Bu sebebten dolayı onun hakkında Zühri'ye soru sordum. O da şöyle dedi: Bana Abdurrahman el-A'rec'in tahdis ettiğine göre o Ebu Hureyre'yi şöyle derken dinlemiştir: En şerli yemek velime yemeğidir deyip sonra da hadisi Malik'in hadisi rivayet ettiği gibi zikretti.

 

 

AÇIKLAMA:          "En şerli yemek ... yemeğidir" hadisini Müslim, Ebu Hureyre'ye mevkuf olarak da rivayet etmiştir, Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e merfu olarak da rivayet etmiştir. (3511 numarada geleceği gibi) Daha önce geçtiği üzere bir hadis hem mevkuf hem merfu olarak rivayet edilmişse sahih görüşe göre onun merfu olduğuna hüküm verilir. Çünkü bu sika birisinin fazlalığıdır. Hadisin anlamı ise Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kendisinden sonra insanların düğün ziyafetlerinde ve benzerlerinde zenginleri gözönünde bulundurup özellikle onları davet edecekleri güzel yemekleri öncelikle onlara verip meclislerini yüksek tutmalarının ve buna benzer düğün yemeklerinde çoğunlukla görülen çeşitli hususları haber vermektedir. Allah'tan yardımını dileriz.

 

 

 

109 - (1432) وحدثني محمد بن رافع وعبد بن حميد عن عبدالرزاق. أخبرنا معمر عن الزهري، عن سعيد بن المسيب. وعن الأعرج عن أبي هريرة. قال: شر الطعام طعام الوليمة. نحو حديث مالك.

 

3509-109/15- Bana Muhammed b. Rafi' ve Abd b. Humeyd de Abdurrezzak'dan tahdis etti, bize Ma'mer, ez-Zühri'den haber verdi, o Said b. el-Müseyyeb ve el-A'rec'den, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etti: En şerli taam, velime yemeğidir deyip Malik'in hadisine yakın olarak hadisi rivayet etti. 

 

Diğer tahric: A'rec'in Ebu Hureyre'den rivayetinin kaynakları 3507 numaralı hadiste gösterildi; Said b. el-Müseyyeb'in rivayetini yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

وحدثنا ابن أبي عمر. حدثنا سفيان عن أبي الزناد، عن الأعرج، عن أبي هريرة. نحو ذلك.

 

3510- .. ./16- Bize İbn Ebu Ömer de tahdis etti, bize Süfyan, Ebu Zinad'dan tahdis etti, o A'rec'den, o Ebu Hureyre'den buna yakın olarak hadisi rivayet etti. 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

110 - (1432) وحدثنا ابن أبي عمر. حدثنا سفيان. قال: سمعت زياد بن سعد قال: سمعت ثابتا الأعرج يحدث عن أبي هريرة ؛ أن النبي صلى الله عليه وسلم قال:

 "شر الطعام طعام الوليمة. يمنعها من يأتيها ويدعى إليها من يأباها. ومن لم يجب الدعوة، فقد عصى الله ورسوله".

 

3511-110/17- Bize İbn Ebu Ömer de tahdis etti, bize Süfyan tahdis edip dedi ki: Ziyad b. Sa'd'ı şöyle derken dinledim: Sabit el-A'rec'i, Ebu Hureyre'den tahdis ederken dinledim: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "En şerli yemek, gelene verilmeyen ama onu istemeyenin de davet edildiği velime yemeğidir. Yemeğe davete icabet etmeyen kimse de Allah'a ve Rasulü'ne asi olur."

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          "Sabit el-A'rec'i, Ebu Hureyre'den diye tahdis ederken dinledim." Adı Sabit b. İyaz el-A'rec el-Ahnef el-Kuraşi el-Adevi olup Abdurrahman b. Zeyd b. el-Hattab'ın azadlısıdır. Ömer b. Abdurrahman b. Zeyd b. el-Hattab'ın azadlısı olduğu da söylenmiştir. Aynı zamanda adının Sabit b. el-Ahnef b. İyaz olduğu da söylenmiştir. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

17- ÜÇ TALAK İLE BOŞANMIŞ BİR KADIN KENDİSİNİ BU ŞEKİLDE BOŞAYANDAN BAŞKA BİR KOCA İLE NİKAHLANIP O KOCA ONUNLA CİNSİ MÜNASEBETTE BULUNDUKTAN SONRA ONDAN AYRILIP İDDETİ DE BİTMEDİKÇE KENDİSİNİ İLK BOŞAYAN KOCASINA HELAL OLMAYACAĞI BABI